ÇEVRE - 02 Kasım 2024 Cumartesi 12:43

Beyaz gelinliğini giyen Ağrı Dağı, büyüleyici manzarasıyla kendine hayran bırakıyor

A
A
A
Beyaz gelinliğini giyen Ağrı Dağı, büyüleyici manzarasıyla kendine hayran bırakıyor

Türkiye’nin en yüksek noktası olan 5 bin 137 metre rakımlı Ağrı Dağı, kar yağışı sonrası beyaz gelinliğini giydi. Dağın zirvesinden eteklerine kadar karla kaplanan bu muhteşem doğa manzarası, görenleri kendine hayran bırakıyor.


Kış mevsiminin yaklaşmasıyla birlikte yoğun kar yağışının etkili olduğu Ağrı Dağı, Doğubayazıt ilçesi ve çevre köylerden gözlemlenen büyüleyici görüntüsüyle dikkat çekiyor. Yöre halkı arasında "beyaz gelinliğini giydi" tabiriyle anılan Ağrı Dağı, dört ülkenin sınırında yer alması nedeniyle ziyaretçilerine uluslararası düzeyde eşsiz bir manzara sunuyor. Doğubayazıt ilçesine bağlı Örtülü köyünde meyve bahçesi kuran Abdulkadir Ardin, “Ağrı Dağı’nın bu beyaz hali gerçekten harika. Onu böyle gördükçe insan mest oluyor. Kendi köyümüzde bu manzaraya şahit olmak, hepimizi çok mutlu ediyor” dedi.


Karlarla kaplanan Ağrı Dağı, kış turizmi açısından da bölgeye ilgi uyandırıyor. Özellikle doğa fotoğrafçıları ve doğa tutkunlarının ilgisini çeken bu manzara, Türkiye’nin en yüksek dağı olan Ağrı Dağı’nın kış mevsiminde de cazibesini koruduğunu gösteriyor.



Beyaz gelinliğini giyen Ağrı Dağı, büyüleyici manzarasıyla kendine hayran bırakıyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Düzce Soba değil ihmal öldürür Düzce İl Sağlık Müdürü Dr. Yasin Yılmaz, zehirlenmelere karşı uyararak “Yanlış kullanım ve ihmal nedeniyle her yıl yüzlerce kişi karbon monoksit gazından etkileniyor” dedi. Kış mevsiminin yaklaşmasıyla birlikte soba kullanımının artması, karbon monoksit zehirlenmesi riskini de beraberinde getiriyor. Sağlık Müdürü Dr. Yasin Yılmaz, soba ve şofben kaynaklı zehirlenmelere karşı vatandaşları uyararak alınacak basit önlemlerle bu tür vakaların önlenebileceğini belirtti. Dr. Yılmaz, karbon monoksitin renksiz, tatsız, kokusuz ve oldukça tehlikeli bir gaz olduğunu vurgulayarak, "Yanlış kullanım ve ihmal nedeniyle her yıl yüzlerce kişi karbon monoksit gazından etkileniyor. Zehirlenmeler genellikle alçak basınçlı lodoslu havalarda, bacası çekmeyen sobalar ve iyi yanmayan yakıtlar nedeniyle meydana geliyor. Bu tür durumlar, tıbbi müdahale gecikirse ölümle sonuçlanabilir" dedi. Dr. Yılmaz, soba ve ısıtma cihazlarının doğru kullanımı konusunda da “Kullanılan soba ve diğer cihazların kalite belgeli olması gerekiyor. İzin belgesi olmayan satıcılardan kömür alınmamalı, sobaya aşırı yakıt doldurulmamalı ve yatmadan önce kesinlikle yakıt eklenmemeli. Sobanın duvardan 15-20 santim uzakta ve en fazla 2 dirsek kullanılarak kurulması gerektiğini hatırlattı. Bacaların düzenli temizlenmesi, standartlara uygun ve yalıtımlı olması gerekiyor. Sobanın bulunduğu ortam sürekli havalandırılmalı, özellikle alçak basınçlı havalarda soba kullanılmamalı” ifadelerinde bulundu. Lodoslu havalar özel risk taşıyor Dr. Yılmaz, lodoslu havalarda karbon monoksit zehirlenmesi riskinin arttığını belirterek, "Eğer bacalar standartlara uygun değilse, lodoslu havalarda soba yakılmamalı. Gece yatmadan önce mutlaka soba söndürülmelidir" diye konuştu. Acil durumlarda yapılması gerekenler Zehirlenme belirtileri durumunda camların hemen açılarak ortamın havalandırılması ve kişilerin güvenli bir alana taşınması gerektiğini vurgulayan Yılmaz, "Derhal 112 Acil Yardım hattını arayın. Unutmayın, soba değil ihmal öldürür" ifadelerini kullandı.
İzmir İzmir’de ev sahibi dehşeti: Kiracı çift çivili sopalarla darp edildi İzmir Karabağlar ilçesinde kiracısını evden çıkarmak isteyen ev sahipleri, kiracı çiftin evini çivili sopalarla bastı. Kiracı çift, torunlarının gözleri önünde darp edilirken, dehşet anları kameralara yansıdı. Can güvenliğinden endişe ettiğini belirten Nermin Devecioğlu, “Evde kedi beslediğimi öğrenince, ‘ya kediyi evden atacaksınız ya da evden çıkacaksınız’ dediler. Bizi çıkarmak için olaylar büyüdü ve evimi bastılar. Sırtımda, ellerimde morluklar var. Eşimin kafasına 4 dikiş atıldı” dedi. Gaziantep’te yaşayan Nermin (43) ve Çetin (45) Devecioğlu çifti, 2024 Haziran ayında memleketi İzmir’e taşındı. Karabağlar Bozyaka Mahallesi’nde emlakçı vasıtasıyla aylık 14 bin TL’ye ev tutan çiftin birde “Leo” isimli bir kedisi vardı. Çift eve taşındı, bir müddet sonrada üst katta oturan ev sahibi kapıya dayandı. "Ya kediyi evden atacaksınız ya da evden çıkacaksınız" İddialara göre H.T. ve M.T. isimli ev sahipleri, “Siz kedi mi besliyorsunuz? Ya kediyi evden atacaksınız ya da evden çıkacaksınız” diyerek kiracıyla tartıştı. Bu olaydan sonra ev sahibi ve kiracı arasında bazı zamanlarda da yine tartışma çıktı. Nermin ve Çetin Devecioğlu çifti, 5 ay önce taşındıkları evden çıkmayı reddederek, 2 defa karakola gitti, ev sahiplerinden şikayetçi oldu. Torunlarının gözü önünde darp edildiler Son yaşanan olayda ise ev sahipleri H.T. ve M.T. çifti, iki çocuğuyla birlikte kiracısının evini çivili sopalarla bastı. Çıkan kavga sırasında, Devecioğlu çiftçinin 8 ve 9 yaşlarında iki torunu da vardı. Çift, çocukların gözü önünde ev sahipleri tarafından darp edildi. Daha önce yaşanan olayları ispatlamaya çalışan Nermin Devecioğlu ise yaşanılan bu dehşet anlarını saniye saniye kayda aldı. Devecioğlu’nun çivili sopalarla darp edildiği anlarda kameraya yansıdı. Kavga sonrasında Nermin Devecioğlu’nun sırtında ve elinde morluklar ve çivilerden dolayı kesikler oluşurken, eşi Çetin Devecioğlu’nun ise yüzüne 4 dikiş atıldı. Karakolluk olan ev sahipleri ve kiracıların ifadeleri alındı. Ev sahipleri N.T., H.T. ve çiftin çocukları M.T ile N.T., ifadelerinin ardından sevk edildiği adliyede adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. “Can güvenliğimden endişe ediyorum” Dehşet anlarını anlatan Nermin Devecioğlu, yaşanılan olayda sonra korku içerisinde yaşadıklarını söyledi. “Can güvenliğimden endişe ediyorum” diyen Devecioğlu, “Ben bu evi 6. ayın 1’inde kiraladım ve 6. ayın 17’sinde taşındım. Ev sahibim kapıma gelerek, evde kedi beslediğimi, kediyi evden atmamı istedi. Ben de kediyi atmayacağımı, ‘o benim çocuğum gibi, siz çocuğunuzu sokağa atabilir misiniz dedim?’ dedim. Bu olaydan sonra tartışmalar hızlandı. Sürekli bizi evden çıkarmak istediler. Bizi çıkartıp daha yüksek kiraya vereceklerini zaten söylüyorlardı. Daha önce 2 defa karakola gidip şikayetçi oldum. Mahkeme aşamasında olay zaten. Son yaşanılan olayda da bize ağır küfür ve hakaretler ettiler. Ondan sonra sopalarla evimi bastılar. O sırada evde torunlarım vardı, onlara da sopalar geldi. Kolumda ve sırtımda morluklar var. Saçımdan tuttular beni yere yatırdılar. Benim elimde o sırada telefon olduğu için müdahale edemedim. İspatlamak için video çektim. Eşimin yüzünde de 4 dikiş var. Her konuda hakkımı arayacağım, tazminat davası açacağım. Evden çıkmayı düşünüyorum, mecburum; çünkü korkuyorum olaylar daha da büyüyecek. Can güvenliğimizden endişe ediyorum” dedi.
Kayseri Uzmanından çocuklarda ’akut bronşiyolit’ uyarısı Kayseri Şehir Hastanesi Çocuk Acil Sorumlu Hekimi Doç. Dr. Murat Doğan, havaların soğumasıyla beraber çocuklarda solunum yolları enfeksiyonlarının arttığını kaydederek ailelere uyarılarda bulundu. Kayseri Şehir Hastanesi Çocuk Acil Sorumlu Hekimi Doç. Dr. Murat Doğan; kış aylarının gelmesiyle beraber çocuklarda solunum yolu enfeksiyonlarına neden olan akut bronşiyolit hakkında bilgiler verdi. Hastalığın semptomları hakkında konuşan Doğan, "Çocukların nefes alıp vermesinde yaşanan güçlüklere solunum sıkıntısı denir. En sık nedenlerine geldiğimizde akut bronşiyolittir. Bu hastalık kış aylarındaki hastalıkların yüzde 90’nını oluşturmaktadır. Bunlara ek olarak tonsillit faranjit dediğimiz boğaz enfeksiyonu, zatürre dediğimiz pnömoni, astım, alerji gibi durumlar, boğuk ses, kısık ses, havlar tarzı öksürük ile gelen krup hastalığı, çocuk yemek yerken veya oyun oynarken boğulur tarzda gelen vakalarda da en sık karşılaştığımız yabancı cisim aspirasyonu en çok karşılaştığımız öksürük ve solunum sıkıntısı nedenleridir" dedi. "Bu çocuklardaki hastalığın yüzde 90’ını oluşturmaktadır" Ailelere uyarılarda bulunan Doç. Dr. Doğan, "Akut bronşiyolit çocuklardaki solunum sıkıntısının en sık nedenlerinden birisidir. Bu çocuklardaki hastalığın yüzde 90’nını oluşturmaktadır. Tedavisi sıvı alımı ve semptomatik yaklaşımdır. Sıvı alımı, anne sütü, taze sıkılmış meyve ve sebze sularından oluşur. Semptomatik tedavi ise çocuğun ateşinde ateş düşürücü, burun tıkanıklığında burun açıcı spreyler, öksürük tedavisinde ise öksürük şuruplarıdır. Aileler bu tedavi sürecinde bu semptomların 5-7 gün, bazen ise 2 haftaya kadar sürebileceğini unutmamalıdırlar. Bu tedavi sürecinde çocuğun solunum sayısında ciddi bir artış görürlerse, soluk alıp verirken burun kanadı hareket ediyorsa, morarma gözüküyorsa, günlük normal beslenmesi yüzde 50’nin altına düşmüşse, ciddi hırıltı, inleme ve şuur bozukluğu gibi durumlar gelişirse en yakın sağlık kuruluşuna başvurmaları gerekmektedir. Kış aylarında en çok karşılaştığımız rahatsızlıklar enfeksiyon nedenlerdir. Ailelerin ilk başta dikkat etmesi gereken durum, Sağlık Bakanlığı’nın daha önce başlattığı aşı programıdır. Daha sonra hijyen kurallarının uygulanması. Bol sıvı alımı, taze meyve ve sebzelerin tüketilmesi. Mümkün olduğunca kalabalık ortamlardan uzak durulması, kapalı ortamların gün içinde birkaç kez havalandırılması, düzenli uyku ve dengeli beslenmeye dikkat edilmesi ve yapılabilirse spor yapmayı öneriyoruz" diye konuştu.