EĞİTİM - 15 Ekim 2020 Perşembe 14:59

‘4. İslam Medeniyetinin Kurucu Nesli Sahabe Sempozyumu’ sona erdi

A
A
A
‘4. İslam Medeniyetinin Kurucu Nesli Sahabe Sempozyumu’ sona erdi

Sakarya Üniversitesi (SAÜ) İlahiyat Fakültesi ve İslami İlimler Araştırma Vakfı (İSAV) işbirliğiyle düzenlenen ‘4.

Sakarya Üniversitesi (SAÜ) İlahiyat Fakültesi ve İslami İlimler Araştırma Vakfı (İSAV) işbirliğiyle düzenlenen ‘4. İslam Medeniyetinin Kurucu Nesli Sahabe Sempozyumu’ sona erdi.


SAÜ İlahiyat Fakültesi Konferans Salonunda 10-11 Ekim tarihlerinde pandemi tedbirlerine uygun olarak gerçekleşen sempozyumda ‘Medeniyet Coğrafyamızda Sahabe Etkileri’ konusu ele alındı. Sakarya Üniversitesi altyapısı kullanılarak 8 farklı ülkeden 17 ayrı noktaya canlı bağlantı ile gerçekleştirilmesi yönüyle de büyük bir başarıya imza atan sempozyum İlahiyat Fakültesi YouTube kanalı ve sosyal medya hesaplarından canlı olarak yayınlandı. Sempozyumun açılış konuşmalarını Sakarya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Savaşan, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Bostancı, İSAV Mütevelli Heyeti Üyesi Prof. Dr. Bedrettin Çetiner, Sakarya İl Müftü Yardımcısı Paşa Bektaş ve Sempozyum Düzenleme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Abdullah Aydınlı yaptı. Sempozyuma İSAV Mütevelli Heyeti Üyesi Ahmet Yıldız ve İlahiyat Fakültesinden akademisyenler de katıldı.



Sahabeyi anlamak aslında yaşayan İslam’ı anlamaktır


SAÜ Rektörü Prof. Dr. Savaşan konuşmasında sempozyumun süreklilik kazanmasının önemine değinerek, “Bilim adamlarının sunacağı bildirilerin alana katkısı paha biçilmez. Sahabenin vahiyle muhatap olma bakımından öncelikli olmaları, vahyin doğrudan tebliğ edicisiyle birlikte yaşamaları önemli. Sahabe nesli, bir taraftan vahyi hayatlarına adapte ederken diğer taraftan yaptıkları bazı iş ve eylemlerle vahyin inmesine, yeni ayetlerin gelmesine ve Peygamber efendimizin bu vesileyle bir takım açılımlar yapmasına yol açmış. Dolayısıyla sahabeyi anlamak, aslında yaşayan İslam’ı anlamak demektir. İslam’ı daha iyi temsil etmesini beklediğimiz bazı kişiler, yakışıksız bir dil kullanarak maalesef İslam’ı geniş kitlelere kötü temsil etmiş oluyorlar. Usul dediğimizde akla ilk gelenlerden bir tanesi; muhatabına nasıl hitap edeceğini az çok bilip tartmak, hangi konuları hangi sertlikte, yumuşaklıkta tartışmayı bilmek olsa gerek. Bu nedenle bu tür toplantıların önemi çok daha büyük. Kültürel öğelerimize sinmiş, düşünce sistematiğimize sirayet etmiş Anadolu irfanının asıl kurucusu, sempozyumun da konusu olan ‘yaşayan İslam’dır diye düşünüyorum” dedi.



Sahabenin etkilerini her yerde görüyoruz


Dekan Prof. Dr. Ahmet Bostancı, sahabe neslinin her yönüyle tanınması ve anlaşılmasının İslam dininin doğru bir şekilde anlaşılması ve hayata aktarılması için önemli unsurlardan birisi olduğuna işaret etti. Bostancı, “Nesillerin en hayırlısı olan sahabe nesli, İslam dininin Hz. Peygamber tarafından yaşayışına bizzat şahit olmuştur ve Allah Resulü’nün öğrencileri konumundadır. Bu müstesna öğrenciler ondan öğrendiklerini sonraki Müslüman nesillere aktarma konusunda önemli bir rol üstlenmişlerdir. Bu misyonu gerçekleştirebilmek için de Allah Resulü’nün hayatında ve vefatından sonra farklı coğrafyalara dağılmışlardır. Sanat, edebiyat, mimari, çevre bilinci, eğitim, adabı muaşeret gibi pek çok alanda bu neslin etkisini görmek mümkündür. Dolayısıyla sahabeler gittikleri yerlerde yeni nesillere sadece dini bilgi aktarmakla kalmamış, kültür ve medeniyet üstünde pek çok farklı yönde etkileşim oluşmasına sebep olmuşlardır. Bu dördüncü toplantıda sahabe neslinin farklı coğrafyalarda karşılaştıkları toplumlar üzerinde oluşturdukları tesirlerin izleri sürülecektir. Katkı sağlayan herkese teşekkür ediyorum” diye konuştu.



Sahabenin İslam düşünce tarihindeki izlerini görmek istedik


Sempozyum Düzenleme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Abdullah Aydınlı da 2012 yılından beri sahabe konulu sempozyumları sürdürdüklerini belirterek, “Sahabe nesli, 15 yüzyıllık süreçte bütün faaliyetlerde izini gördüğümüz, kitaplarımıza, şehirlerimize, isimlerimize, edebiyatımıza yansımış bir nesil. Bu nesli yakın olarak tanımak gerekiyordu. İlk sempozyumumuzun konusu ‘Sahabe Kimliği ve Algısı’ idi. İlk sempozyumdaki bildiriler 600 sayfalık bir kitap haline getirildi. 2015’de ise ‘Rivayet İlimleri’ konusunu ele aldığımız ikinci sempozyumu gerçekleştirdik. Bu sempozyumun bildirileri de 470 sayfalık bir kitap olarak yayımlandı. Üçüncüsünü geniş katılımlı olarak ‘Dirayet İlimleri’ konusunda yapmıştık. Buradaki bildirileri de 717 sayfalık bir kitap halinde okuyuculara sunma imkanı bulmuştuk. Şimdi de ilk üç toplantının test edilmesi anlamına gelecek bir başlıkla huzurunuzdayız. Sahabe neslinin İslam düşünce tarihinde ne gibi izler bıraktığını görmek istedik. Gönderilen çok sayıda bildiri arasından 20’ye yakın bildiri seçildi. Sempozyumun düzenlenmesinde yurtiçinden ve yurtdışından katkı sağlayan tüm hocalarımıza da teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.



Artık usta yetiştirmeliyiz


İSAV Mütevelli Heyeti Üyesi Prof. Dr. Bedrettin Çetiner de konuşmasında, “Biz öğretim üyelerine düşen artık amele yetiştirmek değil, usta yetiştirmek olmalı. İlk üç toplantıda sahabeyi, sahabeyi nasıl özlediğimiz konuştuk. Ancak bununla yetinemeyiz. Sahabenin yaşadığı hayatı bugüne, toplumumuza, insanımıza nasıl uyarlayacağız, buna kafa yormamız lazım. Ama hepsinden önemlisi sahabeyi devamlı olarak gündemde tutmamız lazım” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Van Başkan Aslan: "2025 yılı daha da iyi olacak" Van Organize Sanayi Bölgesi (Van OSB) Yönetim Kurulu Başkanı Memet Aslan, 2024 yılını verimli bir şekilde atlattıklarını ifade ederek, “2025 yılının daha da iyi olacağı umudu hasıl oldu” dedi. Acısıyla, tatlısıyla 2024 yılını geride bıraktıklarını belirten Van OSB Yönetim Kurulu Başkanı Memet Aslan, 2025 yılına umutla baktıklarını söyledi. 2024 yılı ile ilgili yaptığı değerlendirmede organize sanayi bölgelerinin kıymetli yerler olduğuna değinen Başkan Aslan, sanayi bölgelerinin, ülkenin ekonomik gücü, lokomotif bölgeleri olduğunu söyledi. Ülkelerin büyümesi ve kalkınmasının tamamen sanayi bölgeleri ile bağlantılı olduğuna dikkat çeken Aslan, “Sanayi ve teknoloji bölgeleri kalkınmadığı, kendi profilini oluşturmadığı vakit; ülkenin de büyümesi, kalkınması o paralelde zayıf kalıyor. Ülkeyi büyütmek, kalkındırmak, güçlü kılmak istiyorsak, sanayi üretimlerimizi de güçlü kılmak zorundayız. Hem üretimin devamlılığı hem istikrarlı büyüme hem de istihdamda sistemin yakalanabilmesi için sanayi üretimlerini güçlendirmek zorundayız” dedi. "Van OSB kayda alınacak istihdam ve üretim noktasına ulaştı" Van’ın sadece kendine değil Doğu Anadolu Bölgesini komple kapsayacak bir etki alanına sahip olduğuna vurgu yapan Aslan, “Dolayısıyla burada yapılacak her çalışma; üretim alanı, istihdam, imalathane, eğitim ve turizm alanında bütün bir bölgeyi, hatta ülkeyi etkileyecek bir yapıya sahip. Van OSB’de ilimizin taşıyıcı gücü, sanayinin ve istihdamın lokomotif alanıdır. Kurulduğu günden bu yana zaman zaman ara vermeler yaşansa da büyümesini her zaman sürdürmüştür. Van OSB, özellikle son 6-7 yıldır belli bir kapasiteye ulaştı. Her gün yeni etaplar, yeni üretim alanları katılarak sanayi üretimleri güçlendirilerek devam etmektedir. Yaklaşık 20 yıldır fiili olarak üretime başlayan Van OSB, çalışmalarını da bu yönde yürütüyor. 1-2 etap şeklinde kurulan Van OSB, bugün hamdolsun 5 etap ‘520 hektar’ üzerinde belli bir kapasiteye, belli bir büyüklüğe, kayda alınacak istihdam ve üretim noktasına ulaşmış durumdadır” ifadelerini kullandı. "Yaklaşık 200 sanayi parselini tahsis ettik" Van OSB’nin 5 etabında, alt yapısı biten alanların yüzde 80’ninde tahsisler yapılıp üretimlerin başladığını belirten Aslan, “Van OSB bu hızıyla, bu ivmesiyle, istikrarlı büyüme ve alan genişletmesiyle çalışmalara devam etmektedir. Bizde ilimizin, bölgemizin kalkınması, iş gücünün artması, bölgemizdeki işsizliğin minimize edilmesi için insanların hayatlarını, sosyal, kültürel, sportif ve eğitim hayatlarını belli bir seviyeye taşımak, rahat ve huzurlu bir şekilde yaşamalarını sürdürebilmek için çalışmalar yürütüyoruz. Van OSB de şuan 200 civarında bir sanayi parselimizi tahsis ettik. 200’ün üzerinde parselimiz de tahsis bekliyor. Bunların bir kısımlarının alt yapı çalışmalarını başlatacağız. Alt yapı çalışmalarıyla beraber yeni tahsisler başlatacağız. Yine tekstil noktasında Van OSB, belli bir ivme yakaladı. İlimiz çok ciddi bir genç ve işsiz nüfus potansiyeline sahip. Eğitim seviyemiz biraz düşük. Dolayısıyla bu gençlerin, bu çocukların kendi hayatlarını kurmaları, kendi geleceklerini kurgulamaları anlamında bir iş alanına, bir güç alanına ihtiyaç duymaktalar. Bizde bu kapsamda çalışma alanlarımızı genişleterek, bu gençlerimize alan açmaya çalışıyoruz. Van OSB, hareketli ve dinamik bir alan. Sanayi bölgeleri dinamik alanlardır. Bu nedenle sürekli teknolojinin yenilenmesi ve alt yapı çalışmalarının sürekli olması gereken bölgeler. Yeni teknolojilerle desteklenmesi lazım. Biz de geldiğimiz günden beri hem enerji verimliliğin arzı noktasında, hem suyun, doğalgazın, kanalizasyon hatlarının sanayicimize rahat ulaşması ve üretimin sürekliliği noktasında bu çalışmaları yürütüyoruz. Alt ve üst yapılarla insanlarımızın daha modern ve daha rahat işyerlerine ulaşmaları noktasında bu yolların düzenli ve sürekli hem yenilenmesi hem düzeltilmesi çalışmalarını yürütüyoruz. Hiç bir kurumumuzu, sanayicimizi ya da paydaş kurumumuzu ötekileştirmeden ilimizi, bölgemizi kalkındırma ve güçlendirme noktasında herkesle işbirliği içerisindeyiz. Valimizin öncülüğünde, siyasetçilerimizle, vekillerimizle, tüm kurum ve kuruluşlarımızla beraber Van’ın ortak çıkarları babında herkesle iş birliği çalışmalar yürütüyoruz. Çünkü bu makamlar halkın, milletin makamlarıdır. Bu kurumlar halkın kurumlarıdır. Dolayısıyla kurumlar her zaman halkın, milletin menfaatleri doğrultusunda kullanmak gerekiyor” diye konuştu. "Van OSB, binlerce çalışanın ve işverenin hayatını sürdürdüğü bir yaşam alanı oldu" Van OSB’nin alanlarını zenginleştirmeye çalıştıklarının altını çizen Başkan Aslan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Hayat sadece sanayi, çalışma ve işten oluşmuyor. Hayat komplike bir yapıdır. Dolayısıyla sosyal, kültürel, sportif ve eğitim alanlarının olması lazım. Bizler de Van OSB’de anaokulundan kreşine, liseye ve inşallah yakın zamanda kurulacak olan meslek yüksekokuluna kadar bir eğitim kampüsü oluşturarak hem insanlarımızın, çocuklarımızın ve çalışanlarımızın kendi çocuklarını getirip burada eğitimlerini sürdürmek hem de Van OSB’de sanayicilerimizin ve ilimizin ihtiyaç duyduğu ara kalifiye elemanların yetişmesi noktasında sürekli çalışıyoruz. Bunu daha üst bir seviyeye taşıyarak, yüksekokulla taçlandırıp hem üniversite hem lise hayatını daha verimli, daha kaliteli eleman yetiştirme noktasında çabalarımız sürdürüyoruz. Yine insanlarımızın günlük ihtiyaçlarını karşılayabileceği bir çarşıya, bir restorana, bir markete ihtiyaç var. Bizler de bu ihtiyaçların karşılanabileceği alanlar oluşturmaya çalışıyoruz. Bu minvalde bir çarşı kuruldu. Bunun yanında hem çalışanlar hem işverenlerin günlük sporlarını yürütebilecekleri kapalı bir spor salonu tahsis edildi ve şuan faaliyete başladı. Burası binlerce çalışanın, işverenin hayatını sürdürdüğü; sabah 07.00’dan gece 24.00’a kadar devam ettireceği bir yaşam alanı oldu. Dolayısıyla sağlık problemi, iş kazalarının olabileceği bir alan. Bu nedenle valilik, belediye ve sağlık müdürlüğümüzün destekleriyle 112 Acil Çağrı Merkezi inşaatı başladı. İnşallah en kısa bir zaman içerisinde burada 112 sağlık hizmetinin hayata geçmesi en büyük temennimizdir.” "2024 yılı Van OSB için verimli geçti" Amaçlarının insanların refah seviyesini yükseltmek, üretimlerine, istihdamlarına katkı sunmak olduğunu belirten Aslan, bu anlayış, bu özveri ile çalışmalar yürüttüklerini söyledi. Geride bıraktıkları 2024 yılının bu çalışma, bu hizmet ve bu anlayışla geçtiğini belirten Aslan, “2024 yılı Van OSB için ilimiz için verimli geçti. Üretimlerimiz hiç ara vermeden devam etti. Bu nedenden ötürü bizlerde 2025 yılı için daha da iyi olacağı umudu hasıl oldu. 2025 yılı ile ilgili dileğimiz, arzumuz; özellikle Ortadoğu’nun ve İslam coğrafyasının çatışmalardan uzak, insanların kendi yazgılarını çizeceği, mutlu, refah bir şekilde yaşayabilecekleri, ülkelerinde yaşam faaliyetlerini sürdüreceği alanların oluşmasıdır. Bu duygu ve düşüncelerle 2025 yılının kentimiz, sanayimiz, sanayicimiz için daha faydalı olabileceği, daha üst seviyeye taşıyacağı, üretimlerine kalite katabilecekleri, üretim hatlarının arttırabileceği, istihdam noktasının bir seviyeye taşıyacağı bir yıl olmasını istiyoruz. Temennimiz 2025 yılının hem ilimiz hem bölgemiz hem ülkemiz hem de bütün dünya için bir umut, bir refah yılı, çatışmaların, savaşların, ölümlerin, mültecilerin olmadığı, insanların hür, bağımsız, eşit ve refah içinde yaşayabilecekleri bir toplum, bir dünya olmasıdır” ifadelerine yer verdi.
Ankara Bakan Ersoy’a Geleneksel El Sanatları Festivali’nde 300 çivi ile yapılan portresi hediye edildi Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Geleneksel El Sanatları Festivali’nde sergilenen eserleri inceledi. Sanatçı Mustafa Baştan, Bakan Ersoy’a 300 çivi ve bin metre ip kullanarak 3 günde tamamladığı portresini hediye etti. Bakan Ersoy, Çukurambar Kültür ve Sanat Merkezi’nde düzenlenen "Geleneksel El Sanatları Festivali"nin açılışında 15 sanatçının cam süsleme, çini, keçe, cam sanatı, filografi, kağıt kesme, oya ve geleneksel oyuncak sanatları eserlerinin olduğu sergiyi gezdi. Sanatçılarla sohbet ederek, eserleri hakkında bilgi alan Ersoy’a, sanatçı Mustafa Baştan tarafından filografi sanatıyla yapılmış portresi hediye edildi. Baştan, portreyi 300 çivi ve bin metre ip kullanarak 3 günde tamamladığını söyledi. Sanatçıya teşekkür eden Ersoy, "Her şehirde sivil toplum kuruluşlarımızla iş birliği yaparak, somut olmayan kültür miraslarımızı ve ustalarımızı götürüp, oradaki yeni nesle hem bu sanatlarımızı tanıtmak hem de onları cezbedip bu sanatı yapmaya ikna etmek için önemli bir aktivite ve yöntem olarak görüyoruz. Sayısı daha da artarak devam edecek" ifadelerini kullandı. Bakan Ersoy, 120 bin çivi ile 9 günde yapılan Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi ve 124 bin çivi ile 9 günde yapılan Adana Varda Köprüsü’nün silueti eserlerini de inceledi. “Engelsizlere daha çok eğitim veriyoruz ki, engellilerin neler yapabileceğini görebilsinler” Festivale katılan cam sanatçısı Ali Rıza Ayaz, İHA muhabirine camı bin 200 derece alevde eriterek camdan takılar, ağaçlar ve çiçek gibi figürler yaptıklarını belirterek, aynı zamanda eğitim verdiklerini söyledi. Uluslararası Omurilik Felçlileri Derneği’nde bu işi yaptığını belirten Ayaz, “Atölye ve mağazamız var. Hem üretim hem de satışını yapıyoruz. Engelli ve engelsiz herkese eğitim veriyoruz. Genelde engelsizler daha çok katılıyor. Engelli olarak engelsizlere daha çok eğitim veriyoruz ki engellilerin neler yapabileceğini görebilsinler” diye konuştu. “Kendi çabalarımla bu duruma geldim” Deri işleme ve katı sanatçılığı yapan Murat Ateş de, Bakan Ersoy’un sergiye gelerek bütün sanatçılarla tek tek ilgilenmesinin kendilerini motive ettiğini belirtti. Kendisinin katı sanatçısı olduğunu ifade eden Ateş, “Katı sanatında 27 kişisel sergim var. Bu deri işine ben yeni başladım sayılır. Yaklaşık 10-12 yıldır deri işini yapıyorum. Herhangi kimseden bir ders almadım, bir hocam yok benim. Kimse bana bir şey öğretmedi, deriyi kesmeyi öğretmedi. Ben kendi çabalarımla bu duruma geldim” dedi.