ASAYİŞ - 30 Ekim 2024 Çarşamba 14:51

Ağrı’da 170 kilo sıvı metamfetamin ele geçirildi

A
A
A
Ağrı’da 170 kilo sıvı metamfetamin ele geçirildi

Ağrı’da jandarma ekiplerince 170 kilogram sıvı metamfetamin ele geçirildi, 1 kişi gözaltına alındı.


Ağrı’da İl Jandarma Komutanlığı ve Gümrük Muhafaza ve Gümrük KİM ekiplerince Doğubayazıt ilçesinde Gürbulak Gümrük Sahası içerisinde yürütülen çalışmalar neticesinde, bir çekiciye bağlı dorsede arama yapıldı. Yapılan aramada boş cam kavanozlarının kapakları içerisine gizlenmiş vaziyette 170 kilogram sıvı metamfetamin ele geçirildi. Olayla ilgili 1 kişi gözaltına alındı.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir EGİAD öncülüğünde İzmir’de markalaşma yolculuğu başladı Ege Genç İş İnsanları Derneği (EGİAD) tarafından düzenlenen ‘EGİAD Brand Day’ programı ile İzmir’de markalaşma yolculuğu başladı. Firmaların rekabet gücünü arttırması için markalaşmanın öneminin altını çizen EGİAD Başkanı Alp Avni Yelkenbiçer, “Markalaşma, işletmeler için bir tercih değil, zorunluluktur” dedi. Ege Genç İş İnsanları Derneği (EGİAD) tarafından düzenlenen ‘EGİAD Brand Day’ programı ile, farklı sektörlerden birçok temsilci, değişen küresel şartlarda markalaşma süreçlerini ve karşılaştıkları zorlukları EGİAD üyeleriyle paylaştı. Türkiye’nin önde gelen markalarını bir araya getiren programda iş dünyasına yön veren stratejileri, markalaşma süreçlerini ve sürdürülebilirlik adımlarını masaya yatırıldı. Programda spordan gastronomiye, pazarlama teknolojilerinden sanayiye kadar alanında öne çıkan isimler katılımcılara deneyimlerini aktardı. Programın açılış konuşmasını gerçekleştiren EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Alp Avni Yelkenbiçer, “Markalaşma, işletmeler için bir tercih değil, zorunluluktur. Marka imajı üzerinde yapılacak yatırımlar, satışları artırdığı gibi kâr marjlarını da yükseltebilir” diye belirtti. Markalaşma tercih değil zorunluluktur Kurumların kar, ciro ve ihracat rakamları kadar önemli bir diğer başlığın markalaşmak olduğunu belirten Yelkenbiçer, “Markalaşma, işletmeler için bir tercih değil, zorunluluktur. Markalaşma sürecinde yapılacak yatırımlar, uzun vadede işletmelere geri dönecek en önemli kazançtır. Markalaşmaya yatırım yapan işletmeler, değişen müşteri beklentilerine daha hızlı adapte olur, yenilikçi ürün ve hizmetler sunarak pazarın ötesinde bir değer oluşturur. Bu nedenle, markalaşmayı sadece bugünün değil, geleceğin stratejik yatırımı olarak değerlendirmeliyiz. Kaliteli bir marka imajı, işletmelere pazarda rekabet avantajı getirir; ürün ve hizmetlerin daha fazla tercih edilmesine katkı sağlar. Bu yüzden marka imajı üzerinde yapılacak yatırımlar, satışları artırdığı gibi kâr marjlarını da yükseltebilir” diye konuştu. Küresel markalar oluşturabiliriz Küreselleşen dünyada, ülkeler arası sınırların her geçen gün biraz daha ortadan kalktığına dikkat çeken Yelkenbiçer, “Küresel pazarda var olmak isteyen her işletme, kendini dünya standartlarında bir marka olarak konumlandırmak zorunda. Markalaşma yalnızca işletmelere değil, aynı zamanda ülke ekonomilerine de büyük katkı sağlar. Türkiye olarak markalaşmaya yapacağımız her yatırım, ihracat hedeflerimize ulaşmamıza doğrudan katkı sağlayacaktır. Ülkemiz, kaliteli üretim kapasitesine sahip, nitelikli iş gücü ve yenilikçi fikirleriyle birçok alanda rekabetçi avantajlar sunuyor. Bu avantajları daha verimli kullanarak küresel markalar oluşturabiliriz. Ancak verilere baktığımızda bu hedefe ulaşabilmek için çok daha fazla çalışmamız gerektiğini görüyoruz. Özellikle KOBİ’ler için markalaşmanın maliyeti yüksek olabilir. Bu alandaki kamu desteklerinin artmasının yanı sıra, işletmelerin bu alandaki vizyonlarını geliştirmeleri gerekmektedir” ifadelerini kullandı. “Değişim hızını yakalamalıyız” Yelkenbiçer, güçlü markalarla dünya sahnesinde kalıcı olunabileceğini vurgulayarak, dijitalleşmenin markalaşmaya katkısına dikkat çekti. Türkiye’nin yeşil ve dijital dönüşüme, toplumsal dönüşümü de ekleyerek büyük bir sıçrama yapabilecek kapasitede olduğuna da vurgu yapan Yelkenbiçer, “Bu kapasitemizi kullanarak dünyadaki teknolojik değişim hızını yakalamalıyız. Özellikle tarım, tekstil, teknoloji ve turizm gibi ülkemizin güçlü olduğu sektörlerde marka oluşturma potansiyelimiz yüksek. Türkiye, bölgesel lider konumunda; bu liderliğimizi güçlü markalarla destekleyerek dünya sahnesinde daha kalıcı hale getirebiliriz” dedi. EGİAD’ın, sosyal sorumluluk projeleri ve yayınlarıyla ‘Çağdaş Sivil Toplum Kuruluşu’ olarak marka haline geldiğini belirten Yelkenbiçer, gençleri ve kurumları EGİAD’a katkı sunmaya davet etti. Sepil: “Her kulüp Göztepe’nin yaptığını yapacaktır” ’EGİAD Brand Day’ Etkinlikte sunum yapan İzmir’in köklü spor kulübü Göztepe’nin Onursal Başkanı Mehmet Sepil, kulübün son yıllarda izlediği yeni stratejik planların tüm spor kulüplerine örnek teşkil ettiğini ve ilerleyen zamanlarda tüm kulüplerin de bu vizyonda ilerleyeceğini söyledi. Sepil, “Bence özellikle son yıllarda Türk futbolunun değeri artmamış aksine azalmıştır. Bunu ekonomik olarak da çok rahat izah edebilirsiniz. Bundan 6-7 yıl önce 500 milyon dolar yayın hakkı veren kurum 2 yıl önce 90 milyona düşürmüştü alınan payı. Demek ki biz bir şeyleri doğru yapmıyoruz. Bir şeyleri doğru yapsaydık bunun ekonomik karşılığını da mutlaka alırdık. Göztepe olarak açıkçası bu grubun bir parçası olmamaya çalışıyoruz. O grubun parçasının olmamanın bile başarının önemli bir kriterlerinden olacağını düşünüyoruz. Belki biraz fazla agresif bir söylem oluyor ama onların yaptıklarını yapmayarak belki kendimize bir başarı yolu çizebileceğimize inanıyoruz. Maalesef bugün İzmir ve ülkedeki kulüplerin bir çoğu ekonomik olarak zorlandığı için başarıya doğru gidemiyorlar. Burada adımlarımızı çok dikkatli atmak istiyoruz. Popüler olmak kolay, büyük transferler yapmak kolay. Şu an belki Türkiye’deki borçsuz birkaç takımdan biriyiz. Ciddi bir strateji değişikliği yaptık. Dünya çapında çok başarılı olan bir yabancı ortağımız var. Onunla birlikte yeni bir strateji oluşturduk. Bütün Avrupa’nın yaptığı bir değişim. Bunun karşılığını alacağımıza da eminim. Göztepe başarılı olacaktır, bu bir zaman meselesidir. Bundan sonra, yeni oluşturduğumuz bu stratejilerle Türk futbolunda bir Göztepe gerçeği göz önüne geliyor. Her kulüp Göztepe’nin yaptığını yapacaktır. Bundan 10 sene sonra bütün kulüplerin bu stratejiyi uygulamış olduğunu göreceğiz” sözlerine yer verdi.
Manisa Öğrenci velileri kan bağışında bulundu Geçtiğimiz yıllarda hayata geçirilen ve büyük ilgiyle devam eden ’Manisa sana kanım feda’ projesi kapsamında Şehzadeler ilçesindeki Dr. Ömer Faruk Meriç İlkokulu ile Vicdan Karaosmanoğlu İlkokulu ortaklaşa kan bağışı kampanyası düzenledi. Dr. Ömer Faruk Meriç İlkokulu bahçesinde yapılan kan bağışına özellikle kadın veliler büyük ilgi gösterdi. Toplumda kan bağışı bilincinin geliştirilmesiyle gönüllü, düzenli ve bilinçli kan bağışçısı kazanımının sağlanması amacıyla Manisa İl Milli Eğitim Müdürlüğü AR-GE Birimi ve Kızılay Kan Merkezi Ege Bölge Müdürlüğü tarafından koordine edilen ’Manisa sana kanım feda’ projesi devam ediyor. Projeye okullar gerçekleştirdiği kan bağışı kampanyaları ile destek oluyor. Bu kapsamda geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Şehzadeler ilçesinde bulunan Dr. Ömer Faruk Meriç İlkokulu ile Vicdan Karaosmanoğlu İlkokulu ortaklaşa kan bağışı kampanyası gerçekleştirdi. Aynı binada eğitim öğretimin devam ettiği okulların kampanyasında öğrenci velileri ve vatandaşlar, Dr. Ömer Faruk Meriç İlkokulunun bahçesinde düzenlenen programda Manisa Kızılay Kan Bağışı Merkezi ekiplerine kan bağışında bulundu. Türk Kızılay gönüllüsü minik öğrenciler de kan bağışı standını ziyaret etti. Kızılay Kan Bağışı Merkezinin yetkilileri kan bağışına gösterdikleri ilgiden dolayı öğrenci velilerine ve okul yönetimlerine teşekkür etti.
Ankara ASO Başkanı Ardıç: “Para politikasında kademeli ve öngörülebilir bir yaklaşım daha sağlıklı olacaktır" Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Seyit Ardıç, “Enflasyonda kalıcı düşüş sinyalleri alınmadan, enflasyon ataletinin kırıldığı görülmeden politika faizinde yapılacak bir indirimin enflasyonla mücadeleyi sekteye uğratma riski taşıdığını düşünüyorum. Enflasyonla mücadelede talep tarafındaki eğilimlere odaklanılıyor, ancak kritik noktalardan birisi de arzın güçlü kalması gerektiğidir. Arz tarafında yaşanacak sorunların ilave enflasyonist bir etkiye neden olacağı unutulmamalıdır. Para politikasında kademeli ve öngörülebilir bir yaklaşım daha sağlıklı olacaktır" dedi. Ankara’da ASO ile Sivas Ticaret Odası (STO) tarafından ortak toplantı gerçekleştirildi. Çok sayıda Ankaralı ve Sivaslı sanayici ve iş adamının katıldığı toplantıda konuşan ASO Başkanı Seyit Ardıç, Sivas’ın tarihsel ve kültürel zenginliklerinin yanı sıra sanayi alanındaki gelişmeleriyle önce çıktığını belirterek, “Şehir, çeşitlenen sanayi branşları ve yatırım fırsatları ile gelecekte önemli bir sanayi merkezi olma yolunda ilerlemektedir. Yerel yönetimlerin ve özel sektörün işbirliğiyle Sivas’ın sanayi potansiyelinin daha da artacağına inanıyorum. Bu da şehrin ekonomik kalkınmasına ve istihdam olanaklarının genişlemesine önemli katkı sağlayacaktır” ifadelerini kullandı. Ardıç, geçen hafta TUSAŞ’a düzenlenen terör saldırısına ilişkin ise, “Geçen hafta biliyorsunuz savunma sanayimizin göz bebeği ve üyemiz kuruluşlarından TUSAŞ’ın Kahramankazan’daki yerleşkesi hain terör saldırısının hedefi oldu. Buradan bir kez daha şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Aziz milletimizin başı sağ olsun” şeklinde konuştu. “Uluslararası kuruluşlar, dünya ekonomisinin son 20 yılda ulaştığı ortalama büyümenin atında bir büyüme beklentisi içerisinde” Türkiye için daha fazla çalışacaklarını ve üreteceklerini kaydeden Ardıç, şunları söyledi: “Küresel merkez bankalarının politikalarında gevşeme döngüsünün hızlandığı bir sürece giriyoruz. Buna rağmen dünya genelinde durgunluk sinyalleri güçleniyor. Özellikle en önemli ticaret partnerimiz olan Euro Bölgesi’nden gelen verilerde ekonomik faaliyetlerin yavaşladığı net bir şekilde görülüyor. Başta Almanya olmak üzere birçok ülkede PMI rakamları 50 eşik değerinin altında kalırken; Avrupa Merkez Bankası’nın faiz indirimine devam etme olasılığı güçleniyor. Uluslararası kuruluşlar, dünya ekonomisinin son 20 yılda ulaştığı ortalama büyümenin altında bir büyüme beklentisi içerisinde.” “ABD Başkanlık seçimleri küresel ekonominin yönünü belirleyecektir” Ardıç, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Dünya Ticaret Örgütü, Orta Doğu başta olmak üzere artan jeopolitik gerilimler ve ekonomi politikalarındaki belirsizliklerin ticaretteki büyüme için aşağı yönlü risk oluşturduğunu duyurdu. Diğer taraftan gelecek hafta yapılacak ABD Başkanlık seçimleri küresel ekonominin yönünü belirleyecektir. Seçimler; ticaret, yatırım, dış yardım, iklim politikası, güvenlik düzenlemeleri ve göç dahil çeşitli kanallar aracılığıyla özellikle bizim gibi gelişmekte olan ülkeleri önemli ölçüde etkileme potansiyeline sahiptir.” ABD’de kasım ayındaki seçimleri işaret eden Ardıç, “Trump’ın zaferi durumunda küresel ticaret politikasında değişiklik olacaktır. Trump, yabancı malların çoğunluğuna yüzde 10-20’lik evrensel temel tarifeler koymayı ve Çin’in temel mal ithalatını yüzde 100 vergi ve aşamalı olarak sonlandırmak için 4 yıllık bir plan içeren ‘Amerika öncelikli’ bir ticaret gündemi öneriyor. Artabilecek tarifeler ve korumacılık önlemleriyle yoğunlaşan ticaret gerginlikleri, ekonomilerin ve şirketlerin küresel pazarda rekabet etmesini zorlaştıracağı için küresel büyüme potansiyelini de aşağı çekebileceği unutulmamalıdır” ifadelerini kullandı. “Yıllık enflasyonun düşüş trendi eylülde yavaşladı” Ardıç, “Temmuz ve ağustos aylarında güçlü baz etkisiyle gerileyen yıllık enflasyonun düşüş trendi eylülde yavaşladı. Aylık enflasyon yüzde 2,97 ile beklentilerin üzerinde gerçekleşti. Merkez Bankası’nın aylık beklentisi yüzde 1,5 seviyesinde iken, yüzde 2,97’lik artış enflasyon düşüş trendinin hedeflendiği şekilde gerçekleşmediğini ortaya koyuyor” dedi. Faiz indiriminin kamuoyunda tartışıldığına dikkati çeken ASO Başkanı Ardıç, “Enflasyonda kalıcı düşüş sinyalleri alınmadan, enflasyon ataletinin kırıldığı görülmeden politika faizinde yapılacak bir indirimin enflasyonla mücadeleyi sekteye uğratma riski taşıdığını düşünüyorum. Enflasyonla mücadelede talep tarafındaki eğilimlere odaklanılıyor, ancak kritik noktalardan birisi de arzın güçlü kalması gerektiğidir. Arz tarafında yaşanacak sorunların ilave enflasyonist bir etkiye neden olacağı unutulmamalıdır. Para politikasında kademeli ve öngörülebilir bir yaklaşım daha sağlıklı olacaktır. Mevcut durumda reel sektörün en önemli sorunu yüksek kredi maliyetleridir. Sanayicilerimizin krediye olan yüksek orandaki bağımlılığı göz önüne alındığında yüksek faiz oranı, yatırım ve büyümenin önündeki en büyük engel olarak karşımızda duruyor. Bu noktada başta KOBİ’lerimiz olmak üzere sanayicilerimizin acil beklentisi, reel sektörün üretime devam edebilmesine imkân sağlayacak uygun faizli ticari kredi mekanizmalarının devreye alınmasıdır" diye konuştu. “Toplumda kamuda etkin bir tasarruf yapıldığı yönünde bir izlenim yok” Enflasyon ile mücadelede mali disiplinin sağlanması gerektiğini aktaran Ardıç, “Mali disiplinin sağlanmasında kamu gelirlerini artırmak ve kamu harcamalarını kısmak gibi iki temel politika aracı söz konusu. Ancak mevcut durumda sadece kamu gelirlerini artırarak mali disiplini sağlamaya çalışıyoruz. Toplumda, kamuda etkin bir tasarruf yapıldığı yönünde bir izlenim yok. Enflasyonla mücadelede vatandaşların uygulanan programa inanması son derece önemlidir. İnanmadıklarında enflasyon beklentileri yüksek kalıyor ve fiyatlama davranışları bozuluyor” ifadelerini kullandı. Ardıç, 2025 yılı merkezi yönetim bütçesini işaret ederek, “Yüzde 17,5 enflasyon hedefine karşın bütçe giderlerinin yüzde 32,8 oranında artmış olması, kamu mali disiplininin kalitesi ve inandırıcılığı hakkında soru işaretlerine neden oluyor. Ayrıca birçok kalemde beklenen enflasyonun üzerinde artışlar olurken, ekonominin verimliliği ve rekabet gücünü artıracak kamu yatırımları ve sermaye transferlerinin yüzde 4,5 oranında azalması, ekonomik ve sosyal kalkınma hedefleri açısından düşündürücüdür” ifadelerini kullandı. "Sivas kıymetli yapıtlarımızla görülmeye değer bir şehir" Sivas Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Özdemir ise yaptığı konuşmada, “Sivas tarihsel derinliği olan bir şehrimiz. Selçuklulardan başlayıp Cumhuriyet döneminde tarihin gelişmelerini en üst düzeyde gerçekleştirmiş ve oluşum sağlamış bir kent. Sivas’ta Selçuklu döneminden beri var olan bütün yapıtların ne denli kıymetli olduğunu, Sivas’ın tanıtımına ne kadar ihtiyaç duyduğumuzu sizlerle öncelikle paylaşmak istiyorum” ifadelerini kullandı. Herkesi Sivas’a beklediğini söyleyen Özdemir, “En önemlilerden bir tanesi Divriği’deki Ulu Cami. Bildiğiniz üzere UNESCO’nun Dünya Miras Listesi’nde bulunan 18 eserden bir tanesi. Sizlere muhakkak surette bu eseri ve Divriği’mizi görmenizi tavsiye ediyor ve öneriyorum. Sivas kıymetli yapıtlarımızla görülmeye değer bir şehir. Ankara ile bağımızın ne kadar kuvvetli olduğunu Yüksek Hızlı Treni’n Sivas’a ulaşmasıyla bir kez daha anladık. Yolu yakınlaştırdık, bu vesileyle sizleri sıkça aramızda görmek isteriz” şeklinde konuştu.