SAĞLIK - 19 Mart 2020 Perşembe 13:02

Gebelikte korona virüs enfeksiyonu

A
A
A
Gebelikte korona virüs enfeksiyonu

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof.

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Ali Ergün, korona virüsünün (Kovid-19) henüz tedavisinin tam bilinmemesi, hızla yayılması ve öldürücü olmasının hastalığın oluşturduğu etkiyi artırdığını belirterek, “Korona virüs gebelerde farklı davranan bir enfeksiyon değil. Ancak gebelerin hastalıklara daha duyarlı olmaları nedeniyle enfeksiyonlara yakalanma riski fazladır. Ayrıca anne adayları Kovid-19’a yakalanmaları halinde daha fazla risk altında olacakları için tedavilerinin geniş bir ekip tarafından yönetilmesi gerekir. Virüsün anneden bebeğe geçtiğine dair bir kanıt yoktur ama bu olmayacağı anlamına gelmez. Doğum yönetiminde gebenin sıkı izolasyonu, enfeksiyonlardan korunması, solunum sorunları olduğunda daha erken mekanik ventilasyon, oksijen tedavisi, anne ve bebeğin yakın monitörizasyonu yapılmalıdır” dedi.


Çin’de ortaya çıkan hastalığın süratle dünyanın dört bir yanına yayıldığını, virüsü taşıyan bireylerden hapşırma ve öksürük yolu ile çevreye yayılması ile virüsün sağlıklı kişilere bulaştığını hatırlatan Liv Hospital Ankara Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Ali Ergün, ortama saçılan virüslerin hava yolu ile alındığı gibi bu kişilere yakın temasla da geçiş yaptığını belirtti. Prof. Dr. Ergün, “Hastalığın kuluçka evresi 14 güne kadar uzayabildiğinden bildiğimiz klasik gripten farklı olarak sağlıklı olduğunu düşündüğümüz, henüz hastalığın olmadığı bireylerden (ateş, öksürük, solunum yetmezliği gibi belirtileri olmayan) de geçebilmektedir ve son derece kolay bulaşabilmektedir. Hastalıktan korunma yöntemleri, www.saglik.gov.tr adresinde ’korona virüs riskine karşı 14 kural’ başlığı altında çok güzel bir şekilde özetlenmiştir. Hastalık kuluçka dönemini takiben ateş, öksürük ve nefes darlığı şeklinde belirtiler vermektedir. Burun akıntısı, genel vücut kırıklığı ve ağrılar ise daha az görülmektedir. Ağır vakalarda ise zatürre, böbrek yetmezliği ve ölüm gelişebilmektedir. Ancak ölenlerin büyük bölümü yaşlı veya başkaca bir hastalığı da bulunan kişilerdir. Erkeklerde ölüm daha sıktır. İtalya’da 13 Mart itibarıyla hayatını kaybeden bin 16 kişi incelendiğinde yaş ortalaması 79’dur (ki bu ölenlerin çoğunun yaşlı olduğunu gösterir). Bu kişilerin en genci 39, en yaşlısı 100 olup, 30-39 arası birer, 40-49 arası ikişer erkek ve kadın vardır. Yaşı 50-59 arası olanların ise 19’u erkek, 6’sı kadındır. Yani doğurganlık yaşında ölümler son derece azdır” ifadelerini kullandı.



"Bebeklerde virüse rastlanmadı"


Gebelerde daha farklı davranmayan virüsün bebeğe geçtiğine dair bir kanıt olmadığını ancak geçenlerde hastalığın 30 saatlik yenidoğan bir bebekte zatürre şeklinde ortaya çıktığını ifade eden Prof. Dr. Ergün, “Kovid-19 olan 9 gebenin 7’sinde ateş, 4’ünde öksürük, 3’ünde kas ağrısı, 2’sinde boğaz ağrısı ve halsizlik bildirilmiş olup, şikayetler gebe olmayanlardan farklı değildir. Hepsinde de zatürre gelişen olgularda mekanik ventilasyona (solunum cihazı) ihtiyacı olmamıştır. Başka bir 9 olguluk serinin 6’sında ise bebekte sıkıntı (fetal distress) gelişmiş olup, erken doğum yapılmıştır. Her iki seride de anne ve bebek ölümü olmamıştır. Bebeklerde de virüse rastlanmamıştır” dedi.



Kovid-19’un gebelikte tedavisi


Mevcut pandemi nedeniyle seyahat kısıtlanması, şüpheli temas halinde evde izolasyon uygulaması gibi tedbirlerle toplu alanlardan uzak durulması gerektiğini bildiren Prof. Dr. Ergün, “Hastanın kendisi ve çevresindekiler maske takmalı, ev sık sık havalandırılmalı, kullanılan ortak eşyalar ayrılmalıdır. Hastalığı erken tanıyıp erken tedavisini yapma telaşından ziyade tedbirlerin alınması daha değerlidir. Olguların çoğu özellikle gençlerde ayakta geçirilmekte olup, paniğe gerek yoktur. Hastalığın akciğerleri tutma ihtimalini gösteren en basit test derin bir nefes aldıktan sonra 10 saniye tutmaya çalışmaktır. Eğer bunu yapabiliyorsanız, büyük ihtimalle akciğerleriniz sağlamdır. Şüpheli bir temas sonrası evde izlem yapılabilir. Eğer gebede Kovid-19 şüphesi veya tanısı varsa hasta hastanede izole edilip takip edilmeli, ekipte perinatoloji, enfeksiyon hastalıkları, yenidoğan ve anestezi uzmanı olmalıdır. Bununla ilgili alınacak tedbirler https://hsgm.saglik.gov.tr/tr/bulasici-hastaliklar/2019-n-cov.html adresinde vardır. Gerektiğinde fetüs korunarak, akciğer filmi ve tomografisi çekilebilir. Yukarıdaki olgu serilerinde olduğu gibi fetal etkilenme riski nedeniyle bebeğin yakın takibi, annenin iyi izolasyonu, yoğun bakım şartlarında takibi, ilerleyici solunum yetmezliği halinde mekanik ventilatöre bağlanması, akciğer matürasyonu için steroid uygulamasının sınırlı tutulması, gerekirse doğumun yapılması, enfeksiyon hastalıkları uzmanı ve yoğun bakım uzmanlarınca yakın takibi ve tedavisi yapılmalıdır. Diğer olgularda olduğu gibi gebelerde de semptomatik tedavi yapılır ancak bebeğin sıkıntıya girebileceği unutulmamalıdır” dedi.


Prof. Dr. Ali Ergün, doğum eylemi başlayan gebelerde ateş, oksijen satürasyonu, solunum sayısı ve vital bulguların yakın takip edilmesi gerektiğini vurgulayarak, sepsis halinde ise invaziv monitörizasyon ve sepsis yönetim basamakları uygulanması, oksijen satürasyonunun yüzde 94’ün üzerinde tutulması tedbirlerinin alınabileceğini söyledi.



Doğumdan sonra yapılacaklar


Tüm bebeklerin virüs açısından test edilmesi gerektiğini bildiren Dr. Ergün, “Bebeğin 14 gün kadar anneden uzak tutulması önerisi değerlendirilebileceği gibi iyi tedbirler alarak, anne-bebeğin birbirinden ayrılmaması da düşünülebilir. Emzirme tartışmalı olabilir ama emzirilecekse de mutlaka katı sterilizasyon kurallarına uyarak bebek emzirilmeli veya sağılmış süt verilmelidir. Burada geçiş riskinin süt yolu ile değil de temasla olduğu unutulmamalıdır. Ülkemizin değerli anne adaylarımızın bu süreci en sağlıklı bir şekilde geçirmelerini dilerken, panik yapmadan tedbir almanın ve disiplinli bir şekilde uygulamanın en doğrusu olduğunu bir kez daha belirtmek isterim” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli HPV testi ile kanser riskini azaltın Denizli Özel Egekent Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Mehmet Gencer, İnsan Papilloma Virüsü (HPV) testinin rahim ağzı kanseri riskini değerlendirmek için kritik bir araç olduğunu belirtti. Denizli Özel Egekent Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Mehmet Gencer, kanser riskinin azaltılmasında tercih edilen İnsan Papilloma Virüsü (HPV) testinin öneminden bahsetti. HPV enfeksiyonlarının büyük bir bölümünün vermemesi yüzünden düzenli olarak test yapılmasını öneren Op. Dr. Mehmet Gencer, “HPV testi, rahim ağzı kanseri riskini değerlendirmek için kritik bir araçtır. HPV testi, kadınların rahim ağzı sağlığını korumak için son derece önemlidir. Erken teşhis, kanserin önlenmesinde kilit rol oynar. Testin pozitif çıkması durumunda, doktorlar gerekli takip ve tedavi yöntemlerini belirleyerek hastaların sağlık durumlarını iyileştirebilir” dedi. “Cinsel yılla bulaşan en yaygın virüslarden” HPV’nin cinsel yolla bulaşan en yaygın virüslerden birisi olduğuna işaret eden Op. Dr. Mehmet Gencer, “Bazı türleri rahim ağzı kanserine yol açabilir. Birçok insan HPV virüsüne sahip olduğunu bilmez. Bu nedenle, düzenli testler yaptırmak, enfeksiyonun varlığını tespit etmek ve gerekli önlemleri almak açısından hayati öneme sahiptir. HPV testi, özellikle 30 yaş ve üzerindeki kadınlar için önerilmektedir, çünkü bu yaş grubundaki bireylerde kanser riski daha yüksek olmaktadır” diye konuştu. “Toplum sağlığını koruyor” HPV testinin sadece bireysel sağlık için değil, toplumsal sağlık için de kritik bir adım olduğunun altını çizen Op. Dr. Mehmet Gencer, "HPV aşısı ile birlikte yapılan testler, virüsün yayılmasını azaltmada etkili bir yaklaşım sunar. Toplumda farkındalığın artırılması ve testin yaygınlaştırılması, HPV ile mücadelede önemli bir rol oynamaktadır. HPV testi, hem bireylerin hem de toplumun sağlığını korumak için önemli bir adımdır" diyerek, sağlık bilincinin artırılmasının gerekliliğine vurgu yaptı.
Giresun Giresun Üniversitesi’nde eski rektör Prof. Dr. Cevdet Coşkun ve ekibi FETÖ’den yargılanacak Giresun Üniversitesi eski rektörü Prof. Dr. Cevdet Coşkun ve dönemin üniversite yönetim ekibi, "FETÖ/PYD’yi koruma" ve "görevi kötüye kullanma" suçlarından yargılanacak. Danıştay 1. Dairesi bu kişilerin yargılanmasına yönelik verilen kararı onayladı. Kararın gerekçesinde, Giresun Üniversitesi yöneticilerinin FETÖ/PYD ile yeterli mücadele etmemek, şüpheli kişilere karşı işlem yapmamak ve belirli akademisyenlere yönelik kin ve husumet besleyerek görevlerini kötüye kullanmak gibi suçlamalar yer alıyor. Danıştay, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından verilen yargılanma kararına yapılan itirazı reddederek Prof. Dr. Cevdet Coşkun ve ekibinin "lüzum-u mahkeme" kararıyla yargı önüne çıkmasına hükmetti. Bu kişiler, FETÖ/PYD ile bağlantılı oldukları düşünülen akademisyenler hakkında gerekli işlemleri yapmadıkları, soruşturmaları kin aracı olarak kullandıkları ve görevlerini kötüye kullandıkları iddialarıyla karşı karşıya kalacak. Öte yandan dönemin Rektör Danışmanı ve şu anda milletvekili olan AK Parti Milletvekili Nazım Elmas’ın dokunulmazlığının kaldırılması için TBMM’ye yazı gönderildiği belirtildi. Milletvekili Nazım Elmas’ın da yargılanacak isimler arasında yer alıyor. FETÖ/PYD soruşturmalarının ardında başlayan dava süreci Dava süreci, 15 Temmuz 2016’daki FETÖ darbe girişimi sonrasında başlamış ve Giresun Üniversitesi Rektörü olan Prof. Dr. Cevdet Coşkun kendisinden önceki rektör ve Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politika Kurulu Üyesi Prof. Dr. Aygün Attar’ı FETÖ bağlantısı gerekçesiyle açığa alıp soruşturma başlatmıştı. Aygün Attar, gözaltına alınarak serbest bırakılmış ve görevine geri dönmüştü. Ancak Aygün Attar, bu süreçte C.C.ve kurduğu komisyon hakkında YÖK’e başvurarak soruşturma başlatılmasını sağlamıştı. YÖK tarafından yapılan denetim sonucunda Cevdet Coşkun’un ve komisyon üyeleri hakkında "lüzum-u muhakeme" kararı verilmiş ancak suçlanan kişiler bu karara itiraz ederek durumu Danıştay’a taşımışlardı. Bu süreçte Giresun Üniversitesi Rektörü olan Prof. Dr. Cevdet Coşkun 30 Mayıs 2019 tarihinde sağlık nedenlerini mazeret göstererek görevinden istifa etmişti. Danıştay, son olarak itirazı reddederek bu kişilerin yargılanmasına karar verdi. Yargılama süreci başlıyor Danıştay kararının ardından Prof. Dr. Cevdet Coşkun ve dönemin yönetim ekibindeki AK Parti Milletvekili Nazım Elmas’ın yanı sıra M.C., S. S., O.K. ve A.Ç. 28 Şubat’ta Giresun 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkacak. Yargılama, TCK’nın görevi kötüye kullanma suçunu düzenleyen 257. maddesi uyarınca, 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası istemiyle yapılacak. Bu dava, FETÖ/PYD ile mücadelede kamu görevlilerinin sorumluluğunu ve görevlerini kötüye kullanma iddialarını gündeme getiren önemli bir yargı süreci olarak dikkat çekiyor.