SPOR - 12 Nisan 2024 Cuma 13:05

5 torun sahibi Dursun dedenin spor aşkı durdurulamıyor

A
A
A

Hayatını spora adayan ve 5 sene önce 56 yaşındayken ilk kez doktora giden Parlak, azmi ve çalışkanlığıyla gençlere örnek oluyor.

Dursun Parlak, Yalova 90. Yıl Spor Salonu’nda judo ve güreş takımlarıyla antrenmanlar yapıyor. 1983’te Türk Hava Kuvvetleri’nde uçak makinisti olarak göreve başlayan Parlak, İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine sporculuk hayatını anlattı. Orduda son 10 yılını Hava Kuvvetleri Gücü Hizmet Kısım Komutanlığı Spor Genel Koordinatörlüğü’nde geçirdiğini söyleyen Dursun Parlak, burada güvenlik taburlarına hocalık yaptığını dile getirerek, "Judo ve güreş yaptım. Güvenlik taburlarında göğüs göğüse muharebe, yakın boğuşma hocaları oldum. Onlarla ilgili dersler verdik. Judoda en son 29 Ekim’de Makedonya’da Balkan şampiyonu oldum. Güreşte Veteranlar Dünya Şampiyonası’nda maç yaptım. Bir sürü ülkeyle müsabakalar yaptım. Uluslararası hakemlik yaptım. Milli takım formasıyla dünyanın bir sürü yerinde ülkemi şerefle, gururla temsil ettim" dedi.

Sporun kendisi için bir yaşam biçimi olduğunu anlatan Parlak, haftanın en az 3-4 günü yoğun bir şekilde spor yaptığını ifade ederek, "Spor yapmasam da günde en az 10-15 bin adım yapıyorum. Arabaya binmem. Genelde yürüyerek her tarafa gittim. Sporun yanında müthiş bir çevreciyim. Özellikle sigara konusunda çok hassasım. Sigara içen arkadaşım bile olmasın. Gençleri özellikle yolda çevirip onları sigara bırakmaya ikna ederim, özel metotlarımla. Birçok insana sigarayı bırakmada vesile oldum" açıklamasında bulundu.

"Doktora gittiğimi hatırlamıyorum"

Dursun Parlak, sporun sağlıklı yaşam için önemine değinerek, şunları söyledi:

"Hastane olarak da hiç doktora gittiğimi hatırlamıyorum. Bundan 5-6 sene önce, Yalova’da böbrek taşım vardı. Onunla ilgili ağrı kesici iğne vurulmaya gittim. Vurulurken hemşire, doktor herkesi topladılar ilginç bir olay diye monitörün başına. Ben de herhalde önemli bir şey var dedim. Meğer ben hayatımda sağlık sistemine ilk defa giriyormuşum. Bugüne kadar doktorlara kayıt olmamışım. O da benim için çok güzel bir anekdot oldu. Spor yaşam biçimi olarak da bana, mutluluğu, huzuru, sıhhati veriyor. Ben her spordan sonra eve gittiğim zaman bugün günün en mutlu insanıyım. Her gün de söylerim. Yürümek bilimsel olarak da mutluluk hormonunu tetikleyen, huzur veren bir şey. Benim olumlu her şey yürürken aklıma gelir. Herkese spor tavsiye ediyorum. Bu yaşta hala meydan okuyorum, hala Avrupa ve Dünya Şampiyonaları’n gideceğim. Güreş de bitti. 60 yaşına kadar güreş, judo da 75 yaşına kadar. Siyah kemerde judocuyum. Zevkle severek yapıyorum."

"Kötü alışkanlıklardan kurtulması için ömrüm bitene kadar gençlerle olacağım"

3 tane kızı ve 5 torunu olduğunu anlatan Parlak, "Tabii onlar benimle gurur duyuyorlar ama eşimle biraz tartışıyorum. O tamamen kendisine zaman ayırılmasını istiyor. Bizim bu düzeyde üst sporcu olmamızı tahmin edemiyor. Bundan sonra ne yapacaksın diyor ama o da haklı. Bazen beni böyle terli görünce ölecek diye ağlıyormuş. Kendi anlatıyordu. Bilmediği için sporun profesyonel boyutunu. Bu düzeyde spor yaparsak sevk alıyoruz. Şu anda yaptığımız spor bile az. Daha üst düzeyde yapıyoruz. Bu da bize keyif veriyor, bu gençlerle bir idman yapmak. Onları bir hedefe yönetmek benim için çok büyük mutluluk. Amacım hep gençlere dokunmak, onlara hayatlarında bir ışık verebiliyorsak çok önemli bir olay. Onlara dokunmak benim hayatım için en büyük yaşam enerjisi, yaşam iksiri. Her zaman da onlarla olacağım. Kötü alışkanlıklardan kurtulması için bütün ömrüm bitene kadar onlarla olacağım” dedi.

Güreş sporcusu Nazım Ahmet Kocabaş da, Dursun Parlak’ın kendileri için değerli bir hoca olduğunu söyledi. Güreşte Veteranlar dünya üçüncüsü olan antrenör Nurettin Aras, Dursun Parlak’ın geçlere örnek olduğunu belirtti.

5 torun sahibi Dursun dedenin spor aşkı durdurulamıyor

Rümeysa Şahin - Erhan Erdoğan

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Trabzon Prof. Dr. Gürdal Yılmaz: ”Önlenemeyen pandemi HIV/AIDS ülkemizde büyük bir hızla artıyor” Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gürdal Yılmaz, AIDS hastalığının ülkemiz için ciddi bir sorun olduğunu kaydederek, “2021 yılı raporuna göre dünyada HIV epidemisinin başlangıcından bugüne kadar 79,3 milyon kişi HIV ile enfekte oldu. AIDS ile ilişkili hastalıklar sebebiyle 36,3 milyon kişi ise hayatını kaybetti” dedi. Ülkemizde 2 bin 438 AIDS vakası bulunduğunu belirten Yılmaz, “Ülkemizde 1985 yılından 07 Kasım 2024 tarihine kadar doğrulama testi pozitif tespit edilerek bildirimi yapılan 45 bin 835 HIV pozitif kişi ve 2 bin 438 AIDS vakası mevcuttur. HIV ve AIDS toplam vakaların yüzde 81,8’i erkek, yüzde 18,2’si kadın olup yüzde 16,1’i yabancı uyruklu kişilerden oluşmaktadır. Vakalar en fazla sırasıyla 25-29 ve 30-34 yaş gruplarında görülmektedir” dedi. İlk 1981 yılında Amerika’da raporlandı İlk vakaların 1981 yılında Amerika’da raporlandığını hatırlatan Yılmaz, ”İlk vakalar 1981 yılında Amerika’da raporlandı. Erkeklerle seks yapan erkekler arasında sebebi bilinmeyen bir şekilde bu enfeksiyonun görülmeye başlanması ve akabinde ölümlerin gerçekleşmesi ile dikkat çekmeye başladı ve araştırmalar yapılmaya başlandı. Günümüzde ise heteroseksüel ilişki, kan ve kan ürünleri aracılığıyla bulaştığı da bilindiğinden, toplumun tüm kesimlerini ilgilendiren bir enfeksiyon olarak tanımlanmaktadır. 1983 yılında insanlar arasında enfeksiyonun geçiş yollarının saptanması ve 1986 yılında ise HIV’in tanımlanmasıyla ile birlikte 1987 yılında enfeksiyon üzerinde etkili olduğu bilinen ilk ilaçlar kullanılmaya başlanmıştır. Bugün gündemimizi oluşturan 1 Aralık Dünya AIDS Günü ise HIV ile yaşayanların yaşadıkları mücadeleleri ve kayıpların anılması ile HIV farkındalığının sağlanması adına Dünya Sağlık Örgütü tarafından 1988 yılında ilan edilmiştir. 1996 yılında ise ilk kez, virüsün doğrudan kopyalanmasını engelleyen ilaçlar hayatımıza girmiştir” dedi. “Ülkemizde 1985 yılından 7 Kasım 2024 tarihine kadar doğrulama testi pozitif tespit edilerek bildirimi yapılan 45 bin 835 HIV pozitif kişi ve 2 bin 438 AIDS vakası mevcut” diyen Yılmaz, “HIV ve AIDS toplam vakaların yüzde 81,8’i erkek, yüzde 18,2’si kadın olup yüzde 16,1’i yabancı uyruklu kişilerden oluşmaktadır. Vakalar en fazla sırasıyla 25-29 ve 30-34 yaş gruplarında görülmektedir. Vakaların bulaş yoluna göre dağılımına bakıldığında, yine ilk vakanın görüldüğü 1985 yılından itibaren, ülkemizde bildirimi yapılan vakaların yüzde 58,9’unda bulaşma yolu bildirilmemiştir. Bulaşma yolu bildirilen vakalar içerisinde cinsel yolla bulaşma yüzde 94,4, damar içi madde kullanımı yoluyla bulaşma yüzde 1,2 ve anneden bebeğe geçiş ise yüzde 1,2’dir. Vakaların yüzde 2,2’sinde çoklu bulaş yolu bildirilmiştir. 1 Ocak 2024-7 Kasım 2024 tarihlerinde ise bin 527 HIV pozitif kişi ve 40 AIDS vakası olmak üzere toplam bin 567 vaka doğrulama testi pozitif tespit edilerek bildirilmiştir. Bildirimi yapılan HIV ve AIDS vakalarının yüzde 84,6’sı erkek, yüzde 15,4’ü ise kadındır. Vakaların yüzde 10,5’i yabancı uyrukludur. 2024 yılında bildirimi yapılan vakalardan 25-29 yaş grubu, diğer yaş gruplarına göre daha fazla sayıda bildirilmiştir. Yıllar itibarıyla hastalık trendinde artış izlenmektedir. 2020 yılında HIV pozitif kişi sayısı 3 bin 137 iken, 2023 yılında HIV pozitif kişi sayısı 6 bin 185 olmuştur. Tüm dünyadaki HIV pozitif vakalarının yüzde 70’i Sahra Altı Afrika’dadır. Afrika’daki bazı ülkelerde nüfusun yüzde 10’undan fazlası HIV ile yaşamaktadır. Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Ortak Programının (UNAIDS) 2021 yılı raporuna göre dünyada HIV epidemisinin başlangıcından bugüne kadar 79,3 milyon kişi HIV ile enfekte oldu. AIDS ile ilişkili hastalıklar sebebiyle 36,3 milyon kişi ise hayatını kaybetti” diye konuştu. "HIV tedavisi olan bir hastalıktır" HIV tedavisi olan bir hastalık olduğuna dikkat çeken Yılmaz, “HIV’in bulaş yollarından ilki korunmadan (kondomsuz) gerçekleştirilen cinsel birleşmedir. Bir diğeri ise kontrolsüz kan ve kan ürünleri, doku ve/veya organ nakli ve deri altına giren her türlü iğne ve enjektörün ortak kullanımıdır. Yine HIV ile yaşayan ve tedaviye erişemeyen gebeden çocuğa bulaş da söz konusu olabilir. HIV, sosyal davranışlarla bulaşmaz HIV sosyal ilişkilerle, öpüşmekle, sarılmakla, aynı ortamda bulunmakla, aynı çatal bıçağı kullanmakla bulaşmaz. HIV tedavisi olan bir hastalıktır. Tedavi maliyeti devletimiz tarafından karşılanmaktadır. Tedavisi olan bir hastalıktan halen tedavi almadığı için ölen insanları, özellikle de çocukları duyunca inanamıyoruz. Bu, hastalığı insanlarımıza anlatamamış olduğumuzu gösteriyor. 1 Aralık Dünya AIDS günü vesilesi ile herkesin aşağıdaki bilgileri bilmelerini istiyorum. HIV en sık korunmasız cinsel ilişki ile bulaşır. Deri altına giren her türlü iğne, enjektör veya jilet gibi aletlerin ortak kullanımı ile de bulaşma olabilir. HIV korkulacak bir hastalık değildir. Ancak AIDS’den korkmalıyız. AIDS’de bağışıklığın zayıflaması söz konusudur. AIDS’de fırsatçı enfeksiyonlar ve fırsatçı kanser türleri görülebilir. Günümüzde mevcut ilaçların düzenli kullanılması AIDS gelişimini önlemektedir.Hastaların takiplerini düzenli olarak yaptırmaları, hekimlerinin önerilerine uymaları ve tedavilerini aksatmamaları hayati öneme sahiptir” dedi.
Rize Ayder Yaylası’ndan kar manzaraları Rize’nin Ayder Yaylası’nda kar yağışının son bulmasıyla muhteşem manzaralar ortaya çıktı. Rize’nin Çamlıhemşin ilçesine bağlı dünyaca ünlü turizm merkezlerinden Ayder Yaylası’nda bir haftadır etkili olan kar yağışı sona erdi. Yağışın sona ermesi ile görüş mesafesi açıldı. Gelin tülü gibi kar ile örtülmüş çam ağaçları, karlı tepeler, karların arasından akan dereler vatandaşların cep telefonlarıyla çektiği fotoğraflara konu oldu. Bazı vatandaşlar ise kar yağışının son bulmasını fırsat bilerek naylon poşetler ile festival alanında kayarak alanı kayak pistine çevirdi. Eğlenceli dakikalar geçiren vatandaşlar kayın tadını doyasıya çıkardı. Antalya’nın sıcağından Ayder’in soğuğuna geldiğini ancak herkese de tavsiye ettiğini dile getiren Haluk Onur Kılıç isimli turist “Antalya’dan geliyorum. Ayder çok güzel. Antalya’nın sıcağından sonra burası tabi bize biraz soğuk geldi. Herkese bu mevsimde gelmesini tavsiye ediyorum” dedi. Kadir Kurkut isimli turizmci ise daha güzel bir yaz sezonu geçirebilmek için kış sezonunda renkli geçmesi gerektiğini, bu yıl karın erken yağmasının da buna ön ayak olduğunu dile getirerek “Antalya’dan misafirlerimiz var. Bu güzelliği göstermek adına misafirlerimizi buraya getirdim. Geçen yıllarda kar biraz gecikmeli oluyordu. Bu durumda bizi üzüyordu. Sonrasında daha güzel yazları yaşamak adına, bu ortamı da yaşamamız gerekiyor. Kar bu yıl erken geldi. Devamını da bekliyoruz” ifadelerini kullandı.
İzmir Ödemiş M Tipi Kapalı Cezaevi’nde "İsyan ve Yangın Tatbikatı" düzenlendi İzmir’in Ödemiş ilçesinde bulunan M Tipi Kapalı Cezaevi’nde, olağanüstü hal tatbikat planı çerçevesinde kapsamlı bir İsyan ve Yangın Tatbikatı gerçekleştirildi. Tatbikat, cezaevinde oluşabilecek acil durumlara karşı hazırlıklı olunması ve kurum personelinin koordinasyon yeteneklerinin arttırılması amacıyla düzenlendi. Tatbikat senaryosuna göre, cezaevi içerisindeki bir koğuşta çıkan isyan ve yangına müdahale edildi. Cezaevi personeli, jandarma ekipleri, itfaiye, sağlık, elektrik ve gaz ekiplerinin ortak çalıştığı tatbikatta, olayın büyümesini önlemek ve mahkûmların güvenliğini sağlamak için gerekli adımlar uygulandı. İtfaiye ekipleri yangına hızla müdahale ederken, güvenlik güçleri isyanı kontrol altına aldı. Tatbikat esnasında yaralı rolündeki kişilere sağlık ekipleri tarafından müdahale edilerek tahliye işlemleri gerçekleştirildi. Tatbikat, çevre güvenliğinin sağlanmasının ardından sona erdi. Cumhuriyet Savcısı Fatih İbiş ve Cezaevi Müdürü Hasan Savaşçı yaptıkları açıklamada tatbikatın başarıyla tamamlandığını ve elde edilen verilerin, acil durum planlarının geliştirilmesi için değerlendirileceğini ve bu tür tatbikatların periyodik olarak yapılacağını ve cezaevi güvenliğiyle ilgili standartların sürekli iyileştirileceğini belirtti. Tatbikat, hem personelin kriz yönetimi becerilerini güçlendirdi hem de farklı kurumlar arasındaki iş birliğini artırdı.
Antalya Sosyal medyada hastalık aramak: “Sağlığınızdan olmayın” Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Levent Yılık, sosyal medyanın sağlık üzerindeki etkilerine dikkat çekerek, doğru bilgiye ulaşmanın artık zorlaştığını ve yanlış bilginin sağlık açısından ciddi sonuçlar doğurabileceğini açıkladı. Yılık, “Bazı hastalar, sosyal medyadan öğrendikleri yanlış bilgilerle polikliniklere geliyor. Kendi teşhislerini koymuş ve tedavi yöntemlerini seçmiş oluyorlar. Hatta doktor önerilerini reddederek tedavi şanslarını kaybediyorlar” dedi. Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği (TKDCD) tarafından düzenlenen 18. Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği (TKDCD) Ulusal Kongresi için Antalya’da bulunan Kalp ve Damar Cerrahı Prof. Dr. Levent Yılık, sosyal medya kullanımının beden sağlığı ve doktor hasta ilişkisine etkisi hakkında değerlendirmelerde bulundu. “Kaygı bozukluğu yaygınlaşıyor” Prof. Dr. Levent Yılık, internetin bilgiye erişimde kolaylık sağladığını ancak yanlış bilgiyle dolu bir platform haline geldiğini ifade etti. “Kurumsal hastanelerin ve üniversitelerin yayınladığı bilgilere güvenilebilir. Ancak sosyal medyada yayılan kişisel verilere temkinli yaklaşılmalı” diyen Yılık, doğru bilgiye ulaşmanın hayati önem taşıdığını belirtti. Yılık, sosyal medyanın kaygı bozukluğunu artırdığını şu sözlerle açıkladı: “İnsanlar, sosyal medyada okudukları hastalık belirtilerini kendilerinde varmış gibi hissediyor. Bu durum, psikolojiyi olumsuz etkileyerek kaygı bozukluğuna yol açıyor. Tıp fakültesinde hastalıkları öğrenirken bu durumun hafif bir versiyonunu biz de yaşardık.” “Yanlış bilgi tedavi şansını kaçırıyor” Sosyal medyada yayılan yanlış bilgilerin, hasta ve doktor arasındaki ilişkiyi zorlaştırdığını belirten Kalp ve Damar Cerrahı Prof. Dr. Yılık, “Bazı hastalar, sosyal medyadan öğrendikleri yanlış bilgilerle polikliniklere geliyor. Kendi teşhislerini koymuş ve tedavi yöntemlerini seçmiş oluyorlar. Hatta doktor önerilerini reddederek tedavi şanslarını kaybediyorlar” dedi. “Erken teşhis hayat kurtarır” İlaçlar ve tedaviler hakkında yapılan yorumlara da değinen Prof. Dr. Levent Yılık, prospektüslerde yazan her komplikasyonun ortaya çıkma ihtimalinin çok düşük olduğunu hatırlattı. Yılık, “Bir ilaç ya da tedavi yöntemi, defalarca denenip güvenli olduğu kanıtlandıktan sonra kullanıma girer. Doktorunuzun önerdiği tedaviye güvenin ve kendi başınıza kararlar almayın” ifadelerini kullandı. “Doğru bilgiye ulaşım hayati önem taşıyor” Sağlık konusunda sosyal medyanın doğru bir şekilde kullanılmasının önemine dikkat çeken Prof. Dr. Levent Yılık, yanlış bilgilerin hastalıkların tedavisini geciktirebileceğini belirtti. Yılık, “Erken teşhis, tedavinin başarısı için kritiktir. Sağlık sorunlarınızı mutlaka bir hekimle paylaşın ve sosyal medya bilgileriyle hareket etmeyin” diyerek, toplumu bu konuda bilinçlenmeye davet etti.
Kars Arpaçay’da polis ve jandarma kuş uçurtmuyor Arpaçay’da polis ve jandarma ekipleri, güvenlik önlemlerini en üst seviyeye çıkardı. Ekipler ilçe genelinde başlattıkları uygulamalar kapsamında; giriş ve çıkış noktalarında GBT sorgulaması yapıyor, araçları durdurarak detaylı kontroller gerçekleştiriyor. Arpaçay Kaymakamlığı’nın koordinasyonunda İlçe Emniyet Müdürlüğü ve İlçe Jandarma Komutanlığı’nca yapılan uygulamalara asayiş, trafik, kaçakçılık ve organize suçlarla mücadele ekipleri katılıyor. Yapılan denetimlerde hem kimlik kontrolleri yapılırken hem de araçlarda arama yapılıyor. “Vatandaşlardan tam destek” Yoğun güvenlik tedbirleri vatandaşların da takdirini topladı. İlçe halkı, polis ve jandarma ekiplerinin kararlılıkla gerçekleştirdiği uygulamalardan duyduğu memnuniyeti dile getirirken, huzurun devamı için bu tür çalışmaların önemine vurgu yaptı. “Güvenlik önceliğimiz” Arpaçay Kaymakamlığı’nca yapılan paylaşımda; “Kaymakamlığımız koordinesinde İlçe Emniyet Müdürlüğümüze ve İlçe Jandarma Komutanlığımıza bağlı ekiplerce halkımızın can ve mal güvenliği, huzur ve sükununun sağlanması amacıyla, Arpaçay’ımızın farklı noktalarında Genel Asayiş Uygulaması yapılmıştır. Köylerimizde ve mahallelerimizde uygulamalarımız devam edecek olup, halkımızın huzur ve sükununa halel getirecek faaliyetlere geçit verilmeyecektir” ifadelerine yer verildi.