ASAYİŞ - 24 Aralık 2024 Salı 19:57

İsias Otel davasında sanıkların beyanları tamamlandı

A
A
A
İsias Otel davasında sanıkların beyanları tamamlandı

Adıyaman’da 6 Şubat depremlerinde yıkılan ve 72 kişinin hayatını kaybettiği İsias Otel’le ilgili davanın 6’ncı duruşması 3. Ağır Ceza Mahkemesinde görülüyor. Sabah başlayan davada sanıkların beyanları tamamlandı.


6 Şubat 2023’te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerde, KKTC’li sporcuların ve tur rehberlerinin de aralarında bulunduğu 72 kişinin hayatını kaybettiği, 8 kişinin yaralandığı Grand İsias Otel davasında esasa ilişkin son savunmalar sürüyor.


Bir önceki duruşmada Cumhuriyet Savcısının esasa ilişkin mütalaasını açıklamasının ardından bu duruşmada taraflar savunma yapacak. Cumhuriyet Savcısı 3’ü tutuklu toplam 11 şahsın tamamına “Bilinçli tastirle birden fazla insanın ölümüne ve yaralanmasına neden olma” suçundan 22 yıl 6 aya kadar ceza istemişti.


Dava 6. Duruşması adliye içinde ve mahkeme salonundaki yoğun güvenlik önlemi altında gerçekleştiriliyor.


Sanık avukatı Raşid Yılmaz, rapor üzerine uzman kişinin dinlenmesini talep etti. Sanık avukatlarının uzman görüşünün dinlenmesiyle ile ilgili bir dakikalık ara verildi. Mahkeme heyeti ara karar sonrası bu talebi reddetti.


Cumhuriyet Savcısı, geçen duruşmada verdiği mütalaasının aynı şekilde devamını istedi. Mahkeme daha sonra aileleri dinledi. Müşteki aileler sanıkların olası kast ile yargılanmalarını talep etti.


Müşteki avukatları esasa ilişkin mütalaasına karşı söz aldı. Avukatların beyanları sırasında mahkeme başkanı, müştekilerden Mehmet Tülek’e, Avukat Denizcan Akbek’a vekalet verilip vermediğini sordu. Mehmet Tülek, öyle bir avukatı tanımadığını ve vekalet vermediğini söyledi.


Avukat Denizcan Akbek’in Gaziantep Barosu ve İnsan Hakları Kuruluşu adına davanın 3. duruşmasına katıldığı, mahkemenin katılma talebini reddettiği ancak buna rağmen müşteki adına mahkemeye katıldığı tespit edilince mahkeme başkanı Avukat Denizcan Akbek’in salondan çıkmasını söyleyerek Adıyaman Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunması yönünde ara karar verdi. Müşteki avukatlarının ardından sanıkların beyanlarına geçildi.


Tutuklu sanık Ahmet Bozkurt beyanında, "Ben müteahhit değilim. Benim arsa sahibi olduğumu, bina yapıldıktan sonra bina sahibi olduğumu ilk baştan beri ifade ettim. Ben otomotiv sektöründeydim. 81 ilde araştırılsın ben müteahhitlik yapıyorsam, böyle bir kayıt bulurlar ise, tüm suçlamaları kabul edeceğim. Para kasası olduğu ve bunun peşine düştüğüm konuşuldu. Kasa otelin muhasebesine ait bir kasadır. Enkaz kaldırılırken, kolluk güçleri bu kasayı tespit ediyorlar ve avukatıma tutanak ile teslim ediliyor. Kıymetli evraklar var bu kasada. Bu kasada para yok. Ne gördüm ne de biliyorum. Son gelen bilir kişi raporunda depremle ilgili hiç bir konuya değinilmemiş Deprem konuşulmuyor ben suçlanıyorum. Ben arsa ve bina sahibiyim ama ben müteahhit değilim. Evrakların sahte olduğu söyleniyor. Devletin hazırladığı evrak sahte olabilir mi? Çeşitli kamu kurumlarının kontrolünde bu evraklar hazırlanıyor. Ben malımın, evlatlarımın düşmanı mıyım? Bilerek ben bu işi nasıl yapabilirim. Bu depremin şiddetine hiçbir bina dayanamazdı. Bu kadar sağlam bir yapıda kum nasıl olur? Ben otelin yapımında her şey hazırlandı, projeler hazırlandı, en iyi malzemeler temin edilerek otel yapıldı. En iyi malzemeler alınarak otel yaptırıldı. Geçen ifademde bu tamamen siparişle yapılan rapor demiştim. Yine bu iddiada bulunuyorum. Ben bu suçlamaların hiçbirini kabul etmiyor, reddediyorum. Orada giden canlarımız, ailemizden giden canlarımız, depremde kaybettiğimiz 55 bin canımızın acısını yaşıyorum. Bunun sebebi ben değilim. Birinci sebebi şiddetli deprem, onun ortaya koymuş olduğu sonuçtur. Biz suçsuzuz. Yüksek mahkemenizin vereceği saygıyla karşılıyorum ama adaletin terazisinin de şaşmayacağından eminim. Tahliyemizi istiyorum” dedi.


Tutuklu sanık Mehmet Fatih Bozkurt ise, “6 Şubatta yıkılan İsias Otel’in yıkılmasından ve 72 kişinin hayatını kaybetmesinde en küçük bir hatam, kusurum, yanlışım olmamıştır. Bu da bizim bir sınavımızmış. Kaçtı diyorlar. Ben yeşil pasaport sahibiyim. Ben suçlu olsaydım, pasaportumu yanıma alıp, çocuklarımı yanıma alır giderdim. Suçsuz olduğuma inanıyorum. Rapordaki aleyhimize olan hususları reddediyorum. Beraatımı talep ediyorum” ifadelerini kullandı.


Tutuklu Sanık Mimar Erdem Yıldız, “2 yıla yakın oldu cezaevindeyiz. Şimdi sahte evraktan bahsediyor. Yetmezmiş gibi bu sahteciliğe beni de ortak etmeye çalışıyoruz. Ben mimarım ama beni statik proje müellifi, inşaat mühendisi olarak burada tutuluyorum. Görmediğim bir rapordan dolayı müşteki avukatları ruhsat alınmasına yardımcı olduğum söyleniyor” şeklinde konuştu.


Sanık Proje Müellifi Halil Bağcı, “Bu inşaata bir gün dahi gitmedim. İnşaatın yapımında hiç bir müdahilim yoktur. Yazdığım rapor, rapor niteliğindedir. Bu bir ruhsat eki değildir. Binaların kimliği ruhsattır ve buna göre yapılır. Bilirkişi raporlarının bilime dayalı olmak zorundadır” dedi.


Sanık İnşaat Mühendisi Mehmet Göncüoğlu, “İsias Otel için statik proje yapmadım. Beraatımı istiyorum. Suçlu değilim, beraatımı istiyorum” dedi.


Sanıkların beyanlarımın ardından sanık avukatları duruşmada son savunmalarını yapmaya başladı.



İsias Otel davasında sanıkların beyanları tamamlandı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Manisa Açılan tapu davası 71 yıl sonra sonuçlandı Manisa’nın Alaşehir ilçesinde 71 yıl önce açılan ve Türkiye’nin en uzun süren davalarından biri olan tapu davası sonuçlandı. Davayı açan mağdur ve avukatın öldüğü, 30’dan fazla hakimin değiştiği dava Türkiye’nin en uzun süren davalarından biri oldu. Manisa’nın Alaşehir ilçesinde 1953 yılında 1953/316 dava esas numarasıyla 1998 yılında vefat eden Hüseyin Uzan tarafından açılan dava, yaklaşık 300 dönüm araziyi kapsıyor. Hüseyin Uzan gibi toplamda 99 davacı ve 221 davalının bulunduğu dava, yıllar boyunca yaklaşık 30 hâkimin değişmesine neden oldu. Alaşehir’in Killik, Çakırcaali ve Ilgınköy mahallelerindeki parsellerle ilgili davada, Salihli Kadastro Mahkemesi 27 Kasım 2024 tarihinde kararını verdi. Mahkeme, Hüseyin Uzan’ın dava konusu olan 22 dönüm araziyi Hüseyin Uzan’ın mirasçıları adına tescil etti. "Arazimiz emanet gibi duruyordu" Davanın tarafları, yıllar boyunca arazilerinde tasarruf yapamadıklarını ve belirsizliğin kendilerini zor durumda bıraktığını ifade etti. Konuyla ilgili konuşan davacı aile üyeleri, "71 yıl boyunca kredi kullanamadık, teminat veremedik. Arazimizi istediğimiz gibi kullanamıyor, ileriye dönük yatırım yapamıyorduk. Şimdi nihayet rahat bir nefes aldık. Babamız, annemiz öldü. Bu dava 1953 yılında açılmış, avukatımız öldü. Dava bize kaldı, çok şükür aldık" dedi. İlk davayı açan avukat öldü 1953 yılında davayı açan avukat Mustafa Yıldırım, 55 yıl boyunca bu davayı takip etti. Ancak 9 Eylül 2021’de hayatını kaybetti. Yıldırım’ın yanında yetişen ve davayı devralan avukat Rasim Buğra Çetin, meslektaşının "Bu davayı bitirmeye benim ömrüm yetmedi, umarım senin ömrün yeter" diyerek espri yaptığını hatırlatarak şunları söyledi: "Bu dava, 1953 yılında Alaşehir Çakırcaali Mahallesi’nde kadastro çalışmaları sırasında yapılan bir hatadan dolayı açılmış. Kadastro tespitine itiraz eden Hüseyin Uzan, dedesinin hakkını korumak için dava başlatmış. Ancak davanın bu kadar uzun sürmesinin sebebi, arazi büyüklüğü, taraf sayısının fazlalığı ve dava açan kişilerin vefatıyla çok sayıda mirasçının devreye girmesi. Yaklaşık 30 hâkim değişti. Bizden önce bu davayı takip eden avukat Mustafa Yıldırım, 55 yıl boyunca büyük bir özveriyle çalıştı. Kendisi mesleği bırakırken bu davanın sonuçlanmasını görememişti. Allah rahmet eylesin. Bana bu davayı devrederken ’bitirmeye benim ömrüm yetmedi, umarım senin ömrün yeter’ demişti. Davayı sonuçlandırmak bize nasip oldu. 71 yıl sonra müvekkillerim adına olumlu bir karar çıktı."