TEKNOLOJİ - 08 Ekim 2024 Salı 14:34

TEKNOFEST’te ödül alan Milaslı gençlerden Saylak’a ziyaret

A
A
A
TEKNOFEST’te ödül alan Milaslı gençlerden Saylak’a ziyaret

Türkiye’nin en büyük teknoloji festivali olarak gençlerin teknolojiye olan ilgisini artırarak yenilikçi projeler geliştirmelerini teşvik etmeyi amaçlayan TEKNOFEST’ten Milas’lı gençler ödülle döndü. Festivalin Tarım Teknolojileri Yarışması’na hazırladıkları proje ile katılarak birincilik ödülünü alan 9 genç, festival dönüşü İl Tarım ve Orman Müdürü Barış Saylak’ı ziyaret etti.


TEKNOFEST 2024 Tarım Teknolojileri Yarışması’nda büyük bir başarıya imza atarak lise seviyesinde yarışan 38 takım arasından birincilik elde eden Milaslı gençler, ödüllerini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın elinden aldı.


Hazırladıkları proje ile TEKNOFEST 2024 Yılı Tarım Teknolojileri Yarışması’nda “Ticarileştirme Potansiyeli Ödülü”ne layık görülen Milas’tan 9 lise öğrencisi, İl Tarım ve Orman Müdürü Barış Saylak’ı ziyaret ederek projelerini tanıttı.


İneklerde ‘Çoklu Girdi İşleme İle Akıllı Erken Mastitis Uyarı Sistemi Akıllı Rahat Mastitis Uyarı Teknolojisi’ (ARMUT) projesi ile ödül alan gençleri tebrik eden İl Müdürü Saylak, “Gençlerin tarım ve hayvancılığa olan ilgisini artıran TEKNOFEST gibi etkinlikler, bize geleceğin sektör liderlerini kazandırıyor, gençleri tarım ve hayvancılık başta olmak üzere onların enerjisine ve gücüne ihtiyaç duyulan sektörlerle buluşturuyor. Ne mutlu bize ki Milaslı öğrencilerimizin başarısı, diğer gençlerimize de ilham kaynağı olacak ve gençlerimizi geliştirdikleri yenilikçi projeleri ile tarım sektörüne yöneltecek. Buna yürekten inanıyorum ve sizlerle gurur duyuyorum” dedi.


Projenin, tarım ve hayvancılık sektöründe erken mastitis tespiti için yenilikçi bir çözüm sunduğunu ve bu yönüyle büyük bir ticari potansiyele sahip olduğunu söyleyen İl Müdürü Barış Saylak, “Odağında gençlerin olduğu bir Türkiye Yüzyılı’nı ne mutlu bize ki ilim ve teknolojiyle inşa ediyoruz. Bu tür projeler, tarım ve hayvancılığın geleceğini şekillendirmede büyük bir rol oynuyor. Akıllı tarım teknolojileri verimliliği artırırken, sürdürülebilirlik ve çevre dostu uygulamaları da destekliyor. ARMUT projesi gibi yenilikçi çözümler, sektördeki sorunlara pratik ve etkili çözümler sunarak, tarım ve hayvancılığın geleceğine önemli katkılar sağlıyor. Bu vesileyle, sizlerin coşkusunu paylaşmaktan çok mutlu olduğumu bir kez daha ifade etmek istiyorum. Muğla’mızın, bilime, araştırmaya, teknolojiye ve en önemlisi de tarıma meraklı tüm gençlerini sizlerin nezdinde sevgiyle selamlıyorum.” diye konuştu.


Ödül alan öğrencileri ve onlara rehberlik eden öğretmenleri gönülden tebrik ettiğini söyleyen Saylak, gençlerin bu başarısında emeği geçen ailelerine, okul yönetimlerine, Milas İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne, laboratuvarını gençlerin hizmetine sunan Milas Süt Birliği’ne ve saha çalışmalarında gönüllü olan işletme sahiplerine de ayrıca teşekkür etti.


Akıllı Rahat Mastitis Uyarı Teknolojisi (ARMUT)


İneklerde Çoklu Girdi İşleme İle Akıllı Erken Mastitis Uyarı Sistemi Akıllı Rahat Mastitis Uyarı Teknolojisi (ARMUT) hayvancılık sektöründe ekonomik zarar ve verim düşüşüne yol açan en önemli sebeplerden biri olan ‘Mastitis’in olumsuz etkilerini minimize etmek amacıyla teşhisin erken konarak tedavi başarısını artırmayı hedefliyor.


ARMUT; mastitis belirteçlerini çoklu değişkenlerle gerçek zamanlı ve detaylı olarak tespit edebilmesi, yenilikçi yollar sunması, akıllı telefona anlık veri iletebilmesi ve tüm bunları ekonomik olarak sunması nedeniyle üretici için kolay ve hızlı bir çözüm yolu sunuyor.



TEKNOFEST’te ödül alan Milaslı gençlerden Saylak’a ziyaret

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’Oréal Türkiye, ‘Bilim Kadınları İçin’ programının 22’nci yılında 4 bilim kadınını ödüllendirdi İSTANBUL (İHA) – L’Oréal Türkiye’nin ‘Bilim Kadınları İçin’ programının 22’nci yılında, sürdürülebilirlik ve sağlık alanında yaptıkları çalışmalarla öne çıkan dört genç bilim kadını ödüllendirildi. L’Oréal Türkiye ve UNESCO’nun iş birliği ile hayata geçirilen ve bilim alanında kadınların güçlenmesini hedefleyen ‘Bilim Kadınları İçin’ programının 22’nci yılı İstanbul’da gerçekleştirilen basın lansmanı ile kutlandı. Bilimde kadınların rolünü artırmayı ve toplumsal cinsiyet eşitliğini yaygınlaştırmayı amaçlayan program, 22’nci yılında ’’Dünyanın bilime, bilimin kadınlara ihtiyacı var’’ mesajını vurguluyor. Bugüne kadar 124 bilim kadınının projelerini ödüllendiren L’Oréal Türkiye, bu yıl proje kapsamını genişleterek Young Guru Academy’nin yürüttüğü Bilim Seferberliği’ne destek veriyor. Marka, Doğu Anadolu’da bugüne kadar ‘Bilim Kadınları İçin’ programında ödül alan bilim kadını olmaması nedeniyle harekete geçti. Doğu Anadolu’daki dezavantajlı bölgelerde eğitimini sürdüren bine yakın çocuğu bilim seti ile buluşturacak olan şirket, bu yolla bilim tutkusunu genç öğrencilere aşılıyor. Bu yıl ödül almaya hak kazanan bilim kadınlarının ses getiren projeleri bilim dünyasında çığır açacak nitelikte. Koç Üniversitesi’nden Dr. Ece Öztürk meme kanserinin akciğer ve beyindeki metastazlarının 3 boyutlu modellemesi ile yeni tedavi yöntemlerinin bulunmasını hedeflerken, Hacettepe Üniversitesi’nden Dr. Gülşah Merve Kılınç antik DNA’ları inceleyerek ağız mikrobiyatasının evrimi ile günümüz hastalıkları arasında bağ kurmayı amaçlıyor. Gebze Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Esra Bilgin Şimşek bor temelli güneş ışığı ile çalışan bir sistemle atık suların arıtılmasına destek vermenin yanı sıra yeşil hidrojen elde etmek üzerine çalışırken, Abdullah Gül Üniversitesi’nden Dr. Zeliha Soran Erdem bitkileri kullanarak LED’lerin organik malzemeler ile üretimine odaklanıyor. L’Oréal Türkiye Ülke Genel Müdürü Sinem Sandıkçı Gökçen’in ev sahipliğinde gerçekleştirilen ‘Bilim Kadınları İçin’ Ödül Töreni’ne, 2017 yılında uluslararası arenada ‘L’Oréal Uluslararası Yükselen Yetenek Ödülü’nü kazanan, Türkiye’de ilk uzay radyasyon testlerinin yapıldığı ODTÜ İVME-R’in müdürü Prof. Dr. Bilge Demirköz de onur konuğu olarak katıldı. Lider tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye, genç bilim kadınlarını desteklemek ve bilim dünyasında daha fazla kadının sesini duyurmasını sağlamak amacıyla UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle "Bilim Kadınları İçin" programını 22 yıldır yürütüyor. Geçtiğimiz yıl projenin kapsamını, üniversiteli genç kadınlara yönelik mentorluk programıyla genişleten marka, bu yıl ise Young Guru Academy (YGA) iş birliği ile ortaokul öğrencilerini vicdanlı bilimle tanıştırıyor. Bugüne kadar Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki bir üniversiteden ‘Bilim Kadınları İçin’ Programı’ndan ödül alan bir bilim kadını bulunmuyor. Marka, bölgede geleceğin bilim insanlarının yetişmesine katkıda bulunmak için Doğu Anadolu’daki dezavantajlı bölgelerde eğitimini sürdüren bine yakın çocuğu Nobel ödüllü Türk bilim insanı Prof. Dr. Aziz Sancar, Harvard & MIT’de öğretim üyeliği yapmış olan Prof. Dr. Mehmet Toner, Psikolog ve Yazar Prof. Doğan Cüceloğlu ve Eğitim Politikaları Danışmanı Sevinç Atabay danışmanlığında üretilen bilim seti ile buluşturacak. 640 Nobel Bilim Ödülü’nden yalnızca 26’sı kadınlara verildi 1901’den bu yana fizik, kimya ve tıp alanlarında verilen 640 Nobel bilim ödülünden yalnızca 26’sı kadınlara verildi; bu kadınlardan 7’si Nobel’den önce L’Oréal Grup Bilim Kadınları İçin Programı tarafından ödüllendirildi. Türkiye’de ise, dünya literatürüne damga vuran pek çok başarılı bilim kadınından henüz Nobel kazanan bir Türk bilim kadını bulunmuyor. L’Oréal Türkiye ve UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle hayata geçirilen “Bilim Kadınları İçin” programı, 40 yaş altı genç ve yetenekli bilim kadınlarının başarılarını taçlandırarak, onların projelerinin dünya çapında duyulmasına fırsat sağlıyor. Bu yıl, marka, program kapsamında ödül kazanan 4 bilim kadınına 200 bin TL destek sağlayarak, bu ilham verici yolculuklarında projelerini hayata geçirmeleri için katkı sundu. “124 bilim kadınına destek olmaktan gurur duyuyoruz” “Bilim Kadınları İçin” Ödül Töreni’nde programa ilişkin konuşan L’Oréal Türkiye Ülke Genel Müdürü Sinem Sandıkçı Gökçen, “Bilimde kuvvetli olan toplumların her zaman bir basamak daha önde olduğu yadsınamaz bir gerçek. Ülkemizde araştırmaları ile bilim dünyasında çığır açan, ancak başarılarını yeterince duyuramayan bilim kadınlarımız var. Şirket olarak UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğimiz ile 22 yıldır değerli bilim kadınlarımızın projelerini ödül ile taçlandırıyor, onların bilinirliği artırmak ve cam tavanları kırmalarını desteklemek için çalışıyoruz. ’’Dünyanın Bilime, Bilimin de Kadınlara İhtiyacı Var’’ yaklaşımımız ile “Bilim Kadınları İçin” programımız kapsamında bugüne kadar 124 bilim kadınına destek olmaktan gurur duyuyoruz. Gönül hedefimiz, bir gün Türk bir bilim kadının da Nobel bilim ödülü aldığını duyabilmek. Ülkemizin başarılı bilim kadınlarının hak ettiği bilinirliği sağlamak, daha çok öğrenciye bilim kadını olmaları için ilham vermek, bilimde cinsiyet eşitliği için mücadele etmek tutkusuyla çalışmalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz” dedi. “Türkiye olarak bugüne kadar her adımımızda bilimden güç aldık” “Bilim Kadınları İçin” Programı kapsamında bilim kadınlarını desteklemenin yanı sıra, geçtiğimiz yıl başlattıkları mentorluk programı ile üniversite öğrencilerine de ulaşarak programın kapsamını daha da genişleten L’Oréal Türkiye’nin Ülke Genel Müdürü Sinem Sandıkçı Gökçen, “Bu yıl, bilimsel bakış açısının erken yaşlarda kazanılmasının öneminin altını çizerek, yaklaşık 25 yıldır ülkemize donanımlı gençler kazandırmak için faaliyet gösteren Young Guru Academy tarafından hayata geçirilen ‘Bilim Seferberliği’ne destek oluyoruz. 22 yıldır devam eden ‘Bilim Kadınları İçin’ Programımızda Doğu Anadolu’daki bir üniversiteden bir bilim kadını henüz ödül kazanmış değil. Biz de bu durumun değişmesi hedefiyle küçük bir ışık yakmak istedik. YGA tarafından belirlenen Doğu Anadolu’daki dezavantajlı bölgelerde eğitimini sürdüren bine yakın çocuğumuzu bilim setleri ile buluşturarak, çocuklarımızın bilimsel bakış açısı kazanmasına, onların merak duygusunun bilime yönelmesine ve geleceğin bilim insanlarının yetişmesine katkıda bulunmayı hedefliyoruz. Bölgedeki başarının ve potansiyelin bilimsel çalışmalarla daha fazla tanınır hale gelmesini arzu ediyoruz. Şirket olarak bugüne kadar her adımımızda bilimden güç aldık, bilimin de ışığının her noktada daha çok yanması için çalışmaya devam edeceğiz” diye konuştu. “22 yıldır biz bilim kadınlarını desteklemesi bu açıdan çok değerli” ODTÜ Uzay ve Hızlandırıcı Teknolojiler Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin (İVME-R) Müdürü Prof. Dr. Bilge Demirköz, ödül töreninin onur konuğu oldu. Prof. Dr. Bilge Demirköz, “Hem ülkemizde hem de dünyada bilim kadınlarının önünü açacak, onları maddi ve manevi yüreklendirecek yeteri kadar program bulunmuyor. L’Oréal Türkiye’nin, büyük bir istikrarla 22 yıldır biz bilim kadınlarını desteklemesi bu açıdan çok değerli. Ben de bu program sayesinde işine aşık ve bu dünyayı bilimin ışığı ile aydınlatmaya kararlı bilim kadınları ile tanıştım. Hala sık sık kendileriyle görüşüyor, fikir alışverişi yapma imkânı buluyorum. Bu program sadece bilimsel projeleri hayata geçirmemize değil; aynı zamanda kadınların toplumdaki yerini de sağlamlaştırarak bilim kadınlarının görünür olmalarını, yollarında güçlü adımlar ile ilerlemelerine destek sağlıyor” dedi. “Kanser metastazlarına odaklı tedavinin yolu açılıyor” Projesi ile alakalı açıklamalarda bulunan Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi & Translasyonel Tıp Araştırma Merkezi Dr. Ece Öztürk, “Günümüzün en zorlu hastalıklarından olan kanserin en yaygın türleri arasında yer alan meme kanseri mücadele konusunda daha isabetli tedaviler uygulanmasının yolunu açmayı hedefliyor. Meme kanserini anlamaya yönelik geliştirdiği projede, birincil kanser ortamı yerine akciğer ve beyinde gelişen metastazlara odaklanıyor. 3 boyutlu insan doku modelleri ile kanserin metastaz yapmış olduğu ortamdaki dokuya özgü davranışlarının ortaya konması hedefleniyor. Meme kanseri erken evrelerde başarı ile tedavi edilebilirken ileri evre kanserlerde başarı şansı oldukça düşüyor. Projede ileri evre tümörlerin ikincil organlardaki büyüme mekanizmalarının daha iyi anlaşılması yolu ile evreye ve metastazın gerçekleştiği organa özgü tedavi yaklaşımları geliştirilmesinin yolu açılıyor. İleriye yönelik ise bu modellerin kişiye özel şekilde geliştirilmesi ve kişiselleştirilmiş tıp tedavileri için kullanılması hedefleniyor” diye konuştu. “Atık suyu temizliyor, yeşil hidrojen üretiyor” Bir diğer proje sahibi Gebze Teknik Üniversitesi, Kimya Mühendisliği Bölümü Doç. Dr. Esra Bilgin Şimşek, “Su kaynaklarındaki kirliliğin ortadan kaldırılmasına odaklanarak, atık sudaki dirençli kirleticileri arıtırken, yeşil hidrojenden enerji üretmeyi hedefliyor. Artan antibiyotik, mikro plastik gibi kirleticileri sudan ayrıştırmak için titanyum dioksit yerine bor temelli bir sistem geliştiriyor. Bu sistem güneş ışığı ile aktif hale geliyor. Projede hem iki boyutlu hem de kuantum boyutunda malzemelerin sentezlenmesi sağlayan bu ileri arıtma sisteminde bor temelli bir sistem olması nedeniyle muadillerine kıyasla maliyet avantajı sağlanıyor. Geliştirilen çevre dostu temelli arıtma ve enerji üretim sisteminin 1-2 yıl laboratuvar, 4-5 yıl da pilot ölçekli geliştirme sürecinin ardından ticarileşmesi hedefleniyor” ifadelerini kullandı. “Antik DNA’yı araştırarak günümüze ışık tutuyor” Hacettepe Üniversitesi Biyoinformatik Ana Bilim Dalı Dr. Gülşah Merve Kılınç şöyle konuştu: “Antik DNA, canlı olmayan diş, saç ve kemik gibi materyallerden elde edilerek köken ve diğer canlılarla olan ilişkiler hakkında önemli bilgiler sunuyor. Proje kapsamında 6 bin ve 1 bin yıl önce yaşamış insanların diş ve diş taşlarından elde edilen antik DNA ile insan ağız mikrobiyotasının ve genetik yapısının zaman içindeki değişimini inceliyor. Tarih öncesinde avcı-toplayıcı yaşamdan tarımsal hayata geçişle birlikte, Anadolu’da dönüşüm süreci yaşandı. Bu değişim, beslenme şeklini etkileyerek protein ağırlıklı diyetinin yerini, karbonhidrat ağırlıklı bir diyete bırakılmasını sağladı. Neolitik dönemin beslenme dönüşümünün ağız mikrobiyotasına etkilerini genetik veri ve popülasyon genetiği analizleriyle incelemeyi amaçlayan projede beslenme dönüşümünün insan ağız mikrobiyatasını nasıl etkilediğini araştırıyor. Elde edilen bulgularla günümüzdeki ağız mikrobiyotasının evrimi ve günümüzdeki hastalıklarla bağlantısına da yardımcı olması amaçlanıyor.” “Doğa dostu LCD ekran teknolojisi geliştiriyor” Abdullah Gül Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Bölümü’nden Dr. Zeliha Soran Erdem, “Bitkilerin doğal özelliklerinden faydalanarak optik alanında geliştirdiği proje ile aydınlatma sistemlerinde doğa dostu ve insan sağlığına uyumlu LED’lerin sürdürülebilir teknolojinin temel taşlarından olacağını düşünüyor. Günümüzde sokak-ev aydınlatmalarından telefon, tablet ve bilgisayar ekranlarına kadar yaygın olarak kullanılan LED sistemlerinde beyaz ışık üretiliyor. Bu projede, bu aydınlatma sistemlerinde kullanılan inorganik malzemelerin, bitkilerden elde edilen doğal bileşenlerle değiştirilme çalışmaları yürütülüyor. Beyaz ışık üretimi için mavi LED’ler ve çok bilinen iki bitki kullanıldı: üzerlik ve sarı kantaron. Özellikle Güneydoğu Anadolu’da evlerde sıkça görülen üzerlik bitkisi; yeşil ışıyan molekülleri ayrıştırmak için tercih edilirken kırmızı ışıyan moleküller için ise herkesin severek ve güvenle kullandığı sarı kantaron bitkisi kullanılıyor. Geliştirilen proje ile ileride daha fazla bitkinin optik alanında kullanılabilmesi ve biyomedikal uygulamalardan sokak aydınlatmalarına kadar geniş bir yelpazede fayda sağlanabilmesi hedefleniyor” şeklinde konuştu. L’Oréal Türkiye bilimde de cam tavanların çatlamasına destek oluyor YÖK tarafından açıklanan 2023 -2024 eğitim öğretim dönemi verilerine göre, Türkiye’deki üniversitelerde doktor öğretim üyelerinin yüzde 47,4’ü, doçentlerin ve profesörlerin yüzde 34,3’ü kadınlardan oluşuyor. Kadınlar, akademik dünyada ilerledikçe daha az temsil ediliyorlar. Bu durum ‘Bilim Kadınları İçin’ programından ödül alan kadınlar için pozitif yönde değişim imkanı oluşturuyor. Bu zamana kadar ‘Bilim Kadınları İçin’ programından ödül alan toplam 124 bilim kadınından 98’i bugün profesör ve doçent olarak kariyerlerini sürdürüyor. Şirket, bilim dünyasındaki kadınlara sunduğu maddi, ancak daha önemlisi manevi destek ile kadınların cam tavanları çatlatmasına destek oluyor.
İstanbul Artaş İnşaat 6 projesini 2024 bitmeden teslim edeceğini duyurdu İSTANBUL (İHA) – Avrupa Konutları Saklıvadi, Avrupa Konutları Esentepe ve Artaş Ticaret ve Sanayi Merkezi projelerini tamamlayarak sahiplerine teslim etmeye başlayan Artaş İnşaat, Avrupa Konutları Yenimahalle, Avrupa Konutları Ata ve Avrupa Residence Yamanevler projelerinde de teslimlere bu yıl içerisinde başlayacağını duyurdu. 1977 yılında kurulan Avrupa Konutları projeleriyle öne çıkan Artaş İnşaat, 6 projesini birden 2024’te teslim edeceğini düzenlenen basın toplantısında kamuoyuna duyurdu. Şirket 2024’te teslim edeceği projelerle birlikte bir yılda 821 bin metrekarelik inşaata imza atmış olacak. Avrupa Konutları Saklıvadi, Kartal’da Avrupa Konutları Esentepe ve Avcılar’da ticarete yeni bir boyut kazandıran Artaş Ticaret ve Sanayi Merkezi projelerinde teslimlere başlayan Artaş İnşaat, yılın son çeyreğinde Avrupa Konutları Yenimahalle, Avrupa Residence Yamanevler ve Avrupa Konutları Ata projelerinde teslimlere başlayacağı bilgisini paylaştı. Avrupa Konutları, Yenimahalle’de Ulaşım akslarına yakın bir bölgede Bağcılar’da konumlandırılan Avrupa Konutları Yenimahalle projesi 2 artı 1’den 4 artı 1’e toplam 754 daireden meydana geliyor. Avrupa Konutları Yenimahalle’de dairelerle birlikte projede yaşayacak sakinlerin ve bölgenin ihtiyaçlarına cevap verecek ticari birimler de yer alıyor. Projede çocuk oyun alanlarından spor alanlarına, yansıma havuzlarından fitness salonuna, kapalı yüzme havuzundan otoparka birçok detay bir arada sunuluyor. Artaş İnşaat’ın Atakent’teki projesi ‘Avrupa Konutları Ata’ Atakent bölgesinde ise 30 bin metrekarelik arsa üzerinde bulunan ‘Avrupa Konutları Ata’ projesi konumlandırıldı. 30 bin metrekarelik arsa üzerinde konumlandırılan projede 1 artı 1’den 4 artı 1’e uzanan alternatif büyüklüklerde konut seçenekleri yer alıyor. 413 konuttan meydana gelen projede bahçeye açılan daireler, geniş ve zengin peyzaj alanı, koşu ve yürüyüş parkurları, basketbol sahası, fitness salonu, SPA ve çocuk oyun alanları gibi çok sayıda alternatif site sakinlerinin kullanımına sunuluyor. Avrupa Konutları Yamanevler Projesi Ümraniye’de Avrupa Konutları Yamanevler projesini hayata geçiren Artaş İnşaat, yine aynı bölgede Avrupa Residence Yamanevler projesine imza atıyor. 13 bin metrekarelik arsa üzerinde konumlandırılan projede 1 artı 1 ile 3 artı 1 arasında değişen büyüklüklerde seçenek sunuyor. Yamanevler ve Çakmak metro duraklarına yürüme mesafesiyle öne çıkan proje, finans sektörünün kalbi İstanbul Finans Merkezi’ne 5 kilometrelik mesafede yükseliyor. Sabiha Gökçen Havalimanı’na 29 kilometre uzaklıkta inşa edilen projenin çevresinde, alışveriş merkezleri, eğitim kurumları ve önde gelen sağlık kuruluşları bulunuyor. "Yaşam standartlarını yükseltmeye devam ediyoruz" Projelerin kamuoyuna duyurulduğu toplantıda açıklamalarda bulunan Artaş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Çetinsaya, "Her zaman olduğu gibi Artaş İnşaat olarak verdiğimiz sözü tutuyor ve bu yılın Mart ayında söylediğimiz gibi 2024 yılı içerisinde 821 bin metrekare büyüklüğe sahip 6 projemizi teslim ediyoruz. Avrupa Konutları Saklıvadi, Avrupa Konutları Esentepe ve Artaş Ticaret ve Sanayi Merkezi projelerimizi tamamlayıp teslimlerine başladık. Yılın sonuna kadar da Avrupa Konutları Yenimahalle, Avrupa Konutları Ata ve Avrupa Residence Yamanevler projelerini teslim edeceğiz. Şirket olarak Türkiye’nin konut markası haline gelen Avrupa Konutları’yla binlerce aileyi ev sahibi yaptık, bu evlerdeki mutluluklarına, konforlarına şahit olduk. Kalite, güven, memnuniyet üçgeninde verdiğimiz sözlerin hepsini tuttuk, sahip olduğumuz ilke ve değerlerden asla vazgeçmedik. Müşterilerimizin mutluğunu her zaman ön planda tutarak, onların ihtiyaçları ve taleplerini dinleyerek ilerledik. Bize güvenip ev alan, yatırım yapan her bir insanımıza estetik, konforlu, doğayla uyumlu yaşam alanları sunarken, önemli kazançlar elde etmelerine de vesile olduk. Şirket olarak peyzaj alanları, sosyal donatıları, site yönetimleri ile huzurlu yaşam alanları sunarken, Avrupa Konutları markasıyla erken teslim ve satış sonrası destek gibi süreçlerle konutta marka kavramını sektör ve konut alıcısıyla buluşturmaya, yaşam standartlarını yükseltmeye devam ediyoruz" dedi. "6 projede 100 bin metrekare peyzaj alanı" Artaş Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Oğuzhan Çetinsaya da projeler ile ilgili bilgi verdi. Oğuzhan Çetinsaya, "Bu 6 projemizde yaklaşık 100 bin metrekare peyzaj alanı bulunuyor. Bildiğiniz üzere Avrupa Konutları sosyal donatılara çokça yer veren bir markadır. Projelerimizde sosyal tesislerden, havuzlara, göletlere, spor salonlarına ve havuzlara kadar birçok sosyal donatı alanı bulunuyor. Aynı zamanda sürdürülebilirlik faaliyetlerine de önem veriyoruz. Otoparklarımızda e-şarj üniteleri kuruyoruz. Sitelerimiz insan öncelikli ve yeşili bol siteler" şeklinde konuştu.
Bursa Tarım ve hayvancılığın geleceği BURTARIM 2024 ile Bursa’da hayat buluyor Bursa’da düzenlenen Bursa 21. Uluslararası Tarım, Tohumculuk, Fidancılık ve Süt Endüstrisi Fuarı ile Bursa 16. Hayvancılık ve Ekipmanları Fuarı (BURTARIM 2024), 8 Ekim 2024 tarihinde ziyaretçilerine kapılarını açtı. 12 Ekim 2024 tarihine kadar devam edecek olan fuar, tarım ve hayvancılık sektöründeki en son teknoloji ve ürünleri bir araya getiriyor. Türkiye’nin en önemli tarım fuarlarından biri olan BURTARIM 2024, Tüyap Bursa Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi’nde çiftçiler, üreticiler ve sektör profesyonellerini bir araya getiriyor. Fuarda, tarımsal mekanizasyon, sulama teknolojileri, sera sistemleri, hayvancılık ekipmanları ve organik tarım gibi geniş bir yelpazede ürün ve hizmetler sergileniyor. 200’ün üzerinde katılımcının yer aldığı ve 200 bine yakın ziyaretçinin beklendiği fuara başta Rusya, Azerbaycan, Özbekistan, Irak, Kazakistan, Romanya, Fransa, Bulgaristan, Türkmenistan, Mısır, Sudan ve Cezayir olmak üzere birçok ülkeden profesyonel ziyaretçiler yoğun ilgi gösteriyor. Burtarım Çiftlik Arenası’nda heyecan dolu etkinlikler Bu yıl fuara damgasını vuracak etkinliklerden biri de Burtarım Çiftlik Arenası olacak. Buzağı Güzellik Yarışması ve Koyun Kırkım Yarışması gibi etkinliklerin yanı sıra, ailelerin katılabileceği eğlenceli yarışmalar da fuarın renkli anlarını oluşturacak. “Aileler Yarışıyor” ve “Bil Bakalım (Bil Gelsin)” gibi bilgi ve hız gerektiren oyunlar, ziyaretçilere hem eğlenceli hem de öğretici anlar yaşatacak. 21. Bursa Uluslararası Tarım Fuarı ve 16. Uluslararası Hayvancılık Fuarı’nın eş zamanlı ziyarete açıldığını belirten Tüyap Fuarlar Yapım A.Ş. Genel Müdürü İlhan Ersözlü, "Bursa Tarım Fuarı 21 yıldır aralıksız devam eden sektörün en önemli fuarıdır. Sabahın ilk saatlerinden itibaren yoğun bir şekilde Türkiye’nin dört bir tarafından ve yurt dışından ziyaretçiler gelmeye başladı. Bu fuar kendi konusunun en önemli oyuncularından bir tanesi ülkemizde. Bu bölgede yatırımların, bu bölgede Marmara Havzası’nın çok kuvvetli olması bu fuarın da beraberinde çok önemsendiği bir fuar haline geldi. Çok şükür şu anda Türkiye’nin dört bir tarafında aynı. Zamanında dünyanın çok farklı coğrafyalarından da aranılan takip edilen bir marka haline geldi. Bugün ilk gün, artık son güne kadar yoğun bir şekilde Türk tarım sektörünün ticaretine, ihracatına önemli katkılar sağlayacağına inanıyoruz. İlk saatlerden itibaren önemli bağlantılar yapıldığını duyduk. Bu bizi çok mutlu etti. Kapalı salonlarda tarımsal mekanizasyon ağırlıklı, ilaçlama, gübreleme, hasat makinaları, ekim makinaları, fide, fidan, tohumculuk ve hayvancılık ekipmanıyla ilgili firmalar katılıyor. Dış alandaki sergi alanımızda da traktörler, küçük bahçe tipinden, en büyük boy traktörlere kadar, biçerdöverler, iş makinaları fuarda yerini alıyor. Dışarıda traktörlere baktığımızda çok geniş bir yelpazeye hitap eden bir ürün. Bahçe traktörlerinden tutun en büyük boy traktörleri 250 bin liradan 24 milyon liraya kadar değişen bir geniş yelpazede ürün grubu var. Her keseye, her bütçeye uygun makina, malzeme, ekipman, traktör sergileniyor. Hemen hemen Türkiye’nin her tarafından ziyaretçi bekliyoruz. Hayvancılıkla, toprakla uğraşan bu işin ile amatör ya da profesyonel olarak ilgilenen herkesi burada görüyoruz. Aynı zamanda şu anda 30 ülkeden ziyaretçilerimiz var. Afrika, Asya Pasifik, Orta Doğu ve Avrupa’dan ziyaretçilerimiz var. Bu şekilde giderse fuarın son gününe kadar güzel bir fuara birlikte ev sahipliği yapmış olacağız. 200 civarında Türkiye’nin en önemli üreticileri bu fuarda yerini alıyor. İnşallah geçmiş yıllarda da olduğu gibi bu yıl da herkesin yüzünü güldüren bir fuar olarak kapatırız" şeklinde konuştu. TARMAKBİR Genel Sekreteri Selami İleri ise, "Türkiye’deki başta tarım makinesi fuarları Konya, İzmir ve Bursa’da çiftçi ziyareti açısından son derece hareketli geçiyor. Yurt dışında bu kadar hacimli olmuyor. Almanya’da ziyaretçi sayısı 350 bin civarında ama kayda değer bir ziyaretçi 100 bin civarında ziyaretçi ülke dışından geliyor. Türkiye’de tabi ki çiftçi sayısının işletme sayısının çok fazla olması 2 milyondan fazla olması fuarlara yansımış vaziyette. Bir de bizim fuarlara özel bir ne bileyim gelenek var. Normalde fuarlarımız, yeni teknolojilerin, yeni ürünlerin sergilendiği, bayilerimizle çiftçilerimizle buluştuğumuz bir platform. Fakat özellikle bazı diğer fuarlarda, yöresel fuarlarda satış amaçlı da fuarlara bir ilgi söz konusu oluyor. Çiftçi karşılaştırıyor makineleri, fiyatları. Ona göre bir karar veriliyor. Dolayısıyla fuarın böylesine kalabalık geçmesinde önemli sebeplerden bir tanesi budur" diye konuştu. BURTARIM 2024, 8-11 Ekim tarihlerinde 09.30-18.00 saatleri arasında, 12 Ekim’de ise 09.30-17.00 saatleri arasında ziyaret edilebilecek. Fuara, Türkiye’nin dört bir yanından yoğun katılım bekleniyor.
Denizli DSO Meclisi Ekim ayı olağan toplantısı gerçekleştirdi Denizli Sanayi Odası Meclisi, Ekim ayı olağan toplantısını gerçekleştirdi. Meclisin gündeminde ticaret verileri, ihracat ve gündeme dair veriler ve aynı zamanda Eylül ayı faaliyetleri ve gerçekleştirilen ziyaretler yer aldı. Denizli Sanayi Odası Meclisi Ekim Ayı Olağan Toplantısı, Müjdat Keçeci Meclis Salonu’nda yapıldı. Toplantı, Meclis Başkanı İ. Okan Konyalıoğlu’nun oturumu açmasıyla başladı. Meclis’in gündeminde; dış ticaret verileri, Denizli ihracatında sektörel dağılım ve değişim, istihdam rakamları, İSO Türkiye PMI İmalat Sanayi Raporu, karşılıksız çeklerle ilgili son veriler, ekonomik güven endeksleri, OECD dünya enflasyon oranları, sektörel değerlendirmeler, Eylül ayı faaliyetleri ve gerçekleştirilen ziyaretler yer aldı. DSO Yönetim Kurulu Başkanı Selim Kasapoğlu, gündem başlıkları ve güncel verilerle ilgili açıklamalarda bulunduktan sonra Eylül Ayı Oda Faaliyetleri ve gelecek ay yapılması planlanan çalışmalar hakkında Meclis üyelerini bilgilendirdi. İhracat rakamlarındaki artışa rağmen sanayicinin içinde bulunduğu şartlara giderek zorlaştığını belirten Kasapoğlu, "Piyasa uzun bir süredir birbirine yaslanarak maçı götürüyor. Bu, her an bir bozulmaya, her an bir kırılmaya yol açabilir." uyarısında bulundu. Kasapoğlu, özellikle küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin bu durumdan daha fazla etkilendiğini vurguladı. Takipteki kredi oranının arttığını belirten Kasapoğlu, sektörün finansmana erişimindeki zorluklarına dikkat çekti. Son dönemde gündeme gelen faiz indirimi beklentilerinin, enflasyon rakamları nedeniyle zayıfladığını belirten Kasapoğlu, "Faiz indirimleri 2025’e kalmış gibi gözüküyor." dedi. Bu durumda, tüketici kredileriyle üretici kredilerinin ayrılması gerektiğini savunan Kasapoğlu, "Üreticinin desteklenmesi şart." şeklinde konuştu. “Enflasyon beklentilerindeki farklılaşma piyasaları etkiliyor” Başkan Kasapoğlu, enflasyon beklentilerindeki farklılaşmanın fiyatlama davranışlarını bozduğunu ve enflasyon fırsatçılığını körüklediğini belirtti. Kasapoğlu, piyasa katılımcılarının, reel sektörün ve hane halkının enflasyon öngörülerindeki önemli farklılıkların fiyatlama davranışlarını bozduğunu ve enflasyon fırsatçılarının daha fazla fiyat artışı yapmasına neden olduğunu vurguladı. Bu durumun, enflasyonla mücadeleyi zorlaştırdığını ifade etti. “İSO PMI endeksi ülkemiz sanayisi için endişe verici” İSO Türkiye İmalat PMI endeksinin eylül ayında 54 ayın en düşük seviyesine gerilemesini değerlendiren Kasapoğlu, Türkiye ekonomisinin lokomotifi olan imalat sanayinin ciddi bir daralma yaşadığını kaydetti. İmalat PMI’nın 6 aydır aralıksız daralmaya işaret ettiğini ve yavaşlamanın Mayıs 2020’den bu yana en belirgin düzeyde gerçekleştiğini söyleyen Kasapoğlu, “Özellikle giyim ve deri ürünleri sektöründe ciddi bir ivme kaybı yaşanırken, gıda ürünleri sektöründe ise yavaşlama daha hafif seyretti. Tüm sektörlerde girdi maliyetlerinin artması ve istihdamda düşüşlerin yaşanması, sanayicileri endişelendiriyor. Birçok firma, talepteki zayıflık ve yeni sipariş alamama sorunları nedeniyle üretim, istihdam ve satın alma faaliyetlerini azaltmak zorunda kaldı. Enflasyonist baskılar azalsa da fiyatlardaki artışlar devam ediyor ve bu durum talep ortamını olumsuz etkiliyor." diye konuştu. PMI verilerine göre, takip edilen on sektörün tamamında yeni siparişlerde düşüş yaşandığını belirterek, yaklaşık altı yıldır ilk kez tüm sektörlerde istihdamda gerileme görülmesinin sektörün durumunu net olarak ifade ettiğini kaydeden Kasapoğlu, "Sektördeki yavaşlamanın üçüncü çeyrek sonları itibarıyla daha da derinleştiğine işaret eden PMI verileri Türk imalatçıları için endişe verici bir tablo çizdi." diyerek uyarıda bulundu. OECD’nin Türkiye’deki enflasyon düşüşünün etkisiyle bölgedeki enflasyonun da gerilediğini açıklaması, Kasapoğlu’na göre olumlu bir gelişme olduğu öğrenildi. Ancak, bu düşüşün kalıcılığı konusunda soru işaretleri olduğunu ve jeopolitik riskler ile küresel ekonomideki dalgalanmaların enflasyon üzerinde tekrar yukarı yönlü baskı oluşabileceği belirtti. Başkan Kasapoğlu: “Türkiye’de yıllık enflasyonun gerilemesi, ekonomideki talep şartların değiştiğine ve belki de mali disiplinin artırıldığına işaret. Ancak bu düşüş, yüksek enflasyon oranlarının hâlâ devam etmesi nedeniyle sınırlı bir mutluluk kaynağı. Sormamız gereken en önemli soru şu; ‘Bu düşüş geçici mi, kalıcı mı?’ bu düşüşün kalıcı olup olmadığı henüz netlik kazanmamıştır. Jeopolitik riskler, küresel ekonomideki dalgalanmalar ve arz şokları gibi faktörler enflasyon üzerinde tekrar yukarı yönlü baskı oluşabilir. Küresel piyasalardaki gelişmeler, Türkiye ekonomisi üzerinde önemli bir etkiye sahip. Özellikle gelişmiş ülkelerdeki merkez bankalarının para politikalarındaki değişiklikler, Türkiye’deki enflasyon üzerinde dolaylı olarak etki oluşturuyor.” dedi. “Arz yönlü sorunları çözebilecek adımlar bekliyoruz” Gıda ve enerji hariç hesaplanan çekirdek enflasyonun hala yüksek seviyelerde olmasının enflasyonun temelde çözülmediğine işaret ettiğini belirten Kasapoğlu, “Çekirdek enflasyonun düşürülmesi için daha fazla çaba sarf edilmesi gerekiyor. Enerji fiyatlarındaki düşüş ve gıda fiyatlarındaki yavaşlama, genel enflasyonu düşüren iki önemli faktör. Türkiye, enerji ithalatına bağımlı bir ülke olarak, enerji fiyatlarındaki dalgalanmalara oldukça duyarlı. Dolayısıyla, enerji fiyatlarındaki istikrar, enflasyonun düşüşü için kritik bir unsur. Uzun vadede, Türkiye’nin enflasyon sorununu çözmesi için yapısal reformlara ihtiyaç var. İş dünyası olarak, üretkenliği artıracak ve arz yönlü sorunları çözebilecek adımlar atılmasını bekliyoruz.” ifadelerine yer verdi. DSO meclisi geride kalan iki yıllık süreci değerlendirdi DSO Meclisi 2. çalışma yılını geride bırakırken, bugüne kadar yapılanlar ve yapılamayanlar değerlendirildi. Toplantıda, geride kalan 2 yıllık süreçte DSO Yönetim Kurulu’nun yürüttüğü faaliyetler ve hedefleri detaylarıyla ele aldı. Meclis Üyelerinin talep ve görüşleri dinlendi. Bundan sonra yürütülecek olan projeler ve çalışmalar hakkında görüş alışverişinde bulunan Meclis Üyeleri, Denizli sanayisi için geride kalan iki yılda önemli işlere imza atıldığını belirterek, Başkan Kasapoğlu ve Yönetimini tebrik etti. Toplantıda ayrıca, Bozkurt ve Kocabaş Cezaevi Projemizi anlatmak üzere Denizli Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Ataman’a yapılan ziyaretin detayları hakkında Meclis Kâtip Üyesi İsmail Ayvaz, Meclis Üyelerini bilgilendirdi. İş imkanları, hükümlü ve eski hükümlü istihdamının yapılabilmesi için sağlanan imkanlar ve iş uygulama süreçlerini de içeren projenin tüm detayları, Meclis Üyeleriyle birlikte değerlendirildi. Diğer gündem maddelerinin görüşülmesinin ardından toplantı, dilek ve temennilerin aktarılmasıyla sona erdi.
Muğla Muğla İRAP izleme ve değerlendirme kurulu toplantısı Uluslararası afet risklerinin azaltılması günü etkinlikleri kapsamında İl Risk Azaltma Planı İzleme ve Değerlendirme Kurulu toplantısı 81 ilde eş zamanlı olarak yapıldı. il genelinde afet risklerinin minimize edilmesine yönelik stratejik adımların atılması; risk haritaları, kaynak planlaması ve koordinasyon süreçleri ele alınarak, afetlere karşı proaktif bir hazırlık sürecinin yürütülmesi değerlendirildiği toplantıya İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Aktaş ile AFAD Başkanı Vali Okay Memiş video konferans ile katıldı. İlimizin afet risklerini belirleyerek yaşanacak afetlerde beşeri ve ekonomik kayıpları önleme, mümkün değilse azaltma açısından İl Risk Azaltma Planı’nın son derece önemli olduğunu belirten Muğla Valisi Dr. İdris Akbıyık Planın uygulanabilirliğinin ve sürdürebilirliğinin sağlanması için tüm kurum, kuruluşlar ve paydaşların sürece dahil olarak takip etmesinin çok önemli olduğunu söyledi. Hazırlanan Muğla İl Afet Risk Azaltma planında ilimizde gerçekleşmesi ihtimal deprem, taşkın, yangın ve kütle hareketleri (kaya düşmesi ve heyelan) afetlerine yönelik 1 amaç, 18 hedef doğrultusunda 329 eylem yer aldığını belirten Muğla Valisi Dr. İdris Akbıyık, “Muğla İl Risk Azaltma Planı diğer plan ve projelerle entegre, sürekli kendini yenileyen, ilimiz, ülkemiz ve dünya afetselliğini takip eden, tehlikeleri belirleyerek kayıpları önlemek için tüm taraflarla işbirliği içinde çalışmayı hedefleyen, bilgi paylaşımına açık ve yapılacak çalışmalara yön verecek örnek bir plandır” ifadelerini kullandı. Doğal afetlerde kaybettiğimiz vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet dileyen ve böylesi acıların yaşanmamasını temenni eden Vali Dr. İdris Akbıyık, Muğla İRAP Planının hazırlanması aşamasında ve eylemlerin gerçekleştirilmesinde katkı sağlayan tüm kamu kurum ve kuruluşları ile emeği geçenlere teşekkür etti. Muğla’daki afet risklerinin değerlendirildiği toplantıda, başlayan ve planlanan eylemlerin ilgili kurumlarca hayata geçirilmesine, 2024 yılı içerisinde İl Afet Risk Azaltma Planı (İRAP) koordinasyon toplantısı yapılmasına, İlimiz için belirlenen kırmızı eylemlerin (öncelikli) gerçekleşme süreçlerinin takibine ve hızlandırılmasına, Plandaki eylemlerin gerçekleşme durumlarını izlemek ve değerlendirmek üzere 6 aylık dönemler halinde izleme ve değerlendirme yapılmasına, yapılan işlerin irap sistemine yüklenmesine, Kaymakamlıkların, ilçelerine ait İRAP eylemlerinin takibini yapmalarına, İl Denetleme Kurulu tarafından büro ve saha denetlemeleri yapılmasına karar verildi.
Bursa Türkiye’nin 2022-2030 yıllarını kapsayan Afet Risklerini Azaltma Planı hazır... 13 Ekim "Uluslararası Afet Risklerinin Azaltılması Günü" etkinlikleri çerçevesinde, İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Aktaş’ın başkanlığında çevrimiçi video konferans sistemiyle (VKS) 81 ilde eş zamanlı toplantı gerçekleştirildi. AFAD Başkanı Okay Memiş ve İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Aktaş’ın 81 il valisine hitaplarının ardından toplantıya Bursa Valisi Erol Ayyıldız başkanlığında il düzeyinde devam edildi. Türkiye’de afet risklerine yönelik faaliyetler çalışmalar hızla artarken, 2022-2030 yıllarını kapsayan Türkiye Afet Risklerini Azaltma Planı (TARAP) ulusal ölçekte hazırlandı. 11 farklı afet türünde 17 amaç, 66 hedef ve 227 eylem yer aldığı TARAP’ın yerel düzeydeki karşılığı olan Bursa İl Afet Risk Azaltma Planı (İRAP) çalışmalarına ise 2021 yılında başlandı. Bursa Valiliği İl AFAD Müdürlüğü koordinesinde kurum ve kuruluşlar, belediyeler, üniversiteler, STK’lar ve akademik odalarla iş birliği yapılarak hazırlanan Bursa İl Afet Risk Azaltma Planında, deprem, sel/taşkın, kütle hareketleri, endüstriyel kazalar ile meteorolojik ve iklim değişikliği kaynaklı tehlike türlerinin etkilerini en aza indirmek amacıyla 6 amaç, 24 hedef ve 125 eylem belirlendi. Kentsel dirençlilik temelinde hazırlanan Bursa İl Afet Risk Azaltma Planı (İRAP) çerçevesinde kabul edilen 125 eylemden 44 tanesi deprem afetinin muhtemel tesirlerini en aza indirmeye yönelik olarak belirlendi. Plan içerisinde özellikle ilçe belediyelerinin sorumluluğunda bulunan “İmar Planlarının Revize Edilmesine” yönelik 20 eylem yer alırken “Kentsel Dönüşüm ve Rezerv Alanlara” yönelik 16 eylem kararlaştırıldı. Ayrıca depremin tetikleyici unsur olabileceği ikincil afetlerden olan kütle hareketlerine yönelik 13 eylem de plan içerisinde yer aldı. Bursa’da acil olarak yapılması gerektiği düşünülen çalışmalar ise öncelikli eylem olarak kararlaştırıldı. Bu doğrultuda Bursa İRAP’ ta yer alan 125 eylemden 9 tanesi öncelikli eylem olarak belirlendi. Plandaki eylemlerin yüzde 36’sı gerçekleştirilirken öncelikli olan 9 eylemin ilerleme oranı yüzde 53 oldu.