GÜNDEM - 29 Mart 2025 Cumartesi 14:59

Gönüllü öğretmenler 800 depremzede ve yetim çocuğa bayram sevinci yaşattı

A
A
A
Gönüllü öğretmenler 800 depremzede ve yetim çocuğa bayram sevinci yaşattı

Gönüllü öğretmenler, Türkiye’nin çeşitli illerinde ve Şırnak’ın Silopi ilçesinde toplam 800 depremzede ve yetim çocuğa bayramlık kıyafet alarak bayram sevincine ortak oldu.


Gönüllü öğretmenler Kahramanmaraş, Gaziantep, Mersin, İstanbul ve Şırnak’ta depremzede ailelerin çocukları ile yetim çocuklara bayramlık elbise aldı. Zorlu yaşam şartlarıyla mücadele eden çocukların yüzünü güldürmek amacıyla yürütülen bu anlamlı çalışma, büyük bir dayanışma örneği sergiledi. Gönüllü öğretmenlerden İsa Kösen, "Bu bayram, başta depremzede çocuklarımız olmak üzere, Türkiye’nin farklı bölgelerindeki yetim ve dezavantajlı ailelerin çocuklarını sevindirmek için bir araya geldik. Yaklaşık 800 çocuğumuzun bayramlıklarını temin ederek mutluluğuna ortak olduk. Bu anlamlı projede emeği geçen tüm gönüllü arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Özellikle gönüllü öğretmenlerimiz, organizasyon sürecinde büyük fedakarlık gösterdi. İnşallah bundan sonraki süreçte de sosyal sorumluluk projelerimizi daha da genişleterek devam ettirmeyi hedefliyoruz" dedi.



Gönüllü öğretmenler 800 depremzede ve yetim çocuğa bayram sevinci yaşattı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir Anadolu Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Altıntaş, fitoterapi ile ilgili merak edilenleri anlattı Anadolu Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nden Prof. Dr. Ayhan Altıntaş, fitoterapi üzerine değerlendirmelerde bulundu. Anadolu Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakognozi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayhan Altıntaş, bitkisel tedavilerle ilgili açıklamalarda bulundu. Fitoterapi üzerine bilimsel temeller ve doğru kullanım hakkında bilgi veren Altıntaş, açıklamalarında fitoterapinin uygulama alanlarına ve dikkat edilmesi gereken noktalara değindi. Fitoterapi uzman kontrolü gerektirir Prof. Dr. Ayhan Altıntaş, "Fitoterapi, bitkisel kaynaklı ilaçlarla tedavi yöntemidir, ancak yan etkileri olabilir ve ilaçlarla etkileşime girebilir" diyerek bitkisel tedavi yöntemlerinin uzman denetimi altında uygulanması gerektiğine vurgu yaptı. Fitoterapinin dünyadaki durumuna da değinen Altıntaş, "Tarih boyunca insanlar, bitkiler ve hayvanlardan faydalanarak tedavi yöntemleri geliştirdi. Günümüzde, özellikle son otuz yılda, doğal ve ekonomik avantajları nedeniyle fitoterapi yaygın olarak kullanılıyor. Çin ve Hindistan gibi geleneksel tıp sistemlerine sahip ülkelerde bitkilerle tedavi oldukça ilgi gören bir alan olarak karşımıza çıkıyor. Bu sistem Avrupa’da da bilimsel olarak kabul gördü ve Almanya gibi ülkelerde etkin tedavi yöntemleri arasında yer aldı. Bu kapsamda fitoterapi, Avrupa Birliği ülkelerinde önemli bir sağlık alanı hâline geldi" dedi. Fitoterapinin Türkiye’deki durumu Altıntaş, fitoterapinin Türkiye’deki durumuyla ilgili de şunları söyledi: "Türkiye, bitki çeşitliliği bakımından son derece zengin bir ülkedir. Ancak bu alanda yeterli kontrol mekanizmaları bulunmuyor. Sağlık Bakanlığı onaylı bitkisel ilaç sayısı oldukça düşükken, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından onaylanan ürün sayısı oldukça fazladır." Bitkisel ürünler dozunda kullanılmalı Bitkisel ürünlerin bilinçsiz kullanımının ciddi sağlık riskleri taşıdığını da belirten Altıntaş, "İnsanlar güzelleşme, zayıflama, saç dökülmesini önlemek veya bazı sağlık sorunlarını tedavi etmek amacıyla bitkisel ürünlere yöneliyor. Ancak piyasadaki birçok ürün standartlara uygun değildir ve ciddi sağlık riskleri oluşturabilir. Bitkisel ürünler zararsız gibi görünse de sentetik ilaçlarla veya diğer bitkisel ürünlerle etkileşime girebilir. Bu nedenle bitkisel ürünler bilinçsizce kullanılmamalı, uzmanların önerdiği dozda tüketilmelidir. Ayrıca, bu alanda hizmet veren uzmanların da yeterli eğitime sahip olmaları gerekir." "Bitkilerle hayat, bitkisel hayat olabilir" Anadolu Üniversitesi’nin fitoterapi yüksek lisans programı ile sağlık profesyonellerini yetiştirdiğini belirten Altıntaş, "Anadolu Üniversitesi, Türkiye’de ilk fitoterapi yüksek lisans programını başlatan ve bu alanda uzmanlar yetiştiren bir üniversitedir. Fitoterapi bilinçsiz kullanıldığında ciddi sağlık riskleri oluşturabilir. Özellikle kronik hastalığı olanlar, organ nakli geçirenler ve kanser hastaları bu ürünleri doktor kontrolü olmadan kullanmamalıdır. Bitkisel ürünler bağışıklık sistemini güçlendirdiği için bazı hastalıkları kötüleştirebilir veya tıbbi tedaviyi etkisiz kılabilir. Geleneksel yöntemlerle bitki kaynatıp içmek yerine, eczacılık standartlarına uygun, doğru dozda üretilmiş ürünler tercih edilmelidir. Bilinçsiz bitkisel tedavi yöntemleri, bilimsel temelden uzak olup insan sağlığını riske atabilir. Fitoterapi, bilimsel kurallara ve etik ilkelere uygun olarak uygulanmalıdır." dedi.
Kilis Kilislilerin özlemi eski bayramlar Ramazan Bayramı pek çok yerde kutlanmaya devam ederken Kilisli emekliler ise eski bayramları özlediklerini belirterek önceden bayramların çok daha coşkulu ve heyecanlı yaşandığını söyledi. Ramazan Bayramı’nda eski bayramlara duyulan özlem yeniden hatırlandı. Kilis Emekli Kıraathanesi’nde bir araya gelen emekli öğretmenler ve memurlar, geçmişte yaşanan bayramların samimiyetini ve güzelliğini anlatarak, şimdiki bayramların eski günlere göre daha farklı olduğunu dile getirdi. "Şimdiki bayramlar ise eski bayramlara hiç benzemiyor" 75 yaşındaki emekli öğretmen Durmuş Ayçin, geçmişte bayramların daha coşkulu kutlandığını belirterek, "Bizim zamanımızda ’Bayram Yerleri’ olurdu. Oralara gider, salıncaklara binerdik. Çocuklar bayramlık kıyafetlerini giyer, at arabalarıyla gezdirilirdi. O zamanlar bu kadar vasıta yoktu, bayramlarda at arabasıyla gezmek büyük bir mutluluktu. Bayramlıklarımızı geceden hazırlardık, sabahı iple çekerdik. Şimdiki bayramlar ise eski bayramlara hiç benzemiyor. Bayram mı değil mi belli olmuyor’’ ifadelerini kullandı. Bir diğer 70 yaşındaki emekli öğretmen Halil Dalgıç ise, "Eski bayramlar çok şahaneydi ama maalesef geride kaldı. Bayram diyebilmek için herkesin mutlu olması gerekiyor. O zamanlar insanların birbirine saygısı ve sevgisi çok daha fazlaydı. Komşuluk ilişkileri güçlüydü, herkes birbirine yemek götürürdü, bayramlarda kapılar çalınır, büyük küçük herkes bayramlaşırdı. Şimdi bayramları ancak kapıyı çalan çocuklardan anlıyoruz. ’Amca bayramınız kutlu olsun’ diyen çocuklar bizi çok mutlu ediyor ama büyükler eskisi gibi bayramlaşmıyor" şeklinde konuştu. 80 yaşındaki emekli nüfus memuru Nuri Kış da eski bayram geleneklerinin artık kaybolduğunu belirtti. Kış, "Biz köyde bayram günlerinde hep bir araya gelirdik. Eğer yabancı bir misafir varsa onu misafir eder, herkes kurban bayramında yemeğini yapıp ortak bir ortamda paylaşırdı. Bayramlaşmalar sarılmalar, hal hatır sormalar çok içtendi. Kim sıkıntıdaysa paylaşılır, herkes birbirine destek olurdu. Şimdi ise o günler geride kaldı" dedi.