GENEL - 02 Nisan 2020 Perşembe 14:45

AKÜ’de maske ve siperlik üretimi başladı

A
A
A
AKÜ’de maske ve siperlik üretimi başladı

Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Mühendislik Fakültesi Biyomedikal Mühendisliği öğretim elemanları tarafından Korona virüs (Covid-19) pandemisinin yayılmasını önlemek adına maske ve siperlik üretimine başlandı.

Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Mühendislik Fakültesi Biyomedikal Mühendisliği öğretim elemanları tarafından Korona virüs (Covid-19) pandemisinin yayılmasını önlemek adına maske ve siperlik üretimine başlandı.


Biyomedikal Mühendisliği laboratuvarlarında gerçekleştirilen ve yürütücülüğünü öğretim elemanları Dr. Öğr. Üyesi Sadık Kağa, Dr. Öğr. Üyesi Uğur Fidan ve Arş. Gör. Ahmet Fatih Yuran’ın yaptığı üretim projesi kapsamında ilk aşamada ihtiyaca yönelik bin maskenin üretimi başladı. Gerçekleştirilen üretim ile ilgili bilgiler veren Arş. Gör. Ahmet Fatih Yuran, başta sağlıkçılar olmak üzere insanlara nasıl yardımcı olabilecekleri konusunda düşündüklerini, bu konuda siperlik ve yüz koruyucu maske imalatı yapmaya karar verdiklerini kaydetti. Yuran, “Ülkemizin zor zamanlarında başta sağlıkçılar olmak üzere insanlara nasıl yardımcı olabiliriz diye düşünmeye başladık. Halkımız zaten bu konularda çok duyarlı. 3 boyutlu yazıcısı olan herkes çeşitli personel koruyucu ekipmanlar yapmaya çalıştılar. Özellikle siperlik, yüz koruyucu maske yapmaya çalıştılar. Bizler de AKÜ Biyomedikal Mühendisliği olarak bu konularda sağlayabileceğimiz katkılar üzerine kafa yorduk. Pandemi ülkemize geldiği andan itibaren bu konularda araştırmalarımızı ve çalışmalarımızı bu yöne yönlendirdik. Oluşturduğumuz çalışma grubu ile başladık” dedi.


90 saniyede bir maske üretebiliyoruz


Yapılan araştırmalar neticesinde 3 boyutlu yazıcı kullanarak maske üretmenin çok fazla zaman aldığını belirten Yuran, “Yaptığımız çalışmalarda şunu gördük, 3 boyutlu yazıcılar ile hazırlanan bu tip ekipmanların üretim süreleri epey problemli. Öncelikle bir siperliğin hazırlanması yaklaşık 2 saat süre alıyor. Aynı zamanda hijyen açısından da problemler yaşanabiliyor. Bu tip sterilizasyon konusundaki problemler sorun yaşatabiliyor. Bizler de yapabileceklerimiz hususunda epey kafa yorduk. Hem hızlı bir şekilde hem de basit malzemeler ile bir çözüm önerisi sunduk. Şu anda bu siperlikleri 3 boyutlu yazıcı yerine eldeki malzemeler ile kendimiz üreterek 90 saniyede bir maskeyi kullanıma hazır hale getirebiliyoruz. Saatte 100 maske üretebiliyoruz. Ayrıca şuan ürettiğimiz basit siperliklerin steril edilmesi çok daha kolay. Herkesin kendisinin evinde üretebileceği bir yüz koruyucuyu halkımıza sunacağız” diye konuştu.


Ürettiğimiz aparat ile bir ventilatör iki kişide kullanılabilecek


Dr. Öğr. Üyesi Uğur Fidan ise ventilatör cihazlar konusunda dünyada ciddi bir açık olduğunu dile getirdi. Ventilatör konusunda ani ihtiyaçlar için basit bir aparat geliştirdiklerini ve bu aparat sayesinde bir ventilatörün iki kişide kullanılabileceğini belirten Fidan şöyle devam etti;


“Sağlık Bakanlığı ventilatör konusunda gerekli yatırımları zaten hazırladı ancak biz herhangi bir ani ihtiyaç durumunda nasıl çözüm üretebiliriz diye düşünerek bu ventilatörlerin birden fazla kişi için kullanılmasını sağlayacak aparatlar yaptık. Bunların hem üretimi kolay hem de birim açısından daha faydalı olabileceğini düşünüyoruz, çünkü yoğun bakım ünitelerinin kapasitesini bu gibi aparatlar ile iki katına kadar artırmak mümkün olacak. Bununla beraber mekanik ventilatörler konusunda da çalışmalarımız devam ediyor. Bir maskeyi 3 boyutlu yazıcı ile 2 saatte, ventilatör için kullanılabilecek bu aparatları ise 3,5 saatte üretebiliyoruz. 3 boyutlu yazıcı ile 2 saatte bir maske üretmek için harcayacağımız enerjiyi ventilatör gibi daha kritik bir konuya harcamanın daha faydalı olabileceğini düşünüyoruz.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Beylikdüzü’nde özel bakım merkezinde otizmli 9 yaşındaki çocuğa şiddet iddiası Beylikdüzü’nde Mor Menekşe Otizm Akademisi isimli özel bir kuruma ailesi tarafından nitelikli bakım görmesi için teslim edilen 9 yaşındaki U.M.K isimli çocuğun, darp edildiği iddia edildi. Çocuğunu görmeye gelen aile, 9 yaşındaki otizmli çocuğun kolunda yanıklar, omzunda ısırık izleri ve çeşitli yerlerinde morluklar görmesi üzerine kurumdan şikayetçi oldu. Öte yandan aynı kurumda olduğu iddia edilen bir başka çocuğun şiddet gördüğü anların görüntüleri çevredeki bir vatandaş tarafından cep telefonu ile kaydedildi. “Kurumun hemşireleri ‘Beğenmiyorsanız kendiniz baksaydınız’ dedi” Olay, geçtiğimiz Cuma günü Beylikdüzü ilçesi Gürpınar Mahallesi’nde bulunan Mor Menekşe Otizm Akademisinde yaşandı. İddiaya göre, çocuklarını ziyaret etmek için kuruma gelen aileye önce hemşireler tarafından çeşitli bahanelerle çocukları gösterilmek istenmedi. Ailenin çocuğunu görme ısrarı üzerine getirilen çocuğun vücudunun çeşitli yerlerinde darp, ısırma ve yanık izleri gördüğünü ifade eden aile, kurumun müdürü Aybüke L. isimli şahsın kendilerine, "Ben buraya yeni geldim. Benimle bir alakası yok. Bu durumu kendi aramızda halledebiliriz" dediğini iddia etti. Öte yandan kurumda çalışan İlayda T. isimli hemşirenin kendilerine, ‘ Beğenmiyorsanız kendiniz baksaydınız’ dediğini iddia eden aile, Mor Menekşe Otizm Akademisi isimli kurumdan şikayetçi oldu. “Merkezin girişinde 8 tane otizmli kız çocuğu perişan haldeydi” Yaşadıklarını anlatan Baba Recep Kaymak, “Bu merkezi sosyal medyada olsun birçok mecrada araştırdık ve iyi olduğuna dair kanıya vardık kendimizce. Biz çocuğumuzu oraya götürdüğümüzde bize söylenen, ‘çocuğumuzun tuvalet eğitimi, konuşma eğitimi alacağı ve çocuğumuzun daha iyi bir duruma geleceği’ idi. Yeter ki çocuğumuz kendini ifade edebilsin, tuvalet eğitimini alabilsin diye bıraktık. Çocukla her Cuma günü annem ve ben görüntülü görüşme şeklinde görüşüyorduk. Ben görüşmelerde çocuğun zayıfladığını gördüm. Neden diye sorduğum da bana ‘ çocuğunuz yemiyor’ şeklinde şeyler söylediler. Birkaç defa da çocuğu fiziksel olarak görmek istediğimde de bunun uygun olmadığını söylediler. Kurallara uygun değilmiş" ifadelerini kullandı. Çocuğu ziyaret etmek için İstanbul’a geldiğini anlatan baba Kaymak, "Mor Menekşe Otizm Merkezi’nin girişinde gördüğüm şey benim için hayatımda görebileceğim en kötü şey olabilirdi. Oraya gittiğimde 8 tane otizmli kız çocuğunun ayaklarında terlik, çorap hiçbir şey yok o şekilde dışarıda birisi yere düşmüş ağzı kanıyor. Çok kötü bir durumdalardı. Oradaki bulunan bir hemşireye kapıyı açın çocuğumuz var içeride göreceğiz dedi. Giremezsiniz dediler. Biz de ısrarcı olduk. İçeri girdik. İçeri girdiğimizde bizi ana binaya almadılar. Ama ben dedim ki ana binayı görmek istiyorum dedim. Bunu kabul etmediler. Bizi bekleme salonuna aldılar. Bekleme salonu da pislik içindeydi. Bekleme salonundayken çocuğumun uyuduğunu söylediler. Ben de çocuğumun getirilmesi için ısrarcı oldum. Çocuğum geldi. Çocuğumun üzerindeki hiçbir kıyafet bize ait değildi. Çocuğuma o an buldukları bir kıyafet ve ayakkabı giydirmişlerdi. Giydirdikleri ayakkabı da ayağına 5 numara büyüktü. Çocuğun sol boyun kısmında gördüğüm morluktan dolayı üzerindeki kıyafetleri çıkarmaya başladığımda çocuğun kolunda, omzunda, sırt bölgesinde ve ayak bileğinde morluklar olduğunu gördüm. Bu morlukların sopayla vurularak olduğunu anlayabiliyorsunuz. Olay yerine polis çağırdım. Oradaki hemşireler ’biz göreve yeni geldik biz yapmadık’ dediler. Bana müdürü diyor ki ’ben 24 Temmuz’da işe başladım’. Bu çocuğun hiçbir raporu yok muydu? Bu çocuk bu hale nasıl geldi. Karakola gittik ve şikayette bulunduk. Her yere yazdık. Ben şu an çocuğumu aldık. Benim çocuğum bir şekilde tedavisini görüp iyileşecek. Ama orada bulunan 70 çocuk hiç iyi durumda değil” diye konuştu. Öte yandan aynı kurumda çekildiği iddia edilen bir başka görüntüde, balkonda bir şahsın bir çocuğa şiddet uyguladığı anlar yer aldı.
Ankara Özgür Özel, Öğretmenlerle birlikte Anıtkabir’i ziyaret etti Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel ve beraberindeki öğretmenler, 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla Anıtkabir’i ziyaret etti. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in başkanlığındaki heyet, 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde, Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün huzuruna çıktı. Özel’in yanı sıra CHP yöneticileri, milletvekilleri, belediye başkanları, parti üyeleri ve öğretmenlerin yer aldığı ziyarete, Özel’in de öğretmen olan annesi, babası ve öğretmenleri katılım sağladı. Özel ve beraberindeki heyet, Atatürk’ün mozolesine çelenk bıraktıktan sonra saygı duruşunda bulundu. Genel Başkan Özel ve beraberindeki heyet daha sonra Misak-ı Millî Kulesi’ne geçti. Özel, burada Anıtkabir Özel Defteri’ni imzaladı. Defterde ise şu ifadelere yer verildi: "24 Kasım Öğretmenler Günü’nde, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini, eğitim devrimleriyle atan sizlere olan minnettimizi bir kez daha ifade etmek üzere, bizleri yetiştiren öğretmenlerimizle birlikte huzurunuzdayız. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında, bizlere emanet ettiğiniz değerlere sahip çıkma ve bu değerleri geleceğe taşıma sorumluluğuyla, ’fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür’ nesiller yetiştirme idealinizi kararlılıkla sürdürüyoruz. Eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması, nitelikli eğitimin herkes için ulaşılabilir olması, yeni nesillerin bilimin ve aklın rehberliğinde yetiştirilmesi ve nihayetinde adaletli, özgür ve zengin bir Türkiye’nin inşası için öğretmenlerimizin oynadığı kritin rolün bilincindeyiz. Bu anlayışla, cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında eğitim devrimlerinizin izinden yürümeye devam edeceğiz. Bugün, devrimlerimizin aşındırılmaya çalışıldığı, bilimin öneminin göz ardı edildiği ve toplumsal eşitsizliklerin derinleştiği bir dönemden geçiyoruz. Ancak gelecek nesillerimizi yetiştiren öğretmenlerimizin, cumhuriyeti sonsuza dek koruyacak bekçiler olduğuna dair inancınızı, bugün bizler de yüreğimizde taşıyoruz. Sizi, silah arkadaşlarınızı, eğitim şehitlerimizi ve bu mesleğe ömrünü adamış tüm öğretmenlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz. Ruhunuz şad olsun." Misak-ı Milli’de Anıtkabir Özel Defterini imzaladıktan sonra ise Özel, İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün mezarına çelenk bıraktı.
Ankara CHP Genel Başkanı Özel: "İktidarı değiştirdikten sonra gerçek bir anayasayı tüm yönleriyle konuşacağız" Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, yeni anayasa tartışmalarına ilişkin, iktidarı değiştirdikten sonra gerçek bir anayasayı tüm yönleriyle konuşacaklarını kaydetti. Genel Başkan Özel, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı 13. Olağan Genel Kurulu’na katıldı. Burada konuşan Özel, eninde sonunda yeni bir anayasa yapılacağına dikkati çekerek, yapılacak olan anayasanın çağı gereklerini karşılayan, darbenin kurumlarından kurtulmuş, darbe pratiğinden kurtulmuş, eşitlikçi ve Türkiye’yi barış içinde olan ülkelerden biri haline getirebilecek bir toplum sözleşmesi halinde olması gerektiğini dile getirdi. "İktidarı değiştirdikten sonra gerçek bir anayasayı tüm yönleriyle konuşacağız" İktidarı değiştirdikten sonra gerçek bir anayasayı tüm yönleriyle konuşacaklarını aktaran Özel, “Bu ülkede geçen anayasa gibi değil toplumun tamamını, yani yüzde 51’e 49 ile değil. Yüzde 95’ini memnun edecek bir anayasayı, gerçekten eşitlikçi bir anayasayı yazarak, bu ülkeyi ikinci yüzyılda hep birlikte çok daha güçlü bir noktaya getireceğiz” dedi. 31 Mart yerel seçimlerinde çok iyi sonuçlar elde edildiğini kaydeden Özel, “Şimdi bu sürecin hazımsızlığı içinde olanlar, oylar kendisine verildiğinde milli iradeyi baş tacı edenler, oylar başkasına verildiğinde bu sefer kafa tutmaya, hesap sormaya, cezalandırmaya başlıyorlar. Eğer muhalif olanın kim olduğunu buluyorlarsa hapse atıyorlar ama seçimde kapalı oy var. Bulamadılar. Toplu olarak cezalandırıyorlar. Esas mesele Esenyurt’a kayyum atanması da Mardin’de Ahmet Türk’e kayyum atanması da CHP’li ve DEM’li belediyelere atanan kayyumlardaki esas mesele halkı cezalandırmaktır. Halkın iradesine kafa tutmaktır. ‘Beni seçeceksin, tek seçenek benim, benden başkasını seçersen seçme hakkının elinden alırım’ demektir’” ifadelerini kullandı. “Mardin’de Ahmet Türk ile birlikte otobüsün üstüne çıkmaktan, bunu kınamaktan da geri durmadık” “Mardin’de Ahmet Türk ile birlikte otobüsün üstüne çıkmaktan, bunu kınamaktan da geri durmadık” diyen Özel, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü mesele şu, yapılan iş bir suçtan dolayı değil. Olsa zaten bütün süreçler biter. Yerine de belediye meclisi yenisini seçer. Ama daha soruşturma aşamasında, bu zaten OHAL mantığı, darbe mantığı. Bu ancak sıkıyönetim dönemlerinde olan bir şey. OHAL artığı olan bir KHK ile değişmiş olan bir kanundan istifade ederek, yaptıkları bir şey. Çok ayrıntıları ile her birini konuştuk. Son Ovacık’ta ve Dersim’de yaptıkları iş. Yahu 2012 yılında bir cenaze var. Bu cenazeye gidilmiş. Birincisi bir temel mesele var. Taziye ölüye değil diriye verilir. Hiç kimse hayatını kaybetmiş çocuğunun siyasi görüşünden, işlediği suçundan, örgütünden, bilmem nesinden mesul değildir. Öyle anneler ve babalar vardır ki iki ayrı zıt görüşlü, birbiriyle çatışan örgütte evlatları vardır. Siz bu anne ve babayı evladının görüşünden, taziyeye geleni taziye verişinden sorumlu tutamazsınız. Birincisi bu. Daha da vahimi. Dönem, farklı bir dönem. O dönemde savcı, belediye başkanlarını arıyor. Diyor ki ‘Bu cenazeyi biz yollarsak bir çatışma olur, şehit veririz. Şu anda bunun olmaması için siz inisiyatif alın. Belediye başkanı olarak sorun. Olursa siz gidin’. Soruluyor, gidiliyor. Defne eşlik ediliyor. Katılınılıyor. Aileye taziye veriliyor, dönülüyor. Bunu terör faaliyeti sayan bir anlayış var. Bunu 2012’den, 22’ye kadar görmeyip, 22’de müflis tüccarın eski defterleri karıştırması gibi o dönemin ruhundan, o dönem Türkiye’de neler oluyordu, neler konuşuluyordu, sen ne diyordun onlara bakmadan, dönüp oradan suç çıkarıp, gelip burada kayyum atıyorlar.”