POLİTİKA - 13 Temmuz 2024 Cumartesi 17:53

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Bayraktar: "Türkiye 2024-2030 Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı ile 20 milyar dolarlık yatırım hedefi ortaya koydu"

A
A
A
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Bayraktar: "Türkiye 2024-2030 Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı ile 20 milyar dolarlık yatırım hedefi ortaya koydu"

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Türkiye’nin nükleer enerjiden elektrik üretme ile ilgili 70 yıllık rüyasının gerçeğe dönüştürüleceğini söyledi.


Memleketi Trabzon’a gelen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, sırasıyla Trabzon Valiliği, Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanlığı, AK Parti Trabzon İl Başkanlığı, Ticaret ve Sanayi Odası ve Atatürk Köşkü’nü ziyaret etti. Bakan Bayraktar, ziyareti sırasında Ticaret ve Sanayi Odası’nda gerçekleştirilen Enerji Koordinasyon Toplantısı’na da katıldı. Toplantıda konuşan Bayraktar, "Türkiye’de yaklaşık yüzde 67 enerji, yani üç birimlik enerjinin ikisi maalesef ülkemize ithalat yoluyla gidiyor. Dolayısıyla bu ithalatla alakalı karşılaştığımız başta ithalat faturası, bunun getirdiği cari açık, bunun getirdiği döviz ihtiyacını karşılamakla alakalı da belli politikalar geliştiriyoruz. Dolayısıyla bu iki konu artan talep ve artan dışa bağımlılığı azaltmak için temel politika önceliklerimize baktığımızda birinci olarak yerli ve yenilenebilir kaynakları Türkiye azami ölçüde mutlaka devreye almak durumunda, ekonomisine katmak durumunda. Ülkemizin elbette bugüne kadar alıştığımız doğal gaz ve petrolde, doğal gaz ve petrol zengini olmayan bir ülke olarak alıştığımız belli kabuller vardı ama zengin olduğumuz alanlar var. Örneğin Türkiye’nin yenilenebilir enerji alanında çok büyük bir potansiyeli var. Güneşiyle, rüzgarıyla, hidrolik kaynaklarıyla, jeotermal kaynaklarıyla Türkiye’nin mutlaka bu yenilenebilir kaynaklarını devreye alması gerekiyor. Dolayısıyla bu anlamda bugüne kadar yaptığımız güneşte ve rüzgarda 27 bin megavatı bulan kurulu gücü bu sene ve önümüzdeki 12 yıl boyunca 2035’e kadar ilave 60 bin megavatla yani her yıl yapacağımız 5 bin megavatlık güneş ve rüzgar yatırımıyla geliştirmek ve artırmak istiyoruz. Bir de Türkiye’nin mutlaka enerjisini verimli kullanması lazım. Hayat standartlarımızdan, hayat konforumuzdan vazgeçmeden Türkiye’nin mutlaka sanayisinde, tarımında, ulaştırmasında, enerjisinde ve bütün binalarında enerjisini verimli kullanması gerekiyor. Bu anlamda ortaya koyduğumuz 2024-2030 Türkiye Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı ile Türkiye özel sektörüyle ve kamunun kurumlarıyla 20 milyar dolarlık bir yatırım hedefi ortaya koydu. Bu yatırımları gerçekleştirip enerji tüketimini yüzde 16 gibi iyileştirerek enerjiyi daha az yoğun kullanan bir sanayi, bir ulaştırma, bir tarım sektörü ve enerji sektörü hedefliyoruz" dedi.



"Türkiye’nin daha çok Gabar keşfetmesi lazım"


Türkiye’nin bir paradigma değişikliğine gittiğini ve kendi petrol ve doğal gaz kaynaklarını hem karada hem de denizlerde araması gerekliliğini dile getiren Bakan Bayraktar, "Biz 2016 yılında çok önemli bir paradigma değişikliğini ve dedik ki Türkiye petrol ve doğal gaz kaynaklarınn mutlaka hem karada hem denizlerde aramalıdır ve daha yoğun bir şekilde aramalıdır. Geçmişte Karadeniz’i hatırlayacaksınız 2010-2012 yıllarında derin deniz aramaları yaptık. O dönemden farklı bir şeyler yapmamız lazım dedik. Ve Milli Enerji ve Maden Politikası adını verdiğimiz stratejik dokümanla dedik ki biz artık bu aramaları kendi gemilerimizle, kendi mühendislerimizle, kendi teknik kabiliyetlerimizle, imkanlarımızla yapalım dedik. Ve bu bugün dünyanın en büyük derin devlet filolarına sahip bir ülke haline geldik. Fatih, Yavuz, Kanuni ki bunlar aslında Trabzon için çok anlamlı isimler. Son olarak Abdülhamid Han’ın adını verdiğimiz dört tane derin deniz sondaj gemisi ve iki tane sismik gemimizle beraber kendi kıta sahanlığımızda, kendi münhasır ekonomik bölgemizde hem Doğu Akdeniz’de hem de Karadeniz’de aramalara başladık 2017 yılında. Onun dışında karalarda Türkiye’nin gitmediği, daha önce aranmamış coğrafyaları arayalım stratejisi doğrultusunda bir dönem adı terörle anılan Şırnak, Gabar, Hakkari, Van gibi yerlerde biz petrol aramaya başladık. Ve hamdolsun 2016’daki strateji değişikliğinden sonra bütün bu çalışmaların meyvelerini yavaş yavaş almaya başladık. 2020 yılında hepimizin malumu Sayın Cumhurbaşkanımızın killetimize bir müjde olarak açıkladığı Sakarya Gaz Sahası’ndaki doğal gaz keşfi Cumhuriyet tarihinin en büyük doğalgaz keşfidir. 2020 yılı için dünyada denizlerde yapılan en büyük doğal gaz keşfidir. Ve biz orada şu anda 710 milyar metreküplük bir rezerv keşfi ile beraber yine dünyada rekor sayılabilecek bir süre içerisinde 3 yıldan kısa bir süre içerisinde oradan doğal gazı üretmeye başladık. Bugün 2 milyon 400 bin haneye yetecek kadar doğal gazı kendi gazımız olarak Sakarya’da üretiyoruz. Yaklaşık günlük 5 buçuk milyon metreküplük bir üretimle gidiyoruz. Ama inşallah önümüzdeki aylarda bunu ilk etapta 10 milyon metreküpe yani 5 milyon abonenin yani 5 milyon hanenin doğal gaz ihtiyacını karşılayacak şekle getireceğiz. Elbette bugün burada Trabzon’un henüz daha doğal gazla tanışmamış ilçelerinden ve mahallelerinden bahsediyoruz. Oranın taleplerini en kısa sürede yerine getirmekle alakalı ilgili arkadaşlarımıza gerekli talimatları verdik. Ama gelinen nokta itibariyle bu konforlu, bu çevreci, bu verimli yakıtı mutlaka biz hanelerimizle, sanayimizle, ticarethanelerimizle buluşturmak istiyoruz. Elbette bunu kendi ürettiğimiz doğal gazımız ile yapmamız çok daha anlam ifade ediyor. Petrol tarafında 2016 yılında yine bu strateji değişikliğini yaptığımız yılda günde 35 bin varil üreten Türkiye petrolleri, bugün sadece Gabar’da Türkiye’nin en kaliteli petrolünü 45 bin varil günlük üretime çıkarmış durumda. 2021 yılında yaptığımız bu keşif yine Türkiye’nin Cumhuriyet tarihinin karalardaki en büyük keşfi. Şu anda 41 kuyudan 45 bin varil üretiyoruz. Hedefimiz inşallah en kısa bunu yıl sonu olarak, hedef olarak arkadaşlarımıza verdik ve kamuoyumuzla paylaştık, 100 bin varil, 95 kuyuyla üretime çıkabilmek. Ama ülkemiz çok büyük, ülkemizin ihtiyaçları artarak devam ediyor. Türkiye’nin günlük petrol ihtiyacı 1 milyon varil. Bizim daha çok Gabar keşfetmemiz lazım, daha başka bölgelere gitmemiz lazım. Mutlaka Türkiye’nin Libya’da, Irak’ta, Somali’de, Kafkasya coğrafyasında farklı petrol sahalarında iş birlikleriyle, ortaklıklarıyla doğal gaz ve petrolde farklı alternatifleri de geliştirmesi gerekiyor" diye konuştu.



"Türkiye’nin 70 yıllık rüyasını gerçeğe dönüştüreceğiz"


Türkiye’nin önünde 70 yıllık bir rüyayı gerçeğe dönüştürme hedefinin olduğunu ifade eden Bayraktar, "Türkiye’nin önünde bir de 70 yıllık bir rüyayı gerçeğe dönüştürmek var. Türkiye’nin 1950’lerden beri yapmak istediği nükleer enerjiden elektrik üretimiyle alakalı da şu anda devam eden Akkuyu’daki nükleer santral projemiz biliyorsunuz Mersin’de. Bu santralin de en kısa zamanda ilk reaktörünü önümüzdeki aylarda devreye almak suretiyle inşallah Türkiye’nin bu 70 yıllık rüyasını da gerçeğe dönüştüreceğiz. Şu anda sahada çalışmalarımız yoğun bir şekilde devam ediyor. Dolayısıyla Türkiye nükleer enerjiden elektrik üreten ülkeler sınıfına artık yükseliyor. Orada tabii Türkiye’nin sanayisine, Türkiye’deki istihdama ve nükleer ekosistemin gelişmesine dair çok önemli gelişmeler devam ediyor. İnşallah Sinop ve Trakya santralleriyle bunları desteklemeye devam edeceğiz. Türkiye’nin 2050 yılına kadar mutlaka 20 bin megavatlık bir nükleer güce ihtiyacı var. Bütün bunlar bizim daha sürdürülebilir bir kalkınma için ve dışa bağımlılığı düşürmüş, enerjide bağımsız, bu anlamda ekonomisi daha güçlü bir ülke olarak yani ekonomideki kırılganlıkları daha da azaltmış bir ülke olma yolunda en önemli enerjideki stratejilerimiz. İnşallah bunlar için tabii bunların arkasında çok güçlü bir siyasi iradenin varlığı yadsınamaz. Bütün bunlar siyasi istikrar olmadan, ekonomik istikrar olmadan gerçekleştirilemez. Türkiye, ekonomisi büyüyen ve orta gelir tuzağından inşallah çıkmış, gelir seviyesi 20-25-30 bin dolarlara yaklaşmış bir ülke olarak inşallah daha güçlü bir şekilde yola devam edeceğiz" şeklinde konuştu.



Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Bayraktar: "Türkiye 2024-2030 Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı ile 20 milyar dolarlık yatırım hedefi ortaya koydu"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Takıntılı şahıs, genç kızın hayatını kabusa çevirdi Samsun’da yaşayan 19 yaşındaki genç kız, 3 yıldır kendisini takip ve tehdit eden evli adamdan kurtulamadığını iddia ederek, ölüm korkusu yaşadığını söyledi. Üniversiteye hazırlık için 16 yaşında gittiği kursun çevresindeki bir esnafın kendisini takip ve rahatsız etmesiyle okulu bırakmak zorunda kalan Sudenaz Genç’in (19) 3 yıllık süreçte hayatı kabusa döndü. Başka bir mahalleye taşınmalarına rağmen takıntılı şahıstan yakasını kurtaramayan genç kız, hayatının karardığını, ölüm tehditleri aldığını ifade etti. “3 yıldır takip ve tehdit devam ediyor” Evli olan C. T.’nin (33) kendisini takibe ve tehdide devam ettiğini iddia eden Sudenaz Genç, “Daha 16 yaşındayken ısrarla takibe maruz kaldım. Bu takip nedeniyle dershaneyi bıraktım. Liseyi de son senemde bırakıp, açık liseye geçmek zorunda kaldım. Söz konuşu şahıs beni ısrarla takip edip, arabasına almaya çalışıyordu. Ben de bu durumdan şikayetçi oldum. Mahkeme benden kanıt istedi. O anda elim ayağım titrediğimden, korktuğumdan kanıtlayacak bir şey çekemedim. Sonrasında davaya ‘takipsizlik’ verildi. Şahsın bu karardan sonra ısrarla takipleri devam etti ve okulu bırakmak zorunda kaldım. Mahkeme tebliği şahsın evine gidince, kendisinden şikayetçi olduğumu eşi öğreniyor. Karısı markette beni görünce bana saldırarak kafamda cam şişe kırıyor. Annemle beni de darp ediyor. Bu konu hakkında da ceza alıyorlar. Sonrasında 19 yaşıma geldim ve bu durum hala devam ediyor. Evimi taşımak zorunda kaldım çünkü takibe, iftiralara maruz kalıyordum. Namusuma karşı da söylemler yayıldı” dedi. “Ölmek istemiyorum” Ölmek istemediğini ifade eden Sudenaz, “Ayrıca sürekli aynı yalancı şahitler ile benden şikayetçi oldular. Gerçekten bıktım ve psikolojik olarak çok yıprandım. Hayatımdan 3 yıla yakın bir süreç gitti. Hayatım bir anda battı. Şu anda çok kötüyüm. Ne yapacağımı bilmiyorum. Ölümle tehdit ediliyorum, mesajlar alıyorum. Bana açtığı karşı davalar nedeniyle yeni taşındığım evin adresini de öğrendi. Yeni mahallemde de araçlar görüyorum, takip ediliyorum. ‘Yanındakiler kim, sen kimsin de bizim yengemizden şikayetçi oluyorsun’ tarzında mesajlar alıyorum. Ben ölmek istemiyorum. Bir çözüm ya da caydırıcı bir ceza verilmesini istiyorum. Şahıs hapse atıldı ancak 1 ay sonra geri salındı. Bundan sonra şahıs daha takıntılı hale geldi. Ölmeyi gerçekten istemiyorum. Samsun’da beni yaşatmayacaklarını söylüyor” diye konuştu. Karşı tarafın ceza almasına rağmen mahkemedeki iyi halleri gerekçesiyle ceza indirimine gidildiğini anlatan Sudenaz, “Mahkeme ceza indirimine gitti. Bence gitmemeliydi. Bu kararı doğru bulmuyorum. Mahkemede düzgün duruyor, mahkemeden çıktığı gibi de şahsıma ve anneme ağza alınmayacak laflar etmeye devam ediyor. Bu artık normal bir durum değil” şeklinde konuştu. “Taşındık ama kurtulamadık” Taşınmalarına rağmen çare bulamadıklarını ve yeni evlerinin adresinin de son mahkemeyle açığa çıktığını anlatan Sudenaz’ın annesi L.G. (43), “3 çocuk annesiyim. Tepecik Mahallesi’nde otururken şahsın kızımı takip etmesi ve eşinin darp etmesi sonucu davalık olduk. Çok kez dava gördük. Kendileri bu olayların ardından mahallede ve sosyal medya hesaplarından kızım Sudenaz ve benim hakkımda sinkaflı ve tehdit içeren paylaşımlarda bulundu. Ayrıca bizi yaşatmayacağını da söyledi. 3 yıla yakındır devam eden mahkemelerimiz var. Bu süreçte evin balkonuna çıkamaz hale geldik. Yalancı şahitlerle bize çok iftira atıp, bizi mahkemelerde uğraştırdılar. İstinafta ve bölge adliyesinde devam eden dosyalarımız var. Kapanmış, karara bağlanan dava dosyalar da var. Şahıstan kurtulmak, eşim ve çocuklarımın başına bela gelmesin diye taşınmak zorunda kaldık. Taşınıp gitmemize rağmen hala bizimle uğraşıyor. Kızım her dışarıya çıktığında ‘acaba kızımın başına kötü bir şey gelecek mi?’ korkusuyla yaşıyorum. Bizi Samsun’da yaşatmayacağını ve rahat vermeyeceğini söylüyor” ifadelerini kullandı. “Çocuklarımın geleceği mahvoldu” Yaşanan olaylar nedeniyle ailesinin tüm fertlerinin durumdan olumsuz etkilendiğini belirten anne, “Sosyal medyada bizim hakkımızda sinkaflı ve iftira içeren paylaşımlarda bulunuyor. Bundan dolayı hapse girdi ve sonra salındı. 15 Kasım’da giden tebliğde karı-koca ceza aldılar. Mahkeme önünde sinkaflı kelimeler kullandıkları için bu cezaları aldılar. Bu tebliğ kendilerine geldikten sonra tekrar uğraşmaya başladılar. Yetkililerden yardım istiyorum. Samsun’da huzurumuz yok. Başımıza bir şey gelmesinden korkuyoruz. Maddi ve manevi çok zarara uğradık” açıklamasında bulundu. İddiaların odağındaki C. T. ise kendisine yöneltilen suçlamalar hakkında bir açıklama yapmak istemediğini belirtti.
Eskişehir Kısmi göçük yaşanan binanın makine ile yıkımı için cadde ulaşıma kapatılacak Eskişehir’de kentsel dönüşüm çalışması kapsamında elle yıkımı sırasında kısmi göçüğün meydana geldiği ve 2 işçinin yaralandığı binanın makine ile yıkımı dolayısı ile Şair Fuzuli Caddesi’nin geçici olarak yaya ile araç trafiğine kapatılacağı açıklandı. Odunpazarı Belediyesi Başkanlığı’ndan konuyla alakalı açıklamada, 19 Kasım 2024 tarihinde İstiklal Mahallesi Porsuk Bulvarı Adalar mevkiinde, kentsel dönüşüm çalışmaları sırasında elle yıkımı yapılan bir binada kısmi bir göçük meydana geldiği hatırlatıldı. Açıklamada, "Olay sonrası bölgede güvenlik tedbirleri artırılmış olup, Porsuk Bulvarı’nın ilgili bölümü yaya ve araç trafiğine geçici olarak kapatılmıştır. Hemşehrilerimizin güvenliği bizim için önceliklidir. Bu nedenle, lütfen belirtilen bölgede alternatif güzergâhları kullanarak hareket etmeye özen gösteriniz. Sürecin tamamlanmasının ardından, bölgenin güvenli bir şekilde tekrar kullanıma açılması sağlanacaktır. 28 kasım Perşembe günü yıkım çalışmaları gerçekleştirilecektir. Elle yıkımın mümkün olmadığı bu alanda, güvenlik önlemleri alınarak makine ile yıkım yapılacaktır. Çalışmalar süresince Şair Fuzuli Caddesi, geçici olarak yaya ve araç trafiğine kapatılacaktır. Vatandaşlarımızın alternatif güzergâhları tercih etmeleri önemle rica olunur" denildi.