SAĞLIK - 28 Haziran 2019 Cuma 10:53

Güneş koruyucuları nemlendirici gibi kullanmak doğru değil

A
A
A
Güneş koruyucuları nemlendirici gibi kullanmak doğru değil

Ankara Şehir Hastanesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Uzmanı Prof.

Ankara Şehir Hastanesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Uzmanı Prof. Dr. Başak Yalçın, yaz aylarında güneş, deniz suyu ve havuz suyu gibi faktörlerin cilt yapısına zarar verdiğini belirterek, bu mevsimde cilt bakımı için yapılması gerekenleri anlattı.


Cilt bakımı her mevsimde dikkat edilmesi gereken bir unsur olsa da yaz aylarında dış faktörler sebebiyle cilt yapısının bozulması daha kolay oluyor. Yaz aylarında günlük cilt bakımının kış aylarından biraz farklılık göstermesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Başak Yalçın, yaz mevsiminde güneş ışınları dik olarak Dünya’ya geldiği için güneşten çok iyi korunmak gerektiğini vurguladı. Yaz mevsiminde güneş koruyucu kremlerin üzerinde çok durulduğunu belirten Yalçın, bunun tek başına yeterli olmadığını söyleyerek, “11.00 ile 16.00 arası direkt güneş ışığına çıkmamamız lazım. Çıkarken mutlaka siperli şapkalar, hatta şemsiye kullanmamız ve gözlük takmamız gerekiyor. Onun dışında açık renk ve terletmeyen giysiler giymemiz gerekiyor” diye konuştu.


Güneş koruyucu kremlerin dışarıya çıkmadan 15 dakika önceden sürülmesi gerektiğini kaydeden Yalçın, yaz döneminde bu kremlerin 2 saatte bir tekrar edilmesi gerektiğinin altını çizerek, “Faktör seçimi olarak biz 50 faktör ve üzerini öneriyoruz. Asıl koruyucu olanlar bunlar. SBF ile bahsedilen 50 faktör ve üzeri dışında güneşten koruyucunun aynı zamanda UBA filtresinin de olmasına dikkat edilmesi lazım. Yani güneşten dünyamıza gelen hem UBA hem de UBV’ye karşı koruyucu olması gerekiyor” şeklinde konuştu.


Ayrıca Yalçın, renkli güneş koruyucularının cildi daha iyi koruduğu bilgisini verdi. Güneşten koruyucuların genellikle nemlendirici gibi cilde yedirerek ve az miktarda uygulandığını açıklayan Yalçın, “Halbuki güneşten koruyucuların biraz daha çok sürülmesi gerekiyor. Yüzeyde bir tabaka oluşturması gerekiyor” ifadelerini kullandı.


Güneş lekelerinden korunmanın da temel prensibinin güneş ışınlarından korunmak olduğunu ifade eden Yalçın, “Genel güneşten korunma prensiplerini güneş lekelerini önlemek için de uygulamamız gerekiyor. Soyma ve lazer kozmetik uygulamalar özellikle cilt yapısını ve cilt bariyerini bozduğu için yaz döneminde uygulanmaması gerekiyor. Yüze uygulanan ağda uygulamalarının da yapılmaması gerekiyor” dedi.


Bu dönemde özellikle lekeli cilde lifleme ve fırçalama işlemlerinin yapılmaması gerektiğini belirten Yalçın, bu işlemlerin deri bariyerini bozarak leke oluşumunu artırdığını söyledi. Cilt bozulmalarında hormonal faktörlerin etkisinin büyük olduğunu söyleyen Yalçın, gebelerin, doğum kontrol hapı kullananların ve herhangi bir hormon tedavisi alan kişilerin güneşten çok daha iyi korunması gerektiğinin altını çizdi.


Yaz aylarında çok tercih edilen havuz ve deniz aktivitelerinden sonra cilt bakımına dikkat edilmesi gerektiğine değinen Yalçın, havuzun cilt yapısını bozabileceğini vurgulayarak, “Havuzdan ve denizden çıkınca bir an önce duş almamız gerekiyor. Havuzlarda çeşitli dezenfektanlar, klor ya da tuzlu su deriyi tahriş eden unsurlar. Bir an önce o suyun vücuttan atılması ve çok iyi şekilde kurulanmak gerekiyor. Nemli kalmak mantar enfeksiyonları için de risk oluşturuyor” diye konuştu.


Tüm bunların yanında cildin iyi bir nemlendiriciye ihtiyacı olduğunu söyleyen Yalçın, yaz mevsiminde kullanılan nemlendiricilerin biraz daha hafif olması gerektiğini belirterek, “Kışın cilt daha çok kuruyor ve bu nedenle yağ bazlı nemlendiriciler tercih ediyoruz. Ama yazın kullanacaklarımızın su bazlı losyonlar şeklinde olması uygun olur. Ama topuklarda ve ellerde merhem bazında güçlü nemlendiriciler kullanmamız gerekebilir” dedi.


Yalçın, nemlendirici seçiminin ise kişinin deri yapısına, mevsime ya da kullandığı bölgeye göre değişiklikler gösterdiğini kaydetti. Su içmenin tüm vücut sağlığında olduğu gibi cilt için de önemli olduğunu ama bunun tek başına yeterli olmadığını vurgulayan Yalçın, “Ne kadar su içersem cildim o kadar nemli olur diye bir şey yok. Biz elbette çok su içmeye özen gösterelim ama cildi dışarıdan nemlendirici ve losyonlarla destekleyelim” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Dünyada artan talep hububat üretimini 62 milyon ton yükseltecek Uluslararası Hububat Konseyine (IGC) göre, 2025 / 2026 sezonunda, dünya tahıl üretiminin 62 milyon tonluk artışla 2 milyar 368 milyon tona çıkacağı öngörülüyor. IGC’nin mart tarihli raporuna göre, Haziran 2024 / Temmuz 2025 döneminde dünya hububat üretiminin geçen sezona göre sadece 4 milyon tonluk düşüşle 2 milyar 306 milyon tona gerilemesi bekleniyor. Dünya tahıl tüketiminin de 13 milyon ton artarak 2 milyar 336 milyon tona ulaşmasını öngören IGC, küresel stokların ise 30 milyon tonluk azalışla 577 milyon tona gerileyeceğini tahmin ediyor. Küresel üretimdeki azalış, mısırdaki yüksek oranlı düşüşten kaynaklanıyor. Dünya mısır üretiminin bu sezon, geçen döneme göre 14 milyon ton düşüşle 1 milyar 217 milyon tona inmesi bekleniyor. Mısırdaki bu yüksek düşüş, buğdaydaki 4 milyon ve soyadaki 22 milyon tonla dengeleniyor. Konsey, gelecek sezona ilişkin üretim ve tüketim tahminlerini de paylaştı. 2025/2026 sezonunda dünya hububat üretiminin 62 milyon tonluk artışla 2 milyar 368 milyon tona çıkacağı öngörülüyor. Gelecek sezon tahminlerine göre, buğdayda 8 milyon tonluk artışa rağmen mısırın 52 milyon tonluk yükselişle 1 milyar 269 tona ulaşmasının beklentisi dünya üretimini yukarı taşıyor. Her ne kadar yükseliş beklense de dünyada tüketimdeki talep artışı da sürüyor. Dünya mısır tüketiminin 25 milyon tonluk artışla 1 milyar 263 milyon tona, buğday tüketiminin 6 milyon ton yükselerek 813 milyon tona ve soya talebinin 17 milyon ton artışla 426 milyon tona çıkacağı tahmin ediliyor. Bu çerçevede gelecek sezon küresel tahıl tüketiminin 33 milyon ton artışla 2 milyar 367 milyon tona ulaşması öngörülüyor ki üretim tüketim arasındaki bu 1 milyon tonluk fark stokları yıldan yıla dengede tutuyor.
Bursa Kanserde tıbbi tedavi kadar motivasyon da önemli Bursa’da kanseri yenen ve kanser ile mücadele eden hastalar, hekimleriyle moral etkinliğinde gönüllerince elendi. Kanserde, tıbbi tedavinin kadar, motivasyon ve moralinde önemli olduğunu gözler önüne serdi. Bursa’daki hastanenin onkoloji bölümünde kanserle mücadele eden ve kanseri yenen hastalar, Kanser Haftası’nın yaklaşması nedeniyle doktorlarıyla birlikte bir motivasyon etkinliğine imza attı. Türk sanat ve halk müziği parçalarını dinleyerek ve hareketli parçalara dans ederek eşlik eden hastalar unutulmaz hatıralar biriktirdi. Pankreas kanserini atlattı sıra karaciğerde Pankreas kanserini yenen Recep Tamernoca, "Yaklaşık bir buçuk yıldır Prof. Dr. Nilüfer Avcı ve Uzm. Dr. Ziya Yaşar kontrolünde tedavilerim devam ediyor. 10 aylık bir süreç içinde pankreas kanserini, kemoterapiler ve radyoterapilerle atlattım. Şu an karaciğerimde görünen ufak kitle var. Üç aylık bir kemoterapi daha planlandı. Kanserde en önemli şey moral. Bu etkinlik moral açısından çok olumlu oldu" dedi. Bize motivasyon kaynağı oldu Böbrek rahatsızlığı bulunan ve böbreği alınarak şu anda kemoterapi gören Hülya Esenbutur, etkinliğin çok iyi olduğunu belirterek, "Böbrek rahatsızlığım vardı, böbreğim alındı. Şu an kemoterapi görüyorum. Bugün bizim için bu etkinlik çok güzeldi. Çok güzel bir motive kaynağı oldu. Hastane yönetimine çok teşekkür ediyorum. Çok eğlendim, çok mutlu oldum ve moral buldum" diye konuştu. Kanserde moral çok önemli Etkinliğin mimarı Medicana Bursa Hastanesi Medikal Onkoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Nilüfer Avcı, "Bugün, merkezimizde tedavi gören hastalarımız ve onlara refakat eden hasta yakınları için bir moral ve motivasyon etkinliği düzenledik. Müzik, aslında sağlık alanında tedavi amaçlı uzun yıllardır, hatta yüzyıllardır kullanılmaktadır. Dolayısıyla biz de ruha dokunmak amacıyla bu tarz etkinliklere önem veriyoruz ve destekliyoruz. Hastalarımız aslında bu etkinlikte başlangıçta şaşırdılar, ama hepsi çok sevdi. Hastalığı yenenler de bunu bir kutlama gibi algıladı" şeklinde konuştu.