SAĞLIK - 20 Mart 2025 Perşembe 13:19

Erken yaşta verilen destek Down sendromlu bireyleri topluma kazandırıyor

A
A
A
Erken yaşta verilen destek Down sendromlu bireyleri topluma kazandırıyor

Down sendromunun yaşam boyu süren bir durum olduğunu belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Erkan Yasdıman, "Erken yaşta verilen eğitim, onların hayata daha iyi uyum sağlamalarını sağlar. Aile desteği, özel eğitim programları ve sosyal etkinlikler sayesinde becerilerini geliştirerek bağımsız bir hayat sürebilirler" dedi.


Down sendromunun bir hastalık değil, genetik bir farklılık olduğunu anlatan Medline Adana Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Erkan Yasdıman açıklamalarda bulundu. Dr. Yasdıman, "Toplum, Down sendromu hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığı için bazı önyargılara kapılabiliyor. Oysa ki Down sendromlu bireyler de herkes gibi mutlu bir yaşam sürebilir. Bunun için onlara saygıyla yaklaşmak, toplum içinde eşit fırsatlar sunmak ve destek olmak gerekir" diye konuştu.



Hamilelik sırasında gelişiyor


Dr. Yasdıman, Down sendromunun hamilelik sırasında rastgele oluşan bir durum olduğunu ifade ederek, "Annenin veya babanın yaptığı herhangi bir şeyden kaynaklanmaz ve önlenemez. Her yaştan anne baba, Down sendromlu bir çocuk sahibi olabilir. Ancak annenin yaşı ilerledikçe bu ihtimal artar. 35 ve üstü yaşlarda anne olanların down sendromuna sahip çocuklar dünyaya getirme riski daha fazladır ancak bu durum bir kesinlik oluşturmaz. Down sendromu, beraberinde getirdiği fiziksel özelliklerin yanı sıra hafif veya orta derecede zihinsel geriliğe de yol açan önemli bir durumdur. Günümüzde anne kanından yapılan testler yardımıyla down sendromunu belirleme oranı yüzde 99,8’e ulaşmıştır. Down sendromlu bir bebek doğduğunda ise genellikle fiziksel özellikler yardımıyla tanınabilir. Ancak kesin tanı için kromozom analizi (karyotip testi) yapılır" ifadelerini kullandı.



Belirgin fiziksel özellikleri bulunuyor


Down sendromu ile doğan bebeklerin en belirgin özelliklerinin gözlerinin çekik olması olduğunu kaydeden Yasdıman, "Bunun dışında burun köprüsünün düz olması, el, ayak ve kulakların küçüklüğü, boyunda kısalık, avuç içinde kıvrım ve normal olmayan büyüklükte bir dil yapısı da down sendromunun öne çıkan belirtileri arasında yer alır. Unutulmamalıdır ki Down sendromlu çocuklar hasta değildir. Sadece yaşıtlarından bazı farklılıklar gösterirler. Bununla beraber Down sendromlu bebeklerin çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanın koordine ettiği bir rutin içerisinde nörolog, kardiyolog ve endokrin uzmanlarınca belirli aralıklarla düzenli olarak takip edilmesi gerekebilir" şeklinde konuştu.



El attıkları işlerde başarılı olabilirler


Down sendromlu bireylerin zihinsel gelişiminin yaşıtlarına göre biraz daha yavaş olabileceğinin altını çizen Yasdıman, "Ancak bu, öğrenemeyecekleri anlamına gelmez. Her Down sendromlu birey birbirinden farklıdır, hepsinin kendine has özellikleri ve yetenekleri vardır. Doğru eğitim ve destekle birçok şeyi öğrenebilir, bağımsız bir yaşam sürdürebilirler. Bazıları üniversiteye gider, sporla ilgilenir, sanat yapar veya bir iş yerinde çalışabilirler. Down sendromlu bireyler sevgi dolu, neşeli ve arkadaş canlısı olurlar. Erken yaşta verilen eğitim, onların hayata daha iyi uyum sağlamalarını sağlar. Aile desteği, özel eğitim programları ve sosyal etkinlikler sayesinde becerilerini geliştirerek bağımsız bir hayat sürebilirler. Down sendromu yaşam boyu süren bir durumdur. Önemli olan, onları anlamak, desteklemek ve toplumda hak ettikleri yeri almaları için imkan oluşturmaktır. Sevgi ve anlayışla yaklaşıldığında, Down sendromlu bireylerin de hayatı dolu dolu yaşadığı unutulmamalıdır" diyerek sözlerini tamamladı.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Rize Rizeli boğa sahiplerine güreşler için Aydın’dan nalbant desteği Boğa Güreşleri’ne hazırlık için Rize’ye Aydın’dan gelen nalbantlar bağılara nal çakma işlemini sürdürüyor. Rize’nin Çamlıhemşin ilçesine bağlı Galer Düzü yaylasında her yıl geleneksel olarak düzenlenen boğa güreşleri, bölgede büyük bir rekabet oluşturmuş durumda. Yerli ve yabancı turistlerin de yoğun bir izleyici kitlesi oluşturduğu boğa güreşleri için yarışmacıların da bir takım hazırlıkları oluyor. Bunlardan en önemlisi ise boğaların nallanması. Bu iş için profesyonel yardım isteyen Çamlıhemşinli boğacılar Aydın’dan nalbant çağırarak boğalarını nallattırıyorlar. Bu yöntemle boğaların gezerken ve antrenman yaparken ayaklarının aşınmasının önüne geçiliyor. Tırnak bakımları da gerçekleştirilen boğalar güreşlere hazırlanmak için antrenmanlara başlıyor. "Aydın’dan nalbant çağırdık. Yılda iki kere Çamlıhemşin’e geliyorlar" Boğalarını güreşlere en iyi şekilde hazırlamak için gerekli olan her şeyi yaptıklarını ifade eden boğa sahibi Resul Kus, "Nallama işlemini profesyonelce yaptırmak için Aydın’dan nalbant çağırdık. Yılda iki kere Çamlıhemşin’e geliyorlar. Boğaların Ayaklarının törpülenip nallanmasının hayvanların canını yakmadığını aksine boğayı rahatlatırken işlem ölü dokuların temizlenmesi aşamasıdır. Çaktığımız nallar da spor aşamasında hayvanı, taş, çivi, cam gibi maddelerden koruyor. Çocuğun tırnağı kesilirken ne kadar acı çekiyorsa o kadar acıyordur. Yoksa bu kadar uslu durmaz" dedi. "Nal çakınca boğanın güveni yerine geliyor" Aydın’dan boğalara nal çakmak için Çamlıhemşin’e geldiklerini ifade eden 37 yıllık nalbant Turgut Aydın ise, "Çamlıhemşin’de talep olduğundan boğalara nal çakmak için geliyoruz. Boğacılarımıza yardımcı olmaya çalışıyoruz. Atlar, boğalar, tosunlar nalsız olmaz. Bunlar gezdiği zaman ayak yıpranma aşamasına geçiyor. Yıprandığı zamanda yürüyemez hale geliyor. O yüzden bizde nal çakıyoruz. Kendine güveni yerine geliyor, gezmesi daha rahat oluyor. Tırnak uzunsa tırnağını kesiyoruz. Ona göre nalını çakıyoruz ayağına. Yarım saat falan sürüyor bu işlem. Eski nal olduğu zaman tırnak uzama yapıyor. O tırnak uzadığı zaman çürük tarafını alıyoruz, tekrar yeni nalı çakıyoruz" ifadelerini kullandı.