ÇEVRE - 18 Eylül 2024 Çarşamba 14:43

Amasyalı örnek aile 100 kilo meşe palamudu dikti

A
A
A
Amasyalı örnek aile 100 kilo meşe palamudu dikti

Amasya’da yaşayan Eftelioğlu ailesinin 10 üyesi, mahallelerinde topladıkları yaklaşık 100 kilo meşe palamudu tohumlarını ağaçsız bölgelere dikerek örnek oldu.


Şehrin zirvesindeki Çakallar Mahallesi’nde meşe ağaçlarının bulunduğu alana giden aile bireyleri, topladıkları tohumları kazma ve küreklerle kazdıkları boş alanlarda toprakla buluşturdu.


‘Bugün fidan yarın nefes’ temalı etkinliğe amcaları emekli öğretmen Hamit Eftelioğlu’nun temalı etkinliğe öncülük ettiğini belirten Altan Eftelioğlu, “Yaklaşık 100 kilo meşe palamudu diktik. Bunu daha da artırmayı hedefliyoruz” dedi.



Amasyalı örnek aile 100 kilo meşe palamudu dikti

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Köpeğin saldırdığı çocuğun annesinden hayvanseverlere tepki İzmir’in Karabağlar ilçesinde sevdiği köpek tarafından saldırıya uğrayan ve kafasından yaralanan çocuğun annesi olay anını anlattı. Görüntünün yayınlandığı sosyal medyada yorum yapan hayvanseverlere tepki gösteren anne, "Hayvanın saldırdığı habere yalan diyorlar, benim çocuğum bugün hayatta olmayabilirdi. Hepsinden şikayetçiyim" dedi. Olay 13 Eylül günü saat 16.30 sıralarında Yurdoğlu Mahallesi 3946 sokak üzerinde meydana geldi. İlkokul 1’inci sınıf öğrencisi 6 yaşındaki Baran Levent, okuldan eve dönerken sokakta bir köpeği görerek sevmek istedi. Başını okşadığı sırada üzerine atlayan köpek, küçük çocuğu başından ve kulağından ısırarak yaraladı. Bu esnada çocuğun yanından bulunan bir vatandaş, çocuğu kurtarırken kulağında 1 santimetrelik yırtık oluşan ve kafasına 4 dikiş atıldığı öğrenilen küçük Baran, hastaneye kaldırıldı. Yaralanan Baran Levent, tedavisinin ardından, taburcu edildi. Öte yandan meydana gelen olay çevredeki bir güvenlik kamerası tarafından kaydedildi. Görüntüde başını okşadığı köpeğin Baran Levent’e saldırı anı, bu esnada bir vatandaşın da araya girerek köpeği durdurduğu, ağlayan çocuğun başını tutarak yardım istediği ve vatandaşın çocuğu olay yerinden uzaklaştırdığı anlar yer aldı. "Şu an belki oğlum hayatta olmayabilirdi" Köpek tarafından saldırıya uğrayarak yaralanan Baran’ın annesi Özge Levent (27), korku dolu o anları anlattı. Levent, "Baran okul çıkışı kırtasiyeden bir oyuncak aldı ve hemen arkamızdaki ara sokağa girdi. Orada da köpeği gördü ve kafasını okşamış. O esnada bir anda köpeğin saldırısına uğradı. Kulak ve kafa bölgesine köpeğin dişi geldi ve kulağımda bir santim yırtıklık kafasında da iki buçuk santim açıklık var. Kafasına da dört dikiş atıldı. Çok şükür bu olayı böyle ucuz kurtardık ama başkalarının canı yanmasın. Bir sürü öğrenci var okulun önünde. Bizim başımızdan böyle bir talihsiz geçti ama başkaları kimsenin canı yanmasını istemiyoruz. Biz sokak köpeklerinin buradan toplanılmasını istiyoruz. Okulun önü olduğu için birçok öğrenci var ve öğrenciler seviyor yani. Sevdiği için de bir anda saldırıya uğrayabiliyorlar. Kafasına değil de boynuna gelseydi şu an belki oğlum hayatta olmayabilirdi" dedi. Sosyal medyadan yorum yapan hayvanseverlere tepki Baran’ın annesi Özge Levent, sosyal medyada yayınlanan görüntülere yorum yapan hayvanseverlere de tepki gösterdi. Levent, "Bu olay için çok üzgünüm ve sosyal medyada yayınlanan görüntülerde oğlum çok tepki aldı. Bunu özellikle belirtmek istiyorum. Rabbim inşallah onların evladına yaşatmasın. Ama bu kadar bir küçük çocuğa bile tepki gösterdiler. Hayvanseverler, ’Daha beter olsaydı, neden bu kadar hayvanlara tepkilisiniz?, yalan haber çıkardınız’ diyorlar. Bu olay yalan değil. Görüntüler ortada. Bu yorumları yapanlardan ben şikayetçiyim, onu da belirtmek istiyorum. Yorumları gördükçe benim canım acıyor. Oğlum her gün kafasındaki dikişleri soruyor. Sokakta oynuyor, kafasından hala kan akıyor ve onu alıp hemen acile götürüyoruz" ifadelerine yer verdi. "Artık korkuyorum" Köpeğin saldırısına uğrayarak yaralanan küçük Baran ise, "Hayvanları, köpekleri çok seviyorum ama artık korkuyorum" diye konuştu.
Yozgat Yeşilçam’ın unutulmaz karakterleri okul duvarında ölümsüzleştirildi Yeşilçam’ın hafızalara yer edinmiş unutulmaz Türk filmlerinin usta sanatçılarını tanıtmak ve gelecek nesillere aktarmak amacıyla Yozgat Nida Tüfekçi Güzel Sanatlar Lisesinde, öğrenciler tarafından Yeşilçam Sokağı oluşturuldu. Öğrenciler, okulun resim atölyesinde Yeşilçam’ın unutulmaz usta sanatçılarının önce karakalem çalışmasını yaptı. Daha sonra öğrenciler, aralarında Zeki Alasya, Metin Akpınar, Adile Naşit, Cüneyt Arkın, Münir Özkul, Türkan Şoray, Sadri Alışık ve Hülya Koçyiğit gibi Türk sinemasının hafızalara kazınmış sanatçıların portreleri tuvale yansıttı. Gelecek kuşaklara aktarılması için okulun duvarlarına asılan yağlı boya tablolardan "Yeşilçam Sokağı" adı verilen bölümler oluşturdu. Oluşturulan Yeşilçam Sokağı ile öğrencilere ve okula gelen ziyaretçilere geçmişte birçok film ve sinemada rol alan Yeşilçam sanatçılarının unutturulmaması amaçlanıyor. “Öğrencilerimiz geçmişin izlerini unutmuyor” Nida Tüfekçi Güzel Sanatlar Lisesi Okul Müdürü Aytaş Şahin, resim bölümü öğrencileri olarak proje başlattıklarını söyleyerek, “Yeşilçam Sokağı oluşturmak adına burada Yeşilçam’ın unutulmayan yüzlerini öğrencilerimize aktarmak ve yeni gelen nesle bunları ileterek geçmişten günümüze bir köprü kurmak amacıyla böyle bir çalışma yaptık. Çok güzel bir sokak oldu. Okulumuzun bütün öğrencileri bundan istifade ediyor. Hepimizin çocukluluğunda zihnimize yer etmiş resimler var. Zeki Alasya, Metin Akpınar, Adile Naşit, Cüneyt Arkın, Münir Özkul gibi sanatçılarımız var. Çocuklarımıza geçmişte Yeşilçam’ın unutulmayan yüzlerini unutturmamaya çalışıyoruz. Burada hem kendileri resmediyor hem de yaptıkları resimleri arkadaşlarına sergiliyorlar” dedi. “Onları unutmadık, unutturmayacağız” Okulun 12. sınıf resim bölümü öğrencilerinden Beyzanur Sönmezer ise, “Yeşilçam’ın unutulmayan sanatçılarını, tekrardan canlandırmak, hatırlatmak istedik ve tablolarını yaptık. Okulumuzda Yeşilçam Sokağı oluşturduk. Tekrardan onların güzel yüzlerini, canlandırdık, onları unutmadık ve unutturmayacağız” şeklinde konuştu. “Ailemiz de biz de onlarla büyüdük” İrem Barış isimli öğrenci de, “Okulumuzda Yeşilçam sanatçılarını geçmişten günümüze yaşatmak için Yeşilçam Sokağı oluşturduk. Yeri geldik ağladık, yeri geldi güldük. Ailelerimiz de bizler de onlarla büyüdük. Şimdi de usta oyuncuları arkadaşlarımızla birlikte resmediyoruz ve okulumuzda kurduğumuz Yeşilçam Sokağı ile de onları unutturmayacağız.” ifadelerine yer verdi.
İstanbul Esenyurtlu minikler afetlere karşı bilinçleniyor Esenyurt Belediyesi, kreşlerde çocuklara Afet Bilinci Eğitimi veriyor. Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer, “Belediyemize ait kreşlerdeki 250 çocuğumuza eğitim verdik. Çocuklar bu eğitimlerle gelecekte olası afetlerde can kurtarmak için birer cankurtaran görevi görecek. Eğitimlerimizi mahallelerde ve okullarda da devam ettireceğiz” dedi. Afetlere karşı dirençli bir kent oluşturmak amacıyla çalışmalarına devam eden Esenyurt Belediyesi, kreşlerdeki öğrencilere İBB ile ortaklaşa Afet Bilinci Eğitimi veriyor. Bu kapsamda belediyenin Afet İşleri Müdürlüğü ve İBB Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanlığı ekipleri Osmangazi Kreşi’ndeki minikleri doğal afetler konusunda bilinçlendirdi. Eğitimde çocuklara deprem, sel, yangın gibi afetlerde yapılması gerekenler teorik ve uygulamalı olarak anlatıldı. Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer ve İBB Deprem Risk Yönetim ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanı Murat Yün’ün de katıldığı eğitimde minikler, katılım sertifikalarını ve deprem dedektifi rozetlerini Başkan Özer’den aldı. Afet bilinci tüm Esenyurt’a yayılacak Afet eğitimlerinin önemine vurgu yaparak, uygulamanın kreşlerin yanı sıra okullar ve mahallelerde de devam edeceğini ifade eden Başkan Özer şöyle konuştu: “8 kreşimizdeki 4 ve 5 yaş grubu 250 civarında öğrencimize bu eğitimi verdik. Böyle bir çalışmayı başlattığı için İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu’na teşekkür ediyorum. Biz bir afet ülkesiyiz. Maalesef sık sık depremlerle sarsılıyoruz. Zaman zaman sellerle boğuşuyoruz. Yangınlar ciğerimizi paralıyor. Bununla ilgili olarak tedbir almak son derece önemli. Eğer yeterli önlem alırsak bu afetleri kayıp vermeden atlatabiliriz. Ayrıca bizim ahlaklı, erdemli, iyi insanlar yetiştirmemiz lazım. Bu insanları yetiştirirken eğitime bu çağlarda başlamalıyız. Çünkü bu yaşlarda elde edilen bilgiler en sağlam bilgilerdir. Dolayısıyla bu yaştaki çocuklarımıza vereceğimiz eğitimler, onlarda farkındalık oluşturacaktır. Çocuklar bu eğitimlerle gelecekte olası afetlerde can kurtarmak için birer cankurtaran görevi görecek” Deprem konusunda devletin tüm kurumlarının birlikte çalışması gerektiğini vurgulayan Prof. Özer, yetkililere "Gelin iş işten geçmeden kentlerimizi hep birlikte depreme dirençli hale getirelim" çağrısında bulundu. “260 bin kişiye eğitim verdik” İstanbul’da 20 bin kreşe afet bilinci eğitimi verdiklerini belirten Murat Yün, “Afet Farkındalık Eğitimleri’yle kreşlerimizde afet bilinci oluşturmaya çalışıyoruz. Türkiye bir deprem ülkesi ve bunu 7’den 70’e herkesin bilmesi gerekiyor. Bu eğitimleri küçük yaşta verirsek ileride hem İstanbul için hem de ülkemiz için afetlere karşı büyük bir adım atmış oluruz. Öncelikle çocuklara etkinliklerle bu eğitimi vermeye çalışıyoruz. Bir deprem simülasyonumuz var, onu izletiyoruz. Afetleri tek tek görsellerle anlatıyoruz. Sonrasında deprem platformumuz var. Orada depremin nasıl gerçekleştiğini, sonunda ne olduğunu ve sonrasında neler yapılması gerektiğini bunlar üzerinden anlatıyoruz. Depremde ilk yapılması gereken çök, kapan, tutun hareketini çocuklarla beraber yaptık. Çocuklar evlerine gittiklerinde ailelerine de anlatıyor. Ailelere de bu şekilde bu bilinci vermiş oluyoruz. Biz bu uygulama çerçevesinde yaklaşık 260 bin İstanbulluya eğitim verdik. Bunun yaklaşık 20 binini kreşlerdeki çocuklar oluşturuyor. Bunun dışında ilköğretim ve lise eğitimlerimiz de sürüyor. 2022-2023 eğitim döneminde başlattığımız uygulamamızı Milli Eğitim Bakanlığına bağlı tüm okullarda da sürdürüyoruz” diye konuştu.
Adana Saimbeyli sumağı üretim alanı genişletilerek ekonomiye kazandırılacak Adana’nın Saimbeyli ilçesinde sumağı inceleyen bilim adamları birçok derde deva olduğu bilinen sumağın ilaç, gıda ve deri sektöründe büyük talep gördüğünü söyleyerek ekim alanlarının genişletilerek ekonomiye kazandırılması gerektiğini vurguladı. Saimbeyli Belediyesi ve Kaymakamlığın ev sahipliğinde şifa deposu sumağın üretimi ve geliştirilmesi üzerine akademisyenler panel düzenledi. Belediye konferans salonunda Türkiye’de ilk kez sumak üzerine panel düzenlenerek sumak üretimi, bölgede gelişmesi ve ekonomiye kazandırılması üzerine sunum gerçekleştirildi. Kuzey Adana’da genel olarak çalı olarak görülen ve birçok bahçeden sökülen sumaklar yeniden bölgede üretilerek ilaç, deri ve baharat sektörüne kazandırılacak. Panelde konuşan Prof. Dr. Mehmet Sütyemez, Kahramanmaraş’ın sumağı merkezi, Saimbeyli’nin ise sumağın üstü olduğunu ifade ederek, “Sumak üretimi bölgenin geleceği için büyük önem arz etmekte sadece gıda değil ilaç sektöründe de üretim talep görmektedir" dedi. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kadir Saltalı ise toprak analizi ve doğru toprakta verim üzerine sunum yaparak bölgedeki toprak değerlerini katılımcılara aktarırken toprak yapısında bor ve fosfor eksikliği olduğunu bu dikkate alınarak toprak verimi korunarak üretim yapılması gerektiğini kaydetti. Sumak bitkisinin sağlığa faydası ve üretim alanları üzerine bilgi veren Sütçü İmam Üniversitesi Bitkisel ve Hayvansal Üretim Bölümü. Doç. Dr. Akide Özcan, Türkiye’de derici sumağı, boyacı sumağı, Çin sumağı olarak 3 tür sumak yetiştiğini kaydederek, "Türkiye’de genel bir araştırma yapılmamıştır ama 2012 yılında 3 ton üretim yapılırken bu 2018 yılında 18 tona çıkmış ve ülke ekonomisine 2 bin 148 dolar katkı sağlamıştır. Sumak ağacı bakımları yapılırsa 25 yıl boyunca sumak salkımlarını üretmekte. Sumak kuraklığa karşı, hava kirliliğe karşı alanlarda, erozyonla mücadelede de kullanılabilir. Derici sumağı ülkemizde özellikle baharat ve ekşi olarak kullanılıyor. Pandemiden sonra özellikle yurt dışında kapsül, bitki çayı olarak kullanılmaktadır” dedi. “Hedef üreterek kalkınan bir Saimbeyli” Saimbeyli Belediye Başkanı Mahmut Dal, ilçede sumağın üretime kazandırılması için ilk kez çalışmalara başlandığını kaydederek, "Daha düne kadar zararlı bitki diye mücadele ettiğimiz sumağın hayatımıza bu şekilde girişi enteresandır. İlçemiz ve ülkemiz ekonomisinde büyük katkı sunacaktır. Sumak için azimle yapılan tüm çalışmalar bölgemizde çok önemlidir. Amacımız memleketimize hizmet ve yaşam kalitesini yükseltmektir” diye konuştu. Saimbeyli Kaymakamı Emre Açar ise devletin tüm desteğinin üreten tüm bireylerin yanında olacağını söyledi. “Sumak üretiminde büyük bir açık var” Sumağa yurt içi ve yurt dışından talep olduğunu anlatan özel sektör adına konuşan Mahmut Gökşen, "Türkiye’de 3 bin 500 ton sumak kullanılıp işleniyor ama tüketim 8 bin 500 ton. Sumak üzerine 93 araştırma yapılıyor. Sadece gıda değil deri, boya, sektöründe kullanımı var. Biz bunun ihracatını yapabiliyoruz. Sorunumuz sumağın erken hasat edilmesi. Zamanında hasat önemli. Gaziantep ve Urfa’da üretim tesisleri var. Kahramanmaraş Göksun tarafına sumak işleme fabrikası kurmayı hedefliyoruz. Ben herkesi sumak yetiştirmeye davet ediyorum. Ürettiğiniz sumakları da ekonomiye kazandırmaya talibiz” dedi.
Tekirdağ 60 yıllık tecrübe: Ayakkabı tamirciliğiyle ağaran saçlar Tekirdağ Kapaklı ilçesinde yaklaşık 60 yıldır ayakkabı tamiri yapan 77 yaşındaki Mehmet Demiryürek, işini çok sevdiğini söyleyerek, “Allah sağlık verdiği sürece işimi yapacağım” dedi. Tekirdağ Kapaklı ilçesi Cumhuriyet Mahallesi Pınar Bulvarı üzerindeki bir kahvenin içerisinde bulunan küçük bir odada yıllardır ayakkabı tamiri yapan Mehmet Demiryürek, unutulmaya yüz tutmuş mesleklerin arasında bulunan ayakkabı tamirciliğini çok sevdiğini her fırsatta dile getiriyor. 77 Yaşındaki Demiryürek, 60 yıldır ayakkabı tamirciliği ile uğraştığını ifade etti. “Bu iş severek yapılmalıdır” Gençlerden ayakkabı tamirciliği işine rağbet olmadığını söyleyen Usta Mehmet Demiryürek, “60 senedir bu işi yapıyorum. Yaşım 77, askerden sonra da bu işin içine girdim. İşlerimiz çok güzel gidiyor. Bu meslek her zaman geçerli olan bir meslektir. Ayakkabı tamirciliğini yapan insanlar, bu işi severek yapmalıdır. Ama gençlerden bu işe herhangi bir talep yoktur. Şartlar demek ki el vermiyor ve bu sebepten dolayı bir iş tercih edilmiyor. Bu işi seviyorum ve bu yüzden de yıllardır bu işi yapıyorum çünkü sevmeyen kişi bunu yapamaz. Yaşı 77 olan bir insan bu işi yapabilir mi? Ama sevdiğim için hiç sıkılmadan yapıyorum” ifadelerini kullandı. “Pazar günü de çalışıyorum” Yaşına göre çok fazla çalıştığını söyleyen Demiryürek, “Buradaki hemen hemen bütün müşterilerim benden memnundur. Yaşıma göre çok fazla çalışıyorum. Hafta içi ve cumartesi günü sabah saat 08.00’dan akşam 18.30’a kadar pazar günü ise 12.00’a kadar çalışıyorum. Bazen işler yetişmiyor. Bu yüzden pazar günü de çalışıyorum. Ben Sivaslıyım ve benim Sivas’ta çalışan 3 tane çırağım var. Onlar Sivas’ın popüler esnafı oldular. Sivas’ta tabi ki çalışanlarım vardı ama burada yok” diye konuştu. “Mesleğimi bırakmayı hiç düşünmedim” Ömrünün yettiği kadar mesleğini yapacağını söyleyen Demiryürek, “Mesleği bırakmayı hiç düşünmedim. Benim dönemimde askerden sonra yapabileceğim çok popüler işler vardı ama ben bu işi tercih ettim ve hala severek yapıyorum. Oğlum bu işe bir türlü ısınamadı. İşimin benden oğluma geçmesini isterdim ama maalesef oğlum fabrikada çalışmayı tercih etti. Günde en az 50 tane insanla muhatap oluyorum ve Allah sağlık verdiği sürece de işimi yapacağım” dedi.