GÜNDEM - 26 Eylül 2024 Perşembe 10:02

Suriyeli vatandaş bulduğu para dolu çantayı sahibine teslim etti

A
A
A
Suriyeli vatandaş bulduğu para dolu çantayı sahibine teslim etti

Osmaniye’de yaşayan Suriyeli İhsan Henno, yolda bulduğu içerisinde 33 bin Türk lirası olan çantayı sahibine teslim etti.


Osmaniye’nin Hacı Osmanlı Mahallesi’nde oturan ve meyan şerbeti satarak geçimini sağlayan 44 yaşındaki 6 çocuk babası İhsan Henno, Hacı Osmanlı Camii önünde yerde bir çanta buldu. Çantanın içerisine baktığında yüklü miktarda para olduğunu gören Henno, başvurduğu polis ekiplerinin yardımı ile çantanın sahibine ulaştı. Henno, içerisinde 33 bin lira olan çantayı sahibi Bülent Yıldırım’a teslim etti.


Para sahibine ulaştığı için mutlu olduğunu söyleyen İhsan Henno, “Osmaniye’de meyan şerbeti satarak geçimimi sağlıyorum. Evimden çarşıya inerken Hacı Osmanlı Camii yanında bir çanta gördüm. Çantayı aldım, baktım içinde para var. Hemen harekete geçtim. Bu çantanın sahibini bulmak için nereye gideceğime dair tanıdıklardan fikir aldım. Bir tanıdığım arkadaşı olan polisi aradı ve adamın kimliğinden telefon numarasına ulaştık ve arkadaş yanımıza geldi. Helal paraymış ki sahibine ulaştı tekrardan” diye konuştu.



"Allah’ım vicdan sahibi birine buldursun diye dua ettik"


Karısıyla birlikte kaybettikleri parayı Allah vicdanlı birine buldursun diye dua ettiklerini söyleyen Bülent Yıldırım ise, “Bugün böyle bir macera yaşadık. Sonradan farkına vardık çantanın olmadığını. Bir şey alacağımız zaman çantanın olmadığını fark ettik. Hanımla birlikte gittiğimiz yollara tekrar baktık ama çantayı bulamadık. Polis karakoluna geçtik ve bilgileri verdik. Dükkan kameralarını inceledik ama yine de bulamadık. Sağ olsun İhsan ağabey bulmuş. Çantanın içerisinde ustaya vereceğim param vardı. 30 bin Türk lirası bir gözünde, 3 bin Türk lirası bir gözündeydi. Allah kendisinden razı olsun. Kayıp olduğu zaman hanımla ‘Allah’ım vicdan sahibi birine buldursun’ diye dua etmiştik. Gerçekten insaflı bir adama denk gelmiş. Para yaylama ev yaptırıyorum, ustaların parasıydı, onlara verecektim” dedi.


Parayı bulan İhsan Henno’ya defalarca teşekkür eden Yıldırım, çantasının içindeki paranın bir miktarını ısrarla vermek istedi. Henno ise, "Ben bir insan olarak görevimi yaptım. İnsanlık daha ölmedi" diyerek bunu kabul etmedi.



Suriyeli vatandaş bulduğu para dolu çantayı sahibine teslim etti

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Elazığ Başkan Canbay, “Dijital platformlardaki sahte etiketler, markamıza zarar veriyor” Elazığ Arı Yetiştiricileri Birliği markasının tescilli olduğunu belirten Birlik Başkanı Fırat Canbay, “Fakat ürününü satmak isteyen ve bizimle ilgisi olmayan şahıslar, etiketimizin aynısını basıyor ve ürününe yapıştırarak internet üzerinden bazı alışveriş sitelerine koyuyor. Bu şekilde bizim hem vatandaş hem de markamızda zarar görüyor” dedi. Dünyada teknolojinin ilerlemesi ile alışverişin çoğunluğu artık internet ve dijital platformlar üzerinden yapılmaya başlandı. Tüketiciye ulaşmak isteyen birçok üretici, ürünlerini alışveriş sitelerine koyarak satmaya başladı. Bu durum hem üretici hem de tüketiciye de kolaylık sağlasa da dolandırıcılık ve sahte ürünlerde artış yaşandı. Bazı şahıslar ise ellerindeki balları satmak için tescilli olan Elazığ Arı Yetiştiricileri Birliği markasını kullanmaya başladı. Şahıslar yaptıkları sahte etiketleri, ürünlerinin üzerine basarak internet üzerinden satışa koydu. Bu duruma tepki gösteren Elazığ Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Kimyager Fırat Canbay, hem üreticilerin emeği hem de tüketici sağlığı için denetimlerin artması gerektiğini söyledi. Özellikle pandemiden sonra dijital platformlarda satış ağının arttığını vurgulayan Başkan Fırat Canbay, “Ama ne yazık ki bu dijital platformlarda bizlerin etiketleri üzerinden satılan ve bize ait olmayan ballara çok sık rastlanılmaktadır. Dolayısıyla burada satılan ürünler, gıda güvenliği noktasında denetime tabi tutulmuyor. Bunun yanında bizlerinde hakları suiistimal ediliyor. Dijital platformlarda satışları gerçekleştirilen ürün satışlarında ciddi anlamda denetimlerin oluşturulması gerekmektedir. Burada gerçekleştirilecek denetimler hem tüketiciler açısından gıda güvenliği oluşturacak hem de bizim gibi üreticilerin de hakları korunmuş olacaktır” diye konuştu. “Ürün kötü veya sahte çıkınca burada bizim etiketimiz zarar görüyor” İnternet üzerinden yapılan bazı satışlara bakıldığında birliklere ait etiket üzerinden satışlarla karşılaştıklarını dile getiren Başkan Canbay, “Bizlerin sahada ve STK olarak almış olduğumuz güveni buralarda suiistimal ediyorlar. Elazığ Arı Yetiştiricileri Birliği markası tescilli bir markadır. Fakat ürününü satmak isteyen ve bizimle ilgili olmayan şahıslar, etiketimizin aynısını basıyor ve ürününe yapıştırarak internet üzerinden bazı alışveriş sitelerine koyuyor. Bu şekilde bizim markamızda zarar görüyor. Çünkü vatandaşlar bizim markamıza ve ürünümüze güvenerek bunu alıyor. Ürün kötü veya sahte çıkınca burada bizim etiketimiz zarar görüyor. Hatta bundan dolayı oluşabilecek herhangi bir olumsuzlukta, üzerinde etiket olduğu için biz ceza yiyoruz. Alışveriş siteleri hiçbir zaman sorgulamadan ürünü sitesinde yayınlıyor. Bizim bunlarla ilgili hukuku sürecimizde sürüyor” şeklinde konuştu.
İstanbul İstanbul’un illegal renkleri Duvarları, trenleri ve iz bırakabilecekleri birçok noktayı boyayan grafiticiler kimilerine göre vandal, kimilerine göre ise sokak sanatçıları. Türkiye’de trenlerin grafiti ile boyanması yasadışı olmasına rağmen sanatçılar, onlarca vagonu boyayarak şehri griden kurtarıp renk kattıklarını belirtiyorlar. Kökeni eski çağlara dayanan grafiti, kendini ifade etme gelecek nesillere bir mesaj ve iz bırakmak olarak asırlar boyunca şekil aldı. Almanya’da İkinci Dünya Savaşı sonrası yükselen rap kültürü beraberinde birçok farklı sanatı getirdi. Duvarları ve trenleri boyayan gençler mesajlarını veya isimlerini göstermek istedi. Dünyada bazı ülkelerde trenlerin camlarını boyamadan yapılan grafitilere izin veriliyor. Ancak Türkiye’de yolculuk yapılan trenlerin vagonlarının boyanması yaşa dışı. Bazı belediyeler ise bu sokak sanatını değer görüp şehrin farklı noktalarında grafiticiler ile anlaşıp duvarları süslüyorlar. Grafiticiler ise bu işin bir düzen içerisinde kamu yararına çevrilmesinin şehre gri vagonlardan daha güzel estetik bir renk katacağını ifade ediyor. Onlarca boyalı grafiti vagonları ise havadan çekilen görüntülerde ilginç manzaralar oluşturdu. Adeta bir film platosunu andıran trenlerin bakım ve bekleme yeri görenlerin dikkatini çekiyor. İstanbul’da ise sürekli grafiti ile boyanmış vagonları görebiliyorsunuz. "Madem boyuyorsunuz, öyle bir boyayın ki herkes sevsin" Grafitinin hip hop kültürünün en isyankar tarafı olduğunu ifade eden Ünlü Rap Sanatçısı Fuat Ergin, “Türkiye’de illegal şekilde duvar boyamak halkı bile kışkırtıyor. ’Sen terörist misin?’ diye sana saldırıp dövebiliyorlar. Ben rap yapmadan önce gider trenleri boyardım. Yazdıklarımız temizlenince Almanya’da camları çizmeye başladılar. Trenlere gittiğin zaman çok iyi eserler yapman gerekiyor. Çünkü onu herkes görüyor. Kamu malına zarardan doğan bir şey. Sistemin baskısına karşı verilen bir tepki aslında. Bu şehirde hepimiz birlikte yaşıyoruz. O zaman birbirimizi dinleyelim. Bu çocukları çağırın trenleri madem boyuyorsunuz, öyle bir boyayın ki herkes sevsin deyin. Türkiye modeli için bunu konuşuyorum. Almanya’da bunu yapamazsınız. Almanya’da bu iş illegal olmasından dolayı yaşıyor” diye konuştu. "Modern çağın sanatı olarak kabul ediliyor" Türkiye’nin ilk grafiti ajansı Boyalı Ellerin kurucusu Ulaş Çelik, “Benim başladığım dönemlerde biraz daha kaçak kısmı bizleri cezbettiği için o şekilde başladık. Günümüzde modern çağın sanatı olarak kabul ediliyor. Birçok akademik eğitim almış kişilerde grafiti sanatı ile uğraşıyor. Artık ana akım sanat kollarından birisi oldu. Trenlere grafiti yapmak aslında bu sanatın ilk çıktığı günden bu güne gelen bir şeydir. Eskiden internet ağları çok gelişmediği dönemlerde çalışmalarımızı internete yükleyemediğimiz için trenlere grafiti yapardık. Özellikle yük trenlerine yapardık. Halkalıda tren garına gidip yurt dışındaki sanatçıların eserlerini görüp kendimizi geliştirmeye çalışırdık. Kaçak grafiti yapıyorsanız eğer yaptığınız grafitinin risk oranı yaptığınız çalışmanın karizmasını artırır” dedi. "Bunu kamu yararına çevirmek mümkündür" Yurt dışında bazı ülkelerde camı boyamazsanız trenlere grafiti yapmak yasal olduğunu ifade eden Çelik, “Ben bunun doğru yöntem olduğuna inanıyorum. Ülkemizde ise Haydarpaşa Garı’nın tadilata alınması ile birlikte kullanılmayan trenler grafiticilere açılıp boyama izni verildi. Vatandaşlar tarafından sevilen bir proje oldu. Bu grafitli trenler moda ve film çekimleri için kullanıldı. Bence diğer yolcuların görüş hakkına zarar vermeden yapılan eserler şehre değer katacaktır. Bizim ülkemizde tren boyamak yasak. Bu devlet görevlileri ve grafiticiler için zor bir durum. Bence bunu kamu yararına çevirmek mümkündür" diye konuştu.
İzmir Bu kıraathanede çeneler değil beyinler çalışıyor İzmir’de bulunan bir kıraathanede her yaştan vatandaş, alışılmış taş oyunları yerine ‘dama’ oynamak için toplanıyor. Bir araya gelen vatandaşlardan kimisi kendini yarışmalara hazırlıyor, kimisi de hobi olarak saatlerini damaya harcıyor. Konak ilçesine bağlı Eşrefpaşa semtinde bulunan bir kıraathanede yaklaşık 60 senedir, her yaştan vatandaş dama oynamak için bir araya geliyor. Kıraathane içerisinde alışılmışın dışında bir oyunla dikkatleri çeken vatandaşlar, sabah saatlerinde kıraathanenin yolunu tutuyor. Akşam saatlerine kadar dama müsabakaları yapan vatandaşları, kıraathanedeki diğer müşteriler de merakla izliyor. Müsabakaya katılan kişilerden kimileri oyunu hobi olarak oynarken kimileri de ülke genelinde düzenlenecek turnuvalar için kendini hazırlıyor. Eğlenmek için dama oynamaya geldiğini aktaran 65 yaşındaki Hasan Yiğit, 15 senedir dama oynadığını, dama sayesinde güzel vakit geçirdiğini ve kıraathanede dama şampiyonlarının da olduğunu belirtti. Damanın bir zeka oyunu olduğunu ifade eden 67 yaşındaki Şükrü Türkseven ise bu oyunun ilerleyen zamanlar için de alzheimer gibi hastalıklara faydalı olduğunu, dedikodu yapmak yerine böyle zeka oyunları oynamayı tercih ettiklerini söyledi. “Çeneler çalışmıyor, beyinler çalışıyor” Dama oynamaya farklı bir ilçeden geldiğini anlatan 68 yaşındaki Müslüm Çelik, şunları kaydetti: “Önümüzdeki ayın 23’ünde de yarışmaya katılacağız. Hepimiz farklı ilçelerden gelip burada buluşuyoruz. Beyin jimnastiği yapıyoruz. Bu kahvede çeneler çalışmıyor, beyinler çalışıyor.” “Hobi olarak oynuyorum ama bazen yarışmalara katılıyorum” Oyunu babasından gördüğünü ve babasının kendisini teşvik ettiğini söyleyen 68 yaşındaki Ümit Bahçeci de bu oyunun iddia üzerine oynanmayan bir oyun olduğunu vurguladı. Sözlerini sürdüren Bahçeci, “Burada önemli olan karşındakini yenebilmektir. Ben hobi olarak oynuyorum ama bazen yarışmalara da katılıyorum” diye konuştu.