ASAYİŞ - 01 Kasım 2024 Cuma 16:10

Rize’de sürekli kazaların olduğu bölge şoför esnafını canından bezdirdi

A
A
A
Rize’de sürekli kazaların olduğu bölge şoför esnafını canından bezdirdi

Rize’nin Pazar ilçesinde bir çok kazanın yaşandığı bölge, şoför esnafını canından bezdirdi. Pazar Şoförüler Odası Başkanı Osman Yüksel, “Havalimanı olan bir yerde yabancı insanlar geldiği zaman, burada kaza yaptığı zaman bu da bir daha gelmez buralara. Burada birinin mi ölmesi lazım?” dedi.


En son 29 Ekim Salı günü 2’si ağır 4 kişinin yaralandığı kaza ile gündeme gelen kavşakta vatandaşlar ve şoförler bir önlem alınmasını istiyor. Sürekli kazaların meydana geldiği bölgede yapılabilecek bir köprülü viyadük ile sorunun ortadan kalkacağına dikkat çekmek isteyen Yüksel, “Yıllardan beri burayla ilgili, kavşakla ilgili, viyadük yapılmasıyla ilgili çok talepte bulunduk. Ulaştırma Bakanlığı’na bir yazı yazdık. Belediye meclisinde karar çıkarıp Ulaştırma Bakanlığına yazı ile köprülü kavşak istedik. Karayolları ‘Burada hacim küçük’ diyor. Yani ‘Geniş alan yok’ diyor. Peki burada geniş alan yoksa, Gündoğdu’daki o küçücük alanda viyadük yapıldı. Pazar’a girecek olan arabalar otobandan geçecek gidecek, Pazar’a gelecek olan adam viyadükten geçecek Pazar’a girecek. Çok basit bir örneği Pazar’ın çıkışında yapılan yerde de var” dedi.



“Burada birinin mi ölmesi lazım?”


29 Ekim Salı günü kavşakta meydana gelen ve 2’si ağır 4 kişinin yaralanmasına sebep olan kazadan örnek veren Yüksel, “Burada kaza oranlarına baktığımız zaman iki gün önce 4 kişi ağır yaralandı. Hatta hastaneye de gittim. 2’si burada yatıyordu, 2’sini Rize’ye kaldırdılar. Baktığımda yoğun bakımda olduğunu öğrendim. Havalimanı olan bir yerde yabancı insanlar geldiği zaman, burada kaza yaptığı zaman bu da bir daha gelmez buralara. Burada birinin mi ölmesi lazım? Mesela bak bugün iki tane çocuğumuz yoğun bakımda yatıyor. Lütfen yetkililere sesleniyorum. Yazmadığımız yazı yok. Karayollarından tut, Ulaştırma Bakanlığı’ndan tut, belediyeden tut, meclisten çıkardığımız karar var, örnekleri var. Geçtiğimiz gün ki kazadan sonra artık dönüm noktasına geldik” şeklinde konuştu.



“Buraya geldiği zaman korkuyla geliyor”


Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’ndan bölgede bir inceleme yağmasını rica ettiklerini dile getiren Yüksel, "Bu kadar yollar yapan devletimiz, bölgede olsun, Türkiye’de olsun, karayollarında olsun, yapılan bu sahada güzel şeyler varken Ulaştırma Bakanımızın şurada 5 dakika durup, şurayı bir incelemesini istiyorum. Lütfen yetkililere, Valime, kaymakama sesleniyorum. Lütfen Ulaştırma Bakanımıza Pazar’da böyle bir sıkıntı olduğunu, burada kazalar meydana geldiğini, hatta şu anda 2 tane çocuğumuz yoğun bakımda kaldığını söyleyin. Bu havalimanının olduğu bir yerde kaza olmasını istemiyorum. Artık millet canından bezdi. Buraya geldiği zaman korkuyla geliyor. Buradan geçen arabalar korkuyla geçiyor. Burada viyadük yapmak, köprülü viyadük yapmak çok basit. Ulaştırma Bakanı’na sesleniyorum, lütfen burada geçerken burada beş dakika durup bir incelemenizi istiyorum. Biz Pazar halkı olarak buradan çok mağduruz” ifadelerini kullandı.



Rize’de sürekli kazaların olduğu bölge şoför esnafını canından bezdirdi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara TUSAŞ şehitlerinin künyeleri Şehitler Anıt Ağacı’na asıldı Terör Örgütü PKK tarafından Ankara’nın Kahramankazan ilçesindeki TUSAŞ tesislerine düzenlenen terör saldırısında şehit olan 5 vatan evladının isimlerini yazıldığı künyeler Kızılcahamam’daki Şehitler Anıt Ağacı’na asıldı.TUSAŞ’ın Kahramankazan’daki yerleşkesine düzenlenen terör saldırısında güvenlik görevlisi Atakan Şahin Erdoğan, kalite kontrol teknisyeni Cengiz Çoşkun, makine mühendisi Zahide Güçlü, taksi sürücüsü Murat Arslan ve Tusaş çalışanı Hasan Hüseyin Cambaz hayatını kaybetmişti.Ankara’nın Kızılcahamam ilçesinde yer alan Şehitler Anıt Ağacı’na TUSAŞ şehitlerinin isimlerinin yazıldığı künyeler asıldı. Törene Kızılcahamam Belediye Başkanı Süleyman Acar, Kızılcahamam Kaymakamı Nuri Mehmetbeyoğlu, Kızılcahamam Cumhuriyet Başsavcısı Burak Akguş, AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, AK Parti Genel Merkez Sivil Toplum ve Halkla İlişkiler Başkan Yardımcısı Mücahit Yılmaz, TUSAŞ Genel Müdür Yardımcısı Özkan Altay ve çok sayıda vatandaş katıldı.Kızılcahamam Belediye Başkanı Acar, yaptığı konuşmada, Türkiye’nin bağımsızlığı ve güvenliği uğruna canlarını feda eden TUSAŞ şehitlerinin hatırasını ölümsüzleştirmek üzere bir araya geldiklerini ifade etti.“Şehit ağacımıza asarak onları ebediyen yaşatacağız”Acar, şunları kaydetti:“Hain terör saldırısında aralarında TUSAŞ çalışanları ve bir taksi şoförü hemşerimizin de olduğu 5 kahramanımızı şehit verdik. Bu vatan için canlarını ortaya koyan kahramanlarımız Cengiz Çoşkun, Zahide Güçlü, Hasan Hüseyin Cambaz, Atakan Şahin Erdoğan, Murat Aslan’ın isimlerini şehit ağacımıza asarak onları ebediyen yaşatacağız. Vatan için canlarını feda eden şehitlerimiz geleceğimiz için çok önemli bir görev icra ediyorlardı.”Kızılcahamam Kaymakamı Nuri Mehmetbeyoğlu ise “İnanıyorum ki tüm şehitlerimizin anılarını sıcak tutacağımız ulaşabilirlik ve sahip olduğu muhabbet makamından milli ve manevi sembollerimiz arasında yer alacak şehit ağacına asacağımız künyeleri ile gönüllerimizi daha da yücelteceğiz” ifadelerini kullandı.
Diyarbakır Narin Güran cinayetinde tutuklu sanıkların HTS kayıtlarına ilişkin bilirkişi raporu krokilerle birlikte dava dosyasında Diyarbakır’da 8 yaşındaki Narin Güran cinayetinde tutuklanan 4 kişinin HTS kayıtlarına ilişkin bilirkişi raporu krokilerle birlikte dava dosyasında yer aldı. Merkez Bağlar ilçesi Tavşantepe Mahallesi’nde 21 Ağustos’ta kaybolan ve 8 Eylül’de Eğertutmaz Deresi’nde cansız bedenine ulaşılan Narin Güran cinayetine ilişkin anne Yüksel, ağabey Enes ve amca Salim Güran ile komşuları Nevzat Bahtiyar hakkında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma tamamlandı. Tutuklu 4 kişinin "iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talebiyle yargılanacağı dava dosyasında, 3 bilirkişi tarafından hazırlanan rapor da yer aldı. Raporda sanıkların 21 Ağustos’ta saat 14.28’den itibaren Tavşantepe Mahallesi’nde tespit edildikleri mevkilere ilişkin krokilere de yer verildi. Raporda, bilirkişilerce sanıkların HTS kayıtlarının alındığı, olayın olduğu Tavşantepe Mahallesi’ne gidildiği, baba Arif Güran’ın ikameti çevresinde, tutuklu sanık amca Salim Güran’ın ikameti ve çevresi, ara yollar, Uzunbahçe tarafında bulunan tarlası ile mahalledeki okul ve Kur’an kursu, Narin Güran’ın cesedinin bulunduğu yer ve çevresinde, köyün giriş ve çıkış istikametindeki ana baz ve yan bazların tespitinin yapıldığı kaydedildi. Salim Güran ile Nevzat Bahtiyar’ın 15.10 ile 15.40 arası bir arada olduğu belirlendi Söz konusu bölgelerde yapılan dar alan baz çalışmasına ilişkin hazırlanan raporda, "21 Ağustos’ta anne Yüksel Güran’ın saat 14.28’de ikametinde olduğu, 16.39’a kadar ikametinde bulunmaya devam ettiği, ikameti dışında bir yerde olmadığı değerlendirilmektedir. Salim Güran’ın aynı gün 14.52 sıralarında ikametinden çıktığı, 15.19’a kadar Arif Güran’ın ikameti ve yakınlarında bulunduğu, 15.20’de Arif Güran’ın ikametine geldiği ve giriş yaptığı, daha sonra evin arka tarafında bulunan ahır kısmına geçip geri Arif Güran’ın ikametine girdiği ve 16.10’a kadar Arif Güran’ın evinde ve müştemilatında olduğu, Nevzat Bahtiyar ile 21 Ağustos günü 15.10 ile 15.40 arası hareketlerinin uyumlu olduğu ve birlikte oldukları değerlendirilmektedir. Enes Güran’ın aynı gün 14.30 sıralarında ikametinde bulunduğu, 15.41’den 15.51’e kadar ikametinde bulunmaya devam ettiği, 15.57 sıralarında Salim Güran’ın ikametine geçtiği, 16.06 sıralarına kadar da bu adres civarında bulunduğu değerlendirilmektedir. Nevzat Bahtiyar’ın olay günü 15.08’de Salim Güran ile telefonla görüştükten sonra ikametinden ayrıldığı, Arif Güran’ın ikameti ve civarında olduğu, 15.27 sıralarında Arif Güran’ın evine geldiği ve 15.35’e kadar burada olduğu, daha sonra ayrıldığı, 16.00 sıralarında Narin Güran’ın cesedinin bulunduğu yerde olduğu tespit edildi" değerlendirmesi yer aldı. Salim Güran’ın 22.47’den 22.55’e kadar Narin’in cesedinin saklandığı yerde olduğu belirlendi Raporda, "Salim Güran’ın HTS kayıtlarına göre olay günü saat 22.47 sıralarında Narin Güran’ın cesedinin bulunduğu yerdeki mısır tarlası civarına geldiği ve saat 22.55’te buradan ayrıldığı" bilgisi yer aldı. Salim Güran’ın ifadesinde 21 Ağustos’ta Uzunbahçe köyüne gittiğini beyan ettiği hatırlatılan raporda, yapılan çalışmalarda olay günü ya da gecesi Uzunbahçe köyüne gitmediği, 19 Ağustos’ta saat 13.28 sıralarında söz konusu mevkideki mısır tarlasında bulunduğu, 13.57 sıralarında Uzunbahçe köyüne doğru hareketlendiği, 14.00 sıralarında Uzunbahçe köyünde olduğu, aynı gün 14.11 sıralarında bu köyden ayrılıp, 14.15 sıralarında mısır tarlasına geldiğinin değerlendirildiği kaydedildi. Narin Güran’ın öldürülmesine ilişkin tutuklu 4 sanık hakkında hazırlanan ve Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede, HTS kayıtlarına ilişkin şu bilgilere yer verildi: "Olay günü anne Yüksel Güran’ın saat 14.28’de telefonu kapandığında ikametinde olduğu, 15.38’de telefonu açıldığında yine ikametinde olduğu, ağabey Enes Güran’ın 14.30’da telefonu kapandığında ikametinde olduğu, 15.41’de telefonu açıldığında yine ikamette bulunduğu, amca Salim Güran’ın 14.52 sıralarında ikametinden çıktığı, 15.19’a kadar Arif Güran’ın ikameti ve yakınlarında bulunduğu, 15.20’de ahırın oraya geçiş yaptığı ve 16.10’a kadar Arif’in evinde ve müştemilatında olduğu, Nevzat Bahtiyar’ın 15.08’de Salim Güran ile telefonda görüştükten sonra ikametinden ayrıldığı, Arif’in ikameti ve civarında olduğu, 15.27 sıralarında Arif’in evine geldiği, evde bulunduğu, 15.35’e kadar Arif’in ikametinde olduğu ve daha sonra ayrıldığı, 16.00 sıralarında Narin’in cesedinin bulunduğu yerde olduğu tespit edilerek, Salim Güran ve Nevzat Bahtiyar’ın olay günü öncesinde ve sonrasında birlikte hareket ettikleri değerlendirilmiştir."
Eskişehir Eskişehir’de safran hasadı gerçekleştirildi Eskişehir’de dünyanın en değerli baharatının yapıldığı safran bitkisinin hasadı, Vali Hüseyin Aksoy’un katılımıyla gerçekleştirilirdi. Eskişehir’de dünyanın en pahalı baharatları arasında ilk sıralara gösterilen safran bitkisinin hasadı gerçekleştirildi. Tepebaşı ilçesinde bulunan 112 dekarlık tarım arazisine ekilmiş olan safranlar işçilerce sepetlere toplanıyor. Daha sonra yine el yordamı ile bitkinin en önemli kısmı olan dişi organları stigma kısmı ayıklanıyor. Oldukça zahmetli ve ince işçiliği olan hasatta 150 bin çiçekten 1 kilogram safran elde edilirken çiçekler koparılıyor, ayırılıyor, kurutuluyor ve pazara arz ediliyor. Safranın, kanserden kalp hastalıklarına, diyabetten ruhsal durumun iyileştirilmesine kadar birçok sağlık faydasının olduğu biliniyor. Safrandan yapılan çay, bal, deodorant, krem gibi birçok ürün de hasat etkinliğinde tanıtıldı. Dünyada 500 ton safran üretilirken bunun 80 kilogramı Türkiye’de üretiliyor. Safranın kilogram fiyatı kalitesine göre 250 ila 500 bin lira arasında değişiyor. “Eskişehir’in adı Safranbolu’nun adını geçecek şekilde çaba sarf edeceğiz” Eskişehir İl Tarım ve Orman Müdürü Ender Muhammet Gümüş hasatla ilgili şöyle konuştu: “Bugün güzel ve anlamlı bir festival, etkinlik yapıyoruz. Bu güzel nadide çiçekler esasen Anadolu’da geçmişinden beri var olan, doğal olarak da yetişen bir bitkimiz safran. Eskişehir Geçit Kuşağı Tarımsal Araştırma Enstitüsü’nde tescili yapıldı. Tüm Türkiye’deki yetiştiriliş alanı itibariyle şu andaki ekiliş alanı sahamız ülkenin tamamından daha fazla oldu. Eskişehir’de Tarım İl Müdürlüğümüzce, Geçit Kuşağı Tarımsal Araştırma Enstitümüzle beraber ’Eskişehir’de Hanımlar Safran Üretiyor’ projesini hazırlamıştık. Daha küçük çaplı olan bu proje çerçevesinde, toplamda 2 bin metrekareye yani 2 dekara ulaştı. Bu alan 100 dekar, Safranbolu’da 40 dekara düşünce tüm Türkiye’de rakamların ne kadar önemli olduğu daha bariz bir şekilde ortaya çıkacak. Safranın yalnızca şu an birazdan toplayacağımız çiçeklerin dişi organları, kırmızı renkli olanları çok pahalı olmakla kalmıyor, yaprakları yine reçel olarak hazırlanıp tüketilebiliyor. Aynı zamanda sadece çiçek ve stigma üretimi değil, safran üretimi değil, yumru yani soğan üretiminde de safran tarlasından çiftçilerimiz bizim kurda asla hayal elde edemeyeceğimiz bir gelir elde edebilecek seviyeye geliyor. Eskişehir’in adını Safranbolu’nun adını geçecek şekilde, belki de ileride ’Safran Şehri’ olarak değiştirecek kadar safran ekimi için çaba sarf edeceğiz. Hasadımızın hayırlara vesile olmasını diliyorum.” “Eskişehir adına önemli bir tarımsal faaliyet olarak karşımızda duruyor” Hasatta konuşan Vali Hüseyin Aksoy ise “Türkiye’de üretilen toplam safran alanının daha fazlası Eskişehir’de bugün bulunduğumuz bu noktada gerçekleştiriliyor. 100 dönümlük bir noktada safran üretimi gerçekleştiriliyor ve hem ülkemiz hem de Eskişehir adına önemli bir tarımsal faaliyet olarak karşımızda duruyor. Yaşanan küresel iklim değişiklikleri nedeniyle su noktasında tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de bazı kısıtlılıklarla karşı karşıya kalabiliyoruz. Özellikle su tüketiminin de az olması safranın önümüzdeki süreçte tercih edilen bir tarımsal üretim çeşidi olması bakımından önem arz ettiğini de ifade etmek isterim. Su noktasında tüketimi fazla olan ürünler yer altı suları başta olmak üzere Devlet Su İşleri (DSİ) Bölge Müdürlüğümüzün genel müdürlüğünün projelendirdiği alanlarda su bakımından farklı sonuçları karşımıza çıkarabiliyor. Bu bakımdan suya az ihtiyacı duyulan noktalarda tarımsal üretime geçmemiz bölgemiz açısından da oldukça önemli. Konya Ovası’ndan başlayan obrukların artık bizim Sivrihisar bölgesinde görülmeye başlamış olması yeraltı sularında azalmanın varlığını bizlere hissettiriyor. Bu bakımdan tarımsal üretim anlamında da suya az ihtiyaç olan ürünlere yönelmemiz oldukça önemli. Bu boyutuyla da safran üretiminin hem su tüketimi bakımından hem de dekar başına elde edilen gelir bakımından da oldukça cazip olduğunu görüyoruz” dedi. Safran hasadı etkinliğine Eskişehir Valisi Hüseyin Aksoy, İl Tarım ve Orman Müdürü Ender Muhammet Gümüş, Eskişehir Sanayi Odası (ESO) Başkanı Celalettin Kesikbaş, üreticiler ve vatandaşlar katıldı. Program sonunda Vali Hüseyin Aksoy, safran bitkisini toplayıp ardından da çiçeğin stigma kısmını ayıkladı.
Bartın Faciaya balık ziyafetinin neden olduğu iddiası Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Amasra Müessesesine ait maden ocağında 14 Ekim 2022’de meydana gelen ve 43 madencinin hayatını kaybettiği maden faciasının duruşmasında tutuklu yargılanan sanık Volkay Soylu’nun talebi üzerine madencilerin kullandığı ve eğitimlerde kullanılan maskenin açılması mahkeme heyetinin huzurunda gerçekleştirildi. Müşteki avukatlarının patlamadan önceki 1 yıl içerisinde gerçekleşmiş, telsiz ve telefon konuşmalarının yer aldığı ses kayıtlarını mahkeme heyetine dinletildiği davada, sanık avukatları ise savunmalarında patlamanın hemen öncesinde işçilerin balık yemek için aceleci davrandığını ileri sürerek, patlamada maden işçilerini sorumlu tuttu 43 madencinin hayatını kaybettiği 9 madencinin de yaralandı Amasra Maden Faciasına ilişkin davanın 9. duruşması bugün Bartın Adliye binası içerisindeki koridorda özel olarak oluşturulan salonda gerçekleştirildi. 1. Ağır Ceza mahkemesi tarafından yürütülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, müştekiler, avukatları, faciada hayatını hayatını kaybeden madencilerin yakınları katıldı. Adliye içerisinde ve çevresinde güvenlik görevlileri tarafından geniş güvenlik tedbirleri alındı. Mahkeme heyeti soruşturma kapsamında İstanbul Teknik Üniversitesi ve Kocaeli Üniversitesinde görevli maden mühendisi, jeoloji, jeofizik, elektrik ve güvenlik uzmanlarından oluşan 7 kişilik bilirkişi heyetinin üçüncü raporunu tamamlayarak mahkemeye sunduğunu ifade ederek, bilirkişi ek raporuna karşı beyanları aldı. Müşteki avukatları, bilirkişi heyetinden teknik incelemenin, bilimsel çalışmanın ve patlamanın yaşandığı maden ocağında keşif yapılıp yapılamayacağıyla ilgili görüşlerin yer aldığı kapsamlı rapor beklemelerine rağmen soruşturma aşamasındaki kanaatlerin devamı niteliğinde rapor hazırlandığını belirtti. Ses kayıtları dinletildi Merkezi Gaz İzleme İstasyonu’ndan alınan ve işletme müdürünün talimatıyla üretim için metan sensörlerinin iptal edildiği yönündeki ses kaydını dinleten müşteki avukatları, gaz izleme personelinin, iş güvenliği uzmanı Volkan Soylu’ya metan gazının yüzde 5 seviyesini geçtiği yönünde bilgi vermesine rağmen üretime devam edilmesi yönünde talimat verildiğine ilişkin ses kaydını da dinletti. Müşteki avukatları, faciadan önceki 1 yıl içerisinde patlamanın meydana geldiği maden ocağındaki telsiz konuşmaları ile çalışanlar arasındaki telefon konuşmalarının yer aldığı ses kayıtlarını mahkemeye sunulduğunu ifade ederek, işçilerin göz göre göre ölüme götürüldüğünü savundu. Yeniden bilirkişi heyeti oluşturulması talebinde bulunan müşteki avukatları, keşif yapılamaması ve ses kayıtlarının yer aldığı yeni delillerin de değerlendirilerek tutuklu sanıkların mevcut halinin devamını talep etti. Suçlamaları kabul etmeyen sanık ve sanık avukatları, tutukluk sürelerini de göz önünde bulundurularak sanıkların tahliyesini talep ederek ev hapsi ve yurt dışına çıkış yasaklarının kaldırılmasını istedi. Maske ve metan gazı tespit cihazları uygulamalı gösterildi Tutuklu yargılanan sanıklardan olan ve İş güvenliği uzmanı Volkan Soylu’nun talebi üzerine salonda oksijenli ferdi kurtarıcı gaz maskesiyle, eğitim maskelerini gösterildi. Her iki maske açılarak arasında fark olmadığı gösteren Soylu, maske eğitimlerin de yeterli olduğunu savundu. Soylu’nun talebi üzerine maden ocağında kullanılan vakvak olarak ifade edilen gaz ölçüm cihazı ile maden ocaklarında kullanılan metan gazı ölçüm sensörleri de mahkemeye getirildi. Metan gazı tespit anında sensörlerin verdiği alarm sesi ve titreşimi mahkemeye dinleten Soylu, olay müşteki avukatlarının soru üzerine olay gününde de 4 adet gaz ölçüm cihazı ve sensörün ilgili çalışanlara dağıtıldığı ve teslim alındığına dair kayıtların olduğunu kaydetti. Uyarı cihazlarının mahkeme heyetine gösterilmesinin ardından ise toplanarak, adliye dışına çıkarıldı. Gazeteciler, adliyeden çıkarıldığı esnada cihazları görüntülemek istedi. Cihazların bulunduğu kutuyu taşıyan görevlinin, gazetecilerin görüntü almasını önlemek amacıyla sürekli yön değiştirmesi dikkat çekti. Cihaz Türkiye Taşkömürü Kurumu’na ait bir araca konularak, kuruma götürüldü. Ses kaydına savunma yapmadılar Avukatların ses kayıtlarıyla ilgili sorusuna ise Soylu, "Kayıtlarda ne denildiği tam olarak anlaşılmıyor. Ayrıca sadece telefon görüşmesinin önü arkası alınmadan sadece belli bir bölümün dinletilmesiyle genelleme yapılmamalı" şeklinde konuştu. Balık ziyafeti için aceleci davrandıklarını iddia etti Sanık avukatları maden işçilerinin olay günü yaşananlarla ilgili verdiği ifadelerde balık ziyafeti planladıklarını ve balık yemek için erkenden ocağa girerek, hızlı ve aceleci bir şekilde işlerini yapmaya çalıştıklarını iddia etti. Maden işçilerinin ifadelerini mahkeme heyetine hatırlatmak için tek tek okuyan sanık avukatları, hayatını kaybeden maden işçilerinin güvenlik tedbirlerini ihmal etmesi nedeniyle patlamanın meydana gelmiş olabileceğini ifade etti. Duruşmaya katılan 43 madencinin yakınları ise sanık avukatlarının savunmalarına tepki gösterdi Ara karar verildi MAra kararını açıklayan mahkeme heyeti, "muhtemel kastla öldürme" suçundan yargılanan sanıklar dönemin TTK Amasra Müessese Müdürü Cihat Özdemir, İşletme Müdürü Selçuk Ekmekci, iş güvenliği ve eğitim başmühendisi Volkan Soylu, başmühendis Mehmet Tural’ın tutukluluk halinin devamına, "bilinçli taksirle öldürme" suçundan yargılanan ve önceki duruşmada tahliyelerine karar verilen kartiyelerden sorumlu maden mühendisleri Levent Aydın ve İbrahim Hakan Mengeş ile emniyet mühendisi Şahan Kahraman’ın ev hapsi ve yurt dışına çıkış yasağı tedbir kararının devamına karar verdi. Ailelerden tepki Patlamada hayatını kaybeden madencilerin yakınları mahkeme sonunda ve adliye çıkışında ise sanıklara ve sanık avukatlarına tepki gösterdi. Madenci yakınları 2 yıldır mahkemenin devam ettiğini belirterek, olayın sorumlularının cezalandırılmasını istedi. Müşteki avukatlarından basın açıklaması Müşteki avukatları ise adliye çıkışında, faciada hayatını kaybeden madencilerin isimlerinin yer aldığı afişi açarak, basın açıklaması yaptı. Avukat Melike Polat, ses kayıtlarında, benzer olaylarda maden ocağındaki devre kesicilerin çalışmadığını, elektriklerin kesilmediğini, çalışmanın durdurulmadığı, işçilerin tahliye edilmediği gibi konuların net bir şekilde ortaya çıktığını ifade etti. Polat, sanık Volkan Soylu’nun talebi üzerine maske kullanımının gösterilmesi ile ocakta kullanılan gaz ölçüm ve uyarı sistemlerin gösterilmesini şov olarak niteledi. Avukat Polat, madencilerin balık yaptığı yönündeki iddialarla ilgili ise suçun hayatını kaybeden madencilerin üzerine atılmak istendiğini ifade etti. Dava dosyasının, esas hakkında mütalaa hazırlanmak üzere savcılığa gönderilmesini de kararlaştıran heyet, duruşmayı 13 Aralık’a erteledi. TTK Amasra Müessesesine ait maden ocağında 14 Ekim 2022’de meydana gelen maden faciasında 43 işçi hayatını kaybederken 9 madenci de yaralanmıştı. Amasra Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında aralarında TTK Amasra Müessese Müdürü Cihat Özdemir’in de bulunduğu 24 şüpheli gözaltına alınmıştı. Zanlılardan Özdemir, Müessese Müdür Yardımcısı Salih Atmaca, İşletme Müdürü Selçuk Ekmekci, iş güvenliği ve eğitim başmühendisi Volkan Soylu ve başmühendis Mehmet Tural ile kartiyelerden sorumlu maden mühendisleri Levent Aydın ve İbrahim Hakan Mengeş ile emniyet mühendisi Şahan Kahraman "bilinçli taksirle birden fazla insanın ölümüne ve yaralanmasına neden olmak" suçundan tutuklanmış, 4 kişiye adli kontrol hükümleri uygulanmış, zanlılardan 3’ü çıkarıldıkları hakimlikçe, 9’u savcılık sorgularının ardından salıverilmişti. Bu şüpheliler arasında yer alan bir kişi hakkında ise soruşturma sürecinde takipsizlik kararı verilmişti. Hazırlanan savculuk iddianamesinde ise tutuklu sanıklar Özdemir, Ekmekci, Soylu ve Tural hakkında 42 kez "muhtemel kastla öldürme" suçundan toplam 840 yıldan 1050’şer yıla kadar, 4 kez "muhtemel kastla yaralama" suçundan da 4 yıl 16 aydan 12’şer yıla kadar hapis cezası talep edilmiş, 4 sanık hakkında iki suçtan toplam 844 yıl 16 aydan 1062’şer yıla kadar hapis cezası talebinde bulunulmuştu. İddianamede diğer 19 sanığın ise "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan 2 yıl 8 aydan 22 yıl 6’şar aya kadar hapis cezası talep edilmişti.