ASAYİŞ - 20 Aralık 2024 Cuma 15:25

Sıla Bebeğin iddianamesinde şok detaylar ve ihmaller zinciri: Anne kanlı bezi çöpe atmış

A
A
A
Sıla Bebeğin iddianamesinde şok detaylar ve ihmaller zinciri: Anne kanlı bezi çöpe atmış

Tekirdağ’ın Malkara ilçesinde annesi tarafından komşusuna bırakıldıktan sonra cinsel istismar ve şiddet mağduru 2 yaşındaki Sıla Bebeğin hayatını kaybetmesi ile ilgili iddianamenin detayları ortaya çıktı.

Tekirdağ’ın Malkara ilçesinde 8 Eylül 2024 tarihinde 2 yaşındaki Sıla Yeniçeri bebeğin hayatını kaybetmesiyle ilgili yürütülen soruşturmanın iddianamesi tamamlandı. Olay, çocuk istismarı ve şiddet vakası olarak kayıtlara geçti. Hazırlanan İddianamede şüphelilerden anne Bakiye Yeniçeri, komşu Kani A. ve sevgilisi Sanlı Ö’nün ihmalleri ve eylemleri dolayısıyla Sıla bebeğin ölümüne neden oldukları ileri sürülüyor.

Kanlı bezi yok etmiş

Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, şüpheli anne Bakiye Yeniçeri’nin Sıla Yeniçeri’nin koruma ve bakımından sorumlu olduğu belirtilerek, velayetin kapsamı ve anne-babanın yükümülülklerini yerine getirmediği, buna rağmen şüphelinin çocuğunu defalarca istismar ve şiddete maruz kalacağı bilinen bir ortama bırakmış olduğu, cinsel istismara dair delil niteliği taşıyan kanlı bezi yok ederek suç delillerini gizleme ve bildirim yapmama suçlarını işlediği ifade edildi. Bakiye Yeniçeri’nin ayrıca 8 Eylül 2024 tarihinde Sıla bebekte meydana gelen künt travma nedeniyle ölümüne neden olan olaylarda ihmali davranışıyla kasten adam öldürme suçunu işlediği iddia edildi.

Komşu Kani A’nın, Sıla Yeniçeri’ye yönelik cinsel istismar suçlarına karışması ve çocuğu cebir kullanarak hürriyetinden yoksun bırakma eylemleriyle itham edildiği iddianamede ayrıca, DNA incelemeleri ve adli tıp raporlarıyla bu suçlamaların desteklendiği belirtildi. Olayda Kani A’ın oğlu K.A.’nın ve Komşu çocuğu G.K.’ni de da istismar eylemlerine dahil olduğu ancak onun ayrı bir soruşturmayla ele alındığı bilgisi yer aldı.

Sanlı Ö. ise Sıla bebeğin cinsel istismara maruz kaldığını bilmesine rağmen yetkililere bildirimde bulunmamakla suçlandı. İddianamede, Sanlı Ö.’nün olayla ilgili gerekli sorgulamaları yapmamasının sorumluluğu arttırdığı belirtilerek “Suçu Bildirmeme” suçundan cezalandırılması istendi.

Sıla Bebeğin iddianamesinde şok detaylar ve ihmaller zinciri: Anne kanlı bezi çöpe atmış

Ölüm sebebi kafaya darbe sonucu gelişen beyin kanaması

Adli Tıp Kurumu’ndan alınan raporda, Sıla Yeniçeri’nin ölüm nedeninin kafasına alınan darbe sonucu gelişen beyin kanaması olduğu belirtilirken, olayla ilgili moleküler genetik incelemelerde de suçun failine yönelik delillerin bulunduğu açıklandı. Raporda ayrıca Sıla bebeğin anal bölgesinde travma bulguları tespit edildiği yer aldı.

Anne Bakiye delilleri yok etmiş

Şüpheli Bakiye Yeniçerinin Malkara Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği 2 ayrı ifadesinde “Sanlı Ö. ile dini nikahlı evli olduğunu, kendisi ile 2 senedir tanıştığını, iki hafta kendi rızası ile Sanlının ikametine geldiğini, Kani’nin yakın komşusu olduğunu, işi olduğu zamanlar kendi çocuklarını Kani ve çocuklarına bıraktığını, 02 Eylül 2024 tarihinde Sıla’nın darp edilmesi sebebi ile G.K.’den şikayetçi olduğunu, 05Eylül 2024 tarihinde çocuklarını makarna yemeleri için K.A.’ya teslim ettiği, akşam çocuklarını geri aldığında Sıla’nın bezinde kan gördüğünü, kimse görmesin diye bezi çöpe attığını, kızına zarar verildiğini anladığını ancak kimsenin bilgisi olmasın diye örtbas ettiğini, sonra Sanlı’ya anlattığını, Sanlı’nın da ‘Çocuk onlar ya’ dediğini, kendisinin herhangi bir şey yapmadığını, 08 Eylül 2024 tarihinde çocuklarını K.A.’ya verdiğini, çocukların o evde oynadıklarını, orada uyudukları için almadığını ancak R’nin kendisine Sılanın kustuğunu söylemesi üzerine Sılanın yanına gittiği ve hastaneye götürdüğünü” ifade ederken Şüpheli Bakiye Yeniçerinin Malkara Cumhuriyet Başsavcılığında vermiş olduğu ikinci ifadesinde ise, “Sanlı ile iki haftadır birlikte yaşadığını, kendisinin ondan misafir olmayı talep ettiğini, aralarında dini nikahı olmadığını, çocuklarını Sanlı ile hiç tek başlarına bırakmadığını, Kani’nin kendisine kızması sebebi ile çocuklarını Kani yokken onun evine bıraktığını, 06 Eylül 2024 tarihinde Sıla’nın bezinde kan gördüğünü ve bezi çöpe attığını, daha sonra Sıla’nın durumu kötü olur ve ailesinin kendisine kızmasından korktuğundan bezi başka bir yerdeki çöp konteynerine attığını, Sanlı’ya Sıla’nın bezinde kan gördüğünü, cinsel bir şey olabilir mi diye sorduğunu, Sanlı’nın da kendisine ‘Çocuk onlar yaa’ dediğini, (Komşu çocukları) K.A ve G.K’den şüphelendiğini ancak onlarında annesiz büyüdüğünü bilmesi sebebi ile acıdığını, G.K’ye acımadığını, daha sonra olayı G.K’ye sorduğunda G’nin kendisine K. ve Kani’den şüphelen dediğini, 08 Eylül 2024 tarihinde Sıla’nın düştüğünü kendisine söylendiğini, çocuklarının bakımını ihlal ettiğini, kimsesi olmadığı için onları Kani’lere bıraktığını belirttiği” ifade edildi.

Şüpheli Bakiye Yeniçeri’nin Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığında vermiş olduğu ifadesinde ise, “Sanlı’nın kendisini zorla Malkara’ya götürdüğünü, zorla konsmatris olarak çalıştırdığını, çalışma saatlerinin 16.00-02.00 arası olduğunu, kendisinin barda bulunduğu sıralarda çocuklarını Kani’nin ikametine bıraktığını, 08 Eylül 2024 tarihinde barda bulunduğu sırada Sıla’nın düştüğünü kendisine bildirdiklerini, 05 Eylül 2024 tarihinde Sıla’nın bezinde kan görmediğini ve bezi çöpe atmadığını, önceki beyanlarında psikolojisi bozuk olduğundan o şekilde beyanda bulunduğunu, Sıla’nın darp edilmesi ve istismara uğraması neticesinde tekrar darp edilip, istismara uğrayabileceğini ve hatta ölebileceğini düşündüğünü ancak çalışmaya zorlandığı için çocuklarını Kani’lere bıraktığını belirttiği” öğrenildi.

Babası olmadığını fakat 2 çocuğunda kendi üzerinde kayıtlı olduğunu iddia etti

Bakiye’nin resmi nikahlı eşi Ü.Y.’nin alınan ifadesinde özetle, “Sıla bebeğin annesi Bakiye Yeniçeri’nin resmi nikahlı eşi olduğunu, kendisi ile altı yıl önce Tekirdağ ilinde evlendiklerini, evlendiklerinde eşinin Sıla bebeğin ablası olan A.Y.’ya hamile olduğunu, eşinin bebeğin babasının öldüğünü söylediğini, kendisinin de bu durumu kabul ettiğini, altı ay evli kaldığını, daha sonra ayrı yaşamaya başladıklarını ancak nafaka vermemek için boşanma davası açmadığını, Kayseri iline gittiğini, Bakiye ve başka kimse ile irtibat kurmadığını, resmi olarak boşanmadığı için eşi Bakiye Yeniçeri’nin ikinci çocuğu Sıla bebek doğduğunda kayıtlara babası olarak geçtiğini ancak bildiği kadarı ile Sıla bebeğin biyolojik babasının B.K. isimli şahıs olduğunu öğrendiğini, Bakiye’yi beş senedir görmediğini, her iki çocuğunda biyolojik babasının kendisinin olmadığını, eşinden boşanmadığı için iki çocuğunda nüfus kayıtlarında babası olarak yer aldığını, biyolojik babası olmasa da Sıla bebeğe yapılan eylemler sebebi ile davacı ve şikayetçi olduğunu beyan ettiği” öğrenildi.

Şüpheli Sanlı Ö’nün alınan ifadesinde, üzerine atılı suçlamaları kabul etmeyerek, “Kendisinin ikamete geldiği çoğu zamanlarda çocukların ikamette olmadığını, Kani’nin de böyle bir şey yaptığını düşünmediğini, bu eylemi yapsa yapsa Kani’nin büyük oğlu K.A. ile G.K. isimli çocukların yapmış olabileceğini, kendisine bu iftirayı Bakiye’nin babası ve ablalarının attığını, onlara para vermemesi ve Bakiye’ye de kendisinin bakması sebebi ile onu çalıştırıp para kazanamamaları sebebi ile kendisine iftira attıklarını, Bakiye’nin daha önceden bir kaç roman aileye çocuklarına bakmaları için bıraktığını bildiğini, Bakiye’nin kendisine Sıla bebeğin bezinde kan gördüğünü söylediğini ancak cinsel amaçlı gelip gelmediğini söylemediğini belirtti.

Şüpheli Kani A’nın alınan ifadesinde özetle; üzerine atılı suçlamaları kabul etmeyerek, Sıla veya ablası A’ya hiç bir zaman cinsel amaçlı veya normal olarak temasta bulunmadığını, Bakiye ve çocuklarını 2-3 haftadır tanıdığını, Bakiye ile herhangi bir ilişkisinin olmadığını, Bakiye’nin çocuklarına bakmadığını, çocuklarını sürekli olarak kendi ikametine yolladığını, sürekli çocukları oğlu K.A.’ye bıraktığını belirtti.

30 günlük yaşam savaşını kaybetmişti

Gizlilik kararı alınan soruşturmada, Tekirdağ Emniyet Müdürlüğü ekipleri anne Bakiye Yeniçeri, birlikte yaşadığı Sanlı Ö. (57), komşuları Kani A. (32) ve çocukları G.K. (14) ile K.A.’yı (13) gözaltına aldı.

Malkara ilçesinde annesi tarafından bırakıldığı komşu çocukları tarafından gördüğü şiddet ve cinsel istismar sonucu 2 yaşındaki Sıla Yeniçeri 07 Ekim 2024 hastanede gördüğü 30 günlük tedavinin ardından hayatını kaybetmişti.

Anne için 67 yıl hapis cezası isteniyor

Hazırlanan iddianamede, anne Bakiye Y.’nin çocuğu Sıla ile ilgili "ihmali davranışla kasten insan öldürme", "suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme" ve "aile hukukundan doğan yükümlülüğün ihlali" suçlarından toplam 67 yıl hapis cezasına çarptırılması istendi.

Çocuklardan birinin babası olan komşu Kani A. için ise "çocuğun cinsel istismarı" ve "kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma" suçlarından toplam 28 yıl 6 ay hapisle cezalandırılması talep edilirken, annenin birlikte yaşadığı Sanlı Ö. için "suçu bildirmeme ve gizleme" suçundan 1 yıl 6 ay hapis cezası talep edildi.

Çocuklara 66 ve 48 yıl

Suça sürüklenen çocuklardan G.K.’nin, "çocuğun nitelikli cinsel istismarı" ve "kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma" suçlarından toplam 66 yıl, K.A.’nın ise "nitelikli cinsel istismar" ve "kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma" suçlarından 48 yıl, "kasten öldürme" suçundan ise ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması talep edildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara 2025 bütçe görüşmeleri AK Parti Grup Başkanvekili Leyla Şahin Usta, 22 yıl önce insanların hayallerinin yıkıldığı, hayal dahi kurmanın mümkün olmadığı, yangınlar içerisinde bir vatan bulduklarını belirterek, "Vesayet odakları ve darbe tehditleri milletin iradesine sürekli pranga vuruyordu, siyaset ise halktan kopmuştu. Birbiri ardına kurulan ve yıkılan hükümetler ve istikrarsızlık yüzünden Türkiye yönünü kaybetmişti. Karanlık günler yaşanıyordu” dedi. TBMM Genel Kurulu’nda 2025 Merkezi Yönetim Bütçe ve 2023 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmeleri devam ediyor. Kapanış gününde son konuşmalar yapılacak ve 2025 yılı bütçesi ve 2023 yılı Kesin Hesabı oylaması yapılacak. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, bütçe görüşmelerinin 22 Ekim’de başladığını hatırlatarak, Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşmelerin 39 gün sürdüğünü ifade etti. Kurtulmuş, “21 toplantı, 81 oturum, yaklaşık 235 saat mesai yapıldı ve 3 bin 5 sayfa tutanak tutuldu. Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki çalışmalar sırasında 267 milletvekilimiz söz aldılar, bin 338 kez söz talepleri karşılandı. 9 Aralık’tan itibaren Genel Kurul çalışmaları başladı. Dün itibariyle 11 birleşim 69 oturum gerçekleştirildi. Yaklaşık 169 saat Genel Kurul’da mesai yapıldı. Bin 285 sayfa tutanak bu süre içinde tutanak tutuldu” ifadelerini kullandı. AK Parti Grup Başkanvekili Leyla Şahin Usta, 22 yıl önce insanların hayallerinin yıkıldığı, hayal dahi kurmanın mümkün olmadığı, yangınlar içerisinde bir vatan bulduklarını belirterek, “Yapmamız gereken, bu eski Türkiye’yi, ceberut devlet anlayışını bitirmek, devlet ile milleti barıştırmaktı; ’millete rağmen devlet için’ mantığı olamazdı. Bu zihniyeti değiştirmek hiç kolay değildi. Karşımıza pek çok engeller ve zorluklar çıktı. Yıllarca tartışılan mevzular, sorun alanları önümüzde duruyordu ve bunların hepsi de milletimizin sorunlarıydı, korkusuzca üzerine giderek her birini tek tek çözmeliydik. Bunun için ilk yapılması gereken, milletin iradesinin üstünde kendini bir güç ve irade olarak gören tüm vesayet odaklarını bitirmekti. Vesayet odakları ve darbe tehditleri milletin iradesine sürekli pranga vuruyordu, siyaset ise halktan kopmuştu. Birbiri ardına kurulan ve yıkılan hükümetler ve istikrarsızlık yüzünden Türkiye yönünü kaybetmişti. Karanlık günler yaşanıyordu” dedi. AK Parti Grup Başkanvekili Bahadır Yenişehirlioğlu, şöyle konuştu: “Sayın Başkan ve değerli milletvekilleri, kültürümüzü kaybedersek yok oluruz. Kimliğimizi, kişiliğimizi, özgünlüğümüzü terk edersek niteliksiz yığınların bir parçası haline geliriz. Her alanda güçlü olabilmek ve güçlü kalabilmek için milli kültürümüze, kitaplarımıza ve medeniyetimize sahip çıkmak zorundayız. Kültürel yabancılaşmaya ve kültür emperyalizmine karşı yerli ve milli olan kültür değerlerimizi evrensel bir dille yeniden keşfetmeli ve ihya etmeliyiz. Bir kültür ürününün formunun yerli ve milli olması, onun manasının ve mesajının evrensel olmasına asla engel değildir. Biz hem medeniyet birikimi hem tarihi geçmişi hem de devlet geleneği bakımından çok zengin bir milletiz. Çağ kapatıp çağ açmış bir ecdadın torunları olarak kendimize yeni ve büyük bir gelecek inşa etme gücüne ve iradesine de sahip bir milletiz. İşte, onun için büyük, güçlü Türkiye diyoruz. İşte, bunun için gençlerimize 2053 ve 2071 vizyonlarını miras olarak bırakıyoruz. Bizim kültürümüz, gelişmeye mani olmak bir yana, gelişmeyi teşvik eder. Bir dönem bilinçli bir şekilde yürütülen inancımıza ve kültürümüze yönelik aşağılama kampanyalarının amacı, işte, bu değerli varlığımızı önce gözlerden düşürmek, ardından zihinlerden uzaklaştırmak ve neticede tarihe gömmek içindi. Türk kültürü güzel, iyi, kıymetli olanı bünyesine katmakta sıkıntısı olmayan, bunların mevcutla birleştirip çok daha üst bir noktaya çıkmayı kazanç sayan bir anlayışa sahiptir. Türk kültürü, maruz kaldığı tüm saldırılara ve tahribat çabalarına rağmen hâlâ dünyanın en kadim, en derinlikli, en kıymetli kültürleri arasındaki yerini korumaktadır. Bize düşen, medeniyet mirasımızı ihya etmek, günümüzün ihtiyaçlarıyla kültürümüzü yeniden yorumlayarak ayağa kaldırmak ve geleceğe taşımaktır. Kültür ve manevi mirasımızı korumanın kıymeti yalnızca bugünün şartlarıyla, bugünün kazanım ve başarılarıyla değerlendirilemez; ruhuna layık muhafaza edilen fikirler ve maneviyatına uygun korunan eserler, gelecek nesillerin hayırla andığı ve tarihine sahip çıktığı bir süreci de beraberinde getirmektedir. AK Parti hükümetleri olarak 22 yılda bu bilincin gereği olarak oldukça anlamlı ve geniş kapsamlı bir kültür mirası koruma seferberliği başlatılmış, bu doğrultuda önemli adımlar atılmış değerli proje ve hizmetler hayata geçirilmiştir. Kültür ve Turizm Bakanlığımıza bağlı müze ve ören yerlerinin ağırladığı misafir sayısı ve müzelerdeki toplam eser miktarı bu noktadaki başarımızı ortaya koymaktadır.” CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır da, "Bu para nasıl dağıtılıyor, bu bütçe neye dağıtılıyor; bunu bilmek zorundayız. Bakın, ikinci büyük sorun, 2002’de konuştuğunuz yüksek faiz ve faiz ödemeleriydi. Bu bütçenin, 14 trilyon 700 milyarlık bu bütçenin 1 trilyon 950 milyarını faize veriyoruz, neredeyse bütçenin yüzde 14’ü arkadaşlar, inanılmaz bir durum. Değerli arkadaşlar, 22 yılda toplam 600 milyar dolar faiz ödemişiz. ’Yandı, bitti’ dediğiniz Türkiye ekonomisinin 2002’deki dış borcu 132 milyar dolar, bugün 512 milyar dolar arkadaşlar. Ya, bunun bir izahı olması lazım, birinin gelip bunu bize anlatması lazım. Toplamda 65 milyar dolarlık da özelleştirme yapmışsınız. Şimdi bu borcu, ülkenin 22 yıl sonra geldiği noktayı, faizi lütfen Sayın Bakan, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı açıklasın. ’Bu ülkede pandemi oldu, deprem oldu, bütçe açığı var, ülkede büyük sorunlar yaşadık; emekli, işçi, engelli, gençler ezildi, biz bu yüzden borçlandık, faiz ödüyoruz, emekliye veriyoruz, emekçi veriyoruz’ diyebilirsiniz ama öyle bir tablo yok” şeklinde konuştu. CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın ise, 1923 ila 2024 arasında memleketin tarihsel büyüme oranının yüzde 5,3 olduğunu belirterek, “Tek istisnası Atatürk dönemidir. 1923-1939 döneminde bu memleket yılda yüzde 7,3 büyümüştür. Tarihsel ortalama hangi dönemlerde gerçekleştirilmiştir? 1930’lardaki büyük ekonomik buhran, 1940’larda İkinci Dünya Savaşı, 70’lerde petrol krizi, Türkiye’yi uzun yıllar boyunca etkileyen, etkisi altına alan terör, koalisyon hükümetleri, kapitalizmin birikim krizleri; bunların tamamında yüzde 5,3 büyümüştür. Peki, son 20 yılda siz ne yaptınız? Son 20 yılda 2003 ila 2009 arasında bu orandan farklılaşan bir olumlu büyüme temposu ama 2009’dan itibaren bu tempoya, hatta bu temponun altına düşen bir yapı. Siz yüzde 5,3’lük tarihsel büyüme oranını yakalayamamış bir siyasal partisiniz” diye konuştu. CHP İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli de, "22 yıldan beri iktidarı yönetiyorsunuz ve 2019 seçimlerinde bazı belediyeler bize geçti, en son 2024 seçimlerinde de büyük anlamda hem büyükşehir hem il ve ilçe belediyeleri kazandık ve birdenbire önümüze şu çıktı: Belediyelerin ve belediye şirketlerinin gecikmiş vergi ve sigorta prim borçlarının tahsili için genel bütçeden aldığı payların kesilmesi, aynı şekilde şirketlerin hesaplarına haciz konulması gibi uygulamalar gündeme geldi. Neden bunu daha önce yapmıyordunuz? 22 yıldan beri iktidardaydınız, bunların borcu yok muydu? Neden bu konuda herhangi bir adım atmanız da şimdi yapıyorsunuz? Belediyeleri kaybettik, diye yapıyorsunuz değil mi? Böyle olmaz arkadaşlar; merkezi yönetim ve yerel yönetim bir bütündür ve zaten merkezi yönetimin yerel yönetimler üzerinde vesayet yetkisi var ve bütün her türlü denetime tabi" ifadelerini kullandı.
İstanbul Jose Mourinho’dan Eyüpspor maçında 4 değişiklik Fenerbahçe, Trendyol Süper Lig’de Eyüpspor’a konuk olurken, Teknik Direktör Jose Mourinho son oynanan Başakşehir müsabakası 11’ine göre 4 değişiklik yaptı. Trendyol Süper Lig’in 17. haftasında Fenerbahçe, Recep Tayyip Erdoğan Stadyumu’nda Eyüpspor ile karşılaşıyor. Teknik Direktör Jose Mourinho, ligde geçtiğimiz hafta oynanan Başakşehir maçı 11’inden 4 değişikliğe gitti. Kaleci Dominik Livakovic’in sakatlığı nedeniyle İrfan Can Eğribayat kaleyi korurken, stoper hattında cezası biten Alexander Djiku yer aldı. Hücumda ise Oğuz Aydın’ın yerine Dusan Tadic 11’de maça başladı. Mourinho, takımda en uçta ise Edin Dzeko’nun yerine Youssef En-Nesyri’ye görev verdi. Sarı-lacivertlilerde 6 eksik Sarı-lacivertlilerde tedavisi süren Jayden Oosterwolde’nin yanı sıra, sakatlığı bulunan Dominik Livakovic, Rodrigo Becao ve Oğuz Aydın kadroda yer almadı. Sakatlığını atlatarak çalışmalara başlayan Mert Hakan Yandaş ile Bartuğ Elmaz teknik heyet kararıyla kadroda bulunmuyor. Fenerbahçe’nin 11’i Fenerbahçe mücadeleye; İrfan Can Eğriyat, Bright Osayi-Samuel, Çağlar Söyüncü, Alexander Djiku, Filip Kostic, Fred, Sofyan Amrabat, İrfan Can Kahveci, Sebastian Szymanski, Dusan Tadic ve Youssef En-Nesyri 11’i ile başladı. Sarı-lacivertlilerde Ertuğrul Çetin, Samet Akaydin, Mert Müldür, İsmail Yüksek, Yusuf Akçiçek, Levent Mercan, Edin Dzeko, Cengiz Ünder, Cenk Tosun ve Allan Saint-Maximin ise yedek başladı.