SPOR - 11 Kasım 2024 Pazartesi 15:15

Filyos Ateş Spor takımında antrenör istifa etti

A
A
A
Filyos Ateş Spor takımında antrenör istifa etti

Sen Zonguldak Süper Amatör Lig takımlarından olan Filyos Ateş Spor Kulübü’nun teknik hocalığını yapan Taner Çalova takımdan ayrıldığını ve istifa ettiğini duyurdu.


Teknik hoca Çalova sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımında; "2 yıldır büyük bir heyecanla ve özveriyle çalıştığım Filyos Ateş Spor’daki antrenörlük görevimden bugün itibariyle ayrılmış bulunmaktayım. Bugüne kadar beraber çalıştığım yönetime, futbolcu arkadaşlarıma ve büyük Filyos taraftarına canı gönülden teşekkür ederim. Filyos Ateş Spor’a bundan sonraki süreçte başarılar dilerim" ifadelerine yer verdi.



Filyos Ateş Spor takımında antrenör istifa etti

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Samsun Büyükşehir Belediyesi’nin 2025 yılı bütçesi 18 milyar TL Samsun Büyükşehir Belediyesi’nin (SBB) 2025 mali yılı bütçesi 18 milyar TL olarak açıklandı. SBB Kasım Ayı Komisyon Toplantısı, Meclis Başkanvekili Nihat Soğuk başkanlığında Meclis Toplantı Salonu’nda yapıldı. İlk meclis toplantısında gündeme alınan 33 maddenin görüşüldüğü komisyonda SBB’nin 2025 yılı bütçesi ve performans programı da değerlendirildi. SBB Mali Hizmetler Dairesi Başkanı Mehmet Emrah Binici, 2025 mali yılı bütçesinin 18 milyar TL olarak belirlendiğini açıkladı. “2025 mali yılı bütçesi, 18 milyar lira” Yeni yılda Samsun Büyükşehir Belediye bütçesinin gelir ve gider denk bütçe olarak 18 milyar TL olacağını ifade eden Binici, “2025 mali yılı bütçesini 18 milyar TL olarak belirledik. Denk bir bütçe yaptık. Bütçenin yüzde 40’ını geçen bir oranını yatırıma ayırdık. Gelir açısından ise yaklaşık olarak yüzde 35’inde öz gelirlerimizi hedef koyduk. Euro bazında eskiden 125 milyon euro kredi çekilmiş 4 ayrı bankadan. Kur o zamanlar 2 TL’ymiş. Faiz oranı da yüzde 1-2 civarındaki düşük faizler. Tabloda görülen 60 milyon TL ise biz bu kredileri ödeyemediğimiz için Maliye ve Hazine Bakanlığı’na yapılandırıyoruz. Kredi taksitlerine bu nedenle ekstra bir daha faiz veriyoruz bu 60 milyon TL faiz de oradan gelmektedir” dedi. CHP ve İYİ Parti meclis üyeleri, belediyenin bütçesinin yüzde 13’lük bölümünün faiz ve borç ödemelerinde kullanılacağı, özellikle önceki yıllarda döviz olarak kullanılan kredilerin kur farkı ve faizlerinin belediyeyi zor duruma soktuğunu belirtti. 2 milyar TL’lik borcun ödenecek olmasından ise memnuniyet duyduklarını sözlerine eklediler. Borç tartışmalarının üzerine söz alan Meclis Başkanvekili Nihat Soğuk ise, “Borçlar, şehrin öncelikleri için yapıldıysa bunu borç olarak nitelendirmek doğru değil. Önemli olan 1 milyon 380 bin nüfuslu Samsun’da Büyükşehir Belediyesi’nin hizmet alanını göz önünde bulundurursak katı atık, atık su, hafif raylı sitem ve bunun gibi birçok alanda vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını sağlıklı bir şekilde görmek. Bunların ivedilikle yapılarak hizmete sunulmuş olması belediyeler açısından kaçınılmaz bir görevdir. Nüfusa oranla büyükşehir belediyelerine baktığımızda örnek olarak Antalya, Kayseri gibi büyükşehirlerin nüfus ile oranına baktığınızda şehrimizde yapılmış olan altyapılar gibi bu şehirlerde de yapıldığını görmekteyiz. Borç almadan yapmak belki en doğru olandır ama vatandaşın hizmet beklediği öncelikli ve ivedilikli alanlardaki hizmetleri geri bırakamayız. Hangi parti olursa olsun. Önemli olan başkanlık sorumluluğu ve görevi içerisinde bulunan şahsın bunları öncelikli ve ivedilikli hale getirmesi kaçınılmazdır. Bir borç alınıyorsa tabii ki devletin işleyişi içerisindeki faiz yükü varsa bunu da ödemek doğal ve kaçınılmaz bir durumdur. Şehrimizde yeni dönemle ilgili devlette de devamlılık esas olduğuna göre geriden gelen borç varsa bunu ödemek yükümlülüğümüzü yerine getirmek mecburiyettir. Faiz ödemeden, öz kaynaklarımızla, kendi bütçemizle oluşturduğumuz maddi gelirlerimizle beraber ihtiyaç duyulan yeni yatırımlara hizmet anlamında seferber olmak kaçınılmaz bir durum. Hem geçmişten devam eden, şehrimize hizmet üretilen, katma değer üreten ve borçlandığımızda da karşılığı olan bu işler hepimiz tarafından da malumdur. Bir önceki dönemden Mustafa Demir, döneminden de bahsedecek olursak o zaman şu anki İYİ Parti ve CHP grup başkanvekilleri meclis üyeleriydi. Birçok araç aldık, ihtiyaç duyulan envanter aldık. O zaman da bu kararları hep ‘oy birliği’ ile aldık. İyi ki almışız, yapmışız. Bugün birçok şehirde olmayan bir araç parkına kavuştuk. O gün aldığımız bir aracın değeri bugün 5 kat arttı. Demek ki doğru bir iş yapılmış” diye konuştu. Komisyonlarda görüşülen maddeler, yapılacak meclis toplantısında ele alınacak.
Antalya HAK-İŞ Başkanı Arslan: “Tartışılması gereken asgari ücretin ne olacağı değil, asgari ücretin nasıl oluşturulacağıdır” HAK-İŞ ve HİZMET-İŞ Sendikası Genel Başkanı Mahmut Arslan, "Aslında tartışılması gereken konu asgari ücretin nasıl belirleneceğidir. Nasıl belirleneceğinin yolu da asgari ücret komisyonundan geçiyor. Daha çok katılımcı, daha fazla kapsayıcı ve daha geniş kitleleri içine alan bir model ortaya çıkarabilirsek, asgari ücret tespiti yapıldığı zaman toplumun geniş kesiminin ’evet, bu bizim için’ dediği bir noktaya gelebiliriz" dedi. HAK-İŞ ve HİZMET-İŞ Sendikası Genel Başkanı Mahmut Arslan, Manavgat Kızılağaç Turizm Bölgesinde düzenlenen genişletilmiş başkanlar kurulu toplantısında açıklamalarda bulundu. İstiklal Marşı’nın okunması ve Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan toplantının açılışında konuşan Mahmut Arslan, başta DEM Partisi olmak üzere ana muhalefet ve muhalefet partilerine mensup belediyelerde çalışan belediye işçilerinin sendikaya üye oldukları için işten çıkarılmaları, sürgün edilmeleri ve tehdit edilmeleri gibi olaylarla karşı karşıya kaldıklarını ve bu durumun kabul edilemez olduğunu vurguladı. Sendikanın bu haksızlıklara karşı mücadelesini sürdüreceğini ve işten çıkarılanların haklarını alıncaya kadar mücadelesinin sürdüreceğini söyledi. “Bütün emekçileri sendikal mücadeleyle buluşturmamız gerekiyor” Hükümetten en önemli taleplerinden bir tanesinin örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılması olduğuna dikkat çeken Arslan, "Örgütlenmenin önündeki engellerin kalkmasıyla beraber sendikalaşmanın önündeki engellerin kaldırılması. Biz hizmet sendikası olarak ülkemizin çalışma hayatının yaşadığı zorlukların farkındayız. Bu zorlukların çözümü için de önümüzde çözümler koyuyoruz. Bunun ötesinde de örgütsüz olan iş yerlerini örgütleme konusunda ciddi bir çalışma yapmaktayız. Geçmişte konut kapıcılarını daha sonra taşeron şirket işçilerini şimdi de ev işçilerini daha sonra da kağıt toplayıcıları ve mevsimlik tarım işçileri dahil olmak üzere toplumdaki dezavantajlı ve örgütlülüğün önünde engel olan bütün emekçileri sendikal mücadeleyle buluşturmamız gerekiyor. TÜİK’in rakamlarına göre bir buçuk milyon ev işçisinin örgütlenme mücadelesi de bize düştü. Sendikamızın bu konuda almış olduğu kararlar ortaya koymuş olduğumuz hedefler doğrultusunda ev işçilerinde hem çalışma hayatı bir parçası iş kanunu kapsamına alıp hem de sosyal güvenlik haklarının güvence altına alındığı yeni bir düzenlemeyi yapmak ve onları da sendikalarla buluşturmak üzere büyük bir çaba sarf ediyoruz. HAK-İŞ olarak Türkiye’deki bütün dezavantajlı grupların bütün mağdur ve mazlumları kucaklamak ve onların sorunlarına çözüm bulmak bizim boynumuzun borcu. Çünkü konfederasyonumuzun 2011 yılında aldığı karar bize bu sorumluluğumuzu bir kez daha hatırlatıyor. Bölgemizin, küremizin ve ülkemizin bütün mağdur ve mazlumlarına HAK-İŞ olarak borcumuz var. Bölgemizin küremizin ve ülkemizin bütün mağdurları HAK-İŞ’ten alacaktır” dedi. "Çözüm önerilerimizi ortaya koyduk" Konfederasyonlarının gerçekleştirmiş olduğu HAK-İŞ Akademi’nin ilk yaptığı faaliyetlerden bir tanesinin vergiyle ilgili düzenleme olduğunu belirten Mahmut Arslan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Biz vergi konusunu müstakil olarak değerlendirmedik. Verginin bir bütün olarak özellikle gelir dağılımı adaletsizliğini de içine alan ve bu konuda gelir dağılımının adaletsizliğinin sonuçlarının da değerlendirildiği güzel, geniş kapsamlı bir çalışmayı gerçekleştirmiş olduk. Bu çalışmamız kamuoyuyla paylaşıldı. Vergi dilimleri konusunda gerçekten haksız ve adaletsiz bir durumla karşı karşıyayız. Ne yazık ki zor şartlarda çalışan, ciddi şekilde ekonomik sıkıntıyla muhatap olmuş yüksek enflasyonun kendisine yüklediği ağır sorumluluklarla mücadele ederken bir de vergiden dolayı böyle bir mağduriyetin yaşanmış olması hakikaten hepimiz için kabul edilemez. Bu sorunun ortadan kaldırılması için çözüm önerilerimizi ortaya koyduk. Dünyanın gelişmiş ülkelerinde olduğu gibi, aile sorumluluklarına göre, çocuk sayısına göre, bekar, evli olması kaç çocuğu var gibi düzenlemelere göre vergi sisteminde değişiklikler yapılmalı, yapılmaktadır. Biz de bu noktada bir düzenlemenin yapılmasını ihtiyaç olarak ve önemli olarak talep ediyoruz. İkincisi, işverenlerimiz pek çok harcamalarını vergiden düşmektedir. Bizim için de çalışanlar için de başta enerji fiyatları, kiralar, kiralarla birlikte diğer temel tüketim harcamalarımızın, eğitim, sağlık harcamalarımızın mutlaka vergiden düşülerek bir düzenleme yapılmasını ısrarla ivedilikle talep etmekteyiz. Üçüncüsü ise, verginin adil toplanması da sorunlarımızı çözmeye yetmiyor. Çünkü toplanan vergilerin nereye nasıl kullanıldığı da önemlidir. Biz gerçekten Türkiye’deki gelirlerin, milli gelirin büyümenin bize sağlamış olduğu büyüme rakamlarına baktığınız zaman Türkiye büyüyor. 2023 yılında baktığınızda 10 bin dolardan 13 bin dolara çıktı milli gelirimiz. Peki bu büyümeden kim faydalanıyor? Bu büyümeye rağmen çalışanların milli gelirden aldığı pay ne yazık ki azalmaya devam ediyor. O zaman ortada bir sorun var. OECD’nin rakamlarını sayın bakanla paylaştık. Bu rakamlara baktığımız zaman OECD ülkesi yaklaşık elli beş ülkenin gelir dağılımı bozukluğu anlamında kötü dördüncü ülkesiyiz.” "İlk düğmeyi yanlış iliklerseniz hep yanlış olarak gider" ’Asgari ücret şu kadar olmalıdır’ tartışmalarının Türkiye’de rahatsızlık verir bir boyuta ulaştığını söyleyen Arslan, “Aslında tartışılması gereken asgari ücretin ne olacağı değil asgari ücretin nasıl oluşturulacağıdır. Bugünkü asgari ücret tespit konusunun yapısında siz ne derseniz deyin sağlıklı bir asgari ücret çıkmıyor. Çünkü yapıda sorun. İlk düğmeyi yanlış iliklerseniz hep yanlış olarak gider. 1970’li yılların mevzuatıyla oluşturulmuş asgari ücret tespit komisyonuna kimse dokunmuyor. HAK-İŞ’in dışında kimse tartışmıyor. Çünkü bu yanlışlıktan beslenenler var. Bu yanlışlıktan istifade edenler var. O zaman bu sistemin devam etmesini isteyenlerle istemeyenler arasında bir yeni bir yol ayrımındayız. HAK-İŞ olarak teşkilatımızı da rakam tartışmama konusunda uyarıyorum. Bu bizi esas tartışılması gereken konudan uzaklaştırıyor. Aslında tartışılması gereken konu asgari ücretin nasıl belirleneceğidir. Nasıl belirleneceğinin yolu da asgari ücret komisyonundan geçiyor. Bu komisyon yapısı sakat. Sadece bir konfederasyonun orada temsil edildiği ve bu konfederasyonda üye sayısının toplam işçi sayısının yüzde onuna bile tekabül etmediği bir yerde nasıl asgari ücret tespit komisyonundan sağlıklı bir sonuç beklersiniz. Daha çok katılımcı, daha fazla kapsayıcı ve daha geniş kitleleri içine alan bir model ortaya çıkarabilirsek asgari ücret tespiti yapıldığı zaman toplumun geniş kesiminin evet bu bizim için dediği bir noktaya gelebiliriz. Aksi halde bugünkü asgari ücret tespit konusunu mevzuatıyla tartışılır, bir ay süreyle maalesef bir komedi izliyoruz” dedi. EYT ve kıdem tazminatı tartışmaları EYT konusunda kendilerinin suçlandığına dikkat çeken Arslan, "Efendim EYT’yi çıkartarak Türkiye’ye kötülük ettiniz. Peki 99 yılında EYT mağduriyetlerini oluşturacak yapıyı yapanlardan niye hesap sormuyorsunuz? O gün sisteme beş yıldır, on yıldır sistemde olan insanların emeklilik sistemini yeniden değiştireceksiniz. Sonra insanlar primlerini ödeyecekler. Primlerini ödedikten sonra emekli olmak isteyecekler. Yaş sınırı koyacaksınız. Şu anda emeklilikle ilgili EYT’yi özellikle genç işçilerden dolayı Sosyal Güvenlik Kurumu’nun zarar ettiğini, mağdur olduğunu söylüyorlar, külliyen yalan. Sosyal Güvenlik Kurumunun temel sorunları kayıt dışı istihdam ve kamudan tahsil edilemeyen alacaklardır” diye konuştu. Kıdem tazminatı konusuna değinen Arslan, “2024 yılı sonuna kadar emekliliği hak edenler emeklilik talebinde bulunurlarsa yeni kıdem tazminatı tavan üzerinden de maaşları kıdem tazminatını alacakları için bir avantaj elde edecekler. Peki 2024 yılında emeklilik hakkı elde edemeyenler 2025 ve daha sonra edecekleri için ciddi bir mağduriyet söz konusu. Hadi emekliliği hak edenlerin emekli olup olmama tercihleri var ama emekliliği hak etmeyenler için ciddi bir mağduriyet. Bu mağduriyetlerin de eğer emeklilik sisteminden çekilmediği sürece yaklaşık 8-10 yıl arasında o maaşları ancak yakalayabileceği bir gerçekle karşı karşıyayız. Dolayısıyla buradan emeklilik sistemiyle ilgili bu mağduriyetin giderilmesi konusunda acilen bir yasal düzenlemeye ihtiyaç var. Bizim bu konuda da bir önerimiz var. Biz diyoruz ki 2025’te dahil eğer böyle bir emeklilik olacaksa 2024 yılı esasları yani 2023 yılı enflasyonunun esas alınacağı bir düzenlemeyi bir hesaplamayı 2025’te de yapalım istiyoruz” ifadelerine yer verdi.
Samsun Samsun Büyükşehir Belediyesi’nin 2025 yılı bütçesi 18 milyar TL Samsun Büyükşehir Belediyesi (SBB) komisyon toplantısında, 2025 mali yılı bütçesinin 18 milyar TL ve denk bütçe olarak belirlendiği açıklandı. SBB Kasım Ayı Komisyon Toplantısı, Meclis Başkanvekili Nihat Soğuk başkanlığında Meclis Toplantı Salonu’nda yapıldı. İlk meclis toplantısında gündeme alınan 33 maddenin görüşüldüğü komisyonda SBB’nin 2025 yılı bütçesi ve performans programı da değerlendirildi. SBB Mali Hizmetler Dairesi Başkanı Mehmet Emrah Binici, 2025 mali yılı bütçesinin 18 milyar TL olarak belirlendiğini söyledi. “2025 Mali Yılı bütçesi, 18 milyar TL” Yeni yılda Samsun Büyükşehir Belediye bütçesinin gelir ve gider denk bütçe olarak 18 milyar TL olacağını ifade eden Mehmet Emrah Binici, “2025 mali yılı bütçesini 18 milyar TL olarak belirledik. Denk bir bütçe yaptık. Bütçenin yüzde 40’ını geçen bir oranını yatırıma ayırdık. Gelir açısından ise yaklaşık olarak yüzde 35’inde öz gelirlerimizi hedef koyduk. Euro bazında eskiden 125 milyon euro kredi çekilmiş. 4 ayrı bankadan. Kur o zamanlar 2 TL’ymiş. Faiz oranı da yüzde 1-2 civarındaki düşük faizler. Tabloda görülen 60 milyon TL ise biz bu kredileri ödeyemediğimiz için Maliye ve Hazine Bakanlığı’na yapılandırıyoruz. Kredi taksitlerine bu nedenle ekstra bir daha faiz veriyoruz. Bu 60 milyon TL faiz de oradan gelmektedir” dedi. CHP ve İYİ Parti grupları, bütçe ve performans programı hakkında belediyenin bütçesinin yüzde 13’lük bölümünün faiz ve borç ödemelerinde kullanılacağı, özellikle önceki yıllarda döviz olarak kullanılan kredilerin kur farkı ve faizlerinin belediyeyi zor duruma soktuğu görüşlerini kaydettiler. 2 milyar TL’lik borcun ödenecek olmasından ise memnuniyet duyduklarını sözlerine eklediler. Borç tartışmalarının üzerine söz alan Meclis Başkanvekili Nihat Soğuk ise, “Borçlar, şehrin öncelikleri için yapıldıysa bunu borç olarak nitelendirmek doğru değil. Önemli olan 1 milyon 380 bin nüfuslu Samsun’da Büyükşehir Belediyesi’nin hizmet alanını göz önünde bulundurursak katı atık, atık su, hafif raylı sitem ve bunun gibi birçok alanda vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını sağlıklı bir şekilde görmek. Bunların ivedilikle yapılarak hizmete sunulmuş olması belediyeler açısından kaçınılmaz bir görevdir. Nüfusa oranla büyükşehir belediyelerine baktığımızda örnek olarak Antalya, Kayseri gibi büyükşehirlerin nüfus ile oranına baktığınızda şehrimizde yapılmış olan altyapılar gibi bu şehirlerde de yapıldığını görmekteyiz. Borç almadan yapmak belki en doğru olandır ama vatandaşın hizmet beklediği öncelikli ve ivedilikli alanlardaki hizmetleri geri bırakamayız. Hangi parti olursa olsun. Önemli olan başkanlık sorumluluğu ve görevi içerisinde bulunan şahsın bunları öncelikli ve ivedilikli hale getirmesi kaçınılmazdır. Bir borç alınıyorsa tabii ki devletin işleyişi içerisindeki faiz yükü varsa bunu da ödemek doğal ve kaçınılmaz bir durumdur. Şehrimizde yeni dönemle ilgili devlette de devamlılık esas olduğuna göre geriden gelen borç varsa bunu ödemek yükümlülüğümüzü yerine getirmek mecburiyettir. Faiz ödemeden, öz kaynaklarımızla, kendi bütçemizle oluşturduğumuz maddi gelirlerimizle beraber ihtiyaç duyulan yeni yatırımlara hizmet anlamında seferber olmak kaçınılmaz bir durum. Hem geçmişten devam eden, şehrimize hizmet üretilen, katma değer üreten ve borçlandığımızda da karşılığı olan bu işler hepimiz tarafından da malumdur. Bir önceki dönemden Mustafa Demir, döneminden de bahsedecek olursak o zaman şu anki İYİ Parti ve CHP Grup Başkanvekilleri meclis üyeleriydi. Birçok araç aldık, ihtiyaç duyulan envanter aldık. O zaman da bu kararları hep ‘oy birliği’ ile aldık. İyi ki almışız, yapmışız. Bugün birçok şehirde olmayan bir araç parkına kavuştuk. O gün aldığımız bir aracın değeri bugün 5 kat arttı. Demek ki doğru bir iş yapılmış” diye konuştu. Komisyonlarda görüşülen edilen maddeler, yapılacak meclis toplantısında ele alınacak.
Konya Başkan Altay, BM İklim Değişikliği Konferansı’nda deprem tecrübelerini ve iklim değişikliğine yönelik örnek çalışmaları anlattı Dünya Belediyeler Birliği, Türk Dünyası Belediyeler Birliği (TDBB) ve Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte dünya liderlerinin katılımıyla Azerbaycan’da başlayan Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Konferansı’na (COP29) katıldı. 11-22 Kasım tarihleri arasında Azerbaycan’ın başkenti Bakü’nün ev sahipliğinde Türkiye başta olmak üzere yaklaşık 100 ülkenin devlet ve hükümet başkanlarının katıldığı COP29’un açılışına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’den bakanlar, kamu ve sivil toplum kuruluşları ile uzman ve akademisyenlerin yer aldığı üst düzey bir heyetle katıldı. Dünya genelinden on binlerce kişinin katıldığı COP29 kapsamında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından kurulan Türkiye Pavilionu’nun açılışı yoğun katılımla gerçekleşti. Açılışa Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Dünya Belediyeler Birliği, Türk Dünyası Belediyeler Birliği ve Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay ile çok sayıda davetli katıldı. Pavilionda Türkiye’nin küresel iklim değişikliğiyle ilgili çalışmaları ve tecrübeleri dünyaya anlatılıyor. Başkan Altay iki günde iki farklı panelde konuştu Başkan Altay, BM İklim Değişikliği Konferansı kapsamında Konya Büyükşehir Belediyesi ve TDBB tarafından Türkiye Pavilionu’nda düzenlenen “Yerel Yönetimlerde İklim Değişikliği ile Mücadele Çalışmaları” ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nca ikinci gün düzenlenen “Depremden Kaynaklı Yıkıntı Atıklarının Geri Kazanımı ve Sürdürülebilir Yönetimi” konulu panellerde konuştu. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Fatma Varank, Bosna Hersek Brcko Belediye Başkanı Zijad Nisic, Azerbaycan Şehir Belediyeleri Birliği Başkanı Temraz Tagiyev, Özbekistan Yükseliş Ulusal Kurumu Başkan Danışmanı Umid Rajabov, Makedonya Kalkandelen Belediyesi Başkan Vekili Muhammet Mustafa’nın katıldığı “COP 29 Yerel Yönetimlerde İklim Değişikliği ile Mücadele Çalışmaları” panelinde Başkan Altay, Konya Büyükşehir Belediyesi’nin iklim değişikliğiyle ilgili örnek çalışmalarını anlattı. Küresel iklim değişikliğinin tüm insanlığı etkileyen en önemli sorunların başında geldiğini, dünyanın giderek ısınması, hava kalitesi ile birlikte hayati döngüyü de olumsuz yönde etkilediğini kaydeden Başkan Altay, “Küresel iklim değişikliği olarak isimlendirilen bu durumu yüzyılımızı tehdit eden en büyük çevresel ve sosyoekonomik olgulardan biri olarak görebiliriz. Yapılan tüm gözlemler; küresel ortalama sıcaklıkların hızlı bir şekilde arttığını, hava olaylarının beklenmedik sonuçlara yol açtığını, buzul erimelerinin ciddi seviyelere ulaştığını, ortalama okyanus ve deniz seviyesinin giderek yükseldiğini ortaya koymaktadır. Küresel iklim değişikliği tüm insanlığın ortak sorunudur ve ancak birlikte ele alınıp birlikte çözüm üretildiğinde başarıya ulaşılabilir. Aksi halde yakın gelecekte geri dönüşü mümkün olmayan çok daha büyük sorunların yaşanabileceği muhtemeldir” diye konuştu. “Adil, yaşanabilir kentler oluşturmaya yönelik sorumluluklarımızın farkındayız” Konya Büyükşehir Belediyesi olarak Türkiye’nin de Paris İklim Anlaşması’na taraf olması ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı “2053 Net Sıfır Karbon Emisyon Hedefi ve Yeşil Kalkınma Devrimi” doğrultusunda belirlenen hedeflere ulaşmak için adil, yaşanabilir kentler oluşturmaya yönelik sorumluluklarının farkında olduklarını vurgulayan Başkan Altay, “Yerel yönetimler olarak merkezi hükümetimiz ile birlikte Türk dünyasında da gelişimin önünü açmak için çalışmalar yürütmemiz gerekmektedir. Geçtiğimiz hafta Türk Devletleri Teşkilatı 11. Devlet Başkanları Konseyi Zirvesi’nde toplanan tüm devlet başkanlarımızın hedefleri ve ulusal kalkınma hedeflerimiz doğrultusunda hareket etmeli, onları yerel yönetimler olarak desteklemeliyiz” ifadelerini kullandı. Başkan Altay, Konya Büyükşehir Belediyesi’nin Sıfır Atık, Konya Sera Gazı Emisyon Envanter Raporu ve Azaltım Eylem Planı, Ulaşım Master Planı ve Sürdürülebilir Kentsel Hareketlilik Planı, Sıfır Karbon Binalar Projesi, Hava Kalitesi İzleme Sistemi, Çevresel Gürültü Eylem Planı, şehir merkezindeki dar gelirli ailelerin doğalgaz dönüşümü, yenilenebilir enerji yatırımları, atıksu arıtma tesisleri, Beyşehir Gölü, Tuz Gölü ve Meke Gölü’nün korunmasına yönelik çalışmalar, bisikletle ilgili çalışmalar, parklar ve ağaçlandırma sahaları, su tasarrufu, tarım arazilerinin etkin kullanımı ve Yeşil Sukuk ihracı gibi küresel iklim değişikliğiyle ilgili birçok konu başlığında yürüttüğü çalışmaları detaylı şekilde anlattı. Başkan Altay depreme hazırlık için yapılması gerekenleri anlattı Başkan Altay, BM İklim Değişikliği Konferansı’nın ikinci gününde ise Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından Türkiye Pavilionu’nda düzenlenen “Depremden Kaynaklı Yıkıntı Atıklarının Geri Kazanımı ve Sürdürülebilir Yönetimi” paneline katılarak, Konya’da depreme hazırlık için yapılan çalışmaları ve Hatay’da Konya olarak gerçekleştikleri çalışmaları anlattı. Panelde Hatay Valisi Mustafa Masatlı ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Dünya Bankası, Japonya Çevre Bakanlığı, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası, Fransız Kalkınma Ajansı ve UNDP Türkiye’den direktörler yer aldı. “6 Şubat’ta yaşadıklarımız hepimize ders oldu” Türkiye’nin 6 Şubat 2023’te yaşadığı deprem felaketinin anlatılamayacak ölçüde büyük olduğunu kaydeden Başkan Altay, “Yaklaşık 40 gün Hatay’da kalan bir belediye başkanı olarak şehirlerimizin ne kadar kıymetli olduğunu, şehirlerimizi depreme hazırlamanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha görmüş olduk. 6 Şubat’ta yaşadıklarımız hepimize ders oldu. Biz de kendimizi yenilemek için büyük bir çaba sarf ediyoruz. Deprem anında acil müdahale için neler yaptık, eksiklerimiz neler, bunları tamamlamak için neler yapabiliriz konusunda yoğun bir gayret içerisindeyiz. Bir taraftan da şehrimizi depreme hazırlamak için bir çaba içerisindeyiz” dedi. Katıldıkları her platformda ifade ettikleri hususun iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için yerel yönetimlerin mutlaka işin içine dahil edilmesi olduğunu kaydeden Başkan Altay, “Yerelden başlamayan bir süreci tamamlama şansımız yok. Ayrıca yerel yönetimlerin finansmana ulaşması konusunda da hükümetlerin yerelle partnerlik yapma konusunda, özellikle uluslararası kuruluşlarımızın bu konuyu mutlaka gündemlerine alması gerekiyor” diye konuştu. Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum tarafından COP29 kapsamında düzenlenen “Türkiye’nin Uzun Dönemli İklim Yol Haritası Toplantısı"na da katıldı.