YEREL HABERLER - 03 Nisan 2012 Salı 17:44

ATSO, YAPI DENETİM SORUNUNU ELE ALDI

A
A
A
ATSO, YAPI DENETİM SORUNUNU ELE ALDI

Adıyaman Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) tarafından Adıyaman`ın bina yapı denetim sorunları ele alındı.
Ticaret ve Sanayi Odasında düzenlenen programa Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mustafa Uslu Oda Başkanları, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü personelleri, Yapı Denetim Firma Yetkilileri ve Mühendisler katıldı.
Açılış konuşmasını yapan ATSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Abdurrahman Ünlü, "İnşaat sektöründe son iki yıldır ciddi bir durgunluk yaşanmakta. ATSO olarak bu konuyla ilgili bir dizi araştırma yapma ihtiyacı duyduk. 2011 yılı içerisinde komşu illerindeki inşaat ruhsatı ile metre karesi ile ilimizde alınmış inşaat ruhsat metrekaresi karşılaştırıldığında bizleri tedirgin edecek bir durumla karşılaştık. 2011 yılında Malatya`da alınan inşaat ruhsat metrekaresi bir milyon iki yüz bin metre kare iken, bu
rakam ilimizde yüz yirmi bin metre kare de kalmıştır.
Arada nüfus farkının iki kat olduğunu hesap ettiğimiz takdirde ruhsat alındaki on katlık farkını izah etmemiz mümkün gözükmemekte. Kaldı ki Adıyaman`da metre kare olarak tahakkuk etmiş inşaat ruhsatını uygulaması inşaat yapımında da ciddi sıkıntılar yaşanmakta. Bu konuyu enine boyuna irdelediğimiz de 2011 yılı başından bu yana uygulamaya giren yapı denetim kanunun uygulamasında ortaya çıkan problemlerin etkili olduğu kanısına varmış bulunmaktayız. Bu çerçevede yapı müteahhitleri, proje mühendisleri, yapı
denemim firmaları ile ciddi görüşmelerde bulunduk. Ayrıca inşaat malzeme satıcıları ve inşaata bağlı iş yapan sektörler aldığımız reaksiyonlara göre Adıyaman`da konut sektörünün özellikle durma noktasına geldiği aşikardır. Bu kapsamda üç kuruma büyük rol düşmektedir. Yapı denetim firmaları, Adıyaman Belediyesi, Çevre ve Şehircilik Müdürlüğüdür. Kurumların yetkilerini aşmaları veya birbirlerinin yetki ve sorumluluk alanlarına girmeleri önümüzdeki en büyük sıkıntılardan bir tanesidir" dedi.
Daha sonra konuşan Yüksek İnşaat Mühendisi Adil Karakuş ise, "İnşaat sektörü bir ilin her şeyidir. Ekonomisinin lokomotifidir. İnşaat sektörünün olmadığı bir ilde ticaret durma noktasındadır. Eğer bir ilde inşaat sektörü durma noktasına gelmiş ise o ilde ticarette durma noktasına gelmiştir. Talep olan yerde mutlaka arzda vardır. Adıyaman`da nüfus artıyor. Köyden göçler oluyor. Yılda bin tane nikah kıyılıyor. Bin nikah demek bin konut demektir.
Adıyaman`da fiilen alınmış on tane ruhsat var. Bugün inşaat ruhsatı alsanız, ancak üç yıl içerisinde buna oturma raporu verme seyisine getirebilirsiniz. Buda üç bin konut demektir. Bir defa Adıyaman Belediyesi gerekli tedbirleri alma durumunda. Yapı denetim kuruluşları, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ve belediyeler biz kanunları nasıl uygularız ki hem sağlam hem de ekonomik yapı yapar ve vatandaşları mutlu ederiz. İmar planında yoğunluğu değiştiremezsiniz. Değiştirmekte hoş değil. Dört katlı bir yere
beş kat yapayım mantığı olmaz.
İmar planı hazırlanırken, o bölgenin kanalizasyon ve su şebekesi, yeşil alan, eğitim alanları nüfusu göre hesaplanır. Su basma yüksekliğinin kime ne zararı var. Evet, yönetmenlikte bir metre deniliyor. Neden Adıyaman`da elli santim uygulanıyor, şaşırdım. Adıyamanlı diyor ki benim binamın su basması üç metre olacaktır" dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara 2025 Merkezi Yönetim bütçe görüşmeleri Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, “Biz nükleersiz bu dönüşümü Türkiye’nin arz güvenliğini, Türkiye’nin dışa bağımlılık hikayesini yazma şansımız yok. Elbette ki Türkiye’nin enerjiyi daha verimli kullanması lazım. Enerjisini sanayiden, tarıma, ulaştırmaya, bütün sektörlerde verimli halde kullanması gerekiyor.” Bayraktar, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının 2025 yılı Merkezi Yönetim Bütçe ve 2023 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve milletvekillerinin sorularını cevapladı. Bayraktar, Türkiye’nin enerji talebi artan, büyüyen bir ülke olduğunu söyleyerek, “Son yirmi yılda hem doğal gazla hem elektrikle talep neredeyse üç katına çıktı. Yıllık yaklaşık yüzde dört buçuğun üzerinde bir elektrik talebi artışı var. Dolayısıyla bizim öncelikli görevimiz bu artan talebi karşılayabilmek. Arz güvenliği bizim birinci öncelikli noktamız. İkinci husus elbette ki dışa bağımlılığımız. Burada rakamları ifade etmeme müsaade edin daha detaylı olarak. Türkiye 2022 yılında doğal gaza yaklaşık 44.6 milyar dolar ödedi. Petrol ve petrol ürünlerine 2022 yılında 40.4 milyar dolar para ödedi. Toplamda 2022 yılında LPG, kömür ithalatımızda bu rakam 96.5 milyar dolar oldu. Dolayısıyla bütün stratejimizi aslında ta 2002 yılından beri Türkiye’nin enerjideki dışa bağımlılığını düşürme üzerine kurgulamış durumdayız. Onun için Türkiye artan enerji talebini karşılarken aynı zamanda enerjide bu dışa bağımlılığını mutlaka bitirmesi gerekiyor. Politikalarımız bunun etrafında şekilleniyor. Elbette ki bir üçüncü zorluk hatta belki bütün bu ikisinin daha ilerisinde bir zorluk 2053 yılında üç net sıfır emisyon edip Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu Meclisimizin 2021 yılında Türkiye’yi iklim anlaşmasına taraf yaparak ortaya koyduğum Türkiye’nin iklim değişikliğine mücadele hedefleri” ifadelerini kullandı. Yeniköy Kemerköy termik santrallerinin katkısına ilişkin soruya Bayraktar, “Bunlar 7.9 terawat saat elektrik üretiyor. Ürettiler. Yılda üretiyorlar. Toplam Türkiye’deki üretimin yüzde iki buçuğunu biz bu iki santralden karşılıyoruz. Akbelen ormanları kapsamında sorulan bir soruydu bu. Bu enerjiyi biz doğal gazdan üretsek, ithal kaynaktan üretsek yaklaşık 1.6 milyar metreküplük bir doğal gaz ithal etmemiz gerekiyor. Yerli kaynak yerine işte size bir cari açık kaynağı daha oluşmuş oluyor. Bunun yaklaşık bedeli yıllık 700 milyon dolar oluyor. Dolayısıyla bizim mutlaka yerli kaynaklarımızı çevreyle uyumlu bir şekilde devreye almamız gerekiyor” şeklinde konuştu. Bayraktar, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Yenilenebilir kaynaklar bizim göz bebeğimiz, en çok ehemmiyet verdiğimiz ve özellikle vurgulamak istediğim nokta bugünün bence çok çok önemli çıktılarından bir tanesi. Türkiye bugün konutlarında kullandığı elektriğin tamamının sadece rüzgar ve güneş enerjisinden üretilir hale gelmiş durumda. Bunu sadece geçtiğimiz 14-15 yılda yaptı. Sıfır olan rüzgar neredeyse sıfır olan rüzgarı tamamen sıfır olan güneşi 2012 güneş kurulu gücümüz sıfır. Geçtiğimiz 10-14 yıl içerisinde 31 bin megavatın üzerine çıkardık. Bu yılda yaklaşık 2 bin 500-2 bin 700 megavatlık bir kurulu güçler. Biz bunu yaparken diyoruz ki mutlaka bu otuz bin megavatı 2035’te 120 bin megavatı götürmeliyiz ki Türkiye iklim hedeflerine, Türkiye dışa bağımlılığını mutlaka bu şekilde azalsın.” Nükleer enerjinin Türkiye’nin 70 yıllık rüyası olduğunu söyleyen Bayraktar, “1955 yılında Türkiye Cumhuriyeti ilk aslında nükleerle ilgili adım atıyor ve Amerika Birleşik Devletleri’yle bir sivil sahada nükleerin kurulmasıyla alakalı bir anlaşma imzalıyor. Resmi gazetede 1956’da bu yayınlanıyor. Türkiye 1956 Atom Enerjisi Komisyonunu kuruyor. Türkiye’de 1957 yılında da Uluslararası Atom Enerjisi üye oluyor. Aynı tarihte Güney Kore’de üye oluyor. 1962 ilk araştırma reaktörü işletmeye alınıyor. 1965 enerji ilk kez beş yıllık kalkınma planımızda yer alıyor. 1976’da Akkuyu nükleer saha olarak tespit ediliyor. İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından. Biz Akkuyu’yu nükleer saha tespit ettiğimiz yıl Güney Kore ilk nükleer reaktörünü devreye alıyor. 2015’te uçak krizi, ondan sonraki yaşanan süreçler darbe gelişimleri. 2018 yılına geldiğimizde Akkuyu’ya biz ilk lisansı verdik ve orada çalışmalar başladı. Şu anda ilk reaktörün çalışmaları da devam ediyor. Birinci üretenin kubbesi de kapatılmış durumda. Ama nükleersiz Türkiye’nin kalıcı uzun soluklu temiz enerjiye erişme şansı yok. Bunu sadece biz söylemiyoruz. Biraz önce ifade ettiğimiz o 31 ülke yani Birleşmiş Milletler iklim değişikliğiyle mücadele anlamındaki en önemli toplantıda ortaya konan deklarasyon geçen sene Dubai, bu sene Bakü’de. Bakın bunların arasında öyle çok kaydedilen ülkeler yok diye ifade edildi. Ben size ifade edeyim. Kanada, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti, Finlandiya, Fransa, Macaristan, Japonya, Kore, Hollanda, Polonya, Slovakya, İsveç, Birleşik Arap Emirlikleri, Birleşik Krallık İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri. Bu ülkelerden bazıları. Dolayısıyla bütün bu ülkeler ülke mutlaka küresel ısınmayla mücadelede bizim nükleersiz bu işi başaramayacağımızı ifade ediyorlar. Dolayısıyla biz de Türkiye olarak diyoruz ki biz Akkuyu’nun yanında Sinop’ta, Trakya’da üç tane konvansiyonel büyük santrale ihtiyacımız var. Yaklaşık on iki reaktöre ihtiyacımız var. Küçük modüle reaktörleri, SMR’lara da ihtiyaç var. Bugün özellikle dünyada gelişen trendler, yapay zeka, büyük data, büyük bir elektrik ihtiyacını beraberinde getiriyor. Bakın son dönemdeki gelişmeler. Google, SMR geliştirici bir şirkette elektrik satın alma anlaşması yaptığına çıkıyor. Microsoft yine bir anlaşma yapıyor Amerika’da. Three Mile Island ki burada 1979 beri kapalı olan bir kaza nedeniyle kapalı olan bir reaktördeki nükleer santral tekrar devriye alınıyor ve oradan yirmi yıllık bir alım anlaşması yapılıyor. Dolayısıyla biz nükleersiz bu dönüşümü Türkiye’nin arz güvenliğini, Türkiye’nin dışa bağımlılık hikayesini yazma şansımız yok. Elbette ki Türkiye’nin enerjiyi daha verimli kullanması lazım. Enerjisini sanayiden, tarıma, ulaştırmaya, bütün sektörlerde verimli halde kullanması gerekiyor.” BOTAŞ’ın ödenmemiş faturası olmadığını belirten Bakan Bayraktar, “BOTAŞ’ı özelleştirmeyi düşünmüyoruz” ifadelerini kullandı.