ÇEVRE - 11 Nisan 2025 Cuma 10:27

Van’da sazlıklar tehlikede

A
A
A
Van’da sazlıklar tehlikede

Van Gölü Havzası’nda son günlerde artan sazlık yangınları, bölgedeki yaban hayatını tehdit ederken, uzmanlar ise sulak alanların korunması gerektiği konusunda uyarıda bulundu.


Van Gölü Havzası’nda bulunan sulak alanlarda çıkan sazlık yangınları endişe verici boyutlara ulaştı. Özellikle Edremit’in Dilkaya Mahallesi, Gevaş’ın Görüntü Mahallesi ve Muradiye ilçesindeki sazlıklarda son günlerde yangınların artış göstermesi üzerine uzmanlar vatandaşları uyardı. Konuya ilişkin konuşan Van YYÜ Yaban Hayvanları Koruma ve Rehabilitasyon Merkezi Müdürü Prof. Dr. Lokman Aslan, Van Gölü Havzası’nın yaban hayvanları açısından son derece zengin bir bölge olduğunu hatırlattı. Tür, sayı ve çeşitlilik bakımından birçok yaban hayvanına ev sahipliği yapan bölgede, özellikle kanatlı türlerin yoğunlukta olduğunu ifade eden Prof. Dr. Aslan, "Bu canlıların büyük bir kısmını ise kanatlı yaban hayvanları oluşturmaktadır. Hem sucul hem de karasal kanatlı türler, bu bölgede yaşamaktadır. Bunun temel sebebi, Van Gölü Havzası’nın sulak alanlar bakımından oldukça zengin olmasıdır. Van Gölü Havzası’ndaki sulak alanlar genellikle sazlıklardan oluşur. Bu sazlık alanlar, yaban hayvanlarının önemli bir kısmı için üreme ve barınma alanı olarak tercih edilmektedir. Hayvanlar, güvende hissedebilmek için sazlıklarda yuva yapar ve burada kuluçkaya yatarlar" dedi.



"Yangınlar büyük tahribata yol açtı"


Son günlerde artan yangınlara dikkat çeken Aslan, havaların ısınmasıyla birlikte vatandaşların bahar temizliği yapmaları ve piknik alanlarını kullanmaları sonucu sazlık yangınlarında ciddi artış yaşandığını dile getirerek, "Van Gölü Havzası’nın en büyük sulak alanlarından biri olan Gevaş bölgesinde başlayan yangın, büyük bir tahribata yol açmıştır. Bu durumu Edremit ve Muradiye’deki sazlık alanlarda meydana gelen yangınlar takip etmiştir. Özellikle son iki üç yıldır bu tür yangınlar ciddi şekilde artmıştır. Bu yangınların nedeni bazen bölgeden faydalanmak isteyen kişiler, bazen de bilinçsiz vatandaşlar olabilir. Çobanların dikkatsizliği, gelişigüzel atılan sigaralar, yakılan ateşler ya da mangal sonrası ateşin tamamen söndürülmeden bırakılması gibi nedenlerle bu alanlar yanmaktadır. Ne yazık ki bunun sonucu, orada yaşayan hayvanların yanarak ölmesi ve sulak alanların geri dönülmez biçimde yok olmasıdır" diye konuştu.



"Sulak alanları korumak bizim görevimizdir"


Sulak alanların korunmasının herkesin sorumluluğu olduğunu vurgulayan Aslan, sözlerini şöyle sürdürdü:


"Bu nedenle hem Edremit, Göründü ve Muradiye’deki sazlık alanları hem de diğer sulak alanları korumak bizim görevimizdir. Çünkü sulak alanlar doğanın rahimleri gibidir; üretkenliğin, yaşamın devamlılığının merkezidir. Tabiatta doğal dengenin sürdürülmesi için sulak alanlar vazgeçilmezdir. Bu alanlar yok edildiğinde, erozyon ve kuraklık gibi daha büyük çevresel sorunlarla karşı karşıya kalacağımız kaçınılmazdır."



Van’da sazlıklar tehlikede

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep GTO’da yılın son meclis toplantısı yapıldı Gaziantep Ticaret Odasında (GTO) aralık ayı olağan meclis toplantısı, Meclis Başkanı Hilmi Teymur Başkanlığında Yönetim Kurulu, Meclis ve Disiplin Kurulu üyelerinin katılımıyla gerçekleştirildi. Toplantının açılışında yaptığı konuşmada 2025 yılının zor bir yıl olduğuna dikkat çeken Meclis Başkanı Teymur, "Malumunuz son yıllarda salgınlar, savaşlar, depremler yaşadık. Tüm bu yaşanan olayların küresel ticareti de derinden etkileyerek küresel bir ekonomik kriz oluşturduğu aşikar. Hem psikolojik hem de ekonomik anlamda zor günler geçirdik. İnşallah 2025 yılının sona ermesi ile yaşadığımız tüm zorlukları geride bırakır, 2026 yılında sağlık, huzur ve başarılı bir yıl geçiririz" dedi. "Gaziantep, Türkiye ortalamasının üzerinde büyüdü" Toplantıda GTO’nun Aralık ayı faaliyetleri hakkında Meclis üyelerini bilgilendiren GTO Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Yıldırım, küresel, ulusal ve yerel ekonomiye ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Gaziantep’in Türkiye ekonomik büyümesine en fazla katkı sağlayan dördüncü il olduğunu belirten Yıldırım, "2024 verileri, şehrimizin hızla toparlandığını ve yeniden üretime döndüğünü açıkça gösteriyor" ifadelerini kullandı. Yıldırım, "TÜİK verilerine göre 2024 yılında Gaziantep ekonomisi reel olarak yüzde 8,2 büyümüştür. Bu oran, Türkiye ortalaması olan yüzde 3,3’ün oldukça üzerindedir. 2023 yılında yaşanan yüzde 1,4’lük daralma, ekonomik tercihlerden değil; 6 Şubat depremlerinin üretim, ticaret ve lojistik üzerindeki doğrudan etkilerinden kaynaklanmıştır. Bugün Gaziantep, Türkiye’nin en büyük 10 il ekonomisinden biri konumundadır. Sanayisi, ticareti ve ihracat gücüyle ülke ekonomisine yön veren şehirler arasında yer almaktadır. Nitekim 2024 yılında Gaziantep, Türkiye büyümesine en fazla katkı sağlayan dördüncü il olmuştur" ifadelerine yer verdi. "Çin, devlet destekli bir imalat gücü" Ekonominin küresel dinamikler üzerinden de değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Yıldırım, "Çin, artık yalnızca düşük maliyetli bir üretici değil; devlet destekli, ölçekli, sübvansiyonlu ve stratejik bir imalat gücüdür." diyen Yıldırım, şu değerlendirmelerde bulundu: "Çin 2024 yılında 992 milyar dolarlık mal ticaret fazlası verdi. Bu sonuç tesadüf değil. Çünkü, Sanayiye yönlendirilen ucuz ve uzun vadeli krediler var. Vergi, arsa ve enerji destekleri var. Kamu alımlarıyla büyütülen bir üretim modeli var. Sonuç ortada. Güneş panelinden bataryaya, elektrikli araçtan çeliğe kadar pek çok alanda, dünya talebinin üzerinde bir kapasite oluştu. Bu yapıda şirketlerin kâr etmesi bile şart değil. Asıl güç, küresel piyasalarda fiyat belirleyebilmek" şeklinde konuştu. Çin’in Türkiye ihracatının yaklaşık yüzde 20’sini doğrudan etkilediğini vurgulayan Yıldırım, "Dış ticaret açığımızın en büyük kaynağı Çin. Çin’e sattığımızın 13 katı kadar ithalat yapıyoruz. Çin rekabeti, ihracatımızın yaklaşık yüzde 20’sini doğrudan etkiliyor. Demir-çelikten makineye, elektrikli ekipmandan otomotive, tekstile kadar Gaziantep sanayisinin güçlü olduğu alanlar, bu baskıyı birebir hissediyor. Çin’in sübvansiyonlu ve aşırı kapasiteli üretimi, fiyatları aşağı çekiyor. Kâr marjlarını eritiyor. Yerel sanayicinin katma değer üretmesini zorlaştırıyor. Daha ucuzla yarışamayız. Daha katma değerli üretmek zorundayız. Teknoloji, verimlilik, markalaşma ve nitelikli iş gücü artık bir tercih değil, zorunluluktur" diye konuştu.
Muğla Muğla’da hava sıcaklığı -3’lere düşüyor Meteoroloji 4. Bölge Müdürlüğü, Bölge Tahmin ve Uyarı Merkezinden yapılan açıklamada, 26 aralık-2 Ocak tarihleri arasında Muğla bölgesinde hava sıcaklığı geceleri-3 derecelere kadar düşecek. Yapılan uyarıda, "Yapılan son meteorolojik değerlendirmelere göre; 26 Aralık 2025 Cuma gününden itibaren bölgemizin soğuk ve yağışlı havanın etkisi altına girmesi beklenmektedir. Yağışların; sahil kesimlerinde sağanak, iç kesimlerde karla karışık yağmur ve kar şeklinde olacağı tahmin edilmektedir. Halen mevsim normalleri civarında seyreden hava sıcaklıklarının, bölge genelinde hissedilir derecede (4 ila 10 derece) azalacağı tahmin edilmektedir. Soğuk havanın bölgemiz genelinde önümüzdeki hafta boyunca da etkisini sürdürmesi beklenmektedir. Bu süreçte; özellikle gece ve sabah saatlerinde sıcaklıkların düşmesine bağlı olarak buzlanma ve don olaylarının görülebileceği, buna bağlı olarak kara, hava ve deniz ulaşımında aksamalar yaşanabileceği değerlendirilmektedir. Ayrıca, tarımsal faaliyetlerin devam ettiği yerlerde soğuk hava ve don olaylarının zirai don riskini artıracağı, ürün kayıplarına neden olabileceği öngörülmektedir. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanıp yayınlanacak olan tahmin ve meteorolojik erken uyarıların takip edilmesi önem arz etmektedir. 26 Aralık 2025 ilâ 2 Ocak 2026 tarihleri arasında Muğla bölgesinde en düşük hava sıcaklığının -3 derece dolayında olması bekleniyor" denildi.