ÇEVRE - 12 Kasım 2024 Salı 11:28

Doğu Karadeniz’de dere yataklarındaki yapılaşma tehlike oluşturuyor

A
A
A
Doğu Karadeniz’de dere yataklarındaki yapılaşma tehlike oluşturuyor

Doğu Karadeniz Bölgesi’nde şiddetli yağışların etkisiyle meydana gelen sel ve heyelanlar dere yataklarındaki yerleşimlerde hasara neden oluyor. Çarpık yapılaşmanın ön plana çıktığı Artvin, Giresun, Rize ve Trabzon illerinde yasa ve yönetmeliklerin uygulanması gerektiğini belirten Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Osman Bektaş, “Sürekli nüfus artıyor. Arsa arzı sürekli artıyor. Dolayısıyla yasa ve yönetmenlikler artık geçerli olmuyor. Dolayısıyla hala dere yatakları talan ediliyor” dedi.



Doğu Karadeniz Bölgesi’ndeki Artvin, Giresun, Rize ve Trabzon illerinde şiddetli yağışların ardından meydana gelen sel ve heyelanlar en çok dere yataklarının etrafına kurulan yerleşim yerlerine hasar veriyor. Su seviyesinin yükseldiği derelerdeki yapılaşma ile ön plana çıkan 4 ilde, geçtiğimiz yıllarda tespiti yapılan riskli binaların henüz yıkımı gerçekleştirilmezken, çarpık yapılaşmanın gözler önüne serdiği yapılaşmalar tehlike oluşturmaya devam ediyor. Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Osman Bektaş, 50 yıl önce heyelan ve sel tehlikesinin az olduğunu ancak günümüzdeki artan nüfus ile bu tehlikenin arttığını söyledi.


Artan nüfus ile arsa arzının sürekli arttığını ve dere yataklarının talan edildiğini kaydeden Bektaş, “Karadeniz bölgesinde dağlar doğu-batı istikametinde uzanıyor. Denize oldukça dik iniyor. Bu bağlamda hinterlandımız oldukça dar. Öte yandan bu dağları kesen kuzeye doğru dere yatakları da tarihten bu yana yerleşim alanı olarak görev yapmıştır. Çünkü bereketli topraklar suyun olduğu yerler insanları yerleşim alanlarıdır. Dolayısıyla Doğu Karadeniz Bölgesi’nde tarihten bu yana iki şekilde yerleşim alanı gelişti. Biri kuzey güney doğrultusunda dere yataklarında kurulmuş yerleşim alanları bir de sahildeki yerleşim alanları. Tabii bu 50 yıl önce şehirleşme açısından, yerleşme açısından pek fazla sorun oluşturmuyordu. Ancak küresel ısınma iklim değişimine bağlı olarak yerleşim alanlarında sel olayların artması neden bölgede sel ve buna bağlı heyelanların tehlikesi arttığı gibi riskleri de artmıştır. 50 yıl önce heyelan ve sel tehlikesi azdı. Ama bugün her ikisi de yükseldi. Sebep yağışların artması ve hızlı bir şekilde gelişip sağanak yağışlar alması dere yataklarında nüfus yoğunluğunun artması yine sahilde de aynı şekilde nüfus yoğunluğunun artması. Bu bağlamda iklim değişimine bağlı olarak da devlet yaklaşık 10 yıldan bu yana dere yataklarındaki ve sahildeki yerleşim alanlarında iklim değişimine bağlı bir takım yönetmenlikler, yasalar çıkardı. Amaç iklim değişimine bağlı sellerin verecek olduğu zararları azaltmak. Ancak günümüzde bu yasa ve yönetmenlikler pek uygulanmıyor. Aksine kamu kuruluşları dere yataklarını yağmalıyor ve bilinçsiz bir şekilde yağmalıyor. Sürekli nüfus artıyor. Arsa arzı sürekli artıyor. Dolayısıyla yasa ve yönetmenlikler artık geçerli olmuyor. Dolayısıyla hala dere yatakları talan ediliyor. Şimdi Trabzon’un terminal binası dere yatağı üzerine kurulmuştur. Şimdi bu dere yataklarındaki tehlikenin yanında dere yatakları bugün Değirmendere Vadisi aynı zamanda insanların yaşam alanıdır. Bugün küresel iklim değişimine bakarsanız en önemli alüminyum sahaları dere yataklarındadır” şeklinde konuştu.


“Doğal afetler sürekli artıyor”


Devletin çıkardığı yasa ve yönetmeliklerin doğrudan uygulanması gerektiğinin altını çizen Bektaş, “Bugün Doğu Karadeniz bölgesinin jeolojik yapısına baktınız ama yeraltı suyu yoktur. Çünkü sediman kayaçlar veya su bünyesinde tutabilecek alüvyonlar yok denecek kadar azdır. Bu alüvyonları ancak dere yataklarında bulunuyor. Dolayısıyla dere yataklarının bir önemi de su açısından, su kıtlığı açısından devreye giriyor. Her geçen gün nüfus arttıkça, yerleşim alanları dere yataklarında ve sahil kısımlarında bilinçsiz bir şekilde arttıkça hem sel ve heyelan tehlikesi hem de bunlara bağlı doğal afetler sürekli olarak artıyor. Yapılacak iş şu. Devletin çıkardığı yasa ve yönetmenlikleri doğrudan uygulamaktır. Bugün gelişen nüfus ve buna bağlı şehirleşmeye paralel olarak arsa talebi ya denizden dolgu şeklinde kazanma veya dere yataklarına hücum. Bu ikisi var. Bunu da önlemek devletin elinde. Ama maalesef bakıyorsun devlet çıkardığı yasaya rağmen gidiyor dere yatağına terminali kuruyor. Bu anlayışla sellerin, heyelanların vereceği yaraları azalt mümkün değil” ifadelerini kullandı.


(OK-

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aydın Köylülerden Efendi Jeotermal Firması’na sitem Aydın’ın Köşk İlçesi’ne bağlı dağ köylerinde 20 bin 53 dönüm arazide jeotermal arama izni alan Efendi Jeotermal Şirketi tarafından hiç kimseye haber verilmeden bölgede arama çalışması yapılması köylülerin ve muhtarların tepkisini çekti. Bugün Karatepe’de toplanan bölge halkı adına açıklama yapan Muhtar Aydın Kılınç, firma yetkililerine seslenerek, “Yaptığınız efendiliğe yakışmıyor” dedi. Aydın’ın Köşk ilçesine bağlı, Karatepe, Kızılcaköy, Başçayır, Mezeköy sınırları içerisinde kalan 20 bin 53 dönüm arazide Efendi Jeotermal Firması’na jeotermal işletme ruhsatı verildi. Firma yetkilileri bu alanda deneme çalışmaları başlatırken, vatandaşlar ve köy muhtarları kendilerine hiçbir bilgi verilmeden bölgede çalışma başlatılmasına tepki gösterdi. Firmanın 20 bin 53 dönüm alanda 30 yıllığına işletme ruhsatı aldığı öğrenilirken, yaşanan bilgi kirliliği ve karşılarında firmanın muhataplarını bulmayan köylüler duruma sert tepki gösterdi. “Tapulu arazilerimizde bizim hiç mi söz hakkımız yok” Bölgede bir süredir çeşitli çalışmalar yürüten firmanın dün hiç kimseye bilgilendirme yapmadan bölgeye arama araçları ile gelmesi üzerine toplanan köylüler adına konuşan Karatepe Muhtarı Aydın Kılınç, “Burası bizim tapulu arazilerimiz. Firma bizim topraklarımızda adeta bize rest çekiyor. Daha önce ne yaptıklarını sorduğumuzda depremlerden dolayı fay hattı çalışması yürüttüklerini beyan ettiler. Daha önce geldiklerinde fay hattı çalışması yaptıklarını söyleyenler bugün arama çalışması yapıyor. Bizim mahallemize hiç bir bilgilendirme çalışması yapılmadan bizi insan yerine bile koymadan bunu yapıyorlar. Halk olarak kendi topraklarımız için bizim hiç mi söz hakkımız yok? Bize devlet yetki verdi siz karışamazsınız diyorlar. Biz farklı bir devletin vatandaşı mıyız? Firma yetkililerini efendiliğe davet ediyoruz. Burada bir çalışma yapılacak ise nezaket gereği de olsa bizlerin ve arazi sahiplerinin bilgilendirilmesi lazım. Yapılanlar ve firma yetkililerinin tutum ve davranışları efendiliğe yakışmıyor” diyerek insanları kendi köyünde ve tapulu arazilerinde bu kadar aşağılanmasına yetkililer tarafından da müsaade edilmemesini talep etti. Karatepe Şehitliği önünde toplana köylüler eylem yapıp basın açıklamasına destek verirken, Efendi Jeotermal Firması Yetkilisi Mehmet Özcoşkun, köylülerin ve muhtarların iddialarının doğru olmadığını ileri sürerek “Bizim çalışanlarımız daha önce köylüleri bilgilendirdi. Köşk’te biz bu konuda çalışma yaptık” diye konuştu. Mehmet Özcoşkun ayrıca şu anda sağlık sorunundan dolayı arama çalışması yaptıkları bölgede olmadığını belirterek sağlık sorunu sona erdikten sonra gerekli kamuoyu bilgilendirmesi yapacağını beyan etti.
Samsun Samsun’da kırsal kalkınma yatırımları Samsun Tarım ve Orman İl Müdürlüğü yetkilileri, kırsal kalkınma destekleri kapsamında il genelinde uygulanan projelerden yararlanan sanayi tesislerini inceledi. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yayımlanan kırsal kalkınma destekleri kapsamında Samsun’da uygulanan projelerden yararlanan sanayi tesisleri, İl Tarım ve Orman Müdürü İbrahim Sağlam ve Kırsal Kalkınma ve Örgütlenme Şube Müdürlüğü İl Proje Yürütme Birimi tarafından yerinde ziyaret edildi, yetkililerden bilgi alındı. “196 adet tarımsal sanayiye hibe desteği verilmiş olacak” Kırsal Kalkınma Destekleri kapsamında Terme’de hibe desteği alarak tamamlanan ve halen devam eden sanayi tesislerini ziyaret eden İbrahim Sağlam, “Bakanlığımızca uygulanan Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Projesi kapsamında bu yılki projelerin tamamlanmasıyla ilimizde 2006 yılından bu güne kadar toplamda 196 adet tarımsal sanayiye hibe desteği verilmiş olacaktır. Projelerin hayata geçmesi ile birçok sektöre katkı sağlamakla birlikte, gerek istihdama ve gerekse güvenilir gıda üretimine de önemli ölçüde katkı sağlanmıştır. Yapılan tüm yatırımların ülkemiz, bölgemiz, yöremiz ve ilimiz tarımına, tarımsal sanayine, üreticilerimize ve tüketicilerimize hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum” dedi. Yapılan diğer incelemeler hakkında da bilgi veren Müdür Sağlam, “Terme’de hibe desteği alarak tamamlanan ve halen devam eden sanayi tesisi projelerinden bir pirinç fabrikasının ‘Güneş Enerjisi ile Kendi Enerjisini Üreten Yeşil Fabrika Projesi (GES)’ ve ‘Fabrikanın Modernizasyonu Projesi’ni yerinde incelemeye geldik. Projenin yöre tarımına ve tarımsal sanayimize katkısı ve memnuniyetleri hakkında yetkililerden bilgi aldık. Fabrika yetkililerince uygulanan proje sayesinde hem işletme kapasitesinin arttığını hem de fabrikanın ihtiyaç duyduğu enerjinin yüzde 85’inin projede kurulan GES Tesisinden elde edildiğini ve maliyetleri düşürerek ülke ekonomisine katkı sağladığını gördük. Ziyaretimiz kapsamında yine Terme’de faaliyet gösteren bir pirinç fabrikasında uygulanan projeyi de yerinde inceledik. Tesis yetkilileri ile yaptığımız görüşmelerde uygulanan proje sayesinde ilimiz üreticilerinin ürettikleri ürünlerini kendi bölgelerinde işlendiğini, proje sayesinde günlük işleme kapasitesinin arttığını ve daha modern yöntemle işleme yaptıklarını belirttiler. Ayrıca tüketicinin tercihleri de dikkate alınarak, onların talep ettikleri renk, desen ve kalitede ürünü ulusal zincir marketler de dahil olmak üzere piyasaya arz ettiklerini ve projeden duydukları memnuniyetlerini dile getirdiler" diye konuştu. Üçüncü ziyareti de 2024 yılında uygulamaya başlanan ve halen yapımı devam eden bir gıda işletmesine gerçekleştirdiklerine dikkat çeken Sağlam, şunları söyledi: "İşletmeye ait Tarımsal Ürünlerin İşlenmesi Tesisinin Makine Revizyon ve İşletme İnovasyon Projesi’ni de yerinde incelendik. Kasım ayının sonuna kadar tamamlanması planlanan projede eski teknolojiye sahip olan fabrikanın gerek üreticinin gerek tarımsal işletme sahiplerinin ve gerekse modern çağın ihtiyaçlarına cevap verecek seviyeye getirilmesi amaçlanıyor. Bu projenin tamamlanması ile hem üreticilerimizin pazar bulması kolaylaşacak hem de tarımsal sanayiye katkı sağlayacaktır."
Antalya Başkan Kara: "Yöresel ürünler kültürümüzü yansıtan değerlerdir" Manavgat Belediye Başkanı Niyazi Nefi Kara, 13-23 Kasım tarihleri arasında Manavgat Belediyesi’nin desteğiyle Atatürk Kültür Merkezi önünde düzenlenen, Yöresel Ürünler Fuarı’nı ziyaret etti. Türkiye’nin dört bir yanından gelen üreticilerle tüketicileri bir araya getiren fuarda Başkan Kara, yöresel ürünler, el sanatları ve doğal gıdalar hakkında bilgi alıp, Türkiye’nin dört bir yanından gelen üreticilerle sohbet etti. Başkan Kara, fuarda çeşitli stantları ziyaret ederek, her bölgeden gelen üreticilerle görüştü. Fuarda Manavgat’ın geleneksel ürünleri ile birlikte, Türkiye’nin farklı bölgelerine ait baharatlar, gıda ürünleri, dokuma el sanatları ve doğal kozmetik ürünleri sergileniyor. “Kültürümüzü yansıtan değerler” Fuarı ziyaret eden Başkan Kara, etkinlikte yaptığı açıklamada, "Yöresel Ürünler Fuarı, Türkiye’nin zengin kültürel mirasını ve yöresel ürünlerini bir araya getiren önemli bir organizasyon. Manavgat Belediyesi olarak, bu tür etkinliklerin yöresel üretim ve el sanatları alanında farkındalık oluşturacağını ve ekonomik kalkınmaya katkı sağlayacağını düşünüyoruz” ifadelerini kullandı. Yöresel Ürünler Fuarı, ziyaretçilerine Türkiye’nin farklı yörelerine ait birçok benzersiz ürünü bir arada görme fırsatı sundu. Adana’nın kebapları, Erzurum’un kadayıf dolması, Gaziantep’in baklavaları, Trabzon’un hamsisi, Erzincan’ın tulum peyniri ve Kayseri’nin pastırması gibi pek çok yerel ürün, stantlarda sergileniyor. Ayrıca, el örgüsü tekstil ve zanaat ürünleri de Manavgatlılar ile buluşuyor.
Manisa Madde ve kumar bağımlılığı rakamları birbirine yakın Yeşilay Genel Başkanı Doç. Dr. Mehmet Dinç, Manisa Yeşilay Danışmanlık Merkezinde (YEDAM) yaptığı açıklamada, Manisa’da 948 kişinin bağımlılıklardan kurtulmak için Yeşilay Danışmanlık Merkezi’ne başvurduğunu söyledi. Dinç açıklamasında madde ve kumar bağımlılığından kurtulmak isteyenlerin sayısının birbirine yakın olmasının dikkat çekici olduğunu belirtti. Yeşilay Genel Başkanı Doç. Dr. Mehmet Dinç, Manisa Yeşilay Danışmanlık Merkezini (YEDAM) ziyaret ederek Yeşilay Şube Ege Bölge Koordinatörü Salih Fulcun, Yeşilay Manisa Şube Başkanı Barış Kamiloğlu ve YEDAM personeli ile bir araya geldi. Yeşilay Genel Başkanı Doç. Dr. Mehmet Dinç, vatandaşların sağlıklı bir şekilde hayatına devam etmesi, o bağımlılıklardan uzak durması için özellikle çocukları ve gençleri korumak için gece gündüz mücadele ettiklerini kaydetti. Dinç, Manisa’da 948 kişinin bağımlılıklardan dolayı Yeşilay Danışmanlık Merkezi’ne tedavi olmak için başvurduğuna dikkat çekti. Dinç, “Bu çerçevede en çok hassasiyet gösterdiğimiz konu önleme çalışmalarımız. Şubelerimiz Türkiye’nin 120 noktasında. Aynen Manisa’da olduğu gibi çocuklarımız ve başta olmak üzere insanlarımız bağımlı olmasınlar diye çalışmalar yapıyorlar programlar organize ediyorlar. Şube yönetimlerimizde yer alan gençlik kollarımız, kadın komisyonlarımız, genç adaylarımız her konudaki, her kitledeki, her yaş grubundaki insanlarımıza ulaşmak için farklı farklı etkinliklerle kararlılığımızı ifade ediyorlar, mesajlarımızı ulaştırıyorlar. Yeşilaycı bir hayat tarzı, sağlıklı, mutlu, huzurlu bir hayat tarzını insanlara aşılamaya çalışıyorlar. Türkiye bağımlılıkla mücadele eğitimi kapsamında, okulda bağımlılığa müdahale programı kapsamında yaşam becerileri programı kapsamında Anaokulundan itibaren üniversiteye kadar her yaş grubundan öğrencimize, çocuğumuza ulaşıyoruz ve onlara her yıl 10 milyon öğrenciye, 2 milyon anne babaya bağımlılıkla alakalı ihtiyaç duydukları bilgileri ve becerileri kazandırmaya çalışıyoruz. Manisa özelinde de bütün Türkiye’de yaptığımız çalışmaları yapmaya devam ediyoruz. Türkiye bağımlılıkla mücadele eğitim programı kapsamında yaptığımız çalışmalar hem okulda bağımlılığa müdahale programı kapsamında yaptığımız çalışmalar hem de yaşam becerileri kapsamında yaptığımız çalışmalar öte yandan Yeşilay Spor Kulübü üzerinden çocuklara ve gençlere sportif beceriler kazandırarak bağımlılıklar karşısında onları güçlendirmek hem de hanımlar komisyonumuzun kadınlar komisyonumuzun, gençlik komisyonumuzun yaptığı çalışmalar üzerinden insanlarımızı bilgilendirmek, bilinçlendirmek, becerilerini arttırmak, farkındalıklarını arttırmak konusunda onları korumak, koruyucu faktörlerini arttırmak konusunda çalışmalar yapıyoruz. Ama bir şekilde bağımlılık tuzağına düştüyse insanımız, Manisalı kardeşlerimiz onlardan da vazgeçmiş değiliz. Onları da kaderlerine terk etmiş değiliz. Onlar da bu şekilde devam etsinler diye asla bir kabulümüz söz konusu olamaz. Hiçbir vatandaşımızdan, hiçbir arkadaşımızdan, kardeşimizden vazgeçemeyiz” diye konuştu. Bağımlılıkla mücadelede dört elle çalıştıklarını vurgulayan Dinç, “Hangi bağımlılığa bulaşmış olursa olsun bizler, Danışmanlık Merkezimizdeki psikolog arkadaşlarımızla, sosyal hizmet uzmanlarımızla beraber onların yardımına koşmak için, onların bu problemden kurtulmak için dört elle çalışıyoruz. Bu noktada Manisa özelinde baktığımızda şimdiye kadar Manisa’da 948 tane kardeşimiz Yeşilay Danışmanlık Merkezimize tedavi olmak için başvurmuş bağımlılıklarından dolayı. Bunlardan 300 tanesi tütün bağımlılığı için başvurmuş. Manisa’daki kardeşlerimiz bu tütün bağımlılığıyla alakalı ciddi bir farkındalık içerisinde ve bundan kurtulmak için yardım almaya gelmişler. Tütün bağımlılığı, bütün bağımlılıklar içerisinde belki daha az zararlı gibi görünüyor ama baktığımızda her yıl 200 bin vatandaşımızı tütüne bağlı hastalıklardan dolayı kaybediyoruz. Dolayısıyla her ne kadar ciddiye o kadar bir yerlere kıyaslandı ve ciddiye alınmasa da tütün bağımlılığı insanımıza çok ciddi zararlar veriyor. Manisa halkımıza da çok ciddi zarar veriyor. İkinci olarak 188 kişiye madde bağımlılığıyla alakalı, 138 kişi alkol bağımlılığıyla alakalı, 179 kişi kumar bağımlılığıyla alakalı merkezlerimize başvurmuş. Bu da oldukça dikkat çek rakam çünkü madde bağımlılığıyla ilgili başvuranlarla, kumar bağımlılığıyla ilgili başvuranların sayısı birbirine oldukça yakın. Demek ki bütün Türkiye’de olduğu gibi Manisa’da da kumar bağımlılığı konusunda ciddiye alınması gereken önemli önlemlerin alınması gereken bir durum söz konusu” dedi. Genel Başkan Dinç açıklamasını şöyle tamamladı: "Bugün burada olmamız doğrusu Manisa’ya verdiğimiz önemi gösteriyor. Ekip olarak kalabalık bir şekilde geldik. Manisa kritik bir yer. Hem üniversitedeki nüfus anlamında gençler anlamında hem de Manisa’nın kendi nüfusu anlamında artı sanayi bölgesi olması anlamında Çok ciddi bir mekan, merkez bizim için. Bağımlılıkla alakalı verilere baktığımızda da Manisa çok çalışmamız gereken bir yer. Dolayısıyla Türkiye’nin her şehrinde Yeşilay Danışmanlık Merkezlerimiz çalışıyor. Şubelerimiz çalışıyor. Ama Manisa biraz daha yoğun çalışmamız gereken yerlerden bir tanesi. Çünkü genç nüfusumuz burada fazla. Çünkü organize sanayi bölgesinde riskli gruplarımız fazla. Çünkü Manisa özelinde bağımlılık diğer şehirlere nazaran daha büyük bir tehdit olarak karşımıza çıkıyor. O yüzden Manisa’da çok daha fazla çalışmak zorundayız. Bu kadar büyük bir tehdit varken sadece bir gruba, bir ekibe, bir kuruma bırakılmaz bu iş, bütün Manisalıların bu bağımsızlık mücadelesine sahip çıkması ve bunu desteklemesi gerekiyor. Çünkü hakikaten bizim her mahalleye, her sokağa girmekle alakalı kararlılığımız var. Her sokağa her mahalleye girmemiz lazım. Çünkü bağımlılık endüstrisi her sokağa girip çocuklarımızı gençlerimizi zehirliyor. Bu destek lazım bize. Para istemiyoruz, gönüllülük istiyoruz gönüllü olarak gelsinler, destek olsunlar”
İstanbul Onursal Adıgüzel’den İBB Meclisi’ne damga vuran konuşma: “Aklınızdan bile geçirmeyin gök kubbeyi başınıza yıkarız” İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nde, Ataşehir Belediye Başkanı Onursal Adıgüzel’in konuşması gündeme damga vurdu. Onursal Adıgüzel, Ahmet Özer’in bu zamana kadar aldığı görevleri sıralayıp, Adalet Kalkınma Partisi’nin her sıkıştığında terör kartını kullanmasının artık inandırıcılığını kaybettiğini belirtti. İmamoğlu’nun kimseye hakkını yedirmeyeceğini kimsenin de hakkını yemeyeceğinin altını çizen Adıgüzel, "Hakkımızı yemeye kalkarsanız gök kubbeyi başınıza yıkarız" dedi. Ataşehir Belediye Başkanı Onursal Adıgüzel’in konuşmaları İBB Meclisi’nde uzun süre alkışlandı. "Hakkımızı yedirmeyiz" 15 gün önce Cumhuriyet’in 101. yılının ilk gününde başlayan bu sürecin, hukuksuz ve haksız bir uygulama olduğunu vurgulayan Adıgüzel, kayyum atamalarının Türkiye’nin demokratik yapısına zarar verdiğini belirtti. Konuşmasına, Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun sözleriyle başlayan Adıgüzel, "Hak yemeyiz, hakkımızı yedirmeyiz" diyerek, adaletin ve hukukun üstünlüğünün her şeyin önünde olduğunu ifade etti. “Esenyurt halkı yanlışı görüyor" Esenyurt’ta 227 bin kişinin oylarıyla seçilen Ahmet Özer’in, yargı kararı olmaksızın suçlu ilan edilmesini eleştiren Adıgüzel, "Masumiyet karinesi ihlal ediliyor, ortada yargı kararı yok. Ancak siz sadece seçim sonuçlarını hazmedemeyip, Esenyurt’a kayyum atıyorsunuz" dedi. Ayrıca, kayyum atamasının Esenyurt’un demokratik yapısını bozan, halkın iradesini yok sayan bir uygulama olduğunu da ifade etti. Geçmişteki kayyum atama uygulamalarına da değinen Adıgüzel, "Yıllarca kayyumlarla yönetilen belediyelerde halk, sandık başında gerekli mesajı verdi. Urla, en çok oy aldığımız ilçe oldu. Esenyurt’ta da aynı şey yaşanacak. Kayyumlar bir çözüm değil, halkın iradesini yok saymak demektir" diye konuştu. “Aklınızdan bile geçirmeyin gök kubbeyi başınıza yıkarız” İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında siyasi yasak kararı istenen “ahmak” davasıyla ilgili konuşan Ataşehir Belediye Başkanı Onursal Adıgüzel, sert sözlerle yargı sürecini eleştirdi. Adıgüzel “Kime söylendiği belli olan dönemin İçişleri Bakanı’yla bir atışmanın sonucu ortaya çıkmış bir diyaloğu bugün yargı sopası olarak gösteriyorlar. Ben her fırsatta söylüyorum yine söyleyeceğim. Aklınızdan bile geçirmeyin. Ekrem İmamoğlu milyonlarca İstanbullunun milyonlarca Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının gönlüne taht kurmuş bir siyasetçidir. Kimseye hakkını yedirmez. Kimsenin hakkını yemez. Ama hakkımızı yemeye kalkarsanız gök kubbeyi başınıza yıkarız” dedi. “CHP, terörle ilişkilendirilemez” Cumhuriyet Halk Partisi’ne yönelik algı operasyonu yapıldığını ifade eden Adıgüzel, sözlerini, şöyle sürdürdü: “Kimse Cumhuriyet Halk Partisi’ni terörle ilişkilendiremez. Hem bu ülkede hem de dünyada barışa katkı sunacak bu ülkede terörü bitirecek bir parti varsa o da Cumhuriyet Halk Partisi’dir ve Cumhuriyet Halk Partisi Mustafa Kemal Atatürk’ün ışığında dünyada ve yurtta barışı savunur. Her fırsatta da bunu ifade ederiz.” Onursal Adıgüzel şunları söyledi: “Şimdi değerli arkadaşlar daha çok alkışı Adalet Kalkınma Partisi sıralarından bekliyorum. Size bir paragraf okuyacağım. Dikkatlice beni dinlemenizi isterim. ‘Görüyoruz ki yargı gerçekten de bağımsız değil. Kararlarının onanması bu durumu tescil etmiştir. Böylece yargının işleyişinde adalet ülkesinin değil siyasetin egemen olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır. Siyasi rakiplerimiz güç ve çıkar odakları seçim sandıklarında karşımızda duramayacaklarını önümüzü kesemeyeceklerini iyiden iyi anlamış olmalıdırlar ki böyle bir yola başvurdular. Bu yol yanlış bir yoldur. Çünkü adalet gün gelecek, yargıyı siyasallaştıranlara da lazım olacak’ Bu söz nerede söylenmiş? Saraçhane’de söylenmiş. Kim söylemiş bu sözü? Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan söylemiş. Onun için önce siz alkışlayın. Sizden bir alkış bekliyorum, Sayın Cumhurbaşkanımızın bu kıymetli sözlerine. Siyasi rakiplerimiz güç ve çıkar odakları seçim sandıklarında karşımızda duramayacaklarını anlayınca bu tür yollara başvuruyorlar" dedi. "İktidarın yaptığı yanlıştan, dönmesi gerekiyor" Onursal Adıgüzel, konuşmasını şu şekilde sonlandırdı: "Bu kayyum kararları, Türkiye’nin demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçecektir. Bizler, halkın iradesine saygı gösterilmesini, yerel yönetimlerin adaletle ve halkla buluşmasını istiyoruz. Demokrasi dışı yollarla hiçbir iktidar başarılı olamaz. Adaletin ve hukukun üstünlüğünün hâkim olduğu bir Türkiye için mücadelemizi sürdüreceğiz."