SAĞLIK - 22 Temmuz 2024 Pazartesi 15:40

10 metre yürüyemiyordu, sigarayı bıraktı 10 kilometre yürüyor

A
A
A
10 metre yürüyemiyordu, sigarayı bıraktı 10 kilometre yürüyor

Şırnak’ta, kullandığı sigaralar yüzünden ayaklarında damar tıkanıklığı olan ve bacakları kesilmesi öngörülen 52 Ferit Bayat, aldığı ilaç tedavisiyle bacaklarının kesilmesinden kurtulup hayatını ikinci baharını yaşıyor.


Daha önce, Mardin, Diyarbakır, Batman, Gaziantep ve Adana gibi illere giderek, tedavi olmak isteyen ancak gittiği her yerde bacaklarının kesileceği ifade edilen Ferit Bayat (52), Şırnak Devlet Hastanesi Kalp ve Damar Hastalıkları Cerrahi bölümü doktorlarından Op. Dr. Volkan Burak Taban’ın uyguladığı ilaç tedavisi ile kesilecek olan bacakları kurtarıldı.


Dr. Taban, sigarayı bırakmanın ne kadar önemli olduğunun bu hastaya bakarak anlaşılabileceğini söyledi. Günümüzde damar tıkanıklığının hem dünyada, hem de ülkemizde ciddi bir sorun teşkil etmekte olduğuna dikkat çeken Dr. Taban, "Damar tıkanıklığı nedenlerine baktığımızda riskli faktörlerden bir tanesi sigara olduğu belirtilmekte. Sigara ve tütün kullanımı maalesef ülkemizde yaygın. Her yıl 100 binden fazla insanımızı sigara ve buna bağlı hastalıklardan kaybettiğimizi maalesef biliyoruz. Ferit Bey’de buna en güzel örneklerden. Sigara bırakılmasının ne kadar faydalı olduğunu bize belirten, aynı zamanda hekim hasta ilişkisinde de güven kazanılmış durumlarda daha sonrasında hekiminin dediği ilaçları ve tedavileri düzenli kullanan bir hasta olarak ne kadar fayda gördüğünü de bizi sevindiriyor” dedi.



"5-8 metre yürüyemiyordu, artık 10 kilometre yürüyor"


Yürümede zorluk yaşayan ve en fazla 8 metre yürüdükten sonra damar tıkanıklığı nedeni ile bacaklarında istirahat ağrısı çektiği, hastanın sigarayı bıraktıktan sonra uygulanan ilaç tedavisi ile 10 kilometreye kadar yürüyebildiğini ifade eden Dr. Taban, “Ferit Bey ilk geldiğinde bacaklarda ciddi bir istirahat ağrısı dediğimiz oturduğu yerde dahi yerinde duramayan, yaklaşık 5 metre, 8 metre yürüyebilen bir hastaydı. 5-8 metre yürüdükten sonra bacaklarında damar tıkanıklığına bağlı olarak kriz dediğimiz ağrılar gelişmekteydi. Yaptığımız incelemede diz altında her iki taraftan itibaren damarlarının sigara nedeni ile tıkandığını gördük. Kalp ve damar cerrahisi kliniğinde hastaların değerlendirmesini yaptığımız zaman acaba ameliyat mı, anjiyo mu, yoksa başka bir tedavi mi verelim? Değerlendirme yaptığımızda hastanın hem anjiyoya hem de ameliyata uygun olmadığını gördük. İlaç tedavisine karar verdik" ifadelerinde bulundu.


"Burada en önemli ilk basamak, hastanın sigarayı bırakmasıydı" diyen Dr. Taban, "Aynı zamanda da hastayı kalp ve damar cerrahisi servisine alarak burada damar içi tedavilere başladık. Damar içi tedaviler, evde alınması mümkün olmayan özellikli ilaçlar olduğu için burada tedaviye başladık. Sigarayı bırakması ve verdiğimiz ilaçlardan sonra Ferit Bey, hekim hasta ilişkisinden de kaynaklanan daha sonrasında bizim dediklerimizi de harfiyen yerine getirmesine bağlı olarak yürüyüş mesafeleri günden güne artmaya başladı. En son kontrollerimizde günlük 8 ile 10 kilometre ki havalar sıcak gidiyor. O halde bile günlük 8 ile 10 kilometre artık yürüyebiliyor. Bacaklarının kesilme riski ortadan kalktı. Burada ki en önemli şey, birincisi sigarayı bırakmak, ikincisi de tedavilerimize uyum sağlaması" şeklinde konuştu.


Birçok doktora göründüğünde ayaklarının kesileceği cevabını aldığını belirten Ferit Bayat, "Volkan Hocama göründüm. Bayağı emeği var, uğraştı. Ayaklarımda damar tıkanıklığı vardı. Parmaklarımda patlama oluşmuştu, yaralar oluşmuştu. 2, 3 metre yürüyemiyordum. Volkan Hoca sayesinde, verdiği tedavi sayesinde çok şükür yürüyebiliyorum. 8,10 kilometre yürüyebiliyorum” dedi.



10 metre yürüyemiyordu, sigarayı bıraktı 10 kilometre yürüyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kastamonu Kastamonu Üniversitesi’nde Erasmus toplantısı Kastamonu Üniversitesi’nde düzenlenen Erasmus+ Bilgilendirme Toplantısı’na akademik personel ile kurum temsilcileri yoğun ilgi gösterdi. Kastamonu Üniversitesi ile Türkiye Ulusal Ajansı iş birliğiyle düzenlenen Erasmus+ Bilgilendirme Toplantısı, Hoca Ahmet Yesevi Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Toplantıya, Kastamonu Üniversitesi Dış İlişkiler Genel Koordinatörü Doç. Dr. M. Öztürk Akcaoğlu, Türkiye Ulusal Ajansı Uzman Yardımcıları Ünal Görkem Akman ve Damla Erdem ile Türkiye Ulusal Ajansı Uzmanı Dr. Handan Boyar, Erasmus Kurum Koordinatörü Dr. Süleyman Çite ve akademik personel ile kurum temsilcileri katıldı. Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren Doç. Dr. M. Öztürk Akcaoğlu, üniversitenin proje odaklı çalışmaları ve devam eden Erasmus+ hareketlilik projeleri hakkında bilgi verdi. Üniversitemizin Erasmus+ projeleri ile uluslararası iş birliklerini artırmayı ve uluslararası alanda tanınırlığını güçlendirmeyi hedeflediğini belirtti. Akcaoğlu, proje odaklı çalışmaların akademik ve kültürel etkileşimi geliştirdiğine dikkat çekti. Türkiye Ulusal Ajansı Uzman Yardımcısı Ünal Görkem Akman, Erasmus+ programının genel yapısı üzerine bir sunum gerçekleştirdi. Akman, Erasmus+ ve Avrupa Dayanışma Programı’nın temel özelliklerini açıklayarak, program ülkeleri ve projelerin sunduğu imkâalardan bahsetti. Türkiye Ulusal Ajansı Uzman Yardımcısı Damla Erdem, Erasmus+ yükseköğretim ve mesleki eğitimde iş birliği ortaklıklarına dair bir sunum yaptı. Erdem, öğrenci ve personel hareketliliği projelerinin yanı sıra, yükseköğrenim ve mesleki eğitim alanlarındaki fırsatlara değindi. Ayrıca kurumsal destek kalemleri ve KA1 ile KA2 faaliyet hedeflerini detaylı bir şekilde anlattı. Toplantının öğleden sonraki oturumunda ise Türkiye Ulusal Ajansı Uzmanı Dr. Handan Boyar, Erasmus+ Merkezi Projeler kapsamında yükseköğretim için Jean Monnet Programı, Erasmus Mundus ve Kapasite Geliştirme Projeleri üzerine bir sunum yaptı. Boyar, bu projelerin yükseköğretim ve mesleki eğitimdeki etkileri hakkında kapsamlı bilgiler paylaştı. Kastamonu Üniversitesi akademik personelinin yoğun ilgi gösterdiği toplantıda, Erasmus+ programına ilişkin detaylı bilgiler paylaşıldı ve katılımcıların soruları yanıtlanarak bilgi alışverişi sağlandı.
Van Mobil KETEM aracıyla kanser vakaları yarı yarıya azalacak Van’ın Muradiye ilçesine getirilen mobil Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezi (KETEM) aracıyla kanser vakalarının yarı yarıya azaltılması hedefleniyor. Muradiye ilçesinde ‘Sağlık Van’ projesi kapsamında mobil KETEM aracı İlçe Sağlık Müdürlüğü yerleşkesinde hizmet vermeye başladı. 13 Aralık’a kadar hizmete devam edecek olan mobil KETEM aracında sık görülen sağlık sorunlarından olan bağırsak, rahim ağzı ve meme kanseri taramaları gerçekleştiriliyor. Mini hastane formatında dizayn edilen KETEM aracı, 30 yaş üstü kadınlara ve 50 yaş üstü bütün erkeklere hizmet vermeye devam ediyor. “Kırsaldaki vatandaşların sağlık hizmetine ulaşımı kolaylaşıyor” Sağlık alanında ilçede yapılan çalışmalarla ilgili İHA muhabirine açıklamalarda bulunan Muradiye İlçe Sağlık Müdürlüğü KETEM Birim Sorumlusu Fadime Yüksel Harman, “Van Valiliğimizce başlatılan ‘Sağlık Van’ projesi kapsamında mobil KETEM aracımız, 13 Aralık’a kadar müdürlüğümüzün bahçesinde hizmet verecek. 30 yaş üstü bütün kadınların ve 50 yaş üstü bütün erkeklerin taramalarını yapmak için bahçemize bekliyoruz. Şu an içerisinde bağırsak, rahim ağzı ve meme kanseri taramaları yapılmaktadır. Erken fark ederseniz çok şey fark eder. Unutmayın ki erken teşhis hayat kurtarır” dedi. Mobil KETEM aracında hizmet alan Gülşen Can ise verilen hizmetten duyduğu memnuniyeti dile getirerek, “Kanser taramaları yapıldığını duydum ve geldim. Kırsal kesimde yaşayan ya da çalıştığı için merkeze gidemeyen kadınlar için bu hizmetler çok faydalıdır. İyi ki denk geldik, iyi ki geldiler. Biz kadınlar için bu büyük bir kolaylık, çok mutlu oldum. Ayrıca çocuklarımın ağız taraması da yapılacak. Onlar da okul saatlerinden dolayı sağlık hizmetlerinden yararlanmakta zorlanıyordu. Bu hizmetle birlikte bu sorunumuz da çözülmüş oldu” diye konuştu.
Erzurum Türk bilim insanından umut veren çalışma Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Fatih Alper, 2015 yılında başlattığı çalışmalar sonucu meme enfeksiyonu hastalığında tıp dünyasında heyecan uyandıran sonuçlara ulaştı. 9 senelik tecrübenin sonucunda sadece meme içerisine steroid vererek bazen krem desteği ile 5-10 seans arası tedavi ile hastalarda tam kür sağlandığını ifade eden Alper, "Atatürk Üniversitesi radyoloji bölümünde uyguladığımız tedavi protokolüyle hastalarda hem başarılı sonuçlar aldık hem de sıfıra yakın yan etki ile ameliyata gerek kalmadan çözümler ürettik" dedi. Prof. Dr. Fatih Alper, idiyopatik granülomatöz mastitin kronik bir meme enfeksiyonu olduğunu belirterek, “Bu dünyada nadir olan ancak toplumumuzda sık görülen bir hastalıktır. Memede kızarıklık, şişlik, ısı artışı, meme içerisinde sertlikler, meme cildinde delinmeler, akıntılar ve açık yaralarla seyreden kötü bir hastalıktır. Başlangıcında kanser ile karışan bulguları mevcuttur. Özellikle orta yaş grubu annelerde daha sık görülmektedir. Bu hastalar antibiyotiğe cevap vermeyen ve doktor doktor dolaşan hasta grubudur. Mevcut hastalığını çevresine anlatamamakta ve aylarca yıllarca hastalıkla yaşamaktadır. Halk arasında süründüren denen bir durumdur” dedi. “Sıfıra yakın yan etkiyle ameliyata gerek kalmıyor” 21 Eylül’de İzmir’de yapılan IGM’ye ait tedavi çalıştayına katıldığını söyleyen Prof. Dr. Alper, “Oraya pek çok merkez katılmıştı. Tedavide meme içerisine steroid (lokal perilezyonel, intralezyonel), krem şeklinde (topikal), ağızdan (oral yüksek doz düşük doz steroid), romatizma ilaçları (metotreksat), bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar (imuran), antibiyotikler, antitüberküloz ilaçlar ve meme ameliyatları gibi pek çok uygulama yapıldığı anlatıldı. Tedavi yaklaşımında Türkiye ve dünyada bir fikir birliği olmayıp kaos mevcuttur. Çalışmakta olduğumuz Atatürk Üniversitesi radyoloji bölümünde uyguladığımız tedavi protokolüyle hastalarda hem başarılı sonuçlar aldık hem de sıfıra yakın yan etki ile ameliyata gerek kalmadan çözümler ürettik” şeklinde konuştu. Prof. Dr. Alper, yaşadığı tecrübeleri ve yaptığı çalışmaları Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde öğrenim gören öğrencilere de detaylarıyla aktarıyor. “Ameliyat veya diğer komplike tedavilere gerek kalmıyor” 9 senelik tecrübenin sonucunda sadece meme içerisine steroid vererek bazen krem desteği ile 5-10 seans arası tedavi ile hastalarda tam kür sağlandığını ifade eden Prof. Dr. Alper, “Tedavi sürecinde hastalara uygulanan toplam steroid dozu 400 mg ile 800 mg civarındadır (oral steroid dozu 0.8 mg/kg olup 100 kg hastada 1 günlük oral doz 80 mg iken biz bu dozu haftalık seansta vermekteyiz). Diğer merkezlerde oral steroidin ve diğer ilaçların pek çok yan etkilerinin yaşandığı ifade edilmektedir. Bu yöntemle ameliyat veya diğer komplike tedavilere gerek kalmadan kür sağlanarak yaklaşık 650 hastayı tedavi ettik. Tüm hastalar tedavi sonrası mutlu bir şekilde ve iyi dileklerini ileterek ayrıldılar. Bu yöntemin etkili olduğunun bilinmesi gerektiğini düşünmekteyiz. Literatürde ilk benim bulduğum ve kullandığıma dair meme içi steroid uygulaması, oral ve meme içi uygulamayı karşılaştırdığımız, literatürdeki ilk ultrasonik evreleme yaptığımız ve 40 mg ve 80 mg dozların karşılaştırdığımız makaleler uluslararası dergilerde yayınlandı. Bu yayınlar tıp dünyasında oldukça fazla ilgi gördü. Bizler de mutlu olduk” dedi. “Ameliyat yapılmadan da iyi sonuçlar alabilmekteyiz” Hastalığın Erzurum ve Doğu Anadolu’da daha yaygın görüldüğünü anlatan Prof. Dr. Fatih Alper, “Ülkemizde de sıkça rastlanan bir rahatsızlık. Önceden nadir diye düşünürken yaklaşık 8-9 senelik süre içinde 650 vakaya ulaştığımızı görüyoruz. Erzurum, Iğdır, Kars ve Diyarbakır, Trabzon gibi pek çok şehrimizden bize hasta geliyor. Nahçıvan’dan bile takip ettiğimiz ve tedavi verdiğimiz hastalar var. Yine İzmir’den, Bilecik, İstanbul’dan gelen hastalarımız var. Türk Radyoloji Derneği Meme Grubunda bu hastalıkla ilgili yardımcı olacağımızı ifade ettim. Benzer şekilde Rize’den ve İzmir’den hocalarımızla bağlantı halindeyim. Yaptığımız çalışmalarda özellikle yıllar içerisinde her gün 1-2 saat ayırdığım için yaklaşık 5 binden fazla ultrasona baktım ve yaptığım pek çok bakıda şunu fark ettim: Literatüre iki yeni bulgu ortaya koyacağım. Bununla alakalı çalışmalarım son aşamada ve bulgulardan birisine ’Fatih’ diğerine ise ’Alper’ bulgusu ismini koyacağım. Bu hastalığı taşıyan hastalar şunu bilmeli ki ağır tedaviler (ağızdan tedaviler steroid, metotreksat, kolşisin, v.s ) ve ameliyat yapılmadan da iyi sonuçlar alabilmekteyiz” diye konuştu.