KÜLTÜR SANAT - 04 Kasım 2024 Pazartesi 13:38

Büğdüz Boyu’nun 8 asırlık mirası mescit, restorasyonla yeniden gün yüzüne çıktı

A
A
A
Büğdüz Boyu’nun 8 asırlık mirası mescit, restorasyonla yeniden gün yüzüne çıktı

Tokat’ta Selçuklu mimarisine özgü kubbe ve mihrap detaylarıyla öne çıkan 8 asırlık Büğdüz Mescidi, restorasyonla yeniden gün yüzüne çıktı.


Tokat-Sivas kara yolu üzerindeki Çamlıbel beldesinde yer alan ve 13. yüzyıla tarihlendirilen Büğdüz Mescidi, Vakıflar Genel Müdürlüğünün restorasyon çalışmalarıyla yeniden ibadete açıldı. 2020 yılında başlanan restorasyon çalışmaları 2022’de tamamlanırken mescit eski ihtişamına kavuştu. Adını 24 Oğuz Boyu’ndan biri olan Büğdüz’den alan yapı, Anadolu Selçuklu mimarisine özgü kubbe ve mihrap detaylarıyla öne çıkıyor.



“Mescit çevresinde butik mesire alanı oluşturulacak”


Mescidin 8 asır boyunca kervan ve yolculara hizmet veren önemli bir yapı olduğuna işaret eden Tokat Vakıflar Bölge Müdürü Sebahattin Erdoğan, restorasyon sonrası mescidin özgün yapısının uygun şekilde korunduğunu ifade etti. Proje kapsamında ayrıca, mescidin etrafındaki yaklaşık 3 dönümlük alanda yapılan yeni düzenlemelerle vakıf çeşmesi, tuvalet, abdest alma yerleri, kamelya ve yeşil alanlarla mescit çevresinde butik bir mesire alanı oluşturulacağını belirten Erdoğan, “Geçmişten günümüze emanet olan bu yapıyı koruyarak gelecek nesillere aktarmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Büğdüz Mescidi ve çevresinde yapılan bu düzenlemelerle, hem tarihi mirası yaşatacağız hem de bölge halkının ve yolcuların faydalanabileceği aktif bir alan sunacağız” dedi.



Büğdüz Boyu’nun 8 asırlık mirası mescit, restorasyonla yeniden gün yüzüne çıktı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir Çevre yolu trafik sorununu Hatipoğlu çözüme kavuşturuyor AK Parti Eskişehir Milletvekili Nebi Hatipoğlu, çevre yolunda yaşanan trafik sorunlarına yönelik çalışmalar yaptıklarını belirterek, "İmişehir OSB’de yan yol çalışmalarımız var, en kısa zamanda projeleri bitiyor. İnşallah 2025’te devreye girecek. Onun dışında 3 tane battıçıktı var çevre yolunda, onun bittiği yerde Tepebaşı kavşağımız var" dedi. Eskişehir’de yaşanan trafik çilesine çözüm üretmek isteyen Nebi Hatipoğlu, görüşmeleri sürdürürken, hazırlanan projelerde sona gelindi. Birçok trafik çilesi ile ilgili projenin yapım çalışmaları başlayacak. Eskişehir’de çevre yolu üzerinde yeni battıçıktı ve yan yollar müjdesini veren Hatipoğlu, şehir merkezinde ise Eskişehir Büyükşehir Belediyesinin seçim öncesi vermiş olduğu kuşak yollar sözünü hatırlattı. "Çevre yoluna 4 battıçıktı ve Tepebaşı ışıklarındaki sorunu çözüyoruz" Konuşmasında yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi veren Hatipoğlu, "Tabii ki Eskişehir’in bir trafik sorunu olduğunu herkes görüyor. Seçimlerden önce ben belli projeler açıklamıştım; bu projeler tabii ki Büyükşehir Belediye Başkanı olduğum takdirde geçerliydi ve Büyükşehir Belediyesinin inisiyatifinde olan bölgelerdeydi. Biz Karayollarımızla ve Ulaştırma Bakanlığımızla Eskişehir’de ne yapabiliriz diye ve Eskişehir’in trafiğini rahatlatmak için devamlı görüşüyoruz. Tabii bu işin teknik boyutu ve mali boyutu var. Biz şimdi teknik boyutunu geçtik. Özellikle İmişehir OSB’de yan yol çalışmalarımız var, en kısa zamanda projeleri bitiyor. İnşallah 2025’te devreye girecek. Onun dışında 3 tane battıçıktığımız var. Çevreyolunda, onun bittiği yerde Tepebaşı kavşağımız var. Tepebaşı kavşağında inanılmaz bir trafik yoğunluğu var. Oranın trafiğinin rahatlatılmasıyla ilgili bir önlem alıyoruz, inşallah bir UKOME kararı alınacak ve o trafiği oradan gidereceğiz. Onun dışında vatandaşlarımızın yıllardır beklediği çevre yolu meselemiz var. Şu an mevcuttaki çevre yolu aslında Eskişehir’in yolu olmasına rağmen şehrin dışında kaldı ve çok ciddi bir trafik yoğunluğu var. O yüzden bizim daha önceden projelendirilmiş kuzey ve güney çevre yolları projelerimiz var. Karayolları Genel Müdürlüğümüzle yaptığımız görüşmelerde kuzey çevre yolu ve kuzey otobanı üzerinde duruyoruz. İnşallah bu kuzey otobanında İmişehir çevre yolundan gelip Bursa’dan çıkan noktadaki 41 kilometre var; Mihalgazi ve Sarıcakaya yollarının da bağlandığı. İnşallah 2025 içinde müjdeli bir haber vermeyi düşünüyoruz bununla ilgili. Tabii bugün bütçelerimiz kısıtlı ve bütçe kaynaklarımız belli, bu noktadan elimizden geleni yapmamız lazım ancak hükümetimizin yapması gereken işler dışında Büyükşehir belediyemizin de yapması gereken yollar var. Onların da takipçisiyiz. Büyükşehir belediyesinin seçimden önce bir projesi vardı, ’Kuşak Yollar’ diye. Bunların yapılması tabii belediyenin inisiyatifinde. Ayrıca şehir içindeki katlı kavşakların yapılması, şehir içinde tramvayın kesiştiği noktalarda tramvayın alttan geçirilmesi suretiyle trafiğin rahatlatılması lazım. Biz hükümetimiz olarak ve iktidar milletvekilleri olarak gerekli çalışmaları yapıyoruz. Bunlar gerçekleştirilince kamuoyunu bilgilendireceğiz. Ancak Büyükşehirin yapması gereken yolların da takipçisi olacağız.” "Kuşak yollara bir an önce başlanmalı" Şehir içi trafik sorununun Eskişehir Büyükşehir Belediyesi sorumluluğunda olduğunu hatırlatan Hatipoğlu, konuşmasının devamında şunları söyledi; “Biz bir çalışma yaptık, ‘büyükşehir ne yapmalı, Karayolları ne yapmalı?’ diye. Karayolları’nın ne yapması gerektiğini aşağı yukarı netleştirdik; Büyükşehiri de netleştirdik. Büyükşehirin yapması gereken projeleri biz seçimden önce söylemiştik, bunların aynıları geçerli. Büyükşehirin hızlıca bu yatırımları yapması gerekiyor. Tabii bugün geldiğimiz noktada diğer CHP belediyelerinde de gördüğümüz gibi temsili ağırlama, konserler ve büyük organizasyonlara son yıllarda harcanan paralar inanılmaz. Bu paraların Eskişehir’de trafiğe harcanması çok önemli. Mesela geçen yıl bir Gülşen konseri yapılmıştı Eskişehir’de, çok büyük rakamlar ödendi ve yazık bu paralara. Bizim yerel sanatçılarımız var; yerel sanatçılarımız da gayet güzel konserler verebilir ve şehrimizi eğlendirebilir. Güzel organizasyonlar olması için illa büyük paralar verilecek diye bir şey yok ama biz tabii ki biliyoruz bu harcanan paraların organizasyon adı altında nerelere gittiğini. Artık bu işleri bırakıp hızlıca kuşak yollarının yapımına başlamaları lazım.”
Samsun Profesör Özkaya: "Yoğun bakımlar amacından fazla hizmet veriyor" Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Şevket Özkaya, yoğun bakımların amacından fazla hizmet verdiğini belirterek, "Maalesef yoğun bakım üniteleri, organ yetmezliği ve hayati tehlikesi olan hastaların yerine, bakılmayan ve bakım desteği ihtiyacı olup bu desteği verecek yakınları olmayan veya bakılmak istenmeyen yaşlılarımız ve insanlarımız ile dolu. Yoğun bakım yatakları kritik hastalar yerine, bakım hastalarına hizmet vermeye başladı" dedi. Son günlerde yoğun bakımların amacından fazla hizmet vermesinin tartışma konusu olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Şevket Özkaya, açıklamalarda bulundu. Yoğun bakımların ileri teknolojiye sahip ekipmanlarla donatılmış, 24 saat yaşamsal göstergelerin gözleminin ve tedavisinin yapıldığı birim olduğunu söyleyen Dr. Şevket Özkaya, "Yoğun bakım ünitesini, hayatı tehlikesi olup, yoğun takip ve uygun tedavi ile hayati tehlikesi olan hastalarımızı tekrar sağlıklarına ve sevdiklerine kavuşturmak için özel dizayn edilmiş hastane içindeki hastane olarak tanımlayabiliriz. Ancak bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde maalesef yoğun bakım üniteleri, organ yetmezliği ve hayati tehlikesi olan hastaların yerine, bakılmayan ve bakım desteği ihtiyacı olup bu desteği verecek yakınları olmayan veya bakılmak istenmeyen yaşlılarımız ve insanlarımız ile dolu. Bu durum, gerçekten tıbbi tedavi ile hayati tehlikesi olan hastalarımızın yoğun bakım üniteleri yerine acil servislerde ek yataklarda hayata tutunmaya çalışıyorlar" diye konuştu. "Kritik hastalar yerine, bakım hastalarına hizmet vermeye başladı" Şevket Özkaya şunları söyledi: "Sağlık Bakanlığımız ve hükümetimiz bu açığı yıllar öncesinde görüp kişi başına yoğun bakım ünitesi yatak sayısını 100 bin kişi başına 40 ile dünya sıralamasında zirvede yer almaktadır. Avrupa ortalaması ise 11,5.Yoğun bakım yatak sayısı 2002 yılında sadece 2 bin 214 kadar iken, bugün Sağlık Bakanlığımızın ve hükümetimizin bu konuda atılım yaparak 2020 yılında 20 binlere kadar ulaştırmıştır. Ancak, ortalama yaşam sürelerinin hızla yükselmesi, yaşlı nüfusun da artması ile, ekonomik ve sosyal yönden bakım ihtiyacı olan yaşlılara gerekli bakım verilmemesinden dolayı bu yoğun bakım yatakları kritik hastalar yerine , bakım hastalarına hizmet vermeye başladı. Bakım ihtiyacı olan yaşlılar ve hastalar ile, tedavi ihtiyacı olan hastalar ayırt edilmeli ve iş gücü, teknoloji ve hastane masrafları daha etkin bicinde kullanılmalıdır. Bunun için sadece sağlık sistemimiz değil, toplumumuz, insanlarımız ve hastane dışı yeni oluşturulması gereken kurumlarımızın da elini taşın altına koymaları gerekmektedir. Bu kurumlar özellikle başta Avrupa ve gelişmiş ülkelerde orta çağdan beri var olan ’Hospis’ denilen ve sağlık sorunları olan insanlara ağrı ve acılarını azaltıcı sağlık hizmetlerinin verildiği tesislerle verilmektedir. Hospis benzeri, başta kanser hastalarımız olmak üzere, ev veya özel bakım evlerinde de bakımlarının aynen felçli, bunama teşhisli veya benzeri bakım hastaları gibi bakılacağı, iyileştirici tedavilerinin sonucunda, doktor kontrolünde bakımlarının gerçekleştiği, hasta yaşam standartlarının üst seviyede tutulduğu, ağrı ve acılarının azaltılmaya çalışıldığı, hastaların günlük bakım tedavilerinin yapıldığı hastane/kliniklerdir. Hastanın iyileştirici tedavisi tamamlanmış ve bundan sonraki süreçte, ağrılarını azaltacak, hayatını kaliteli ve konforlu şekilde geçirmesinin sağlanması amacıyla sağlık personeli tarafından bakımlarının yapılmasını gerektiren bu hastane dışı profesyonel merkezlerin açılması ile yoğun bakımlarımızın daha amacına uygun hizmet vermesi amaçlanmalıdır."