- 08 Aralık 2022 Perşembe 17:47

Samsun’da Dünya İnsan Hakları Günü konferansı

A
A
A
Samsun’da Dünya İnsan Hakları Günü konferansı

Samsun’da Dünya İnsan Hakları Günü’ne özel konferans düzenlendi.

Samsun’da Dünya İnsan Hakları Günü’ne özel konferans düzenlendi.



Samsun Büyükşehir Belediyesi Şehit Ömer Halisdemir Çok Amaçlı Salonu’nda Dünya İnsan Hakları Günü’ne özel konferans düzenlendi. Konferansta Ondokuz Mayıs Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden öğretim görevlileri katılımcılara konferans verdi. Konferansta ilk olarak konuşmasını gerçekleştiren Samsun Vali Yardımcısı Hasan Öztürk, “Tüm insanların doğuştan hür ve eşit olduğu ilkesinden hareketle oluşturulan insan hakları kavramı, din, dil, ırk ve cinsiyet ayrımı gözetmeksizin, herkes için onurlu bir hayatı güvence altına alma misyonunu üstlenmektedir. Bu misyon gereği insanların her hal ve şartta sahip olması gereken asgari değerler, dokunulmaz, devredilmez ve evrensel bir niteliğe sahiptir. Birleşmiş Milletler (BM) tarafından 10 Aralık 1948 tarihinde kabul edilen insan hakları evrensel beyannamesi tüm insanların doğuştan hür ve eşit olduğu gerçeği üzerine inşa edilmiştir. Bu beyanname temel hak ve yürürlüklerin anayasası olarak da nitelendirilebilir. Her alanda hukukun üstünlüğünün korunduğu ve insan uğruna yakışan bir hayatın tesis edildiği bir dünya temennisini dileyerek tekrardan Dünya İnsan Hakları Günü’nüzü kutlarım” dedi.



“İnsan hakları din, dil, ırk ve cinsiyet gözetmeksizin hak ve özgürlüklerin bütünüdür”


İnsan hakları tanımını insan olmaktan kaynaklanan haklar olarak nitelendiren OMÜ Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tahsin Keçeligil, “Günümüz dünyasında daha çok gündeme gelen ve tartışılan değerlerin başında insan hakları gelir. İnsan haklarının korunmadığı ve güvence altına alınmadığı bir yerde kargaşa ve anarşi kaçınılmazdır. İnsan haklarının dünyada en yaygın tanımı insanın satı insan olmaktan kaynaklanan haklarıdır diyoruz. Kısa ve net bir tanımdır. İnsan hakları daha ayrıntılı söylersek ırk, din, dil, cinsiyet siyasal ya da herhangi bir görüş, ulusal sosyal köken, servet ve doğum ya da başka fertler gözetilmeksizin insan doğasının özünde bulunduğu kabul edilen hak ve özgürlüklerin bütünüdür. İnsan onuru ile alakalıdır. İnsan hakları düşüncesi bireyin temel ve doğal haklarının güvence altına alınması yoluyla devletin sınırlandırılması düşüncesine hizmet eder” diye konuştu.



Anayasa maddeleri üzerine insan hakları hakkında konuşan OMÜ Hukuk Fakültesi Öğr. Üyesi Dr. Firdevs Yüzbaşı, “1982 Anayasası çerçevesinde Türkiye’de temel hak ve özgürlükler rejimi üzerine konuşacak olursak. İnsan haklarının pozitif hukuk tarafından tanınmış ve güvence altına alınmış kısmını ifade etmek üzerine kullanılan temel hak ve hürriyetler, başka bir değişle kamu hürriyetleri deyimi bir devletin anayasasında vatandaşlara tanımış olması, bir devletin demokratik olduğunun göstergelerinden biri olduğunu gösterir. Bu bağlamda 1982 anayasasında Türkiye Cumhuriyeti’nin insan haklarına saygılı bir devlet olduğu belirtilmiş, bir temel hak ve hürriyetler rejimi oluşturulmuştur. 1982 anayasası temel hak ve hürriyetleri bir sınıflandırmaya sabit tutmuştur. Kişinin hak ve ödevleri, sosyal ekonomik haklar ve ödevler, siyasi haklar ve ödevler şeklide 3’e ayırarak düzenlemiştir. Bu düzenlemedeki amaç hak ve hürriyetler arasında bir hiyerarşi yapmak, altlık üstlük ilişkisi kurmak değil tam tersine hak ve hürriyette anlama kolaylığı sağlamaktır” şeklinde konuştu.


Konferans konuşmaların ardından sona erdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muğla Muğla’da Hz. Mevlana 752. Vuslat Yıldönümünde anıldı Muğla’da Hz. Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin vefatının 752. yıldönümü dolayısıyla ’Şeb-i Arus’ programı düzenlendi. Muğla’da faaliyet gösteren Konya Karamanlılar Derneği’nin organizasyonuyla Gazi Mustafa Kemal Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen anma töreninde protokol üyeleri ve sayıda vatandaş bir araya geldi. Gecede, Mevlana’nın öğretileri ve insanlığa mirası üzerine önemli vurgular yapıldı. Programın açılış konuşmasını yapan Konya Karamanlılar Derneği Başkanı Erol Kütahyalı, Mevlana’nın sadece söz söyleyen değil, söylediklerini bizzat hayatına tatbik eden bir şahsiyet olduğunu vurguladı. Kütahyalı konuşmasında, "İnsan, bildiği için değil, bildiğini yaşadığı zaman insandır. Hz. Mevlana’nın asırlardır gönüllerde diri kalmasının asıl sebebi budur. O, sadece süslü sözler söyleyen biri değil, öğütlerini bizzat yaşayan bir kişi olduğu için hala aramızdadır. Geçmişte olduğu gibi, önümüzdeki asırlarda da hoşgörü timsali Hz. Mevlana’yı anmaya ve onun felsefesini içimizde yaşatmaya devam edeceğiz" dedi. Törene katılan Muğla Vali Yardımcısı İsmail Soykan ise Mevlana’nın evrensel değerlerine dikkat çekti. Soykan, Mevlana’nın 1207 yılında Belh şehrinde doğup 17 Aralık 1273’te Konya’da vuslata erdiğini hatırlatarak şunları söyledi: "Mevlana’nın insan anlayışının temelinde; nefsini arındırarak ilahi aşka ulaşmak vardır. Bu yolun temel taşları aşk, sabır, tevazu ve hoşgörüdür. Bu özellikler o dönemde olduğu gibi bugün de toplum olarak en çok ihtiyaç duyduğumuz değerlerdir. Bu felsefeyi ve Hz. Mevlana’nın ruhunu yaşatan bu güzel geceyi organize eden Konya Karamanlılar Derneği Başkanı’na ve üyelerine teşekkür ediyorum." Konuşmaların ardından programın finalinde gerçekleştirilen ve manevi atmosferin doruğa çıktığı semazen gösterisi, katılımcılar tarafından büyük bir ilgi ve beğeniyle izlendi.