SAĞLIK - 22 Nisan 2025 Salı 18:21

Hemofili hastalarına uyarı: "Doktor kontrolleri aksatılmamalı"

A
A
A
Hemofili hastalarına uyarı: "Doktor kontrolleri aksatılmamalı"

Sivas Numune Hastanesi Hematoloji Uzmanı Dr. Yüksel Aslı Öztürkmen, hemofili hastalığı ile ilgili tanı ve tedavi yöntemlerine dair bilgiler paylaştı.


Hemofilinin bir kan hastalığı olduğunu ifade eden Uzm. Dr. Öztürkmen, "Hemofili kanın normal şekilde pıhtılaşamadığı nadir ve kanamaya meyil ile kendini gösteren nadir ve kalıtsal bir kan hastalığıdır. Kanımızda pıhtılaşmayı sağlayan ve kanamayı durduran pıhtılaşma faktörleri vardır. Bir yerimiz kesildiği zaman bu faktörler aktifleşir ve pıhtıyı oluştururlar. Bunlardan ikisi olan faktör 8 ve faktör 9 ‘un eksiklikleri hemofili adı verilen hastalığa sebep olur. Faktör 8 eksikliği Hemofili A, Faktör 9 eksikliği Hemofili B olarak adlandırılmaktadır" dedi.


Hastalığın nasıl oluştuğuna ve görülme sıklığına değinen Öztürkmen, "Pıhtılaşma faktör eksiklikleri genetik hastalıklardır. X kromozomu dediğimiz annede 2 tane, babada 1 tane olan kromozomumuz üzerindeki bir gen faktör 8 ve 9 yapımından sorumludur. Bu gende bir bozukluk (mutasyon) varsa aileden geçerek çocuğa aktarılabilir veya çocuğun kendi X kromozomunda bu bozukluk (mutasyon) gelişebilir, bu durumda aile öyküsü bulunmayabilir. Hastalık çoğunlukla taşıyıcı annelerden erkek çocuklarına geçmektedir. Çok nadir olmakla birlikte kız çocuklarda da görülebilmektedir. Bunun için hem annenin hem de babanın taşıyıcı olması gerekmektedir. Hemofili A yaklaşık 5 bin erkek doğumunda bir olarak görülürken, sıklığı hemofili B’ye göre 5-6 kat daha fazladır. Tüm hemofililerin yüzde 85’ini hemofili A, yüzde 15 kadarını ise hemofili B oluşturmaktadır" diye konuştu.


Hemofilinin belirtilerini sıralayan Uzm. Dr. Öztürkmen, "Özellikle erken çocukluk döneminde kolay morarma oluşumu, özellikle eklem içi ve kas içinde çarpma düşme olmadan kendiliğinden oluşan kanamalar, basit işlemler (kas içi enjeksiyon, aşı, diş çekimi, sünnet gibi) veya basit travma sonrası beklenenden uzun süren kanamalardır. Bu şikayetlerle başvuran hastalarda tanı için koagulasyon testleri denilen kanama eğilimini ortaya koyan tetkikler yapılır. Hemofilide APTT(aktive parsiyel trombin zamanı) sonucu normalden yüksek saptanır. Faktör düzeyi ölçümü ile tanı kesinleştirilir" dedi.


Hemofilinin tedavi ve takip yöntemlerini anlatan Uzm. Dr. Öztürkmen, sözlerini şöyle tamamladı:


"Hemofili hastalığı kandaki faktör düzeyine göre sınıflandırılır. Normal şartlarda 100 mililitre kanda yaklaşık yüzde 50-150 ünite faktör VIII ve faktör IX bulunur. Eğer faktör düzeyi normalin yüzde 1’inin altında ise buna ağır hemofili, yüzde 1-5 ise orta hemofili ve yüzde 5-40 düzeyinde ise hafif hemofili olarak değerlendirilir. Tedavi faktör konsantrelerinin hastalığın şiddetine, kanama varlığı ve sıklığına göre doktorun belirleyeceği dozlarda toplardamar içinden uygulanmasıdır. Hastanın bu tedavi süreci ömür boyu sürmektedir. Bu sebeple hastalar tedaviyi çocukluk çağında hastanede veya aileleri yardımı ile alırken ilerleyen yaşlarda uygulama yöntemi öğretilir ve kendileri uygularlar.


Hemofili hastalığı geçmişte eksik faktörün ilaç olarak bulunmadığı ve yerine konamadığı dönemlerde zor bir hastalıktı. Hastaların eklem bölgelerinde kanama olur, zamanla bu kanamalar eklemlerine hasar verir ve onları yürüyemez hale getirirdi. Ancak günümüzde faktör tedavisinin düzenli uygulanması ile hastaların yaşıtları olan diğer çocuklar gibi sağlıklı ve aktif bir hayat sürmesi mümkündür. Hastalar doktor kontrollerini aksatmamalı, travma sebebi olabilecek iş ve günlük yaşam aktivitelerinden kaçınmalıdır."


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muğla Muğla’da Hz. Mevlana 752. Vuslat Yıldönümünde anıldı Muğla’da Hz. Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin vefatının 752. yıldönümü dolayısıyla ’Şeb-i Arus’ programı düzenlendi. Muğla’da faaliyet gösteren Konya Karamanlılar Derneği’nin organizasyonuyla Gazi Mustafa Kemal Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen anma töreninde protokol üyeleri ve sayıda vatandaş bir araya geldi. Gecede, Mevlana’nın öğretileri ve insanlığa mirası üzerine önemli vurgular yapıldı. Programın açılış konuşmasını yapan Konya Karamanlılar Derneği Başkanı Erol Kütahyalı, Mevlana’nın sadece söz söyleyen değil, söylediklerini bizzat hayatına tatbik eden bir şahsiyet olduğunu vurguladı. Kütahyalı konuşmasında, "İnsan, bildiği için değil, bildiğini yaşadığı zaman insandır. Hz. Mevlana’nın asırlardır gönüllerde diri kalmasının asıl sebebi budur. O, sadece süslü sözler söyleyen biri değil, öğütlerini bizzat yaşayan bir kişi olduğu için hala aramızdadır. Geçmişte olduğu gibi, önümüzdeki asırlarda da hoşgörü timsali Hz. Mevlana’yı anmaya ve onun felsefesini içimizde yaşatmaya devam edeceğiz" dedi. Törene katılan Muğla Vali Yardımcısı İsmail Soykan ise Mevlana’nın evrensel değerlerine dikkat çekti. Soykan, Mevlana’nın 1207 yılında Belh şehrinde doğup 17 Aralık 1273’te Konya’da vuslata erdiğini hatırlatarak şunları söyledi: "Mevlana’nın insan anlayışının temelinde; nefsini arındırarak ilahi aşka ulaşmak vardır. Bu yolun temel taşları aşk, sabır, tevazu ve hoşgörüdür. Bu özellikler o dönemde olduğu gibi bugün de toplum olarak en çok ihtiyaç duyduğumuz değerlerdir. Bu felsefeyi ve Hz. Mevlana’nın ruhunu yaşatan bu güzel geceyi organize eden Konya Karamanlılar Derneği Başkanı’na ve üyelerine teşekkür ediyorum." Konuşmaların ardından programın finalinde gerçekleştirilen ve manevi atmosferin doruğa çıktığı semazen gösterisi, katılımcılar tarafından büyük bir ilgi ve beğeniyle izlendi.