YEREL HABERLER - 10 Nisan 2012 Salı 10:34

SAMSUN`DA TRAFİK KAZASI: 3 YARALI

A
A
A
SAMSUN`DA TRAFİK KAZASI: 3 YARALI

Samsun`da meydana gelen trafik kazasında 3 kişi yaralandı.
Edinilen bilgiye göre, Samsun Çevre Yolu`nda Ankara istikametine seyir halinde olan Adem Çamlı (45) idaresindeki 71 DF 948 plakalı otomobil, havanın yağışlı ve yolun kaygan olması nedeniyle yolun solunda bulunan bariyerlere çaptı. Kazada otomobil sürücüsü Adem Çamlı, Zeynep Fidan (27) ile 1 yaşındaki Ekrem Ali Çamlı yaralandı. Yaralılar olay yerine gelen ambulans ile Eğitim ve Araştırma Hastanesi`ne kaldırılırken, sağlık durumlarının iyi olduğu öğrenildi. Kazayla ilgili soruşturma sürüyor.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Diyarbakır Arif Güran: ’’Nevzat yanımda otururken elleri hiç mi titremiyordu’’ Diyarbakır’da görülen Narin Güran davasında savcının mütalaasının ardından konuşan baba Arif Güran, ‘’Nevzat Bahtiyar kızımı ararken yanımdaydı, elleri hiç mi titremiyordu’’ dedi. Merkez Bağlar ilçesine bağlı kırsal Tavşantepe Mahallesi’nde 21 Ağustos günü kaybolmasından 19 gün sonra 8 Eylül’de Eğertutmaz Deresi’nde cesedi bulunan 8 yaşındaki Narin Güran cinayetine ilişkin Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nca başlatılan soruşturma kapsamında açılan davanın ikinci duruşması sürüyor. Diyarbakır 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nce görülen duruşmada, ’’iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme’’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla yargılanacak olan Narin’in annesi Yüksel Güran, amcası Salim Güran ve ağabeyi Enes Güran ile Narin’in cansız bedeninin bulunduğu dereye taşıyan komşuları Nevzat Bahtiyar, yargılanıyor. Davanın ikinci duruşmasında tanıklar dinleniliyor. ’’Ben kimseyi savunmuyorum’’ Savcının mütalaasının ardından söz verilen Arif Güran, ‘’Ben olay günü Batman’daydım. Davetiye dağıtmak için gitmiştim. Akşamüstü köydeki komşum beni aradı. Nerede olduğumu sordu. Bismil’de olduğumu sordu. Narin görünmüyor dedi. Bende bu saate Narin nasıl kayıptır dedim. Bir kişi daha beni aradı ve Narin kayıp olduğunu söyledi. Köye gelinceye kadar nerdeyse 3-4 kez kaza geçiriyorduk. Kızım benim için kıymetlidir ve farklıdır. Benim için ne kadar farklı ise annesi için de farklıdır. Ben ne kadar önemsiyorsam annesi bir milyon kez önemser. Burada bir anneyi evladıyla sınıyorlar. Normal günlerde konuştuğu gibi hissetmedim. Tedirgin olduğunu hiç hissetmedim telefonda konuşurken. Köye yetiştik. Aramalara katıldım. Jandarma köpeklerle geldi. 10-15 dakika kendimden geçtim. Kalabalık oradaysa benim kızımın başına bir iş geldi dedim. Kalabalığa neden duruyorsunuz herkes aramalara katılsın dedim. O akşam hiç durmadım. Köpek nereye vuruyorsa oralara kaçarak baktım. Çocuklarım da yanımdaydı. Köyde başıboş köpekler vardı. Kızıma zarar verdiklerini düşündüm. Ben kimseyi savunmuyorum. Kızım için canımı veririm. Mısırın içinde koşarak belki 3 kez gidip geldik. Amcaoğlum bir trafik kazası var dedi. Hastaneye gittik. Fotoğrafı gördüm ona benzettim. Hastaneye önceden başkaları gidip baktılar. Onun olmadığını söylediler. Ama ben yine gözümle görmek için gittim. O olmadığını öğrendik. Telefonuma ihbarlar gelmeye başladı. Sürekli dalga geçenler bile vardı. Konuşmayıp çocuk sesi çıkaran ihbarlar vardı. Kızın yanımızda diyenlerde vardı’’ diye konuştu. ’’Her akşam kızım beni çağırıyor’’ Köyde kriz masası kurulduğunu 4-5 gün hiç uyuyamadığını kaydeden Güran, ‘’Yemek yiyemedim. Bu şekilde ifadelere de gidiyordum. Karakolda kızımın tepeye çıkmadığını iddia ettim. Narin’in görmemesi gereken bir konu için öldürüldü dediler. Sadece benim bilgimin olmadığını söylediler. Bende öyle bir şeyin mümkün olmadığını söyledim. 8 yaşındaki bir kız neyi görebilir ki benim kızıma kıydılar. Benim kızım akıllı bir kızdır. Eve gidip gelme saatlerini bilir. Salim benim kızıma zarar vermez. Salim tutuklandı. Salimin tutuklama sebebi saat 18.30 civarı köyden gittiği içindir. Salim benim kızımı götürdüyse tutuklandıysa kızım nerede dedim. Bana kızını bulacağız dediler. Daha sonra ise Salim’in işçileriyle ilgili bağlantılar ortaya çıkarıldı. Karakolda komutan bana Salim’in aracını kullandı mı bindin mi dedi komutan. Bende hiç binmedim. Kapı zaten açık olduğu için herkes binmiş olabilir. Eşime daha sonra sordum. Eşim daha sonra bir nişana gittikleri zaman o araca bindiklerini söyledi. Komutan eşime ve bana kızdı. Karakoldan çıktıktan sonra ben Mersin’e daha önce gittiğim zaman eşimin Salim’in aracına bindiklerini söyledi. Sürekli karakola çağırılıyordum. Kimden şüphelendiğimi soruyorlardı. Daha sonra kızımın koşan görüntülerini bana izlettiler. Kızın koşarken arkasını baktığını ve neden kaçtığını sordular. Bende bilmediğimi söyledim. Caminin orda otururken bu vahşi (Nevzat Bahtiyar) yanımdaydı. Zoruma giden buydu. Bugün Nevzat yanıma otururken elleri hiç mi titremiyordu. O gün söyleseydi Nevzat bugün başımın tacıydı. Eğer öldürmek istiyorsan gel beni öldür. Her akşam kızım beni çağırıyor. Ben uyuyamıyorum. Beni niye öldürmediler ki iki kurşun bana sıksalar da öldürselerdi kızımın ölümüyle sınadılar. Salim senin başına silah dayadığında senin evladın evlat ise benim evladım değil miydi? Herkes oradaydı. Bin 700 tane personel vardı. Gelseydin onlara söyleseydin. Bugün ben Narin için canımı veririm. Eğer Salim ise kimse ise gelip beni öldürselerdi. Senin imanına davacıyım. Bunun üzerine Narin’in annesinin namusuyla oynadı. Tülin’imin gözü çok mükemmeldi. Rabbimin takdiri ya. Kızım gündüz uyurdu gece ağlardı. Bu anne 8 yıl o kızına bakardı. Anneyi kızıyla sınıyorlar. Allah var Allah. Bizim hayatımız dakikalara kalmış. Ben eşimin namusuna ve iffetini kefilim. Kimse kimsenin namusuna ve iffetine söz söyleyemez. Ben bugün bir ölüyorsam kızım bin kez ölüyordur. Bir caninin ve bir katilin evime girmesiyle bu hale geldik. Ben dayanamıyorum. Dünyada öyle bir şey var mıdır ya. Hem bir insanın kızını öldüreceksin hem de ailesinin namusuyla oynuyorlar. Televizyonlarda namus dersi verenler neredeler. Kimse Narin için bir şey yapmamıştır. Narin için her şeyi yapan devlettir. Kızımın mezarını yaptılar. Ben her gün her dakika her saniye ölüyorum. Benim ciğerim gitti’’ ifadelerini kullandı. Konuşma sırasında Yüksel Güran ağlayarak ‘’Allah’ım sen bize yardım et’’ dedi. Enes Güran konuşma sırasında ayağa kalkarak jandarmaya dönüp ‘’Bırak beni ben kalmak istemiyorum bırak beni’’ dedi. Amca Hüseyin Güran Nevzat Bahtiyar’a dönerek küfür edip ‘’Bize yalan söyledin. İftira attın bize’’ ifadelerini kullandı. Yaşanan kargaşanın ardından mahkeme salonu boşaltılıp duruşmaya ara verildi. (YRT
Eskişehir Prof. Dr. Akın Turgut, ESOGÜ’de son yolculuğuna uğurlandı Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Akın Turgut son yolculuğuna uğurlandı. ESOGÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Cerrahi Tıp Bilimleri Bölümü Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Akın Turgut, geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi. Eskişehir’de sevilen doktor Turgut için ESOGÜ Tıp Fakültesi Dekanlığı önünde tören düzenlendi. Burada meslektaşları ile öğrencileri Prof. Dr. Akın Turgut’a veda etti. Turgut’un cenazesi İlahiyat Camii’nde ikindi vakti kılınan cenaze namazının ardından Asri Mezarlıkta toprağa verildi. Cenaze törenine; Eskişehir Valisi Hüseyin Aksoy, Eskişehir İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Yaşar Bildirici, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kamil Çolak, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Emine Gümüşsoy, Prof. Dr. Kürşat Bora Çarman, Prof. Dr. Hakan Demiral, eski ESOGÜ yöneticileri, iş ve siyaset dünyasının önde gelen isimleri, öğretim üyeleri ve idari personel ile merhumun öğrencileri ve hastaları katıldı. 1966 yılında Trabzon’un Çaykara ilçesinde dünyaya gelen Prof. Dr. Akın Turgut, 1989’da Ege Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun oldu. 1990 yılında Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesinde Ortopedi ve Travmatoloji asistanı olarak göreve başladı. 1994’te uzman, 2001’de doçent, 2006’da profesör unvanı aldı. 1996-2007 yılları arasında Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı Spor Hekimliği Bilim Dalı Başkanı oldu. 1998-2001 tarihlerinde ESOGÜ Sağlık, Uygulama ve Araştırma Hastanesinde Başhekim Yardımcısı; 2011-2015 yıllarında da Başhekim olarak görev yaptı. 2009-2011, 2016 ile 2023’ten günümüze 3 dönem Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı Başkanı olan Prof. Dr. Turgut, evli ve üç çocuk babasıydı.
Mersin MTSO Başkanı Çakır: "Hükümet üretim yapanları desteklemeli" Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Sefa Çakır, Türkiye ve dünya ekonomisinde 2024 yılını değerlendirerek, "Hükümet üretim yapanları desteklemeli" dedi. MTSO’nun Aralık Ayı Meclis Toplantısı Meclis Başkanı Hamit İzol başkanlığında gerçekleştirildi. Yılın son meclis toplantısında 2025 yılı bütçesi oybirliğiyle onaylandı. Ekonomik konuların görüşüldüğü toplantıda Yönetim Kurulu Başkanı Çakır, 2024 yılını Türkiye ve dünya ekonomisiyle siyasi gelişmeler açısından değerlendirip odanın yürüttüğü çalışmalar hakkında bilgiler paylaştı. Toplantı Meclis Üyelerinin sektörlerine yönelik paylaştıkları bilgilerle son buldu. Dünyada ekonomik durgunluk var Dünyada yaşanan jeopolitik gelişmelere değinen Çakır, 2024’ün ekonomik açıdan da dünyada iyi göstergelerle tamamlanmadığını belirtti. Amerika’daki büyümenin yüzde 3, işsizlik oranının yüzde 4.2, faizin yüzde 4.5’lerde olduğunu ifade eden Çakır, Amerika’nın sürdürülebilir borçluluğunun kötüye gittiğini, doların sınırsız basılması nedeniyle sıkıntılar yaşandığını kaydetti. Avrupa Birliği ülkelerinde de farklı bir tablo bulunmadığına işaret eden Çakır, "Buradaki büyüme yüzde 0.4, işsizlik yüzde 6.3, enflasyon yüzde 2.2. AB’nin lokomotifi Almanya’nın büyümesi 0.1, Fransa’nın 0.4, İtalya’nın sıfır. AB ülkelerindeki faiz oranı 3.15 ve bu oranın daha da düşmesi bekleniyor. AB ekonomilerinde de bir durgunluk var, verim düşüklüğü var. Bu durum Euro/Dolar paritesini düşürüyor ve AB’nin geleceğiyle ilgili endişe oluşturuyor" diye konuştu. Çin’in büyümesinin ise yüzde 4 civarında olduğunu vurgulayan Çakır, bunun da Çin Hükümetinin fazla destek vermesi sayesinde gerçekleştiğini kaydetti. Buna rağmen inşaat sektöründeki krizin devam ettiğine dikkat çeken Çakır, Asya’nın en büyük ekonomisi Hindistan’ın göstergelerinin ise gelecekte bu ülkenin avantajlarıyla öne çıkacağına işaret ettiğini söyledi. "Cari açıkta olumlu yönde ciddi avantajlı bir durum söz konusu" Konuşmasını Türkiye verileriyle sürdüren Çakır, ülkenin 2024’teki büyümesinin yüzde 3, işsizlik oranınınsa yüzde 8.8 olduğunu ifade etti. Sanayi endeksindeki gerilemenin devam ettiğini belirtenen Çakır, "Mevsimsel takvim etkilerinden arındırınca sanayide yıllık bazda yüzde 3.1 gerileme görülüyor. Piyasada vadeler uzuyor. Kredilerde kısıtlama ve taksitlerde azalma var. Konkordato ilan eden firma sayısında ciddi artış var. Hizmet sektörünün en önemli kollarından biri olan perakendenin büyümesi yüzde 15 görülüyor. Bu da yüzde 45 olan enflasyonda olumsuz gösteriliyor. Cari işlemler Ocak-Ekim döneminde yüzde 90 daralıp 3.3 milyar dolar olmuş. 12 aylık kümülatifte 45 milyar dolarlardan 7.7 milyar dolarlara geliyor. Yani cari açıkta olumlu yönde ciddi avantajlı bir durum söz konusu" dedi. "Bir karar verilmesi gerekiyor" İthalata bakıldığında ara mal yerine bitmiş mal ithalatında artış olduğunu belirten Çakır, bu durumun Türkiye’de üretim yapan firmalarda baskı oluşturup fiyatları düşürdüğünü, beraberinde de enflasyonu düşürdüğünü ifade etti. Konuyla ilgili değerlendirmede bulunan Çakır, "Mal bazında enflasyon oranı yüzde 39’larda seyrediyor. Hizmet bazında da yüzde 70 olduğu söyleniyor. Risk primi 250’ye düştü Merkez Bankası brüt rezervi 150 milyar dolar olmuş. Net dövizle pozitif duruma gelmiş. Cari açığın kontrol edilmesi Merkez Bankası’nın döviz rezervleri ve pozitif bakılması döviz kurunun yükselmesini durduruyor. Enflasyonun düşmesine sebep veriyor. Döviz kurunun düşmesi de ihracatla iş yapan sektörleri, turizm sektörünü, ihracatçıları vuruyor. Bir karar verilmesi gerekiyor" diye konuştu. "Üretim desteklenmeli, işverenin üstündeki kamusal yükler azaltılmalı" Türkiye’de tekelleşen piyasalar olduğunu, rekabet olmaması nedeniyle sıkıntı yaşandığını vurgulayan Çakır, "Rekabet olmalı ki fiyatlar aşağı çekilsin. Yükselen beklentiler de enflasyonun yüksek seyretmesine neden oluyor. Hükümet üretim yapanları desteklemeli. Rekabeti artırıcı politikalar oluşmalı, işveren üstündeki kamusal yükler azaltılmalı. Bütçe 114 trilyon. Bunun 1.9 trilyonu faize gidiyor. Personele de yüzde 35’ini ödüyoruz. Kamuda teknoloji kullanarak personel bütçesi azaltılmalı. Girdi maliyetlerimizi düşürecek vergilerimiz, özellikle dolaylı vergiler azaltılmalı" diye konuştu. "Ülkenin imarıyla ilgili Türkiye’yi sorumlu tutmuşlar" Suriye’nin son durumunu da değerlendiren Çakır, 25 bin Suriyelinin ülkesine döndüğü şeklinde açıklamalar yapıldığını hatırlattı. Suriye’nin yeniden yapılanma sürecine girdiğini kaydeden Çakır, "Ülkenin imarıyla ilgili Türkiye’yi sorumlu tutmuşlar. Türkiye hem buranın siyasi durumunu kontrol altına alacak hem de komşusu olması nedeniyle yardımcı olacak" dedi. Bu durumun Türkiye ekonomisi için olumlu ya da olumsuz sonuçlar getirebileceğini belirten Çakır, Mersinli firmaların da bu pastadan pay alacağını düşündüğünü kaydetti. Aralık ayında sürdürülen faaliyetleri özetleyen Çakır, Fas temaslarına, Oda-Borsa ortak toplantısının detaylarına değindi, merak edilen soruları yanıtladı.