SAĞLIK - 07 Kasım 2024 Perşembe 13:54

Diyaliz hastaları yeniden sağlıklarına kavuşmak için organ bağışı bekliyor

A
A
A
Diyaliz hastaları yeniden sağlıklarına kavuşmak için organ bağışı bekliyor

Yalova Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde hemodiyaliz hastaları tüm Türkiye’deki hastalar gibi sağlıklarına kavuşmak için bir umutla organ bağışı bekliyor.


Organ ve Doku Nakli Farkındalık Haftası’nda Yalova Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde kurulan stantlarda organ bağışına vatandaşlar teşvik ediliyor. Hastanede hemodiyaliz tedavisi gören hastalar ise zorlu hastalıkla mücadele veriyor. O hastalardan birisi olan ve 8 yıldır diyalize giren Cafer Bayhan, hastalığını böbreklerinin tamamen bittikten sonra farkına varıldığını ifade etti. Hastalığın sinsi bir şekilde ilerlediğini kaydeden Bayhan, “Tahlillerimizde kronik böbrek yetmezliği hastalığı olduğumuzu doktorumuz ifade etti ve aynı gün diyaliz makinesine bağlandık. Tabi hayatımız zor geçiyor, şartlar zor. Haftada 3 gün geliyoruz, iş gücü kaybımız var ama mücadelemizi ediyoruz. Organ nakli bizim için şöyle önemlidir, en azından yaşam kalitemiz artacaktır organ nakli olduğumuzda. Haftada 3 gün geliyoruz, 4 saat iş gücü kaybımız oluyor. Ailemizde tabi ki sıkıntılar oluyor. Makineden çıktıktan sonra yorgun argın gidiyoruz, dinleniyoruz ve çalışamıyoruz. Organ nakli konusunda tüm vatandaşlarımızın daha duyarlı olmasını istiyoruz” dedi.



“En güzel miras organ bağışı”


Hastalandıktan sonra organ bağışının önemini daha iyi anladığını ifade eden Bayhan, “Rahatsızlandıktan sonra ne kadar önemli olduğunu, dünyada en güzel şeyin bağışlayacağımız organlarımızın olduğunu, en güzel mirasın olduğunu işin içine girdikten sonra anlıyorsunuz. Bence herkes organlarını bağışlamalı ki başka canlara hayat versin” ifadesini kullandı.



“Organlarımız toprak olmasın”


Yalova Eğitim ve Araştırma Hastanesi Organ ve Doku Nakli Koordinatörü Dr. Ayşe Medetoğlu ise Yalova’nın bağlı olduğu Bursa bölgesinin organ nakli konusunda Türkiye’nin en iyi durumda olan bölgesi olduğuna dikkati çekerek, “Organ bağışını 18 yaş üzeri her akli dengesi yerinde, yetişkin kişi yapabilir. Herkesi de organ bağışı yapmaya davet ediyoruz. Hastanemizde de organ bağışı standımız açık olacak. Herkesi bekleriz. Organ bağışı çok önemli, canlıdan canlıya da kadavradan canlıya da bağışlar olabiliyor. Kadavradan canlıya bağışlar çok değerli. Çünkü biz öldükten sonra organlarımız toprak olacak. Organlarımız toprak olmasın. Birilerine can, hayat versin diyoruz. O yüzden de organlarımızı bağışlayınız" açıklamasında bulundu.



“Her organ hayat kurtarır”


Nefroloji Uzmanı Dr. Özcan Uzun ise hastanede 35 diyaliz makinesiyle yaklaşık 140 hastaya hizmet verdiklerini ifade etti. Toplumda kronik böbrek yetmezliğinin yüzde 15 gibi yüksek bir oranda görüldüğüne değinen Uzun, “Bu da yaklaşık 6 kişiden birinin kronik böbrek yetmezliği olduğu anlamına gelmektedir. Kronik böbrek yetmezliğinin son evresinde hemodiyaliz tedavisi uygulanmaktadır ve bu oran her yıl yüzde 4-5 kadar artmaktadır. Hemodiyaliz hastaları normal hastalara göre 10 kat daha fazla kalp krizi, hastaneye yatış gibi risklere maruz kalmaktadır. Bu nedenle hemodiyaliz hastalarında diyalize başladığımızda ilk yapacağımız görev bu hastaları diyalizden kurtarmaktır. Bu nedenle siz de organlarınızı bağışlayarak hastalarımızın sağlıklı bir insan gibi yaşamasını sağlayabilirsiniz. Her organ hayat kurtarır. Bu konudaki duyarlılığınız ve fedakarlığınız için şimdiden teşekkür ederiz” diye konuştu.



Diyaliz hastaları yeniden sağlıklarına kavuşmak için organ bağışı bekliyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir Kahraman Türk kadınları 8 Mart’ta unutulmadı Eskişehir Olgunlaşma Enstitüsü ile Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü tarafından, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün anlam ve önemini vurgulamak amacıyla ’Tarihin Cesur Kalpleri; Kahraman Türk Kadınları’ sergisi düzenlendi. Sergide, tarihe yön veren kadınların mücadeleci ruhları, vatan sevgileri ve kahramanlık destanları gibi önemli detaylar barındırıyor. Nezahat Onbaşı’ndan Tayyar Rahmiye’ye, Nene Hatun’dan Halime Çavuş’a kadar Millî Mücadeleye yön veren kahraman Türk kadınlarının yer aldığı sergide; 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün anlam ve önemine vurgu yapılıyor. Gelen misafirler, zamanın kıyafetlerine göre hazırlanmış kahraman Türk kadın figürlerini ve hayat hikayelerini okuyarak, geçmişte kadınların kahramanlıkları öğreniyor. Sergi, Eskişehir Güzel Sanatlar Galerisi’nde 6-14 Mart tarihleri arasında ziyaretçilerini bekliyor. "Dünya Kadınlar Günü’nde Millî Mücadeleye yön veren kahraman Türk kadınlarımızı anmak istedik" Eskişehir Olgunlaşma Enstitüsü Müdürü Durna Gülşen, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Millî Mücadeleye yön veren kahraman Türk kadınlarının anıldığı sergiden şu sözlerle bahsetti: ‘‘Öncelikle, tüm Türkiye’deki ve dünyadaki kadınlarımızın Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyorum. Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü’nün çatısı altında çalışmalarını sürdüren Eskişehir Olgunlaşma Enstitüsü, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü iş birliğiyle 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Millî Mücadeleye yön veren kahraman Türk kadınlarımızı anmak istedik. Bu sergiyle birlikte kadınların geçmişten günümüze kadar gösterdiği azim ve çabalara tanık olarak, tarihte Türk kadını figürünün önemini bir kez daha görmek ve anlamak istedik.’’ "Sergideki karakter ve eserleri, orijinaline en yakın kıyafetlerle oluşturduk" Millî Mücadele yıllarında kendilerinden ödün vererek cephede savaşan kadınların hislerini eserlerine yansıttığını söyleyen Gülşen, ‘‘Yapılan karakterlerin savaşın izini taşıyan yüzündeki acı, yüzündeki karamsarlık, karakterlerin ayaklarındaki çizikler, yaralar her şey çok güzel, ayrıntılı işlendi. Sergideki karakter ve eserleri, orijinaline en yakın kıyafetlerle oluşturduk. Polimer kil kullanarak yapılan karakterlerin kıyafetleri gerçeğe en uygun şekilde hazırlandı ve doğal boyalarla, doğal kumaşlar kullanılarak dönemine uygun şekilde yapıldı. Burada bir kez daha hem Milli Mücadale’ye yön veren kahraman kadınlarımızın yaşadıklarına tanık olup; hem de Türk kadınının gücünü herkesle paylaşmak istedik."
Eskişehir Kadınlar burada unutulmaya yüz tutmuş sanatları icra ediyor Eskişehir Olgunlaşma Enstitüsü’nde kadınlar tarafından geleneksel el sanatları kültürü yaşatılırken, büyük bir özenle hazırlanan ürünler ile kadın emeğinin önemine dikkat çekiliyor. Eskişehir Olgunlaşma Enstitüsü’nde görev alan kadınlar, geleneksel el sanatlarının pek çok dalında eserler üretmeye devam ediyor. Eğitim süreçlerini tamamlayan kadınlar, siparişe yönelik çalışmalarını sürdürdükleri üretim atölyelerinde maddi kazanç sağlarken, aynı zamanda geçmişten günümüze özenle aktarılmış olan el sanatlarını yeni kuşaklarla buluşturuyor. Kadınlar lületaşından iğne oyasına, nakış ve dokumaya kadar pek çok farklı el sanatını icra ediyor. Üretilmiş olan eserler, kadın emeğinin ve gücünün önemini bir kez daha ortaya koyuyor. "Burada nakışlarımızı geleceğe taşıyoruz" Olgunlaşma Enstitüsü’nde görev alan Sevgül Akpınar, gerçekleştirilen çalışmaların özellikle kadın elinden çıkmış olmasının önemine değindi. Kadınların bir arada çalışması ve üretmesinden dolayı duydukları mutluluğu dile getiren Akpınar, ortaya çıkarttıkları eserlerle emeklerini geleceğe taşıma fırsatı bulduklarını belirterek, "Burada geçmişten günümüze yapılmış işleri yenileyip modernize ederek yeniden sunuyoruz. Çalışmalarımıza gösterilen ilgi çok güzel, bundan dolayı da çok mutluyuz. Hem müdürümüz hem de hocalarımız çok emek veriyorlar. Biz de bu sayede gelişiyoruz, bilgilerimizi yeniliyoruz ve nakışlarımızı geleceğe taşıyoruz. Olgunlaşma Enstitülerinde genelde kadın çalışanlarımızla birlikte çalışıyoruz, o yüzden sevdiğimiz ve memnun olduğumuz bir ortam" ifadelerini kullandı. "Unutulmaya yüz tutmuş bir sanatı icra ediyoruz" İnci Öz, 6 yıldır Olgunlaşma Enstitüsü’nde usta öğretici olarak çalıştığını ifade ederek, "Severek çalışıyoruz. İşimiz çok güzel, bildiğimiz her şeyi burada öğrendik. Burada geçmişte yapılan şeyleri yeniliyoruz. Unutulmaya yüz tutmuş bir sanatı icra ediyoruz. Şu anda Elde Maraş İşi yapıyoruz, Puşideler yapıyoruz. Bunlar sultanların üzerine örtülen örtüler. Mesela şu anda Hafsa Sultan’ın puşidesini tekrar çalışıyoruz. Var olan puşideleri eskidiği için yeniliyoruz. Geçmişten geleceğe nesiller boyunca aktarıyoruz aslında. Biz nasıl önceki nesillerin yaptıklarını görüyorsak inşallah bizden sonraki nesiller de bizim yaptıklarımızı görecek" şeklinde konuştu. "Bir sene boyunca aşk ve sevgi ile işliyoruz, ilmek ilmek dokuyoruz" İnci Öz, puşidenin zahmetli ve zaman alan bir el sanatı olduğunu dile getirerek, çalışmalarından şu şekilde bahsetti: "Puşide iki kanat, bir baş bir de ayaktan oluşuyor. Tamamlamamız yaklaşık olarak bir senemizi alıyor. Bir sene boyunca aşk ve sevgi ile işliyoruz, ilmek ilmek dokuyoruz. Her birimizin el emeği göz nuru var. Çok sabır gerektiriyor. Sabır ve sevmek ikisi birlikte gidecek. Hem seveceksiniz hem sebat edeceksiniz. İşte o zaman sonucu güzel oluyor." "Burada tüm işlerimizde tarihi ve geçmişi yaşatıyoruz" Semanur Tokat, geleneksel Türk el sanatlarından iğne oyası üzerinde çalıştıklarından bahsetti. Tokat, iğne oyasını yalnızca yazma ve tülbentler üzerine de aynı zamanda kıyafetlere de işlediklerini belirterek, "Güzel işler yapıyoruz ve burada olmaktan çok memnunuz. İşimizi severek yapıyoruz, burada bu ürünleri ortaya çıkarabiliyor çok güzel bir duygu. İğne oyası genelde kadınların başlarına taktıkları yazmalarda kullanılıyor ama biz onun dışında başka ürünlerin üzerine de çalışıyoruz. Burada tüm işlerimizde tarihi ve geçmişi yaşatıyoruz, eserlerimizde geleneksel teknikleri korurken farklılıklar da yapıyoruz. Örneğin iğne oyasını sadece yazmalarda ve tülbentlerde değil kıyafetlerde de yansıtıyoruz; aynı şekilde bohçalarda da kullanıyoruz" dedi.
Gaziantep Deprem mağdurları 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde protezlerine kavuştu Buğday Tanesi Ortez-Protez Uygulama Merkezi, 6 Şubat depremlerinde uzuv kaybı yaşayan Ayşegül Kayadibi ve Ayşe Köroğlu’na 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde protezlerini teslim etti. Engelli bireylerin ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla başlatılan "Asrın Felaketinde Engelleri Birlikte Aşıyoruz" projesi kapsamında hizmet veren Ortez-Protez Uygulama Merkezi’nde protezlerine kavuşan Ayşegül Kayadibi ve Ayşe Köroğlu, Tayvan ile Taipei Ekonomi ve Kültür Misyonu’na teşekkür etti. Taipei Ekonomi ve Kültür Misyonu tarafından sağlanan 5 milyon dolarlık hibe ile 11 ilde toplam 13 bin 953 kişiye medikal malzeme ve protez-ortez desteği sunuldu. "8 Mart gibi anlamlı bir güne denk gelmesi beni ayrıca mutlu etti" Deprem mağduru Ayşegül Kayadibi, afette sol kolunu ve sol diz altını kaybettiğini belirterek, "Enkazda üç gün kaldık. Sonrasında uzun bir tedavi sürecimiz oldu. Tedavi sonrası protez aşamasına geldiğimizde böyle bir merkezin varlığını öğrendik. Protezlerim ücretsiz olarak yapıldı. Bugün de kol protezimi teslim aldım. 8 Mart gibi anlamlı bir güne denk gelmesi beni ayrıca mutlu etti. Bu anlamda Tayvan hükümetine, Taipei Ekonomi ve Kültür Misyonu’na teşekkür ederim" dedi. "Depremde zarar gören bacağımı kesmek zorunda kaldılar" Ayşe Köroğlu ise Kahramanmaraş merkezli depremlerde yaşadığı süreci anlatarak, "Depremde zarar gören bacağımı kesmek zorunda kaldılar. Bu süreçte Ortez-Protez Uygulama Merkezi ile tanıştım ve protezimi ücretsiz yaptılar. Bu süreçte desteklerinden dolayı Taipei Ekonomi ve Kültür Misyonu’na çok teşekkür ederim" dedi. Depremde sağ kolunu ve sağ bacağını kaybeden ve aynı zamanda bir fizyoterapist olan Zeynep Büyükardıç da Ortez-Protez Uygulama Merkezi’nde çalışmaya başladı. Büyükardıç, "Engelli bireyler için en önemli faktörlerden biri erişilebilirliktir. Protezler ömür boyu kullanılan cihazlar ve belirli periyotlarda yenilenmesi, tamir edilmesi gerekiyor. Bu bölgede böyle bir merkezin olması büyük bir avantaj. Taipei Ekonomi ve Kültür Misyonu’na çok teşekkür ederim" diye konuştu.
Burdur Burdur’da 25 yıldır çorap satarak geçimini sağlıyor Burdur’un Gölhisar ilçesinde 25 yıldır çorap ve çamaşır satışı yapan Hamiyet Maydan, azmiyle kadınlara örnek oluyor. "Kadınlar güçlüdür, isterse her işi başarır" diyerek 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde mesaj verdi. Burdur’un Gölhisar ilçesinde 25 yıldır çorap ve çamaşır satışı yaparak geçimini sağlayan 57 yaşındaki Hamiyet Maydan, azmiyle kadınlara örnek oluyor. Baba mesleğini tek başına sürdüren Maydan, üretim yaparak hem kendi ayakları üzerinde duruyor hem de iki kişiye istihdam sağlıyor. Kadınlar Günü’nde mesaj veren Hamiyet Maydan, her kadının çalışarak ekonomik özgürlüğünü kazanabileceğini belirtti. "Kadınlar kendi ayakları üzerinde durabilir" Çocuklarını çorap satarak büyüttüğünü ve hayatını bu meslekten kazandığını belirten Maydan; "Hayatımız çorap oldu. Çocuklarımı büyüttü, evlendirdi. 25 yıldır bu işi yapıyorum ve ayakta kalmayı başardım. Kadınlar güçlüdür ve isterse her işi yapabilir" dedi. Yıllar önce pazarlarda çuvalla çorap sattığını ancak bugün kendi işyerinde üretim ve satış yaptığını anlatan Maydan; "Kadın işi, erkek işi diye bir ayrım yok. Kadınlar her alanda başarılı olabilir. Yeter ki pes etmesinler" ifadelerini kullandı. "Kadınlar daha fazla yer almalı" Kadınların ekonomik hayatta daha fazla yer alması gerektiğini vurgulayan Hamiyet Maydan, "Biz kadınlar istersek her zorluğun üstesinden gelebiliriz. Özgüvenli olmak ve çalışmaktan vazgeçmemek önemli. Kadınlar iş dünyasında daha fazla yer almalı" diyerek, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutladı.