EKONOMİ - 20 Kasım 2024 Çarşamba 11:46

Samsun’da trafiğe kayıtlı taşıt sayısı 500 bine yaklaştı

A
A
A
Samsun’da trafiğe kayıtlı taşıt sayısı 500 bine yaklaştı

Samsun’daki taşıt sayısı bir önceki aya göre 3 bin 830 adet artarak 489 bin 516’ya yükseldi.


Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), ekim ayı motorlu kara taşıt istatistiklerini açıkladı. Verilere göre ülkede ekim ayında 209 bin 401 adet taşıtın trafiğe kaydı yapıldı. Trafiğe kayıtlı toplam taşıt sayısı ekim ayı sonu itibarıyla 30 milyon 883 bin 668 oldu.


Samsun’da trafiğe kayıtlı araç sayısı ekim ayı sonu itibarıyla 3 bin 830 adet artarak 489 bin 516’ya çıktı. 489 bin 516 taşıttan 235 bin 480’i otomobil, 12 bin 414’ü minibüs, bin 645’i otobüs, 85 bin 18’i kamyonet, 11 bin 833’ü kamyon, 78 bin 852’si motosiklet, bin 27’si özel amaçlı araç, 63 bin 247’si ise traktörden oluştu.


Kentte ekim ayında 15 bin 960 taşıtın da devri yapıldı.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Siirt Siirt Eğitim ve Araştırma Hastanesinde bera odyoloji bölümü açıldı Siirt Eğitim ve Araştırma Hastanesinde, işitme testleri için önemli bir adım atılarak bera odyoloji bölümü hizmete sunuldu. Siirt Eğitim ve Araştırma Hastanesi, işitme kaybının erken tanı ve tedavisi için bera odyoloji bölümünü hizmete açarak daha nitelikli sağlık hizmeti sunmaya başladı. Yeni odyometri cihazları ve ileri teknolojiye sahip ABR (Bera) cihazı sayesinde, artık şehir merkezinden sevk edilmeden tanı ve tedavi imkanı yakalandığı belirtildi. Hastanenin Kulak Burun Boğaz Uzmanı Op. Dr. Mehmet Kaya, hastanenin sağlık hizmetleriyle ilgili yenilikleri paylaşarak, hastanede daha önce yalnızca bir işitme odası ve bir odyometri cihazı ile hizmet verilirken, ikinci bir odyometri cihazı ve ikinci bir test odasıyla hizmet kapasitesini artırdıklarını belirtti. Dr. Kaya; ‘’Poliklinikte yoğunluk olduğu için işitme testleri aksıyordu. Hasta daha fazla beklediği için kargaşaya sebep olabiliyordu. Ekim 2024 itibarıyla bünyemize kattığımız son donanımlı yeni bir odyometri cihazıyla bölge halkına hizmet vermeye başladık. Böylece yoğunluktan dolayı aksaklıklar daha da azalmış oldu. Daha sağlıklı hizmet vermiş oluyoruz. Yeni kurduğumuz ABR cihazıyla hastalarımıza şehir dışına yapmış olduğumuz sevkler azalmış oldu. Artık yaşlı veya zihinsel engelli test yapamayacak vatandaşlarımız şehir dışına sevk edilmeyecek. Son teknolojik aletlerle donatılmış odamızda hastalarımıza konforlu bir işitme testi sağlayacağız’’ dedi.
Ankara SSB Başkanı Görgün: “Türkiye’de deniz havacılığına en yüksekten girdi” Hacettepe Üniversitesi’nin ASELSAN Akademisi’ne katılmasından dolayı düzenlenen ‘Üniversiteler ve ASELSAN Arası İşbirliği Protokolü’nün imza töreninde konuşan Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii (SSB) Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün, “Daha dün insansız hava platformlarımızdan TB3, TCG Anadolu’ya, iniş ve kalkışını yaptı. İnanılmaz bir başarı. Dünyada bu konuda yarış içindeydik. Türkiye’de deniz havacılığına en yüksekten girdi” dedi. Dört araştırma üniversitesi ve ASELSAN işbirliği ile 2017 yılında kurulan ASELSAN Akademi Programı’na Hacettepe Üniversitesi de dahil oldu. Bu çerçevede Üniversiteler ve ASELSAN Arası İşbirliği Protokolü, ASELSAN’ın Ankara Gölbaşı Yerleşkesi’nde imzalandı. İmza törenine, Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, ASELSAN Genel Müdürü Ahmet Akyol, ASELSAN Teknoloji ve Strateji Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Taha Yücel ve iş birliği kapsamındaki üniversitelerin rektörleri katıldı. TUSAŞ’a yönelik gerçekleştirilen terör saldırısında şehit olan vatandaşların anılarak başladığı program, İstiklal Marşı’nın okunmasıyla devam etti. Ardından törenin açılışında konuşan Görgün, ASELSAN Akademi Programı’nı başlatırken üniversitelerin savunma sanayisine ilgisini artırmayı hedeflediklerini belirterek, Hacettepe Üniversitesinin de bu programa olumlu katkılar sağlayacağını söyledi. “Dünya havacılığında bir ilk” Türkiye’nin savunma sanayii alanında geldiği noktanın herkesi gururlandırdığını dile getiren, SSB Başkanı Görgün, yurt dışındaki müttefiklerin de bu gelişmeleri ‘gıpta’ ile takip ettiklerini bildiklerini ifade etti. Görgün, sektörün her gün daha da gelişerek devam ettiğine dikkati çekerek, “Daha dün insansız hava platformlarımızdan TB3, TCG Anadolu’ya, iniş ve kalkışını yaptı. İnanılmaz bir başarı. Dünyada bu konuda yarış içindeydik. ‘Bakalım kim kazanacak bir yarışı’ diyorduk, Türkiye kazanacak mı? Çok şükür. Bu bir hamaset değil, gerçek bir başarı. Dünya havacılığında bir ilk. Türkiye’de deniz havacılığına en yüksekten girdi. İnsansız hava aracıyla kısa bir piste inip kalış yapabilen birçok yönüyle çok önemli bir başarı” diye konuştu. YÖK ile birçok program başlattıklarına dikkat çeken Görgün, ASELSAN Akademi’nin farklı disiplinlere yönlendirilmesi için çalışma yapacaklarının da bilgisini verdi. “Artık doktora mezunu veren programlar iş dünyasına ve sanayiye hizmet verecek ve bu sektörlerde çalışmaya uygun bir şekilde yetiştirilecektir” ASELSAN’la lisansüstü programlara ilişkin başlatılan inisiyatifin çok önemli olduğunu vurgulayan YÖK Başkanı Erol Özvar, "ASELSAN Akademinin bugüne kadar olan çıktıları oldukça dikkat çekicidir. İlk yüksek lisans mezununu Haziran 2019’da ilk doktora mezununu ise Mart 2022’de vermiştir. ASELSAN Akademi’nin toplam mezun sayısı 426’sı yüksek lisans, 9’u doktora olmak üzere 435’e ulaşmıştır. Savunma sanayii sektöründe yüksek lisans ve doktora derecesine sahip çalışanların artmasını arzu ediyoruz. Bu vesileyle vurgulamak isterim ki, doktora derecesi sadece üniversiteden kadro almanın bir aracı olarak görülmekten çıkmak zorundadır. Bu bakımdan Yükseköğretim Kurulu doktora programlarına ilişkin yeni bir çalışmayı başlattığını da bu vesileyle duyurmak isterim. Artık ülkemizde doktora mezunu veren programlar sadece üniversitelere öğretim elemanı değil aynı zamanda iş dünyasına ve sanayiye hizmet verecek ve bu sektörlerde çalışmaya uygun bir şekilde yetiştirilecektir. Yapacağımız başta müfredat çalışmaları olmak üzere uygulamaya da yönelik olmak kaydıyla sektör ve iş dünyasının temsilcileriyle beklentilerin toplanmak suretiyle artık doktora mezunlarının da üniversite dışında çok daha geniş alanlarda hizmet vermesi, ülkemizin ekonomisine, araştırma kapasitesine ve teknolojik gelişmesine katkı vermesini canı gönülden arzu ediyor ve bu konuda çalışmalarımızı başlattığımızı siz kıymetli basın mensuplarıyla da paylaşmak arzu ediyorum" şeklinde konuştu.
Ordu Bu helva kışın üşütmüyor Ordu’nun yöresel lezzetlerinden olan ve coğrafi işaret belgeli ‘cevizli helva’, sağlık açısından büyük önem taşıdığı gibi kış aylarında vücudu sıcak tuttuğundan büyük ilgi görüyor. İlde asırlardır damakları tatlandıran ve geçen yıllarda Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından coğrafi işaret tescili alan Perşembe ceviz helvası, içerisinde bulunan besin değerleriyle adeta ‘enerji deposu’ olarak biliniyor. İçerisinde, çöven kökü, meyan kökü, limon tuzu, bol miktarda ceviz ve şeker bulunan helva, özellikle yaz aylarında turistler tarafından tercih edilirken, kış aylarında da vatandaşlar tarafından bol bol tüketiliyor. Bazı vatandaşlar ise helvayı ekmeğin içerisinde koyup, o şekilde tüketiyor. “Kışın sıcak tuttuğu için tercih ediliyor” Yaklaşık 45 yıldır cevizli helva üretimi yapan Hacı Gürdal, “Bu helvanın ana maddesi şeker, beyazlığı veren çöven kökü ile meyan kökünün suyu. Kaynadığı esnada limon tuzu da katılıyor. Özellikle kış aylarında çok seviliyor, soğuk havalarda insanları sıcak tutar. İçerisinde bol miktarda ceviz var, zaten cevizin çok sayıda faydası var. Helva yaz aylarında biraz yumuşar, kışın sertleşir. Biz, hava şartlarına göre üretim yapıyoruz” dedi. “Meslek giderek kayboluyor” Dede mesleği olan helva üretiminde 3’üncü kuşak olduğunu ifade eden Gürdal, “Önceden bir sürü helvacı vardı, şimdi 2-3 tane helvacı kaldı. Giderek kaybolan bir meslek oldu. Şimdikiler helva ile uğraşmak istemiyor. Bizim ağırlıklı müşterilerimiz gurbetçiler, bilenler farklı illere giderken toplu bir şekilde alıyorlar” diye konuştu. “Bence haftada bir kez tüketilmesi gerek” Şenel Çelik isimli vatandaş, “Bu helvayı çok severim, çarşıya indikçe alırım. Bunun özelliği kış aylarında insanı sıcak tutar. Tadı çok güzel, cevizin aroması da lezzetli. Bence en az haftada bir kez tüketmek gerekli” ifadelerine yer verdi. Helvayı çok sevdiklerini söyleyen Emine Karadeniz, içerisindeki cevizlerin doğal olduğunu ve kışın sıcak tuttuğu için bu ürünü severek tükettiklerini belirtti. İkamet ettiği İstanbul’a giderken helva aldığını söyleyen İdris Bayram, fırsat buldukça bu helvadan yediklerini anlattı.