GENEL - 19 Ocak 2012 Perşembe 11:23

TÜRK EĞİTİM-SEN GENEL BAŞKANI KONCUK: "MİLLİ EĞİTİM BAKANI DİNÇER`İN İLK KARNESİ KIRIKLARLA DOLU"

A
A
A
TÜRK EĞİTİM-SEN GENEL BAŞKANI KONCUK: "MİLLİ EĞİTİM BAKANI DİNÇER`İN İLK KARNESİ KIRIKLARLA DOLU"

Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in ilk karnesinin kırıklarla dolu olduğunu belirterek, "Türk Eğitim-Sen olarak bakanlığın Şubat ayında 44 bin atama sözünü yerine getirmesini, 2012 yılında da toplam 100 bin öğretmen ataması yapmasını istiyoruz" dedi.
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Koncuk, AK Parti iktidarı döneminde atama bekleyen öğretmen sayısının yıldan yıla arttığını belirterek, "Bugün 350 bin genç ellerinde diplomalarıyla öğrencilerine ders verecekleri günü beklemektedir. Yıllardır atama bekleyen öğretmenlerin dramı içimize kor bir ateş gibi düşerken, Milli Eğitim Bakanlığı’nın öğretmen atama politikasında herhangi bir değişiklik yapmaması, günü kurtaran bir yaklaşım içinde olması sorununun kangrenleşmesine yol açmıştır. Bu gidişle birkaç
yıl içinde atama bekleyen öğretmen sayısı 500 bini bulacaktır. Üstelik Eski Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun 44 bin öğretmen atama sözü hala yerine getirilmemiştir. Bu söz hükümetin ve dolayısıyla Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in de sözüdür. Ömer Dinçer, bu sözün yerine getirilmemesinden dolayı özür dilemiştir. Bu takdir edilecek bir davranıştır ancak yeterli değildir. Sayın Bakan’dan beklenen; özrünün gereğini yaparak, öncelikle öğretmenlerin alacağı olan 44 bin atamayı yapmaktır" dedi.
Bakan Dinçer’in, öğretmen atamaları konusunda eski Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun durumuna düşmek istemediğini, bu nedenle de öğretmen atamaları konusunda tarih vermediğini kaydeden Koncuk, "Oysa bu tavır Bakana puan kazandırmamakla birlikte aksine öğretmenlerin Dinçer’e olan güvenini, inancını daha da zayıflatmaktadır. Bakan öğretmen atamalarının ne zaman yapılacağına ilişkin sorularımızdan rahatsızlık duymamalıdır. Türk Eğitim-Sen olarak ataması yapılmayan öğretmenler adına tarih sormak bizim en
tabi hakkımızken, Bakan’ın da buna cevap vermek asli vazifesidir. Bakan’ın ’tarih veremem’ ya da ’ne kadar atama yapılacağını bilmiyorum’ şeklindeki açıklamaları güven bunalımı oluşturmaktır. Biz ne kadar öğretmenin hangi tarihte atamasının yapılacağını bu ülkenin Milli Eğitim Bakanına sormayacağız da Madagaskar Cumhuriyeti’nin Bakanına mı soracağız? Öğretmenler Milli Eğitim Bakanlığı’nın kendilerine olan borcunu ödemesini isterken ve yaşadıkları belirsizliğe isyan ederken; Sayın Dinçer kafasını kuma
gömemez, sessizliğe bürünemez. Sayın Bakan her ne kadar 76 bin, 126 bin, 138 bin şeklinde farklı rakamlar telaffuz etse de, sendikamızın tespitleri bugün Türkiye’de 200 bin öğretmen ihtiyacı olduğunu göstermektedir" dedi.
OECD ülkeleri ile kıyaslandığında Türkiye’de öğretmen açığının daha net görüleceğini ve OECD ülkelerinde öğretmen başına düşen öğrenci sayısının ortalama ilköğretimde 16, ortaöğretimde 13.5 olduğunu ifade eden Koncuk, "Öğretmen başına düşen öğrenci sayısı ülkemizde ilköğretimde 21, ortaöğretimde 18’dir. Tabii ki bu ortalama rakamlar; derslik ve öğretmen dağılımının adaletli olmadığı ülkemizde bölge ve illere göre büyük farklılıklar göstermektedir. OECD ülkeleri baz alındığında ülkemizde öğretmen açığı
ilköğretimde 157 bin 685, ortaöğretimde 71 bin 398 olmak üzere toplam 229 bin 083’tür. Kaldı ki, Bakanlık bırakın 200 bin atamayı, kendi tespit ettiği sayıyı bile atamaktan aciz bir görünüm içerisindedir. Bakan Dinçer, göreve geldiği günden bugüne topu topu 11 bin öğretmen ataması yapmıştır. Hiç kimse 11 bin öğretmen atayarak başarılı olduğu ve eğitim-öğretimin sorunlarını çözdüğü iddiasında bulunmamalıdır. Gerçek başarı hükümete gerekirse rest çekip söke söke hakkı olan atama sayısını almaktır. Bunun için
de mangal gibi bir yüreğe, cesur ve kararlı adımlara ihtiyaç vardır. Bu noktada Türk Eğitim-Sen olarak bakanlığın Şubat ayında 44 bin atama sözünü yerine getirmesini, 2012 yılında da toplam 100 bin öğretmen ataması yapmasını istiyoruz" dedi.
"TÜM ÖĞRETMENLER KADROLU OLARAK GÖREV YAPMALIDIR"
Koncuk, geçen Haziran ayında sendikaları tarafından uzun süreli ve büyük mücadelesi neticesinde sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına son verildiğini ve tüm sözleşmelilerin kadroya alındığını hatırlatarak, "AK Parti iktidarı döneminde yaygınlaştırılan ve her fırsatta eleştirdiğimiz bu uygulamanın tamamen kaldırılması sevindiricidir. Ancak ücretli öğretmenlik uygulaması hala devam etmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde 60 binin üzerinde ücretli öğretmen görev yapmaktadır. Kadrolu atama dururken,
öğretmenleri iş güvencesinden yoksun olarak çalıştırmak, onlara girdiği ders başına ücret vermek daha doğrusu sömürmek vicdansızlıktır. Üstelik ücretli öğretmen çalıştırılması kadrolu istihdam modeli olmadığı için eğitim-öğretimin kalitesi düşmekte, verim azalmaktadır. Aylık ücreti 500 TL dahi olmayan insanlarla hangi eğitim-öğretimden bahsedebilirsiniz? Öte yandan iki yıllık ön lisans mezunları ya da Açıköğretim Fakültesi mezunları da ücretli öğretmenlik yapabilmektedir. Dolayısıyla Milli Eğitim Bakanı
Ömer Dinçer’in bu ayıba son vermesi gerekirken, ’öğretmen açığını ücretli öğretmenlerle gideriyoruz’ demesi çağdaş normlarla eğitim-öğretim yapma iddiasında olan bir ülke için utanç vericidir. Öğretmenlerin sadece kadrolu olarak istihdam edilmesi niçin bu kadar zordur? Farklı istihdam modelleri getirerek Türkiye geriye götürülmek mi istenmektedir? Bu tablonun mimarlarını Türk Eğitim-Sen olarak şiddetle kınıyoruz" diye konuştu.
MEB verilerine göre 2010-2011 eğitim-öğretim yılında derslik başına düşen öğrenci sayısı ilköğretimde 31, ortaöğretimde 34 olduğunu belirten Koncuk, şunları söyledi:
"Ancak derslik açığı büyükşehirler ile doğu ve güneydoğu bölgelerinde daha fazladır. Örneğin; derslik başına düşen öğrenci sayısı İstanbul’da ilköğretimde 45, ortaöğretimde 41; Bursa’da ilköğretimde 36, ortaöğretimde 39; Adana’da ilköğretimde 38, ortaöğretimde 40; Van’da ilköğretimde 45, ortaöğretimde 37; Şanlıurfa’da ilköğretimde 53, ortaöğretimde 42; Batman’da ilköğretimde 44, ortaöğretimde 56; Mardin’de ilköğretimde 42, ortaöğretimde 40’dır. OECD 2011 Bir Bakışta Eğitim Raporuna göre ise OECD
ülkelerinde ortalama sınıf mevcudu ilköğretimde 21.4’tür. Bu rakam Avusturya’da 18.9, Çek Cumhuriyetinde 19.9, Estonya’da 18.1, İtalya’da 18.8, Portekiz’de 20.2, Meksika’da 19.9’dur."
"MEB ŞUBAT AYINDA SAĞLIK VE EĞİTİM ÖZÜR GRUBU TAYİNLERİNİ YAPMALIDIR"
Koncuk, MEB Teşkilat Kanunu’yla özür grubu atamaları yılda bir defaya düşürüldüğünü belirterek, "Özür grubu atamalarına üç ay kala yapılan bu değişiklik tayin bekleyen binlerce öğretmeni şoke etti. Bunun üzerine Türk Eğitim-Sen olarak Milli Eğitim Bakanlığı’nın önünde özür grubu mağdurları ile birlikte büyük bir eylem yaptık. Eylemimizin ardından Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer ile yaptığımız görüşmede, Bakan bu yıla mahsus olmak üzere özür grubu atamalarını Şubat ayında yapacağının sözünü verdi. Ancak
bu görüşmeden yalnız bir gün sonra Milli Eğitim Bakanlığı sadece eş grubu özrünün yapılacağını duyurdu. Yani Bakan Dinçer sözünde durmayan ikinci Milli Eğitim Bakanı oldu. Oysa sağlık ve eğitim özrünü yok saymak her şeyden önce anayasadaki eşitlik ilkesine aykırıdır. Özür grubu tayinlerini bir bütün olarak görmeyip, bu şekilde ayırmak tarihe not olarak düşülmesi gereken bir durumdur. Kanser hastası öğretmenin boşa harcayamayacağı dakikalara ihtiyacı varken ya da eğitimini sürdürmek için önünde fırsatı olan
bir öğretmenin aylarca zaman kaybetmesi büyük bir adaletsizlikten; Bakan Dinçer’in bunları göz ardı ederek, sadece eş durumu tayin hakkı vermesinin haklı hiçbir gerekçesi olamaz. Diğer yandan Milli Eğitim Bakanlığı eğitim özrünü özür grubundan çıkaran bir taslak hazırladı. Kendisi de akademisyen olan Bakan Dinçer’in yüksek lisans ve doktora yapmak isteyen öğretmenlere niçin böylesine düşmanca tavır sergilediğini bir türlü anlayamadık. Buradan Sayın Dinçer’e sesleniyoruz. Sayın Bakan; yaptığınız yanlıştan
dönün. özür grubu mağdurlarını bir bütün olarak görerek, hepsine tayin hakkı verin ve öğrenim özrünü özür grubu arasından çıkaran taslağı rafa kaldırın" dedi.
"3 BİN OKUL MÜDÜRÜNE SORUŞTURMA AÇILMIŞTIR, BAKAN DİNÇER SORUŞTURMALARI GERİ ÇEKMELİDİR"
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer göreve geldiği günden beri tartışmaların eksik olmadığını, bu tartışmaların başında da Bakan’ın bağış alan okul müdürlerine soruşturma açması geldiğini ifade eden Koncuk, şunları söyledi:
"Bakan Dinçer, okulların tüm yükünün okul müdürlerinin omuzlarında olduğu gerçeğini tek kalemde silmiş, okulların ödeneksizlikten inim inim inlediğini unutmuş, sanki okul müdürlerini keyfi yere öğrenciden para alan kişiler olarak göstererek, onlar hakkında gözünü kırpmadan soruşturma açmıştır. Okulların elektrik, su, yakıt, telefon parası, kırtasiye giderleri, boya-badana-tadilat, tebeşir, temizlik malzemeleri, kadrolu olmayan hizmetli personelin ücreti için ödenek ayrılması gerekmektedir. Ancak okul
idarecileri ödenek yokluğundan dolayı bu ihtiyaçların parasını öğrencilerden almak durumundadır. Hatta bazı okullarımızda öğretmen ve idareciler kendi olanaklarıyla bu giderlerin bir kısmını karşılamaktadır. Bu gerçekleri göz ardı eden Bakan Dinçer, okul müdürlerini cezalandırmayı tercih etmiştir. Okul idarecilerinin ne şartlarda görev yaptığının farkında olmayan, onları sorunlarıyla tek başına bırakan, okullara ödenek verilmediği için bağış alan okul müdürlerini cezalandıran, soruşturma açarken elini
vicdanına koymayan milli eğitim bakanını kınıyoruz. Şu anda Türkiye genelinde 3 bin okul müdürüne soruşturma açılmıştır. Bakanın bu soruşturmaları geri çekmesini ve okullara yeterli ödenek sağlamasını istiyoruz."
"Ek ödeme adaletsizliği en çok öğretmenler ile akademisyenleri vurmuştur. Eşit işe eşit ücret düzenlemesinde öğretmenleri, akademisyenleri ve diğer çalışanları yok sayan hükümet, yüksek unvanlıları, kalburüstünü gözeten bir uygulama yapmıştır" diyen Koncuk, "Öğretmen, akademisyen, hizmetli, memur, teknisyen kısacası eğitim çalışanlarının tamamı bu ülkenin büyümesinden kendisine düşen payı alamamış, maaşları enflasyon karşısında erimiş, ücretleri girdilere yapılan zamlar karşısında kuşa dönmüştür. Tüm
bunların üstüne ek ödemelerde yapılan adaletsizlik onların cebini iyiden iyiye boşaltmıştır. Tüm bunlar yaşanırken, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer eli kolu bağlı oturmakta, olan bitene sesini çıkarmamaktadır. Biz isterdik ki, Bakan Dinçer ağırlığını koysaydı ve eğitimcilerinden ek ödemeden yararlanmasını sağlasaydı. Milli Eğitim Bakanı Dinçer’in kendi personeline sahip çıkmayan, onların hakkını aramayan, eğitim çalışanlarının maddi koşullarını düzeltmek için girişimde bulunmayan bir yaklaşım içinde olması
acı bir durumdur. Kendi çalışanını sahiplenmeyen bir bakanın eğitim camiasının dümenine geçmesi çok açık söylüyoruz ki, eğitimciler için talihsizliktir. Bakan Dinçer’in ilk karnesi kırıklarla dolu. Tüm bu sorunların gölgesinde 2011-2012 eğitim-öğretim yılının ilk yarılını tamamlıyoruz. Öncelikle tüm eğitim çalışanlarına gösterdikleri gayretten dolayı teşekkür ediyor, öğrencilerimize başarılar diliyoruz" dedi.
Türk Eğitim-Sen olarak Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’e ilk karnesini verdiklerini ve bakanın karne notlarının umut verici olmadığını belirten Koncuk, "Yeterli sayıda öğretmen ataması yapılması 0, Derslik ve öğretmen açığının kapatılması 0, Ücretli öğretmen çalıştırarak insanları sömürme 100, Öğretmen ihtiyacı ile ilgili çelişkili bilgiler verme 100, Verdiği sözü tutma becerisi 0, Bağış alan okul müdürlerine soruşturma açma 100, Okul müdürlerini kaynak yetersizliği sorunu ile baş başa bırakma 100,
Teşkilat Yasası ile adaletsiz uygulamalara imza atma 100, Performans Yönetim Sistemi ile eğitimcileri bezdirme, onlara haksızlık yapma 100, Eğitimin sorunlarını çözmede kararlılık ve beceri 0, Milli bayramlara sahip çıkma, 19 Mayıs’ı benimseme 0, Ataması yapılmayan öğretmenlere ’bafeşka iş bulsunlar’ gibi ilginç (!) bir öneride bulunma 100, Rotasyon uygulaması ile eğitim çalışanlarını yerinden etme becerisi 100, Eğitim çalışanları ile ilişkiler 0, Eğitim çalışanlarının maddi ve özlük haklarının
iyileştirilmesi 0, Öğretmenlerin kaç gün tatil yaptığı hakkında bilgi sahibi olma 0, Eğitimci olmayan yönetici atama 100, Eğitim çalışanlarına sahip çıkma 0, Kazanılmış haklara aykırı uygulamalar 100, Geçici görevlendirmeleri iptal etme becerisi 50, İl Milli Eğitim Müdürlüğü atamalarında başarı gösterme 20. Görüldüğü üzere Bakan Dinçer’in karne notları çok zayıf. Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in en iyi dersi ise geçici görevlendirmeleri iptal etmesidir. Bakan sadece bu dersinde kısmen başarılı
olmuştur. Ancak Bakan’ın bununla ilgili ciddi eksikleri vardır. Şayet Sayın Dinçer ikinci dönemde de aynı performansı gösterirse sınıfta kalacaktır. Türk Eğitim-Sen olarak Bakan’dan ikinci dönem derslerine çok çalışmasını ve başarılı olmasını hem kendisi, hem de ülkemizin eğitim hayatı için istiyoruz" dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Batman 300 metre yükseklikteki kayalardan topladığı balı hastalara veriyor Batman’ın Gercüş ilçesinde beden eğitimi öğretmeni Yalçın Yıldız, yüksekliği 300 metreyi bulan kayalıklara tırmanıp ’kaya balı’ topluyor. Aynı zamanda AFAD gönüllüsü olan Yıldız, hobi amaçlı topladığı balı hasta olan akraba ve dostlarına veriyor. Beden eğitimi öğretmeni Yalçın Yıldız, Gercüş ilçesine bağlı Aydınlı köyü Mağaralı mezrasında kayalıklara tırmanıp kaya balı topluyor. 300 metrelik kayalıklara tehlikeli tırmanış yapan Yıldız, "5 yıldır beden eğitimi öğretmenliğini yapıyorum. Batman Gercüş Aydınlı köyü Mağaralı mezrasında yaşıyorum. Ben hobi olarak bu işi yapıyorum. Birkaç sefer daha bunu dile getirmiştim, bu yıl tekrar bal sezonu geldi ve tekrar başladım bal toplamaya. Sabahın erken saatlerinde uyanıp 2 saatlik yürüyüşün ardından kayaların tepesine ulaştık. 300 metreye yakın bir iniş yaptım. Daha önce arımızın bakımını ve temizliğini yapmıştık, güzel bir şekilde aynı şekilde tekrar açtık. Güzel bir bal vardı, 7 ile 8 kiloya yakın bal çıkardık. 4 ile 5 kilo da arıya bıraktık, arı telef olmasın diye. Bugün 300 metreye yakın kayalıklardan indim yani arının yaptığı yuvaya göre bunlar değişiyor" dedi. Dağcılık eğitimini almayan bireylerin, bu işe kalkışmaması gerektiğini belirten Yıldız, "Bu işin ucunda ölüm bile var. Benim için bir tehlikesi yok, ben bu işin eğitimini almışım seviyorum. Bu işi hobi olarak yapıyorum. Çevrede kimsede bunu yapmadığı için bir nevi benim de hoşuma gidiyor. Yani elimden geldiğince bu işi devam edeceğim. Bu balı ilaç niyetine kullanıyoruz. Özellikle yaşlı ve hasta olan insanlar için kullanıyoruz. Akraba ve dostlarımıza veriyoruz şifa niyetine, kışın bunu ilaç olarak da tüketiyoruz. Soğuk algınlığı ve bazı hastalıklar için kullanmaktayız. Bu balın faydaları saymakla bitmez. Uzmanlar bu konuda daha iyi bilir. Bizim büyükler eskiden göz körlüğünde bile kullanıyorlarmış, soğuk algınlığı ve yaralarda kullanılıyor. Birçok hastalığa şifa kaynağıdır. Özellikle kanser tedavisinde çok etkilidir. Tamamen organik olduğu için şifa deposudur. Hiçbir katkı maddesi yok. İnsan eli kesinlikle değmiyor, arının doğada yaptığı baldır" diye konuştu.
Kastamonu Gençler Muaythai Milli Takımı, 26 sporcu ile dünya şampiyonasında mücadele edecek Gençler Muaythai Milli Takımı, Tayland’da düzenlenecek Gençler Muaythai Dünya Şampiyonası’na 26 sporcu ile katılacak. Şampiyonaya düzenlenen kampta hazırlanan sporcular, altın madalya parolası ile maçlara çıkacak. Muaythai Dünya Şampiyonası, 1-20 Eylül tarihleri arasında Tayland’da gerçekleştirilecek. Türkiye Gençler Muaythai Milli Takımı, şampiyonaya 26 sporcu ile katılacak. Milli takım şampiyona öncesine Kastamonu Olimpiyat Hazırlık ve Kamp Eğitim Merkezi’ndeki son kampını antrenör Erhan Otluoğlu yönetiminde yaptı. 15 erkek ve 11 kadın sporcudan oluşan milli takım, kampın ardından Tayland’a gidecek. Hazırlıklarını büyük titizlikle sürdüren sporcular, şampiyonaya altın madalya hedefi ile katıldıklarını söyledi. Erhan Otluoğlu: “90 ila 110 arasında ülkenin katıldığı geniş kapsamlı bir organizasyon" Hazırlıklarla ilgili bilgi veren antrenör Erhan Otluoğlu, "15 erkek, 11 kadın sporcumuz mücadele edecek. İnşallah ülke olarak takım halinde dünya şampiyonluğunu hedefliyoruz. Önceki sene büyüklerde takım halinde dünya şampiyonu olmuştuk. Ondan önceki sene de gençlerde dünya ikincisi olmuştuk. Bu yıl da hedefimiz dünya şampiyonluğu. Dünyadaki en iyi takımlardan bir tanesiyiz. Ortalama 90 ila 110 arasında ülkenin katıldığı geniş kapsamlı bir organizasyon" dedi. “Olimpik köy gibi tesisler yapılmış” Kastamonu’daki tesiste her türlü imkanlarının bulunduğunu belirten Otluoğlu, "Bakanlığımıza, devlet büyüklerimize böyle bir tesis kurdukları için teşekkür ediyoruz. Muhteşem bir tesis. Doğa içerisinde, güzel bir rakımda, olimpik köy gibi tesisler yapılmış. Türkiye Muaythai Federasyonu Başkanı Hasan Yıldız’a verdiği desteklerden dolayı teşekkür ediyoruz" diye konuştu. Özge Söyüncü: “Ülkeme, altın madalyayı alacağımın sözünü veriyorum” 3,5 yıldır Muay Thaisporu ile ilgilendiğini belirten milli sporculardan Özge Söyüncü ise altın madalya için şampiyonaya katılacağını belirterek, "2022’de Malezya’da düzenlenen dünya şampiyonasında Tayland ve Kanadalı rakibimi yenerek dünya şampiyonu oldum. Geçen yıl da Avrupa ve dünya şampiyonu oldum. Bu yıl da tüm rakiplerimi yenerek dünya şampiyona olacağım. Kendime güveniyorum, takımıma güveniyorum. Allah hepimizin yardımcısı olsun. Bu yıl da ülkeme, altın madalyayı alacağımın sözünü veriyorum” şeklinde konuştu. Ahmet Akay Dalkıran: “Rakiplerimizi eze eze kırıp, bayrağımızı göklerde dalgalandırmak istiyoruz" Sporculardan Ahmet Akay Dalkıran da Türk bayrağını dalgalandırmak istediğini kaydederek, "Gerek beslenmemiz gerek antrenmanlarımız olsun her alanda bizlere yardım ediyorlar. 2023 yılındaki dünya şampiyonasında iki derece maçı aldım, 3’üncü maçta kaybettim. 1 kez Avrupa ikinciliğim, 4 kez Türkiye şampiyonluğu, 2 kez Türkiye üçüncülüğü derecem var. İnşallah bu sene hedefim bayrağımızı göndere çekmek. Rakiplerimizi eze eze kırıp, bayrağımızı göklerde dalgalandırmak istiyoruz" ifadelerini konuştu. Bediha Taçyıldız: “Hem büyükler hem gençler olarak, takım halinde sürekli şampiyonluk oluyoruz” Takımı ziyaret ederek moral desteği veren milli sporcu Bediha Taçyıldız, Türkiye’nin Muaythai’de önemli bir yol kat ettiğini belirterek, “Milli sporcu olarak kariyerimde 6 dünya, 3 Avrupa şampiyonluğum var. Bugün buraya genç milli takımımızı ziyarete geldik. 3-4 gün sonra dünya şampiyonası için yola çıkacaklar. Onlara motivasyon vermek amacıyla burada bulunuyoruz. Sporcularımız gayet iyi, herkes formunda. Güzel bir başarı ile döneceklerini tahmin ediyorum. Milli takımımız çok başarılı. Hem büyükler hem gençler olarak takım halinde sürekli şampiyon oluyoruz. Umuyorum, buradaki çocuklar da bu yıl aynı başarıyla geri dönecek” ifadelerini kullandı.