GENEL - 28 Nisan 2021 Çarşamba 13:58

Sağlık çalışanları talepleri için rektörlüğe yürüdü

A
A
A
Sağlık çalışanları talepleri için rektörlüğe yürüdü

Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası(Sağlık-İş) Samsun Şubesi üyeleri taleplerinin karşılanması için rektörlüğe yürüyüş düzenledi.

Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası(Sağlık-İş) Samsun Şubesi üyeleri taleplerinin karşılanması için rektörlüğe yürüyüş düzenledi.


Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nde (OMÜ) görevli sağlık çalışanları, 3 yıldır zam ve enflasyon farkı alamadıkları ve maaşlarının diğer kurumlarda çalışan personellerden düşük olduğunu belirterek yürüyüş düzenledi. Sağlıkçılar, Tıp Fakültesi Dekanlığı önünden ellerindeki döviz ve pankartlarla sloganlar eşliğinde rektörlük binasına kadar yürüdü.


Yürüyüşün sonunda konuşma yapan Sağlık-İş Samsun Şube Başkanı İrfan Kalyoncu, “Bizler çok zor durumdayız. Evimize giderken 1 ekmek daha fazla alabilecek miyiz diye düşünüyoruz. Salgında da 20 gün kapatıldık. 20 gün sonra burada her gün beraber oluruz. Her gün yürürüz ama buna meal vermeden, hakkımızı verin. Hakkımız olanı istiyor, başka bir şey istemiyoruz. Biz 3 yıldır hiçbir zam ve enflasyon farkı almadan hayat sürmeye çalıştık. Sizin döner sermayenize daha fazla katkı sağlamak için sabahların köründen akşamların karanlığına kadar çalıştık. Biz, 10 ya da 9 bin TL istemiyoruz. İstersek işyerine ve işçilere ihanet etmiş oluruz. Biz en az 4 bin 500 TL seviyesinde arkadaşlarımızın cebine para girsin. İnsanca yaşayalım istiyoruz” dedi.


Rektörlük binasının önündeki basın açıklamasının ardından slogan atan grup, sessizce dağılıp tekrar görevlerinin başına döndü.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Atatürk üniversitesinin 11. Rektörü Prof. Dr. Kemal Bıyıkoğlu, düzenlenen sempozyumla anıldı Erzurum Valiliği, Erzurum Büyükşehir Belediyesi ve Atatürk Üniversitesi iş birliğinde; Atatürk Üniversitesinin 11. Rektörü Prof. Dr. Kemal Bıyıkoğlu’nun doğumunun 100. yılı anısına "Liderlik, Bilim ve Miras" adlı sempozyum düzenlendi. Kültür Merkezi Prof. Dr. Kemal Bıyıkoğlu Salonunda düzenlenen programa ev sahibi olarak katılan Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu’nun yanı sıra; İçişleri Eski Bakanı Prof. Dr. Beşir Atalay, Milli Eğitim Eski Bakanı Prof. Dr. Ömer Dinçer, Cumhurbaşkanlığı Eski Genel Sekreteri Prof. Dr. Mustafa İsen, İslâm Âlimleri Vakfı Başkanı Prof. Dr. Nasrullah Hacımüftüoğlu, Erzurum Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bülent Çakmak, Prof. Dr. Kemal Bıyıkoğlu’nun oğulları Nadir ve Yusuf Bıyıkoğlu ile sempozyuma konuşmacı olarak katılan Prof. Dr. Ömer Akbulut, Memiş Okuyucu, Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanı Ergün Engin ile dekanlar, birim yöneticileri, akademisyenler, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile çok sayıda öğrenci yer aldı. Birçok Alanda Önemli Atılımların Altına İmza Attı Programın açılışında bir konuşma gerçekleştiren Memiş Okuyucu, Prof. Dr. Kemal Bıyıkoğlu ile ilgili araştırma ve çalışmalarını nasıl başlattığını anlatarak konuşmasına başladı. Özellikle Ankara’da, son 30 yıldır katıldığı birçok ortamda Atatürk Üniversitesi mezunlarıyla karşılaştığını ve bu sohbetlerde Kemal Bıyıkoğlu’nun adının sıkça geçtiğini belirten Okuyucu, bu süreçte; Bıyıkoğlu’na olan ilgisinin arttığını ve yapmış olduğu çalışmalara detaylı bir şekilde araştırmaya başladığını söyledi. Kemal Bıyıkoğlu’nun, Türkiye’nin fikir dünyasına önemli katkılar sunduğunu ve sadece kendi uzmanlık alanı olan hayvancılık değil, halıcılık ve İslami İlimler gibi farklı alanlarda da bölgesel kalkınmaya destek sağladığını vurgulan Okuyucu, Doğu Anadolu’da hayvancılık ıslahı gibi çalışmalarıyla bölgeye katkı sunduğunu, bu sayede sadece Erzurum’un değil, tüm Türkiye’nin gelişimine önemli bir rol model olduğunu ifade etti. Üniversitenin Gelişimine Büyük Katkılarda Bulundu Atatürk Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Sempozyum Başkanı Prof. Dr. Reyhan Keleş ise yaptığı konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Bugün, Prof. Dr. Kemal Bıyıkoğlu’nun doğumunun 100. yılı anısına düzenlenen bu sempozyumda, onun akademik ve bilimsel mirasını anmakla birlikte, Türk eğitimine, bilime ve liderliğine yaptığı katkıları derinlemesine ele alma fırsatı buluyoruz. Atatürk Üniversitesinin 11. Rektörü olarak görev yapan Prof. Dr. Kemal Bıyıkoğlu, bilimsel düşünceyi, araştırmayı ve inovasyonu teşvik ederek üniversitemizin gelişimine büyük katkılarda bulunmuş, insan odaklı liderlik anlayışıyla adalet ve eşitlik gibi değerlere öncülük etmiştir. Bu sempozyumda, onun bilimsel çalışmaları ve liderlik anlayışı üzerine konuşulacak, mirasının gelecekteki akademisyenlere ve liderlere nasıl aktarılabileceği tartışılacaktır. Etkinlik, Prof. Dr. Kemal Bıyıkoğlu’nun değerlerinin geniş kitlelere ulaşmasına vesile olmayı amaçlamaktadır. Etkinliğin gerçekleşmesinde emeği geçen herkese, özellikle düzenleme kuruluna, katkıda bulunan akademisyenlere ve yöneticilere teşekkürlerimi sunuyorum.” Siyasi Çalkantılara Rağmen Huzuru Sağlayarak Başarılı Bir Yönetim Sergiledi Atatürk Üniversitesinde derin izler bırakan, üniversitenin bugün elde ettiği birçok başarının mimarı olan Prof. Dr. Kemal Bıyıkoğlu’nun hatırasını yaşatmak ve yapmış olduğu çalışmaları yeni nesillere aktarmak amacıyla düzenlenen programdan duyduğu memnuniyeti dile getirerek konuşmasına başlayan Rektör Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu konuşmasında: “Bugün, Atatürk Üniversitesinin 11. rektörü merhum Prof. Dr. Kemal Bıyıkoğlu’nun doğumunun 100. yılı anısına düzenlenen “Liderlik, Bilim ve Miras” sempozyumunda bir araya geldik. Prof. Dr. Bıyıkoğlu, 1969-1976 yılları arasında rektörlük yapmış, üniversitemizin büyüme ve gelişme sürecine öncülük etmiştir. Hazırladığı “Nihai Gelişme Planı” ile öğrenci sayısını artırmış, yeni fakülteler açmış ve kampüsü geliştirmek adına önemli adımlar atmıştır. Diş Hekimliği ve İslami İlimler Fakülteleri açılmış, Tıp Fakültesi Erzurum’a taşınmıştır” diye konuştu. Bilimsel ve Liderlik Mirasını Yeni Nesillere Aktarılacak Prof. Dr. Bıyıkoğlu’nun, üniversite içindeki siyasi çalkantılara rağmen huzuru sağlayarak başarılı bir yönetim sergilediğini, Anadolu’dan gelen öğrencilere öncelik tanıdığını ve meslek edindirme amacıyla Halıcılık ve El Sanatları Enstitüleri kurduğunu belirten Rektör Hacımüftüoğlu: “Ayrıca, üniversitemizde cami inşasına onay veren ilk rektördür. Dönemi, üniversitemizin tarihinde en verimli ve etkili dönemlerden biri olarak değerlendirilmektedir. Prof. Dr. Kemal Bıyıkoğlu, 1986 yılında vefat etmiştir, ancak anısı etkinliklerle yaşatılmaktadır. Erzurum’da 6. Zootekni Bilim Kongresi onun anısına düzenlenmiş, Polatlı Belediyesi hayatını kitaplaştırmıştır. Ayrıca, Atatürk Üniversitesi ve Erzurum Büyükşehir Belediyesi iş birliğiyle üniversitemizin en büyük caddesine ve bu salona adı verilmiştir. Bu sempozyum, Bıyıkoğlu’nun bilimsel ve liderlik mirasını yeni nesillere aktarmayı amaçlamaktadır. Bu duygularla, üniversitemiz için önemli bir değer olan Prof. Dr. Kemal Bıyıkoğlu’nun yaşamını ve yaptığı dönüşümü ele alacak sempozyumun hayırlara vesile olmasını diliyor, tüm katılımcılara teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu. Cesareti ve Vizyonu İlham Kaynağına Dönüştü Açılış konuşmalarının ardından program birinci oturumla devam etti. Moderatörlüğünü İslâm Âlimleri Vakfı Başkanı Prof. Dr. Nasrullah Hacımüftüoğlu’nun yaptığı oturumun ilk konuşmacısı İçişleri Eski Bakanı Prof. Dr. Beşir Atalay oldu. Sempozyumun, üniversitenin geçmişinin ve Prof. Dr. Bıyıkoğlu’nun katkılarının bir kez daha hatırlanmasına vesile olacağını söyleyen Atalay, Bıyıkoğlu’nun Atatürk Üniversitesi için taşıdığı anlamı vurgulayarak, 1970’lerde üniversitenin dönemin diğer üniversiteleriyle rekabet edebilecek kalitede olduğunu, özellikle güçlü akademik kadrosuyla öne çıktığını belirtti. Ayrıca, üniversiteye giriş sürecinde tanıdığı öğretim üyeleri ve hocalarını anarak, o dönemdeki eğitim ve akademik yapıya dair izlenimlerini paylaşan Prof. Dr. Atalay, 12 Mart dönemi ve siyasi değişimlerin üniversitenin yapısını nasıl etkilediğine değinilirken, özellikle meslek lisesi mezunlarının üniversiteye kabulü için yapılan düzenlemeler üzerinde durdu. Son olarak, Prof. Dr. Kemal Bıyıkoğlu’nun liderlik özelliklerinin, cesaretinin ve vizyonunun kendilerine ilham kaynağı olduğunu belirten Atalay, onun yükseköğretim tarihindeki önemli yerinin ve Atatürk Üniversitesine olan katkılarının altı çizerek, Kemal Bıyıkoğlu’nun isminin akademik dünyada uzun süre hatırlanacağını ve bıraktığı mirasın devam edeceğini ifade etti. Geleceği Tasarlayan Bir Yönetim Anlayışını Benimsedi Prof. Dr. Kemal Bıyıkoğlu’nun, Atatürk Üniversitesinin ilk yıllarındaki liderliğiyle hem üniversite hem de bölge için stratejik bir vizyon geliştirdiğini belirten Milli Eğitim Eski Bakanı Ömer Dinçer; Bıyıkoğlu’nun İslami İlimler Fakültesinin kuruluşunda, yabancı akademisyenlerin üniversiteye katkısında, yurtdışında doktora yapmış bilim insanlarının üniversiteye kazandırılmasında ve yerel kalkınmayı destekleyen tarımsal projeler gibi adımlarla eğitimde çığır açan çalışmalar yaptığını belirtti. Bıyıkoğlu’nun, iyi bir yöneticinin temel özelliklerini "doğru işi doğru yapmak" olarak ifade eden bir yaklaşımla hareket ettiğini belirten Dinçer; yönetimde geleceği tasarlamanın önemini vurgulayarak, stratejik bir lider olarak yalnızca üniversiteyi değil, bölgeyi de etkileyen projelere öncülük ettiğini, köylere yapılan tarım toplantıları ve akademisyenlerin yerel kalkınma projelerine aktif katılımının bunun en önemli örneklerini oluşturduğunu söyledi. Yetenekli Öğrencileri ve Akademisyenleri Üniversiteye Kazandırdı Cumhurbaşkanlığı Eski Genel Sekreteri Prof. Dr. Mustafa İsen ise yaptığı değerlendirmede, Atatürk Üniversitesinin tarihsel gelişimi, Türkiye’ye ve bölgeye yaptığı katkılar, Rektör Kemal Bıyıkoğlu’nun vizyonu ve çalışmaları üzerinde durdu. Erzurum’un seçilme süreci, şehrin tarih boyunca eğitim, ticaret ve askeri bir merkez olma özellikleriyle ilişkilendirildiğine işaret eden İsen, özellikle 1930’lu yıllarda başlayan üniversite kurma hedefinin uzun araştırmalar sonucu Erzurum’da hayata geçirildiği ifade etti. Rektör Kemal Bıyıkoğlu’nun 7 yıl süren rektörlük döneminde, üniversitenin akademik kalitesini artıran ve Türkiye’ye nitelikli kadrolar yetiştiren bir vizyon sunduğu beliren Prof. Dr. İsen; Bıyıkoğlu’nun, fırsat eşitliği sağlayarak yetenekli öğrencileri ve akademisyenleri üniversiteye kazandırdığı, şehirle üniversite arasındaki uyumu artırdığı ve yönetim anlayışını daha verimli hale getirdiği vurguladı. Bu dönemden itibaren üniversitenin akademik kalitesinin ve toplumsal etkisinin yükseldiği aktaran ve Atatürk Üniversitesinin Türkiye’nin muhafazakâr iktidarlarının ve bürokrasisinin önemli kadrolarını yetiştirdiği, ayrıca bölgesel ve ulusal düzeyde kalkınmaya katkı sağladığı ifade eden İsen, Atatürk Üniversitenin Ziraat ve Tıp Fakülteleri gibi önemli birimlerinin bölge ve ülke için sağladığı katkılar örneklerle anlatarak, özellikle bölgeye yönelik bilimsel ve ekonomik desteklerinin altı çizildi. Son olarak, Kemal Bıyıkoğlu’nun, üniversitenin şehre eklemlenen bir vagon değil, lokomotif rolünde olduğunu ortaya koyduğu, bu vizyonun halen devam ettiği belirten İsen, Bıyıkoğlu’nun liderliğinde sağlanan bu güçlü temel, üniversitenin bugün de Türkiye’nin önemli bir akademik merkezi olarak varlığını sürdürmesini sağladığını ifade ederek konuşmasını tamamladı. Eğitim Alanında Gerçekleştirdiği Çalışmalarla Saygıyla Anılmaya Devam Ediyor Birinci oturumun kapanış konuşmasını gerçekleştiren İslâm Âlimleri Vakfı Başkanı Prof. Dr. Nasrullah Hacımüftüoğlu ise Prof. Dr. Kemal Bıyıkoğlu’nun hayatına ve dönemine ilişkin yaptığı konuşmada, Atatürk Üniversitesinin unutulmaz rektörlerinden Prof. Dr. Kemal Bıyıkoğlu’nun, vizyoner liderliği ve eğitim alanındaki reformlarıyla Erzurum’da iz bırakan bir bilim insanı olarak anıldığını söyledi. Özellikle üniversite kampüsü içerisinde cami inşasını destekleyen ilk rektörlerden biri olarak bilinen Bıyıkoğlu’nun, bu konuda büyük mücadeleler verdiğini ve dönemin zorlu koşullarında dahi projelerini hayata geçirmeyi başardığını aktaran Prof. Dr. Hacımüftüoğlu, 1971 yılında yaşanan siyasi çalkantılar ve askeri müdahaleler döneminde dahi Prof. Dr. Kemal Bıyıkoğlu’nun liderliğinde Atatürk Üniversitesinde İslami İlimler Fakültesinin kurulduğuna dikkat çekti. Fakülte, hadis ve tefsir gibi önemli bölümleriyle kapsamlı bir eğitim sunmayı hedeflediğini, ancak sabit bir binası olmadığı için çeşitli mekanlarda faaliyet gösterdiğini belirten Hacımüftüoğlu, sonunda işletme fakültesinin üst katlarına taşınarak eğitim hayatına daha düzenli bir şekilde devam ettiğini dile getirdi. Fakültenin kuruluş sürecinde, dönemin zorluklarına rağmen büyük bir azimle çalışan Bıyıkoğlu’nun, hem üniversitenin hem de bölgenin eğitim altyapısına önemli katkılarda bulunduğunu ifade eden Prof. Dr. Hacımüftüoğlu, bu süreçte kendisiyle çalışan birçok akademisyen ve öğrencinin, onun ilham veren liderliği ve vizyoner bakış açısını örnek aldığını aktararak, Prof. Dr. Kemal Bıyıkoğlu’nun, Erzurum ve Türkiye genelinde eğitim alanında gerçekleştirdiği çalışmalarla, bugün de saygıyla anılmaya devam ettiğini söyledi. Prof. Dr. Kemal Bıyıkoğlu, Çeşitli Sunumlarla Gelecek Nesillere Anlatıldı Prof. Dr. Selçuk Coşkun’un İkinci Oturumun Başkanlığını yaptığı sempozyum, Memiş Okuyucu ve Adem Kaplan’ın “Kemal Bıyıkoğlu’nun Kronolojik Hayatı” başlıklı sunumu, Nadir Bıyıkoğlu’nun “Aile Reisi Kemal Bıyıkoğlu” başlıklı sunumu, Prof. Dr. Ömer Akbulut’un “Bilim Adamı Prof. Dr. Kemal Bıyıkoğlu” başlıklı sunumu ve Cumali Ünaldı’nın “Geleceğin İnşası ve Prof. Dr. Kemal Bıyıkoğlu” başlıklı sunumu ile devam etti. Prof. Dr. Hasan Seçen’in son oturumu yönettiği sempozyum, Yakup Çelik’in “Polatlılının Medarı İftiharı Prof. Dr. Kemal Bıyıkoğlu” sunumu, Prof. Dr. Selçuk Coşkun’un “Erzurum’da Prof. Dr. Kemal Bıyıkoğlu Algısı” sunumu, Memiş Okuyucu’nun “Akademi Dünyasında Prof. Dr. Kemal Bıyıkoğlu Vizyonu” sunumu, Prof. Dr. Adem Tatlı’nın Anadolu Gençliğine Hüsn-ü Misal, Prof. Dr. Kemal Bıyıkoğlu” konulu sunumuyla tamamlandı. Program plaket takdimi ve hatıra fotoğrafıyla sona erdi.
Adana 50 milyon lira dolandırıcılıkla yargılanan eski kaymakam: "Tahliye edilirsem zararları karşılayacağım" Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen depremzedeler için olmayan ihaleleri varmış gibi göstererek çok sayıda firmadan ’teminat’ adı altında, şahsi hesabına para yatırtarak yaklaşık 50 milyon lira dolandırıcılık yaptığı iddiasıyla tutuklu yargılanan Adana’nın merkez Yüreğir ilçesi eski kaymakamı Mustafa Kılıç, "Tahliye edilirsem zararları karşılayacağım" dedi. Merkez Yüreğir ilçesi eski kaymakamı Mustafa Kılıç ile kendisini Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın danışmanı olarak tanıtan Özgür Akgül ile tutuksuz Paşa Yaşar’ın yargılanmasına devam edildi. Adana 11’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki 4. Celse duruşmaya Sakarya 3 Nolu L Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan ve 160 yıla kadar hapsi istenen Mustafa Kılıç, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. 90 yıla kadar hapsi istenen tutuklu sanık Özgür Akgül duruşmaya gelirken, tutuksuz sanık Paşa Yaşar ise katılmadı. Tarafların avukatlarının hazır bulunduğu duruşmada mahkeme başkanı, sanık eski kaymakam Kılıç’ın celse arasında mahkeme başkanı ve heyetin reddi şeklinde dilekçe gönderdiğini bu hususla ilgili talebin değerlendirilmek üzere Adana 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildiğini ve mahkemenin talebin reddine karar verdiğini söyledi. Cumhuriyet Savcısı, tutuklu sanıklar eski Kaymakam Mustafa Kılıç ile Özgür Akgül’ün tutukluluğunun devamına, tutuksuz sanık Paşa Yaşar’ın adli kontrolünün devamı yönündeki talebi üzerine duruşmaya devam edildi. Cumhuriyet Savcısının tutuklamanın devamı ile ilgili talebi üzerine sanıklara söz verildi. Yüreğir eski Kaymakamı Mustafa Kılıç, kendisine isnat edilen suçların görevi ile bağlantılı suçlar olduğunu tekrarladı, “4483 Sayılı yasanın kaymakamların soruşturulması ilişkin usulü açıktır. Yargıtay 19. Ceza Dairesi’nde emsal karar mevcuttur. Hakkımda düzenlenen iddianame Yargıtay kararları dikkate alındığında yok hükmündedir, dolandırıcılık suçu CMK’da sayılan katalog suçlardan değildir, bana isnat edilen suçlamalar görevimle bağlantılı suçlardır. Bu nedenle illiyet bağı vardır ve 4483 Sayılı Yasa uygulanmalıdır” dedi. "Ben kimseyi dolandırmadım" Asliye Ceza Mahkemesi’nde hakkında görevle ilgili olarak suçtan elde edilen mal varlığını akladığı gerekçesiyle dava açıldığını belirten sanık Kılıç, herhangi bir suç işlemediğini, tarif edilen suç beyanlarına bakıldığında irtikap suçu ile uyuştuğunu söyledi. MASAK raporunda 19 milyon lirayı iade etmediğinin yazıldığını ifade eden sanık Kılıç, “Ben tutuklandığım için bu parayı iade edemedim, zararı gidereceğimi belirtmiştim. 16 aydır tutukluyum. Ben zaten herkesin alacağı karşılığında senet de verdim, herkes beni icraya da verdi, bu nedenle herkesin benim nazarımda zararları giderilmiştir. Herkesten mühlet talep ettim ancak mühlet dolmadan bu soruşturma başlatıldı. Tutuklu olduğum için zararları karşılayamıyorum. Tahliye edilirsem bu zararları gidereceğim. Menfaat temin etmedim. Ben kimseyi dolandırmadım. Silahlı terör örgütü üyeliğinden 10 yıl hapis cezası alanlar dışarıda geziyor, bu şekilde bir çok kişi dışarıda gezmektedir. 4 çocuğum var, eşim ve çocuklarım mağdurdur, uygun görülecek şekilde tahliyemi istiyorum” diye konuştu. Diğer sanık Özgür Akgül de, suçlamaları kabul etmeyerek kendisini şöyle savundu: “Ben danışman firma olarak kaymakamlığa gittim. Kurumsal olarak en uygun ürünleri devletime yardım etmek amacıyla bu işin içine girdim. Ben sadece kaymakam beyi o dönem alım yapılacak güvenli firmalarla tanıştırdım. Başka bir şeye karışmadım. Ben ortalama 74 milyonluk teklif ettirdim, kaymakam beyin tutuklandığı gün bile yanına yüksek meblağlarla yatırım yapmak amacıyla kişiler gelmişti. Tahliyemi istiyorum.” Sanık Akgül’ün savunmasının ardından söz alan eski kaymakam Kılıç, sanık Özgür Akgül’ün kendisi ile alakasının olmadığını sadece firmalarla görüşmesinde aracılık ettiğini, para alış verişlerinin olmadığını söyledi. Kılıç, “Bana yapacağımız ihalelerin iptal edileceğini söyleyen kişi dönemin Vali Yardımcısı Huriye Küpeli Kan’dır, tanık olarak dinlenilmesini talep ediyorum” dedi. Mahkeme heyeti, tutuklu sanıklar Yüreğir eski Kaymakamı Mustafa Kılıç ile Özgür Akgül’ün adli kontrol tedbiri ile beklenen faydaların sağlanamayacağı ve kaçma şüphelerinin bulunması nedeniyle tutukluluk halleri ile tutuksuz sanık Paşa Yaşar’ın adli kontrolünün devamına karar verdi. Heyet, sanığın savunmalarında ısrarla bahsettiği siyasi komplolarla ilgili olarak dönemin Vali Yardımcısı Nazilli Kaymakamı Huriye Küpeli Kan’ın tanık olarak dinlenmesi kararlaştırılarak duruşmayı eksikliklerin tamamlanması için ileri bir tarihe erteledi.