SPOR - 08 Şubat 2025 Cumartesi 19:31

Sakaryaspor - Çorum FK maçının ardından

A
A
A
Sakaryaspor - Çorum FK maçının ardından

Trendyol 1. Lig’in 23. haftasında Sakaryaspor-Çorum FK maçının ardından iki takımın teknik direktörleri açıklamalarda bulundu.


Trendyol 1. Lig’in 23. haftasında Sakaryaspor sahasında Çorum FK’yı 2-1 mağlup etti. Karşılaşma sonrası düzenlenen basın toplantısında açıklamalarda bulunan Çorum FK Teknik Direktörü Serkan Özbalta, "Ligin yukarısını ilgilendiren bir müsabakaydı. Kazanmak istediğimiz ve kazandığımızda seri maçların oynanacağı; salı günü bir müsabakamız ve sonrasında cumartesi günü oynayacağımız Kocaeli maçı öncesi yine ilk 7’nin içerisinde kalmak ve yerimizi biraz daha sağlamlaştırmak istiyorduk. İyi başladık ve devam ettik golü bulduk. Ondan sonraki dakikalarda biraz daha Sakaryaspor oyun üstünlüğünü kurdu ve topu biraz daha eline geçirdi. Sonrasında defans arkasına yediğimiz top ve 1-1’lik sonuç. İkinci yarı başka bir oyun planına geçmeyi denedik ve bunu zaten devreye girmeden 6-7 dakika kala uygulamaya geçirdik. O, 6-7 dakikada iki tane pozisyona girdik. Yani yapmak istediğimiz uygulamayı aslında yerine getirmişlerdi. Devre arasından sonra bunu devam ettirmek istedik ama istemediğimiz bir gol, takım savunması anlamında yaptığımız bir hata bize çok pahalıya mal oldu. Üzgünüz tabii. Bir hafta kazanıp, bir hafta kaybetmemiz yani istikrar sağlamamız gerekiyor. Uzun zamandır istikrar sağladığımız ligde en azından 1 puan alabileceğimiz bir müsabakaydı. Oyuncularımın mücadelesini tebrik ediyorum" dedi.



"Her maçı kazanmak için oynayan bir Sakaryaspor izleyeceğimizden kimsenin şüphesi olmasın"


Sakaryaspor Teknik Direktörü İlker Püren ise, "İlk defa maçın içinde olanları konuşmak ve maçı değerlendirmek istemiyorum. Ayağımın tozuyla geldim. Çünkü buraya geldiğimde duygusal anlar yaşıyorum, bir önceki dönemimiz var. Şimdi geldikten sonra yeni bir süreç başladı. Maçtan sonra soyunma odasına girdiğimde oyunculara, ‘Bu camiayla, Sakaryaspor taraftarıyla yıldızımız hiç barışmamıştı. Bu maçta almış olduğunuz bu galibiyet inşallah hem camiayla hem taraftarla olan barışma günümüz olsun. Bana bunu hediye ettiniz, size çok teşekkür ediyorum’ dedim. Ve bundan sonra yepyeni bir süreç, coşkulu, gerçekten her maçı kazanmak için oynayan bir Sakaryaspor izleyeceğimizden kimsenin şüphesi olmasın. Bunun için var gücümle çalışacağım. İnsan, başladığı günden geçirdiği süre zarfı içerisinde bir gelişim gösteriyor. Kendi yaptığı hataları da eğer görebiliyorsa bu zaten gelişimsel bir süreç oluyor. Buradan gittikten sonra birçok takımda görev aldım, çalıştım ama buranın atmosferi çok farklı. Hayatımda ilk defa bir tribüne üçlü çektirdim ve bu da Sakaryaspor camiasıyla özdeşleşti. Bunu tarih yazdı. Geçmişe dönüp baktığımda bu güzel hatıralar her zaman aklımda kalacak. Yenilerini de ekleyeceğiz inşallah" diye konuştu.



"Hep puan alarak gideceğimizi düşünüyorum"


Püren, yeni gelen oyuncularla beraber çok daha güçleneceklerini vurgulayarak, "Ama Sakaryaspor eğer kendi kimliğinde gerçek gücünü ortaya koyarsa zaten Sakaryaspor için zorlu fikstürün çok büyük bir dezavantajı yok. Çünkü Sakaryaspor camiasında çalışmayı özümserse oyuncular bu formanın değerini, kıymetini bilirlerse öyle maçlar aslında motivasyon anlamında bizim için çok daha büyük avantaj olacak. Önümüzdeki süreci hep puan alarak gideceğimizi düşünüyorum. Onun sinyallerini de bugün verdik. Oyuna başladığımızda hem yeni bir teknik adam hem ufak tefek direktiflerimiz oldu. Bununla birlikte oyuncularda bir kafa karışıklığı olabilir ama ‘B’ planını yapmıştık. Eğer bunu tutturamazsak oyun içerisinde değişiklik yapıp diğer plana geçeceğimizi oyuncularımıza söylemiştik. Hatta rakibin son 3-4 maçında üçlü dizilişe karşı da bir tedbirimiz vardı. O değişiklikten sonra zaten oyun bize doğru dönmeye başladı. Kaptığımız toplarla çok çabuk rakip kaleye inip tehlikeli pozisyonlar ürettik" şeklinde konuştu.



"Benim buraya bir borcum var ben o borcu ödemeye geldim"


İlker Püren son olarak, "Benim buraya geldiğimdeki hissiyatım şuydu; artık burayı tanıyorum, camiayı tanıyorum taraftarların bizden nasıl bir oyun beklediğini çok iyi biliyorum. Sakaryaspor’dan ayrıldıktan sonra içimi cız ettiren olaylar oldu. Ama benim burayı, camiayı tanıyor olmam hem benim adıma hem de camia adına çok pozitif bir süreç diye düşünüyorum. Buraya gelirken benim özelimde hiçbir şey konuşmadan gelmem lazımdı, çünkü benim buraya bir borcum var ben o borcu ödemeye geldim. Benim için ne maddiyat önemli ne başka bir şey önemli değil. Odamda, ofisimde çalışıp bu camiayı bu şehri mutlu edebilmek için elimden gelen her şeyi yapacağım" ifadelerini kullandı.



Sakaryaspor - Çorum FK maçının ardından

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Türkiye ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği: Bilim uyarıyor, tedbir hayat kurtarıyor Atatürk Üniversitesi Pasinler Meslek Yüksek Okulu Dr. Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı Ülkemiz ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği konulu seminer verdi. Türkiye, dünyanın en aktif deprem kuşaklarından biri üzerinde yer alıyor. Ülkemiz topraklarının yaklaşık yüzde 96’sı deprem riski altında bulunurken, nüfusun büyük bir bölümü yıkıcı depremlerin meydana gelebileceği alanlarda yaşamını sürdürüyor. Bu gerçek, depremle yaşamayı öğrenmenin bir tercih değil, zorunluluk olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Depremler neden oluyor? Depremler, Dünya’nın kabuğunu oluşturan levhaların hareketleri sonucu meydana geliyor. Bu hareketlerin temel nedenine bakıldığında yerin derinliklerindeki ısı kaynaklı konveksiyon akımlarının olduğu belirleniyor. Kıtaların geçmişte "Pangea" adı verilen tek bir kara parçası hâlinde olduğu ve zamanla ayrıldığı artık bilimsel olarak kabul ediliyor. Türkiye ise bu hareketli levha sınırlarının kesişim noktasında yer alıyor. Büyüklük ve şiddet arasındaki fark Bir depremin büyüklüğü, açığa çıkan enerjiyi ifade ederken; şiddeti, depremin yerleşim alanlarında oluşturduğu hasarla ilgilidir. Aynı büyüklükteki bir deprem, sağlam zemine sahip bir bölgede hafif hasarla atlatılabilirken, zayıf zeminlerde ağır yıkıma yol açabiliyor. Sismik boşluklar alarm veriyor Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı’nın dikkat çektiği en önemli konulardan biri de "sismik boşluklar". Bu terim, uzun süredir büyük deprem üretmemiş ancak enerji biriktirmeye devam eden fay segmentlerini tanımlıyor. Marmara’dan Doğu Anadolu’ya, Ege’den Akdeniz’e kadar birçok bölgede tespit edilen bu alanların, önümüzdeki yıllarda 6 ila 7 büyüklüğünde depremler üretme potansiyeline sahip olduğu ifade ediliyor. Doğu Anadolu’da acı tecrübe Doğu Anadolu Bölgesi, tarih boyunca Türkiye’nin en yıkıcı depremlerine sahne oldu. 1939 Erzincan, 1976 Çaldıran, 1983 Horasan-Narman, 2011 Van ve 2020 Elazığ depremleri; binlerce can kaybına ve büyük ekonomik yıkıma neden oldu. Bu depremler, bölgenin aktif fay sistemleri üzerinde yer aldığını açıkça gösteriyor. Erzurum ve Pasinler özelinde risk Erzurum Fay Zonu, Erzurum Fay Zonu; neotektonik dönemde aktif olan, doğrultu atımlı faylardan oluşan karmaşık bir sistemdir. Pasinler, Horasan ve Narman çevresinde tarihsel ve aletsel dönemlerde büyük depremler meydana gelmiştir. 1924, 1952 Pasinler Depremi ve 1983 Horasan-Narman Depremi bölgenin yüksek sismik riskini ortaya koymaktadır. Kuzey Anadolu Fayı üzerindeki Yedisu Fayı, Ardahan Kırığı, Çayırlı Aşkale Fayı, Van Gevaş Fayı ve Hakkari Yüksekova Faylarının deprem üretmesi durumunda bundan etkilenecek illerin arasında Erzurum ve Pasinler İlçelerinin olacağı görülmektedir. Bu sismik boşluklar bilimsel çalışmalara göre günümüzde de aktif olan bir yapı niteliği taşıyor. Erzurum , Pasinler ve çevresinde geçmişte yaşanan depremler, bölgenin gelecekte de sismik risk altında olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle yerel ölçekte yapılacak mikro-bölgeleme çalışmalarının, olası depremlerde can ve mal kaybını azaltmada hayati öneme sahip olduğu her zaman vurgulanması gereken bir özellik olduğu görülüyor.. Çözüm: Bilim, Planlama ve Hazırlık Deprem zararlarını azaltmanın yolunin kadercilikten değil bilimden geçtiğini ifade eden Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı; "Aktif fayların net biçimde belirlenmesini, riskli alanlarda yapılaşmanın sınırlandırılmasını, deprem master planlarının hazırlanmasını, İl Afet Risk Azaltma Planlarının (İRAP) etkin şekilde uygulanmasını öneriyor. Bireysel düzeyde ise depreme dayanıklı yapılaşma, ev içi eşya sabitlemeleri, acil durum çantası ve doğru davranış biçimleri (Çök-Kapan-Tutun) hayati önem taşıyor. Teknoloji de uyarıyor Günümüzde Android telefonlarda kullanılan erken uyarı sistemleri, deprem dalgalarını insanlardan saniyeler önce algılayarak kullanıcılara uyarı gönderebiliyor. Bu birkaç saniyelik kazanım bile, doğru davranışla birleştiğinde hayat kurtarabiliyor. Sonuç olarak deprem engellenemez ancak etkileri azaltılabilir. Türkiye’nin deprem gerçeğiyle yüzleşmesi, bilimi rehber edinmesi ve hazırlıklı olması gerekiyor. Bu konuda bizlerin ortak mesajı net: "Deprem değil, ihmal öldürür."