GÜNDEM - 16 Ekim 2024 Çarşamba 09:45

Kızı ve damadı öldürülen acılı annenin vasilik mücadelesi

A
A
A
Kızı ve damadı öldürülen acılı annenin vasilik mücadelesi

Adana’da kızı ve damadı, kızının boşanma aşamasındaki eşi tarafından öldürülen anne Göksen Kanal, şimdi de torunu Çınar’ın vasiliğini almak için mücadele vermeye başladı. Karşı tarafın da vasiliği almak için dava açtığını belirten acılı anneanne, "Bir kızımı toprağa verdiler, bir kızımı da yaşarken öldürdüler. Torunum hem annesiz hem babasız kaldı. Ben adalet istiyorum" dedi.


Olay, geçen 28 Haziran Cuma günü saat 12.30 sıralarında Seyhan ilçesi Güneykuşak Bulvarı’nda meydana geldi. Uzman çavuş Gökhan Çelik (27) ile eşi 1 çocuk annesi öğretmen Hatice Çelik (29) arasında tartışma yaşandı. Tartışmanın büyümesi üzerine Gökhan Çelik, beylik tabancasıyla önce araçta bulunan kayınbiraderi Murat Akdöker’i vurup ağır yaraladı, ardından da eşi Hatice Çelik’i vurarak öldürdü.



Önce kaçtı, sonra yakalandı


Olay yerinden kaçan Gökhan Çelik, daha sonra yaralı halde yakalanarak gözaltına alındı. Emniyetteki "Anlaşamıyorduk, çocuğumu göremedim. O konuları konuşmak ve çocuğumu görmek için Adana’ya geldim. Araç içerisinde panik halindeydim. Tartışma büyüdü" ifadesinin ardından Çelik, sevk edildiği nöbetçi mahkemece tutuklandı.



21 günlük yaşam savaşını kaybetti


21 gün yoğun bakımda yaşam savaşı veren Murat Akdöker ise 19 Temmuz’da hayatını kaybetti.


Hatice Çelik’in, 14 Haziran günü Mardin’de eşiyle yaşadığı tartışma sırasında şiddet gördüğü için karakola başvurup, eşi hakkında 1 ay uzaklaştırma kararı aldığı ortaya çıktı.



Vasilik savaşı başlattı


Eşi hayatını kaybeden Gözde Akdöker de annesi Göksen Kanal’ın yanına taşındı. Anne ve kızı şimdi Hatice Çelik’ten tek miras kalan 2.5 yaşındaki Çınar’a bakmaya başladı. Bu sırada torunun vasiliğini almak için Göksen Kanal, Adana 1. Sulh Hukuk Mahkemesine ’vasilik’ davası açtı. Ancak Gökhan Çelik’in ailesi de torunlarının vasiliğini almak için dava açtı.


Öte yandan, cinayetten 4 ay geçmesine rağmen ise iddianamenin hazırlanmadığı öğrenildi.



"Bir kızımı toprağa verdiler, bir kızımı da yaşarken öldürdüler"


İhlas Haber Ajansı’na konuşan acılı anne Göksen Kanal, "2 kanadımı da kırdılar" diyerek, "Bu süreç bizim için çok zor geçti. Kızım istemediğimiz bir evlilik yaptı ve sürekli sorunları vardı. Kızım uzaklaştırma alıp buraya geldi. Geldikten 2 hafta sonra eşi gelip öldürdü. Büyük kızımın eşini de öldürdü o cani. 2 kanadımı kırdılar. Bir kızımı toprağa verdiler, bir kızımı da yaşarken öldürdüler" dedi.



"Hiçbir kadın öldürülmesin"


Torununun vasiliği için mücadele edeceğini anlatan Kanal, "Ben vasilik davası açtım. Karşı taraf da vasilik davası açmış. Ben yavrumun yavrusunun bende kalmasını istiyorum. Çocuğa doğduğundan bu yana ben bakıyorum. Onu pedagoga götürüyorum ve sürekli ilgileniyorum. Onun iyi olması için elimden gelen her şeyi yapıyorum. Bir an önce davanın sonuçlanıp vasiliğin bende kalmasını istiyorum. Adalete güveniyorum. Bu olayda 2 anne evlatsız kaldı. Ben kızımı toprağa göndüm. Kızım eşini toprağa gömdü. Torunum hem annesiz hem babasız kaldı. Ben adalet istiyorum. Herkes sesimi duysun. Hiçbir kadın öldürülmesin. Karşı tarafın en ağır cezayı almasını istiyorum" ifadelerini kullandı.



"Hiçbirinin kanı yerde kalmasın"


9 aylık evliyken eşini kaybeden Gözde Akdöker (31) ise adaletin yerini bulmasını istediğini belirterek şunları söyledi:


"Kız kardeşimden miras olarak Çınar kaldı bizde. Çınar’ın bizde kalmasını istiyoruz. Gökhan Çelik’in en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyorum. Hiçbirinin kanının yerde kalmasını istemiyorum. Olay olduğunda 9 aylık evliydik. Adaletin yerini bulacağına inanıyorum."



"Hatice’nin ölümünde ihmal var"


Avukat Tuba Kastal Sertli ise Hatice’nin uzaklaştırma kararı almasına rağmen eşinin beylik tabancasına el konulmadığını anlatarak, "Ben öldürülen Hatice’nin boşanmak için tuttuğu avukattım. Boşanma davasına bakacaktım. Davayı açamadan Hatice vefat etti. Böyle olunca da ailenin avukatı haline geldim. İddianame halen hazırlanmadı. Şu anda biz Hatice’den miras kalan oğlunun vasiliği için başvurduk. Anneannesi, teyzesi ancak öyle teselli bulabiliyorlar. Özellikle biz karşı tarafın şikayetçi olduğunda askeri personel olduğunu, silahı olduğunu belirtmemize rağmen ne polis ne de tedbir kararı veren mahkeme silaha el koymamıştır. Hatice ve eniştesi Murat bu beylik tabancasıyla öldürüldü. Burada ağır bir ihmal var. Yargının bağımsızlığı demek bir karar verirken kimseden etkilenmemesi demek. Bütün şiddete uğrayan kadınlarda bir ihmal varsa üstüne hep birlikte gitmeliyiz. Maalesef koruyamadık, gitti ama bundan sonra yapılması gerekiyorsa yapacağız" diye konuştu.



"Aile Çınar’ın yanında gözyaşı dahi dökmüyor"


Öte yandan Avukat Sertli, Çınar’ın anneanne ve teyzesinin çok güçlü bir duruş sergilediklerini vurgulayarak, "Şu anda vasilik için dava açtık. Anneannesi ve teyzesi Çınar’ın hep yanında. Maddi anlamda sıkıntı yok, sevgi anlamında hiçbir sıkıntı yok. Anneanne ve teyze çocuğun yanında ağlamıyorlar. Tek istekleri var Çınar’ın vatana, millete hayırlı, güçlü ve kadın seven bir çocuk yetiştirmek" dedi.



Kızı ve damadı öldürülen acılı annenin vasilik mücadelesi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir İzmir’de zehirlenmenin olduğu sokakta endişe sürüyor, bazı aileler evlerine yerleşmedi İzmir’in Konak ilçesinde, tahtakurusu sebebiyle bir binada yapılan haşere ilaçlaması, 1 yaşındaki bebeğin ölümüne, bazı vatandaşların da rahatsızlanmasına yol açmıştı. Olayın yaşandığı sokakta boşaltılan binalarda yaşam normale dönerken, bazı ailelerin endişe duymasından dolayı hala evlerine yerleşmediği görüldü. Konak ilçesi Kahramanlar Mahallesi’nde, 12 Kasım Salı günü bir binanın 3. katında tahta kuruları nedeniyle ilaçlama yapılmıştı. Binanın ilaçlanmasının ardından bazı apartman sakinleri rahatsızlanmış ve durum hemen sağlık ekiplerine bildirilmişti. Apartman sakinlerinden 1 yaşındaki erkek bebek A.T.K.’ın ise zehirlenerek hayatını kaybettiği tespit edilmişti. Bazı aileler endişe sebebiyle henüz evlerine yerleşmedi Olayın ardından AFAD Kimyasal Biyolojik Radyolojik Nükleer (KBRN) ekipleri, binada ölçümler yapmıştı. Ölçümlerde, binadaki insan sağlığına zararlı değerlerin yüksek olduğu tespit edilmişti. Bunun üzerine hem aynı apartmanda bulunan vatandaşlar hem de yan apartman sakinleri, tedbir amacıyla ev ve iş yerlerini bir süreliğine boşaltmıştı. Riskin ortadan kalkmasıyla boşaltılan binalar yeniden kullanıma açıldı. Fakat bazı aileler endişe sebebiyle evlerine yerleşmedi. Olayın yaşandığı binada ise bazı dairelerin evlerine geri döndüğü, hayatını kaybeden bebeğin ailesinin ve ilaçlama yapılan dairenin sakinlerinin evlerine henüz yerleşmediği görüldü. Güvenlik amacıyla mahalle girişine çekilen şeritler de kaldırıldı. “Tehlikeli bir ilaç olduğunu herkes biliyordu” Aynı sokakta bulunan otelin çalışanı Mazlum Pınar, “Sabah erken saatlerde ağlama sesi duyduk. Anne ve babanın ağladığını gördük. Zehirleme olduğunu biliyorduk. Daha öncesinde evi ilaçlayan kişiler buraya gelip evin ilaçlanacağını söylediler. Sonrasında ev sahipleri ve alt kattakiler ilaçlanmaması gerektiğini söylediler. Çünkü tehlikeli bir ilaç olduğunu herkes biliyordu. Bu büyük ihtimalle tarım ilacı. Olaydan sonra biz buraları boşalttık. Yan tarafı da boşaltmışlar. O akşam gece 02.00’a kadar kimse içeriye giremedi. Şu anda normal yaşantımıza devam ediyoruz. AFAD yetkilileri tehlikenin olmadığını aktardı” diye konuştu. “Otelde kalmasına izin vermedik” İlaçlama yapılmadan önce evi ilaçlayan kişinin otele geldiğini anlatan Pınar, “‘Otelimizde annesinin kalıp kalamayacağını’ sordu. Bize durumun ne olduğunu söylemedi. Fakat ‘evin acil bir şekilde boşaltılması gerektiğini’ belirtti. Biz de olayın ne olduğunu bilmediğimizden dolayı sorduk, söylemedi. Böcek ilaçlaması olduğunu ifade etti. Biz de tahtakurusu olduğunu düşündük ve otele almadık. Çünkü tahta kurusu, insanın kıyafetinden, eşyalarından geçen bir şey. O yüzden otelde kalmasına izin vermedik” açıklamalarında bulundu. “İhmal olduğunu düşünüyoruz” Mahalle sakinlerinden Esma Uydur da “Çok üzüldük, yıkıldık. Bir buçuk yaşında bir çocuk. İhmal olduğunu düşünüyoruz. Keşke bu kadar olmasaydı. Yardım amaçlı bizde kalabileceklerini söyledik. Allah yardımcıları olsun. Bazı aileler evlerine hala girmedi” diye belirtti. “İlaçlama şirketinin ihmaliydi” Sokakta bulunan bir başka otelin çalışanı Berkan Kılıç, şunları kaydetti: “Ben de olayın yaşandığı gün buradaydım. Bir anda ambulanslar gelince biz de şaşırdık. İlaçlama şirketinin ihmaliydi. Umarım en yakın sürede cezalarını çekerler. Sokağımız Allah’a şükür açıldı. Yaklaşık beş gün kapalı kaldı burası. Bizim için de zordu.”
Ordu Fatsa’da 988 iş yeri ruhsatsız çıktı Ordu’nun Fatsa Belediyesi’nin 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu’na göre ilçede bulunan toplam 988 iş yerinin ruhsatsız olduğu ortaya çıktı. Fatsa Belediyesi’nin 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu’nda açıklanan bazı maddelere göre, kamu idaresi sınırları ve mücavir alan içerisinde iş yeri açma ve çalışma ruhsatı olmaksızın faaliyetlerini yürüten işletmelerin bulunduğu tespit edildiği belirtildi. Ordu Defterdarlığı Fatsa Vergi Dairesi Müdürlüğü 2023 yılsonu verilerine göre, ilçe sınırları içinde 9 bin 750 adet faal işyerinin bulunduğu, bu iş yerlerinden 4 bin 457 tanesinin belediyeden ruhsat alma zorunluluğu bulunmadığına dikkat çekilen raporda, “Kalan 5 bin 293 mükellefin ise belediyeden ruhsat alarak faaliyette bulunmaları gerekirken, 988 iş yerinin ruhsatsız çalışmakta olduğu tespit edilmiştir” denildi. "İdare gelir kaybına uğruyor" Raporda, belediyenin ruhsatsız çalıştığı tespit edilen iş yeri sayısı kadar iş yeri açma izni harcı tahsil edememesi dolayısıyla idarenin gelir kaybına uğradığına da dikkat çekilerek, “Sonuç olarak, belediyenin yetki ve görev alanında aktif olarak faaliyet gösteren ve iş yeri açma ve çalışma ruhsatı almak zorunda olan 988 adet iş yerinin belediyenin zabıta biriminde görevli memurlar aracılığıyla ivedilikle denetiminin yapılarak, mevzuatta belirtilen yaptırımların uygulanması ve/veya ruhsatlandırılmalarının sağlanması ve buna bağlı olarak da iş yeri açma izni harçlarının tahsil edilmesi gerekmektedir” ifadelerine yer verildi.