GENEL - 21 Aralık 2011 Çarşamba 17:38

ŞANLIURFA EĞİTİM -SEN VE SES ÜYELERİ GREVDE

A
A
A
ŞANLIURFA EĞİTİM -SEN VE SES ÜYELERİ GREVDE

Şanlıurfa Eğitim-Sen ve SES üyeleri, davul zurna eşliğinde eylem yaparak grevde olduklarını söyledi.
Eğitim-Sen ve SES üyelerinden oluşan bir grup öncelikle Ali Şelli Parkı’nda toplandı. Grevciler davul zurna eşliğinde hayal çekerek, eylem yaptı. Grup daha sonra Ali Şelli Parkı’ndan, Ahmet Bahçıvan merkezine doğru yürüyüşe geçti. Sloganlar eşliğinde Ahmet Bahçıvan İş Merkezi önüne gelen grup, burada basın açıklaması yaptı. Basın açıklaması yapan Eğitim-Sen Şanlıurfa Sekreteri Hasan Kılıçoğlu, ’’Uygar dünya ülkelerinde 50 yıl önce tanınan grevli toplu sözleşme hakkı bu ülkenin ileri demokrasiyi ağzından
düşürmeyen iktidarı tarafından bizlere çok görülmektedir. Kamu emekçilerinin yıllardır verdiği meşru mücadele, uluslararası sözleşme ve anlaşmaların yanı sıra Anayasa’nın 90. maddesi yok sayılarak Grevli Toplu Sözleşme hakkımız engellenmeye çalışılmaktadır. 4688 Sayılı yasada değişiklik öngören kanun tasarısı taslağı var olanın da gerisinde düzenlemeler içermektedir. Bu nedenle Grevli Toplu Sözleşme için kamuda esnek, güvencesiz ve performansa dayalı çalıştırma temel istihdam biçimi olmuştur.
Taşeronlaştırma ve özelleştirme uygulamalarıyla kamu sermayeye peşkeş çekilmiştir. Kamu hizmetlerinin ticarileştirilmesi için çıkarılan yasalar yetmezmiş gibi Kanun Hükmünde Kararnameler ile bu sürece son nokta konmak istenmektedir. Güvenceli istihdam İçin, TÜİK verilerine göre nüfusun yüzde 16.9’u yoksulluk sınırlarının altında yaşamaktadır. Açlık sınırı bin TL, yoksulluk sınırı 3 bin TL dolayındadır. Dolaysıyla asgari ücretin net olarak bin TL olması, tüm çalışanların maaşlarının bin TL’sinin
vergi dışı tutulması gerekmektedir. Oysa kamu emekçileri ortalama bin 500 TL maaş alarak açlığa yakın, yoksulluğa uzak bir yaşam mücadelesi vermektedir. Milyonlarca insanımıza layık görülen 659 TL’lik asgari ücretten bile vergi kesintisi yapılmaktadır. Hükümet, gerçek enflasyon rakamlarını çarpıtarak maaşlarımıza yüzde 3 -4 gibi sefalet artışı yapmaya devam etmektedir. Bugün KESK’in toplam 33 yönetici ve üyesinin hala tutuklu olması da sendikal hak ve özgürlükleri için mücadele edenlere tahammülsüzlüğün
vardığı boyutları göstermektedir. Bu nedenle baskı, ceza ve sürgünlerin durdurulması için, Edirne’den Kars’a, Ardahan’dan Hakkari’ye, Van’dan İstanbul’a, Antalya’dan Trabzon’a, İzmir’den Diyarbakır’a kadar tüm illerde grevdeyiz" dedi. Açıklamanın ardından grup üyeleri sessizce dağıldı.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Ferhat Gündoğdu: "Artık kulüplerin içinde olduğu, yönettiği hakemlik sistemine geçiliyor" Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Merkez Hakem Kurulu (MHK) Başkanı Ferhat Gündoğdu, yeni hakemlik sisteminde, Süper Lig ve 1. Lig’i ilgilendiren konuları Danışma Kurulu’nun yürüteceğini söyledi. Gündoğdu, kulüplerin içinde olduğunu, denetlediği ve yönettiği bir hakemlik sistemine geçileceğini, bunun da hakemlik sistemi için dönüm noktası olduğunu belirtti. Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı İbrahim Ethem Hacıosmanoğlu, Süper Lig Kulüpler Birliği Vakfı üyeleri ve 1. Lig Futbol Kulüpleri Birliği Derneği ile TFF Riva Hasan Doğan Millî Takımlar Kamp ve Eğitim Tesisleri’nde bir araya geldi. Toplantının ardından TFF Merkez Hakem Kurulu Başkanı Ferhat Gündoğdu, basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Türkiye Futbol Federasyonu Başkanlığında, yönetim kurulu ve Kulüpler Birliği Süper Lig ve 1. Lig Kulüpler Birliği Vakıf başkanları ve üyeleriyle çok önemli bir toplantı yaptıklarını ifade eden Gündoğdu, "Göreve başladığımız ağustos ayının başlarında ilk yaptığımız toplantıda, Kulüpler Birliği’nin geçmiş yıllardan gelen bir konu üzerinde bizden bir talebi olmuştu. Merkez Hakem Kurulu’nun yeniden yapılanması ve bir şirket adı altında hakemlik sisteminin yönetimiydi. Biz de o zaman Futbol Federasyonu yönetimi ve Merkez Hakem Kurulu olarak buna sıcak baktığımızı ve bu konu hakkında yeteri kadar çalıştıktan sonra kendilerine düşüncelerimizi ve çalışmalarımızı raporlayacağımızı, önerilerimizi getireceğimize için söz vermiştik. O süreden bugüne kadar öncelikle İngiltere ve Almanya modellerini, İspanya ve Portekiz’deki uygulamaların da orada şirketleşme adı altında değil ama bu Merkez Hakem Kurulu yapılanması adı altında, buralarda bir takım incelemeler yaptık. Şirketleşme modelinin, hakemlik sisteminin daha modern, daha sistematik, daha profesyonelce yönetimi konusunda iyi örneklerle karşılaştık. Bunu da Türkiye Futbol Federasyonu yönetimimize sunduk. Biz böyle bir sistemi uygularsak, ’Nasıl ilerlememiz gerekiyor ve bu süreç nasıl bir yapılanma gitmemiz gerekiyor?’ Bunu raporladık ve bunu Kulüpler Birliğimize sunduk. Öncelikle bir şirketin kurulması ve bu şirket adı altında hakemlik sisteminin yönetilmesi, burada şunu belirtmek istiyorum sadece Süper Lig ve 1. Lig yönetiminden bahsediyorum. Çünkü sistem bunu öngörüyor. Bu yönetimi şirket adı altında yapmak için bir takım statü değişiklikleri ve yasal mevzuat değişikliği gerekiyor. Onun için de en doğru zamanlamanın, en sisteme uygun zamanlamanın sene sonunda olabileceği öngörülüyor. Bunun bu süreyi beklerken acaba nasıl bir yaklaşımla biz bunu tecrübe edinebiliriz ve bu süre zarfında nasıl doğrularını, yanlışlarını geliştirebiliriz, buna biraz çalışmıştık ve bunu bir dönüşüm süreci adı altında adlandırdık. Dönüşüm sürecini bir Danışma Kurulu adı altında bir kurulla Süper Lig ve 1. Lig hakemlik sistemini kurguladık. Nasıl çalışıyor? Şu an Merkez Hakem Kurulu, Süper Lig ve 1. Lig hakemlik sistemini nasıl yönetiyorsa bu Danışma Kurulu’nun yetkisiyle yönetilmesini öngörüyor. Nasıl oluşuyor bu danışma kurulu? Diğer ülkelerde bu 3 yönetim kurulu üyesinin Türkiye Futbol Federasyonu veya ilgili federasyonunun görevlendirdiği kişiler, 2 kişi de Kulüpler Birliği’nin görevlendirdiği kişilerden oluyor. Buradaki mantık, kulüplerin hakemlik sistemi yönetiminde yer alması. Bu yönetimin içerisinde bir görevli olarak yer almasını öngörüyor" şeklinde konuştu. "Bu hakemlik sistemi için çok önemli bir dönüm noktası" Neden böyle bir şeyin ihtiyaç olduğuna açıklık getiren Başkan Gündoğdu, "Günümüzde tartışmaların odağında futbolun özellikle en önemli konusu hakemlik gibi görüldüğü için ve bir noktada da hakemlik sistemiyle ilgili önemli eleştiriler olduğu için en büyük hizmeti alan hakemlikle ilgili kulüpler ve kulüplerin taraftarları olduğu için bu hakemlik sistem içerisinde kulüplerin olması da aslında bu işin doğası gereği görülüyor. Zaten Futbol Federasyonu Başkanımız göreve geldiğinde bu işin sahibinin kulüpler olduğunu ve bu konuda hizmet ettiğimizi söylemişti. Bu mantıkla geldiği için yönetim kurulu zaten yönetim açısından da, Merkez Hakem Kurulu açısından da bunu içselleştirmek çok kolay oldu. Danışma Kurulu faaliyete geçerse ve bu kurul üyeleri atanırsa 19. hafta, 20. hafta veya ne zaman karar verilirse o haftadan itibaren atamalar, performans yönetimi, kamuoyu bilgilendirmeleri ve eğitim sistemleriyle ilgili Süper Lig ve 1. Lig’i ilgilendiren her konuyu Danışma Kurulu yürütecek. Hakemlik sisteminin teknik işlerini yürüten CEO, şu an benim yaptığım görev Merkez Hakem Kurulu Başkanlığı. Kurumsal işleri yürüten bir CEO adı altında iki CEO profesyoneliyle birlikte sistemin yürütülmesini öngörüyor. Danışma Kurulu, bu sistemde bütün stratejik kararları verebiliyor. Atamalarla ilgili, eğitimlerle ilgili her türlü hakemlik sistemini ilgilendiren kararı verebilme yetkisine sahip. Federasyon başkanımızın yaklaşımı ’5 üyeyi de siz atayabilirsiniz, bizim hakkımız olan 3 kişiyi bizim belirlememize gerek yok, tamamen içinde olun, tamamını atayabilirsiniz’ diye önermişti. Bugün Danışma Kurulu’nun görevleri, bu geçiş sürecindeki görevleri, yapacağı işleri, hangi mantıkla, hangi açıklıkla, hangi şeffaflıkla bunu istediğimizi veya bunu önerdiğimizi gördüğünde Kulüpler Birliği’nin yaklaşımı çok olumlu oldu ve bu Danışma Kurulu sürecini kabul ettiler. En kısa zamanda da önümüzdeki günlerde başkanın da deklare ettiği üzere önümüzdeki hafta 3 danışma kurulu üyesini federasyona bildirecekler. Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu da 2 üye atayarak, Danışma Kurulu faaliyetine belirlenen haftadan itibaren başlayacak. Bu hakemlik sistemi için çok önemli bir dönüm noktası. Artık kulüplerin içinde olduğu, kulüplerin belirlediği kişilerin denetlediği, yönettiği bir sisteme geçiliyor. Dolayısıyla tek yönlü bir yönetim değil, iki taraflı bir yönetim tarzıyla hakemlik sistemi daha sorgulanabilir, daha şeffaf, daha profesyonelce yönetim için bir geçiş aşamasına giriyor. O yüzden bugünkü bu toplantı çok önemliydi. Kulüpler Birliği de buna çok sıcak yaklaştı, olumlu yaklaştı ve kabul ettiklerini de söylediler. Önümüzdeki haftadan itibaren bununla ilgili başlayacak ve sene sonunda her ay Danışma Kurulu’na CEO’ların vereceği rapor doğrultusunda haziran ayına geldiğimizde Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu’na ve Kulüpler Birliği Vakfı Yönetim Kurulu’na sunacak rapor doğrultusunda bu geçiş sürecinde elde edilen tecrübelerin sonucunda bir karar verilecek ve gerçekten şirketleşmeye geçilecek mi, geçilmeyecek mi konusu artık o günlerin konusu olacak. Biz önümüzdeki 4.5-5 aylık dönemde bu fırsatı çok iyi değerlendirmiş olacağız ve önemli bir geçiş süreci kazanacağız diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı. "Yabancı VAR konusu görüşülmedi" Toplantıda yabancı VAR konusuyla ilgili konuşulup, konuşmadığının sorulması üzerine Ferhat Gündoğdu, "Görüşmenin çerçevesi tamamen bu danışma kurulu ve daha sonra olası bir şirketleşmeyle ilgili süreçlerin değerlendirilmesiydi. Dolayısıyla herhangi diğer konu görüşülmedi ama yabancı VAR veya atamalarla ilgili, sistemle ilgili her türlü stratejik kararı, Danışma Kurulu’nun yetkisinde, gündeminde olacağı ve onların karar vereceği iletildi" diye cevap verdi. Bu sistemin hakemleri nasıl etkileyeceğiyle ilgili soruya ise Gündoğdu, "Hakemler sadece hakemlik görevlerini yapacakları için onlar için pek fazla bir şey değişmiyor ama zaman zaman bu konuda yaptığımız seminerlerde bilgilendirdik. Bu kadar ayrıntılı olması söz konusu değil. Çünkü bu bir yerde bizim yürüttüğümüz bir çalışmaydı. Bütün ayrıntıları yönetime sunmadan, netleşmeden ve kamuoyunda şu an sizlerle paylaşıyoruz. O zamana kadar bazı konuların özelde kalması gerekiyordu ama genel taslağıyla hakemlerimiz biliyor" dedi.
Muğla Yangında zarar gören üreticilere zeytin fidanı dağıtıldı Muğla Tarım ve Orman İl Müdürlüğü tarafından, Menteşe İlçesi Kıran Mahallesi’nde yangından zarar gören tarım alanlarında yeniden ağaçlandırma çalışmaları kapsamında zeytin fidanı dağıtımı gerçekleştirildi. Bölge halkına ekonomik destek sağlamayı amaçlayan bu çalışma, bölgenin tarım potansiyelini yeniden canlandırmayı hedefliyor. İlk etapta 8 bin 250 adet zeytin fidanı dağıtılırken, ilerleyen süreçte bu sayı artırılacak. Yangından zarar gören arazilere destek Muğla’nın Menteşe ilçesindeki Çatakbağyaka, Sarnıç, Denizova ve Kıran Mahallelerinde 30 Eylül - 18 Ekim 2024 tarihlerinde meydana gelen yangınlarda toplamda 1.025 dönüm tarım alanı zarar gördü. Yangınlar özellikle zeytin ağaçlarını etkileyerek bölge halkının geçim kaynağı olan zeytin üretimini olumsuz yönde etkiledi. Bölge halkının ekonomik kayıplarını azaltmak ve yeniden üretimi teşvik etmek amacıyla Muğla Tarım ve Orman İl Müdürlüğü, ÇEKUD (Çevre Kuruluşları Dayanışma Derneği) ile iş birliği yaparak zeytin fidanı dağıtımını başlattı. Muğla: Türkiye’nin zeytin ve zeytinyağı merkezi Muğla, Türkiye’nin önde gelen zeytin ve zeytinyağı üretim merkezlerinden biri olarak dikkat çekiyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2023 verilerine göre, Muğla’da 19 milyon 700 bin zeytin ağacı bulunuyor ve yıllık 174 bin ton zeytin üretimi gerçekleştiriliyor. Çiftçi Kayıt Sistemi’ne kayıtlı 18 bin 712 zeytin üreticisinin bulunduğu şehirde, zeytin tarımı hem ekonomik hem de kültürel açıdan büyük bir önem taşıyor. Muğla’nın zeytin ve zeytinyağı, yalnızca Türkiye pazarında değil, uluslararası arenada da geniş bir talep görüyor. Coğrafi işaret almış olan Milas zeytinyağı, bölgenin kalitesini dünya çapında kanıtlamış durumda. Bölgenin iklim özellikleri ve coğrafi yapısı, zeytinyağı üretiminde kaliteyi artıran önemli unsurlar arasında yer alıyor. Ekonomik ve çevresel katkı Yangından zarar gören alanların yeniden yeşillendirilmesi amacıyla başlatılan zeytin fidanı dağıtım kampanyası, bölgenin tarımsal üretim potansiyelini geri kazanmasını hedefliyor. ÇEKUD ve Muğla Tarım ve Orman İl Müdürlüğü’nün iş birliğiyle ilerleyen günlerde yeni fidan dağıtımları da planlanıyor. Böylece hem doğanın kendini yenilemesine katkı sağlanacak hem de zeytin üretiminin ekonomik faydaları bölge halkına yeniden ulaştırılacak. Zeytin fidanlarının yüzde 6 eğime sahip arazilere uygun şekilde dağıtıldığını belirten yetkililer, yangından etkilenen bölgelerde yeniden bir üretim zinciri oluşturmayı amaçlıyor. Projenin, yangınlar sonrası oluşan ekonomik yaraları sarmak adına önemli bir adım olduğu ifade ediliyor. Muğla Tarım ve Orman İl Müdürü Barış Saylak zeytinin Muğla’da sadece bir tarım ürünü değil, aynı zamanda kültürel ve ekonomik miras olduğunu bölgedeki tarımın yeniden canlandırılması için çalışmaların devam edeceğini açıkladı. Yangın felaketinin ardından başlatılan bu ağaçlandırma çalışmasının, yalnızca bölge ekonomisini değil, aynı zamanda doğanın ve insan yaşamının sürdürülebilirliğini destekleyeceğini belirten Saylak, “Fidanlar, yeni bir yaşamın simgesi olarak toprakla buluşurken, Muğla’nın güçlü tarım geleneği de yeniden canlanıyor" dedi.
Kütahya Kütahya’da tüm kamu hastaneleri "Anne Dostu Hastane" statüsüne kavuştu Kütahya, sağlık hizmetlerinde önemli bir başarıya imza attı. Kütahya Şehir Hastanesi ve Emet Dr. Fazıl Doğan Devlet Hastanesi’nin "Anne Dostu Hastane" unvanı almasıyla birlikte, ildeki tüm doğum yapılabilen kamu hastaneleri bu önemli statüye sahip oldu. "Anne Dostu Hastane" unvanı, anne ve bebek sağlığını ön planda tutan, mahremiyeti esas alan ve modern doğum standartlarını benimseyen sağlık tesislerine veriliyor. Bu unvan kapsamında, tek kişilik doğum odalarında, yanında bir yakını ile ev konforunda doğum imkanı sağlanıyor. Doğum sonrası anne ve bebek arasında en kısa sürede ten tene temas başlatılıyor. Emzirme desteği, doğum öncesi ve sonrası bakım, aile eğitimleri ve bebek dostu ortamlar gibi kaliteli hizmetler sunuluyor. Ayrıca, "Anne Dostu Hastane" unvanı, Sağlık Bakanlığı’nın "Normal Doğum Eylem Planı" kapsamında belirlediği önemli kriterlerden biri olarak kabul ediliyor. Kütahya İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Ensar Durmuş, yaptığı açıklamada Kütahya’nın bu alanda Türkiye’de örnek bir il olduğunu belirterek şunları söyledi: “Emet Devlet Hastanesi ve Kütahya Şehir Hastanesi’nin Anne Dostu Hastane unvanını almasıyla, Kütahya’daki tüm doğum yapılabilen kamu sağlık tesisleri bu statüye ulaşmıştır. Diğer illerde benzer çalışmalar yapılmakla birlikte Kütahya bu alanda bir ilki gerçekleştirmiştir. Tüm sağlık çalışanlarımız ile gebelik sürecinde gebelerin, bebeklerin ve ailelerin yanında olmak için seferber olmaya devam edeceğiz. Bu başarıda emeği geçen tüm sağlık çalışanlarımıza teşekkür ederim.”