EKONOMİ - 17 Eylül 2024 Salı 09:15

İneklerini 4 katlı apartmanda bakıyor

A
A
A

Trabzon’un Şalpazarı ilçesinde yaşayan Gökhan Karadeniz, dik ve engebeli arazide inşa ettiği 4 katlı bina ile çiftlik kurdu. Binanın 3 katını ineklerine tahsis eden Karadeniz, en üst katını ise kendine ayırdı. En yakın komşuları inek olan Karadeniz, başarısıyla yörede bitme noktasına gelen hayvancılığı da yeniden canlandırdı.

Trabzon’un Şalpazarı ilçesindeki Sinlice mahallesinde yaşayan Gökhan Karadeniz (30), üniversitenin doğal gaz teknikerliği bölümünü birinci olarak tamamladıktan sonra gurbette kendi işini yapmak yerine köyünde anne ve babasından öğrendiği hayvancılığı büyütmek istedi. Arazi şartları nedeniyle yer bulmakta zorluk çeken Karadeniz, dik yamaçta 4 katlı bina inşa etmeye karar verdi. İlk kazmayı atmasıyla çevresindeki yöre sakinlerinden tepki alan Karadeniz kimseye aldırış etmeden 4 katlı binayı inşa etmeyi başardı. Bir apartman gibi inşa edilen 4 katlı binanın sakinleri ise inekler oldu. Apartmanın birinci katını besilik, ikinci katını ise sağılır ve buzağılarına ayıran Karadeniz, binanın üçünü katını ise samanlık olarak kullandı. Apartmanın en üst katını ise kendine ayıran Karadeniz’in en yakın komşuları ise çok sevdiği hayvanları oldu. Hayvancılıkta kısa süredeki başarısı ise yöre halkına da örnek alan Karadeniz, bitme noktasına gelen küçükbaş ve büyükbaş hayvancılığını yeniden canlandırdı.

4 katlı inşa ettiği binanın ilginç bir hikayesi olduğunu belirten Gökhan Karadeniz, en yakın komşularının hayvanları olduğunu söyledi. Karadeniz, “Hayvancılıkla uğraşıyoruz. Daha öncelerden aile işletmelerimiz vardı o zaman küçük ve hobi tarzındaydı. Biz bu işe 2017 yılında tam anlamıyla girmek istedik. 2017 yılında burayı inşa etmeye başladık. 2018 yılında da geçiş yaptık. O günden beri de bu işe devam ediyoruz. 4 katlı bir bina aslında ilginç de bir hikayesi var. Yani aslında arazinin zor ve dik olmasından kaynaklı bir sıkıntı oldu. Bizde bu işi yapmak çok istediğimiz için böyle bir çağrıya başvurduk. Böyle güzel oldu. İlk katımızı besilik hayvanlar için ayırdık. Onlar için burayı düzenledik. İkinci katı sağılır, düveler ve buzağılar katı. Üçüncü katımız ise otluk samanlık yemlik olarak kullanıyoruz. 4. katta da kendimize bir ev yaptık. Tabii boş geçmeyelim dedik. O şekilde bir işletme kurduk. Bu da güzel oldu yani” dedi.

"30 civarında hayvanımız var"

Çevreden ilginç tepkiler aldığını kaydeden Karadeniz, “İşte oraya ne yapıyorsunuz? Hani temelleri atınca çok büyük bir geniş alana sahip olduğu için hep merak konusu oldu. Okul mu, düğün salonu mu, devlet dairesi mi yapıyorsunuz gibi çok eleştiriler aldık. Hayır bir çiftlik yapıyoruz dedik. Herkes aslında merak ediyordu. Kimisi mesela çiftliğin binayı çürütebileceğini falan düşünüyordu. Aslında hepsine bir önlem aldık. Yani betonlarımız ona göre attık. Yükseklikleri ona göre verdik. Betonların üzerine bir daha ara çakıllama yapıp onun üzerine bir daha betonlama yaptık. Şu anda mesela direklerimiz kolonlarımız sağlıklı bir bina inşa ettik. Hiçbir detaydan kaçınmadık. Bizim için masraflı oldu ama yapacak bir şey yoktu. Arazi bu kadarına izin verdi bize. İşletmemiz 75 kapasite. Aslında normal ama şu anda yarısı dolu, yarısı boş. Bunun sebebi aslında geçen yıl bir farklı ırka geçiş yaptık. O esnada hayvan satışımız oldu. Farklı farklı boyutlara yöneldik. Ve şu anki hayvanlarımızla devam ediyoruz. 30 civarında hayvanımız var. İlerleyen dönemlerde sayılarımız yine artacak. Zaten hayvancılık öyledir doldur boşalt sistemi vardır” şeklinde konuştu.

"Kimse üretmek istemiyor"

Doğal gaz teknikeri olan ve bölümünü birinci olarak tamamlayan Karadeniz, “Hayvanlar çok farklı bir his yakalatıyor insana. Çünkü onlarla beraber olmak, iç içe olmak hani kokusundan falan biz rahatsız olmayız. Çünkü onlara özgü bir koku. Hani bana insanın kokusu mu dersen, hayvan kokusu mu dersen, ben hayvan kokusunu seçerim yani. 2 yıllık doğal gaz teknikleriyim. Aslında bölümü de birinci bitirdik. Beni bu sektöre iten ailem oldu. Biz bu sektöre girdiğimde bu bölgede hayvancılık bitme noktasıydı. Yani herkes artık hayvancılığı bırakıyor çünkü araziler dar. Birinin bölgeye canlılık katması gerekiyordu. Aslıda bunu başardık. İyi ya da kötü, az ya da çok iyi şeyler değiştirdiğimizi de düşünüyoruz. Teknoloji ilerledikçe hayvancılık da güzel boyutlar kazanmaya başladı daha güzel bir işletme yapmayı düşünüyoruz. Yani girişimlerimiz de var. Olacaktır inşallah. Daha güzellerini de yapacağız yani bölgeye. Ticaret güzel, hayvancılık zaten sabır isteyen bir meslektir. Hayvancılıkta sabredeceksin. Sabredersin, kazanırsın. Yani bir bakmışsın bu yıl zarar ediyormuşsun gibi olursun geçen yıl o farkı kapatır sana hayvancılık. Yani para kazandık, kazanmaya da devam ediyoruz. Kazanacağız da inşallah. Çünkü artık üretim tükendi ve kimse üretmek istemiyor. Herkes hazıra yöneldi. Biz üretici taraf olduğumuz için kazanacağımız her daim inanıyoruz” diye konuştu.

“Çünkü o konuşamıyor sıkıntılarını dile getiremiyor”

İşletmesini büyütmek isteyen Karadeniz, gençlerin de köyle dönüş yapmasını istedi. Karadeniz, “Bölgemiz dağlık ve engebelik olduğu için evet devletimiz çok güzel projeler yapıyor. Çok güzel yardımlar, faydalar sağlıyor ama biz arazi şartlarından dolayı bir çoğundan yararlanamıyoruz. Tabii ki devletimiz projeleri Türkiye’nin geneline değil de bölgesel ayırtsa mesela daha güzel projeler çıkacağına ve o projelerden herkesin yararlanabileceği standartlarda olsa daha güzel olabilir bence. Gençlere tavsiyelerimiz köylere dönüş yapmamız. Yani başkasının emri altında çalışmaktansa az kazanıp kendi işi olması daha güzel. Yani coğrafyasında yaşasın. Herkes bir lokma ekmeğin peşinde. Onu burada kazanır. Kazanmama gibi şansın yok. Sadece istikrarlı ol. İşini güzel yapmaya bak, yetiyor. Burada yeğenim ve ağabeyim ile çalışıyoruz. Gönül bağı ortaklığımız var. Hani hayvancılık sadece hayvana bakmakla bitmiyor. Onun da sıkıntısı var. Çünkü o konuşamıyor sıkıntılarını dile getiremiyor. Gözüne, hal ve hareketlerine bakarak onu iyi tanıman gerekiyor. Zaten onu tanırsan bu işi yaparsın. Artık işler büyüse de bu binayı yükseltmeyi düşünmüyoruz. Bu son evre. Yanımızda ormana ait bir yer var. Devletimize çağrımıza bedava hiçbir zaman istemedik. Orayı bize kiralayabilir, satabilir. Oraya bize verirse güzel bir işletme kurabiliriz. Devlet çiftinin yanında. Bazen bölgesel olamıyoruz” şeklinde konuştu.

“Karadeniz’e özgü hayvancılığı sürdüren bir aileydik”

Binanın ilk kazması vurduğunda bir yankı uyandırdığını da belirten Karadeniz, “Karadeniz’e özgü hayvancılığı sürdüren bir aileydik. Babamın mesela 30-40 tane küçükbaşı vardı. Annemin 2-3 ineği vardı. Biz onu sadece büyüttük. Güzel de oldu. Şu anda küçükbaş sayımız da büyükbaş sayımız da fazla. İlçemde ve çevre ilçelerde bizden büyüğü yok diyebilirim. Bütün çiftlik var ama çoğu boş. Önemli olan istikrarlı olmak. İlk kazma vururken aslında ben bu konunun buralara geleceğini düşünüyordum. Çünkü biz buraya ilk kazmayı vurduğumuzda bir yankı uyandırmıştı. Çünkü burası çok kötü bir araziydi. Yani varlığıyla yokluğu belli olmayan dik, taşlık anormal bir araziydi. O yüzden hani yapıldıkça arazinin de ve binanın da şekli şemali güzelleştikçe evet bir gün Türkiye’de sesimizi duyuracağız diye kendi kendime söylüyordum” ifadelerini kullandı.

“Dayım bu binayı inşa etmeye başladığında ben inanmamıştım”

4 katlı binada hayvancılık yapan Gökhan Karadeniz’in yeğeni Emircan Topal (19) ise, “Liseyi bitirdikten sonra dayımın yanına geldim ve bu işletmede çalışmaya başladım. 40 yıl bir fabrikada veya başka bir yerde çalışmak yerine burayı tercih ettim. Gelecek olarak burayı gördüm. Burayı büyütmek istiyorum. Sabahın erken saatlerinde kalkıp hayvanların yemini veriyorum. Temizlik yapıyorum. Her günüm böyle geçiyor. Küçüklükten beri bu işin içerisindeyim. Dayım bu binayı inşa etmeye başladığında ben inanmamıştım. Bu kadar ilerleyeceğimizi düşünmedim. İşin içine girdiğinde çok daha farklı olduğunu gördüm” dedi.

Ozan Köse - Tolga Şahin - Mustafa Özcan

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Arnavutköy’de boşanma aşamasındaki eşini silahla öldüren sanığa ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası Arnavutköy’de boşanma aşamasındaki eşi Serpil Gül’ü aralarında çıkan tartışma sonrası silahla vurarak öldüren Harun Gül, yargılandığı davada ağırlaştırılmış müebbet hapis ile 1 yıl hapis cezasıyla cezalandırıldı. Arnavutköy’de 10 Ağustos 2024’de boşanma aşamasındaki eşi Serpil Gül’ü (35) çocuğunu sünnet ettireceğini söyleyerek eve çağıran ve aralarında çıkan tartışma sonrası silahla ateş ederek öldürdüğü iddia edilen Harun Gül’ün (40) yargılandığı dava karara bağlandı. İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada tutuklu sanık Harun Gül, vefat eden Serpil Gül’ün müşteki ailesi ve tarafların avukatları hazır bulundu. Duruşmaya Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatları da katıldı. “Olay günü cinnet halindeydim” Duruşmada savunma yapan sanık Harun Gül, olaydan iki üç gün önce eşine boşanma davası açtığını belirterek, “İş yerini kapattıktan sonra çocuklarımı aldım ve başka bir firmada çalışmaya başladım, 7 ay orada çalıştım. Sonrasında istenmeyen olaylar yaşandı ve hatırlamadığım bir tarihte boşandık. Olay günü cinnet halindeydim, bana ettiği hakaretlerden dolayı o cinnet anında bir şey diyemedim. Suçu işlediğim için pişmanım. Üç tane pırlanta gibi çocuğum var, onlara bakmakla yükümlüyüm. Ben hem anneleri, hem babalarıyım. Bu aşamada çocuklarım mağdurlar. Tahliyemi talep ediyorum” ifadelerini kullandı. Müşteki avukatları mahkemede sanığın cezalandırılmasını talep ederken, sanık avukatları ise müvekkilinin tahliyesini istedi. “Çocuklarım için pişmanım” Duruşmada son sözü sorulan sanık, “Keşke bunların hiçbiri olmasaydı. Bu olay yaşanmadan önce keşke ben ölseydim ama pişmanım. Çocuklarım için pişmanım, onların yanında olmadığım için pişmanım” dedi. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı Kararını açıklayan mahkeme, sanık Harun Gül’ün, ‘eşe karşı kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis, ‘ruhsatsız silah bulundurma’ suçundan ise 1 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına hükmetti. Ayrıca sanığın tutukluluk halinin devamına karar verildi. İddianameden İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, şüpheli Harun Gül’ün ayrı yaşadığı eşi Serpil Gül’ü, çocuğu M.M.’yi sünnet ettireceğini söyleyerek çağırdığı, olay günü bulundukları evde aralarında tartışma çıktığı, Serpil Gül’ün evden çıkıp kaçmaya çalıştığı, şüpheli Harun Gül’ün ise piyasadan temin ettiği silah ile Serpil Gül’e ateş ettiği, Serpil Gül’ün yere düştüğü, şüphelinin ise silahı doldur boşalt yöntemiyle 2 el daha ateş ederek ölümüne neden olduğu aktarıldı. İddianamede, şüpheli Harun Gül’ün ölen kadının başında beklediği, Serpil Gül’ün eve gelmesini sağladıktan sonra silahıyla ateş ettiği ve kadının kafa kısmına şiddetli kararlılıkla 2 el daha ateş ettiği ve eylemini belirli bir planla işlediği kaydedildi. Hazırlanan iddianamede şüpheli Harun Gül’ün ‘tasarlayarak eşe karşı kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet ve ‘ruhsatsız silah bulundurma’ suçundan 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması talep edildi. (GŞ- SD-RU
İstanbul Müge Anlı, 18 yıl önce kaybolan Hatice Musaoğlu’nu gündeme taşıdı 50 yaşındayken ortadan kaybolan 4 çocuk annesi Hatice Musaoğlu’nun şüpheli kaybını araştırmacı gazeteci Müge Anlı gündeme taşıdı. Programda gündeme gelen iddialar ve çelişkilerin ardından 18 yıldır kayıp olan kadın için harekete geçildi. Emniyet güçleri, gazeteci Anlı’nın ekrana getirdiği bahçe ve evde emare arama çalışmasına başladı. Kastamonu Azdavay’a bağlı Gümürtler Köyü’nde oğlu ve gelini ile birlikte yaşayan Hatice Musaoğlu, 2006 yılında sırra kadem bastı. 18 yıldız izine rastlanılamayan kadının akıbetini öğrenmek için abileri Aydın Musaoğlu’ndan şüphelenen kızları programa katıldı. O dönem annesinin odasına yerleşmek isteyen Aydın Musaoğlu canlı yayına katıldı. Oda kavgası yüzünden Hatice Musaoğlu ile kavga eden Aydın ve Nevin Musaoğlu hakkında iddialar peş peşe sıralandı. Hatice Musaoğlu’nun kız kardeşinin iddiasına göre Aydın Musaoğlu, kayıptan sonra bahçeye mezar şeklinde bir çukur açıp öldürdüğü annesini oraya gömmüştü. Bu durum fark edilince cenazeyi başka bir yere taşıdığı öne sürüldü. Aydın Musaoğlu’nun o dönem 4 yaşlarında olan kızının “Babam, babaannemin başına vurdu. Sonra da çuvala koyup götürdü” şeklinde akrabalarına anlatımlarda bulunduğu da iddialar arasındaydı. Araştırmacı gazeteci Müge Anlı, hem bahsi geçen bahçeyi hem de Hatice Musaoğlu kaybolduğundan beri oğlunun ekip biçtiği arazileri ekrana getirdi. Bahçede kayıptan sonra gübre dökülmeye başlanan ve kayıptan sonra ekim yapılmadığı söylenen araziye dikkat çekilirken savcı talimatı ile emniyet güçleri harekete geçti. Kastamonu Cinayet Büro Dedektifleri, Azdavay İlçe Emniyet ve jandarma komutanlığı ekipleri Hatice Musaoğlu’nun en son görüldüğü evden başlayarak bahsi geçen yerlerde arama çalışması başlattı.