GÜNDEM - 10 Ekim 2024 Perşembe 10:21

Niğde’den Gazze’ye destek sesleri yükseldi

A
A
A
Niğde’den Gazze’ye destek sesleri yükseldi

Niğde Belediyesi ve Niğde Sivil Toplum Platformu’nun düzenlediği Niğde’den Gazze’ye Haykırış programı ezgi sanatçısı Ömer Karaoğlu’nun katılımı ile yapıldı.


Niğde Belediyesi Kültür Merkezinde düzenlenen programa Niğde Valisi Dr. Cahit Çelik, Belediye Başkan Vekili İbrahim Baloğlu, İl Jandarma Alay Komutanı Albay Gürol Okyar, İl Milli Eğitim Müdürü Halil İbrahim Yaşar ve çok sayıda vatandaş katıldı. Programda konuşan Niğde Valisi Cahit Çelik, "İslam ümmeti tarih içerisinde gittiği her yere adaleti götürmüştür. Peygamber Efendimiz Mekke’yi fethettiği zaman Mekke’de sadece müşrikler yaşamıyordu, Hristiyanlar, Yahudiler de yaşıyordu. Aynı şekilde Kudüs’te Hristiyanlar, Yahudiler yaşıyordu. Onlara yaşama hakkı tanıdılar. Onların kendi inançları çerçevesinde ibadetlerini yapmalarına müsaade ister. Bizler böyle bir dinin mensuplarıyız. Ama bugün geldiğimiz nokta da sadece batı dünyası değil dünyanın diğer güçlü ülkeleri de aynı şekilde hareket ediyor. Bugün yapılan katliama en ciddi tepkiyi gösteren Türkiye ve Sayın Cumhurbaşkanımız. Küresel ülkelerinden ve diğer ülkelerden de ciddi bir tepki olmadığını görüyoruz" dedi.


"Güçlü olalım ki başka Müslüman kanı akmasın"


Müslümanların güçlü olması gerektiğine değinen Vali Çelik, "Güçlü olalım ki başkaları bir daha Müslüman kanı akıtmasın. Güçlü olalım ki tepkilerimiz sadece protestoyla, bu şekilde bir konferansla kalmasın. Bizler güçlü olacağız, birlik, beraberlik içerisinde olacağız ve Allah’ın ilk emrinin gereğini yerine getireceğiz işte o zaman zaman da sözümüz geçerli olacak" ifadelerini kullandı.


Niğde Sivil Toplum Platformu dönem temsilcisi Veysel Aşkın ise, "Yahudiler Filistin’e geldiğinden bu yana hiçbir zaman cinayetlerine ara vermediler. İnandıkları kitap, onların hepsini Siyonist yaptı. Bu katliama göz yuman, tepki vermeyen her Yahudi canidir" şeklinde konuştu.


Yapılan konuşmaların arından program, ezgi sanatçısı Ömer Karaaoğlu’nun sahne alması ile devam etti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum DAGC 45 yaşında Başkan Feridun Fazıl Özsoy, Doğu Anadolu Gazeteciler Cemiyeti’nin kuruluşunun 45. Yıl dönümü sebebiyle Yönetim Kurulu adına bir mesaj yayınladı. Mesajında DAGC’nin Doğu Anadolu’daki illerde yerel ve yaygın basında görev yapan basın çalışanlarını bünyesinde topladığını ve önemli görevler üstlendiğini belirten Özsoy, bölgedeki meslek örgütleri ve çatı meslek kuruluşu Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu ile yakın ilişkilerin devam ettiğini söyledi. DAGC önderliği ve genel başkanlığında Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki 14 il meslek örgütlerinin Doğu Anadolu Gazeteciler Federasyonu çatısı altında birlikte hareket ettiklerini ifade eden Özsoy, “Türkiye’de önemli bir saygınlığa sahip olan DAGC, Türkiye’deki 81 il cemiyeti ve 8 Gazeteciler Federasyonu’nu çatısı altında toplayan Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu’nun başkan vekilliği görevini de büyük bir saygınlıkla devam ettirmektedir” ifadelerini kullandı. "Nice yıllara DAGC" Kuruluştan bugüne kadar özveri ile görev yapan meslektaşların cemiyetin gelişmesine önemli katkılar sunduğunu söyleyen Özsoy, şunları söyledi: “Bu çabayı yürekten ortaya koyanlar her türlü saygı ve takdiri hak etmektedirler. Kuruluşumuzdan günümüze kadar geçen süreçte görev yapan başkanlarımızdan ebediyete kavuşan Mithat Turgutcan, Celal Kaçtıoğlu, Durdemir Bilirdönmez ile üye ve meslektaşlarımız, meslek büyüklerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz. Bölgemizde ve kentimizde zor şartlar altında görev yapan gazeteci üyelerimiz ve meslektaşlarımıza sağlık ve esenlikler diliyoruz. DAGC’nin daha nice yıllara ulaşmasını, kuruluşumuzun 45. yılının camiamıza ve üyelerimize hayırlı olmasını diliyoruz.” "Sorunlar var, sorumluluklarımız da var" DAGC’nin hassasiyetleri olduğunu da işaret eder Özsoy, “ Öncelikle belirtiyoruz ki, basın, demokrasilerin vazgeçilmez unsurudur. Vatandaşın haber alma hakkı kutsaldır. Buna özenle riayet edilmelidir. DAGC ve çatı örgütleri, Türkiye’nin bölünmez bütünlüğüne inanmakta ve bu yönde de sorumluluklarını yerine getirmiştir, getirmeye devam edecektir. DAGC, devleti ve milletin tarafındadır. DAGC, bölücü örgüt ve şer odakları ile ülkemizi bölmeye yönelik her türlü yapılanmanın karşısındadır. Bizler, meslek icabı sorunlarımız olduğu gibi sorumluluklarımızın da olduğunun idraki içerisindeyiz. Kentimiz, ülkemiz ve milletimize karşı sorumluluklarımız sorunlarımızın önünde gelir. DAGC ve mensupları bu yönde çalışmaya devam edecektir“ şeklinde konuştu. Özsoy ayrıca 24 Kasım’a denk gelen Öğretmenler Günü’nü de kutladı.
Erzurum Erzurumlu tatlıcıdan 1000 öğretmene tatlı ve pasta ikramı Erzurumlu tatlı ustası Selami Atiş, 24 Kasım Öğretmenler Günü münasebetiyle kent merkezinde bulunan 1000 bin öğretmene baklava ve yaş pasta ikram etti. Öğretmenler Günü nedeniyle Erzurum kent merkezindeki okulllara giderek, öğretmen salonlarında öğretmenlere sürpriz yaptıklarını vurgulayan Selami Atiş, “Bugün, bir milletin geleceğini şekillendiren, çocuklarımıza ışık tutan, onların hayatlarına dokunan siz değerli öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü. Bu özel gün, her birinizin fedakârlığını, emeğini ve özverisini yüceltmek, bir toplumun gelişmesindeki en önemli yapı taşlarından biri olan öğretmenlerimize teşekkür etmek için bir fırsattır. Selami Usta olarak biz de bu anlamlı günde, sizlere olan minnettarlığımızı ifade etmek istedik. Bir öğretmenin, yalnızca bilgi öğretmekle kalmayıp aynı zamanda karakterleri şekillendiren, yaşamlarına dokunan, onlara ilham veren bir lider olduğunu biliyoruz. Bu yüzden, öğretmenlerimizin emeklerine olan saygımızı ve sevgimizi, en tatlı şekilde ifade etmek istedik.” dedi. " İyi ki varsınız, iyi ki öğretmensiniz" 1000 öğretmene baklava ve yaş pasta ikram ederek, eğitimcilere küçük bir teşekkür sunmak istediklerini vurgulayan hem tatlı işletme sahibi ve hem de ustası Selami Atiş , “Tatlılar, tıpkı sizin gibi, insanları bir araya getirir, sofraları şenlendirir, kalpleri ısıtır. Biz de bu anlamlı günde, bir nebze de olsa, sizlere tatlı bir anı bırakmak istedik. Sizlerin emeğiyle şekillenen her bir öğrenci, toplumumuza katkı sağlayan birer değer haline geliyor. Bugün, bu değerli katkılarınız için bir kez daha teşekkür etmek, minnettarlığımızı ifade etmek istedik. İyi ki varsınız, iyi ki öğretmensiniz. Yeni nesillere ışık tutan, toplumumuzu daha aydınlık yarınlara taşıyan siz değerli öğretmenlerimize, Selami Usta ailesi olarak teşekkürlerimizi sunar, her birinizin Öğretmenler Günü’nün anlamı kadar güzel, tatlı ve huzurlu geçmesini dileriz. ş eklinde konuştu.
Bursa Türkiye’de ve dünyada tek, başka örneği yok...İki devlet, 30 padişah, 12 cumhurbaşkanı, 1 işgal, sayısız deprem gördü Dünyanın doğal afetler hariç aralıksız en uzun süre eğitim veren tek kurumu olma özelliğini elinde bulunduran Hoca İlyas Ortaokulu Bursa’da 556 yıldır öğrenci yetiştiriyor. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u Fethinden 15 yıl sonra 1468 yılında Bursa’da inşa edilen Hoca İlyas Ortaokulu, asırlardır aynı binada ve aynı isimle mezun veriyor. Türkiye’nin en eski okulu olan ve Dünyada da başka bir eşi bulunmayan Hoca İlyas Ortaokulu, 556 yıldır eğitim öğretim hayatına ara vermeden devam ediyor. Fatih Sultan Mehmet döneminde kurulan ve Osmanlı İmparatorluğu’nun yükselişini yaşayan okul, cumhuriyetin kuruluşunda milli mücadele dönemine de tanıklık etti. 1855 yılında Bursa’da yaşanan deprem sonrası tamamen yıkılan okul binası afet nedeniyle eğitime ara verse de 1910’da Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yeniden yapılarak eğitim öğretime devam etti. Milli mücadele döneminde Yunan işgalinden de nasibini aldı. Bursa’yı işgal eden Yunanlılar okulu karargah olarak kullandı. İşgal sonrası geri çekilen Yunanlılar okulu tahrip etti. Dönemin parasıyla bin 50 kuruş harcanarak yeniden onarılan Hoca İlyas Ortaokulu, yaşadığı onca badireye rağmen ayakta kalmayı başararak mezun vermeye devam etti. Kurulduğu 1468 yılından günümüze kadar mezun veren Hoca İlyas Ortaokulu 2 devlet, 30 padişah, 12 cumhurbaşkanı dönemine tanıklık etti, 1 işgal ve sayısız deprem görmesine rağmen yıkılmayan Hoca İlyas Ortaokulu’nda günümüzde hala ders zili çalmaya devam ediyor. Dönemin iş insanı Hoca Mehmet Çelebi tarafından vakfedildi Fatih Sultan Mehmet döneminde tüccarlık yapan Hoca Mehmet Çelebi’nin, babası Hoca İlyas adına okul yaptırıp vakfettiğini söyleyen Hoca İlyas Ortaokulu Müdür Yardımcısı Ömer Kadri Bozali, “Bu okul Türkiye’nin en eski okullarından hatta belki de en eskisi. 1468 tarihinde Fatih Sultan Mehmet döneminde kurulmuş bir okul, Hoca İlyaszade Hoca Mehmet Çelebi tarafından vakfedilmiş. Vakfedildiği yıl kayıtlarda bir mektep binası, binanın hemen yanında bir ev ve bahçesi vakfedildiği yazıyor. Bu şekilde 556 yıl önce banisi Hoca İlyaszade Mehmet Çelebi tarafından vakfedilmiş bir kurum. Bu eğitim kurumunu diğer okullardan ayıran birkaç özellik daha var. Onlardan biri vakfedildiği tarihten günümüze kadar ismi değişmeyen yegane okul. Hoca İlyaszade Vakıf Mektebi olarak vakfedilmiş. Sonraki dönemlerde Hoca İlyaszade İlk Mektebi, Müdafa-i Milliye Hoca İlyaszade İlk Mektebi, Hoca İlyas İlk Mektebi, Hoca İlyas İlkokulu ve en son olarak Hoca İlyas Ortaokulu olarak varlığını devam ettiriyor” şeklinde konuştu. Depremde yıkıldı, işgalde düşmana karargah oldu 1855 yılında depremde tamamen yıkılsa da 1910’da yeniden inşa edilen, milli mücadele döneminde ise bu kez Yunan askerlerine karargah olan Hoca İlyas Ortaokulu’nun yıkılmadan ayakta kaldığını kaydeden Bozali, “Aynı mekanda eğitimine 1468’den beri devam eden bir kurum. Şu an görülen bina okulumuzun üçüncü binası. Daha önceki binalar da deprem ve benzeri sebeplerden dolayı yıkılmış. Bu bahçemizin içerisinde mevcut kalıntıları da vardır. Ayrıca büyük afetler haricinde eğitimin kesintiye uğramadığı bir okul burası. 556 yıllık bir eğitim geçmişine sahip olan bir kurum. 1855 yılındaki depremde tamamen yıkıldığını biliyoruz. 1910 yılında Vakıflar Müdürlüğü tarafından günümüzdeki bina inşa edilmiş. Daha sonra bu bina Bursa’nın işgalini de görmüş. Hatta kitabemizin üzerinde enteresan bir ibare var, ‘Müdafa-i Milliye Hoca İlyaszade Vakıf Mektebi’ yani Milli Mücadele mektebi. Milli mücadelede bu okulun ilk müdürlerinden Ömer Fevzi Güven Yunan işgalinde milli mücadeleye destek verdiği için Malta adasına sürgüne gönderilen kişilerden birisi. Ayrıca Yunan işgali döneminde bu okul karargah olarak kullanılmış, hatta terk ederken de binaya bir hayli zarar vermişler. Bin 50 kuruşluk masrafla eski haline getirilebilmiş” dedi. Siyasetçiden sanatçıya onlarca ünlü buradan mezun oldu Eğitim verdiği 5 asır boyunca sayısız ünlünün bu okuldan mezun olduğu belirten Bozali, “Cumhuriyetin ilk dönemlerinden itibaren bütün öğrencilerin elimizde fotoğraflı listeleri, öğretmen kayıt defterleri, öğrenci künye defterleri elimizde mevcut. Türkiye’nin ünlü karikatüristlerinden Cemal Nadir, bu okulda resim öğretmeni olarak görev yapmış. Yine Türkiye’nin ilk Sümerologlarından Muazzez İlmiye Çığ’nın babası Hafız Zekeriya İtil okulumuzda öğretmen olarak görev yapmış. Ayrıca meşhur öğrencilerimiz var. 80’li yılların milli eğitim bakanı Orhan Cemal Fersoy, dönemin milli savunma bakanı Ümit Halit Bayülgen okulumuzun öğrencileri arasında. 80’li yılların milli güvenlik komitesi ve kara kuvvetleri komutanı olan Nurettin Ersin okulumuzdan mezun oldu. Tiyatrocu ve karikatürist Altan Erbulak bu okuldan mezun oldu. Eski genel kurmay başkanlarından Faruk Gürler’in oğlu Prof. Dr. Çetin Gürler GATA Başhekimliği yaptı, kendisi okulumuzdan mezun oldu. Daha pek çok ismini sayamadığımız kişiler var. Günümüzde de iş insanlarından, sanatçılara kadar pek çok isim okulumuzdan mezun olmuş. Köklü geniş bir tarihe sahip bir okul burası” ifadelerini kullandı. “Hem ailem hem de benim üzerimde önemli yeri var” Ailesinin tüm fertlerinin bu okulda mezun olduğunu söyleyen Hoca İlyas Ortaokulu 1967 mezunu Muhsin Özyıldırım, “Bu okulun hem benim hem de ailem üzerine çok büyük önemi var. Bu okulun ilk öğretmenlerinden ve uzun yıllar burada müdürlük yapan Osman Necati Epcim dedemizdi. Annem, babam, dayım, teyzem hepsi burada okudular. Ağabeylerim burada okudu. Ben, yeğenlerim ve kuzenim burada okudu. Bu okulla ailemizin tanışması uzun yıllara dayanıyor” dedi. “Eğitimin devam ettiğini görmek mutluluk verici” Mezun olduğu okulunun hala öğrencilerle dolup taşmasından dolayı mutluluğunu dile getiren Hoca İlyas Ortaokulu 1966 mezunu Hüseyin Özler, “Hoca İlyas Ortaokulu günümüzde olduğu gibi o yıllarda da prestijli bir okuldu. Burada eğitim görmek ayrıcalıktı. Evimin hemen yanında bir ilkokul olduğu halde buraya yürüyerek gelmeyi göze alarak burada okumak istedim. Gerçekten çok güzel bir öğrencilik geçirdik. Çocuklar burada oynarken geldiğimde bahçede çocuklar oynuyor, içeri girerken bir kaçı koşarken çarpıyor, inanın o çarpmanın zevki bile bambaşka. Burada hala eğitimin öğretimin devam ettiğini görmek gerçekten mutluluk verici” şeklinde konuştu. “Bu okuldan mezun olduğum için gurur duyuyorum” Tarihi boyunca Hoca İlyas Ortaokulu’nun en prestijli okullar arasında olduğunu kaydeden Hoca İlyas Ortaokulu 1964 mezunu İbrahim Sedat Denizci, “Bu okuldan mezun olduğum için gurur duyuyorum. Ailemin okulu desem yeridir. Ablam, kız kardeşim, çocuklarım hepsi bu okulda okudular. Buradan mezun olmanın ayrıcalığını tüm hayatım boyunca yaşadım. Buradaki arkadaşlıklarım da baki kaldı. Birbirimizden kopmadık, arkadaşlığımızı devam ettiriyoruz” diye konuştu.
Bursa BTSO Kimya Konseyi Bursa Business School’da buluştu Kimya sektöründe kamu, üniversite ve iş dünyası paydaşlarını ortak akıl vizyonuyla buluşturan BTSO Kimya Konsey Toplantısı Uludağ’da Bursa Business School ev sahipliğinde gerçekleştirildi. BTSO Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Gülmez, Türkiye’nin lokomotif sektörlerinden kimya sanayinin, pek çok sektöre ara mal ve hammadde temin eden bir sanayi dalı olarak gerek üretim gerekse de dış ticarette ülke ekonomisine oldukça büyük fayda sağladığını söyledi. Sektörlerin gelişimine ivme kazandıran projelere öncülük eden BTSO Sektör Konseyleri çalışmalarına devam ediyor. BTSO tarafından Uludağ’da iş dünyasının referans eğitim merkezi olarak kurgulanan Bursa Business School’da gerçekleştirilen ‘Bursa Kimya Sektörü Strateji Raporu’ istişare toplantısı BTSO meclis ve komite üyeleri, üniversiteler, yerel yönetimler, kamu kurumları, akademik odalar ve sivil toplum kuruluşlarından yoğun bir katılımla gerçekleşti. “Sektörün ihracatı için projeler üretiyoruz” Toplantının açılışında konuşan BTSO Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Gülmez, BTSO olarak sektörün ihracat odaklı büyümesinin yanı sıra istihdam ve nitelikli üretiminin artması için yoğun bir çaba sarf ettiklerini söyledi. Sektöre yönelik Ur-Ge projeleriyle üyelerinin dünyaya açılmasını ve kurumsal kimliklerini güçlendirmeyi sürdürdüklerini belirten Gülmez, “BTSO çatısı altında faaliyet gösteren Kimya Sektör Konseyi olarak, Bursa’mızın rekabet gücüne büyük katkılar sağlayan bu önemli yapılanma içinde çalışmalarımıza kararlılıkla devam ediyoruz. Bugüne kadar konseylerimizle, Bursa’mızın dönüşüm sürecini hızlandıran ve sektörlerimize ivme kazandıran 60’tan fazla örnek projenin hareket noktası olduk” dedi. “Konseylerimiz dinamik bir yapıya kavuştu” Bilgi temelli yeni ekonominin, yeşil ve dijital dönüşümle şekillendiği ve girişimcilik ekosisteminin daha da önem kazandığı bu dönemde sektörlerin gelişimine yönelik çalışmalarını sürdüren konseylerin öneminin altını çizen Gülmez, “Konseylerimiz sizlerin de katkılarıyla daha dinamik bir yapıya kavuştu. Meclis ve komite üyelerimizden sivil toplum kuruluşlarına, üniversite ve akademik odalardan kamu kurum temsilcilerimize kadar konseylerimizin her bir üyesi, sektörlerimizi harekete geçirecek projelerin oluşmasına öncülük etmek için büyük bir çaba gösteriyor. Geçtiğimiz sene Odamızın referans eğitim merkezi Bursa Business School’da kimya sektörümüzün stratejik arama çalıştayını yine bu salonlarda gerçekleştirmiştik. Bugün tekrar sektörümüzün yol haritasına katkı sunmak için bir araya geldik. Bu çerçevede, hep birlikte sektör raporu çalışmalarıyla sektörlerin ihtiyaçlarına cevap vermeye, politika ve strateji geliştirme süreçlerine katkı sunmayı sürdüreceğiz” dedi. “Ortak akılla hareket edilmesi sektör için çok kıymetli” BTSO Kimya Konseyi Başkanı İlker Duran, kimya sektörünün geniş bir yelpazede birçok sektöre katkı sağladığını belirtti. Üretim yapan tüm sektörlerde kimya sektörünün önemli bir yer tuttuğunu vurgulayan Duran, “Dünyadaki kimya ticaret hacmi 2,2 trilyon doları buluyor. Ülkemizde de kimya sektörü, kritik bir öneme sahip. Bu nedenle sektörün tüm paydaşlarının birlik ve beraberlik içinde hareket etmesi gerekiyor. Konsey olarak, Bursa’da sektörün hak ettiği yere ulaşması için mücadele etmeye kararlıyız. Kimya sektörü, Ar-Ge’ye dayalı bir alan. Uluslararası rekabette güçlü bir konum elde edebilmek için inovasyona yatırım yapmamız gerekiyor. Üniversite-sanayi iş birliği bu noktada kritik bir rol oynuyor. Firmalarımızın rekabet gücünü artırmak, daha fazla ihracat ve üretim gerçekleştirmek için inovasyon şart. Kimya Konseyi olarak üniversitelerimizle yakın iş birliği içindeyiz ve ortak projeler hayata geçirmeyi hedefliyoruz. Sektörün ilerlemesi için ortak akılla hareket edilmesi çok kıymetli” diye konuştu. Sektörün şehir içinde yer alan plansız üretim alanlarının taşınmasını istediğini ifade eden İlker Duran, “Biz de kimya sektörü olarak KOBİ OSB projesinin hayata geçmesini istiyoruz. Kent merkezinde yanıcı, patlayıcı kimyasalların üretim ve depolama alanlarının bulunması ciddi bir risk oluşturuyor. Daha fazla üretim yapmak ve kapasiteyi artırmak için uygun alanlar şart. Ayrıca, hava kirliliği ve trafik gibi sorunların çözülmesi adına bu projenin hayata geçmesi oldukça önemli. Bursa, ihracatta bir dönem ikinci sıradayken maalesef şu an 4. sıraya geriledi. Bunu tersine çevirmek ve şehrimizi hak ettiği konuma taşımak için kimya sektörü olarak elimizi taşın altına koymaya hazırız. Yeter ki bize gerekli alanlar işaret edilsin. Ar-Ge odaklı, yüksek teknolojili ve düzenli üretim alanlarıyla daha fazla üretim yaparak ülkeye döviz kazandırabiliriz. Kimya sektörünün ilerlemesi, ülkemizin her alanda güçlenmesine katkı sağlar” dedi. Kimyasal riskleri göz ardı etmemeliyiz Şehir içindeki firmaların düzenli alanlarda toplanmasının faydalı olacağını ifade eden Kimya Mühendisleri Odası Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Tekin Mutlu, “Aklın, bilimin ve mantığın olduğu her yerde, mantıkla beraber hareket etmekle mükellefiz çünkü biz bilim insanıyız. Tüm odalarla birlikte, özellikle çevre koruma, su ve hava kirliliği konusunda endişelerimiz var. Ancak, KOBİ OSB’nin planlı bir şekilde kurulması taraftarıyız. Bursa’da kimyasal riskler göz ardı ediliyor. Şehrin kimyasal risk haritası yok. Meydana gelebilecek Marmara Depremi Bursa’yı etkileyecek ve bunun ardından kimyasal sızıntılar, patlamalar ve yangınlar ikinci bir felakete yol açabilir. Eğer üretim ve depolama yapan kimya firmaları belirlenen KOBİ OSB bölgesinde toplanırsa, bizim işimiz çok kolaylaşır. Bu sayede kimyasalların envanterini kolaylıkla çıkarabiliriz ve şehir, bir bomba üzerinde oturmaktan kurtulur.” dedi.