EĞİTİM - 08 Haziran 2021 Salı 14:25

SAÜ’de ‘Fıkhi Bilgi Üretiminde Çok Mezhepli Yaklaşım’ çalıştayı

A
A
A
SAÜ’de ‘Fıkhi Bilgi Üretiminde Çok Mezhepli Yaklaşım’ çalıştayı

Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ve İslami İlimler Araştırma Vakfı (İSAV) iş birliğiyle düzenlenen fıkıh çalıştayları serisinin ikincisi “Fıkhi Bilgi Üretiminde Çok Mezhepli Yaklaşım” başlığıyla 5-6 Haziran 2021 tarihlerinde çevrimiçi olarak gerçekleştirildi.

Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ve İslami İlimler Araştırma Vakfı (İSAV) iş birliğiyle düzenlenen fıkıh çalıştayları serisinin ikincisi “Fıkhi Bilgi Üretiminde Çok Mezhepli Yaklaşım” başlığıyla 5-6 Haziran 2021 tarihlerinde çevrimiçi olarak gerçekleştirildi.


Pandemi sebebiyle online platform üzerinden gerçekleştirilen ve sunuculuğunu İlahiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Numan Ünver’in yaptığı çalıştayın açılış konuşmaları, Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Bostancı, İSAV Mütevelli Heyeti Üyesi Prof. Dr. Bedreddin Çetiner ve Sakarya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Savaşan tarafından gerçekleştirildi. Sakarya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Savaşan çalıştayın açılışında yaptığı konuşmasında günümüzde birtakım dini meseleler hakkında derinliğine vakıf olunmadan ve İlahiyat eğitimi almamış kişiler tarafından ekranlarda ve çeşitli platformlarda yorumlar yapıldığını kaydederek bu tür ilmi çalışmaların önemine dikkat çekti.


2019 yılında çalıştayın birincisinin kendisinin de katılımıyla yüz yüze gerçekleştirildiğini hatırlatan Prof. Dr. Savaşan, İSAV gibi 50 yılı geride bırakmış bir kurumun işbirliğiyle düzenlenen bu çalıştayın bilgi birikimine, oluşan bilginin elde edilmesine, yayılmasına katkı sağlayacağını belirterek İlahiyat Fakültesi hocalarına programı düzenledikleri için teşekkürlerini iletti ve toplantının hayırlara vesile olmasını dileyerek konuşmasını sonlandırdı. İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Bostancı da, yaptığı açılış konuşmasında çalıştayın geçtiğimiz yıl yüz yüze yapılmasının planlandığını ancak bütün dünyayı etkisi altına alan salgın sebebiyle yüz yüze yapılması ümit edilerek ileriki bir tarihe ertelendiğini, ancak benzer şartların devam ediyor olması dolayısıyla online olarak gerçekleştirildiğini ifade etti.


Mezhep yapılanmasının Müslüman toplumun hukuki istikrar ve dini yaşayıştaki tutarlılığı gerçekleştirmek maksadıyla geliştirdiği tecrübeyi yansıttığını, bu uygulamanın çok uzun asırlar boyunca herhangi bir farklı düşünce ile karşılaşmaksızın 20. yüzyıla kadar devam ettiğini kaydeden Prof. Dr. Bostancı,1917 tarihli Hukuk-ı Âile Kararnamesinin bu konuda tarihte önemli kırılma noktalarından birini olduğunu, günümüzde de ‘belirli bir mezhebe endeksli’ fıkıh faaliyetinde bulunmak yerine mezhepler arası bir yaklaşım sergilenmekte olduğunu söyledi. Prof. Dr. Bostancı, “Bu çalıştayda bu çerçevede günümüzde geldiğimiz noktada tek mezhepli yaklaşımın mümkün olup olmadığı, fıkhi hükümlerde farklı mezheplerden istifade etmenin bir zaruret mi olduğu hususları Diyanet İşleri Başkanlığının uygulamaları da göz önünde bulundurularak ele alınacaktır. Tertip ettiğimiz bu çalıştayın amacı; tartışmalara sağlıklı bir zemin oluşturulması, konunun akademik seviyede ele alınması ve ülkemizin bu husustaki ilmi birikimin ortaya konulması, nihayetinde de bu birikimin yazılı bir esere dönüşmesidir” dedi.


Dekan Bostancı, çalıştaya katkı sunan katılımcılara, İSAV’dan ve İlahiyat Fakültesi’nden çalıştayın organizesine emek veren hocalara, koordinatörlüğünü yürüten Prof. Dr. Osman Güman’a ve desteklerinden dolayı Rektör Prof. Dr. Fatih Savaşan’a teşekkürlerini ilettikten sonra konuşmasını tamamladı. İSAV Mütevelli Heyeti Üyesi Prof. Dr. Bedreddin Çetiner, yaptığı konuşmada İslami İlimler Vakfı olarak bu tür toplantıları çok önemsediklerini ifade etti. Mezhep, mezheplere intisap ve mezheplerin telfîki gibi konuların çeşitli bahane ve gerekçelerle istismar edilebilen, Müslümanları birbirine düşürme tehlikesi olan konulardan olduğunu belirten Prof. Dr. Çetiner, halkın önünde yapmak yerine ilmi ihtisas toplantılarında bu konuların ele alınmasının önemli olduğunu söyledi.


İki gün süren çalıştayda Prof. Dr. Murat Şimşek tarafından “Çağdaş Dönemde Tek Mezhepli Yaklaşım Mümkün müdür”, Prof. Dr. Kâşif Hamdi Okur tarafından “Çağdaş Dönemde Çok Mezhepli Yaklaşım Bir Zaruret midir?” ve Prof. Dr. Abdurrahman Haçkalı tarafından “Din İşleri Yüksek Kurulu’nun Fetvalarında Çok Mezhepli Yaklaşımlar” konulu tebliğler sunuldu ve sayıları kırkı bulan katılımcılar tarafından müzakere edildi. Çalıştay, Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, Prof. Dr. Halit Çalış, Prof. Dr. Mehmet Görmez, Prof. Dr. Orhan Çeker, Prof. Dr. H. Mehmet Günay, Prof. Dr. Mehmet Akif Aydın ve Prof. Dr. İbrahim Kafi Dönmez’in yer aldığı değerlendirme oturumu ile İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Bostancı’nın yaptığı kapanış konuşmasının ardından sona erdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muğla Muğla’da Hz. Mevlana 752. Vuslat Yıldönümünde anıldı Muğla’da Hz. Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin vefatının 752. yıldönümü dolayısıyla ’Şeb-i Arus’ programı düzenlendi. Muğla’da faaliyet gösteren Konya Karamanlılar Derneği’nin organizasyonuyla Gazi Mustafa Kemal Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen anma töreninde protokol üyeleri ve sayıda vatandaş bir araya geldi. Gecede, Mevlana’nın öğretileri ve insanlığa mirası üzerine önemli vurgular yapıldı. Programın açılış konuşmasını yapan Konya Karamanlılar Derneği Başkanı Erol Kütahyalı, Mevlana’nın sadece söz söyleyen değil, söylediklerini bizzat hayatına tatbik eden bir şahsiyet olduğunu vurguladı. Kütahyalı konuşmasında, "İnsan, bildiği için değil, bildiğini yaşadığı zaman insandır. Hz. Mevlana’nın asırlardır gönüllerde diri kalmasının asıl sebebi budur. O, sadece süslü sözler söyleyen biri değil, öğütlerini bizzat yaşayan bir kişi olduğu için hala aramızdadır. Geçmişte olduğu gibi, önümüzdeki asırlarda da hoşgörü timsali Hz. Mevlana’yı anmaya ve onun felsefesini içimizde yaşatmaya devam edeceğiz" dedi. Törene katılan Muğla Vali Yardımcısı İsmail Soykan ise Mevlana’nın evrensel değerlerine dikkat çekti. Soykan, Mevlana’nın 1207 yılında Belh şehrinde doğup 17 Aralık 1273’te Konya’da vuslata erdiğini hatırlatarak şunları söyledi: "Mevlana’nın insan anlayışının temelinde; nefsini arındırarak ilahi aşka ulaşmak vardır. Bu yolun temel taşları aşk, sabır, tevazu ve hoşgörüdür. Bu özellikler o dönemde olduğu gibi bugün de toplum olarak en çok ihtiyaç duyduğumuz değerlerdir. Bu felsefeyi ve Hz. Mevlana’nın ruhunu yaşatan bu güzel geceyi organize eden Konya Karamanlılar Derneği Başkanı’na ve üyelerine teşekkür ediyorum." Konuşmaların ardından programın finalinde gerçekleştirilen ve manevi atmosferin doruğa çıktığı semazen gösterisi, katılımcılar tarafından büyük bir ilgi ve beğeniyle izlendi.