SAĞLIK - 04 Kasım 2024 Pazartesi 11:34

Uzmanı uyardı, bu hastalık hafife alınmamalı

A
A
A
Uzmanı uyardı, bu hastalık hafife alınmamalı

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doktor Hasan Çetinkaya, çocuklarda görülen el ayak hastalığının önemsenmesi gerektiği konusunda uyarılarda bulundu.


Sivas Medicana Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doktor Hasan Çetinkaya, çocuklarda sıkça görülen ve bulaşıcı bir hastalık olan el ayak ağız hastalığı hakkında aileleri uyardı. Özellikle sonbahar ve kış aylarında artış gösteren bu hastalığın belirtileri, bulaşma yolları ve korunma yöntemleri hakkında önemli bilgiler veren Çetinkaya, bir çocuğa bulaş gerçekleştiyse eğer 3 ila 5 gün içerisinde hastalık belirtilerinin ortaya çıktığını belirterek “Bu hastalık genellikle 7 ila 10 gün içerisinde kendiliğinden iyileşebilen bir hastalık olsa da, çok nadir olarak beyin enfeksiyonu, menenjit gibi enfeksiyonlar, kalp intihabı(miyokardit) gibi ciddi durumlara da neden olabilmekte. Bu nedenle de önemsenmesi gereken bir hastalık şeklinde konuştu.



“5 yaşından küçük çocukları daha çok etkiliyor”


Bu hastalığın özellikle yaz ve sonbahar aylarında salgın yaptığını söyleyen Çetinkaya, “Yaz döneminde otellerde ve havuz gibi toplu yaşama alanlarından bulaşabiliyor. Sonbaharda ise okul, kreş gibi toplu yaşama alanlarında sıkça adından söz ettirebilen bir hastalık. Bu hastalık virüs enfeksiyonu olup daha çok ellerde, ayaklarda, gluteal bölgede küçük noktasal yaralar yapabiliyor. Ağız içerisinde de yine ağrılı yaralar yaparak beslenme sorunlarına yol açabilen bir hastalık. Virüs enfeksiyonu olduğu için de bulaş riski söz konusu, bu nedenle de okul ve kreş dönemindeki çocuklarımızın dikkat etmesi gereken bir hastalık. Genellikle çocuğun kakası yoluyla ya da solunum sekresyonlarıyla yani öksürük, aksırık yoluyla bir çocuktan diğer bir çocuğa bulaşabiliyor. Bu hastalıktan, 5 yaşından küçük çocukları daha çok etkilendiğini gözlemliyoruz. Kreş dönemi ve ilkokul çocuklarında bu hastalık daha çok rastlanabiliyor. Başka bir çocuğa bulaş gerçekleştiyse eğer 3 ila 5 gün içerisinde hastalık belirtileri ortaya çıkıyor. Hastalık bulaştıktan sonra hafif bir ateş bekleniyor. Ellerde, ayaklarda oluşan gluteal bölgede oluşan ufak yaralar, çok fazla ağrılı olmamakla beraber hafif bir kaşıntı ile devam ediyor. Ağız içerisindeki yaralar bazı çocukların beslenme sorunları yaşamasına, sıvı kaybına neden olabiliyor. Bu tarz hastalara bizde hastanelerde serum tedavisi ile sıvı takviyesinde bulunabiliyoruz” dedi.



"Korumanın en önemli yolu hijyen”


Çetinkaya, kendiliğinden iyileşen bu hastalığın hafife alınmaması konusunda uyarıda bulunarak, “Bu hastalık genellikle 7 ila 10 gün, içerisinde kendiliğinden iyileşebilen bir hastalık olsa da, çok nadir olarak beyin enfeksiyonu, menenjit gibi enfeksiyonlar, kalp intihabı(miyokardit) gibi ciddi durumlara da neden olabilmekte. Bu nedenle de önemsenmesi gereken bir hastalık. Çocuk el ayak hastalığı geçiriyorsa 7 ila 10 gün okula, kreşe devam etmemeli. İlk 7 ila 10 gün başka birine bulaşma ihtimali daha fazla bu hastalıkta. Solunum yoluyla öksürük ve aksırık yoluyla 3-4 hafta boyunca virüs hamlesi devam ediyor bu hastalıkta. Çocuğun dışkısı yoluyla 4-6 hafta boyunca virüs hamlesi devam ettiği için ilk haftalar da bulaş açısında dikkat emek gerekiyor. Çocuklarımızı kreşte veya okulda bu hastalıktan korumanın en önemli yolarından birisi, el hijyenine dikkat etmek. Çocuklar lavabodan çıktıktan sonra ellerini dezenfekte etmeli ve yıkamalı. Yemeklerden önce ellerin yıkanması ve okul ortamındaki ortak eşyaların sık sık dezenfekte edilmesi çok önemli. Bu hastalık kendi kendine iyileşebilen bir hastalık olsa da, hastalığı atlatan kişiler de parmaklarında, el ve ayaklarında herkeste olmasa da soyulmalara ortaya çıkabiliyor. Hastalıktan 1-2 ay sonrasında nadir olarak tırnaklarda dökülmeler görülebiliyor. Bazı aileler tırnakları dökülen çocuklarını bizlere getiriyor ve bizlerde tahlillerimizi yaptıktan sonra, bu çocukların daha öncesinde el ayak hastalığı geçirdiklerine rastlıyoruz” ifadelerini kullandı.



Uzmanı uyardı, bu hastalık hafife alınmamalı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kastamonu Kar yağışı Ilgaz Dağı’nda trafiği kilitledi, araçlar yolda mahsur kaldı Kastamonu-Çankırı sınırında bulunan 15 Temmuz İstiklal Tüneli’nde, kar yağışı sebebiyle trafik kilitlendi. Kara hazırlıksız yakalanan vatandaşlar yolda mahsur kalırken, Karayolları Genel Müdürlüğü Kastamonu-Ankara Karayolu’nun Kastamonu Havalimanı-Ilgaz 15 Temmuz İstiklal Tüneli’nin geçici olarak trafiğe kapatıldığını duyurdu. Kastamonu’da akşam saatleri itibari ile etkili olan kar yağışı hayatını olumsuz etkiliyor. Kastamonu-Çankırı-Ankara Karayolu üzerindeki 15 Temmuz İstiklal Tüneli, yoğun kar yağışı ve buzlanma sebebiyle ulaşıma kapandı. Ankara istikametinde seyir halinde olan araçlar, Ilgaz Dağı geçidinde mahsur kaldı. Uzun araç kuyruğunun oluştuğu karayolunda sürücüler kontak kapattı. Karayolları ekipleri ulaşımın yeniden sağlanabilmesi için aralıksız çalışmalarını sürdürüyor. Yolda kalan bazı sürücüler de araçlarına zincir takarak ilerlemeye çalıştı. Ilgaz Dağı geçidinde hava sıcaklığı da sıfırın altında 3 dereceye kadar düştü. Ankara’ya gitmek isterken yolda kaldığını söyleyen sürücü Ahmet Bozkurt, “Kar yağışından dolayı Ilgaz Dağında yolda kaldık. Aracımız boş, o yüzden çıkamadık. Karayollarının da pek bir çakılmasını göremedik, yolu açmıyorlar. Ben, 1 buçuk saattir bekliyorum” dedi. Kastamonu’dan Çankırı’ya gittiğini söyleyen Fevzi Uzun ise, “Yol kapalı olduğundan dolayı Ilgaz Dağı’nda kaldım. Çok fazla kar var. Şu anda da çok kar yağıyor. Yaklaşık ben 3 saattir burada yardım gelmesini bekliyorum” şeklinde konuştu. Öte yandan, Kastamonu Havaalanı -Ilgaz 15 Temmuz İstiklal Tüneli arasının trafiğe kapatıldığını açıkladı. Yapılan açıklamada, "Karayolları Genel Müdürlüğü’nden Devrekani Ayrımı-Kastamonu-Ilgaz Yolu’nun 43-72 kilometreleri arası (Kastamonu Havaalanı -Ilgaz 15 Temmuz İstiklal Tüneli arası) ağır taşıt trafiğine geçici olarak kapatılmıştır" ifadelerine yer verildi.
İstanbul Emine Erdoğan, Çınar Uluslararası Kültür ve Sanat Derneği’nin karma sergisinin açılışını yaptı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Çınar Uluslararası Kültür ve Sanat Derneği’nin Dolmabahçe Galeri Salonu’nda düzenlenen karma sergisinin açılış programına katıldı. Emine Erdoğan, bugün büyük insani krizlerle mücadele ederken sanatın umut ve direnç kaynağı olma gücünün yeniden keşfedildiğini belirterek, "Gazze’nin acılarını anlatan bir tuval, kaybettiklerimizin hatırası işlenmiş bir el işi, duygularımıza tercüman olan bir şiir, binlerce sözden ve eylemden daha etkili olabiliyor. Unutmayalım ki, bugün biz, İspanya iç savaşını çıkaranları değil, bu savaşın trajedisini en etkili şekilde gözler önüne seren Guernika tablosunu hatırlıyoruz" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Çınar Uluslararası Kültür ve Sanat Derneği’nin Dolmabahçe Galeri Salonu’nda düzenlenen karma sergisinin açılış programına katıldı. Burada konuşan Erdoğan, resimden müziğe, edebiyattan tiyatroya kadar sanatın her dalının, insanın yüce duygularının gün yüzüne çıkmasını sağladığını söyledi. Sanatın, herkesi aynı duygularda buluşturduğunu kaydeden Erdoğan, "Sanat, insanı önyargı ve nefret zincirlerinden kurtararak diğer insanlarla yakınlaştırır. Kültür ve sanatla derinleşen farkındalık ve duyarlılığı artan toplumlar, hayata gönül penceresinden bakmaya başlar. Dolayısıyla her sanatçı aslında eserleriyle kendi medeniyetini de inşa eder" diye konuştu. "Kültürümüz, tüm zanaatkarlar için eşsiz bir ilham kaynağıdır" Erdoğan, hem içinde bulunulan zamanda var olmanın hem de gelecekte devam etmenin yolunun estetik üretimden geçtiğini belirterek, "Biz bu anlamda dolu dolu bir geçmişe sahibiz. Tarih boyu geniş coğrafyalarda farklı medeniyetlerle temasın zenginleştirdiği kültürümüz, tüm zanaatkarlar için eşsiz bir ilham kaynağıdır" ifadelerini kullandı. Osmanlı döneminde sanatın, hayatın her alanına işleyip, yaşamla iç içe olduğunu dile getiren Erdoğan, "Estetik algı, en üst düzeyde tecrübe edilmiştir. Ruhun ilacı olarak görülen müzik, şifahanelerde tedavi olarak uygulanmıştır. Keza çini, ebru, tezhip, hattatlık gibi nice sanat dalı, zevk-i selimin ve ince fikrin zirvesidir. Kağıda, cama, taşa kumaşa işlenen desenler; neyden bağlamaya, uddan kanuna uzanan nağmeler, ruhumuzu incelikle besler. Bu derin kültürel birikim sahip olduğumuz en değerli hazinelerimizdendir" şeklinde konuştu. Erdoğan, bugünkü karma sergi gibi medeniyet mirasına sahip çıkan ve modern sanatla arasında köprüler kuran etkinliklerin kıymetli olduğunu vurgulayarak, Çınar Derneği’ni ve eser sahiplerini çalışmaları dolayısıyla tebrik etti. "Dernek her yaştan katılımcıyı içindeki cevheri keşfetmeye çağırıyor" Derneğin adını çınardan almasını anlamlı olduğunu ifade eden Erdoğan, "Aile yapısını güçlendirmek ve gençlerin kültürel ve zihinsel gelişimlerini desteklemek amacıyla düzenlediği kurslar, bu misyonun somut birer yansıması. Dernek, sağladığı çeşitli sanat atölyeleri ile her yaştan katılımcıyı içindeki cevheri keşfetmeye çağırıyor. Resim, seramik, kara kalem, soğuk porselen gibi modern sanat eğitimleri çağın trendlerini kişisel üsluplarla birleştiriyor. Öte yandan, kadınların mesleki eğitim yoluyla iş gücüne katılımını destekleyerek, toplumsal kalkınmaya da değerli bir katkı sağlıyor" değerlendirmelerinde bulundu. Erdoğan, öğrencilerin bu eğitimlerde yalnız bir sanatı icra etmekle kalmayıp, işledikleri her motifte, attıkları her fırça darbesinde ve öğrendikleri her yeni ritimde emeğin ve sabrın gücüne tanıklık ettiklerini söyledi. "Eserlerde ortak köklü bir mirasın kişisel özgünlükle harmanlandığı o eşsiz birlikteliği görüyorum" Bu durumun, herhangi bir sanat dalında beceri kazanmanın çok ötesinde olduğunun altını çizen Erdoğan, "Birbirinden farklı tüm bu kıymetli eserlerde, ortak köklü bir mirasın kişisel özgünlükle harmanlandığı o eşsiz birlikteliği görüyorum. Sanatla terbiye edilmiş ruhlar ve güzeli görmeye talimli gözler arttıkça, sanat müzelerin, galerilerin duvarlarını aşarak hayata karışacak. İşte o zaman sanat, insanı daha erdemli bir hale getiren ve toplumları medeniyet yolunda ileri taşıyan bir güce dönüşecek" ifadelerini kullandı. Emine Erdoğan şöyle devam etti: "Çini duvar panolarından, porselen tabaklardan, yağlıboya tablolardan yansıyan estetik, giyim kuşamdan ev dekorasyonuna kadar, hayatın her alanında yeniden canlandırmalıyız. Estetikle harmanlanmış bir dünya, hayal ettiğimiz daha adil ve yaşanabilir bir geleceğin de anahtarı olacaktır. Nitekim bugün, büyük insani krizlerle mücadele ederken sanatın umut ve direnç kaynağı olma gücünü yeniden keşfediyoruz. Gazze’nin acılarını anlatan bir tuval, kaybettiklerimizin hatırası işlenmiş bir el işi, duygularımıza tercüman olan bir şiir, binlerce sözden ve eylemden daha etkili olabiliyor. Unutmayalım ki, bugün biz, İspanya iç savaşını çıkaranları değil, bu savaşın trajedisini en etkili şekilde gözler önüne seren Guernika tablosunu hatırlıyoruz." Sanatın, insanlığın iyi ve güzel izler bırakma çabasının en kalıcı şahidi olması, nesiller boyunca erdemin ve hakikatin ilham kaynağı olmaya devam etmesi temennisinde bulunan Erdoğan, "Dünyayı kanla boyamak isteyenlere karşı, iyiliği, güzelliği ve erdemi çoğaltmakta yarışanlardan olabilmeyi diliyorum" sözleriyle konuşmasını sonlandırdı. Derneğin eğitmenlerinden Nevin Şahin ve Nilüfer Kıran’ın icra ettiği müzik dinletisiyle başlayan açılış programında, Çınar Uluslararası Kültür ve Sanat Derneği Selcen Zeliha Özkök Arda da bir konuşma yaptı. Konuşmaların ardından Başkan Arda, Emine Erdoğan’a günün anısına Sultan Süleyman Han’ın hayatını anlatan bir kitap ile çini işlemeli porselen bir vazo hediye etti. Erdoğan, aile fotoğrafının çekilmesinin ardından, sergiyi gezerek eserler hakkında bilgi aldı. 110 elden çıkmış eserler sergilendi Çınar Uluslararası Kültür ve Sanat Derneği 2020 yılında, toplumun bir ayrım gözetmeksizin tüm bireylerini kültür ve sanatın sağlam ve köklü değerlerinin gelecek nesillere aktarımında ortak ve sağlam bir payda oluşturmak üzere yola çıkmış gönüllü bir ekibinin gayretleriyle kuruldu. Görsel ve işitsel sanatlar, el sanatları alanlarında yetkin hocalarıyla her yaş grubuna yönelik atölye çalışmalarının yapıldığı sanat merkezinde hat, tezhip, minyatür, çini, Türk nakışı, sanatsal bebek yapımı, mefruşat ile ud ve piyano gibi geniş bir yelpazede sanat eğitimlerin verildiği derneğin karma sergisinde, 110 elden çıkmış Anadolu’nun sanat zenginliğini yansıtan 150 eser sanatseverlerin beğenisine sunuldu. Sergi, 1 Aralık’a dek Dolmabahçe Galeri Salonu’nda ziyaret edilebilecek.