KÜLTÜR SANAT - 21 Aralık 2024 Cumartesi 11:02

Avrupa’nın en prestijli müzelerinden birinde tarihe yolculuk

A
A
A
Avrupa’nın en prestijli müzelerinden birinde tarihe yolculuk

Avrupa’nın en prestijli müzelerinden biri ödülüne sahip Samsun Kent Müzesi, konuklarını tarihi bir yolculuğa çıkarıyor. Milli Mücadele’nin ilk propaganda afişi de bu müzede sergileniyor.


Samsun Büyükşehir Belediyesi Kent Müzesi, 2013 yılında eski binalar restore edilerek, müze olarak halkın kullanımına açıldı. Müze, açıldığından 2 sene sonra Dünya Müze Otoriteleri tarafından kurulan Avrupa Müze Akademisi’nin her yıl düzenlediği Avrupa Kent Müzeleri Akademileri Yarışması’na çağrılan 240 müzeden birisi oldu. Samsun Kent Müzesi yarışmaya davet edilen 240 müze arasından ‘en prestijli 6 müzeden biri’ seçildi. Müze böylece, Avrupa Müze Akademisi tarafından Türkiye’nin Dünya Müze Haritası’nda bulunan tek kent müzesi olma özelliğini taşımaya başladı. Müzede Samsun’un tarihini anlatan birçok görsel yer alırken, Milli Mücadele döneminin ilk propaganda afişi olma özelliğini taşıyan Halaskaran-ı İslam afişi, vatandaşların ilgi odağı oldu. Müzeyi bu yıl 6 ayda 150 bin kişi ziyaret etti.


Müze hakkında bilgi veren Samsun Kent Müzesi Birim Sorumlusu Sanat Tarihçisi Nilgün Sarıçoban, “Samsun Kent Müzesi 2015’te Avrupa’nın en prestijli 6 müzesinden biri seçildi. Dünya standartları üstündeki müzeler arasında ilk 6’ya girmiş olmak şehrimiz için de çok önemli bir durum. Müze, toplam 6 kattan oluşuyor. Tarih şeridi ile insanları karşıladığımız müzemizde 15 bin yıllık geçmişe yaslanarak başlanan bu tarih şeridi, Tekkeköy Mağaraları’ndaki ilk insan ayak izleri ile başlayıp, Kent Müzesi açılışına kadar devam ediyor. Milli Mücadele dönemi ve 19 Mayıs tarihi müzede anlatılıyor. Milli Mücadele’nin ilk meşalesinin yakıldığı şehir olan Samsun’da bu tarihe ve mübadele dönemine de yer veriliyor” dedi.



“Mîsâk-ı Millî sınırlarını işaret ediyor”


Müzede birçok önemli eserin yer aldığına değinen Nilgün Sarıçoban, “Müzede satın alınan hiçbir ürünümüz yok. Tamamen vatandaşların bağışlarıyla büyüyen bir müzeyiz. Samsun halkı gönüllerinden kopan, hikayeleri olan eserleri bize bağışlıyorlar. Bazı önemli eserlerimiz müzede sergileniyor. Bunlardan biri Milli Mücadele’nin ilk propaganda afişi olan Halâskârân-ı İslâm afişi. Bu propaganda afişi döneminde yalnızca 10 adet taş baskı ile basılmıştır. Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının yer aldığı ilk Milli Mücadele afişlerinden bir tanesi olması özelliğini taşıyor. Afişin adı İslam Kurtarıcıları anlamına geliyor. Afişin tam ortasında Türk bayrağına sarılı bir kadın figürü bulunuyor. Bu kadın, Türk vatanını temsil etmekte. Önündeki harita ve elinde kılıcıyla birlikte bize Mîsâk-ı Millî sınırlarını işaret ediyor” diye konuştu.



6 ayda 150 bin ziyaret


Sarıçoban, “Kent Müzesi, her yaş grubuna hitap ediyor. Okul dışı eğitimi de burada destekliyoruz. Okul müfredatı ile eşdeğer olan ve birçok konunun pekiştirildiği bir müzeyiz. Okul dışı eğitim programları kapsamında bir projeye ev sahipliği yapıyoruz. Öğrenciler sabah rehber eşliğinde müzeyi geziyorlar, daha sonra da neler öğrendiğini pekiştirmek adına atölyede etkinlikler yapıyoruz. Yıl boyunca tüm okul gruplarına hizmet veriyoruz. Okul öncesinden başlayıp, liseye kadar tüm öğrencileri ağırlıyoruz. Şehir dışı ve yurt dışından gelen misafirler ile de ziyaretçilerimiz gittikçe artmakta. Müze, geçen yıl Ekim’den bu yıl Haziran ayına kadar kapalıydı. Haziran ayından Aralık ayına kadar ise yaklaşık 150 bin ziyaretçiyi misafir ettik” şeklinde konuştu.


Sık sık öğrenci ve turist gruplarını ağırlayan müze ziyaretçilerin beğenisini kazanırken, bireysel olarak da birçok ziyaretçiyi ağırlamaya devam ediyor.



Avrupa’nın en prestijli müzelerinden birinde tarihe yolculuk

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Malatya TÖTM, Türkiye’de en çok kemik iliği nakli yapılan hastane oldu İnönü Üniversitesi TÖTM Kemik İliği Nakli Merkezi, Aferez Ünitesi ve Doku Tipleme Laboratuvarı’nın Sorumlusu Prof. Dr. Mehmet Ali Erkurt, TÖTM’in kemik iliği naklindeki başarısını vurgulayarak, “TÖTM, son üç yıldır Türkiye’de en çok kemik iliği nakli yapılan hastane konumunda” dedi. Prof. Dr. Erkurt, hastanede yapılan kemik iliği nakillerini değerlendirirken, bu alandaki başarıyı bir ekip çalışmasına bağladı. “Kemik iliği nakli, hematolojinin en ileri tedavi yöntemlerinden biridir” diyen Erkurt, bu tedaviyi “Kanser tedavisini bir yılanla benzetmek gerekirse, kemoterapi bu yılanın kuyruğunu kesebilirken, kök hücre nakli onun başını ezer ve hastalığı tamamen yok eder” şeklinde anlattı. Bu tedavi yönteminin kendisini kemik iliği nakli alanına yönlendirdiğini belirten Erkurt, bu başarıda önemli bir rol oynayan faktörlerden birinin de TÖTM’in geniş altyapısı ve güçlü ekip kadrosu olduğunu ifade etti. TÖTM’in Türkiye’nin en büyük kemik iliği nakli merkezi olduğunu belirten Prof. Dr. Erkurt, “40 ruhsatlı yatağımızla, yılda yaklaşık 200 nakil gerçekleştiriyoruz ve bu başarı, deneyimli öğretim üyelerimiz, uzman doktorlarımız, hemşirelerimiz ve diğer sağlık personelimizin işbirliğinin bir sonucudur” dedi. Erkurt, hastane yönetiminin desteği ve merkezin gelişmiş altyapısının, başarıda etkili faktörler arasında yer aldığını ekledi. TÖTM’in yalnızca Malatya’dan değil, Türkiye’nin dört bir yanından gelen hastalara hizmet verdiğini de vurgulayan Prof. Dr. Erkurt, “Merkezimiz, güneydoğu ve doğu Anadolu bölgelerinden gelen hastalar için bir referans hastanesi durumunda. Bu yoğun hasta trafiği, bilimsel yayınlar üretmem ve tecrübemi artırmam açısından büyük fırsatlar sundu” ifadelerini kullandı. "Türkiye, kemik iliği naklinde Avrupa’da dördüncü" Prof. Dr. Erkurt, Türkiye’nin kemik iliği nakli alanındaki başarısını da değerlendirdi. Türkiye’de yılda yaklaşık 6 bin kemik iliği nakli gerçekleştirildiğini ve bu sayının ülkeyi Avrupa’da dördüncü sıraya yerleştirdiğini söyledi. Türkiye’deki nakil merkezlerinin, Avrupa ve Amerika standartlarını yakaladığını belirten Erkurt, “Türkiye bu alanda her yıl daha da ileri gidiyor ve uluslararası başarılar elde ediyor” ifadelerine yer verdi. Kemik iliği naklinde teknolojik gelişmeler Prof. Dr. Erkurt, TÖTM’deki başarıda teknolojik altyapının önemli rol oynadığını vurgulayarak, “Modern aferez cihazları, kök hücre toplama işlemlerini kolaylaştırıyor. Doku Tipleme Laboratuvarı’ndaki yüksek çözünürlüklü HLA testleri ise doku uyumunu ve doğruluğu artırıyor. Ayrıca, rutin olarak yapılan kimerizm testleri, hasta takibini daha güvenli hale getiriyor” dedi. Erkurt, genetik tahlillerin de modern NGS cihazlarıyla yapıldığını belirterek, bu gelişmelerin tanı ve tedavi süreçlerinde büyük kolaylık sağladığını ifade etti. CAR-T hücre tedavisi ve mezenkimal kök hücre çalışmaları Gelecekte kemik iliği ve kök hücre nakli tedavi yöntemlerinin daha da çeşitleneceğini düşündüğünü belirten Prof. Dr. Erkurt, özellikle CAR-T hücre tedavisi ve mezenkimal kök hücre çalışmalarının kanser tedavisinde umut vaat ettiğini söyledi. Ayrıca, kök hücre ve kemik iliği nakli alanında deneyimli merkezlerin artmasının bu tedavi yöntemlerinin daha yaygın hale gelmesini sağlayacağını ekledi. Kök hücre bağışı çağrısı Kök hücre bağışı konusunda da önemli bir çağrı yapan Prof. Dr. Erkurt, “Kök hücre bağışı artık ağrısız ve güvenli bir süreç. TÜRKÖK aracılığıyla bağışçı olmak çok kolay. Sadece Kızılay’a gidip üç tüp kan vererek bağışçı olabilirsiniz. Bu işlemle bir kanser hastasının hayatını kurtarabilirsiniz” dedi. Bağışçı olmanın tamamen gönüllülük esasına dayalı olduğunu ve bağışçıya hiçbir zarar vermediğini vurgulayan Erkurt, 18-50 yaş arasındaki herkesi kök hücre bağışçısı olmaya davet etti. Bilimsel çalışmalar ve uluslararası başarılar Prof. Dr. Erkurt, Türkiye’de bilimsel çalışmaların önemine de dikkat çekerek, “Bilim yolunda çok çalışmamız ve üretken olmamız gerekiyor. Genç bilim insanlarının önünü açmalı ve onları desteklemeliyiz. Nobel’i hedeflemeli ve bu doğrultuda ilerlemeliyiz” diye konuştu.
Kayseri Gribi elinizden gözünüze bulaştırmayın Memorial Kayseri Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Ataş, el ile göze temas edilmesinin gribal enfeksiyonları göze de bulaştırabileceğini söyleyerek, “Öksürme ve hapşırma ile salınan partiküllerden göze de gribal enfeksiyon bulaşabilir” dedi. Kış aylarında toplu ortamlarda bulunmanın göz enfeksiyonlarını da arttırdığını söyleyen Prof. Dr. Mustafa Ataş, “Kış aylarıyla birlikte kapalı ortamlarda olmak ve bir arada yaşamak, özellikle okullarda, kreşlerde, AVM’lerde, kışlalarda, toplu ortamlarda bulunmak enfeksiyonlar için önemli bir risk kaynağı. Burada enfeksiyon kapma şansı nasıl enfeksiyonlar için fazla oluyorsa göz enfeksiyonu riski de artmaktadır. Burada gözün zarının kapakları ve gözün beyaz olan siper dediğimiz kısmının iltihabına biz konjonktivit diyoruz. Bu genelde bakteriyel olabiliyor, viral olabiliyor ve alerjik olabiliyor. Tabi bugün konumuz daha çok bakteriyel ve viral konjonktivitler. Tabi en sık biz viral konjonktivitlerle karşılaşıyoruz aslında. Bu nasıl gribal enfeksiyonlar, üst solunumla enfeksiyonları oluyorsa bu viral konjonktivitlerle de çok sık karşılaşılıyor. En çok adenoviral dediğimiz yüzde 80-90’a yakını adenoviral konjonktivitlerdir. Dediğimiz gibi üst solunum yolu enfeksiyonlarından sonra hapşırma ve öksürmeden dolayı ortama yayılan partiküllerden, yakın temastan dolayı göze de bulaşabiliyor ve kişinin geçici enfeksiyonlardan dolayı bulaşarak konjonktivit yapabiliyor. Çoğu iyi huylu seyretmesine rağmen, bazen çok ciddi gözde iz de bırakabiliyor. Epidemik ya da konjonktivit dediğimiz bir tabloda gözün korneası da etkilenebilmekte ve ciddi izlere yol açıp görme bozukluğuna da yol açabilmektedir. O yüzden bu tür durumlarda bir göz hekimine gelip muayene edip eğer öyle bir durum varsa tedavisini yapmak lazım. Tabi çok ağır tablo seyretmiyorsa genelde destekleyici tedavilerle, rahatlatıcı tedavilerle tedavi ediyoruz ama kornea tutulumu varsa daha uzun süreli bir tedavi ve takip gerektirmektedir” dedi. “El ile direkt temas en önemli bulaşı yolu” Mustafa Ataş, hapşırma ve öksürme ile ortama salınan partiküllerin de gözde enfeksiyona neden olabileceğini söyleyerek, “Çocuklarda ise özellikle bakteriyel konjonktivit dediğimiz bakterilerle oluşan konjonktivit daha sık olmaktadır. Bu bakteriyel konjonktivite tabi bazen çocuklarda orta kulak iltihabı, bademcik iltihabı eşlik edebilmektedir. Bunlarda bazen tabi topikal antibiyotik yanında sistemik bir ilaç da vermek gerekebiliyor. Bakteriyel konjonktivitler bazen tabi daha ağır da seyredebiliyor. Genelde büyük oranda halim seyirli olmasına rağmen, bakteriyel konjonktivitlerle bazen çok ciddi bakteriyel enfeksiyonlardan gözde kornea etkilenebilmektedir. Çok ileri aşamalarda korneada yırtılmalar ve körlüğe kadar gidebilmektedir. O yüzden konjonktiviti küçümsememek gerekiyor. Basit bir göz iltihabı dememek gerekiyor. Bu cildi iltihaplarda bazen göz tutulumu olup körlüğe kadar gidebileceği için gerekirse bunları yatırıp bazen tedavi de etmek gerekebiliyor. Dikkat etmek gerekiyor. Korumada ise şuna dikkat etmek lazım. Özellikle toplu bulunan ortamlarda bulaşıcı olduğu için el hijyeni çok önemli gerçekten. Çok sık el yıkamak gerekiyor. Özellikle göze temaslardan sonra çocuklar maalesef buna dikkat etmiyor. Ortak kullanılan eşyalar mesela havlular var. Bunları ayırmak gerekiyor mutlaka. Ciddi bir enfeksiyon varsa belki bu çocukların veya kişilerin kendi izole etmesi lazım. Topluma karışmaması lazım belli bir süre enfeksiyonu geçene kadar. Şayet kontak lens kullanıyorlarsa kontak lenslerini kesinlikle bırakmaları gerekiyor bu dönemde. Kontak lensleri kullanmamaları gerekiyor. İyileşene kadar en az belirtileri geçtikten sonra 2-3 güne kadar 48 saate kadar ara vermeleri gerekiyor. Çoğu dediğim gibi yine iyi huylu seyretmesine rağmen, bazen çok ciddi tutulumlar olur. Ciddi görme kayıplarına yol açabileceği için mutlaka bir göz hekimine muayene olup gerekli tedavilerini alması gerekiyor. En önemli bulaşı yolu zaten direkt temas. El ile göze temas etmeleri, başkalarına bulaştırmaları ve gribal enfeksiyonlarda hapşırma ve öksürme ile ortalama salınan partiküllerden de göze bulaşma olabiliyor. Buna dikkat etmek gerekiyor. El hijyeni çok önemli. Ele direkt temas ve bundan başkalarına temas en önemli bulaşı yollarından birisidir” ifadelerini kullandı.
Uşak Üniversiteler Uşak Üniversitesi’nde buluştu: KA171 Projesi anlatıldı Uşak Üniversitesi, Türkiye Ulusal Ajansı tarafından düzenlenen Erasmus+ Yükseköğretim KA171 Projesi Bilgilendirme Toplantısı’na ev sahipliği yaptı. Recep Tayyip Erdoğan Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen etkinlikte, Uşak Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ekrem Savaş, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Kenan Taş ve Prof. Dr. Osman Birgin, Türkiye Ulusal Ajans Uzmanları, akademisyenler ve katılımcı üniversitelerin uluslararası ilişkiler ofis temsilcileri hazır bulundu. Toplantıya 97 üniversiteden 200 katılımcı iştirak ederken, etkinlik Rektör Prof. Dr. Ekrem Savaş’ın açılış konuşması ile başladı. Rektör Savaş, konuşmasında Uşak Üniversitesi’nin bölgesel kalkınma odaklı üniversite misyonunu vurgulayarak, "Deri, Tekstil, Seramik Tasarım Merkezimiz, hem yurtiçinden hem de yurtdışından önemli firmalara hizmet vermektedir. KA171 projelerimiz kapsamında da bu ihtisaslaşma alanlarımızla ilgili ortaklarımızla personel ve öğrenci hareketliliği gerçekleştiriyoruz" dedi. Rektör Savaş, Uşak Üniversitesi’nin uluslararasılaşma süreçlerinde elde ettiği başarıları ile 5 yıldır gerçekleşen ve geleneksel hale getirdikleri ‘Uluslararası Hafta’ ile ilgili bilgiler paylaştı. Son beş yılda 170 akademik ve idari personelin misafir edildiğini ve 300’e yakın personelin Erasmus hareketlilikleri gerçekleştirdiğini belirten Rektör Savaş, "KA131 kapsamında 16 ülkeden 93 üniversite ile toplam 264 anlaşmamız bulunuyor. KA171 projelerinde ise 20 ülkeden 38 üniversite ile toplamda 50 anlaşmaya ulaştık. Ayrıca, Japonya’dan Güney Amerika’ya, Orta Asya’dan Afrika’ya kadar 33 ülkeden 92 üniversite ile ikili iş birliği anlaşmalarımız mevcut" diye konuştu. Uluslararası İlişkiler Genel Koordinatörü Doç. Dr. Tolga Kargın, toplantıya ev sahipliği yapmaktan duydukları memnuniyeti dile getirerek, yıllar içinde hazırlanan projeler ve bu projelerdeki başarı oranları hakkında bilgi verdi. Doç. Dr. Kargın, Uluslararası İlişkiler Genel Koordinatörlüğü ekibine teşekkür ederek, özverili çalışmalarının üniversiteye sağladığı katkıları Toplantının devamında, Türkiye Ulusal Ajansı temsilcileri tarafından KA171 Projeleri Başvuru ve Sonuçlarının Değerlendirmesi, KA171 Genel Bilgilendirme, Yenilikler ve Başvuru Formu, KA171 Projesi Hazırlık ve Yazım Süreci ve Hibe Alamama Sebeplerinin Analizi gibi konularda eğitimler verildi. Eğitimlerde, katılımcıların soruları yanıtlandı. Etkinlik, toplu fotoğraf çekimi ile son buldu. Toplantının ikinci günü ise konuklara yönelik bir şehir turu düzenlendi. Tur kapsamında Uşak Müzesi, Blaundus Antik Kenti ve Ulubey Cam Teras ziyaret edilerek, katılımcılara Uşak’ın kültürel ve tarihi zenginlikleri tanıtıldı.