POLİTİKA - 10 Nisan 2012 Salı 18:02

ULUDERE`DE HAYATINI KAYBEDENLERİN AİLELERİ MECLİS`TE

A
A
A
ULUDERE`DE HAYATINI KAYBEDENLERİN AİLELERİ MECLİS`TE

Uludere`de 34 kişinin yaşamını kaybettiği olayda yakınlarını kaybeden aileler Meclis`e geldi. BDP Meclis Grup Toplantısı`nda kürsüye çıkan aile temsilcilerinin konuşmaları, BDP`li milletvekillerini gözyaşlarına boğdu.
BDP Meclis Grup Toplantısı, Uludere olayında hayatını kaybedenlerin yakınlarının da katılımıyla gerçekleşti. Toplantıda bir konuşma yapan BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak, 2012 bütçesinde askeri harcamalara, MİT ve Emniyet`e 36 milyar dolar ayrıldığını belirterek, 2015`e kadar sadece savaş uçağı için 16 milyar dolar ayrıldığını belirtti. Kışanak, "Biz bu savaş uçaklarının ne yaptığını biliyoruz. Her gün bu ülkenin taşını toprağını bombalıyorlar" dedi.
Uludere`de 34 sivilin hayatını kaybettiği operasyonun herkesin hafızasında dün gibi sıcak olduğunu belirten Kışanak, "Türkiye`de askeri harcamaların kısıtlanması, tüm askeri harcama ve faaliyetler üzerinde denetim yetkisinin sağlanması gerekiyor. Ne yazık ki bu kadar çok parayı bizim kaynaklarımızla harcıyorlar ama şu Meclis bile bu parayı denetleme yetkisine sahip değil" diye konuştu.
Kışanak`ın konuşması sırasında Uludere`de hayatını kaybedenlerin aileleri salona girdi. Kürtçe ve Türkçe anons yapan Grup Başkanvekili Hasip Kaplan, "Uludere`de hayatını kaybedenlerin anneleri babaları aramızda. Hoş geldiniz, Roboski`de çocuklarını yitiren analar, babalar. Adalet için Ankara`ya geldiniz" dedi.
Daha sonra konuşmasına devam eden Kışanak, "Bu metanetli, bu onurlu duruşunuz ve direngen tavrınız nedeniyle sizleri yürekten kutluyoruz. Roboski katliamı hepimizin yüreğinde derin bir yara açtı. Roboski katliamı insanlığın vicdanında derin bir yara açtı. 104 gün geçti ancak hala katiller ortada yok. Bu da ikinci bir acı, ikinci bir yara" diye konuştu.
Savaş uçakları tarafından bombalanarak katledilen 34 canı kimin katlettiğini bilmediklerini ifade eden Kışanak, bunun ikinci bir travma olduğunu söyledi. Kışanak, şunları kaydetti:
"Aslında bu ülkede savaş uçaklarına kimin emir vereceği açık ve net ortada. Bu insanları savaş uçakları bombaladı ve öldürdü, katletti. Savaş uçaklarına kimin emir vereceği belli değilse bir gün o savaş uçakları gelip bu Meclis`i de bombalayabilir. İktidar, bunu mu demek istiyor? `Biz o savaş uçaklarına kimin emir verdiğini bilmiyoruz` demek bu ülkede savaş uçakları bir gün bu Meclis`i de bombalar, bundan haberimiz olmaz` demektir. Bizden buna inanmamızı mı bekliyorlar? Bu, aklı olan herhangi bir
insanın, küçücük bir çocuğun bile inanamayacağı durumdur. Açıkça üstü örtülmek istenen bir olayla karşı karşıyayız."
Herkesin sınır ötesi operasyona, yani başka bir ülkenin topraklarını bombalamaya siyasi otoritenin izni olmadan kimsenin kalkışamadığını çok iyi bildiğini ifade eden Kışanak, "Genelkurmay ve Başbakanlık bu operasyonu birlikte yaptılar. Onun için bugünkü bu uzatma halleri, bu sessizlik, bu oyalama halleri de bir suç ortaklığının bir suç işbirliğinin sonucu. Biz buradan şunu bir kez daha tüm dünya kamuoyuna, Türkiye kamuoyuna, herkese açıkça ilan ediyoruz ki; Roboski katliamının hesabını soracağız. Ne
kadar oyalasanız da, ne kadar kandırmaya çalışsanız da, ne kadar zamana yaymaya çalışsanız da, üstünü örtmeye çalışsanız da buna gücünüz yetmeyecek. Bu katilleri bulacağız. Bu katiller bu halka hesap verecek" diye konuştu.
"BU İŞİN, MECLİSTARAFINDAN ÇÖZÜLECEОİNE İNANIYORUZ"
Daha sonra kürsüye, Uludere`de hayatını kaybeden Serhat Encü`nün kardeşi Ferhat Encü çıktı. Encü, bu işin Meclis tarafından çözülebileceğine inandıklarını belirterek, "Katliamın olduğu günden bu yana aileler olarak devletten adalet talep ettik. Bu işin sorumlularının makamı ne olursa olsun ve ucu kime dokunursa dokunsun en ağır şekilde yargılanmasını istiyoruz. Çok acı çektik. Bir baba düşünün ki oğlunun cenazesi üstünde, gece karanlığında yardım istiyor. Parçalanmış oğlunun bedenini kendi elleriyle
toplayıp çuvala koyan bir baba düşünün. Buz bu çatı altında adalet talep ediyoruz, tüm ezilen kesimlere de adalet talep ediyoruz. Roboski`den gelip adalet istiyorsak, bu Meclis`in düşünmesi gerekir" dedi. Encü`nün okuduğu şiirin ardından `Biz bu Meclis`i ana olarak gördük" sözleri milletvekillerini ağlattı.
"BANA TC NUMARASINI SİZ VERDİNİZ, ADALET DE VERECEKSİNİZ"
Hayatını kaybedenlerden 13 yaşındaki Erkan Encü`nün annesi Felek Encü ise kürsüye oğlunun fotoğrafı ve Türkçe kitabı ile çıktı. Felek Encü, "Ey insanlık nerede kaldın? Ey insanlık neredesin? Suriye için, Filistin için insanlık istiyorsunuz acaba Kürtlerin ne suçu var? Kürtler için neden insanlık istemiyorsunuz? Kürtlerin hayatı bu kadar ucuz mu? Bizi hiçbir zaman parayla satın alamayacaklar, biz tazminat istemiyoruz" diye konuştu.
Nüfus cüzdanını gösteren Gelek encü, "Bunu bu kimliği siz verdiniz, bu TC numarasını siz verdiniz, bana adalet de vereceksiniz. Niye oğluma adalet vermiyorsunuz?" dedi.
Oğlunun 7. Sınıf Türkçe kitabını gösteren Encü, "Oğlumu okula gönderiyordum Türkçe okusun diye, sizin dilinizi okusun diye. Bunu bedeli bu muydu? 13 yaşındaki Erkanımın bedenine bombalar yağdırmak olmamalıydı bunun bedeli. Bu kitabi siz verdiniz oğluma, bunun verirken adaleti de vermeliydiniz. Emir büyük yerden gelmeseydi bu uçaklar kalkmazdı. Acaba sizin vicdanlarınız rahat mı? Bahar geldi ama bizim için hala kıştır. Çünkü çocuklarımızın katilleri hala belli değil. Bunlar Türk gençleri olsa hemen yargı
bulurdu ve cezaevine konurdu. Madem ki biz kardeşiz bunların katili nerede yargılanıyor bilmek istiyorum" dedi.
Olayda yaşamını yitiren Adem And`ın ablası Narin And ise, olayda ölenlerin bedenlerinin parçalandığını birinin başının hala bulunamadığını belirterek, "AK Parti Grup Toplantısı`nda, `Suriye`deki katliamı kınıyoruz` dendi. `Suriye halkı korumamız altında` dendi. Siz önce kendi halkınızı bombalamayın önce kendi halkınızı savunun korumanız altına alın, sonra yurt dışına yardımlarınızı gönderirsiniz" dedi.
Konuşmaların ardından kısa bir konuşma yapan BDP Grup Başkanvekili Hasip Kaplan, "Bu çatı hepimizin çatısıdır. Ya bu sorunu bu çatının altında çözeceğiz, ya bu çatı hepimizin başına göçeçek" dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Afyon AFJET’in GES projesi hayata geçirilecek Afyonkarahisar Valisi Doç. Dr. Kübra Güran Yiğitbaşı, kent genelinde konut, otel ve sera ısıtmasında kullanılan jeotermal kaynağın işletmesini gerçekleştiren AFJET’in Dazkırı ilçesinde kurulacak olan Güneş Enerji Sistemi (GES) projesini hayata geçireceğini belirtti. Afyon Jeotermal Elektrik Üretim Tesisleri Turizm Sanayi ve Ticaret A.Ş. (AFJET) Vali Yiğitbaşı’nın yoğun gayretleri ve girişimleri ile hayata geçirilen yeni yatırımlarla kente değer katmaya devam ediyor. Dazkırı’da kurulacak yeni GES için Vali Yiğitbaşı başkanlığında taraflar arasında protokol imzalandı. Jeotermal işletme faaliyetlerinin tamamının elektrikle çalışması, elektrik maliyetlerinin artmasıyla birlikte bu maliyeti en aza indirmek ve şirketin yapacağı diğer yatırımlara daha fazla kaynak aktarabilmek amacıyla AFJET A.Ş. tarafından Güneş Enerji Santrali (GES) kurulması için çalışmalar hızlandırıldı. Dazkırı’da yeni GES projesi Dazkırı ilçesinde yeni kurulacak olan trafo merkezlerine yakın alanda Dazkırı Belediyesine ait 2 adet parsel için üretimden yüzde 5 oranında pay verilmesi şartıyla belediye tarafından yapılan üst irtifak kullanım hakkı ihalesini kazanan AFJET oldu. Bu çerçevesinde Vali Yiğitbaşı başkanlığında AFJET A.Ş. ile Dazkırı Belediyesi arasında protokol imzalandı. Protokol ile gerekli çalışmaların yapılmasının ardından GES kurulum süreci başlayacak. “3 milyon 34 bin 323 metrekarelik bir alana bölgesel ısıtma sağlıyoruz” Projeyi çok önemsediğini ifade eden Vali Yiğitbaşı, “Türkiye’nin jeotermal sektöründe öncü şirket konumunda olan AFJET A.Ş. şehrimizdeki binlerce konuta ve 15 bin yatak kapasiteli termal oteller ile toplam 367 bin 455 metrekarelik 6 adet seranın ısıtılması dahil yaklaşık 30 Bin KE yani 3 milyon 34 bin 323 metrekarelik bir alana bölgesel ısıtma sağlıyor. Bunun yanı sıra 3 Mvh elektrik üretimi ile de jeotermal kaynakların entegre kullanımına en iyi örneklerden biridir. Oteller bölgesine kurulacak olan Sağlık Endüstri Bölgesindeki otellerin de ısıtma ve kullanım suları ihtiyaçlarının karşılanması da yine AFJET A.Ş. tarafından sağlanacak. Hal böyle olunca bizlerin de şehrimizin marka değeri AFJET A.Ş’yi gelecek nesillere en iyi şekilde hizmet verir konuma getirmek ve bu minvalde de jeotermal kaynaklarımızı en verimli şekilde kullanmak gayretindeyiz. AFJET A.Ş.’de jeotermal işletme faaliyetlerinin tamamının elektrikle çalışmasından dolayı, yüksek elektrik tüketim miktarlarını minimuma indirebilmek için yeni yatırımları şirketimize kazandırmaya devam edeceğiz” dedi.
Manisa Manisa, bağcılıkta rekabetçi gücünü artırmak için çalışmalara başladı Manisa’da bağcılıkta sürdürülebilir, yenilikçi ve çevre dostu adımlar ile rekabet gücünü ve küresel pazarlara erişimi artırmak amacıyla “Bağcılığın Yol Haritası: Manisa Üzüm Çalıştayı düzenlendi. Manisa İl Tarım ve Orman Müdürlüğü Konferans Salonunda düzenlenen çalıştaya katılan Vali Vahdettin Özkan, Kaymakamlar, İl Tarım ve Orman Müdürü Metin Öztürk, sektör temsilcileri, akademisyenler ve üreticiler katıldı. Çalıştayda Manisa’nın üzümle olan tarihi bağını vurgulayan Vali Özkan, “Manisa deyince üzüm, üzüm görünce akla ilk Manisa gelir. Antik çağlardan günümüze üzüm ve Manisa, birbirini tamamlayan ve tanımlayan birer ikilidir. Bizler de bugün Manisa’mızın ve ülkemizin önemli tarım alanlarından biri olan bağcılık sektörümüzün geleceğine ışık tutacak, ülkemizin ve Manisa’mızın bu alandaki liderliğini pekiştirecek son derece önemli bir çalıştay vesilesiyle bir aradayız.” dedi. "Üretim gücümüzle öncü olmaya kararlıyız" İklim değişikliği, küreselleşen ekonomi ve artan dünya nüfusu gibi faktörlerin, tarımsal üretim stratejilerini yeniden şekillendirmeyi zorunlu kıldığını ifade eden Vali Özkan, “İçinde bulunduğumuz dönem, tarımsal üretim ve gıda arz güvenliğinin önem kazandığı bir süreci ifade etmektedir. İklim değişikliği, küreselleşen ekonomi, savaşlar ve artan dünya nüfusu, gıda arzının sürekliliğini sağlamaya yönelik yeni stratejiler geliştirmemizi zorunlu kılmaktadır. Gediz Ovamızın bereketli toprakları, yüksek üretim gücü ve ürün çeşitliliği ile Manisa olarak, bu stratejilerde öncü bir rol oynamaya kararlıyız.” şeklinde konuştu. ‘Türkiye’nin en önemli üzüm üreticisi ili olmanın haklı gururunu yaşıyoruz’ Manisa’nın coğrafi konumunun, ikliminin ve toprak yapısının üzüm üretimi için son derece elverişli olduğuna dikkat çeken Vali Özkan, “Manisa’da yaklaşık 871 dekar alanda, 40 bin ailemiz geçimini bağcılıktan sağlamaktadır. Hal böyle olunca Manisa, Türkiye’nin en önemli üzüm üreticisi illerinden biri olmanın haklı gururunu taşımaktadır. Aralık ayı sonuna kadar üzüm hasadı yapabildiğimiz şehrimizde, bu başarıyı sürdürülebilir bir şekilde devam ettirebilmek için yeni yöntemler ve teknolojiler geliştirmeli, üretim süreçlerimizi çevre dostu ve yenilikçi bir yaklaşımla yeniden şekillendirmeliyiz. Bağcılıkta sürdürülebilirlik, yalnızca ekonomik anlamda değil, aynı zamanda çevresel ve sosyal boyutlarda da önemli bir kavramdır. Tarımda daha verimli, daha az kaynak tüketen ve daha çevre dostu üretim yöntemlerini benimsemek, gelecekteki nesillere hem daha sağlıklı bir çevre hem de daha güçlü bir tarım sektörü bırakmak adına kritik bir adımdır. Bu kapsamda iklimsel ve ekonomik dalgalanmalara karşı dayanıklılığı artırıcı, inovasyonu destekleyen ve dünyaya entegre bir bakış açısı geliştirmemiz gerekmektedir.” dedi. İhracat ve pazar gelişimi konusunda yeni adımlar Bağcılığın, Manisa’nın ihracat gelirlerinde önemli bir paya sahip olduğunu belirten Vali Özkan, ihracat pazarlarındaki rekabet şartlarının her geçen gün zorlaştığını söyledi. Bu sebeple ürün kalitesi, markalaşma ve yeni pazarlar bulmanın hedeflenmesi gerektiğinin altını çizen Vali Özkan “Ağız tadımız, şifa kaynağımız olan üzümün hem geleneksel hem de yenilikçi alanlarda kullanımını yaygınlaştırarak çeşitliliğini artırmalı ve uluslararası piyasalarda fark oluşturmalıyız.” şeklinde konuştu. “Birlikte çalışarak güçlü bir yol haritası oluşturulacak” Üreticiler, akademik çevreler, sektör temsilcileri ve sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte gerçekleştirilen çalıştayda güçlü bir yol haritası oluşturacağını söyleyen Vali Özkan, “Bugün yapacağımız tartışma ve değerlendirmeler, bağcılığın geleceği ve Manisa’nın tarımsal potansiyelinin daha verimli kullanılması konusunda bizlere yol gösterecektir. İnanıyorum ki bu çalıştay hem gıda arz güvenliğini sağlamak hem de ihracat kapasitemizi artırmak adına yeni fikirler ve yaklaşımlar geliştirilmesine vesile olacaktır.” dedi. “Manisa’mızın üzümle olan bu özel bağını, hep birlikte daha da ileriye taşıyacağımıza inanıyorum.” diyen Vali Vahdettin Özkan konuşmasını şöyle tamamladı: “Soframıza gelen her üründe emeği, alın teri olan, şehrimize ve ülkemize katma değer sağlayan üreticilerimize ve onların emeklerinin karşılığını tam olarak alabilmesi amacıyla gerçekleştirilen çalıştayın düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür ediyorum.”