ASAYİŞ - 20 Aralık 2024 Cuma 23:21

Cesedi yakılmış halde bulunan Afgan işçiyle ilgili davada 6 sanığın yargılaması devam ediyor

A
A
A
Cesedi yakılmış halde bulunan Afgan işçiyle ilgili davada 6 sanığın yargılaması devam ediyor

Zonguldak’ta cesedi yakılmış halde bulunan Afgan işçi Vezir Mohammad Nourtani’nin (50) ölümüne ilişkin davada 3’ü tutuklu 6 sanığın yargılanması devam edildi. Sanık avukatları ve yakınları ile Nourtani’nin avukatı arasında sözlü ve fiili gerginlik yaşandı. Duruşmada Nourtani’nin böbreğinin alınmasına ilişkin iddialar yer bulurken mahkeme heyeti, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar vererek duruşmayı 19 Şubat tarihine erteledi.


Geçen yıl 10 Kasım’da cesedi yol kenarında yakılmış halde bulunan Afganistan uyruklu Vezir Mohammad Nourtanı’nın ölümüne Zonguldak 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya devam edildi. İki kez ara verilen duruşmada Nourtani’nin eşi Kamergül Meliki, tutuksuz sanıkları Alaaddin A., Eray D. ile taraf avukatları katıldı. Tutuklu sanıklar Hakan K., Enver G. ve Ahmet A.’nın yanı sıra tutuksuz sanık Sercan K. SEGBİS aracılığıyla duruşmaya katıldı.


Duruşmada Kamergül Meliki, eşi Vezir Mohammad Nourtani’nin davasıyla yeterince ilgilenilmediğini düşündüğünü söyleyerek, "Sizden tek isteğim kocamla birlikte çalışan iki iş arkadaşının dinlenmesi" dedi.


Nourtani’nin ailesinin avukatı Kerim Bahadır Şeker, yanmış cesette böbreğin ayrıştırılamadığı iddiası olduğunu söyledi. Maktulün her nedense yalnızca böbreğin olduğu tarafın yakıldığını öne sürerek, "Dosyada en başından beri tek bir hususa dekaylarıyla vurgu yaptık. Bir böbrek iddiası var dedik. Böbrek ayrıştırılamadığı rahmetli Nourtani’nin öldürülme şekline bakıyoruz. Bir kişi neden yakılır. Cesedi ortadan kaybetmek için. Eli düzgün parmakları düzgün. Yüzü, saç tellerine varana kadar düzgün. Sadece belirli bölgelere dökülmüş benzin. Böbreğin tefrik edilememesi ile ilgili şüphelerimizi ilettik. Ayrıca maktülün yüzünde ve köprücük, kaval kemiğinde dolayısıyla maktülün darba da maruz kaldığı bellidir. Tüm sanıkların tasarlayarak planlayarak canavarca hisle fikir ve eylem birliği içerisinde kasten öldürme suçundan cezalanrırılmalarını talep ederiz" diye konuştu.


Şeker, Adli Tıp Kurumuna ait raporu kabul etmediklerini söylerken sanıkların beyanlarındaki sözlerinin insanlığa karşı işlenen suçlardan olduğunu öne sürerek suç duyurusunda bulunacaklarını söyledi.



"Yanıma gelerek ’adam bayıldı’ dedi"


Duruşmada söz hakkı verilen tutuksuz sanıklar Alaaddin Ç. ile Eray D. beraatlerini talep etti. Alaaddin Ç., Nourtani’nin olaydan önce 19.50 sıralarında kömür getirip döktüğünü ve tekrar ocağa girdiğini söyledi. Sonrasında tutuksuz sanıklardan Sercan K.’nin yanına gelerek "adam bayıldı" dediğini anlatan Alaaddin Ç., "Akabinde içeri girdi maktül. O arada ben dışarıdayım. Sercan’ın benim yanıma gelerek ’adam bayıldı’ demesi ve benim içeriye girerek dibe boğazına kaçan maktülü görmem ve dilini dışarı çıkarmam 15-20 dk içerisinde yaşanmıştır. Bu sürede böbrek alınmasıyla ilgili iddiaların olması mümkün değildir. Olay gecesi telefonum olmadığı için ambulans veya polisi arayamadım. Onlardan ayrılıp evime gittim. Onlar da yanlarından ayrıldığım sırada hastaneye götüreceklerini söyledi. Maktülün hastaneye götürülmesi gerektiğini söylediğimde karşı çıkan olmadı. Zaten hastaneye götürüleceğini sanıyordum" dedi.


Tutuksuz sanık Eray D.’nin avukatı Mustafa Hayati Çalıcıoğlu, söz konusu maden ocağının ilkel bir ortama sahip olduğunu söyleyerek, "Orada böbrek alınması işleminin yapılması mümkün değildir" şeklinde konuştu.


Tutuksuz sanık Sercan K. da tehdit ve korku altında kalarak kamerayı yukarıya çevirdiğini söyledi.



Duruşma salonunda başlayan gerginlik adli koridorunda devam etti


Tutuksuz sanık Sercan K.’nin beyanları sırasında bir sanık yakını tepki gösterince görevli polislerce salondan çıkartıldı. Avukat Kerim Bahadır Şeker’in "Sanık müdafileri yerinde olsam...." dediği sırada sanık avukatları duruma tepki gösterdi. Mahkeme salonunda başlayan gerginlik adliye koridorlarında devam etti. Avukatlar arasındaki tartışmalara sanık yakınları da müdahil olunca tartışma büyüdü. Ekiplerin müdahalede bulunmasının ardından sakinleştirilen taraflar salona alındı.



Duruşmayı cep telefonuyla kaydettiği tespit edildi


Duruşmanın devam edeceği sırada sanık yakını olduğu öğrenilen Ö.A.’nın cep telefonu ile video kaydı yaptığı tespit edildi. Ö.A. hakkında "ses ve görüntülerin kaya alınması" suçundan suç duyurusunda bulunulmasına karar erildi. Telefonuna el konulan Ö.A., mahkeme heyetinin şikayeti üzerine polis ekipleri eşliğinde Cumhuriyet Savcılığına götürüldü.


Tutuklu sanık Hakan K., Serkan K.’nin "kamerayı korku ve tehdit altında çevirdim" şeklindeki iddialarını kabul etmediğini söyleyip tehdit etmediğini ifade etti. Hakan K.’nin avukatı da Adli Tıp Kurumunca hazırlanan raporlarda Nourtani’nin ölüm sebebinin tespitinin belirlenemediğini dolayısıyla da müvekkilinin suç işlediine dair somut delillerin bulunmadığını dile getirdi


Nourtani’nin avukatının iddialarının ise toplumda algıyı oluşturmaya çalıştığını söyledi. Duruşmada Cumhuriyet Savcısı mütalaasını verdi. Nourtani’nin avukatının iki tanığın dinlenmesi ve ölümüyle ilgili yeni bir rapor alınması talebini reddetti. Sanıkların da tutukluluk halinin devamını istedi.


Kararını açıklayan mahkeme heyeti sanıkların tutukluluk halinin devam edilmesine karar verdi. Tanıkların dinlenmesi, yeni bir adli tıp raporu alınması ve insanlığa karşı suçlar için e savunma alınmasına yönelik talepleri de reddetti. Duruşma da 19 Şubat 2025 tarihine ertelendi.


Duruşma sonrası gazetecilere açıklamada bulunan Şeker, taleplerinin reddedildiğini söyledi.



Cesedi yakılmış halde bulunan Afgan işçiyle ilgili davada 6 sanığın yargılaması devam ediyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: “Dünya 3.6 büyürken biz 5.4 büyümüşüz. Dolayısıyla yaklaşık 1.8 puan dünya ortalamasının üstünde büyümüşüz. Bu elbette büyük bir başarı” Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Cari açık 60 milyar dolarlara yakın seviyelere gelmişti. Geldiğimiz bu noktada 10 milyar doların altına düşmüş bir cari açığımız var. Muhtemelen yüzde birinde altında milli geliri oranla bir cari açıkla bu yılı kapatacağız” dedi. Yılmaz, TBMM Genel Kurulu’nda 2025 merkezi Yönetim Bütçe ve 2023 Kesin hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve milletvekillerine sunum yaptı. Yılmaz, hükümetin başarısız olduğuna ilişkin eleştirilere, “Değerli arkadaşlar başarısız bir hükümet art arda 23 üç bütçe sunamaz. Başarının başarısızlığın nihai karar vericisi milletin kendisidir. Bunu da demokratik bir ortamda sandıklarda yapar. Milletin feraseti her şeyin üzerindedir. Biz milletimizin değerlendirmelerine, aziz milletimizin hükümetimize dönük değerlendirmelerine sonuna kadar saygı duyuyoruz” ifadelerini kullandı. 2025 bütçesinin yeni yüzyıl hedeflerine uygun belirlendiğini söyleyen Yılmaz, “Bizim nazarımızda bizim perspektifimizde bütçemiz bir istikrar, icraat ve kalkınma bütçesidir. 85 milyonun 81 ilimizin tüm toplumsal kesimlerin bütçesidir. Depremin yaralarını saran ülkemizi geleceğe çok daha sağlam temeller üzerinde hazırlayan Türkiye yüzyılının ikinci bütçesidir. İstikrar içinde büyümeyi ve kalıcı sosyal refah artışını hedefleyen sağlam politikaların bütçesidir. Daha müreffeh katma değeri yükselen bir Türkiye’nin bütçesidir. Eğitimden sağlığa kalkınmanın en kilit unsuru olan beşeri sermayeyi güçlendirmeyi hedefleyen bir bütçedir. Ülkemizin fiziki altyapısındaki eksiklikleri tamamlamayı hedefleyen bir bütçedir. Tarımdan sanayiye, hizmet sektörlerine uzanan bir şekilde üreten Türkiye’nin bütçesidir” şeklinde konuştu. Yılmaz, şöyle konuştu: “Geçen yıl uygulamaya koyduğumuz programdan sonra uluslararası sermaye girişi hızlanmış, rezervlerimiz güçlenmiş, kur oynaklığı azalmış ve finansman koşulları iyileşmiştir. Ekonomideki dengelenme Türk lirasını desteklerken TL varlıkları artan ilgi rezervlerdeki artış ve kurun istikrarlı seyri enflasyonla mücadelemizi de destekleyici mahiyette olmuştur. Merkez Bankamızın bürüt rezervleri bunun için güzel bir örnek. Geçen yıl Mayıs ayında 98.5 milyar dolar seviyesinde olan rezervimiz 13 Aralık 2024 tarihi itibariyle yaklaşık 165 milyar dolarla rekor seviyeye çıkmıştır. Kur Korumalı Mevduat geçen sene Ağustos itibariyle 3 trilyon 408 milyar lira seviyesine kadar yükselmişti. 13 Aralık itibariyle bir trilyon 170 milyar liraya kadar geriledi. Dolar bazında bakarsanız işte 30 milyar dolarlara giderek yaklaşan bir seviyesi var. Ciddi bir şekilde bir gerileme ve dolayısıyla kur risklerinde azalma söz konusu. Uyguladığımız politikalarla aynı zamanda ülkemizin kredi risk priminin de ciddi bir şekilde düştüğünü görüyoruz. Geldiğimiz noktada 250 baz puan civarında bir seviyedeyiz. Geçen yılın ortalarında bu 700’leri aşan bir seviyedeydi. Dolayısıyla şu anda finansal anlamda da riskleri çok daha düşürdüğümüz bir noktadayız. Ülkemiz gri listeden çıkmış ve yine dünyadaki üç kredi derecelendirme kuruluşunun iki defa not artırımı yaptığı bir ülke konumundayız. Bu tür bir çok finansal gösterge itibariyle gelişmekte olan ülkelerden pozitif bir şekilde ayrıştığımızı rahatlıkla ifade edebilirim.” Büyüme konusunda Yılmaz, “Son 22 yılda sağladığımız büyüme, 2002-2023 döneminde 5.4 civarında yıllık ortalama büyüme gerçekleştirmişiz. Aynı dönemde dünyanın büyümesi ne olmuş? Yüzde 3.6 olmuş. Dünyanın yıllık ortalama 3.6, bizimki 5.4. Şimdi başarıyı neyle ölçersiniz? Bana göre iki türlü ölçersiniz. Bir, geçmişinizle bugünü mukayese edersiniz. Geçmişte neydi? Şimdi ne oldu dersiniz? Iki, dünyayla mukayese edersiniz. Dünyada ne oldu? Bizde ne oldu diye bakarsınız. Bu iki temel başarı kriteriyle baktığımızda ikisinde de Türkiye başarılı bir performans sergilemiş. Dünyayı az önce söyledim. Dünya 3.6 büyürken biz 5.4 büyümüşüz. Dolayısıyla dünyadan yaklaşık 1.8 puan dünya ortalamasının üstünde büyümüşüz. Bu elbette büyük bir başarı. Peki geçmişe göre performansımız ne? 1982-2001 döneminde Türkiye yıllık ortalama yüzde 3.8 büyümüş” dedi. Yılmaz şöyle konuştu: “Yıllık ortalama 0.9 daha fazla büyümüşüz diyelim. Bunun etkisi uzun vadeli etkisi ne olmuş? Bakın ben arkadaşlarımızdan rica ettim, bir hesaplayın dedim. Sağ olsunlar hemen hızlıca bir hesap yaptılar. Bu sene beklediğimiz milli gelir bir trilyon 331 milyar. Yıl sonu tahminimiz yüzde 4.5 ile büyüseydik biz bu AK Parti döneminde 2002’den bugüne, 2002’de 238 milyar dolarmış ekonomik büyüklüğü. 5.4 yerine 0.9 bir bile değil 0.9 daha düşük büyüseydi bir trilyon 120 milyar dolar olacaktı. Aradaki fark sadece bu yıl için 211 milyar dolar. O 0.9 dediğiniz yıllık büyümenin bu yıl itibariyle oluşturduğu fark 211 milyar dolar.” Yılmaz, enflasyon oranında düşüş sürecinin başladığına dikkat çekerek, “Bugüne kadar Kasım ayına kadar 28 puan enflasyon oranında bir düşüş var. İşte bu dezenflasyon dediğimiz sürecin getirisi. Önümüzdeki dönemde dezenflasyon sürecinin devam etmesini bekliyoruz. İnşallah gelecek sene bu zamanlar artık 20 küsurlu bir enflasyondan bahsediyor olacağız. Elbette yine gündemimizde olacak ama bugünkü kadar artık enflasyonu konuşmayacağız. Başka meseleleri konuşacağız. Daha sonraki yıllarda ise 2026, 2027 perspektifinde ülkemizi yeniden tek haneli enflasyonlara kavuşturacağız. Bunda kararlıyız” ifadelerini kullandı. Cari açık konusuna değinen Yılmaz, “Geçtiğimiz yılın ortalarında yüzde 5.5 kadar milli geliri oranla oluşan bir cari açığımız vardı. İşte 60 milyar dolarlara yakın seviyelere gelmişti. Geldiğimiz bu noktada 10 milyar doların altına düşmüş bir cari açığımız var. Muhtemelen yüzde birinde altında milli geliri oranla bir cari açıkla bu yılı kapatacağız. Cari açıktaki bu düşüş bizim için yeterli değil. Kalıcı bir şekilde cari açığı düşürücü politikaları da eş zamanlı bir şekilde hayata geçiriyoruz. Burada özellikle enerji politikalarımız çok kritik. Enerjide verimliliği arttırma, dışa bağımlılığı azaltma yönünde politikalarımız var. Sanayi politikalarımız, teknoloji politikalarımız çok önemli. Sanayimizde katma değeri yükseltici politikaları ortaya koymuş durumdayız” dedi. Deprem konusunda Yılmaz, “Bir taraftan depremin yaralarını, trilyonlarca lira para harcayarak yaralarını sarıyoruz. Sadece konut yapmıyoruz. Yüz elli binden fazla konut teslim edildi. Yakın zamanda iki yüz bine çıkacak. Toplamda dört yüz elli bin civarında hak sahibi var. Ve hep her birine de inşallah hak ettikleri konutları, iş yerlerini teslim edeceğiz. Bunu yapacağız. Bunun hızlı bir şekilde şu anda dünyanın en büyük şantiyesi deprem bölgemizdir. Binlerce şantiye yüz binin üzerinde çalışan ve muazzam bir üretim var. Gidip gezerseniz sizler de görürsünüz. Ama bununla kalmıyoruz. Sadece deprem konutu inşa etmekle kalmıyoruz. Altyapıyı tamir ediyoruz. Yollarından şehir altyapılarına kadar. Diğer yandan ekonomik ve sosyal hayatı canlandırmaya çalışıyoruz. Organize sanayi bölgeleri yeniden inşa ediyor. Teşvikler sağlıyoruz. Çeşitli vergisel avantajlar sunuyoruz. Oradaki ekonomik, sosyal hayatı canlandırıyoruz. Konut, altyapı, ekonomik, sosyal programlarla deprem bölgemizi ayağa kaldırıyoruz” şeklinde konuştu. Gazze konusunda Yılmaz, “7 Ekim 2023 tarihinden bu yana 88 bin ton yardım ile Gazze’ye en fazla insani yardımı yapan ülke Türkiye olmuştur. Yine değerli kardeşlerim burada ticaret konusunda da en önce adımları atan diğer ülkelerin atmadığı adımları atan Türkiye olmuştur. Bize yönelik bu yönde yapılan eleştirilere sadece şunu söyleyeceğim. Mazlum Filistinliler hedeflerine ulaşıncaya kadar Türkiye Cumhuriyeti olarak mazlum Filistin halkının yanındayız. Yanında olmaya devam edeceğiz” dedi. Suriye’de 8 Aralık itibariyle yeni bir döneme girildiğini kaydeden Yılmaz, “Suriye bir harf devrimi yapmıştır ve otoriter bir yönetim, bir diktatörlük sona ermiştir. Şimdi beklentimiz Suriye’de tüm kesimleri kapsayan hangi dinden, hangi etnik gruptan, hangi mezhepten olursa olsun herkesi şemsiyesi altında buluşturan bir yapının oluşmasıdır. Biz Suriye’nin toprak bütünlüğünden, egemenliğinden yanayız. Ve bunun bozucu eylemlerden her gücün karşısındayız. Suriye Suriye halkı bizim kardeşimizdir, kader ortağımızdır, komşumuzdur” ifadelerini kullandı.