GENEL - 10 Aralık 2019 Salı 10:12

Türk bilim insanlarının "Terörizme Karşı Savunma" projesine NATO’dan destek

A
A
A
Türk bilim insanlarının "Terörizme Karşı Savunma" projesine NATO’dan destek

Çukurova Üniversitesinden (ÇÜ) bilim insanlarının "Terörizme Karşı Savunma Projesi" NATO tarafından destek gördü.

Çukurova Üniversitesinden (ÇÜ) bilim insanlarının "Terörizme Karşı Savunma Projesi" NATO tarafından destek gördü.


ÇÜ Fizik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zehra Yeğingil’in yönetici olduğu uluslararası NATO SPS projesi üç yıllık süre için desteklendi.


NATO’nun Barış ve Güvenlik için Bilim Programı olan SPS (Science for Peace and Security Programme) ile ileri teknolojiler, terörle mücadele, kimyasal-biyolojik-radyolojik ve nükleer (CBRN) ajanlara karşı korunma konularıyla ilgili projeler destekleniyor. Bu program çerçevesinde ÇÜ Fizik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zehra Yeğingil’in yürütücülüğünü yaptığı bir kimyasal-biyolojik-radyolojik ve nükleer ajanlarına karşı savunma projesi olan radyolojik terörizme karşı dozimetre geliştirilmesi projesi 500 bin euroluk destek buldu.


Bu projenin toplam uluslararası çalışma grubu sayısının 8 olarak açıklandığını, bu grupların NATO ülkelerine (Türkiye, ABD, Polonya) ve NATO ortak ülkelerine (İsrail, Azerbaycan, Yeni Zelanda) ait enstitüler olduğunu belirten Prof. Dr. Yeğingil, Türkiye’den Çukurova Üniversitesi’nin 13 araştırmacı ile bu projenin yürütücülüğünü üstlendiğini kaydetti.


Prof. Dr. Yeğingil, projenin ana amacını da şöyle açıkladı:


"Radyoaktif maddelerin kullanıldığı beklenmedik bir terörist saldırı karşısında halkın önceden üzerlerinde taşıyabileceği özelliklere sahip olacak şekilde tasarlanmış dozimetreleri geliştirmek ve bu dozimetreler sayesinde, saldırı sırasında kişinin maruz kaldığı dozu belirlemek; aynı zamanda radyoaktivitenin cinsine karar vermek. Böylece beklenmedik bir felaket sırasında hastanelerdeki triaja yardımcı olmaktır."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana ÇÜTAM konferansları başladı 9 yıldır her Çarşamba günü aralıksız konferanslarını sürdüren Çukurova Üniversitesi’ne bağlı Çukurova Türkoloji Araştırmaları Merkezi ÇÜTAM’ın yeni dönemin ilk konuşmacısı Çukurova Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü Arş. Gör. Aytuna Cora oldu. Cora, “Sanat Eserini Anlamak” konulu konuşmasında, “Sanat eseri, var olan diğer nesnelerden farklıdır” dedi. Kısacıkzade Konağında gerçekleşen toplantıda ÇÜTAM Müdürü Prof.Dr. Deniz Abik, 9 yıldan bu yana Adana sıcaklarından dolayı Haziran sonu ara verdikleri etkinliklere Ekim ayında yeniden başladıklarını söyledi. Abik’in açış konuşmasından sonra kürsüye gelen Çukurova Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü Arş. Gör. Aytuna Cora, sanat eserinin ne olduğu hususunu, bir sanat üreticisi olarak uzun süredir zihnini kurcalayan meselelerden biri olduğunu belirterek, “Sanat eseri dediğimizde hepimizin zihninde, ortak özellikler çerçevesinde belirli bir imge belirir. Bir resim tuval bezi ve üzerinde bulunan boya katmanlarından oluşmakta, mermer bir heykel, mermerin biçim verilmiş, yontulmuş hali olarak var olmakta, seramik bir eserler de örnek olarak gösterilebilir.Eseri meydana getiren malzeme, mermer, ahşap, seramik ya da boya katmanı, eserin somut gerçeklikler zemininde var olabilmesinin ön şartı olmaktadır. Renkle, biçimle, dokuyla, hacimle birlikte eseri algılarız. Eserin bu fiziki nitelikleri, eserle ilk karşılaşılan tabakalardır. Bir başkasının zihninde var olan meseleyle, içerikle eseri meydana getiren, onu taşıyan malzeme marifetiyle karşılaşmış oluruz. Bu anlamda eserin fiziksel bütünlüğü, bir nesne olarak var olabilmesi ve izleyiciyle buluşması açısından önemli bir yapı olarak bulunur. Ancak tek başına bu tabaka sanat eserini açıklamak ve anlamak için yetersiz kalmaktadır” dedi. Arş. Gör. Aytuna Cora şunları ifade etti: “Sanat eserleri de doğaları gereği bir bilinç tarafından meydana gelme zorunluluğu taşır. Bu yönüyle üretim biçimi kullanım nesnesindeki gibidir. Eserde, kullanım nesnesinin aksine malzeme kendi özgür alanını korur. Sanatçı, kullanacağı malzemeyi, tam da malzemenin kendine has karakteristik yapısı için özellikle seçer. Şiirde her bir sözcük, sözcüğün imlediği kavrama atıf yapmak için oradadır. Bunun için sanat eserinde malzeme, malzeme olarak kendisini özgürce sergileyebilir.” İnsanın, yönelen bir varlık olarak zihinsel bir bilme ve anlama süreci içinde olduğuna dikkat çeken Cora, şunları söyledi: “Bakmak, duymak, bir kokuyu hissetmek, bir yüzeye dokunmak gibi eylemlerin hepsinde bilinç bir şeye yönelmiştir. İnsanın dünya ile kurduğu ilişki bu zihinsel süreçler ile anlamlı olarak yapılanabilir. Sanatçının içinde yaşadığı dünyadan, etkileşim içinde olduğu her türlü şart ve durumdan beslenerek üretilir. Eser bir şey söyler, sanatçının malzemeyi kullanarak maddi bütünlüğe dönüştürdüğü bir içeriği taşır. İçeriğin malzeme ile maddi bir bütünlüğe dönüştürülmesi işlemi sanat üretimi olarak tanımlanabilir. Bir kullanım nesnesinin üretimiyle, ilham gerektiren bir üretim sürecini barındıran sanat eserinin oluşturulması birbirinden ayrı konumlanır. Bu bilgiler ışığında sanat eserinin var olan diğer nesnelerden nasıl bir farkı olduğu daha net görülebilmektedir.” Konferans sonunda ÇÜTAM Müdürü Prof.Dr. Deniz Abik, sunum yapan Arş. Gör. Aytuna Cora’ya teşekkür belgesi verirken, toplantı hatıra fotoğrafının çekimi ile son buldu.