SAĞLIK - 27 Mart 2024 Çarşamba 10:55

‘İftarda hızlı yemek, mide sağlığını olumsuz etkileyebilir’

A
A
A
‘İftarda hızlı yemek, mide sağlığını olumsuz etkileyebilir’

Ramazan ayında mide sağlığına dikkat edilmesi gerektiğini belirten Genel Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Nihat Polat, “İftarı ağır yemeklerle değil, hafif ve sindirimi kolay yiyeceklerle açmaya özen gösterin. Çorba, hurma, zeytin gibi hafif atıştırmalıklarla başlayabilirsiniz. Yemekleri yavaş yiyerek sindirim sistemine yardımcı olmalısınız. Hızlı yemek tüketmek mide rahatsızlıklarına yol açabilir” dedi.


Medical Park Ordu Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Nihat Polat, Ramazan ayında iftar ve sahur zamanı yemeğe aşırı yüklenme, yanlış beslenme gibi durumlar nedeniyle mide rahatsızlıklarının oluşabileceğini söyledi. Opr. Dr. Polat, Ramazan ayında mide sağlığı için alınması gereken önlemler hakkında açıklamalarda bulundu.



“Uzun süreli açlık mide şikayetlerine neden olabilir”


Ramazan ayında uzun süreli açlıktan sonra iftar ve sahur vakitlerinde aşırı yemek yemenin ciddi mide ve sindirim sistemi rahatsızlıklarına yol açabileceğini belirten Opr. Dr. Polat, “Uzun süreli açlık nedeniyle midede bazı salgılarda azalma olur. Bu durum mideyi daha duyarlı hale getirir ve gastrit, ülser, reflü gibi mide rahatsızlıklarının yaşanmasına neden olabilir. Bu yüzden mide şikayetleri olanlar ya da geçmişte mide rahatsızlığı geçirenler oruç tutmadan önce, mutlaka bir uzmana başvurup, önerileri dikkate almalılar” diye konuştu.



“İftar ve sahur arasında bol su içmeye özen gösterilmelidir”


Ramazan ayında dikkatsiz beslenen kişilerde mide yanması, gaz, ekşime, kabızlık gibi şikayetlerin arttığını ifade eden Polat, “Oruç tutarken gün boyunca vücut susuz kalır, bu da mide rahatsızlıklarına neden olabilir. İftar ve sahur arasında bol su içmeye özen gösterilmelidir. İftarı ağır yemeklerle değil, hafif ve sindirimi kolay yiyeceklerle açmaya özen gösterin. Çorba, hurma, zeytin gibi hafif atıştırmalıklarla başlayabilirsiniz. Yemekleri yavaş yiyerek sindirim sistemine yardımcı olmalısınız. Hızlı yemek tüketmek mide rahatsızlıklarına yol açabilir” şeklinde konuştu.



“Sahur yapıldıktan sonra hemen yatılmamalıdır”


Mide şikayetleri olanların sahur yapmayı ihmal etmemesi gerektiğine değinen Opr. Dr. Polat, “Sahurda yağlı yiyeceklerin yenmesi de reflü şikayetini arttıracağından hafif yiyecekler tercih edilmelidir. Sahur yapıldıktan sonra hemen yatılmamalıdır. Reflüsü olanlar yüksek yastıkta ya da yatak başuçlarını kaldırarak yatmaya özen göstermelidir. Ölçülü davranıldığı ve hekim önerileri dinlenildiği takdirde mide rahatsızlığı olanlar oruç tutarak sağlıklı bir Ramazan ayı geçirebilecektir. Eğer sürekli olarak mide rahatsızlıkları yaşıyorsanız veya mevcut bir rahatsızlık varsa, bir doktora danışarak uygun tedaviyi almalısınız” ifadelerini kullandı.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sakarya Sakarya’da 12 kişinin yaralandığı kazada midibüsün freni patlamış Sakarya’nın Pamukova ilçesinde 12 kişinin yaralandığı kazanın midibüsün freninin patlaması sonucu meydana geldiği ortaya çıktı. Kazayla ilgili Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesinden de açıklama yapıldı. Kaza, saat 16.00 sıralarında Pamukova ilçesi Eskiyayla Mahallesi’nde meydana gelmişti. Edinilen bilgiye göre, Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) Sağlık Kültür ve Spor Başkanlığı tarafından Akçay Baraj Gölü’ne doğa yürüyüşü gezisi düzenlendi. Gezi dönüşünde, bir firmadan kiralanan 54 S 0579 midibüsün frenleri patladı. Kontrolden çıkarak yol kenarında bulunan araziye devrilen midibüste bulunan 11 üniversite öğrencisi ile 1 üniversite personeli olmak üzere toplamda 12 kişi yaralandı. Durumun haber verilmesi üzerin bölgeye sevk edilen sağlık ekiplerince, yaralılar çeşitli hastanelere kaldırılarak tedavi altına alındı. Öte yandan kazanın, midibüsün freninin patlaması sonucu meydana geldiği ortaya çıktı. Üniversiteden kazaya ilişkin açıklama Meydana gelen kazanın ardında SUBÜ sosyal medya hesabı üzerinden açıklama yayınladı. Yapılan açıklamada, "Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığımız tarafından Akçay Baraj Gölü’ne düzenlenen doğa yürüyüşü gezisi dönüşü firmadan kiralanan bir minibüsün teknik arıza nedeniyle devrilmesi sonucu 11 öğrencimiz ve 1 personelimiz yaralanmıştır. Kaza neticesinde hayati tehlikesi olan ve durumu ağır olan öğrenci ve personelimiz bulunmamaktadır. Pamukova Devlet Hastanesi’nde müşahede altındaki 2 öğrencimiz kısa süre içerisinde taburcu edilecektir. Sadıka Sabancı Devlet Hastanesi’ndeki 3 öğrenci ve 1 personelimizin tedavisi devam etmektedir. Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ndeki 6 öğrencimizden birisinin kolunda kırık bulunmaktadır. Tomografi ve tetkikler devam etmektedir” ifadeleri yer aldı.
Sakarya Dünya pazarında Türk Kuruyemişi ve kuru meyve tercihi yükseliyor 3 kıtada yer alan 30 farklı ülkeye Türkiye’den kuruyemiş ve organik ürünler ihraç ediliyor. Kuru meyve kategorisinde, tüketicilerin ilk tercihi genellikle kayısı olurken, kuruyemişte ise Antep fıstığı öne çıkıyor. Açılış konuşmasını Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in yaptığı Uludağ Ekonomi Zirvesi Sapanca’da devam ediyor. Bu yıl 13’üncü kez düzenlenen zirve, Türkiye ve dünya genelinden birçok iş dünyası lideri ve akademisyeni ağırlıyor. Dün açılış konuşmaları ve ilk gün oturumlarının olduğu zirve, bugün ise çeşitli paneller ile devam ediyor. İş insanları sektörleri ile alakalı konuları zirvede değerlendirirken, kuru yemiş ve kuru meyve ihracatındaki artış dikkat çekti. 3 kıtada yer alan 30 farklı ülkeye Türkiye’den kuruyemiş ve organik ürünler ihraç ediliyor. Kuru meyve kategorisinde tüketicilerin ilk tercihi genellikle kayısı, kuruyemişte ise Antep fıstığı olduğu ifade edildi. Türk ürünlerini diğerlerinden ayrılan en büyük özelliği ise organik tarım yöntemlerine dayalı olarak üretilmeleri oluyor. Organik tarım yöntemlerine dayalı olarak yetiştirilen Türk organik kuru meyve ve kuruyemişi global pazarda daha fazla tercih edilmeye başlandı. 3 kıtada yer alan 30 farklı ülkeye Türkiye’den kuruyemiş, kuru meyve ve bakliyat ihraç ettiklerini belirten Orgibite CFO’su Gökçen Şeker, Türkiye’den ihraç ettikleri ürünlerin genel profili hakkında bilgi vererek, tüketicilerin kuru meyve kategorisinde kayısı ve kuruyemişte Antep fıstığını tercih ettiğini dile getirdi. Ayrıca, Türk ürünlerinin diğerlerinden ayıran en önemli özelliğin organik tarım yöntemlerine dayalı olarak üretildiğinin altını çizdi. “En büyük fark organik tarım yöntemlerine dayalı olarak yetiştirilmeleri” Panel sonrası açıklamalarda bulunan Gökçen Şeker, Türkiye’den ihraç edilen kuru meyve ve kuruyemişlere en yoğun talebin Amerika Birleşik Devletleri’nden geldiğini belirtirken, Avrupa Birliği ülkeleri, Orta Doğu ve Asya pazarlarındaki ülkelerin de Türk ürünlerine ilgi gösterdiğini vurguladı. Türkiye’nin tarımsal potansiyeli ve ürün kalitesinin global pazarda rekabet avantajı sağladığını ifade eden Şeker, Türkiye’den 30 farklı ülkeye kuru meyve, kuruyemiş ve bakliyat gönderdiklerinin altını çizdi. Şeker, ayrıca ürün portföyleri içinde en çok tercih edilenin kuru meyve kategorisinde kayısı, kuruyemiş kategorisinde ise Antep fıstığı olduğunu belirtti. Türk organik ürünlerinin diğerlerinden farkının, organik tarım yöntemlerine dayalı olarak yetiştirilmesi olduğunun önemini anlatan Şeker, "Sağlık bilincine sahip tüketicilerin tercih sebebi haline geldi. 2023 yılında hem organik hem de konvansiyonel ürün ihracatında önemli bir artış yaşandı. Bu artışın devam edeceğine inanıyoruz. 2024’ün ikinci yarısı ve 2025 yıllarında organik kuru meyve, kuruyemiş ve bakliyat ihracatını artırarak global pazardaki varlığımızı güçlendirmeyi hedefliyoruz" dedi. “Dijital dönüşüm ile dünyada rekabet gücümüzü artırdık” Dijital dönüşümün, hem iç pazarda hem de dış pazarda rekabet gücünü artırdığını vurgulayan Şeker, "Dijital platformlara yapılan yatırımlarımızla, online satış kanalları ve dijital pazarlama stratejileri sayesinde organik ürünlerimizin geniş kitlelere ulaşmasını sağladık. Bu durum, hem müşteri memnuniyetini hem de operasyonel verimliliği artırmamıza imkan tanıdı. Dijitalleşme, tüketicilere daha hızlı ve etkili bir şekilde ulaşmamızı ve onların ihtiyaçlarını daha iyi anlamamızı sağlıyor. Ayrıca, Türk kuru meyve, kuruyemiş ve bakliyatlarının dünya genelinde tanınırlığını ve talebini artırmaya yönelik pazarlama stratejilerimizde de dijitalleşme önemli bir rol oynamaktadır" diye konuştu. “Organik ürünlerin sertifikalandırılması” Gökçen Şeker, pazarlama ve markalaşmanın önemine vurgu yaparak, "Türk organik ürünlerinin tanınırlığını artırdık. İhracat rakamlarını artırmak için, kalite standartlarının yükseltilmesi ve pazar çeşitliliğinin önemli olduğunu biliyoruz. Markalaşma çalışmalarını önemseyerek lojistik süreçlerde de verimliliği arttırdık. Ar-Ge yatırımları ve yeni pazarlara açılım da ihracatı artırmak için etkili stratejilerdir. Bununla birlikte, organik ürün ihracatını artırmak için, sektör olarak organik tarımın teşvik edilmesi ve organik ürünlerin sertifikalandırılması önemli. Pazarlama ve markalaşma çalışmalarıyla organik ürünlerin bilinirliğinin artırılması ve yeni pazarlara açılım sağlanması gerekmektedir" şeklinde konuştu.