SAĞLIK - 03 Ekim 2024 Perşembe 13:30

Dr. Aydoğdu: “Normal doğumun hem anne hem bebek üzerine çok olumlu etkileri vardır”

A
A
A
Dr. Aydoğdu: “Normal doğumun hem anne hem bebek üzerine çok olumlu etkileri vardır”

Yalova Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Meltem Aydoğdu, “Normal doğum sağlıklı bir gebelik sürecinde önemli rol oynamaktadır. Hem anne hem bebek üzerine çok olumlu etkileri vardır” dedi.


Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Meltem Aydoğdu, 1-7 Ekim Normal Doğum Haftası dolayısıyla açıklamalarda bulundu. Normal doğumun anne adayının doğum sırasında ilaçlar veya cerrahi bir müdahaleye gerek kalmaksızın bebeğini vajinal yolla dünyaya getirmesi olduğunu ve bu doğum yönteminin doğal sürecin bir parçası olduğuna vurgu yapan Aydoğdu, “Normal doğum sağlıklı bir gebelik sürecinde önemli rol oynamaktadır. Hem anne hem bebek üzerine çok olumlu etkileri vardır. Bu etkilerden bazıları; anne sezaryen doğuma kıyasla hastanede daha kısa sürede kalır. Günlük yaşantısına daha hızlı dönebilir. Cerrahi müdahalelere kıyasla enfeksiyon riski ve bu cerrahi müdahalelerde yapılan anesteziye bağlı komplikasyon riski daha minimum seviyededir. Normal doğum süreci için anne için doğal bir hormonal düzenleme sağlar. Bu hormonal düzenlemede salgılanan oksitosin hormonuyla rahim kasılmaları düzenli hale gelir, anne sütünün salgılanması hızlanır, anne ve bebek arasındaki bağın kuvvetlenmesine sebep olur. Normal doğum sürecinden sonra anne emzirmeye daha adapte olabilir” dedi.



"Normal doğum beyin gelişimini olumlu etkiler"


Normal doğumun bebek üzerine olumlu etkilerine de değinen Dr. Aydoğdu, “Bebek üzerinde de çok olumlu etkileri vardır normal doğum sürecinin. Normal doğum sürecinde bebek, anne doğum kanalından geçerken ciğerlerinde biriken sıvıları daha çabuk boşaltır. Bu da doğumdan sonra solunum fonksiyonlarının daha iyi çalışmasına katkı sağlar. Ayrıca doğum kanalından geçmek, bağışıklık sistemini güçlendirmek adına faydalı bakterilerle teması sağlar ve hızla bağışıklığı güçlenmiş olur. Bebeklerin doğum kanalından geçerkenki maruz kaldıkları basıya bağlı beyin gelişimleri de olumlu şekilde etkilenir. Normal doğumun en doğal yöntemidir. En doğal yöntem normal doğumdur. Hem anne hem de bebek açısından hem de duygusal anlamda faydaları vardır. Bu yüzden normal doğumu teşvik edip sağlıklı bir doğum sağlamalıyız” diye konuştu.



"Normal doğuma talep arttı"


Her gebenin doğumunun normal şekilde ilerlemesini istediklerini ifade eden Dr. Aydoğdu, şöyle konuştu:


“Normal doğuma talep sezaryen doğuma oranla eskisine göre bir miktar arttı. Bu bizim için iyi bir şey. Hem anneler normal doğum yapabileceğine inanırsa normal doğum süreci inanın daha kolay oluyor. İlk gebelik için planlı sezaryen endikasyonu çok az. Bebeğin ters, yamuk gelmesi gerekiyor. Bebekte büyük bir normal doğumu engelleyecek bir hastalığın veya engel bir durumun olması gerekiyor. Annede bulunan bazı rahatsızlıklar da normal doğumu engelleyebiliyor. Bunların tanısı ve kesinliğine karar vermek için diğer bölümlerdeki doktor arkadaşlarımızla konuşup karar veriyoruz. Aslında sezaryen ilk doğumlarda kesinlikle önermediğimiz bir durum. Çünkü cerrahi bir işlem. Bir sürü komplikasyonları mevcut, eski sezaryenli olmak da sezaryen sebebi değil. Eski sezaryen olan hastalarımız da normal doğum yapabilirler. Bu konuda da hastanemiz teşvik ediyor."


Yalova Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Hasan Ergenç ise bebek dostu hastane olduklarını hatırlattı. Hastanede kaliteli ve konforlu sağlık hizmeti vermek için çabaladıklarını ifade eden Ergenç, gebelere normal doğuma teşvik ettiklerini belirtti. Ergenç, hastanede normal doğum oranlarının çok iyi bir durumda olduğuna ve sezaryen oranlarının da düşük olduğuna dikkati çekti.



Dr. Aydoğdu: “Normal doğumun hem anne hem bebek üzerine çok olumlu etkileri vardır”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Eray Yazgan: "Metehan Baltacı’yı yalnız bıraktığımıza dair yanlış bir algı var" Galatasaray Genel Sekreteri Eray Yazgan, kulüpten kimsenin ’M.g.news’ ile direkt görüşmesi olmadığını, bir ajans vasıtasıyla pazarlama departmanına geldiğini belirterek, "Bizi yönlendiren bir ajans var, buna onay veren bir federasyon var. Biz, çok dolaylı bir yoldan suçlandık" dedi. Yazgan ayrıca tutuklu bulunan sarı-kırmızılı futbolcu Metehan Baltacı’yı yalnız bıraktıklarıyla ilgili algı yapıldığını ifade ederek, "Duruşmasına bizim yönetim kurulu üyemiz Can Natan ile kulüp avukatımız girdi. Bir yargı süreci var. Konuşmak çok doğru değil. Metehan’a itimadımız tam. Biz, sürecin sonunda Metehan’ın suçsuz çıkacağına eminiz" şeklinde konuştu. Galatasaray Başkanı Dursun Özbek, Kemerburgaz Metin Oktay Tesisleri’nde sarı-kırmızılıları takip eden muhabirlerle sohbet toplantısında bir araya geldi. Toplantıda Galatasaray Sportif AŞ Başkan Vekili Abdullah Kavukcu ve Galatasaray Genel Sekreteri Eray Yazgan da yer aldı. Galatasaray’ın daha önce sponsorluk sözleşmesi imzaladığı ve yasadışı bahisle ilişkilendirildiği için iptal ettiği sponsorluk konusuna açıklık getiren Eray Yazgan, "Bizim kulübümüzden kimsenin ’M.g.news’ ile direkt görüşmesi yok. Bir ajans vasıtasıyla bize geliyorlar. Benim veya bizden herhangi bir yöneticinin böyle bir görüşme yapması söz konusu değil. Söz konusu firmanın ismini ilk defa konu yönetime geldiği gün öğrendim. Bir ajans vasıtasıyla pazarlama departmanımıza gelmişler. Bu firma bizimle anlaşmadan önce firmanın boy boy başka statlarda reklamları dönüyordu. Başka kulüpler de bu firmayla anlaşma yapmış. Bunun bir haber sitesi olduğu söylendi. O dönemde Taksi vs. bir çok farklı mecraya reklam vermişler. Bu site, baktığınız zaman bir spor haber web sitesi. Fakat bu sitenin farklı bir siteye yönlendirme yaptığı söyleniyor. Bizi yönlendiren bir ajans var, buna onay veren bir federasyon var. Biz, çok dolaylı bir yoldan suçlandık. Ben sadece imza yetkilisi olduğum için suçlanıyorum. Bu sözleşmenin imzalandığı gün farklı bir imza yetkilisi arkadaşımız bunu imzalamış olsa idi, şu an o benim durumumda olacaktı. Dolayısıyla aldığımız bir yönetim kurulu kararı çerçevesinde yapılmış bir işlem var" ifadelerini kullandı. "Metehan’ın duruşmasına yönetim kurulu üyemiz Can Natan ile kulüp avukatımız girdi" Bahis soruşturması kapsamında tutuklanan Galatasaraylı futbolcu Metehan Baltacı’yı bu süreçte yalnız bıraktıklarına yönelik algı yapıldığını söyleyen Yazgan, "Metehan Baltacı’yı yalnız bıraktığımıza dair yanlış bir algı var. Duruşmasına bizim yönetim kurulu üyemiz Can Natan ile kulüp avukatımız girdi. Kendi avukatı da orada hazır bulundu. Yönetici arkadaşlarımız, kendilerini ziyaret etti. Sportif direktörümüz de kendisini ziyaret etti. Bir yargı süreci var. Konuşmak çok doğru değil. Metehan’a itimadımız tam. 18 bin TL’lik bir tutardan bahsediyoruz. Kiralık oynadığı dönemdeki süreçle alakalı bir durum. Biz, sürecin sonunda Metehan’ın suçsuz çıkacağına eminiz. Dönem dönem tutukluluğa itiraz oluyor. O itirazı yaptık" şeklinde konuştu.
Erzurum Türkiye ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği: Bilim uyarıyor, tedbir hayat kurtarıyor Atatürk Üniversitesi Pasinler Meslek Yüksek Okulu Dr. Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı Ülkemiz ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği konulu seminer verdi. Türkiye, dünyanın en aktif deprem kuşaklarından biri üzerinde yer alıyor. Ülkemiz topraklarının yaklaşık yüzde 96’sı deprem riski altında bulunurken, nüfusun büyük bir bölümü yıkıcı depremlerin meydana gelebileceği alanlarda yaşamını sürdürüyor. Bu gerçek, depremle yaşamayı öğrenmenin bir tercih değil, zorunluluk olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Depremler neden oluyor? Depremler, Dünya’nın kabuğunu oluşturan levhaların hareketleri sonucu meydana geliyor. Bu hareketlerin temel nedenine bakıldığında yerin derinliklerindeki ısı kaynaklı konveksiyon akımlarının olduğu belirleniyor. Kıtaların geçmişte "Pangea" adı verilen tek bir kara parçası hâlinde olduğu ve zamanla ayrıldığı artık bilimsel olarak kabul ediliyor. Türkiye ise bu hareketli levha sınırlarının kesişim noktasında yer alıyor. Büyüklük ve şiddet arasındaki fark Bir depremin büyüklüğü, açığa çıkan enerjiyi ifade ederken; şiddeti, depremin yerleşim alanlarında oluşturduğu hasarla ilgilidir. Aynı büyüklükteki bir deprem, sağlam zemine sahip bir bölgede hafif hasarla atlatılabilirken, zayıf zeminlerde ağır yıkıma yol açabiliyor. Sismik boşluklar alarm veriyor Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı’nın dikkat çektiği en önemli konulardan biri de "sismik boşluklar". Bu terim, uzun süredir büyük deprem üretmemiş ancak enerji biriktirmeye devam eden fay segmentlerini tanımlıyor. Marmara’dan Doğu Anadolu’ya, Ege’den Akdeniz’e kadar birçok bölgede tespit edilen bu alanların, önümüzdeki yıllarda 6 ila 7 büyüklüğünde depremler üretme potansiyeline sahip olduğu ifade ediliyor. Doğu Anadolu’da acı tecrübe Doğu Anadolu Bölgesi, tarih boyunca Türkiye’nin en yıkıcı depremlerine sahne oldu. 1939 Erzincan, 1976 Çaldıran, 1983 Horasan-Narman, 2011 Van ve 2020 Elazığ depremleri; binlerce can kaybına ve büyük ekonomik yıkıma neden oldu. Bu depremler, bölgenin aktif fay sistemleri üzerinde yer aldığını açıkça gösteriyor. Erzurum ve Pasinler özelinde risk Erzurum Fay Zonu, Erzurum Fay Zonu; neotektonik dönemde aktif olan, doğrultu atımlı faylardan oluşan karmaşık bir sistemdir. Pasinler, Horasan ve Narman çevresinde tarihsel ve aletsel dönemlerde büyük depremler meydana gelmiştir. 1924, 1952 Pasinler Depremi ve 1983 Horasan-Narman Depremi bölgenin yüksek sismik riskini ortaya koymaktadır. Kuzey Anadolu Fayı üzerindeki Yedisu Fayı, Ardahan Kırığı, Çayırlı Aşkale Fayı, Van Gevaş Fayı ve Hakkari Yüksekova Faylarının deprem üretmesi durumunda bundan etkilenecek illerin arasında Erzurum ve Pasinler İlçelerinin olacağı görülmektedir. Bu sismik boşluklar bilimsel çalışmalara göre günümüzde de aktif olan bir yapı niteliği taşıyor. Erzurum , Pasinler ve çevresinde geçmişte yaşanan depremler, bölgenin gelecekte de sismik risk altında olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle yerel ölçekte yapılacak mikro-bölgeleme çalışmalarının, olası depremlerde can ve mal kaybını azaltmada hayati öneme sahip olduğu her zaman vurgulanması gereken bir özellik olduğu görülüyor.. Çözüm: Bilim, Planlama ve Hazırlık Deprem zararlarını azaltmanın yolunin kadercilikten değil bilimden geçtiğini ifade eden Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı; "Aktif fayların net biçimde belirlenmesini, riskli alanlarda yapılaşmanın sınırlandırılmasını, deprem master planlarının hazırlanmasını, İl Afet Risk Azaltma Planlarının (İRAP) etkin şekilde uygulanmasını öneriyor. Bireysel düzeyde ise depreme dayanıklı yapılaşma, ev içi eşya sabitlemeleri, acil durum çantası ve doğru davranış biçimleri (Çök-Kapan-Tutun) hayati önem taşıyor. Teknoloji de uyarıyor Günümüzde Android telefonlarda kullanılan erken uyarı sistemleri, deprem dalgalarını insanlardan saniyeler önce algılayarak kullanıcılara uyarı gönderebiliyor. Bu birkaç saniyelik kazanım bile, doğru davranışla birleştiğinde hayat kurtarabiliyor. Sonuç olarak deprem engellenemez ancak etkileri azaltılabilir. Türkiye’nin deprem gerçeğiyle yüzleşmesi, bilimi rehber edinmesi ve hazırlıklı olması gerekiyor. Bu konuda bizlerin ortak mesajı net: "Deprem değil, ihmal öldürür."