SAĞLIK - 07 Kasım 2024 Perşembe 12:54

Bahar yorgunluğu ile karıştırılan 6 hastalık

A
A
A
Bahar yorgunluğu ile karıştırılan 6 hastalık

Bazen basit gibi görünen şikâyetlerin altında önemli hastalıkların yatabildiğini ve bunun özellikle mevsim geçişlerinde bahar yorgunluğu ile karıştırılarak ihmal edilmesinin ciddi sonuçlar doğurabildiğini söyleyen Medline Adana Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Aktaş, ”Eğer bireyin bahar yorgunluğu yakınmaları 1 ayı aşmış ise bunun altında yatan sebeplerin dikkatlice araştırılması gerekir” dedi.


Güneşli havaların azalarak gökyüzünün gri tonlara bürünmesi, git gide uzayan geceler, kısalan gündüzler ve havaların serinleyerek yağışların başlaması ile beraber sonbaharın kendini iyiden iyiye hissettirdiği şu günlerde birçok insan bahar yorgunluğundan muzdarip olduğunu düşünüyor. Ancak bazen kimi hastalıklar bahar yorgunluğu ile karıştırılabiliyor. Bu konuda açıklama yapan Doç. Dr. Aktaş, bahar yorgunluğu ile karıştırılan hastalıkları şöyle açıkladı:


"Anemi ya da halk arasında bilinen ismi ile kansızlık, vücutta organ ve dokulara yeterli düzeyde oksijen taşımak için gerekli miktarda sağlıklı kırmızı kan hücresi bulunmaması olarak tanımlanır. Yorgunluk, enerji kaybı, halsizlik, ciltte solgunluk gibi kansızlık belirtileri, vücut dokularına yeterince oksijen götürülememesi sonucunda gelişir. Bu belirtiler bahar yorgunluğu ile karıştırılabildiğinden ihmal edilmemelidir. Aksi durumda vücutta ağrılara, duygu durum bozukluklarına, unutkanlığa, el ve ayaklarda da uyuşmalara sebep olur.


Tiroid, nefes borusu üzerinde yer alan, 15-20 gram ağırlığında 2 ana loptan oluşan ve hormon üreten bezlerdir. Sağlıklı çalışamadığında bireylerde bazı fiziksel ve duygusal belirtiler ortaya çıkar. Bunlar arasında yer alan sıcak basması, yorgunluk ve halsizlik hissi bahar yorgunluğu ile sıkça karıştırılabilen benzer belirtilerdir. Ancak ihmal edilen tiroid sorunu ilerde kalp hastalıkları, kemik erimesi, adet düzensizliği ve kısırlığa yol açabilir.


Yazın aldığınız birkaç kilo fazlayı vermek isteseniz bile tam tersine yavaş yavaş kilo almanız bahar yorgunluğunun verdiği tembellik hissi veya havaların spor yapmanızı engellemesinden olmayabilir. Bununla birlikte canınız geçmişe göre daha çok şekerli gıdalar çekiyor ise insülin direncinizi kontrol ettirmek için bir doktora görünmenizin zamanı gelmiş olabilir. Çünkü zamanında fark edilmeyen insülin direnci tedavi edilmediğinde başta diyabet olma üzere kanser, obezite, tansiyon ve felç gibi pek çok ciddi hastalığa davetiye çıkartır.


Vitaminler vücudumuzun sağlıklı ve dengeli bir şekilde çalışmasını destekleyen önemli besin öğeleri olduğundan eksiklikleri ciddi sağlık sorunlarına kapı aralayabilir. Eksik olmaları veya yetersiz alınmaları durumunda fiziksel ve zihinsel yorgunluk, kemik ağrıları ve saç dökülmesi görülür. Bazen göz ardı edilebilen veya başka sağlık sorunlarıyla ilişkilendirilebilen bu belirtilerin farkında olmak ve gereken tedaviyi zaman yitirmeden almak yaşam kalitesini artırmak açısından önemlidir. Ancak özellikle takviye olarak alınacak vitaminlerin doktor kontrolü altında olması gerekir.


Sonbahar aylarında sıkça rastlanan ‘mevsimsel alerjik rinit’, doğada bulunan alerjen maddelere karşı burun mukozasının verdiği alerjik reaksiyon olarak ortaya çıkar. Hastalık kendini sık hapşırma, burun akıntısı, burun tıkanıklığı, kaşıntı yakınmaları ile gösterir ve ataklar şeklinde gelişir. Ancak alerji kişide bahar yorgunluğuna benzer bir tablo ortaya çıkararak halsizlik ve isteksizliğe de sebep olabilir. Hastanın alerjik reaksiyon verdiği maddelerin tespit edilmesi alınacak önlemleri ve uygulanacak tedaviyi belirlemeye yardımcı olur.


Sonbahar kimi zaman yorgunluk ve depresyonla birlikte gelebilir. Hatta yorgunluk sandığınız depresyon da olabilir. Güneşli havaların azalması ve gökyüzünün gri tonlarla kaplanması, uzayan geceler, kısalan gündüzler, açık havada daha az vakit geçirilmesi insanlarda hem fizyolojik hem de psikolojik değişimlere yol açar. Tembellik, iştahsızlık, yorgunluk, umutsuzluk, değersiz hissetme gibi belirtilerin 1 aydan daha uzun sürmesi halinde bunun bir depresyon işareti olabileceği göz önünde bulundurularak ilgili uzmana danışmakta fayda bulunur."


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Malatya Malatya Büyükşehir Belediyesi kar mesaisine devam ediyor Karla mücadele çalışmalarına devam eden Malatya Büyükşehir Belediyesi, kapalı 45 mahalle yolunda çalışmalarını sürdürüyor. Malatya Büyükşehir Belediyesi 24 Kasım 2024 Pazar günü Malatya’yı etkisi altına alan kar yağışı dolayısıyla çeşitli tedbirler alarak, karla mücadele çalışmalarını titizlikle yürütüyor. Karla mücadele çalışmaları kapsamında şehrin dört bir yanında yol açma, kar küreme ve tuzlama çalışmaları gerçekleştiren Büyükşehir Belediyesi, 269 araç ve 1046 personel ile çalışmalarına devam ediyor. 26 Kasım 2024 (bugün) itibariyle Malatya’da yoğun kar yağışı ve tipi nedeniyle ulaşıma kapanan mahalle yollarının 337’si, Büyükşehir Belediyesi ekiplerinin yoğun çalışmaları sonucunda tekrardan ulaşıma açıldı. Kar yağışından dolayı kapalı olan 45 kırsal mahallede ise yol açma çalışmaları devam ediyor. Büyükşehir Belediyesi özellikle ilçelerde ve yüksek kesimlerde etkili olan kar yağışlarında vatandaşların mağdur olmamaları için 7/24 esasına göre çalışmalarını sürdürüyor. Büyükşehir Belediyesi ekipleri tarafından Battalgazi (kırsal), Doğanşehir, Doğanyol, Kale, Pütürge, Yeşilyurt (kırsal) ilçelerinde tüm yollar ulaşıma açılırken, Akçadağ’ın 77 mahallesinin 71’i, Arapgir’in 63 mahallesinin 59’u, Arguvan’ın 49 mahallesinin 41’i, Darende’nin 67 mahallesinin 60’ı, Hekimhan’ın 65 mahallesinin 54’ü, Kuluncak’ın 28 mahallesinin 20’si, Yazıhan’ın 33 mahallesinin 32’sinde de yollar ulaşıma açıldı. Öte yandan kar yağışının devam ettiği Pütürge ilçesinde açılan yolların tekrar kapanmaması için gün içerisinde birçok defa yol açma ve tuzlama çalışması yapan ekipler, karla mücadele çalışmalarına devam ediyor.
Antalya Akdeniz Üniversitesi’nde "Diziler Şiddeti Körüklüyor Mu?" paneli Akdeniz Üniversitesi’nde düzenlenen “Diziler Şiddeti Körüklüyor Mu?” başlıklı panelde, kadına yönelik şiddetin medyadaki temsilleri ve toplumsal etkileri üzerine önemli değerlendirmelerde bulunuldu. Akdeniz Üniversitesi, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında panel gerçekleştirdi. “Diziler Şiddeti Körüklüyor Mu?” başlıklı panel, Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Konferans Salonu’nda düzenlendi. Uzmanlar kadına şiddeti ele aldı Moderatörlüğünü Kadın Çalışmaları ve Toplumsal Cinsiyet (KATCAM) Müdürü Doç. Dr. İlkay Kutlar’ın üstlendiği panelde, akademisyenler ve uzmanlar kadına yönelik şiddetin medyadaki temsilleri ve toplumsal etkileri üzerine önemli değerlendirmelerde bulundu. Panelde, İletişim Fakültesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Sibel Karaduman, televizyon dizilerindeki toplumsal cinsiyet temsillerini ele alırken, Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği (TÜKD) Antalya Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Fulya Sarvan, yerli dizilerin toplumsal cinsiyet ve şiddet karnesini değerlendirdi. Oyuncu ve yönetmen Mehmet Çirik ise sanatın şiddetle mücadeledeki rolünü vurguladı. Psikolog Ezgi Özer de yaptığı konuşmada şiddetin toplum ve öğrenme süreçlerine etkisini açıkladı. Azra Gülendam Haytaoğlu unutulmadı Panelin moderatörlüğünü gerçekleştiren Akdeniz Üniversitesi KATCAM Müdürü Doç. Dr. İlkay Kutlar, “Bugün, kadına yönelik şiddete karşı uluslararası mücadele günü. Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi’ne her geldiğimde aklıma Azra Gülendam Haytaoğlu geliyor. Öğrencimiz gencecik yaşında, hayattan koparılmıştı. Türkiye’de maalesef dört kadından üçü hayatının bir döneminde şiddete maruz kalıyor. Biz şiddet dediğimiz zaman illaki akıllara fiziksel şiddet gelmesin. Görünür olduğu için fiziksel şiddet konuşuyoruz ama kadınlar sadece fiziksel şiddete değil, bunun yanında psikolojik, ekonomik ve cinsel şiddete de maruz kalıyor. Şiddeti önlemek için toplumun en temel yapı taşı ailede anne ve baba, çocuklar aile içinde sevgi ve saygıyı, eşitliği, adaleti, vicdan ve hoşgörüyü görmeli ve öğrenmeli, çocuklarına çok iyi rol model olmalı, okulda da bu bilgiler değerler eğitimi ile pekiştirilmelidir. Şiddeti belki de bu şekilde önleyebiliriz. Hepimizin dileği sadece kadına değil, dünyanın hiçbir yerinde hiçbir canlıya şiddetin uygulanmadığı güzel yarınlara ulaşmaktır. Bunun için de devlet kurumlarına, sivil toplum kuruluşlarına, medyaya kısacası kadın erkek herkese görevler düşmektedir” dedi. Televizyon dizilerinde toplumsal cinsiyet İletişim Fakültesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Sibel Karaduman ise sunumunda, “Toplumsal cinsiyet temsilleri, dizilerde, televizyonda, medyada, temel içeriğimizin konusu. Bütün bu toplumsal yapı içerisinde oluşan ve üretilen cinsiyet rolleri aslında baktığımız zaman kültürel normlar ve değerler sistemi içerisinde bir takım toplumsal dinamikler ile nesilden nesle aktarılıyor. Bu hâkim egemen yapı içerisinde kadının ve erkeğin rolleri tabi ki kimlik oluşturmada çok önemli bir yer kaplıyor ve bu ataerkil değerler sisteminin yaygın olduğu toplumlarda da toplumsal yaşam alanı belli bir şekilde kadın ve erkek rolleri üzerinden kuruluyor” diye konuştu. Kadına şiddet konulu afiş çalışmaları Etkinlik kapsamında ayrıca, Muratpaşa BİLSEM öğrencilerinin kadına şiddet konulu afiş çalışmaları sergilendi. Sergi, öğrencilerin şiddete karşı farkındalık sağlamaya yönelik anlamlı mesajlarını yansıttı. Özellikle, “Kızınızın Mesleği Dayak Yiyici Olmasın Dikkat!” sloganını içeren afiş çalışması, katılımcılar arasında büyük ilgi uyandırdı. Sergiyi ziyaret edenler, gençlerin bu tür sosyal sorunlara duyarlı yaklaşımlarının gelecekte toplumsal dönüşüm açısından umut verici olduğunu belirtti.