ASAYİŞ - 10 Eylül 2024 Salı 12:47

Kasten yaralama suçundan aranan şahsı jandarma yakaladı

A
A
A
Kasten yaralama suçundan aranan şahsı jandarma yakaladı

Afyonkarahisar’da kasten yaralama suçundan 3 yıl 8 ay hapis cezasıyla aranan şahıs jandarmanın takibi sonrası yakalandı.


Afyonkarahisar İl Jandarma Komutanlığı tarafından aranan şahısların tespiti ve yakalanmasına yönelik çalışma yapıldı. Yapılan incelemede S.Ç., isimli şahsın kasten yaralamam suçundan 3 yıl 8 ay hapis cezasıyla arandığı tespit edildi. Ardından şahsın peşine düşen ekipler şüpheliyi Emirdağ ilçesinde yakalayarak gözaltına alındı. Şahıs işlemleri sonrası sevk edildiği mahkeme tarafından tutuklanarak cezaevine gönderildi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Kıskançlık krizine giren koca, karısını tabancayla vurarak öldürdü Antalya’da çocuklarının evde olmadığı sırada eşini tabancayla vurarak öldüren şahıs, ardından karakola giderek teslim oldu. Şüphelinin ifadesinde ise, kıskançlık krizi sonrası eylemini gerçekleştirdiği öğrenildi. Olay, saat 15.50 sıralarında Muratpaşa ilçesi Güzeloba Mahallesi 2238 sokak üzerinde bulunan bir sitedeki apartmanın 3’üncü katında meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, polis merkezine gelen Abdullah P. (55), eşiyle aralarında çıkan tartışma sırasında eşini tabancayla vurduğunu, silahı da evde bırakarak ikametten ayrıldığını ve teslim olmak istediğini belirtti. İhbarla olay yerine polis ve 112 Acil Sağlık ekipleri sevk edildi. Verilen adrese gelen ekipler yaptıkları kontrollerde Hale Akbaş Poyraz’ın (39) hayatını kaybettiğini belirledi. Talihsiz kadın evinde ölü bulundu Bunun üzerine adrese Antalya Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ve Olay Yeri İnceleme ekibi sevk edildi. Bu sırada eve gelen Hale Akbaş Poyraz’ın kızını ekipler ikamete almadı. Annesine ne olduğunu öğrenmek isteyen küçük kızı komşuları sakinleştirmeye çalışırken, feryatları yürek dağladı. “Annemi bir kere gösterin bana, Gidin bakın anneme bir şey mi oldu” diyerek gözyaşı döken küçük kızı sakinleştirmek için komşular yoğun çaba sarf ederken, olay yerine tedbir amaçlı sağlık ekibi istendi. "Bana değil gidin anneme bakın" Olay yerine gelen sağlık ekibine “Bana değil gidin anneme bakın” diyen küçük kız ambulansa alındı. Savcılık ve Yeri İnceleme ekiplerinin incelemesinin ardından Hale Akbaş Poyraz’ı cansız bedeni cenaze aracına alınarak otopsi için Antalya Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. Talihsiz kadının cenazesi götürülürken ise kardeşi “Bacım nereye gidiyorsun” diyerek gözyaşı döktü. Kızına “Çarşıdayım” demiş Hale Akbaş Poyraz’ın kızının olay yaşadıktan kısa bir süre eve geldiği ancak kapıyı açan olmayınca Abdullah P’yi aradığı ve kendisine “Çarşıdayım” dediği, şüphelinin polisteki ilk ifadesinde ise kıskançlık krizi sonrası eylemini gerçekleştirdiği öğrenildi. Olayla ilgili soruşturma sürüyor.
İstanbul Bahçelievler Belediyesi’nden "otopark" açıklaması: "Otopark vatandaşlara hizmet etmeye devam edecek" Bahçelievler Belediyesi, mülkiyeti kendisine ait olan ve daha önce bir inşaat tarafından yapılan katlı otoparkın işletme süresiyle ilgili kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla açıklama yaptı. Otoparkın vatandaşların hizmetine devam edeceği belirtildi. Bahçelievler’de yer alan otopark yeri ile ilgili yaşanan olaylara ilişkin Belediye Başkan Yardımcısı Metin Kefelioğlu, açıklama yaptı. Açıklamada otoparkın ruhsatının belediyeye ait olduğu ve kullanım süresinin bittiğini belirten Kefelioğlu, “Bahçelievler’de yer alan Ağaoğlu Toplu Yapıları, 22 parsel üzerinde 29 binadan oluşmakta ve toplamda 1248 daireden oluşmaktadır. Yapılan incelemelerde, otopark ihtiyaçlarının yüzde 86’sının kendi parsellerinde karşılandığı, kalan 122 araçlık otopark ihtiyacı için İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) gerekli ödemelerin yapıldığı belirlenmiştir. Ağaoğlu Toplu Yapıları’ndan bağımsız olarak, mülkiyeti Bahçelievler Belediyesi’ne ait olan bin 148 araç kapasiteli, 38 bin 729 metrekarelik katlı otopark, 2010 yılında ruhsatlandırılmıştır. Yapılan incelemelerde, bu otoparkın toplu yapılarla hiçbir aidiyet ilişkisinin bulunmadığı tespit edilmiştir" dedi. 2019 yılından bu yana otoparkın toplu yapının sakinlerine bedelsiz verildiği söyleyen Kefelioğlu, “2019 yılında alınan mahkeme kararında, otoparkın Akdeniz İnşaat tarafından yapıldığı gerekçesiyle inşaat giderlerinin Bahçelievler Belediyesi’nden tahsil edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Ancak, kamu yararını gözeten bir çözümle, Bahçelievler Belediyesi ve Akdeniz İnşaat arasında imzalanan protokol kapsamında, Belediye, ecrimisil taleplerinden vazgeçmiş ve Akdeniz İnşaat ise 5 yıl boyunca herhangi bir bedel talep etmeden, otoparkın toplu yapı sakinlerinin kullanımına sunulmasını kabul etmiştir” ifadelerine yer verdi. “CHP İl Başkanı kamuoyunu yanıltan bilgiler veriyor” Kasım ayının başından itibaren kullanım hakkının mahkeme kararıyla belediyeye geçtiği vurgulayan Kefelioğlu, CHP İstanbul İl Başkanlığından kamuoyuna yanıltıcı bilgiler verdiğini belirterek, “Bu süre sonunda, 1 Kasım 2024 tarihinden itibaren otoparkın işletme hakkı Bahçelievler Belediyesi’ne geçecek ve toplu yapı sakinleri abonman ücretlerini doğrudan belediyeye ödeyecektir. Son günlerde, söz konusu süreçle ilgili olarak kamuoyunu yanıltıcı açıklamalar ve provokatif girişimler yaşanmaktadır. CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, CHP Bahçelievler İlçe Başkanı Danış Akpolat ve CHP’li İBB ve Bahçelievler Meclis Üyesi Gencay Özcan, Ağaoğlu Toplu Yapıları’na gelerek, olayları siyasallaştırmaya ve manipüle etmeye yönelik açıklamalarda bulunmaktadır. Bu tür girişimler, çözüm odaklı süreci baltalayan ve toplumu gereksiz yere kutuplaştıran bir tutum sergilemektedir” dedi. “Otopark vatandaşlara hizmet etmeye devam edecek” Otoparkın vatandaşların hizmetinde kalmaya devam edeceğini belirten Başkan Yardımcısı Kefelioğlu, “Bahçelievler Belediyesi olarak, kamu yararını gözeten bir anlayışla hareket etmeye ve bu süreçte adil, şeffaf ve çözüm odaklı adımlar atmaya devam ediyoruz. Söz konusu otopark, 01 Kasım 2024 itibarıyla belediyemiz tarafından işletilecek ve toplu yapı sakinlerinin hizmetine sunulmaya devam edecektir. Tüm vatandaşlarımızı, bu süreçte yanlı bilgilere itibar etmemeye ve belediyemiz tarafından yapılan resmi açıklamaları dikkate almaya davet ediyoruz” şeklinde konuştu.
İstanbul UEFA Konferans Ligi: Başakşehir: 1 - Petrocub: 1 (Maç sonucu) UEFA Konferans Ligi 5. hafta maçında Başakşehir, evinde karşılaştığı Moldova ekibi Petrocub’u 1-1 berabere kaldı. Maçtan dakikalar (İkinci yarı) 50. dakikada Başakşehir savunmasının uzun gönderdiği topu ceza sahası dışında eliyle kontrol eden kaleci Silviu Şmalenea kırmızı kart gördü. Ardından tavsiye üzerine VAR monitöründe pozisyonu inceleyen hakem Genc Nuza, pozisyonun öncesinde Kemen’in rakibine faul yaptığı gerekçesiyle kararı iptal etti ve Petrocub’un faul atışıyla oyun yeniden başladı. 81. dakikada sol taraftan Kemen pasını ceza yayı gerisindeki Crespo’ya aktardı. Crespo’nun yerden şutunda kaleci Şmalenea meşin yuvarlağın sahibi oldu. 90+6. dakikada sol tarafta topla buluşan Lungu’nun ortasına altıpasın gerisinde iyi yükselen Ion Bors’un kafa vuruşunda meşin yuvarlak filelerle buluştu. 1-1 Hakemler: Genc Nuza, Fatlum Berisha, Bujar Selimaj Başakşehir: Muhammed Şengezer, Leo Duarte, Ousseynou Ba, Ömer Ali Şahiner, Onur Ergün (Berat Özdemir dk. 85), Philippe Keny (Deniz Türüç dk. 79), Olivier Kemen, Dimitrios Pelkas (Miguel Crespo dk. 71), Joao Figueiredo (Serdar Gürler dk. 79, Davidson dk. 85), Krzystof Piatek Yedekler: Volkan Babacan, Deniz Dilmen, Lucas Lima, Emre Kaplan Teknik Direktör: Çağdaş Atan Petrocub: Silviu Şmalenea, Ion Jardan, Maxim Potirniche, Victor Mudrac, Donalio Douanla, Sergiu Platica (Vsevolod Nihaev dk. 87), Teodor Lungu, Boubacar Diallo (Ion Bors dk. 72), Dumitru Demian (Marin Caruntu dk. 82), Mihai Lupan (Dan Puscas dk. 46), Vladimir Ambros (Vasile Jardan dk. 72) Yedekler: Dumitru Coval, Manuel Agyemang, Gilbert Narh, Victor Dodon Goller: Krzystof Piatek (dk. 42 pen.) (Başakşehir), Ion Bors (dk. 90+6) (Petrocub) Sarı kartlar: Ousseynou Ba, Dimitrios Pelkas, Jerome Opoku (Başakşehir), Teodor Lungu, Dan Puscas (Petrocub)
Ankara Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Batıcı zihniyetin Türkiye’nin kültür hayatında açtığı yaralar halen kapanmadı” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Tek tipleşmenin varacağı yer, kültürel çoraklaşmadır, çölleşmedir. Biz bir dönem bunun acısını çekmiş, faturasını ödemiş bir ülkeyiz. Milletine tepeden bakan, kendi değerlerinden, kültüründen adeta tiksinen, batıdan çok batıcı zihniyetin Türkiye’nin kültür hayatında açtığı yaralar halen kapanmadı” dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen "Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülleri ve Yaşayan İnsan Hazineleri Ödül Töreni"ne katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkemizin ve gönül coğrafyamızın dört bir yanında kültür ve sanatlarını icra eden tüm sanatçılara ve ustalara teşekkür etti. Ayrıca, kültür mirasının korunması ve yaşatılmasının önemine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülleriyle Yaşayan İnsan Hazineleri Ödüllerinin Takdim Törenleri münasebetiyle bugün bir aradayız. Sizlerin şahsında ülkemizin ve gönül coğrafyamızın farklı köşelerinde sanatlarını icra eden, kültür ve medeniyet mirasımızı yarınlara taşıyan tüm sanatçılarımıza, tüm ustalarımıza teşekkürlerimi iletiyorum. Modern kültür endüstrisinin tüm araçlarıyla milletimizin ve farklı toplumların kültürel birikimine saldırdığı bir dönemi yaşıyoruz. Bugünlerde sanatçılarımızın kültür mirasımızı ve medeniyet değerlerimizi yaşatmak adına verdiği bu mücadeleyi son derece kıymetli buluyorum” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin her vilayetinde, her ilçesinde "yaşayan insan hazineleri" olarak tanımlanabilecek çok sayıda değerli insanın bulunduğunu ve bu kişilerin ortaya koydukları eserlerle hem ülkemize hem de dünyaya katkı sağladığını belirterek, "Türkiye’nin her vilayetinde, her ilçesinde yaşayan insan hazinesi vasfına haiz nice insanımız, değerimiz mevcut. Bu insanlarımız becerileriyle ortaya koydukları ürünlerle ülkemize ve dünyaya eşsiz eserler kazandırıyorlar. Her fırsatta hatırlatıyorum. Aslında gönülle yapılan, alın teriyle üretilen, emekle, sabırla ve göz nuruyla işlenen her şey sanattır, sanat eseridir. Asli değerlerimize, mirasımıza sahip çıkan, onu yaşatmak, yeni kuşaklara aktarmak için ömür harcayan insanlarımızın her biri de esasen yaşayan birer hazinedir" dedi. Başlattıkları çalışma neticesinde 2008-2022 yılları arasında toplam 67 miras taşıyıcısını, yaşayan insan hazinesi ilan ettiklerini, bu kıymetli isimlerin 15’nin şaheser niteliğindeki eserlerini miras bırakarak ebediyete irtihal ettiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kültürümüzü yaşatan, yeniden yorumlayan ve geniş kitlelere ulaştıran bu ustalarımızı bugün bir kez daha rahmetle yad ediyorum. 2024 yılında da çeşitli alanlarda başarılı eserler vücuda getiren 25 yeni usta ve sanatçımızı yaşayan insan hazinelerimize dahil ettik” dedi. Şeyh Sadi Şirazi’nin, Bostan ve Gülistan isimli eserinde hikmet ehli bir zatın çocuklarına olan nasihatini paylaşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Canım yavrularım. Hüner öğrenin. Dünya malına, altına, gümüşe, makam ve mansıba itimat etmeyin. Zira hüner suyu kesilmez bir çeşmedir. Ebedi bir devlettir. Hünerli kimse nereye gitse şerefiyle izzetiyle gider ve meclisin baş köşesine oturur.Evet, dilimizde ustalık, maharet, marifet, beceriklilik anlamında kullandığımız hüner kelimesinin bir anlamı da sanattır. Milletimiz manevi ihtiyaçları karşılayan eserlerin ustalarına sanatkar, maddi ihtiyaçları karşılayan eserlerin ustalarına ise zanaatkar demeyi tercih etmiştir” diye konuştu. Sanatın da zanaat gibi insanlık tarihi kadar derin bir maziye sahip olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Millet olarak biz de sanatın birçok dalında tarihin en iddialı eserlerini vücuda getirmek suretiyle asırlar içinde Türk sanatını inşa ettik. Bizim sanat tarzımız tıpkı hayat tarzımız gibi inanç ve düşünce tarzımız gibi millet olmamızı sağlayan temel unsurlardan biridir. Büyük bir gururla ifade etmek isterim ki hattatların kalemleriyle, nakkaşların fırçalarıyla, ustaların çekiçleriyle, ozanların mızraplarıyla yaptıkları dokunuşlar tam bin yıldır bu topraklara milletimizin mührünü, ruhunu, değerlerini nakşediyor. Bir sanat hakkında fikir sahibi olmak için o sanatı var eden ve maharetle işleyen milleti tanımanız icap eder derler” değerlendirmesinde bulundu. Hat, tezhip, ebru, talika, minyatür sedefkarlık, çömlekçilik, çinicilik, dokumacılık, kispet, kaval, tulum, bağlama ustalığı gibi onlarca sanatın iletişim teknolojilerinin yön verdiği bir çağda hala yaşadığına, hala nesilden nesile aktarılmaya devam edildiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi: "Bundan ne kadar memnuniyet duysak azdır. Bunun sırrının da şu olduğuna inanıyorum. Allah vergisi maharetlere sahip nice sanatçı üstadımız görüyor ki unutulmaya yüz tutmuş olan değerlerimizi aşk ile ayakta tutuyor. Aşk, kişinin sevdiğinde yok olmasıdır. Öyle bugünkü gibi aşk değil. Kişinin sevdiğinde yok olması. Gerçek aşk bu. Yüreklerindeki aşkı ellerindeki maharetle birleştiren bu sanatkarlarımızın Rabb’im sayılarını arttırsın. Bize yokluklarını göstermesin diyorum. Bakınız burada şu noktaya özellikle dikkatlerinizi çekmek isterim. Sizin de bildiğiniz gibi her şeyin çok hızlı tüketildiği bir çağda yaşıyoruz. Teknoloji devrimiyle birlikte insanın hayata Çevreye, dünyaya ve sanata yönelik yaklaşımlarında da köklü değişimler gerçekleşiyor. Dijitalleşme, ekonomiden finansa, kültürden haberleşmeye, her alanı adeta kuşatmış durumda yapay zekanın hangi işleri yapabildiğini, neleri başarabildiğini, kimi zaman heyecanla, kimi zaman da endişeyle takip ediyoruz. İletişim ve ulaşım imkanlarının ilerlemesinin sonuçlarından biri dijital tekno kültürdür. Bu yaygınlaşıyor. Bu kültürün ayırıcı özelliği ise trend denilen tek tipleşmedir. Tüketime dayalı neoliberal sistem yerel zenginliği bu çeşit müktesebatı ya yok saymakta ya da ticari meta haline getirerek içini boşaltmaktadır." Küreselleşmeyle birlikte kültürel bir yozlaşmanın da tüm dünyayı etkisi altına almakta olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kuşaktan kuşağa aktararak bugünlere getirdiğimiz nice geleneksel kültür unsurunun ziyan edildiğini tarihin tozlu raflarına kaldırıldığını görmek bizleri ziyadesiyle yaralıyor. Zenginliğe, çok sesliliğe sahip çıkmak Farklı geleneklere sahip çıkmak, aynı zamanda maziden atiye köprü kurmak demektir. İster para, ister çıkar, ister ideoloji adına yapılsın. Tek tipleşmenin varacağı yer Kültürel çoraklaşmadır, çölleşmedir. Biz bir dönem bunun acısını çekmiş, faturasını ödemiş bir ülkeyiz. Milletine tepeden bakan, kendi değerlerinden, kültüründen adeta tiksinen, batıdan çok Batıcı zihniyetin Türkiye’nin kültür hayatında açtığı yaralar halen kapanmadı" açıklamasını yaptı. Kültürel inkar politikalarının en büyük zararının maalesef zihinlerde olduğunu belirten Erdoğan, "Bugün Avrupa’nın Amerika’nın uzak Doğu ülkelerinin müzik listelerini ezbere bilen, sanatçılarını tanıyan ama kendi tarihinden birkaç bestekarın, aşığın söz ve saz üstadının ismini bilmeyen insanlarımızı gördükçe belli bir döneme damgasını vuran inkar politikalarının yol açtığı tahribatı evet çok daha net görebiliyoruz. K-Pop’u çok iyi bilen ama Cem Karaca’ya, Barış Manço’ya, Neşet Ertaş’a, Kayahan’a ve daha nice Bu toprakların sesi soluğu olan sanat yıldızımıza aşina olmayan gençlerimizi gördükçe elbette endişeleniyoruz, üzülüyoruz. Kendimizi sorguluyoruz. Çünkü bizler hemen her alanda insanlık tarihiyle mührünü vurmuş, zengin kültür varlığına sahip bir milletiz. Vatanımızın her köşesinde çeşitli medeniyetlerin izlerini taşıyan eserler şaheserler, sanat ürünleri bugün de görenleri kendine hayran bırakıyor. Mimari eserlerimizle musiki geleneğimizle, el işi sanatlarımızla sanatlarımızla edebi ve kültürel ürünlerimizle yalnızca mücavir coğrafyamızda değil dünyada da parmakla gösterilen bir konumdayız. Haklı bir şöhrete sahibiz. Son 100-150 yılda maruz kaldıkları talana, yıkıma ve kültürel soykırıma rağmen ecdat yadigarı eserler Balkanlar’dan Afrika’ya Kafkaslar’dan Orta Doğu’ya kadar gönül coğrafyamızın dört bir köşesini aydınlatıyor. Daha burada saymaya kalksak saatler alacak nice özgün değerle kültür varlığı ve eserle mücehhez bir ülkeyiz. Tek eksimiz, uzun yıllar boyunca elimizin altındaki bu Siz hazinenin kadr-ı kıymetini yeterince bilemedik” dedi. Hükümetleri döneminde attıkları adımlarla bu ihmalkarlığa son verdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Eserlerimizin korunmasını, muhafaza altına alın restore edilerek tüm insanlığın istifadesine sunulmasını kültür ve medeniyetimizin omuzlarımıza yüklediği sorumluluklardan biri olarak gördük. Ecdadın mamur ettiği şehirlerdeki mimari eserlerimizi ve kültür mirasımızı yaşatmak adına önemli faaliyetler gerçekleştiriyoruz. Vakıflar Genel Müdürlüğü TİKA, Yunus Emre Enstitüsü, Yurt Dışı Türkler Başkanlığı gibi kurumlarımızın çalışmalarıyla kültür mirasımızı koruyoruz Sadece yurt dışında değil, Anadolu’da da saklı bulunan bu kültürel mirasın gün yüzüne çıkarılması için canla, başla çalışıyoruz” açıklamasını yaptı. Bilhassa arkeoloji alanında tarihin en yoğun çalışmalarına imza atıldığını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kazı faaliyetlerimizle 60 yılda tamamlanabilecek arkeoloji çalışmalarını sadece dört yıla sığdırdık. Yurt dışına kaçırılan binlerce tarihi eserin yerlerini tespit edip bu eserleri tekrar ülkemize getirmek için Gerekli çalışmaları hızla başlattık. Böylece toplam 12 bin tarihi eserimizi ait olduğu bu topraklarla milletimizle buluşturduk. Bundan sonra da bize ait olanı korumaya, çalınanı bulup getirmeye, yurt dışındaki kültür varlığımızı ihya etmeye devam edeceğiz. Nasıl bir ağaç kökleriyle yaşarsa işte biz de millet olarak köklerimize sıkı sıkıya tutunmaya çalışıyor değerlerimizle bağımızı sağlam tutuyoruz” dedi. Sanata ve zanaata emek verenlere hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sizler kültürel bakımdan geçmişin hatalarıyla birlikte küresel olarak da çok yönlü bir kuşatma altında olduğumuz bu günlerde kültür mirasımızın devam etmesi, yaşatılması noktasında çok hayati roller üstlenmektesiniz. Aşkla, tutkuyla, yüksek bir sorumluluk bilinciyle icra ettiğinize inandığım sanat faaliyetlerinizle sizler tüm kalbimle ifade etmek isterim ki bizim milli kültürümüzü yeşerten hayat pınarlarımızsınız, Rabbim ortaya koyduğunuz tüm eserleri kalıcı, müessir ve bereketli kılsın. Gelecek nesillere daha güçlü ve daha zengin bir kültür hazinesi bırakmayı bizlere nasip eylesin diyorum Bu düşüncelerle sözlerime son verirken ödüllerini tevdi edeceğimiz kurumlarımızı ustalarımızı, icracılarımızı hattat, nakkaş ve sanatkarlarımızı bir kez daha canı gönülden tebrik ediyorum” diye konuştu. 25 yaşayan insan hazinesi ve 3 sanat kurumu ödül aldı Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından "Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülleri ile Yaşayan İnsan Hazineleri Ödüllerini" sahiplerine takdim etti. Hadim bezi dokuma ustası Müjgan Akdemir, ödülünü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elinden alırken, "Ey Recep Tayyip Erdoğan, 15 Temmuz darbesinde ben çok ağladım vatan gidiyor diye. O anda seni verdi, Allah bize hediye" ifadelerini kullanarak, şiir okudu. Tulum icracısı Remzi Bekar da Cumhurbaşkanı Erdoğan’a tulum hediye etti. Bekar daha sonra tulum dinletisi sundu. Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülleri de Anadolu El Sanatlarını Yaşatma ve Geliştirme Derneği (ANELSANDER) adına Uğur Türker, Sadberk Hanım Müzesi adına Hülya Bilgi ve İbrahim Alimoğlu Müzik Müzesi adına müzenin kurucusu İbrahim Alimoğlu’na takdim edildi. Törene, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ve davetliler katıldı. Törende, hat sanatçısı Mehmet Özçay, minyatür, tezhip ve kat’ı sanatçısı Dürdane Ünver, nakkaş Nilgün Gencer, sedefkar, altın-gümüş kakma sanatçısı Mehmet Zeki Kuşoğlu, tulum icracısı Remzi Bekar, ipek hereke halı dokuma ustası Nuray Kıvanç, çömlek ustası Ahmet Taşhomcu, metal işçiliği ile geleneksel kapı süsleme ustası Hüseyin Şahin Özdemir, baston ustası Cumali Birol, talika ustası Özcan Abacı, buldan bezi dokuma ustası Selahattin Kaçanoğlu, geleneksel tığ ve şiş örme ustası Asime Koşal, sim sırma işleme ustası Nur Dikilitaş, kutnu dokuma ustası Abdülkadir Mekki, tespih yapım ustası Bünyamin Korucu, hadim bezi dokuma ustası Müjgan Akdemir, ahşap oyma ustası Osman Nergiz, geleneksel kapı ve kapı süsleme ustası Şerif Mehmet Akgün, geleneksel taş işlemeciliği ve taş model eşya yapım ustası Dursun Köroğlu, Karagöz sanatçısı Recep Şinasi Çelikkol, keçe sanatçısı Celalettin Berberoğlu, çini ve seramik sanatçısı Adil Can Güven, geleneksel müzik ve delbek icracısı Gülay Diri, mahya ustası Kahraman Yıldız, sıcak demir ustası Yusuf Bayyiğit Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın elinden "Yaşayan İnsan Hazineleri Ödülleri"ni aldı.