GÜNDEM - 20 Kasım 2024 Çarşamba 17:47

Minikler Sakarya’dan Dünya’ya seslendi: “Bizim gibi tüm çocukların gülmeye, oynamaya ve güvende olmaya hakkı var”

A
A
A
Minikler Sakarya’dan Dünya’ya seslendi: “Bizim gibi tüm çocukların gülmeye, oynamaya ve güvende olmaya hakkı var”

Dünya Çocuk Hakları Günü’nde Sakaryalı minikler, İsrail tarafından zulme maruz kalan Filistin’deki kardeşlerini unutmayarak ellerindeki pankartlarla dünyaya seslendi. Dünyadaki tüm çocuklar adına konuşan 8 yaşındaki Ayşe Sena Uzunoğlu, "Bizim gibi tüm çocukların gülmeye, oynamaya ve güvende olmaya hakkı var” dedi.


20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü sebebiyle Sakarya Büyükşehir Belediyesi Sosyal Gelişim Merkezi’nde (SGM) miniklere yönelik etkinlik düzenlendi. Kendi günlerinde minikler, İsrail tarafından zulme maruz kalan Filistin’deki kardeşlerini de unutmadı. Ellerindeki, ‘Çocuklar için güvenli bir dünya ama dünyadaki tüm çocuklar için’, ‘Çocuklar için eğitim ve adalet tüm dünyada’ gibi pankartlarla ve dünya küresi üzerinde yazan, ‘Savaşsız, açlık olmadan adil bir dünya istiyoruz’, ‘Tüm çocukların yaşamaya hakkı var’ yazılı kağıtlarla yer yüzündeki insanlara seslendi. Etkinlik verilen mini konser ile son buldu.


“Bizim gibi tüm çocukların gülmeye, oynamaya ve güvende olmaya hakkı var”


Çocuklar adına konuşma yapan 8 yaşındaki Ayşe Sena Uzunoğlu, “Biz, dünyadaki tüm çocuklar eşit haklara sahip olmayı, sevgiyle büyümeyi ve güven içinde yaşamayı istiyoruz. Bütün çocuklar din, dil, ırk ve farklılar gözetilmeksizin aynı hakları sahip olmalıdır ve sağlık bir şekilde büyümelidir. Ancak dünyanın bazı yerlerinde çocuklar bu haklardan mahrum kalıyor. Bir çok çocuk savaşlar, açlık, yoksulluk ve şiddet sebebiyle acı çekiyor, bazı çocuklarda zulme uğruyor. Onlar okullarından, ailelerinden ve arkadaşlarından kopartılıyor. Savaşın ve soykırımın acımasız yüzüyle karşı karşıya kalıyor. Bugün Filistinli çocuklar ve dünyanın her yerindeki çocuklar için sesimizi duyuruyoruz. Bizim gibi tüm çocukların gülmeye, oynamaya ve güvende olmaya hakkı var. Biz çocuklar büyüdüğümüzde bu dünyayı daha barışçıl bir yer yapmak istiyoruz. Bugün burada dünyadaki çocukların haklarını savunarak sesimizi duyurmak istiyoruz. Çünkü hepimiz Filistin, Arakan, Ukrayna, Yemen, Suriye, Somali gibi dünyanın neresinde olursa olsun tüm çocuklar aynı haklara sahip olmalıyız. Bizim sesimiz onlarında sesidir ve her bir çocuk hakkı koruyana kadar durmayacağız, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’nü işte o zaman kutlayacağız” dedi.


“Çocuklarımızın bu dünyada eşit şartlarda yaşaması için onlara sahip çıkalım”


Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Alemdar ise, “Dünyada eşit ve adil bir yaşam istiyorsak çocuklarımızı eşit yaşamasına, adil olmasına ve çocuklarımızın eğitimine hassasiyet göstermek zorundayız. Dünyadaki tüm çocuklarımızın haklarını eşit şekilde yaşamaları için mücadele etmek zorundayız. Çocuğumuzun anne ve babasına olan samimi duyguları, anne ve babanın toplumdaki merhametini ve sevgisini güçlendirir. Tüm dünyadaki çocuklar haklarını alsın. Tüm dünyadaki çocukların eşit ve adil yaşaması için haklarının verilmesi gerektiğine inanıyoruz. Sadece sloganla hak vermeyelim gerçekten çocuklarımızın bu dünyada eşit şartlarda yaşaması için onlara sahip çıkalım” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Yenidoğan Çetesi davasının duruşması 3. gününde devam ediyor İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi’nin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı davanın görülmesine üçüncü gününde devam ediliyor. Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Mehtap Sayar, "Denetimcinin Doğukan Taşçı’ya 15 güne tekrar geleceklerini haber verdiğini duydum" dedi. İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı dava 3. gününde adliyenin konferans salonunda devam ediyor. Tutuklu sanık Rıza Keykukubad’ın ardından tutuklu sanık Mehtap Sayar savunma yaptı. "Fırat Sarı, her ne kadar aramızda bir ilişki olduğunu iddia etse de böyle bir durum yoktu" Savunma yapan Mehtap Sayar, "Sanıklarla iş dışında alakam yok, çoğunu tanımıyorum. İşletme adı altında hastanelerle alakam yok. Reyap Hastanesi’nde yapılan bir usulsüzlük vardı. Fırat Sarı beni aradı bu üzüldüğü kim yapmış olabileceğini sordu. Ben kendisiyle hiç çalışmadım. Ben de diğer hemşireler gibi motivasyon ödemesi alıyordum" diye konuştu. Mahkeme Başkanı, Sayar’a Fırat Sarı ile arasında geçen "’Coursof ilaçlarını ne yapacağız denetime gelmişler’ konuşmasına ilişkin bir diyeceğin var mı?" diye sordu. Sayar, "Bu ilaçlar kullanılırdı, bizde yarım kalan ilaçları dolapta saklayıp, ihtiyacı olan hastalara aktarırdık" diye cevapladı. Mahkeme Başkanı, Fırat Sarı’nın, Mehtap Sayar’a, "Mehtap neden tarihi geçmiş ilaçları kullanmadın" şeklindeki mesajını sordu. Sayar, "Bu tüm ilaçların hastaneden alınmasına yönelik bir konuşmaydı. Fırat Sarı, her ne kadar aramızda bir ilişki olduğunu iddia etse de böyle bir durum yoktu" ifadelerini kullandı. "Denetimcinin Doğukan Taşçı’ya 15 güne tekrar geleceklerini haber verdiğini duydum" Mehtap Sayar savunmasının devamında, "Üç gün yaşayan bir bebeğin tedavi süreci için altı günlük bir tedavi süreci hazırlıyorlardı. Ben dahil birkaç hemşireden borç aldığını biliyorum Sarı bize hemen ödeyeceğini, tutuklanmadan bir sene önce vereceğini söyledi ancak biz istedikçe bu paraları parça parça veriyordu. İlaçların bir merkezde toplanıp, biriktirildiğinden haberim var. İlaç düşürme gibi bir yetkim yok, bu istekleri doktorlar yapıyordu. Başka bir hastaneye giden denetimle ilgili denetimcinin Doğukan Taşçı’ya 15 güne tekrar geleceklerini haber verdiğini duydum. Benim ilaç satıldığından haberim yoktu. İlaç satıyorum suçlamalarını reddediyorum" dedi. "Eczane, miladı yakın ilaçları hastaneye dağıtıyordu, sistem bu şekildeydi" Cumhuriyet Savcısı, Mehtap Sayar ve Hasan Basri Gök arasında geçen konuşmalara ilişkin, "İlaç satışı ile ilgili tape kaydı var. Kurye olayını anlamadım diyorsun ama teşekkür ederim diyerek kayıtların var" demesi üzerine sanık, "Konuşmuş olmak için konuştum, içeriğini sorgulamadım" dedi. Sayar, Hasan Basri Gök ile arasında geçen "Her şey fazlasıyla uygunsuz" konuşmasına ilişkin, "Ben yeni hemşire olmuştum. Bir acil yoğun bakım doktorumuz yoğun bakıma gelmiyordu, denetim yapılmaya geldiğinde bu durumda rahatsız oldum. Bu yüzden böyle söyledim. Denetim sırasında çalışan listesi istediler, ama listeyi teslim edemedik, sorun yaşadım ve bu durumdan şikayetçi olduğum için yaptığım bir konuşmaydı. Eczane, miladı yakın ilaçları hastaneye dağıtıyordu, sistem bu şekildeydi" ifadelerini kullandı. "Aldığım her parayı Fırat Sarı’ya veriyordum" Savunmasında Doğukan Taşçı’dan bahseden sanık Sayar, "Böyle işler yapmış olduğu ve sakıncalı bir insan olarak gördüğüm için Doğukan Taşçı’dan haz etmiyordum. Bebeklerin aç kaldığı iddialarına ilişkin bir bilgim yok, doktor bebeğe yazdığı beslenme şekli yoğun bakımda uygulanıyordu. Reyap Hastanesi’nin tüm cihazları son modeldi, bunların ayarlamasını ve oksijen miktarını doktorlar ayarlardı. Sadece bana değil tüm kıdemli hemşirelere motivasyon ödemesi yapılırdı. Karşı taraftan maddi bir menfaat sağlıyor olsaydım, daha fazla para alırdım, ama aldığım her parayı Fırat Sarı’ya veriyordum. Hasan Basri aracılığıyla coursof ilaçları almam için talimat aldım" diye konuştu. Duruşmaya, verilen aranın ardından diğer sanıkların savunmalarına devam edilecek.