GÜNDEM - 27 Aralık 2024 Cuma 17:17

NÖHÜ ile Türkiye Beyazay Derneği arasında işbirliği protokolü imzalandı

A
A
A
NÖHÜ ile Türkiye Beyazay Derneği arasında işbirliği protokolü imzalandı

Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi (NÖHÜ) ile Türkiye Beyazay Derneği arasında engelli bireylerin eğitim ve istihdam imkanlarını artırmaya yönelik önemli bir iş birliği protokolü imzalandı.


Protokolü, Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi adına Rektör Prof. Dr. Hasan Uslu; Türkiye Beyazay Derneği adına ise Dernek Genel Başkanı Lokman Ayva imzaladı. Protokol kapsamında; ortak eğitim programları, farkındalık çalışmaları ve istihdam projelerinin hayata geçirilmesi planlanıyor. Protokolle ilgili açıklama yapan Rektör Prof. Dr. Hasan Uslu; Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi’nin topluma hizmette öncü ve yenilikçi bir yükseköğretim kurumu olma vizyonuyla toplumsal katkı çalışmalarını aralıksız sürdürdüğünü belirtti.


Her bireyin eşit fırsatlara sahip olduğu bir toplumsal yaşam inşa etmenin önemine vurgu yapan Rektör Uslu; "Türkiye Beyazay Derneği ile imzaladığımız bu protokol, engelli bireylerin eğitimden istihdama kadar her alanda desteklenmesini sağlayacak önemli bir adım. Bu iş birliğinin, engelli bireyler için yeni kapılar açacağına inanıyorum” dedi.



NÖHÜ ile Türkiye Beyazay Derneği arasında işbirliği protokolü imzalandı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Van Balıkçıların Erçek Gölü’nde zorlu kış mesaisi Van’ın Erçek Gölü’nde, yalnızca Van Gölü Havzası’nda yaşayan endemik inci kefali balığının zorlu kış avcılığı başladı. Dünyada sadece Van Gölü Havzası’nda yaşayan endemik bir tür olan inci kefali balığı, Van Gölü’nün yanı sıra Erçek Gölü’nde de avlanıyor. Yüzölçümü 112 kilometrekare olan Erçek Gölü, Van Gölü havzasının en büyük ikinci gölü olma özelliği taşıyor. 1984 yılına kadar balık bulunmayan Erçek Gölü’ne, Van İl Tarım ve Orman Müdürlüğü öncülüğünde yaklaşık 9 yıl boyunca Van Gölü’nden yavru inci kefali taşındı. Bugün gölde 180 ton avlanabilir inci kefali stoku bulunduğu belirtilirken, bu stok ticari amaçla kiraya veriliyor. Van Gölü’nde olduğu gibi Erçek Gölü’nde de kış balıkçılığı yapılıyor. Sabah saat 08.00 civarında göle açılan balıkçılar, önceki gün serdikleri ağları topluyor. Daha sonra bu ağları yeniden göle seren balıkçılar, bu işlemi yaklaşık 3 saat içinde tamamlıyor. Balıkların kilosu ve boyu arttı Balıkçıların bir günlük zorlu mesaisine Balıkçılık ve Su Ürünleri Şube Müdürü Muhammet Demir ve ekibi de katıldı. Ağlara takılan balıkları inceleyen ekip, inci kefali balıklarının boy ve ağırlık ölçümlerinde artış tespit etti. Yapılan ölçümlerde balıkların ortalama boyunun 25-26 santimetre, ağırlıklarının ise 150-160 gram olduğu belirlendi. Konuya ilişkin konuşan Balıkçılık ve Su Ürünleri Şube Müdürü Muhammet Demir, Van Gölü’nde olduğu gibi Erçek Gölü’nde de inci kefalinin ticari avcılığının yapıldığını belirtti. Erçek Gölü’nün havzanın en büyük ikinci gölü olduğunu hatırlatan Demir, “1984 yılına kadar balık bulunmayan gölde, Van İl Tarım ve Orman Müdürlüğü öncülüğünde Van Gölü’nden getirilen yavru inci kefalleri Erçek Gölü’ne aktarılmıştır. Bugün gölde yaklaşık 180 ton avlanabilir inci kefali stokuyla ticari faaliyetler yürütülmektedir” dedi.
Konya Kış aylarında vücut direncini artırmak için kış çayı önerisi Hava sıcaklıklarının düşmesiyle artan soğuk algınlığı vakalarına karşı uzmanlar vücut direncini artırmak için bitki çayı önerisinde bulunurken, bitki çaylarının karışımlarının doğru hazırlanması ve tüketimi önem arz ediyor. Kış aylarında havaların soğumasıyla birlikte gribal enfeksiyonların arttığı görülüyor. Bitkisel yöntemlerle vücut direncini artırmak isteyen vatandaşlara tavsiyelerde bulunan Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Teknikeri Ayşen Çebiç, “Kış çayı içerisinde kök zencefil, zerdeçal, tarçın, havlıcan, bununla birlikte narçiçeği ve kuşburnu yer almaktadır. Kış çayı, özellikle zencefil boğaz ağrısında ve metabolizmayı güçlendirmesinde, bağışıklığın yükselmesinde çok büyük öneme sahip. Boğazında gıcıklanma olanlar, boğaz ağrısı yaşayanlar, bademcik enfeksiyonu yaşayanlar genelde zencefili kış aylarında daha fazla tüketiyorlar. Özellikle antibiyotik tedavisinden önce kesinlikle kış çayı öneriyorum. Çünkü kış çayının boğazı hafifletmede, boğaz ağrısını gidermede, bademcik enfeksiyonunda çok büyük öneme sahip olduğu biliniyor artık. Şu an bize gelen müşterilerimiz kış ayı sebebiyle daha çok kış çayı tercih ediyor. Kış çayı tercih ederken de içerisinde mutlaka zencefil, zerdeçal, tarçın, narçiçeği bununla birlikte havlıcan tercih edilmesi gerekiyor. Çünkü bunlar metabolizmayı hızlandırıyor, bağışıklığı güçlendiriyor. Boğaz enfeksiyonlarında ve yutaktaki enfeksiyona iyi geldiği bilimsel olarak kanıtlanmıştır” dedi. “Kış çayının şeker değil bal ile tatlandırılmasını öneriyoruz” Meyve kabuklarının çöpe atılması yerine bitki çaylarında karışım olarak kullanılabileceğine değinen Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Teknikeri Çebiç, “Tükettiğimiz meyvelerin kabuklarını çöpe atmak yerine zencefil, zerdeçal, tarçınla birlikte güzel bir bitki çayı yapmalarını öneriyoruz. Hem çocukların gelişiminde hem çocukların hastalanmamasında hem de yetişkinlerin metabolizmasının güçlenmesinde ve boğaz enfeksiyonlarında müthiş derecede işe yaramaktadır. Kış çayını 7 yaş ve yukarı gruplar içebilir. Bununla birlikte şeker hastaları tarçından ve kuşburnundan yararlanabilir. İnsülin direnci düşük olanlar gene aynı şekilde narçiçeği, kuşburnu, tarçından yararlanabilirler. Bununla birlikte kış çayını şeker ile değil, balla tatlandırılmasını öneriyoruz. Şeker bitkinin özünü kaybetmesine neden olduğu için şekeri kesinlikle tavsiye etmiyoruz. Acı içemeyenler için doğal bir balla tatlandırabilirler, ılık bir şekilde tüketebilirler. Kış çayının kesinlikle kaynatılarak değil, demleme usulüyle demlenip bu şekilde tüketilmesini özellikle vurguluyorum. Kaynatılan kış çayının özelliği kaçtığı için vücuda hiçbir fayda sağlamayacaktır. Kış çayı yaparken özellikle dikkat etmeleri gereken konulardan biri de kaynatmamaları gerekiyor. Yani fokur fokur kaynatılan kış çayının vücuda hiçbir faydası olmaz. Kaynamış suyun içerisine kış çayımız atılarak 10 dakika demlenir, hastalıklara karşı savunmayı güçlendirir” şeklinde konuştu. Çebiç, “Kış çayı yaparken malzemelerin genelde birinci kaliteden olmasına özellikle önem veriyoruz. Bununla birlikte meyve kurusunu mutlaka içerisine giriyoruz. Yazın kurutulan kurularımız da kış çayımızın içerisinde yer alıyor. Tarçın, zencefil, zerdeçal bununla birlikte meyve kurusu ve hibiskus benim kış çayımda vazgeçilmezim” diye konuştu.
Sinop 2800 yıllık kale, sırtındaki kamburdan kurtulacak UNESCO’nun Dünya Miras Geçici Listesi’nde yer alan 2 bin 800 yıllık tarihi Sinop Kalesi, sırtındaki kalekondulardan kamulaştırmayla kurtulacak. Milattan önce 8. yüzyılda inşa edilen 25 metre yüksekliğindeki Sinop Kalesi surlarında bulunan tapulu 6 kalekondu için kamulaştırma süreci başladı. Sinop Valiliği, Sinop Kalesi’nin üzerinde ve koruma alanında bulunan, yıllar önce inşa edilen gerek fiziksel gerekse estetik açıdan kaleye “yük” olan, vatandaşlarca "kalekondu" olarak tabir edilen 6 adet yapının kaldırılması sürecinin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından başlatıldığını duyurdu. "Çok önemli gelişme, herkes destek vermeli" Gelişmeyi değerlendiren Sinop Kültür ve Turizm Derneği Başkanı Saim Gürbüz, bu kararı Sinop halkının da desteklemesi gerektiğini belirterek, “Sinop Kalesi birçok medeniyetin kalıntılarını biriktiriyor. Uzun yıllardır da çok büyük bir yük çekiyor. Meydan Projesi kapsamında Sinop silüetinin bir kısmı ortaya çıktı ve surlarda bakım çalışmaları yapıldı. Fakat cezaevine giden yoldaki surların üzerinde bulunan yapılar zaten zamanında kaçak yapılmış ve hiç uygun olmayan yapılardı. Bunlar aynı zamanda surların restorasyonu için büyük bir zorluktu. Bunun temizlenmesi bence tarihi Sinop surları açısından çok önemli. Meydan Projesi kapsamında özellikle Atatürk Caddesi’nde bulunan surlar çok güzel ortaya çıktı. Saat Kulesi de aynı şekilde çok güzel ortaya çıktı. Bu sur restorasyonu cezaevi tarafına doğru yani batı yönünde düzenlenmesine imkan sağlayacak. Bunu kesinlikle tüm Sinopluların desteklemesi gerekiyor” dedi. Kalenin tarihçesi Sinop Kültür ve Turizm Müdürlüğü web sitesinde yer alan bilgiye göre Sinop Kalesi, ilk olarak milattan önce (MÖ) 8. yüzyılda Milet’ten gelerek Sinop’ta yerleşip koloni kuran göçmenler tarafından yapılmış. MÖ 7. yüzyıldaki Kimmer saldırılarıyla yıkılan kale surlarının Pontus hükümdarlarından IV. Mithridat döneminde onarımı yapılmış ve kale bugünkü sınırlarına genişletilmiş. Romalılar ve Bizanslılar döneminde de devamlı onarım gören kale, 1214 ve 1261 yıllarında Selçukluların eline geçmiş.