KÜLTÜR SANAT - 20 Aralık 2024 Cuma 13:30

Çivi kullanılmadan inşa edilen 942 yıllık cami tarihe tanıklık ediyor

A
A
A

Tokat’ın Erbaa ilçesindeki 942 yıllık Silahtar Ömer Paşa Camii, çivi kullanılmadan inşa edilen ahşap yapısıyla tarihe tanıklık ediyor.

Tokat merkeze 94, Erbaa ilçesine ise 14 kilometre uzaklıkta yer alan Akça köyündeki Silahtar Ömer Paşa Camii, 942 yıllık geçmişiyle mimarinin eşsiz bir örneğini sunuyor.

Çivi kullanılmadan inşa edilen 942 yıllık cami tarihe tanıklık ediyor
Osmanlı ve Selçuklu mimari estetiğini bir araya getiren cami, ahşap ve taşın ustalıkla harmanlandığı çandı tekniğiyle çivi kullanılmadan inşa edildi. Caminin kesin yapım tarihi net olarak bilinmese de camideki ceylan derisi levhada yer alan H.1087-M.1676 tarihine göre yapının 17. yüzyıl Osmanlı eseri olduğu ile 1082 yılında Selçuklu mimarisiyle inşa edildiği yönünde iki farklı görüş öne çıkıyor. Sade dış tasarımına rağmen iç mekânda ahşap süslemeleri, geometrik desenlerle bezeli tavanı, Selçuklu motiflerini taşıyan mihrap ve minberiyle görenleri hayran bırakan cami, depremlere dayanıklılığıyla da dikkat çekiyor.

Çivi kullanılmadan inşa edilen 942 yıllık cami tarihe tanıklık ediyor
1939 ve 1942 yıllarındaki büyük depremlerde hasar görmeden ayakta kalmayı başaran Silahtar Ömer Paşa Camii, tarih ve estetiğin harmanlandığı bir miras olarak ziyaretçilerini bekliyor.

Çivi kullanılmadan inşa edilen 942 yıllık cami tarihe tanıklık ediyor

Caminin 20 Aralık 1942’de saat 17.05’te meydana gelen ve 3 bin kişinin hayatını kaybettiği 7 büyüklüğündeki Niksar-Erbaa depreminde sadece minaresinin zarar gördüğünü söyleyen Sadık Demirdağ, “Selçuklular zamanında İpek Yolu üzerine bu cami kurulmuş. Sahipleri Niksarlı. Camimiz çivisiz. Hep ağaç geçmeli yapılmış. Kesinlikle demir diye bir şey yok. İpek Yolu üzeri olduğundan dolayı kervan buraya gelirmiş ve hanlarda konaklarlarmış. 1942 depremlerinden önce minaremiz çok yüksekmiş. Minare devrilmiş, hiç kimse zarar görmemiş. Onda da minare tamir görmüş. Yani camimiz depreme dayanıklı. Hiçbir şey olmamış” dedi.

Yasin Kıras - Sedat Özata

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Arda Turan: "Yüzüne veya kafasına darbe gelince sağlık açısından durdurması gerektiği için itiraz ettim" Eyüpspor Teknik Direktörü Arda Turan, kırmızı kart gördüğü pozisyon için, "İlk yarının sonunda Caner’in suratına bir temas var. Ben orada faul olup, olmamasına itiraz etmedim. Oyuncunun yüzüne veya kafasına darbe gelince sağlık açısından durdurması gerektiği için itiraz ettim. Hepimizin oyuncuları değerli" dedi. Trendyol Süper Lig’in 17. haftasında Eyüpspor evinde mücadele ettiği Fenerbahçe ile 1-1 berabere kaldı. Müsabakanın ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Eyüpspor Teknik Direktörü Arda Turan, "Bence güzel maç oldu. Maçın başındaki tahminlerimizle beraber Maximin’in oynamayacağını düşünerek biz de Ampem’i oturttuk. Kostic’in ortalarını riske etmek istedik. Kenar ortalarına yönlendirmeye çalıştık. Geçiş oyununda zaman zaman iyi işler yaptık. İlk yarıda defans tarafından çok memnunum. İlk yarının sonunda Caner’in suratına bir temas var. Ben orada faul olup, olmamasına itiraz etmedim. Oyuncunun yüzüne veya kafasına darbe gelince sağlık açısından durdurması gerektiği için itiraz ettim. Hepimizin oyuncuları değerli. Fenerbahçe takımına karşı saygım çok büyük, dostlarımız var. Benim oyuncum değersiz mi? Darbe alıp, yere düşüyor. Neden durdurmuyorsun? Ondan sonra 10 saniyeden fazla zaman geçti. İkinci yarı normal olarak Fenerbahçe ikinci forveti de aldı. Zaman zaman çok iyi savunduk. Kenar ortaları yordu. Doruk bugün muhteşem mücadele etti. Bizim değerli olan Dorukhan’ın yerine Emre Mor’u alabilme cesaretini gösterdik. Çünkü Fenerbahçe’ye karşı ne kadar yaslanırsak yaslanalım hücum da etmemiz lazım. Kazanabilecek hamle yaptık. Bütün oyuncularımı gönülden kutluyorum. Bizim için 1 puan, oyun olarak kazanılmış bir 3 puan gibi. Jose Mourinho gibi büyük bir teknik direktöre karşı böyle mücadele vermek benim için de iyi bir sınav oldu. Fenerbahçe çok yetenekli bir takım. Minimum da pozisyon verdiğimizi düşünüyorum. Oyuncularımla gurur duyuyorum. Daha iyi oynayacağız. Bugün için aldığım 1 puan çok değerli. Daha önce burada, şurada oynamıştı, bunlar çok kıymetli genç çocuklar, iyi insanlar. Oyuncuların onurlarını 1 maç üzerinden değerlendirilmemeli. Buna yardımcı olun. Bizim ne olduğumuz belli. Bugün kaybedebilirdik. Beşiktaş’ta kazanabilirdik, Galatasaray’da kazanabilirdik. Oyunu saha içinde bırakmaya çalışalım. Her maça nasıl hazırlandıysak öyle hazırlandık. Fenerbahçe büyük camia, karşısında Jose Mourinho ekstra motivasyon olmaz mı. Onlara gerekli saygıyı gösterdik. Fenerbahçe çok az gol yiyor. Kazanacak kadar oynadığımızı düşünüyorum" ifadelerini kullandı. "Berke, Türkiye’nin en formda kalecisi" Kaleci Berke Özer hakkında da konuşan Turan, "Biz her gün dünyanın en iyi kulübünde çalışıyoruz gibi çalışmaya gayret ediyoruz. Berke’nin gelişiminden çok memnunum. Ama her gün dışarıya kulakları dışa tıkayıp, bu performansına devam etmeli. Şu anda Türkiye’nin en formda kalecisi. Çok çalışıyor. İyi bir çocuk, duygusal bir çocuk. Beraber paylaşıyoruz. Ağabey-kardeş, hoca-öğrenciyiz. Ülkeye kaleci kazandırdığımızı düşünüyorum. Uğurcan, Mert, Altay’ın gibi çok iyi kaleciler önünde var. Beraber inşallah milli takımda uzun yıllar hizmet ederler” şeklinde konuştu. Beşiktaş teknik direktörlüğü için sorulan bir soruya ise Arda Turan, "Eyüpspor teknik direktörüyüm. Olmayan konularla ilgili konuşmuyorum. Beşiktaş büyük bir camia. Onlara bu şekilde ayaküstü konuşmak saygısızlık olur. Hayatım boyunca Galatasaraylı olduğumu dile getirdim" diye cevap verdi.
Ankara MHP Genel Başkan Yardımcısı Kalaycı: “Sosyal güvenlik sisteminde de tedbirler alınmasına ihtiyaç bulunmaktadır" MHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Kalaycı, “Sosyal güvenlik sisteminde de tedbirler alınmasına ihtiyaç bulunmaktadır. Sistemin sürdürülebilirliği açısından önemli bir gösterge olan aktif, pasif oranı Eylül 2024 itibarıyla 1,65 seviyesindedir. Aktüeryal denge gözetilerek sosyal güvenlik sisteminin etkin bir yapıya kavuşturulması, bu kapsamda kayıt dışı istihdamın ve prime esas kazancın düşük bildirilmesinin önlenmesi gerekli görülmektedir" dedi. TBMM Genel Kurulu’nda 2025 Merkezi Yönetim Bütçe ve 2023 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmeleri devam ediyor. Kapanış gününde son konuşmalar yapılacak ve 2025 yılı bütçesi ve 2023 yılı Kesin Hesabı oylaması yapılacak. MHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Kalaycı, Milliyetçi Hareket Partisi olarak kamuda başlatılan tasarruf seferberliğini desteklediklerini söyleyerek, “Mali disipline kararlılıkla devam edilmesini, harcamaların kontrol altında tutulmasını, kamu ihale ve sözleşme süreçlerinin iyileştirilerek rekabetin artırılmasını, kamu taşıt yönetiminde etkinlik ve verimliliğin dikkate alınmasını gerekli görüyoruz. Sosyal güvenlik sisteminde de tedbirler alınmasına ihtiyaç bulunmaktadır. Sistemin sürdürülebilirliği açısından önemli bir gösterge olan aktif, pasif oranı Eylül 2024 itibarıyla 1,65 seviyesindedir. Aktüeryal denge gözetilerek sosyal güvenlik sisteminin etkin bir yapıya kavuşturulması, bu kapsamda kayıt dışı istihdamın ve prime esas kazancın düşük bildirilmesinin önlenmesi gerekli görülmektedir. Ayrıca, SGK prim alacaklarının özenli, etkin ve tavizsiz bir şekilde takibi ve gecikmeksizin tahsili ile sağlık ödemeleri konusunda alınacak her tedbir sisteme önemli mali katkı sağlayacaktır. SGK’den daha fazla para almak için insan sağlığını hiçe sayanlarla, insanlıktan nasibini almamış vicdansızlarla, çetelerle amansız mücadele edilmesini, reçete ve fatura kontrollerinin sıkı ve etkin bir şekilde yapılmasını, yazılımlarda yapay zekâdan da yararlanılarak güçlü bir otokontrol sistemi oluşturulmasını gerekli görüyoruz. 2025 yılı bütçe gelirlerinin yüzde 87’sini vergi gelirleri oluşturmaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi, vergiye uyumu kolaylaştıran, öngörülebilirliği artıran, yatırım ve üretimi destekleyen, herkesin mali gücüne göre vergi ödediği, adaletli bir vergi sisteminin oluşturulması görüşündedir. Ayrıca, teşvik ve destek uygulamalarından etkin olmayanların kaldırılması vergi gelirlerini artıracaktır. Ülkemizde toplam vergi gelirlerinin millî gelir içindeki payı yüzde 20,8 iken OECD ortalaması yüzde 34 düzeyindedir. Gelir ve kazanç üzerinden alınan vergilerin milli gelir içindeki payı ise ülkemizde yüzde 5,8 olup yüzde 12,3 düzeyindeki OECD ortalamasının yarısından bile düşük düzeydedir” dedi. MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Faruk Aksu, bütçenin kalkınma planı, orta vadeli program ve yıllık programlarla birlikte uygulanan ekonomik ve sosyal politikaların önemli bir aracı olduğunu söyleyerek, "İstikrar, icraat ve kalkınma bütçesi olarak takdim edilen 2025 bütçesinin Orta Vadeli Program ve 12’nci Kalkınma Planı hedefleriyle uyumlu şekilde hazırlandığı görülmektedir. Önceki yıl bütçe teklifine göre bütçe giderleri yüzde 32,8 artışla 14,7 trilyon liraya çıkarılırken bütçe giderlerinin gayrisafi yurt içi hasılaya oranının yüzde 23,9 olması öngörülmektedir. Ekonomik sınıflandırmaya göre, bütçenin yaklaşık yüzde 66’sını personel giderleri ve cari transferler, yüzde 9,8’ini sermaye giderleri ve sermaye transferleri, yüzde 13,2’sini de faiz giderleri oluşturmaktadır. Bütçe gelirlerinin yüzde 51,7 artışla 12,8 trilyon liraya, vergi gelirlerinin ise yüzde 50,4 artışla 11,1 trilyon liraya ulaşacağı tahmin edilmektedir. Bütçe açığının yüzde 27,2 azalışla 1,9 trilyon liraya gerilemesi, bütçe açığının gayrisafi yurt içi hasılaya oranının da yüzde 3,1 olması öngörülmektedir. Bütçe gelir gider tahminleri yapılırken 2025 yılında gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 4 büyüyeceği, kişi başına millî gelirin 17.028 dolar, işsizlik oranının yüzde 9,6; enflasyon oranının yüzde 17,5 olacağı tahmin edilmiştir. Türkiye’nin büyüme ve kalkınma hedefleriyle milli ülkülerine erişme misyonu doğrultusunda hazırlanan Türk ve Türkiye Yüzyılı’nın 2’nci bütçesi milletimizin refahı, huzur ve güvenlik beyannamesi olarak öne çıkmaktadır. 68 program başlığında ödenek ayrılan 2025 yılı bütçesi, tüm kamu hizmet alanlarını içerecek şekilde tahsis edilen kaynaklarla toplumun her kesimine hitap etmektedir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak çağdaş standartlarda kamu hizmetinin her vatandaşımız için erişilebilir olmasını, ekonomik ve sosyal politikaların dar ve sabit gelirlileri gözetecek şekilde ahenk içinde uygulanmasını öngörüyoruz. Ekonomik ve mali politikaların refahı artırma ve gelir dağılımını adaletli hâle getirme amacı kamu kaynaklarının büyütülmesi kadar mevcut kaynakların toplum kesimlerinin hizmetine adil şekilde sunulmasını da gerektirmektedir. Bütçe, bu amaçla kullanılan etkili araçlardan birisidir. Bu doğrultuda, sürdürülebilir kalkınmanın lokomotifi, millî yükselişin teminatı olan eğitimin, milletimizin her ferdi bakımından erişilebilir olması ve kalitesinin artırılması için yaklaşık 2,2 trilyon lira ve yüzde 14,8 oranla bütçede en büyük pay eğitime ayrılmıştır. Son yıllarda okulların fiziki ve teknolojik altyapılarındaki iyileşme ve öğretmen sayısındaki artışla eğitime erişimde önemli mesafeler katedilmiş, öğretmenlerin kariyer imkanları genişletilerek mali ve sosyal imkânları iyileştirilmiştir. Bununla birlikte, çocuklarımızın milli ve çağın gereklerine uygun nitelikte eğitim alması için eğitimin kalitesinin artırılması sürekli bir hedef olmalıdır” ifadelerini kullandı. İYİ Parti Grup Başkanvekili Buğra Kavuncu, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin yedinci bütçesini görüştüklerini belirterek, “Bir trilyon 930 milyar açığın -ki daha üç yıl önce bu açık sadece 175 milyardı- faiz giderinin bir trilyon 950 milyar olduğu bu zulüm bütçesine elbette ki hayır diyoruz. Tabii, bununla beraber, Milli İstihbarat Teşkilatımızın, Milli Savunma Bakanlığının, Savunma Sanayii Başkanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğünün, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığının bütçelerine evet dedik, onu da buradan vurgulamak isterim. Meclisin bütçeyi değiştirme hakkı yeni sistemle elinden alındı. Bütçe kanun teklifinin reddedilmesinin zaten herhangi bir pratik sonucu da yok. Muhalefetin net sorularına ya kaçamak cevaplar verildi ya da hiç cevaplanmadı. Kıyaslama ve karşılaşma kısmı çok enteresandı, buraya gelen bakanlar genelde kendilerini bir önceki dönemle kıyasladılar" dedi. İYİ Parti, Grup Başkanvekili Turhan Çömez, "Kişi başına düşen ortalama kredi kartı borcu 63 bin liradan 88 bin liraya ulaştı. Kredili mevduat hesabı kullanan kişi sayısı bir yılda 1,6 milyon artarak 29,7 milyona ulaştı. Kredi kartlarındaki takipteki alacaklar yılbaşından beri yüzde 224 arttı ve batık kredi miktarı ise 300 milyar TL’ye yaklaştı. Asgari ücret 17 bin lira ve Türkiye’de asgari ücretle geçinmeye çalışan yüzde 42. Asgari ücretin bir parça üzerinde aylık geliri olanların ise oranı yüzde 60. Tabii, 16 milyon emekliyi de hesaba kattığımızda inanılmaz bir sefalet, inanılmaz bir yoksulluk, inanılmaz bir çaresizlik karşıya çıkıyor" diye konuştu. Saadet Partisi Grup Başkanı Selçuk Özdağ da, "Bütçeler bir hükümetin namusudur. Tüyü bitmemiş yetimin ve esasen bütün bir milletin hakkı, hukuku olan ülkemiz kaynaklarını nasıl ve ne şekilde harcayacağının belgesi, sözü ve vaadidir. Bu bütçe teklifi bir program falan değildir, baştan sona "mış" ve "miş"lerin referans gösterildiği, sadece "ecek" ve "acak"lardan ibaret bir temenniler bütünüdür ve her şeyden önce bütçeler her ne kadar rakamlardan mürekkip gibi görünse de a’dan z’ye dört başı mamur siyasi metinlerdir” şeklinde konuştu.