ASAYİŞ - 14 Nisan 2025 Pazartesi 23:06

Üzerinden geçti durmadı, otogara giderken kendini ihbar etti

A
A
A
00:00
00:00
HD

Sivas’ta otogara giderken jandarmayı arayan bir otobüs sürücüsü, bir insanın üzerinden geçmiş olabileceği ihbarında bulundu. Bölgede yapılan incelemede parçalanmış bir erkek cesedine rastlanıldı.

Edinilen bilgiye göre, saat 22.00 sularında Doğubeyazıt’tan İzmir’e gitmekte olan 34 JB 2069 plakalı Ağrı Vip firmasına ait yolcu otobüsünün şoförü A.K., Sivas Otogarı’na 20 kilo metre kala tam olarak tanımlayamadığı bir şeye çarptı. Durmayarak yoluna devam eden sürücü, jandarmayı arayarak bir insanın üzerinden geçmiş olabileceği ihbarında bulundu. Otobüs Sivas Otogarı’na girdiğinde jandarma ekipleri sürücüyü gözetim altına alarak, otobüsün yüzeyinde ve altında inceleme yaptı. Otobüste çarpma izine rastlamayan ekipler, sürücünün olayın gerçekleştiğini iddia ettiği Sivas-Erzincan karayolu Hafik ilçesi Göydün köyü yakınlarında yaralı aradı. Aramalar sırasında parçalanmış bir erkek cesedine rastlanıldı. Olay yerine giden savcı ölen şahsın kimliğinin tespiti ve ne şekilde öldüğünün anlaşılabilmesi için çalışma başlattı. Otobüs ise içerisindeki yolcularla birlikte olay aydınlatılıncaya kadar otogarda bekletiliyor.

Yunus Çiftci

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Burdur Burdur’da aracının önünü kesip halasının oğlunu öldüren genç ve eşi için ağırlaştırılmış müebbet ceza talebi Burdur’un Bucak ilçesinde, aracının önünü kesip halasının oğlunu tüfekle öldüren, araçtaki 2 kişiyi de yaralayan şahıs ile eşi hakkında hazırlanan iddianame kabul edildi. Onur A. ifadesinde, o gün Beytullah Soylu’nun önce kendi aracının önünü kestiğini, olay yerinden ayrıldıktan sonra çadıra giderek tüfeği aldığını ve Beytullah’ın aracının önünü kesip korkutmak amacıyla ateş ettiğini, öldürme kastı bulunmadığını ve pişman olduğunu iddia etti. Olayla ilgili tutuklu yargılanan iki sanık hakkında "kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, "olası kasıtla yaralama" suçundan ise ayrı ayrı 1,5 ile 4,5 yıl arası hapis cezası; tutuksuz yargılanan iki sanık hakkında ise "suçluyu kayırma" suçundan 6 aydan 5 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor. Geçen yıl 22 Eylül’de saat 20.00 sıralarında yaşanan olayda, Burdur’un Bucak ilçesi Yunus Emre Mahallesi Yıldırım Caddesi ile 811 Sokak kesişiminde, aralarında daha önceden husumet bulunan halasının oğlu Beytullah Soylu’nun (24) kullandığı ve Durmuş S., Özcan S. (20) ile Bekir Ö.’nün (18) yolcu olarak bulunduğu 15 ACV 879 plakalı otomobilin önü, Onur A. (24) tarafından 07 AFZ 189 plakalı otomobil ile kesildi. Araç içerisinde oturduğu yerden Beytullah Soylu’nun aracına doğru tüfekle 2 el ateş eden Onur A., olay yerinden uzaklaştı. Açılan ateş sonucu göğsünden vurulan Beytullah Soylu bilincini kaybetti. Yokuş aşağı kayan otomobil, park halindeki başka bir araca çarparak durabildi. Araçtaki Bekir Ö. ve Özcan S. ise vücutlarının çeşitli yerlerine isabet eden saçmalarla yaralandı. İhbar üzerine olay yerine gelen sağlık ekiplerinin ilk müdahalesinin ardından yaralılar Bucak Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Durumu ağır olan Beytullah Soylu, burada yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Bir evde saklanırken yakalandı Cinayetin ardından kaçan Onur A., polis ekiplerince yapılan çalışmalar sonucunda suç aleti tüfek ile birlikte bir evde saklanırken yakalandı. Olayla ilgili yürütülen soruşturmada, suç delillerini gizlediği ve Onur A.’nın saklanmasına yardım ettiği belirlenen babası Yaşar A. (48), eşi Şerife A. (21), arkadaşları Beytullah T. (34) ve Erkan A. (32) gözaltına alındı. Emniyetteki işlemlerinin ardından Bucak Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından tutuklanma istemiyle mahkemeye sevk edilen şahıslardan Onur A. ve eşi Şerife A., Sulh Ceza Hakimliği’nce tutuklanırken; arkadaşları Beytullah T. ve Erkan A. adli kontrol şartıyla, babası Yaşar A. ise serbest bırakıldı. "Korkutmak istemiştim, öldürme kastım yoktu" Katil zanlısı Onur A.’nın iddianamede yer alan savunmasında, "Olay günü arkadaşlarımla alkol aldık. Sonra Şerife’yle buluşacaktım. Yolda giderken Özcan Soylu ve Özkan A. aracımla önümü kesti, kaldırıma çıkıp oradan uzaklaştım. Adliyeye kadar beni takip ettiler, sonra peşimi bıraktılar. Yanımdaki arkadaşlarımdan İbrahim’i eski İmam Hatip civarında, diğerlerini ise bir benzinlik yakınında bıraktım. Şerife’yi arayıp buluşmak istedim. Aynı zamanda Erkan A.’yı da aradım. Ona "Kuzenlerim beni sıkıştırdı, aracıma çarpmaya çalıştılar" dedim. Erkan da Şerife’yi Turbo yoluna getirdi, orada aracıma aldım. Erkan’a alkol alması için para verdim. Sonra Şehitler Mezarlığı üst tarafına gittik, birlikte alkol aldık. Tuvalet ihtiyacım için Şerife’yle arabaya binip Hacı Sarılar Mezarlığı yanındaki camiye gittik. Camiden çıktıktan sonra Özcan Soylu’nun babasını arayıp, oğlunun yaptıklarını anlatmak ve uzlaşmak istedim. Tam o sırada Beytullah Soylu’nun arabası tekrar yanımıza geldi, ben de hızlıca uzaklaştım. Çadıra gittim. Orada babama ait silahı aldım. Babam beni durdurmaya çalıştı ama dinlemedim. Yolda Beytullah’ın kullandığı aracı görünce, korkutmak için Şerife’nin yanındaki koltukta duran silahı kendim aldım ve aracın içinden, hedef gözetmeden iki el ateş ettim. Kafam eğikti, sadece korkutmak istedim. Silahı Şerife vermedi, ben kendim aldım. Toplamda beş mermi vardı, sadece iki kez ateş ettim, sonra devam etmedim. Daha sonra Şerife’yle birlikte çadıra döndük, Erkan da oradaydı. O bana "Ne oldu?" dedi, ben de "Vurdum herhalde" dedim. Silahı saklamaya çalıştım ama babam izin vermedi. Erkan, kendi aracını gösterip "bin arabaya" dedi. O sırada olaydan haberi yoktu. Erkan ve Şerife beni okulun yanına bıraktı. Sonra tekrar Erkan’ın evine gittim. Erkan’dan beni Beytullah T.’nin evine bırakmasını istedim, beni bıraktılar. Oradan montumu alıp tekrar okula döndüm, orada alkol içtim. Sonra yine Erkan’ın evine geçtim, Şerife de oradaydı. Şerife "kaçalım" dedi ama ben "teslim olalım" dedim. Tam kapıdan çıkarken polisler geldi, ben de teslim oldum. Şerife’nin dediği gibi Beytullah’tan bizi saklamasını istemedim. Kimseyi özellikle hedef almadım. Olay anlattığım gibi oldu, çok pişmanım. Bu insanların bana düşmanlığı, eşim Şerife’nin geçmişte Durmuş’la olan ilişkisi ve benim onları işledikleri bir suçtan ihbar etmem yüzündendi" dedi. Şerife A.: "Silahı ben verdim, sık dedim" Tutuklu yargılanan Şerife A. da iddianamedeki ifadesinde, "Ben Onur A.’nın eşiyim, aramızda boşanma davası var. Bir süre Erkan A.’nın yanında kalıyordum. Olay günü Onur’la görüşmek istedim, Erkan’la birlikte yanına gittik. Onur takip edildiğini söyleyip buluşmak istemedi ama ben ısrar ettim, onu takip ettik. Tepelik bir yerde Onur durdu, Erkan alkol aldı. Sonra Onur tuvalet ihtiyacı için camiye gitti, çıktıktan sonra üç kişiyle karşılaştık. Onur babasını arayıp takip edildiğini söyledi. Çadıra geçtik, Onur babasından silah istedi, vermeyince zorla aldı. Yolda giderken Beytullah Soylu’nun aracını gördük. Ben Onur’a "sık" dedim, silahı verdim, o da araca iki el ateş etti. Olay yerinden uzaklaştık. Daha sonra Erkan beni aldı. Onur da bizimleydi. Beytullah T., Onur’u sakladı. Bize de olayla alakamız yokmuş gibi davranmamızı söyledi. Polisler bizi aradı, ifademizi verdik. Onur’un vurduğu kişinin öldüğünü orada öğrendim. Sonrasında Onur’a durumu söyledim, ardından polis gelip Onur’u aldı" sözlerine yer verdi. Diğer sanıklar suçlamaları reddetti Tutuksuz yargılanan sanıklardan Erkan A., olaydan sonra Onur A. ile görüştüğünü ancak onun birini vurduğunu bilmediğini, polis çağırdıktan sonra olaydan haberdar olduğunu ve suçlamaları kabul etmediğini belirtti. Diğer tutuksuz sanık Beytullah T. ise Onur’un evine gelip kısa süre kaldığını, cinayete dair bir şey söylemediğini ve Onur’u evinde saklamadığını beyan etti. Ağır ceza talepleri İddianamede, tutuklu sanıklar Onur A. ve eşi Şerife A. hakkında Beytullah Soylu’ya yönelik eylemlerinden "kasten öldürme suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası", Bekir Ö. ve Özcan S.’ye yönelik eylemlerinden dolayı da ayrı ayrı "olası kasıtla silahla yaralama" suçundan 1,5 yıldan 4,5 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor. Tutuksuz yargılanan sanıklar Erkan A. ve Beytullah T. hakkında ise "suçluyu kayırma" suçundan 6 aydan 5 yıla kadar hapis cezası isteniyor. Sanıklar, önümüzdeki günlerde hakim karşısına çıkacak.
Antalya Antalya’da yavru köpek balığı teknenin çapasına saldırdı, balıkçı hayatının şokunu yaşadı Antalya’da Konyaaltı Sahili açıklarında bir köpek balığının amatör balıkçı teknesinin çapasına saldırdığı anlar cep telefonu ile kaydedildi. Balıkçı Savaş Güzel, "Biraz korktuk, biraz heyecanlandık, ama güzel anlar yaşadık" diye konuşurken, Akdeniz Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu, görüntülerdeki köpek balığının yavru bir balık olduğunu belirterek, denize girecek olan vatandaşların tedirgin olmaması ve korkmaması gerektiğini söyledi. Antalya’da Mako cinsi bir köpek balığının balıkçı teknesinin sanal çapasına saldırdığı anlar cep telefonu görüntülerine yansıdı. Görüntülerde kılavuz balıklar eşliğinde teknenin etrafından dolanan köpek balığının bir anda tekneye saldırdığı ve sonrasında yaşanan panik anları görüldü. Görüntüleri çeken ve amatör balıkçılık ile uğraşan Savaş Güzel’in çektiği görüntüler sosyal medyada da büyük ilgi gördü. Amatör olarak büyük balık avları yaptığını ve hafta sonu tatili nedeniyle oğlu ile birlikte balığa çıktığını belirten Güzel, "Oğlumu hafta sonunda eğlendirmek için balığa çıkmıştık. Yaklaşık 30 metre derinliğe gelmiştik. O esnada büyük bir yüzgeç gördük su yüzeyinde, merak edip biraz yaklaştık. O anda da teknemizin sanal çapası sudaydı. Köpek balığını gördük. Önce bir hamle yaptı, biz ön tarafa geçtiğini sardık ama teknenin sanal çapasına saldırmış" dedi. "Akdeniz’de gördüğüm en büyük Makoydu" Birkaç dakika uğraşıp Mako cinsi köpek balığını sanal çapadan kurtarmaya çalıştıklarını belirten Savaş Güzel, "Yaklaşık bir 15-20 dakika daha teknenin yakınlarında bize kendini göstererek yüzdü. Sonradan da uzaklaşıp gitti, her hangi bir sorun yaşamadık ama çapamız baya bir zarar gördü. Bu Mako cinsi köpek balıkları çok meraklı bir cins ve Akdeniz’de gördüğüm en büyük Makolardan birisiydi. Bizim için bam başka bir deneyimde, yaklaşık 18-20 yıldır su ile iç içeyiz. Aktif olarak her zaman balığa çıkıyoruz. Akdeniz’de böyle büyük bir Mako balığı hiç görmemiştim. İlk defa gördüm ve çok şaşırdım. Oğlumda hatta teknede bir panik yaşadı. Biraz korktuk, biraz heyecanlandık, ama güzel anlar yaşadık. Makoyu suda canlı gözle görmek bizim için harikaydı" şeklinde konuştu. Köpek balığının tekne çapasına saldırdığı anlarda Güzel’in yanında bulunan oğlu Arda Güzel’de, "Köpek balığını gördüğümde tekneye atlayacak sandım. Biraz panikledim teknenin içinde korktum" ifadelerini kullandı. "Görüntüdeki yavru bir Mako" Köpekbalığının yavru bir Mako cinsi köpek balığını olduğunu belirten Akdeniz Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu’da "Vatandaşın çektiği görüntü iki önemli yanı var. Birinci yanı önemli olan kısmı Mako köpek balığı açıkta özellikle Orkinoslarla ve Palamut türleriyle gezer. Ve onların içerisinde olduğu için balıkçımız buna Palamut Köpek balığı ismini verir. Aynı familyadan olduğu için onlarla birlikte hareket ediyor, onlarla avlanıyor. Dolayısıyla yakalanan görüntülerdeki Mako köpek balığı yetişkin bir birey değil. Yavru, daha çocuk. Dolayısıyla avlanmayı bilmiyor. Muhtemelen oradaki balıkçılarımız da onu cezbettiler. Yem attılar ona. Dolayısıyla teknenin etrafında dolaşıyor. Onlar da sanki adeta dalga geçer gibi onların sanal çapasına gelip onu yem zannediyor. O görüntüler ona ait görüntüler" dedi. "Antalya Körfezi yavrulama alanı" Yaklaşan turizm sezonu öncesi Konyaaltı Sahili’nde denize girecek olan vatandaşların tedirgin olmaması ve korkmaması gerektiğinin altını çizen Gökoğlu, "Diğer bir sakıncalı yanı da tam turizm sezonu başlıyor. Vatandaşlarımızı tedirgin eder bu şekildeki görüntüler. Bu açıdan yapmamaları gerekiyor. Bunu sosyal medyada paylaşmamaları gerekiyor. Zararsız bunlar, kendi yavru daha. Balıklar her zaman nesillerini devam ettirecek yerlere bırakırlar yavrularını. Çünkü orada yaşama şansı bulur onlar. Kıyılara doğru yaklaşırlar, orada yavrularlar. Körfezlere girip yavruyu bırakır çekilir. Ebeveynler derin sulara doğru giderler yine. Dolayısıyla yavru sığ sularda besin bulur ve yaşama şansını arttırır bu şekilde. Bu açıdan baktığınızda Antalya Körfezi daha önce bana gelen görüntüler de var. Elimizdeki örneklere baktığımızda bunların hepsinin yavru olduğunu görüyoruz. Yavru bireyler olduğunu görüyoruz" şeklinde konuştu. "Koruma altındaki türlerden" Mako cinsi köpek balıklarının kırmızı listede olduğunu ve avlanmasının yasak olduğunu söyleyen Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu, "Kırmızı listede bunlar. Mako avlanması, avcılığı yasaklı türlerin kırmızı listede olan türler. Dolayısıyla Antalya körfezi Makolar için önemli bir üreme alanı oluşturuyor. Bu bizim için değerli bir şey. Korkmamamız gerekiyor. İnsanlar yüzdüğü alanlara kadar gelmiyorlar. Gelseler de bizden korkarlar. Zaten dikkat ederseniz yaklaşık 1 metre civarında yavrular bunlar. Makolar 4 ile 14 arasında yavru verir. Annenin karnındaki gebelik süresi de 1.5 seneye yaklaşır, daha sonra yavru doğar. Yavrular 60-70 cm civarındadır. Zaten görüntüye bakarsanız yaklaşık 1 metre, 1,5 metre olabilir. Orada gördüğünü yiyecek zanneden bir küçük yavru daha. Balıkçılara uyarı da bulunabiliriz. Şimdi bundan dünyada nesilleri hızla azalan türler ve Akdeniz’de av baskısının en çok olduğu denizlerden biri. Çünkü Akdeniz’in kenarında çok değişik farklı ülkeler var. Dolayısıyla herkes Akdeniz’i sömürüyor. Aşırı bir şekilde Akdeniz’den pay almaya çalışıyor. Av baskısı bu türleri aşırı derecede popülasyonlarını düşürüyor" dedi. Sayıları hızla azalan türler arasında Köpek balıkların dünyada hızla azalan türler arasında bulunduğunun altını çizen Gökoğlu, "Dolayısıyla bu azalan türler içerisinde Dünya Koruma Birliği de kırmızı listeye aldı bu türleri. Avcılığı yasak. Balıkçılarımıza söyleyeceğimiz yakaladıkları an hemen bunları doğaya geri iade etmeleri gerekiyor. Bunların hemen geriye iade edilmesi gerekiyor ki yaşasınlar. Akdeniz ekosistemi açısından bunların önemli görevleri var. Dengeleri korur bu balıklar. Dolayısıyla insanlara zararı yok. Şu ana kadar Akdeniz’de yahut da Türkiye kıyılarında bir köpek balığı saldırısı şu ana kadar duydunuz mu? Duymadık. Yaşamımın çok büyük bir kısmı suyun altında geçiyor benim. Vatandaşımız korkmasın. Dün de suyun altındaydım, bugünde bir yerde de dün dalış yaptım ben. Tehlike yok, korku yok. Vatandaşlarımız rahatlıkla girsin. Denizlerimiz temiz. Güvenle denize girebilirler" şeklinde konuştu.
Bayburt Türkiye’nin en hızlı akan Çoruh Nehri’nde rafting heyecanı yaşandı Bayburt’ta, Türkiye Üniversite Sporları Federasyonu (TÜSF) tarafından ilk kez Üniversiteler Arası Türkiye Rafting Şampiyonası düzenlendi. Şampiyonaya, 8 üniversiteden 71 öğrenci katılım sağlarken, Türkiye’nin en hızlı akan nehri unvanına sahip Çoruh Nehri’nde rafting heyecanı yaşandı. Şehir merkezinden geçen, kenti ikiye bölen ve Türkiye’nin en hızlı akan nehri olarak bilenen Çoruh Nehri üzerinde kurulan parkurda, Türkiye’den 8 üniversite takımının katılımıyla rafting şampiyonası organize edildi. Erkekler kategorisinde 39, kadınlar kategorisinde ise 32 sporcu olmak üzere toplamda 71 üniversite öğrencisi sporcu, düzenlenen şampiyonada mücadele etti. Kıyasıya rekabete sahne olan rafting yarışlarını ise vatandaşlar köprü üzerinden, kordon boyundan seyrettiler. Bayburt’ta ilk kez ulusal anlamda düzenlenen rafting organizasyonu, renkli görüntülere sahne olurken, sporcular Çoruh’ta rafting yapma heyecanını yaşadılar. Rize’nin fırtına deresinde antrenman yapan milli kano sporcusu Elif Ceylin Yer, Çoruh Nehri’nin anlatıldığı gibi güzellikte olduğunu, suyun hızlı aktığını söyledi. Yer, okulunu en iyi şekilde temsil edeceğini belirterek, başarılı olmaya gayret göstereceğini dile getirdi. Çoruh Nehri’nin kendileri için güzel bir deneyim olduğunu ifade eden milli sporcu Emirhan Aksoy, "Bizim için güzel bir deneyim oldu. Daha güzel yerlerde, daha zorlu yerlerde yarıştığımız oldu ama burası gayet iyi, suyun akışı bayağı bir hızlı" dedi. Bayburt Üniversitesi sporcularından milli sporcu Metin Can Umutluoğlu ise parkurun zorluğundan bahsederek, güzel bir deneyimin parçası olduklarını belirtti. Türkiye Kano Federasyonu Rafting Genel Koordinatörü Gürkan Köse, 3 gün sürecek olan yarışların ilkinin bugün yapıldığını kaydederek, bundan sonraki yıllarda da bu organizasyonun devam etmesini temenni etti. Çoruh Nehri’nin güzelliğini üniversite gençliğinin dinamizmiyle buluşturan bu önemli organizasyona Bayburt Valiliği, belediye, üniversite ve Türkiye Kano Federasyonu katkıda bulundu.