SAĞLIK - 16 Temmuz 2019 Salı 12:59

Deli balı şifa niyetine yiyip ölmeyin

A
A
A
Deli balı şifa niyetine yiyip ölmeyin

Arıların ‘orman gülü’ adlı bitkinin nektarından ürettikleri "deli bal" konusunda uzmanlar uyarılarda bulundu.

Arıların ‘orman gülü’ adlı bitkinin nektarından ürettikleri "deli bal" konusunda uzmanlar uyarılarda bulundu.


Medical Park Ordu Hastanesi İmmünoloji ve Alerji Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ali Kutlu, “Deli balın 1 çay kaşığından fazla yenilmesi zehirlenmeye, hatta ölüme bile neden olabilir” dedi.


Özellikle Karadeniz Bölgesi’nde yetişen gösterişi ve güzelliği ile herkesi mest eden orman gülü çiçeklerinden arıların elde ettiği bal halk arasında ‘bal tutulması’ denilen olaya sebep oluyor. Çoğu insan bunu her derde deva şifalı bitki olarak kullanıyor. Ancak Medical Park Ordu Hastanesi İmmünoloji ve Alerji Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ali Kutlu önemli bir uyarıda bulundu: “1 çay kaşığından fazla tüketilirse zehirlenmeye hatta ölüme bile yol açabilir!”


Prof. Dr. Ali Kutlu, şöyle konuştu: “Deli bal, ülkemizde genelde Doğu Karadeniz Bölgesi’nde 1800 metre yükseklikteki ormanlık alanlarda yetişen çiçeklerden elde edilir. Yaz aylarında açar ve orman gülü olarak bilinen (Komar-Rhododendron çiçekleri) bitkinin çiçeklerinin arılarca kullanılmasıyla elde edilen bir baldır. Halk arasında deli bal olarak adlandırılır. Bu bal kendine has boğazda yanma hissi oluşturacak acılığa sahiptir. Bu bitki dünyada ve ülkemizde birçok bölgede ve farklı türlerde bulunabilmekle birlikte bu hastalığa dünyada ve ülkemizde en çok Doğu Karadeniz Bölgesi’nde rastlanmaktadır. Bu nedenle hastalıkla ilgili çoğu yayın ülkemizden çıkmaktadır. Deli bal tarihte silah olarak bile kullanılmıştır. Tarihte düşmanları etkisiz hale getirmek için kullanılan ilk biyolojik silah olduğunu söyleyebiliriz. Bu sebeple çok ölçülü ve bilinçli kullanılması gerekir.”



Etkisini 1.5 saat sonra gösteriyor


Deli balın alternatif tıpta mide ağrılarında, şeker hastalığında ve tansiyon hastası tedavisinde kullanıldığını belirten Prof. Dr. Ali Kutlu, şöyle devam etti:”Deli balın elde edildiği orman gülü bitkisinin yapısında iskelet ve kalp kası hücrelerinde merkezi sinir sistemini etkileyen ‘grayanotoksin’ adlı madde bulunmaktadır. Çiçeğin yapısında bulunan grayanotoksinler bala geçer ve deli bal hastalığı adı verilen yakınmalara sebep olur. Günümüzde deli bal, Karadeniz Bölgesi’nde alternatif tıp ilacı olarak da halk arasında kullanılabiliyor. Orman gülü bitkisinde bulunan bu madde sadece insanların bal tüketmesi yoluyla değil bu bitkinin yapraklarını ve gövdesini yiyen hayvanlarda da toksik etki göstermektedir. Bu nedenle bu bitkinin kuzu katili, dana katili gibi yerel isimleri de mevcuttur. Bitki yapraklarını çay gibi farklı amaçla kullananlarda da benzer yakınmalar oluşabilmektedir. Deli bal hastalığı bölgemizde acil servis hekimleri ve bal üreticileri tarafından iyi bilinmekle birlikte balı şifa amaçlı çok miktarda tüketenler veya özellikle yayla turizmi sırasında satın aldıkları balın özelliğini bilmeden tüketenlerde hastalık oluşmaktadır. Deli balın 1 çay veya tatlı kaşığından fazla yenilmesi durumunda şikayetler ortalama 1,5-3 saat sonra başlar. Bal kaynatılırsa ve uzun süre bekletilirse toksisitesi kaybolur, bu durumda daha fazla miktarlarda tüketilebilir. Anlaşılacağı üzere deli bal zehirlenmeleri taze olarak tüketilmesi durumunda ortaya çıkmaktadır.“



“Nabız hızlanıyor, uyuşma başlıyor”


Zehirlenme belirtilerini kişiden kişiye değişebileceğini söyleyen Prof. Dr. Ali Kutlu, açıklamalarını şöyle tamamladı:


”İlk belirtiler, tükürük salgısında artış, bulantı, kusma, ağız çevresi, kol ve bacakta karıncalanma ve uyuşma şeklinde ortaya çıkar. Terleme, cilt kızarıklığı, kan basıncında ve nabızda düşüş sonrasında görme bozuklukları, sersemlik, şuur kayıplarına yol açabilmektedir. Yaşlılar, kronik hastalıkları bulunanlar ve çocuklarda daha tehlikeli sonuçlar görülebilir. Deli bal hastalığı belirtileri alerjik reaksiyonlar ile karışabilir. Fakat ortaya çıkan reaksiyon alerjik bir reaksiyon olmayıp zehirlenmedir. Bala bağlı gerçek alerjik reaksiyonlar çok nadir görülür. Genelde bal alerjisi olanlarda arı veya polen alerjisi de görülür. Düşük şiddetli zehirlenmelerde tedavisiz 12-24 saat içinde şikayetler kendiliğinden kaybolur. Yine de 3-6 saatlik EKG ile nabız takibi uygun olacaktır. Ciddi zehirlenmelerde ise mutlaka hastanede koşullarında yakın takip ve destek gereklidir. Bazı vakalarda 2-3 gün hastanede yatarak tedavi gerekebilmektedir. Hastalık bulguları korkutucu olmakla birlikte pek çok hasta destek tedavisiyle tamamen iyileşmektedir.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muğla Muğla’da Hz. Mevlana 752. Vuslat Yıldönümünde anıldı Muğla’da Hz. Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin vefatının 752. yıldönümü dolayısıyla ’Şeb-i Arus’ programı düzenlendi. Muğla’da faaliyet gösteren Konya Karamanlılar Derneği’nin organizasyonuyla Gazi Mustafa Kemal Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen anma töreninde protokol üyeleri ve sayıda vatandaş bir araya geldi. Gecede, Mevlana’nın öğretileri ve insanlığa mirası üzerine önemli vurgular yapıldı. Programın açılış konuşmasını yapan Konya Karamanlılar Derneği Başkanı Erol Kütahyalı, Mevlana’nın sadece söz söyleyen değil, söylediklerini bizzat hayatına tatbik eden bir şahsiyet olduğunu vurguladı. Kütahyalı konuşmasında, "İnsan, bildiği için değil, bildiğini yaşadığı zaman insandır. Hz. Mevlana’nın asırlardır gönüllerde diri kalmasının asıl sebebi budur. O, sadece süslü sözler söyleyen biri değil, öğütlerini bizzat yaşayan bir kişi olduğu için hala aramızdadır. Geçmişte olduğu gibi, önümüzdeki asırlarda da hoşgörü timsali Hz. Mevlana’yı anmaya ve onun felsefesini içimizde yaşatmaya devam edeceğiz" dedi. Törene katılan Muğla Vali Yardımcısı İsmail Soykan ise Mevlana’nın evrensel değerlerine dikkat çekti. Soykan, Mevlana’nın 1207 yılında Belh şehrinde doğup 17 Aralık 1273’te Konya’da vuslata erdiğini hatırlatarak şunları söyledi: "Mevlana’nın insan anlayışının temelinde; nefsini arındırarak ilahi aşka ulaşmak vardır. Bu yolun temel taşları aşk, sabır, tevazu ve hoşgörüdür. Bu özellikler o dönemde olduğu gibi bugün de toplum olarak en çok ihtiyaç duyduğumuz değerlerdir. Bu felsefeyi ve Hz. Mevlana’nın ruhunu yaşatan bu güzel geceyi organize eden Konya Karamanlılar Derneği Başkanı’na ve üyelerine teşekkür ediyorum." Konuşmaların ardından programın finalinde gerçekleştirilen ve manevi atmosferin doruğa çıktığı semazen gösterisi, katılımcılar tarafından büyük bir ilgi ve beğeniyle izlendi.