SAĞLIK - 11 Ağustos 2022 Perşembe 10:26

KOAH’ta yeni dönem: Rezektör balon tedavisi

A
A
A
KOAH’ta yeni dönem: Rezektör balon tedavisi

KOAH balon tedavisinin, akciğerin içinde bulunan ve çeşitli nedenlerle tıkanmış-daralmış olan bronşların (solunum yollarının), etrafı örgü kaplı bir balon ile kazınarak genişletilmesi işlemi olduğunu belirten Dr.

KOAH balon tedavisinin, akciğerin içinde bulunan ve çeşitli nedenlerle tıkanmış-daralmış olan bronşların (solunum yollarının), etrafı örgü kaplı bir balon ile kazınarak genişletilmesi işlemi olduğunu belirten Dr. Öğr. Üyesi Hüseyin Ulaş Çınar, "Bu tedavi ile solunum yollarındaki mukus ve goblet hücre miktarının azaltılması amaçlanır” dedi.


Medicana International Samsun Hastanesi Göğüs Cerrahisi Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Hüseyin Ulaş Çınar, kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH), tütün ve tütün ürünlerine maruz kalan kişilerde özellikle 40 yaşından sonra ortaya çıkmaya başlayan; öksürük, balgam, nefes darlığı, hışıltılı solunum gibi belirtilerle seyreden, zamanla nefes almayı zorlaştıran, ilerleyici bir akciğer hastalık olduğunu söyledi.



Rezektör balon ile KOAH tedavisi kimlere uygulanır?


Ciddi solunum yolu hastalıklarına KOAH balon tedavisinin umut olduğunu ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Hüseyin Ulaş Çınar, "Günümüzde farklı nedenlerle meydana gelen solunum yolu hastalıkları için uygulanabilir. Ancak bunların çoğunda, KOAH hastalığı ve KOAH hastalığının alt türleri olan kronik bronşit önemli bir yer tutar. Yapılan araştırmalar KOAH riskine bağlı olarak aynı zamanda akciğer kanseri riskinin de ciddi oranda arttığını göstermiştir. Bu tedavi daha çok pnömoni (zatürree) geliştirme veya akciğer kanserine dönüşme riski yüksek KOAH hastalarına uygulanır. Farklı etmenlerden meydana gelen KOAH hastalığının dereceleri vardır ve ancak belli derecelerin üstündeki hastalara bu tedavi uygulanır. Tedavinin uygulanıp uygulanmayacağına FEV1 adı verilen bir tıbbi veri üzerinden doktor ile birlikte karar verilir. FEV1 değeri, bir kişinin 1 saniye içinde verdiği nefesteki akım hızıdır. FEV1 değerinin %80 ve üzerinde olması, sağlıklı bir akciğere işaret eder. Bununla birlikte bu değer %50 ve altında ise, Rezektör Balon Tedavisine ihtiyaç duyulabilir. FEV1 değerinin yüzde 30’un altına düşmesi, çok ağır KOAH hastalığına işaret eder ve akciğer nakli gerekli olabilir. Akciğerler için rezektör balon tedavisi akciğer naklinin bir alternatifi olarak görülmektedir. Daha doğrusu akciğer nakli için köprü tedavileri arasındadır denilebilir” ifadelerini kullandı.



"Hastaların yaşam kalitesi artıyor"


Rezektör balon ile KOAH tedavisinin, genel anestezi altında entübasyon tüpünden bronkoskopi ile solunum yollarına girilerek uygulandığını belirten Dr. Öğr. Üyesi Hüseyin Ulaş Çınar, "Bu işlem için solunum yollarının çapına uygun olarak seçilen rezektör balonlar kullanılmaktadır. Elektronik pompa ile ayarlanabilir frekans ve basınçla şişirilip indirilen balonlar aracılığıyla solunum yollarının iyice kalınlaşmış olan iç tabakası güzelce kazınır ve solunum yolları eski kalınlığına geri getirilmeye çalışılır. Kazıyıcı özelliği olan bir örgü ile kaplanan rezektör balon, solunum yolunda balgam üretimini sağlayan, kalınlaşmış goblet hücre tabakasını köpüklü sıvı haline getirerek, solunum yolunun normal genişliğine geri dönmesine ve oluşan mukusun temizlenmesine yardımcı olur. Rezektör balon ile KOAH tedavisi sonrası hastalar çok daha rahat nefes almakta, merdiveni yokuşu rahat şekilde çıkmakta, eforla oluşan nefes darlığı, oksijen kullanma ihtiyaçları, balgam üretimi azalmakta ve yaşam kalitesi artmaktadır. Tedavi sonunda KOAH düzeyi çok ağırsa ağıra; KOAH düzeyi ağırsa ortaya; KOAH düzeyi orta ise hafife inmektedir. Bu işlem ile tıkalı havayolları açıldığından, hastaların kullandıkları bronş genişletici ilaçlardan (halk arasında fıs fıs denilen) daha yüksek fayda görmesi sağlanır. Solunum yollarında tam açıklık sağlanabildiğinde, hastalar 20-30 yıl önceki hiç sigara içmemiş hali gibi rahatlayabilir. Ayrıca hastalara solunum yolları temizliği yapılırken, beraberinde kanser öncüsü olabilen (metaplazik) hücrelerin de temizliği yapıldığından, hastaların akciğer kanserine yakalanma ihtimalleri de minimum düzeye inmektedir. Günümüzde ilerleyici ve kronik bir solunum yolu hastalığı olan KOAH’ın tedavisi için geliştirilen rezektör balon tedavisi aynı zamanda akciğer kanserine henüz yakalanmamış hastalar için de bir umut olduğu yapılan çalışmalar sonrasında ortaya konmuştur. Bunun yanında akciğer kanserine yakalanmış hastalarda ise, her ne kadar kanseri tamamen tedavi etmese de, eğer kanser hücreleri hava yollarını tıkarsa, yine rezektör balon yöntemi ile hava yollarının açılması, hastaların nefes alabilmesi, kansere bağlı ölüm ihtimalinin ciddi derecede düşürülmesi gibi avantajları vardır” dedi.



Tedavinin avantajları nelerdir?


Tedavinin avantajlarına dair bilgi veren belirten Dr. Öğr. Üyesi Çınar, şunları söyledi:


"Rezektör balon ile KOAH tedavisi ağrısız ve acısızdır. Ortalama 1- 2 saat gibi kısa bir işlem süresi vardır. İşlemin herhangi bir komplikasyonu-yan etkisi yoktur. İşlem sonrası hastalar ertesi gün taburcu olabilir, kısa sürede günlük sosyal yaşamlarına dönebilir. İşlem için yaş sınırı yoktur, genel anestezi alabilen ileri yaş hastalarda da uygulama yapılabilir. Diğer yöntemlerin aksine KOAH (kronik bronşit)’ta bu yöntemle kalıcı çözüm elde etmek mümkündür. Gerektiğinde işlemin tekrar yapılması mümkündür.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Dijital dünyada çocuk haklarına destek için Erzurum’da imza kampanyası Erzurum’da Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğünce, "Dijital Dünyada Çocuk Hakları" temasıyla imza kampanyası kapsamında kamuoyu farkındalık ve bilgilendirme stantları açıldı. Vatandaşların yoğun ilgi gösterdiği stantta, dijital ortamda çocukların haklarının korunmasına yönelik farkındalık oluşturuldu. Erzurum’da bir alışveriş merkezinde kurulan stantta, Dijital Dünyada Çocuk Hakları Sözleşmesi hakkında bilgilendirme yapılırken, vatandaşlar kampanyaya imza ve destek vererek çocukların dijital dünyada güvenli bir şekilde var olmasına katkı sundu. Ailelere ve ziyaretçilere güvenli internet kullanımı, çocuk mahremiyeti ve dijital riskler konusunda bilgilendirici materyaller de dağıtıldı. Stant alanını ziyaret eden Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü Hasan Aykut, çocuklarla birebir ilgilenerek dijital dünyadaki hakları konusunda bilinçlendirme çalışmalarına katıldı. Çocuklara çeşitli hediyeler veren Aykut, farkındalık çalışmalarının önemine dikkat çekti. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan İl Müdürü Hasan Aykut, "Dijitalleşen dünyada çocuklarımızın haklarının korunması her zamankinden daha büyük bir önem taşıyor. Amacımız, çocuklarımızın dijital ortamlarda karşılaşabileceği risklere karşı hem onları hem de ailelerini bilinçlendirmek. Bu imza kampanyasıyla çocuk hakları konusunda toplumsal farkındalığı artırmayı ve güçlü bir kamuoyu desteği oluşturmayı hedefliyoruz" dedi. Hafta sonu da devam edecek olan kampanyaya vatandaşların yoğun ilgi gösterdiği gözlemlenirken, imza kampanyasının farklı noktalarda da sürdürüleceği belirtildi.
Bolu Bolu’da otel faciasında yaşamını yitiren 78 kişi için hatıra ormanı Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi’nde bulunan Grand Kartal Otel’de çıkan yangın faciasında hayatını kaybeden 78 kişi için D-100 kara yolu kenarında oluşturulan hatıra ormanına fidan dikildi. Fidanlara, faciada yaşamını yitirenlerin isimlerinin yazılı olduğu kartlar asıldı. Kartalkaya Kayak Merkezi’ndeki Grand Kartal Otel’de 21 Ocak tarihinde meydana gelen ve 78 kişinin yaşamını yitirdiği yangın faciasının acısı tazeliğini korurken, hayatını kaybedenlerin anısını yaşatmak amacıyla anlamlı bir projeye imza atıldı. Bolu Orman Bölge Müdürlüğü ekipleri tarafından, D-100 kara yolu üzerindeki Yumrukaya köyü mevkisinde belirlenen özel alanda bir hatıra ormanı oluşturuldu. Düzenlenen fidan dikim törenine; Bolu Valisi Abdulaziz Aydın, Bolu Orman Bölge Müdürü Celal Kanbur, yangın faciasında ailelerini kaybeden Yüksel Gültekin ve Mehmet Güner ile hayatını kaybedenlerin yakınları katıldı. Orman Bölge Müdürlüğü ekiplerince önceden hazırlanan alanda, faciada vefat eden 78 kişi için ayrı ayrı fidanlar hazırlandı. Her bir fidana, yangında hayatını kaybeden vatandaşların isimlerinin yer aldığı kartlar asıldı. Törende duygu dolu anlar yaşanırken, kederli aileler yakınları adına dikilen fidanlara ilk can suyunu verdi. Vali Abdulaziz Aydın ve beraberindeki protokol üyeleri, ailelerin acısını paylaşarak fidan dikimini gerçekleştirdi. Oluşturulan hatıra ormanı ile 78 kişinin isminin Yumrukaya’da yeşerecek ağaçlarla geleceğe taşınması hedefleniyor.
İstanbul Topkapı Sarayı’nda bir ilk: Mabeyn Yolu Çini Sanat Galerisi ziyarete açıldı Topkapı Sarayı’nda saray içi güvenlik, mahremiyet ve protokol açısından özel bir işleve sahip olan Mabeyn Yolu, kapsamlı bir hazırlık sürecinin ardından Mabeyn Yolu Çini Sanat Galerisi olarak ziyarete açıldı. Milli Saraylar Başkanı Dr. Yasin Yıldız, "Çiniler gerçekten Topkapı Sarayı başta olmak üzere Milli Saraylar Koleksiyonunun çok önemli bir parçası. Burada yaklaşık ilk etapta 250 parça çiniyi sergiliyoruz" dedi. Topkapı Sarayı’nda saray içi güvenlik, mahremiyet ve protokol açısından özel bir işleve sahip olan Mabeyn Yolu, çalışmaların tamamlanmasının ardından Mabeyn Yolu Çini Sanat Galerisi olarak ziyarete açıldı. Sergi, Milli Saraylar Başkanlığı tarafından ilk etapta basın mensuplarına tanıtıldı. Topkapı Sarayı’nın Harem bölümü ile Mabeyn’i birleştiren koridor, tarihi işlevine sadık kalınarak galeri düzeninde ele alındı. Tematik yerleşim sayesinde ziyaretçiler, saray mimarisindeki kullanım bağlamını ve çini üslubundaki değişimi adım adım takip edebilecek. Modern depolama, titiz tasnif ve belgelemeyle özenle düzenlendi Topkapı Sarayı çinilerinin önemli bir bölümü, 2018’e kadar Harem’de dağınık depolarda saklanıyordu. Milli Saraylar, 2 bini aşkın kasada muhafaza edilen çinileri, Aziziye yapılarında kurduğu iki depoya taşıyarak saklama alanını 700 metrekareye çıkardı. 2021’de kurulan Çini Restorasyon Atölyesi ile tasnif ve belgeleme çalışmaları başlatıldı. 9 bin 486 fotoğrafla belgeleme yapıldı, 800 farklı desen envantere alındı Çalışmalar kapsamında 9 bin 486 fotoğrafla belgeleme yapıldı, 800 farklı desen envantere alındı. Çini galerisi seçkisi de bu çalışmaların sonucunda oluşturuldu. Restorasyon ihtiyaçları için depolarda eşleşen parçaların tespiti ise sürdürülüyor. Eserler, 3 farklı yüzyıla ait çinilerden oluşuyor Mabeyn Yolu Çini Sanat Galerisi; 16. yüzyılın İznik merkezli klasik üslubundan 17. yüzyıldaki dönüşüm ve çeşitlenmeye, 18. yüzyılda Avrupa etkilerinin belirginleştiği Kütahya üretimine uzanan çizgiyi bir arada sunuyor. Lale, karanfil, sümbül, hatâî gibi motifler ile dönemsel manzara ve figüratif sahneler, estetik evrim ve kültürel etkileşim perspektifiyle izlenebiliyor. "Çiniler gerçekten Topkapı Sarayı başta olmak üzere Milli Saraylar Koleksiyonunun çok önemli bir parçası" Galeriyle ile ilgili bilgi veren Milli Saraylar Başkanı Dr. Yasin Yıldız, çini koleksiyonun Milli Saraylar Başkanlığının önemli parçası olduğunu söyleyerek, "Burası görmüş olduğunuz gibi Topkapı Sarayı’nın gizemli kalmış köşelerinden bir tanesi. Aslında sarayın tarihi içerisinde çok önemli bir yeri var. Burası Mabeyn Yolu olarak bilinen padişahın özel kullandığı dairelerle, haremi birbirine bağlayan çok önemli bir koridor. Ama daha sonraki yüzyıllarda kullanım dışında kalmış. Ve uzun yıllar unutulmuş bir mekandı. Mabeyn ile ilgili restorasyon projelerimiz çerçevesinde bu ara geçiş güzergahını da mekanda bulunan çinilere de atıfta bulunmak amacıyla bir çini galerisi olarak düzenledik. Çiniler gerçekten Topkapı Sarayı başta olmak üzere Milli Saraylar Koleksiyonunun çok önemli bir parçası. Buradaki çinilerden kastımız dekoratif olarak mekanlarda kullanılmış olan çinileri kapsıyor" dedi. "İznik çinileri zaten koleksiyonun çok önemli bir parçasını oluşturuyor" Topkapı Sarayı’nın oldukça zengin bir çini koleksiyonuna sahip olduğunu söyleyen Yıldız, "Bilhassa inşa edildiği dönemlerde ve 16. yüzyıldaki yeniden yapılanmasında Türk çini sanatının en zirve dönemi olduğu düşünülürse, bu çeşitlilik daha iyi anlaşılabilir. Bu noktada İznik çinileri zaten koleksiyonun çok önemli bir parçasını oluşturuyor. Bununla birlikte daha sonraki yüzyıllarda devreye giren Kütahya çiniciliğini çok özel örnekleri de var. Bunlarla ilgili tabi daha sonraki yüzyıllarda kullanım gereği bazı mekanlardan kaldırılmış çiniler, depolarımızda bulunuyordu. Bu çinileri ziyaretçilerin görme şansı pek fazla bulunmuyordu. Bu galeride bu çinileri bir bütün halinde bir seçki halinde ziyaretçiyle buluşturmayı hedefledik. Çünkü sarayın tarihinin ve koleksiyonlarının bu önemli parçası görülmeden bu saraya bir bütün olarak anlamak çok mümkün olmayacaktı" şeklinde konuştu. "Burada Osman Gazi’den Sultan 2. Selim’e kadar yaşamış olan Osmanlı Sultanlarının isimlerinin olduğu çini eserleri var" Serginin galeri duvarlarında padişahların isimlerinin olduğu çinilerin olduğunu söyleyen Başkan Yasin Yıldız, "Yer olarak buranın seçilmesinin önemi de buradan kaynaklanıyor. Bu içinde bulunduğumuz Mabeyn Yolunda hemen kameraların arkasındaki duvarda görmüş olduğunuz uzun bir yazı dizisi var. Burada Osman Gazi’den Sultan İkinci Selim’e kadar yaşamış olan Osmanlı Sultanlarının isimleri bir bütün halinde dolayısıyla bir 16. yüzyıl çinisinde yazılmış olduğunu görüyoruz. Bütün bu boyutlarıyla ziyaretçilerimize özellikle harem bölümüyle mabeyni bir araya bağlayan bu önemli noktada böyle bir gazeleyi kazandırmış olmaktan dolayı fevkalade mutluyuz" ifadelerini kullandı. "Çalışmalar, bir bütün olarak yaklaşık 3 yılımızı aldı" Mabeyn Yolundaki restorasyon çalışmalarının 3 yılda yapıldığını söyleyen Başkan Yasin Yıldız, "Restorasyon çalışmaları oldukça uzun sürüyor. Mabeyndeki padişah daireleriyle ilgili çalışmalarımızda sona geldik. Padişahın kullanmış olduğu Aynalı Oda, Valide Sultan Dairesi bunların hepsi yakın zamanda ziyarete hazır hale gelecek. Burayı haremle bağlayan bu içinde bulunmuş olduğumuz galeri haline dönüştürdüğümüz koridor ise bugünden itibaren ziyaretçi tarafından gezilebilecek. Çalışmaların bir bütün olarak yaklaşık 3 yılımızı aldığını söyleyebilirim" dedi. Sergide ilk etapta 250 eser sergileniyor Açılışı gerçekleştirilen sergide 16. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar ait eserlerden ilk etapta 250 eserin sergilendiğini söyleyen Başkan Yasin Yıldız, "Belki eser sayısından önce özellikle giriş bölümünde Nahvin’in yazmış olduğu ve 19. yüzyıl çinilerine işlenen çok önemli bir kaside var. Bu koleksiyonumuzun çok müstesna bir parçasıdır. Bir bütün halinde burada sergileyebiliyoruz, çok sayıda çiniden oluşuyor. Burada yaklaşık ilk etapta biz 250 parça çiniyi sergiliyoruz. Çiniler yaklaşık söylemiş olduğum gibi 16. yüzyıl ve 19. yüzyıl arasını kapsıyor. Dolayısıyla 19. yüzyıla varması nedeniyle bunların içinde bir miktar saraya ithal çinilerin geldiği dönemi de kapsadığını düşünürsek aslında Osmanlı sarayında kullanılmış olan bir bütün çini geleneğini burada yerli olsun yabancı olsun göstermiş oluyoruz" ifadelerini kullandı. "Hatıralar Yolu": Kitabeler ve Panolar Serginin galeri duvarlarında Osman Gazi’den Sultan 2. Selim’e uzanan padişah adlarının sıralandığı iri yazılı çiniler bulunuyor. "Mihrabiye" motifli üç pano arasında görülen "Soffa-i ali" ve "Hamam-ı âli" ifadeleri, bu panoların vaktiyle Hünkâr Sofası ve Hünkâr Hamamı’ndan taşındığını düşündürüyor. Böylece Mâbeyn Yolu, bir sergileme alanının ötesinde, saray hafızasını taşıyan bir "hatıra galerisi" işlevi de üstleniyor. "Kaside-İ Münferice" Çinileri de galeride yer alacak Ziyaretçiler, Mabeyn Yolu Çini Sanat Galerisi boyunca Kaside-i Münferice’den seçilmiş beyitlerin işlendiği çinileri de görebilecek. 11. yüzyılda Tunuslu şair İbnü’n Nahvi tarafından kaleme alınan kaside, her sıkıntının ardından bir ferahlığın geleceğini vurgulayan mesajıyla tanınıyor. Halk arasında "kurtuluş getiren" bir metin olarak ün kazanan kaside, yüzyıllar boyunca zor zamanlarda dua niyetiyle okunmuş. Osmanlı döneminde de sevilen kasidenin Türkçe tercümeleri arasında 18. yüzyıl şairi Ebubekir Kani’nin manzum çevirisi öne çıkıyor. Çini Sanat Galerisi, Topkapı Sarayı’nın kapalı olduğu salı hariç, haftanın her günü 09.00-17.00 saatleri arasında ziyaret edilebilecek. Ziyaretçiler, Harem bölümünde yer alan Mabeyn Taşlığı’ndan Mabeyn Yolu’na girdikten sonra Topkapı Sarayı çinilerini ve Tekfur Sarayı’ndan günümüze ulaşan bazı çini örneklerini; bir sonraki bölümde ise "Kaside-i Münferice" çinilerini görebilecek. Galeri, Harem bölümü bileti ile gezilebilecek, ilave ücret ödemek gerekmeyecek.